Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Farklılıklarımızla Yanyana (mıyız?)<br />
mesele karşısında bir araya gelip, ona karşı bir direniş oluşturup,<br />
mesele belli bir yere evirildiğinde de tekrar dağılabilme iradesini<br />
gösterebilmek olarak algılıyorum. Bunu nasıl yapacağımızı sesli<br />
düşünüyorum. Söylediklerim bir reçete falan değil, pratiğe ilişkin<br />
birlikte düşünme egzersizi. Bir toplantıda, “Özgürlük için bir reçete<br />
yok, hiçbir bir araya gelişin iktidarsız bir biçimi yok,” denmişti,<br />
çok hoşuma gitmişti. Ama buradaki mesele ittifakı oluşturacak<br />
belli grupların ya da öznelerin üslubunu, iktidarın sabitlenmemesine<br />
dönük arzuyu hayata geçirme çabası gibi algılıyorum.<br />
Mesela bu noktada “Kürtaj meselesinde ne yapılabilirdi?” ve<br />
“Şu anda yapılan şeyin iktidar dinamiği bunun neresini tıkıyor?”<br />
diye düşündüğümde, bunları yüksek sesle söylemekten de ödüm<br />
patlıyor. (Gülümseme) Bana iyi hissettirmeyen ve bir şekliyle kürtaja<br />
ilişkin kendi deneyimime ait feminist sözü söylememe dair<br />
bana engel olan şey şu: Devletin belirlediği bir şeyin karşısında<br />
son derece hızlı davranmak zorundayız ve lanet olsun ki reel politika<br />
yapmak durumunda kalıyoruz. Zaten bir şekliyle hikâye<br />
sıkıntılı başlıyor. Tam da bunun farkındayken bile toplantıların<br />
alınma biçimi, kararların alınma biçimi, kararların toplantı öncesi<br />
alınıp, sanki burada beraber alınıyormuşçasına söylenme biçimi,<br />
sözlerin önceden belirlenmiş olması, o toplantıya Beyoğlu’na<br />
akşam yediden sonra gelebileceklerin gelmesi, çocuğu olanların<br />
kendilerini söz söylemekte kötü hissetmesi, farklı <strong>feminizm</strong>lerden<br />
gelenlerin kendilerini kötü hissetmeleri gibi sorunlu gördüğüm<br />
bir sürü şey var. Ben ki kendi adıma kendimi çok kudretli<br />
varsayarken bile, iki kez kürtaj toplantısına gittim ve söz kuramayacağım,<br />
kurarsam bile “Acil bir şey var, bu tür tartışmaların yeri<br />
burası hiç değil zaten,” denilecek diye sustum. Binlerce kadının<br />
tekil, tekleştiren, çokluğu kaybettiren feminist bir söz kurmasının<br />
problemli olduğunu düşünüyorum. Bunun bir sürü <strong>feminizm</strong>i ve<br />
kadınlık deneyimini yok saydığını düşünüyorum.<br />
Mesela, 90’ların ortasında Seattle’daki küreselleşme karşıtı<br />
hareketin nasıl örgütlendiğini düşünüyorum ya da Wall Street’in<br />
işgalinden esinlenen eylemler örgütleyebilirdik diye düşünüyorum.<br />
Bir yeri sembolik de olsa işgal etseydik, yasa çıkana kadar<br />
o alanda mesela her hafta farklı birileri, İslami feministler, transfeministler,<br />
o feministler, bu feministler dursaydı ve mesela, üç<br />
tane öğrencinin yaşadığı, menopoz geçiren bir kadının kürtaja<br />
dair sözlerini söylediği ve dinlediği, itiraz edip, yargılamadığı, bir<br />
alan oluşturabilseydik, diyorum. Burada kurumsal temsiliyetten<br />
de bahsetmiyorum.<br />
Soldan gelen bir deneyimle bütün politik süreçlerin çok dikey<br />
örgütlendiğini düşünüyorum. Çok merkez kurum kafasıyla<br />
gittiğini, belli deneyimlerin (sert gelebilir belki, özellikle biraz<br />
parodileştirerek söylüyorum ki görünür olsun), bu şekilde örgütlendiği<br />
sürece daha iktidarlı olan deneyimlerin egemen olmasının<br />
kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Ben şunu yüksek sesle<br />
söyleyebileceğim bir alan ne zaman bulabileceğimi bilmiyorum:<br />
Benim için kürtaj yaradır, bedenimde, ruhumda yaradır. Kürtajın<br />
yasaklanmaması gerektiğini savunurken patriarkanın, heteroseksizmin<br />
benim bedenimde açtığı yaraları nasıl yüksek sesle söyleyeceğim?<br />
Bunun sözünü feminist hareket içerisinde nasıl kuracağım?<br />
Pazar günkü mitingde “Yürüyüşten sonra açık forum<br />
yapılacak,” dendiğinde çok heyecanlandım. “Örgüt temsiliyeti<br />
olmayacak ve isteyen kadın mikrofonu eline alacak ve kürtaj yasağına<br />
karşı sözünü söyleyecek,” dendi. Bakayım, bu olacak mı diye<br />
o güneşin altında beyin kanaması geçirecek noktaya gelinceye kadar<br />
ben o forumu bekledim, ama olmadı.<br />
Şu anki kampanyanın örgütlenme biçimine baktığımızda,<br />
hızdı, zamandı, tamam ama şu çok mu zor: O da kendi içinde<br />
mutlaka bir sürü sorun yaratacaktır, ama o çokluğun birbirinin<br />
üstüne basmadan kurulabileceği bir açık alan, birbirimizi dinlediğimiz<br />
ama dışarıya doğru da laf söyleyen forum tarzı bir şey<br />
yapılamaz mıydı? Ve bu yapılabilseydi iktidara karşı şunu da demiş<br />
olurduk: Bu kadınlar sadece tek bir şeyde ortaklaşıyorlar, sen<br />
devlet olarak isteyenlerin kürtaj yaptırmalarını yasaklayamazsın,<br />
bu kadınlar biraradalar ve farklılıkların üzerine de basmıyorlar.<br />
Bunu, kendine de iktidara da göstermek zengin ve kudretli bir politik<br />
duruş gibi geliyor bana ama bunun da kendi içinde bir sürü<br />
açmazı vardır elbette.<br />
Feride: Gülkan’ın söylemeye çalıştıkları bağlamında son zamanlarda<br />
özellikle kürtaj platformu ve Amargi üzerinden kafamı çok<br />
karıştıran şeylerden bahsetmek istiyorum. Toplantılarda, ben feministsem,<br />
ben kadınsam, ben zaten iktidar değilim, o yüzden<br />
söylediğim hiçbir şey de asla iktidarlı bir söz olmayacaktır diye<br />
bir ön kabul içinde olunduğunu hissediyorum. O yüzden bir sürü<br />
kadın kalkıp, acayip iktidarlı sözler söyleyerek seni susturdukları<br />
zaman o iktidar olmamış oluyor, çünkü onlar kadın zaten, erkek<br />
değiller, o yüzden iktidar olamazlar gibi bir düşünce var. Hepimiz<br />
eşitmişiz gibi konuşuyoruz ama tabii ki değiliz! Mesela Gülkan<br />
forum fikrini anlatırken, ‘nasıl olur’u düşünüyordum. En başında<br />
bir çağrı yapılır diye düşündüm ardından o çağrı kime seslenecek<br />
ve ne diyecek? Peki, bu çağrı kimlere ulaşabilecek? Nasıl olacak<br />
da binlerce kadın oraya gelip, o mikrofona konuşacak? Eğer facebooku<br />
yoksa ya da mail grubunda yoksa bilmeyecek. Bu iletişim<br />
ağında olmayan kadınlara ulaşabilecek bir örgütlenme yapamıyo-<br />
402 403