You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Farklılıklarımızla Yanyana (mıyız?)<br />
Yasemin: 2004-2005 yılları benim için kâbustu çünkü feminist<br />
hareket içinde bir lezbiyen olarak açılıyorum, binlerce kadın benim<br />
adımı duyuyor, ben kimim bilecekler ve ben lezbiyenim diye<br />
benden korkacaklar diye düşünüyordum. Bu türden bir davranışa<br />
maruz kalmadığım halde feminist hareketin bende yarattığı ruh<br />
hali buydu. Buna maruz kalmanız gerekmiyor, mevcut örgütlenme<br />
sana kendini iyi hissettirecek bir olanak sunmuyor, eğer sen<br />
güçlüysen, ayakta kalabiliyorsan, açılmaktan korkmuyorsan lezbiyen<br />
olduğunu söyleyebiliyordun. O dönem feminist harekette<br />
her yere davet ediliyordum, her grup da beni örgütlemeye çalışıyordu<br />
ve ben bunu inanın kötü niyetli falan algılamıyordum ama<br />
bu teklifleri şöyle algılıyordum: Biz ne kadar zengin, demokrat<br />
örgütleriz, ne kadar açığız, bakın aramızda lezbiyen de var. Böyle<br />
hissetmem belki kendi kaygı ve kodlamalarımdan kaynaklanıyordur<br />
ama sonuçta benim bu kaygılarımı ortadan kaldırmayan bir<br />
örgütlenmenin içindeydim.<br />
Bugün geldiğimiz noktanın lezbiyen kadınlar için çok farklı<br />
olduğunu düşünüyorum, geçen süreçte pek çok kadın açıldı.<br />
2002’de lezbiyenler feminist örgüt dâhil, hangi örgütte “Biz lezbiyeniz,”<br />
diye örgütlenebiliyorlardı? Dolayısıyla geçmiş örgütlenme<br />
deneyimlerimde farklılığım bana batıyordu. Ben bu farklılığı<br />
sürekli hatırlıyordum. Farklılığımın tedirginliğini, farklılığımı<br />
vurgulama zorunluluğunu çok hissediyordum. “Ya bir dakika ben<br />
farklıyım,” deme gereği duyuyordum ya da sürekli bana alan açılıyordu<br />
ve bu beni çok rahatsız ediyordu.<br />
“Amargi’de LGBT politikası yapılıyor mu?” diye sordu Esen,<br />
bence allahına kadar yapıyoruz. LGBT politikası yapmak yalnızca<br />
kamusal alana bir şey söylemek değil bence. Bugün ben bir lezbiyen<br />
olarak Amargi’de tam Nükhet’in söylediğini hissediyorum:<br />
Ne lezbiyen olduğumu unutuyorum, ne de hatırlıyorum. Kimse<br />
benimle farklılığım üzerinden ne kadar demokrat olduğunu göstermek<br />
için ilişki kurmuyor. Ya da pozitif ayrımcılık da yapılmıyor<br />
bana. Bu yüzden kendimi Amargi’de çok iyi hissediyorum.<br />
Amargi’de iki kadın öpüşse, iki kadın sevişse, iki kadın ayrılsa, iki<br />
kadın kavga etse kimseye tuhaf gelmez. Ben bunun tam da LGBT<br />
politikası yapmak olduğunu, politika denen şeyin aynı zamanda<br />
kendi yaşamlarımıza söylediğimiz sözler ve yaşadığımız bir şey olduğunu<br />
düşünüyorum. Bu anlamda bu deneyimler çok kıymetli.<br />
Bunu sadece Amargi’de deneyimlemiyorum, artık İFK’da da deneyimliyorum:<br />
lezbiyen olduğumu genelde unutuyorum ve hatırlıyorum.<br />
Bu benim için çok kıymetli.<br />
Şu anda Amargi’ye Kürt kadınlar gelse onlara da aynı şeyi<br />
hissettirerek örgütlenebileceğimizi düşünüyorum. Bunu nasıl<br />
örebiliriz bilmiyorum. Başörtülü kadınlar meselesi başka bir tartışma.<br />
Birlikte örgütlenmeye çalıştığım oluşumların içinde yer aldım<br />
ama tam da İnci’nin dediği gibi bu örgütlenmeler bir yandan<br />
başörtülü kadın diye bir kategori yaratmak anlamına geliyor. Din<br />
ile <strong>feminizm</strong> arasındaki gerilimli ilişkiden kaynaklı, feministlerle<br />
din tandanslı bir eylemliliğin içinde olmalarını zorlaştırıyor.<br />
Meryem: Kurulurken yazılmış olan Amargi Manifestosu bir süre<br />
sonra bana Kuran-ı Kerim gibi gelmeye başlamıştı. (Gülüşmeler)<br />
Bazı kadınların bir süre ihtiyaç duyduğu bir metindi herhalde. O<br />
ihtiyaç duygusuyla kadınların çok yüksek bir söylem kurduklarını<br />
düşünüyorum. Bu yüksek söylem de uzun süreçte bir şeyleri eksiltti.<br />
Bir de galiba şöyle bir şey yarattı: Savaş, antimilitarizm gibi<br />
Türkiye’nin genel politik gündemine değen sözler söylediği için<br />
o dönem gündeme oturdu gibi geliyor bana. Bugünse bu söylem<br />
aşırı yüksek geliyor.<br />
Bazen çok yüksek söylem hoşuma gidiyor. Bir ara “Amargi’den<br />
misiniz, aaa,” ya da “Amargi şunu şunu diyecek,” gibi bir duruş<br />
vardı. Bu Amargi’nin o toplumda, kurum olmak işe yaradığını<br />
gösterdiği için hoşuma gidiyordu. Ama şu anki hali de farklı geliyor.<br />
İllâ her dönem her şeyi içermektense, tarihsel akış çizgisi<br />
gözümün önünden bir hikâye gibi geçtiğinde farklı bir hikâye oluyor.<br />
Bazen yanlış şeyler bazen de hepimize iyi gelen şeyler oluyor.<br />
Mesela Yasemin “Hem kendi kimliğimi hissediyorum, hem de<br />
hissetmiyorum,” diyor ya ama bazı kadınlar da farklı nedenlerle<br />
Amargi’den ayrılıyor. Sonuç itibariyle böyle yüksek söylemlerin<br />
olmaması da hoş geliyor. Bunu vurgulamak istedim.<br />
Benim olduğum ilk dönemde, <strong>feminizm</strong> dersleri, 80’ler ve<br />
90’lardaki feminist örgütlenme deneyimlerinin konuşulduğu seminerler<br />
düzenledi. Bu etkinliklerle kadın politikası veya feminist<br />
politikayı anlamaya çalıştık sonra da daha çok Queer Feminizm<br />
ağır bastı gibi geliyor bana. İki üç yıldır Queer Feminizm Amargi’de<br />
biraz hissettirdi kendini.<br />
Ülkü: Bir de Amargi’de son dönemde farklılık da azaldı gerçekten.<br />
Genelde genç, otuzlu yaşlarda, yüksek lisans yapan bir profil<br />
var artık. (Kıkırdaşmalar) O yüzden kendi deneyimini anlatma<br />
olayı da ortadan kalktı, herkes bir şekilde ne bildiğini anlatıyor.<br />
Sevi: Bu biraz ağır bir itham oldu bence, bunu da belki ayrıca tartışmak<br />
gerekebilir. Tabii ki burada bitecek bir tartışma değil ama<br />
bir başlangıç diye umuyoruz. Belki bunu ilerletebiliriz forumlarla.<br />
Nükhet: Hem akademisyen hem feminist olunabilir, demek istiyorum.<br />
Gülkan: Ben alakasız bir yere sıçrayacağım. Queerden baktığında<br />
ittifakı farklı kimlikler arasında kurulan ortaklık olarak değil, bir<br />
400 401