You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Farklılıklarımızla Yanyana (mıyız?)<br />
üzerinden mi yoksa farklılıklarımız üzerinden mi politika yapacağız?”<br />
sorusu kilit bir soru. Amargi’deki kendi deneyimimi<br />
düşündüğümde, ilk geldiğim zaman “farklılıklarla yan yanayız”<br />
söyleminin ulaşılması gereken bir hedef olmasına inanırken ve<br />
Amargi’nin de bu arayışın bir parçası olduğunu düşünürken, şu<br />
anda bu söylemin aslında ciddi bir liberal söylem olduğunu görüyorum.<br />
“Farklılıklarımızla yan yanayız” söylemi, farklılıkları<br />
kendi kategorilerine hapsederek, birbirine değmeyen farklılıklar<br />
yaratarak liberalizmle ortaklaşıyor. Bunu görmek benim için hakikaten<br />
şaşırtıcı bir deneyim oldu.<br />
Farklılıklarla yan yanayız söyleminin ne tür farklılıkların<br />
üstünü kapattığını, hangi farklılıkları ön plana çıkardığını, tam<br />
olarak Hazal’ın söylediği gibi neyi neye göre farklılık olarak tanımlandığını<br />
görmek, ilk soruya, İnci hocanın sorduğu farklılığın<br />
ne olduğu sorusuna getiriyor bizi. Mesela feminist hareket<br />
ve trans ya da queer hareket arasında yaşanan tartışmalarda da<br />
farklı olarak tanımlananlar, eşcinseller ve translar; orta sınıf beyaz<br />
feministler değil. Farklılık diye tanımlanan, hoş görülmesi<br />
gereken, içselleştirilmesi gereken ya da dışsallaştırılan eşcinseller,<br />
translar ya da queerler. Ama her yerdeki hegemonik olan değiştiği<br />
için farklılığın tanımı da değişiyor. Mesela Türkiye toplumu, sol<br />
örgütler, feminist hareket ya da Amargi kendi ötekisini ve farklı<br />
olanını yaratıyor.<br />
Amargi’ye baktığımızda da “farklılıklarla yan yanayız” sözünü<br />
bu kadar rahat kurabiliyor olmamızın nedenlerinden biri,<br />
eşcinsellerin ya da transların Amargi’de örgütleniyor olabilmesi.<br />
Yani aslında, burada da farklılık söylemi yine bu deneyimler üzerinden<br />
kuruluyor. Transların ve eşcinsellerin Amargi’de aktif olarak<br />
yer almalarının ise Amargi’nin bu tartışmaların ötesinde olduğu<br />
illüzyonunu yarattığını düşünüyorum. Bu illüzyon ise çatışma<br />
alanı yaratmadığı için sadece bu şekilde biraradaymış gibi yapıyoruz.<br />
Belki de “Nasıl yan yana oluruz?” meselesini değil de “Ne<br />
tür çatışma alanları yaratırız” meselesini konuşmak lazım. Çünkü<br />
çatışma alanları elimizden alındığında herkes farklı demenin ne<br />
anlamı var? Siyasetin çatışma alanlarında oluştuğunu düşünüyorum.<br />
Trans<strong>feminizm</strong>’in bütün görüşlerini benimsemem gerekmiyor,<br />
ama Trans<strong>feminizm</strong> ya da queer ile karşılaşıyor ve çatışıyor<br />
olmak benim için üretken bir ilişkilenmedir.<br />
Bir diğer mesele de “Bütün farklılıklar yan yana olmalı mı?”<br />
sorusu. Kendi adıma her farklılıkla yan yana olmak durumunda<br />
hissetmiyorum. Politik olarak kabul edilemez olan bir farklılıkla<br />
politika yapmak zorunda olmadığımı düşünüyorum. Farklılık<br />
söylemini bir güzellemeye ve birlik beraberlik çağrısına çevirme-<br />
miz gerekmiyor. İki uçta dolanıyoruz, bir tarafta bütün farklılıkları<br />
yok sayan kızkardeşlik söylemi diğer tarafta ise herkesin birbirinden<br />
farklı olduğu söylemi. Bütün eşitsizliklerin, politik farklılıkların,<br />
iktidar odaklarının sadece farklılık olarak tanımlanıyor<br />
olmasının siyasetsizleşmeye yol açtığını düşünüyorum.<br />
Ülkü: Amargi’nin ilk yıllarında yaptığımız şiddetsiz çatışma yöntemleri<br />
üzerine çalışmaları şu anda yapamıyorsak bu biraz bizim<br />
de sorunumuz, sonuçta “Amargi içinde bunu yapamazsınız,”<br />
gibi bir durum yok. 80’lerden sonra <strong>feminizm</strong>, Amargi kurulmadan<br />
önce farklılıklar meselesini çok da tartışmıyordu açıkçası.<br />
Mesela ana akım feministler, dergilerde, toplantılarda Kürt kadınların<br />
kimliğini Kürtlük ayrı kadınlık ayrı şeklinde tartışıyorlar.<br />
Farklılıkların kendini ortaya koyarak var olmasına da ihtiyaç<br />
vardı. Bunun anlamı “Kim olursan gel, feminist ol yeter,” gibi bir<br />
şey değildi. Amargi’yle birlikte farklılıklara “Sen de derdini burada<br />
gündemleştir, gel derdini burada anlat,” diye bir alan açılmıştı.<br />
O yüzden “farklılıklarımızla yan yanayız” söylemi üzerinden<br />
politika yapmayı, baştan yanlış bir proje olarak görmüyorum.<br />
Çatışmayı yaratıp yaratamamak bunun Amargi’de gündemleştirilmesine<br />
bağlı. Amargi bunu son dönemde tartışabilseydi bu<br />
olabilecek bir şeyken, farklılıkla politika yapmanın baştan yanlış<br />
olduğunu söylemek de bana biraz kolaycılık gibi geliyor.<br />
Esen: “Farklılıkla politika yapmak baştan yanlıştır,” demedim;<br />
farklılıkları nasıl konumlandırdığımız ve nasıl siyaset yaptığımızın<br />
kendisini problematize etmemiz gerektiğini söyledim. Kendi<br />
deneyimimizden de baktığımızda hangi farklılıklarla nasıl siyaset<br />
yapacağımız sorunsallaştırılmadığı ve farklılıklar arasındaki iktidar<br />
ilişkileri görülmediği sürece farklılıklar söylemini negatif bir<br />
söylem olarak kuruyorum.<br />
Ülkü, “Amargi’de şiddetsizlik antrenmanları vardı ve bunlar<br />
bugün hayata geçmiyorsa sizinle ilgili bir sorundur,” dedi. Peki,<br />
bu deneyimi bilmiyor olmak sadece örgüte yeni katılanların sorumluluğu<br />
olabilir mi yoksa örgüt deneyim aktarımındaki yapısal<br />
bir soruna mı işaret eder? Bütün bu süreçlerden kendimi ya<br />
da kişileri azade ettiğimden değil, ama sonuçta bu örgütün üyesi<br />
olarak şiddetsizlik antrenmanlarına hiç katılmadıysam ve bunu<br />
bilmiyorsam bu sadece benim sorunum değil.<br />
Ülkü: Ama senin bu konuda farklı bir yöntem kurmana da engel<br />
teşkil eden bir şey yok herhalde. Eşcinsellikle ilgili de şunu diyebilirim,<br />
2002’de eşcinsellik bu kadar tartışılmıyordu ve görünür<br />
değildi; on yıl önceden bahsediyoruz sonuçta.<br />
Meryem: On yıl önce Onur Yürüyüşü’nde İstiklal’de yirmi kişi yürümüştü<br />
sadece.<br />
398 399