Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Radikal Feminizm<br />
nızda bir etkileşim olamamış diye düşünüyorum. Çünkü SFK’nın<br />
başlangıcıyla ilgili hazırladığımız metinde de çok net bir şekilde<br />
esas alanın sosyalizm değil <strong>feminizm</strong> olduğu belirtilir. Sosyalist<br />
feminist olmak ise patriarka ile kapitalizm arasındaki ilişkiyi kurmak<br />
yerine, önce sosyalizm gelecek sonra <strong>feminizm</strong>, demek değil.<br />
Sormak istediğim soru ise şu: Handan, sen “Biz feministler<br />
her türlü sorunu halletmek zorunda değiliz,” Ayşe sen de “İki<br />
sistem var, bunlar birbiriyle çoğunlukla çelişiyor ama birbirlerini<br />
besledikleri yerler de var,” dedin.<br />
Ayşe: Besleme demedim, ittifak yaptığı yerler var dedim.<br />
Selin: Peki, ittifak yaptığı yerler var. Diyelim ki bir kadın evde babasından,<br />
kocasından şiddet görüyor ve iş bulması ona bir kurtuluş<br />
alanı olabiliyor. Senin de dediğin gibi, bir kadın olarak iş<br />
hayatına girdiğinde patriarka ile kapitalizmin, sermaye piyasasının<br />
ya da çalışma alanlarının iç içe girme hallerini de görmezden<br />
gelemeyiz, değil mi?<br />
Ayşe: Yok, katılmıyorum.<br />
Selin: Patriarkayı güçlendiren sistemler ya da unsurlar varsa, onlara<br />
çözüm bulmanın, durumu değerlendirirken bu unsurları da<br />
göz önüne almanın yolumuzu daha çok açacağını düşünüyorum.<br />
Yanlış mı anlıyorum sizin söylediklerinizi?<br />
Ayşe: Öncelikle şunu düzeltmek isterim. Sosyalist feministlerle<br />
radikal feministler arasında bir etkileşimden söz etmek mümkün<br />
değil. Mesela ben 1990’lardan beri savunduğum fikirlerimi neredeyse<br />
hiç değiştirmedim. En azından kendi adıma etkilenmediğimi<br />
söyleyebilirim, etkileşim karşılıklı bir şeydir, böyle bir şey söz<br />
konusu değil...<br />
Karma örgütlerde feminist kadınlar olabilir ama mesela kendime<br />
radikal ya da devrimci feminist diyen bir kadın olarak bu<br />
fikirlerimle Kanarya Derneği’nde çalışsam, çok büyük bir değişiklik<br />
yaratır mıyım? Biraz yaratırım ama ben Kanarya Derneği çalışanıyımdır.<br />
Oranın davasını savunuyorumdur, “Kanaryalar güzel<br />
öttürülsün,” diyorumdur. Özellikle uç bir örnek veriyorum. Bunu<br />
biz de yaptık, şimdi bu katlanarak sürdürülüyor. O örgütler devrimi<br />
bile savunsalar, ben feminist devrimi savunuyorum.<br />
Feministler şu şekilde örgütlenmez: Kalabalıklaşacağız, kalabalıklaşacağız,<br />
güç biriktireceğiz, bir gün devrim yapacağız. Bu<br />
sol devrimci bir örgütlenme tanımıdır. Bazı sol örgütler bile böyle<br />
düşünmüyor. Bu bir tür komünizme mahsus devrimci mücadelenin<br />
örgütlenme biçimidir. Feminizm iş üzerinden örgütlenir.<br />
Aynı fikirleri düşünüyoruz üzerinden örgütlenilmez. Feministler<br />
olarak nasıl fikir üretiriz? Bir konu üzerine, örneğin cinayetlerle<br />
ilgili bir şey yazacaksak ilk önce hem kendi deneyimimizi akta-<br />
rırız hem de okuruz. Yani hem kişisel deneyimimizi katarız hem<br />
politik olanı katarız. Bunları bir araya getiren düşünce tarzına<br />
<strong>feminizm</strong> denir. Bunu bilince çeviren örgütlenmeye de feminist<br />
örgütlenme denir.<br />
Kapitalizmin kadınların ezilmesinden, sömürülmesinden<br />
yararlandığı doğru. Kapitalizm işine gelen her türlü ilişkiden ırkçılıktan<br />
da milliyetçilikten de yararlanır. Sovyetler Birliği yıkıldıktan<br />
sonra insanlar 90’larda Türkiye’ye gelip, inanılmaz düşük ücretlerle<br />
çalışmaya başladılar. Kapitalizm bütün bu durumlardan<br />
yararlanır ama bunların hiçbiri kapitalizme içkin, kapitalizmin<br />
vazgeçemeyeceği, olmazsa olmazı değildir. Kadınlar evde sömürülmeden<br />
de kapitalizm olabilir. Kapitalizm bu, sömürü olmadan<br />
devam etmez denilemez. Bugün mesela Dubai’de Polonyalı göçmenler<br />
çok kötü şartlarda çok düşük ücretlerle çalıştırılıyor ama<br />
Dubai’deki kapitalizm Polonyalılar olmadan da yürür. Kadınların<br />
kapitalizm tarafından sömürülme meselesi de böyle. Kapitalizm<br />
tabii ki bu sömürüden de yararlanıyor, aynı şekilde patriarka da<br />
kapitalizmden yararlanıyor. İşsizlik artıyor, ilk önce kadınları işten<br />
çıkarıyorlar. Kadın eve dönüyor, dayağa dönüyor. Bu kapitalizmin<br />
özelliği ya da vazgeçilmezi değil. Eğer bu kapitalizme içkin<br />
bir özellik olsaydı, kapitalizmin yıkılması kadınların kurtuluşu<br />
için ön koşul olurdu.<br />
Bu yüzden, bağımsız politika yürütmek kadınlar lehine kazanımlar<br />
için ön koşuldur. Mesela İskandinav ülkelerinde, örneğin<br />
Norveç’te kazanılan kadın haklarının sebebi sosyal demokrasi<br />
değil güçlü bir bağımsız kadın hareketinin olmasıdır. Sonuç olarak,<br />
kapitalizm ve patriarka arasında bu tür bir bağlantı kurulması<br />
anlamsız geliyor bana. Yoksa ben komünistim, kapitalizmle<br />
zaten derdim var. Ama bu bağlantı problemli ve bence hareketin<br />
önünün tıkayan bir şey…<br />
Esen: Hartmann, Marksizm’le Feminizmin Mutsuz Evliliği’ 10 nde<br />
“Patriarka kapitalizme içkindir, kapitalizmin olmazsa olmazıdır,”<br />
demez, bu ortaklığın tarihsel olduğunu söyler. Bu durumda<br />
Delphy ile Hartmann arasındaki fark, birinin patriarka ve kapitalizm<br />
diye iki ayrı sistem olduğunu söylerken diğerinin patriarkal<br />
kapitalizm diye tek bir sistem olduğunu mu söylemesi?<br />
Ayşe: Hayır, aralarındaki fark Hartmann’ın patriarkayı bir sömürü<br />
sistemi olarak tanımlamıyor oluşu. Delphy ve biz patriarkanın<br />
ayrı bir sömürü sistemi olduğunu dolayısıyla kadınların ayrı bir<br />
10 Hartmann, Heidi, (1992), “Marksizm’le Feminizmin Mutsuz Evliliği”, (çev. Gülşad<br />
Aygen), (içinde) Kadının Görünmeyen Emeği, Gülnur Acar Savran ve Nesrin Tura<br />
Demiryontan, (Haz.) Yordam Kitap, s: 157-198, İstanbul<br />
34 35