13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Farklılıklarımızla Yanyana (mıyız?)<br />

“ne” olduğunuzu anlatırken politik duruşunuz ise “kim” olduğunuzu<br />

anlatır. Karşılaştığınız bütün durumlarda aldığınız tavırlardır<br />

belirleyici olan ve ortaklık böyle bir kimlikten kurulabilir. Yani<br />

ortaklık eylemin içinde kurulur. Bir harekette, çeşitli durumlara<br />

karşı verdiğimiz tepkilerle, değerlerimizle, bakışlarımızla, duruşlarımızla<br />

kurulur ama burada Arendt de tıpkı Habermas gibi<br />

farklılığı sadece bir düşünce, görüş farklılığı olarak kurduğu için<br />

eleştirilir; hatta bu yüzden elitist bulunur. Arendt’in kimlik tanımlamasına<br />

baktığımız zaman kadın olmak politik bir durumdur.<br />

Kadın olmak Simone De Beauvoir’ın “Kadın doğulmaz, olunur”<br />

sözünden farklı bir şeyi, politik olarak kadın olmayı ifade<br />

eder. Mesela Arendt’in kendisi de hem Yahudi, hem de bir kadın.<br />

40’larda, 50’lerde yazarken açık açık şunu söylüyor: “Bunu ben bir<br />

Yahudi olarak söylüyorum,” diyor. Hâlbuki doğuştan gelen, verili<br />

kimliklerin varlığını reddeden bir duruşu var ama bu kimlik bir<br />

saldırıya uğradığı zaman politik olarak Yahudiliği sahipleniyor.<br />

Dolayısıyla Arendet’e göre politik olarak Yahudi olmak başkalarına<br />

da açık bir kimlik… Arendt’in tarafından baktığınız zaman<br />

politik olarak kadın olmak da açık bir kimlik.<br />

Bildiğiniz gibi, Arendt feministler açısından çok sorunlu bulunan<br />

bir düşünür. Bunun nedeni, Antik Yunan’ı idealleştirerek,<br />

bir kamusal alan formüle etmesi. Totalitarizm deneyimi yaşamış<br />

birisi olarak, ‘sosyal alan’ diye tanımladığı alanın siyasetin alanı<br />

olmasını çok tehlikeli buluyor. Feminist politika ise özel alanın<br />

politik boyutuna, özel alan ile kamusal alan arasındaki bağlantılara<br />

dikkat çekiyor; dolayısıyla Arendt’le birlikte feminist olmak<br />

çok kolay bir şey değil. Öte yandan Arendt’in siyasete, kimlik oluşumlarına<br />

yaklaşımı ve politika anlayışı <strong>feminizm</strong>e yönelik kanallar<br />

da açıyor. Mesela “kadın”ın dayanışmayla, politikayla kurulduğu<br />

argümanı <strong>feminizm</strong> için çok açılım sağlayabilir çünkü böyle<br />

bir pozisyon hem özcülüğe karşı durup, hem de ezilen bir toplum<br />

olarak kadınların baskıya karşı ortak mücadelesini mümkün kılabilir.<br />

Farklılık meselesi Arendt için çok önemli, hatta farklılık bile<br />

demiyor, “benzersizlik” diye tanımlıyor. Farklılık, Arendt’e baktığınız<br />

zaman sonsuzdur ve zaten politikayı mümkün kılan da bu<br />

farklılık ve özgür eylem olanağıdır; farklılığı hep birlikte hareket<br />

etmenin ön koşulu olarak koyar. Ona göre, farklılıklara rağmen<br />

değil, zaten farklı olduğumuz için birlikte hareket edebiliriz, aksi<br />

zaten birlikte hareket etmek değildir. Yani benzediğimiz, aynı olduğumuz<br />

yerde birlikte hareket etmiyoruzdur aslında. Dolayısıyla<br />

birliktelik zaten farklılığın içinden çıkar ve politika da mutlaka<br />

farklılığı içermek zorundadır. Bu yaklaşımda da ezilen farklı grup-<br />

ların ezilmelerini anlamlandırma sorunu var. Farklı grupların mücadelelerini<br />

örgütlemek için kullandıkları kategoriler aynı değil.<br />

Mesela feministler için özel alan/kamusal alan ayrımı çok önemli<br />

bir kategori ama Kürt Hareketi için özel alan/kamusal alan ayrımı<br />

birincil bir sorun değil.<br />

Dolayısıyla vaktiyle sosyalizmin yaptığı gibi her mücadeleyi<br />

bir teorinin içine tıkmak yerine farklı analiz kategorilerinin birlikte<br />

kullanılabileceğini düşünüyorum. Feministler olarak, hem<br />

farklı ezilen gruplarla politik ittifaklar yapmayı, hem de çoğul<br />

baskılara maruz kalan kişi ve grupların, mesela hem kadın, hem<br />

lezbiyen, hem de etnik bir ezilmeye maruz kalanların, karmaşık<br />

deneyimlerini dikkate almak, buradan da özgürleşmeci bir teori<br />

üretebilmek için farklı perspektifleri birleştiren eleştirel bir yaklaşıma<br />

ihtiyacımız var.<br />

Sevi: Kimlik meselesi Aslı’nın da devam edebileceği bir nokta<br />

oldu. Geçen hafta Begüm Başdaş queer hareketin amorf yapısından<br />

bahsetmişti örneğin. Acaba Arendt’in kamusal alanda politik<br />

örgütlenme adına açacağı ihtimaller, <strong>feminizm</strong>in içindeki farklı<br />

yaklaşımları, kadın kimliğiyle ilişkilenmesi noktasında nasıl ortak<br />

bir politikaya yöneltebilir?<br />

Queer bir feminist hareket ya da feminist bir queer hareket<br />

Aslı: Farklı <strong>feminizm</strong>ler üzerine genel bir sunum yapmaktansa,<br />

bir tane farklı <strong>feminizm</strong> tahayyülü ya da ütopyası üzerinden ve<br />

bunun queer hareketle ilişkisine dair bir şeyler anlatmak istiyorum.<br />

Aslında cevapları konusunda benim de kafamın çok net<br />

olmadığı, beraber düşünmek istediğim bazı sorular soracağım.<br />

Bunu yaparken de hem <strong>feminizm</strong> ve queer hareket içerisinde ortaklaşılan<br />

alanlara hem de yaşanan kriz anlarına odaklanacağım.<br />

Belki sorular kısmında hepimiz bu kriz anlarını üretici bir şekilde<br />

tartışabiliriz. Çünkü görüyorum ki Feminstival’in 1 organizasyonu<br />

sırasında doğan, sonrasında 2011 ve <strong>2012</strong> 8 Mart’larında taşınan<br />

çeşitli sloganlar etrafında yeniden yeşeren ve feminist ve queer<br />

hareket arasındaki krizlere işaret eden anlar oldu. Özellikle ‘fe-<br />

1 Feministival 2010 yılından beri düzenlenen, hiçbir kâr amacı gütmeyen, paylaşmayı<br />

ve birlikte eylemliliği önemseyen ve bunun için tüketimi değil, tüketmeden<br />

nasıl üretirizi sorgulayan; hayatı, işi, sporu, sanatı, eğlenceyi, hareketi, bedeni sorgulamayı<br />

ve onu farklı yollarla yeniden deneyimlemeyi beraberce keşfetmeyi isteyen<br />

bağımsız bir grup gönüllünün feminist ilkelerle hazırladığı bir festivaldir.<br />

Festival kapsamında birbirinden farklı atölyeler gerçekleştirilmektedir. Blogging,<br />

Photoshop, Asil Palyaço Ordusu, Plastik Örgü, Feminist Argo/Küfür, Buluntu<br />

Film ve Deneysel, Modifiye Kostüm, Rüya Matrisi bu atölyelerden bazılarıdır.<br />

(http://bagyanfest.blogspot.com) (E.N.)<br />

374 375

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!