You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminizme Farklı Yaklaşımlar ve Üçüncü Dalga<br />
Begüm: Ben de bugün “Queer Teori nedir? Nasıl tanımlarız?” sorularını<br />
ve Queer Teori’nin <strong>feminizm</strong>le ilişkisini sizlerle birlikte<br />
düşünelim istiyorum.<br />
Birinci, İkinci, Üçüncü Dalga diye düşündüğümüzde, nasıl<br />
modernleşme sürecinde <strong>feminizm</strong>i algılayamıyorsak, yani<br />
Birinci Dalga’yı tamamladık, sonra İkinci’ye geçeceğiz, ondan<br />
sonra Üçüncü’ye geçeceğiz ve biz de modernlik seviyesine ulaşıp<br />
Üçüncü Dalga Feminizm’i başarır hale geleceğiz diyemiyorsak,<br />
cinsellik kavramlarını da bu çerçevede tartışmalıyız. Çünkü her<br />
ne kadar Amerika’da ya da İngiltere’de İkinci Dalga’nın bittiğini<br />
doğrulayabilecek bir paradigma değişimi söz konusu olsa da, dalgalar<br />
arasında benzer süreçlerin devam ettiğini, kürtaj hakkında<br />
biz burada konuşurken Amerika’da da aynı şekilde tartışıldığını<br />
fark ettiğimiz için tüm bunları bir yerden bir yere geçiş gibi düşünmemek<br />
gerek. Aynı şekilde bütün bu kavramların bizim dilimize<br />
çeviri ile geldiğini de unutmamak lazım. Çeviri derken hem<br />
kavramları hem de deneyimleri kastediyorum. Hem yaşanan deneyimlerin<br />
kendisi hem de bunların kavramsallaştırılması ve dönemselleştirmesi<br />
aynı değil. Biz de deneyim çevirisinden ziyade<br />
akademik çeviri daha ağırlıklı olarak var. Bu aslında bir sorun. Bu<br />
yüzden, “Türkiye’ye bunlar nasıl yansıyor, biz bunları nasıl adapte<br />
ediyoruz? Üçüncü Dalga ya da Queer Teori’nin bizdeki yansımaları<br />
nedir?” gibi sorular da gündeme geliyor.<br />
2005-2006 senelerinde doktora tezimi yazarken İstanbul’a<br />
geldiğimde, LB kadınlarla alan çalışması yapıyordum. “Queer?”<br />
diye sorduğumda, Lambda İstanbul’dan bir arkadaşım bana “Daha<br />
dur,” dedi, “Önce lezbiyenlik üzerinden politika yürütmeliyiz.”<br />
2007 yılında tezimi yazarken bütün literatür “Queer Teori” derken,<br />
benim beraber çalıştığım kadınlar queer kelimesini tartışmıyorlardı<br />
henüz. Bugün belki queer çok hip ve popüler ve belki çok<br />
da seksi bir şey olmaya başladı ama bütün bunları problematize<br />
ederken “Biz bunu Türkiye’ye nasıl çeviriyoruz?” ve çevirirken “Bu<br />
deneyimleri biz aslında kendi kendimize nasıl farklı üretiyoruz?”<br />
sorusunu hem Üçüncü Dalga, hem de queer için düşünmemiz gerekiyor.<br />
Feminizme queer yaklaşımlar<br />
Üçüncü Dalga Feminizm’le, Queer Feminizm dediğimiz şey -ki<br />
bence Queer Feminizm diye bir şey olamaz, onu da biraz açıklamaya<br />
çalışacağım- aslında belirli tarihsel süreçlerden geliyorlar.<br />
Yaşasın ki Gilles Deleuze, Jacques Derrida gibi düşünürler<br />
var ki özcülüğün, yapısalcılığın ve büyük anlatıların tartışılması<br />
mümkün oldu. Bütün bunlara baktığımızda queer sanki Üçüncü<br />
Dalga’nın yarattığı özgürlükler ve olasılıklar içinde kendine yer<br />
açmış bir parça gibi gözüküyor olabilir ama aslında ikisi çok farklı<br />
tarihsel konjonktürlerden gelen fakat aynı teorik, kavramsal çatışmalarla<br />
bir araya gelen ve zaman zaman da ayrılan iki hareket.<br />
Böyle baktığımız zaman genel anlamıyla <strong>feminizm</strong>in derdi<br />
kadınlardır ve daha ziyade de “gender”dır, tam karşılamasa da<br />
Türkçe çevirisi ile toplumsal cinsiyettir. Queer hareket şu anda<br />
gey ve lezbiyen çalışmalarının içinden yürüyor gibi görünse de<br />
aslında normatif olanı, normalleştiren değerleri eleştirmesi bazında<br />
gey ve lezbiyen hareketten farklılaşır.<br />
“Queer hareket nedir?” diye düşündüğümüz zaman anti-ontolojik<br />
ve kimlik karşıtı bir yaklaşımdan söz etmek gerekir. Sibel<br />
Yardımcı’nın “kimliksizleştirme” diye bahsettiğini, 3 ben farklı<br />
kimliklerin birbirleriyle oynaşması olarak tanımlamaya çalışacağım.<br />
“Ben queerim,” diyemeyiz çünkü queer var olabilecek sabit,<br />
ontolojik bir yapı değildir, ayrıca kimlik karşıtıdır. Bugünlerde gey<br />
ve lezbiyen kavramları queerle değiştirilebilir gibi kullanılıyor,<br />
sanki “Ben lezbiyenim,” derken “Ben queerim,” de diyebilirmişsin<br />
gibi ama aslında “Ben queerim,” demek, queer kelimesinin anlamına<br />
ters düşmektedir çünkü sadece queer hareketler, davranışlar,<br />
yaklaşımlar olabilir ama queer kimlik karşıtıysa, “Ben queerim,”<br />
demek ya da Queer Hareket, Queer Feminizm gibi tanımlamalardan<br />
bahsetmek problemlidir. Feminizme queer yaklaşımlar<br />
ya da <strong>feminizm</strong>i queerleştirmek gibi pratiklerde bulunabileceğimize<br />
inanıyorum.<br />
Queer aslında Amerika’da da, Anglo-sakson akademik dünyada<br />
da bugün problem yaratıyor. Nasıl Post-<strong>feminizm</strong>’e gelmişsek,<br />
artık temel metinleri olan bir Queer Teori’den bahsederken<br />
“Queer’in de mi sonuna geldik?” sorusu da gündemde çünkü<br />
artık queer de gey ve lezbiyen çalışmaları gibi akademide Queer<br />
Çalışmaları (Queer Studies) adı altında kurumsallaşmaya başladı.<br />
Bu neden sorunlu? Çünkü esasında queer kavramı bütün bu yapıları<br />
zorladığı ve tartıştığı için, kurumsalcılığa, sabitlenebilir fikirlere,<br />
sabitlenebilir kimliklere, akışkan olmayana karşı durur, dolayısıyla<br />
akademik kürsülere sığdırılamaz. Bugüne geldiğimizde ise Üçüncü<br />
Dalga Feminizm tartışmasının olduğu bir yerde “Queer sonrasını<br />
mı artık tartışmamız gerekir?” diye sormak mecburiyetindeyiz.<br />
3 Yardımcı, Sibel, (<strong>2012</strong>), “Ne O! Ne Bu! Ne Şu! Queer Kuramı ve Kimliksizleşme”,<br />
Skopbülten(http://www.e-skop.com/skopbulten/ne-o-ne-bu-ne-su-queer-kurami<br />
-ve-kimliksizlesme/749 )<br />
342 343