Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminist Örgütlenme<br />
ze uğrama ihtimali nedeniyle yolun karanlık olmasına ve yurda<br />
çok erken bir saatte girme zorunluluğuna karşı basın açıklaması<br />
yapmışlardı. Devlet yurdu yönetimi bir soruşturma açtı, öğrenci<br />
kadınların talepleri için ve bu soruşturmaya karşı yurdun önünde<br />
eylem yaptık. Ortaköy’de seks işçileri tecavüze uğradılar, bununla<br />
ilgili bir eylem yaptık. Müslüman bir kadın, Konca Kuriş,<br />
Müslümanlığın içinden kadın haklarıyla ilgili söyledikleri yüzünden<br />
kaybedildi. Başka kentlerden kadınlarla birlikte yaptığımız<br />
kampanyayı, afişini, Konca’nın fotoğrafını hatırlıyorum. Ama bu<br />
süreçte Müslüman kadın olmayı tartışmamıştık. Barış eylemlerine<br />
katılıyorduk. Bir eylemde alana belimize sardığımız Kürtçe<br />
pankartla girip sonra açmıştık. Türkiye forumu kararı almıştık<br />
ama yapabildik mi hatırlayamıyorum şimdi. Mor Çatı ödeneksizlikten<br />
kapanma riski ile karşı karşıya kaldığı zaman dayanışmak<br />
için kampanya kararı almıştık ama Mor Çatı kabul etmemişti.<br />
Zina yasasını konuşmuştuk, tecavüz ve bekaret kontrolleriyle ilgili<br />
eylemler yaptığımızı hatırlıyorum. Eylemleri konusuna göre<br />
başka başka isimlerle kampanyalar yapıyorduk. Medeni Yasa ile<br />
ilgili çarşı pazar uzun süren bir kampanya yaptık. Aslında toplantı<br />
notlarını bir araya toplasak diye konuşuyoruz zaman zaman ama<br />
bir türlü beceremedik.<br />
Dayanışma, bağımsızlık ve birbirimiz üzerinde iktidar olma,<br />
savaşa karşı olmak ve militarizmin kadınlıkla ilişkileri Bağımsız<br />
Kadın İnisiyatifi’nin tartıştığı en temel konulardı. İşçi kadın olmayı<br />
da pek tartışmamıştık.<br />
1998 8 Mart’ı mıydı, tam hatırlamıyorum, ÖDP ve HADEP<br />
başta olmak üzere karma yapılardan kadınlar 8 Mart çağrısı yaptılar.<br />
BKİ gerek 8 Martlar için gerek doğrudan kadınlara yönelik<br />
şiddetle ilgili eylemlerin çağrıcısının bağımsız kadın örgütlenmeleri<br />
olması gerektiğini düşünüyordu. Neyse siyasi partilerden kadınların<br />
çağrısıyla yapılan 8 Mart toplantısına gruptan aktarıcılar<br />
olarak iki kadın gittik. Orada o kadar kötü muamele gördük ki,<br />
toplantıyı terk ettik. Ardından kimse de ne oldu, nerdesiniz diye<br />
arayıp sormadı. 1 Mayıs’ta boş bezle ki bez boş olduğu için kolay<br />
olmamıştı, alana girdik. Rujlarla içeride Kürtçe laflar yazmıştık.<br />
Bütün basın açıklamalarımızı Kürtçe, Türkçe yapmaya gayret ediyorduk.<br />
Sığınaklar Kurultayı’nın yapıldığı salonun önünde yapmak<br />
istediğimiz basın açıklamasını Kürtçe yapmanın katılımcılar<br />
açısından sorunlu olabileceği nedeniyle kendi aramızda yaptığımız<br />
tartışmada ortaklaşamayınca yapmaktan vazgeçmiştik.<br />
Neleri unuttum kim bilir.<br />
Kimlik politikaları o yıllarda bu kadar güçlü değildi. Kimliklerin<br />
meşruluğu tartışılmazdı ama kimimiz kimlik politikaları-<br />
nı dışarıda bırakarak, farklılıkları eşitlemeden ama hep gören bir<br />
yerden politika yapmayı öneriyorduk. Kimimiz de erkek egemen<br />
hayata karşı kadınlığın ortak ezilmişliklerine dair politikaları<br />
öneriyorduk. O zaman kimlik politikalarına geçici bir süre için<br />
ihtiyaç olduğunu düşünenlerdendim. Hâlâ da böyle düşünüyorum.<br />
Fakat, kimliklerle ve başka türlü farklılıklar taşıyan kadınlarla<br />
misal sosyalist, dindar kadınlarla buluşmak mümkün mü ve<br />
nasıl soruları çoğu feministin gündeminde fazla yer bulamamıştır.<br />
Hayatlarımızla ilgili birlikte ortak söz söyleyebilmek mümkün<br />
mü, sorusu etrafında nasıl buluşulacak, o gün de bugün de hâlâ<br />
çözemediğimiz dertlerimizden biri olmaya devam ediyor bence.<br />
Çünkü yaşadığımız şu an bu sorunların iç içe geçtiği bir zaman.<br />
BKİ, farklılıklarımızla birlikte olmayı, ortak söz yaratmayı<br />
önüne koyan ama temsiliyet açısından bugünkü inisiyatif<br />
ve platformlardan biraz farklıydı. Misal Görünmeyen Emek<br />
Kolektifi’nden (GEK) gelebilen bütün kadınlar katılırlardı toplantılara.<br />
Ama öyle ilişkiler kurulmuştu ki orada GEK’i fark etmezdiniz<br />
çünkü farklı farklı fikirleri olurdu. Karşınızdaki kadın kim ise<br />
odur; GEK’li falanca kişi değildir. Bence böyle bir ilişkilenme biçimi,<br />
ilişkileri de, fikriyatı da, eylemi de özgürleştiren, daha yaratıcı<br />
yapan bir durum. Önyargıların daha etkisiz olduğu, hangi aidiyet<br />
ya da kimlikten olursa olsun dayanışmayı en benzerler arasında<br />
ilişkiler içine sıkıştırmaz. Tümüyle böyle yaşanmadı belki ama<br />
hiç değilse bunu mümkün kılmanın çarelerini arıyorduk birazcık.<br />
Güçlü aidiyet duyguları her zaman benim için çok sorun taşıdı.<br />
O yüzden de Bağımsız Kadın İnisiyatifi çok önemli bir tecrübedir<br />
benim için.<br />
Bir de ÖDP ile ilgili söylemeden geçemeyeceğim. Orada ben<br />
“dönmeler”le tanıştım. Hayatı anladım.<br />
Esmeray: Ay edepsiz.<br />
Nilgün: (Gülüyor) Demet ve Esmeray’dan hem dünyayla ilişkilerinden,<br />
hem erkek egemenliğinin ne menem bir şey olduğuyla ilgili<br />
hem de cinsiyet politikalarından çok şey öğrendim. Aslında biz<br />
o zaman da transfobiyi, homofobiyi tartışmaya çok zaman ayırmamışız.<br />
Bu konuda da kendimizle yüzleşmemişiz. Bir ezilmeyi anlamak<br />
için illaki o ezilenin anlatması mı gerekiyor. Anlattığında<br />
hemencecik anlayabiliyor muyuz? O zaman da öyleydi şimdi de<br />
biraz öyle. Ama şimdi yıllardır farklı ezilmişliklerle ilgili çeşitli örgütlenmeler<br />
içinde ve birbirleriyle yapılmaya devam eden tartışmalar<br />
var ve eğer istersek, bu tartışmaların ışığını görmemiz daha<br />
kolay olur.<br />
Bugün Türkiye feminist hareketi (aslında çok parçalı bir şey<br />
ama kısaltmak için böyle diyorum) bence heteroseksizmini, ho-<br />
308 309