13.03.2013 Views

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

amargi_feminizm_tartismalari_kitap_2012

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Ekoloji ve Feminizm<br />

yere buradan taşıma suyuyla alakasız bir şeyler götürdüğünde çok<br />

marjinal kalıyor. Bunun için bence bizim yapabileceğimiz şey şudur:<br />

Mücadeleyi burada yeşertmeye çalışmak. Bunun için de kırda<br />

mücadele eden, yani köyde makineye taş atan insanın burada<br />

kamuoyunu oluşturabilmesi için buradaki şirketler önünde nöbet<br />

tutarak ya da o şirketin önünde nöbet tutan, ekoloji mücadelesi<br />

veren insana anarşist ya da feminist olarak değil, Mine olarak kendimden<br />

bir şeyler katarım. Feminizm bir ilişki kurma biçimidir.<br />

Bence bu çok önemli…<br />

Gerekirse çarpışarak, gerekirse krizler yaratarak, gerekirse karşı<br />

karşıya gelerek ama onu da “İşte devrim yapıyorum ve seni sarstım,”<br />

gibi değil, belki evinde bir yemek yiyerek yapabiliriz. Bence<br />

çok büyük düşünmeyelim çünkü hayat aslında bizim düşündüğümüz<br />

gibi bir organizasyonla işlemiyor; belki de hayat benim<br />

seninle kurduğum göz temasında. Her hareket içerisinde kadınların<br />

özne olmak için yaşamsal bir mücadele vermesi gerektiğini<br />

savunuyorum. Teorik olarak her anarşistin neden ekolojist<br />

olduğunu anlatabilirim ama bu, şu gerçeği de değiştirmez: Her<br />

kendine “anarşistim” diyen kişinin, kadın erkek ilişkilerini özgür<br />

bir zeminde çözdüğünü varsayamam. Çünkü erkek bir toplumda<br />

yaşıyoruz ve erkeklik kılcal damarlara kadar sızan en sinsi iktidar<br />

biçimlerinden biri. Ben bir kadın olarak, ama yalnızca kadın olduğum<br />

için, özüm gereği iyi olduğum için değil, politik bir özne<br />

olarak buna dair söz söylemeyi bir gereklilik olarak görüyorum.<br />

Buna karşı mücadeleyi de öylesine değil, ihtiyaç duyduğum için<br />

ihtiyacı olanlarla birlikte veriyorum. Her anarşist olduğunu söyleyen<br />

kadın da, bence böyle yapmalı.<br />

Dilşah: Mine konuşmasına başlarken “Buradan kadınlar çıkarken<br />

ekoloji hareketinin içine katılmayı düşünürlerse bu iyi olur”<br />

demişti. Ben de onun için çok pratik bir soru sormak istiyorum.<br />

Eylemlere katılmak ne denli gerçekleşir emin değilim çünkü bu<br />

sabah tramvay durağında Fethiye Davası’yla ilgili eylemde ancak<br />

yirmi, otuz kadın vardı. Eylemlerde çok fazla var olamıyoruz ama<br />

mesela kendi yaşamlarımızı daha ekolojist bir perspektifle nasıl<br />

yaşayabiliriz? Mesela ben, geri dönüşümlü defterler kullanıyorum,<br />

bunu yaparak kime iyilik yapmış oluyorum? Şirket için mi,<br />

kendim için mi yapıyorum? Vicdanımı mı yatıştırıyorum? Yoksa<br />

hakikaten çevre için de bir şey yapıyor muyum? Bu tür ürünleri<br />

kullanarak önlem almanın geçerliliği var mı? Yok ise alternatifleri<br />

nelerdir?<br />

Kızılca: Hiç yok! (Gülüşmeler)<br />

Hatice: Çok fazla şehir merkezli yaşamaya başladık, ben yazları<br />

köyde yaşıyorum, biraz da kırlara gidelim arkadaşlar. (Gülüşmeler)<br />

Biz eskiden köydeki koca koca evlere sığmazken, evlerde üç beş<br />

kişi kaldık. Pratik olarak ne yapabileceğimizin üzerinden gitmek<br />

istiyorum. Köyde yiyecek çöplerini gübreye dönüştürdük, bunlarla<br />

bitki yetiştirdik ve o bitkiden tekrar besleniyoruz. Şehirde<br />

aynı şeyi yaptım ama bunu değerlendirecek toprak alanım yok.<br />

Amcamdan kalan bir bahçe var, orada değerlendirebilirim ama<br />

yine de marketten alışveriş yapmak zorundayım. Ekoloji pazarına<br />

gittim, o anlamda Sevi’ye çok katılıyorum, o kadar üst sınıfın gidebileceği<br />

bir yer ki. Ben köyde yetiştirip, onlarla beslenen birisi<br />

olarak ekolojik ürünlerin aslında hiç de maliyetli ürünler olmadıklarını<br />

biliyorum.<br />

Ayşe: Babaannemin domatesine marka yapıştırarak satıyor.<br />

Hatice: Bu yüzden kırlara taşınmayı öneriyorum, oralarda da<br />

<strong>feminizm</strong>i yayalım. ( Gülüşmeler) Bütün yaşam şehir merkezli<br />

oldu örneğin üniversiteye gitmek için kent merkezlerine gelmek<br />

zorundayım. Buraya geldiğimde benim ekolojiyle, doğayla bütün<br />

ilişkim bitiyor.<br />

Mine: Sen mesela kıra gidiyorsun ya, senin kırını da alacaklar.<br />

Hatice: Biliyorum. (Kahkahalar) Ben çay üretiyorum. Çok bilinen<br />

bir çay markasına da çay satıyoruz ve bu marka şimdi biyo-çay<br />

üretiyor. Şurayı çay tarımının yapıldığı alan olarak düşünün, hemen<br />

yanında da ekolojik tarım yapılıyor. Ben suni gübre kullanarak<br />

çay üretiyorken “Bunun dibinde üretilen biyo-çay ne kadar<br />

biyo?” diye hakikaten soruyorum ve tabii ki o biyo-çay çok daha<br />

fazla paraya satılıyor. Güya doğal gübrelerle üretilen doğal çay… O<br />

gübrenin havası, kokusu, tadı hiç mi diğerine karışmıyor?<br />

Mine: Politik mücadeleyi her zaman için önemsememiz gerekiyor,<br />

çünkü değişime inanan insanlarız. İnsanın değişeceğine<br />

inanmayan, devrime de inanmaz. Kolektifler ya da kooperatiflerle<br />

yaşamsal dönüşümlerimizi sağlayabiliriz belki. Bu sadece Dilşah,<br />

senin bireysel olarak yaptığın bir tercihle çözülebilecek bir şey değil.<br />

Bireysel her çözüm, maalesef sistem içerisinde kaybolup gitmeye<br />

mahkum. Eğer yaşamımızda bir dönüşüm yaratmak istiyorsak<br />

ya kolektiflerle ya da kooperatif deneyimleriyle bunun üzerine<br />

çalışmak zorundayız çünkü dört bir yandan saldırıyorlar. Bizim<br />

buna dair kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer eylem<br />

alanına gidecek vaktimiz dahi yoksa en azından yaşamımızda kolektif<br />

deneyiminin ya da kooperatifin bir parçası olmaya çalışabiliriz.<br />

Bu aslında çok zor bir şey değil, hepimiz bunu yapabiliriz.<br />

Esen: Sizin kooperatifiniz var mı peki?<br />

Mine: Bizim kolektifimiz var.<br />

Kızılca: Ben son olarak iki şey söylemek istiyorum. Birincisi,<br />

bilgileri canlandırmaya çalışmalıyız. Eskiye bakmalıyız ve hayal<br />

222 223

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!