02.03.2013 Views

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yerli yerine yerleştirmesidir. (b)<br />

İnsanların hikmeti ise varlıkların<br />

değerini anlaması, her sözü,<br />

işi ve davranışı yerli yerinde ve<br />

diğer insanların yararına olacak<br />

şeyler yapması, keşif ve icatlarda<br />

bulunması, sadece kendisine<br />

yarayacak şeyler değil, başkalarına<br />

da yarayacak eserler ortaya<br />

koymasıdır.<br />

Bu tanımların dışında hikmetin<br />

birçok tanımı yapılmıştır. Bunlardan<br />

bir kısmı şöyledir: “Hikmet;<br />

neyin doğru neyin yanlış<br />

olduğunu anlamaya yarayan<br />

derin ve yararlı bilgidir.” “Hikmet<br />

güzel ve doğru işlere yönelmek,<br />

sonucu iyilik olan işi yapmaktır.”<br />

“Hikmet, Kur’an ahlakına sahip<br />

olmaktır.” “Hikmet, Allah’ın<br />

emirlerini düşünmek ve onlara<br />

uymaktır.” “Hikmet doğru ve<br />

hızlı karar verebilmektir.” “Yaratılmışları<br />

bilmek ve iyi şeyler<br />

yapmaktır.”<br />

Güzel huy, herkesin faydasına<br />

olan hizmet, bir kötülüğü önlemek<br />

veya bir iyiliği elde etmek<br />

için yapılan faaliyetler, ibret ve<br />

ders almayı gerektiren söz ve<br />

öğütler, bir şeyin sırrını anlamaya<br />

yönelik çaba ve gayretler,<br />

takva ve Allah korkusu hikmet<br />

kelimesinin anlam sahasına<br />

dâhildir. (Hikmet kelimesinin anlamı için<br />

bk. Rağıb el-İsfehanî, el-Müfredat fî Garîbi’l-<br />

Kur’ân, İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab ve Şerif<br />

Cürcânî, Kitâbü’t-Ta’rîfât h-k-m maddesi,<br />

Taberî, Kurtubî, Fahruddîn er-Razî, Hazin ve<br />

Hamdi Yazır, Bakara, 269 ayetinin tefsiri)<br />

Yukarıdaki tanımlardan hikmet<br />

kelimesinin üç farklı yorumu<br />

ortaya çıkmaktadır: (a) Faydalı<br />

amele götüren bilgi, (b) Bilgiye<br />

dayalı olarak ortaya konan faydalı<br />

amel, (c) İlimde ve amelde<br />

sağlamlık.<br />

İnsandaki hikmetin temeli,<br />

Allah’a iman edip O’nu tanımak<br />

ve O’na itaat etmek, Kurân ahlakıyla<br />

ahlaklanmak, her işinde<br />

doğru ve faydalı olanı yapmak;<br />

amacı ise kâinattaki düzenin<br />

sebep sonuç açısından işleyişini<br />

anlamaya çalışmaktır. Bunu yapabilmek<br />

için Allah vergisi olan<br />

aklın, iradenin ve yeteneklerin<br />

kullanılması gerekir.<br />

Yüce Allah, dilediğine hak ile<br />

batılı, şeytanî olanla rahmanî<br />

olanı anlayıp ayırt edebilecek ve<br />

ona göre doğru olanı yapabilecek,<br />

kötülüğü giderip iyiliği elde<br />

Allah’ın verdiği<br />

aklı şehvetlere ve<br />

şeytanın vesveselerine<br />

kaptıranlar, ne kendi<br />

iç dünyalarındaki<br />

ilhamları, ne de dış<br />

dünyada olup biten<br />

ibretli sahneleri<br />

düşünüp anlayamazlar,<br />

kavrayamazlar.<br />

edebilecek bir hikmet bahşeder.<br />

İnsan, şeytanî telkin ile rahmanî<br />

telkini anlayıp ayırt edebilmesi<br />

için, işin başlangıcında aklını<br />

ve düşüncesini uyanık tutması<br />

gerekir. Daha sonra bu hikmet,<br />

ilâhî feyzin de yardımı ile insanda<br />

bir meleke oluşturur. Böylece<br />

insan, Kur’an ahlakı ile ahlaklanır,<br />

pratik aklı gelişir, kuvvetlenir,<br />

bildiği ve yaptığı şeyler doğruluktan<br />

şaşmaz olur.<br />

Allah’ın verdiği aklı şehvetlere<br />

ve şeytanın vesveselerine<br />

kaptıranlar, ne kendi iç dünyalarındaki<br />

ilhamları, ne de dış<br />

dünyada olup biten ibretli sahneleri<br />

düşünüp anlayamazlar,<br />

kavrayamazlar. Zihinlerinde güç<br />

bulamazlar. Ya hiç düşünmezler<br />

veya düşünseler bile hatırala-<br />

rına dönüp göz atarken, neyin<br />

gerçek, neyin hayır olduğunu<br />

kestiremezler; çünkü hakkın ve<br />

hayrın alâmetlerini bilemezler,<br />

onu seçip belirleyemezler. Bunu<br />

yapamayınca da hikmet yolunda<br />

ilerleyemezler.<br />

Hikmete ermenin başlangıcı<br />

düşünce ve bilgidir. Salt düşünce<br />

ve bilgi hikmetin oluşması<br />

için yeterli değildir, düşünce<br />

ve bilginin eyleme dönüşmesi,<br />

eylemin doğru ve isabetli, yerli<br />

yerinde ve sağlam olması gerekir.<br />

Bundan dolayı, ilim ile ameli,<br />

hikmetin birer çeşidi değil, birer<br />

parçası olarak kabul etmek gerekir.<br />

Yani hikmet denilen şey,<br />

ya gerçek bilgi, ya doğru hareket<br />

değil; doğru bilgi ile doğru<br />

hareketin bütünüdür.<br />

Kur’an’da 20 defa geçen “hikmet”<br />

kelimesi; öğüt (Bakara, 231;<br />

Âl-i İmrân, 48), anlama ve bilme<br />

(Lokman, 12), Kur’an (Nahl, 125) ve<br />

Kur’an’ın yorumu (Bakara, 269),<br />

nübüvvet (Bakara, 251; Nisa, 54) ve<br />

sünnet (Bakara, 151, 231; Nisa, 113)<br />

anlamlarında kullanılmıştır.<br />

İsra suresinin “İşte bunlar,<br />

Rabbi’nin sana vahyettiği hikmetlerdendir”<br />

anlamındaki 39.<br />

ayetinde hikmet olan şeylere<br />

işaret edilmiştir. “Bunlar” işaret<br />

zamiri ile kastedilenler 22-37<br />

ayetlerde zikredilen emir ve<br />

yasaklardır: (a) Allah’tan başka<br />

ilah edinmemek, sadece Allah’a<br />

ibadet etmek (b) ana-babaya<br />

ihsanda bulunmak, onlara öf<br />

bile dememek, onları azarlamamak,<br />

onlara tatlı ve güzel söz<br />

söylemek, onlara merhametle<br />

muamele etmek, hayır dua<br />

etmek (c) akrabaya, yoksula<br />

ve yolda kalmış yolcuya iyilik<br />

ve yardım etmek, (ç) cimrilik<br />

ve israftan sakınmak, (d) çocukların<br />

hayatını korumak, (e)<br />

zinadan, fuhuştan kaçınmak, (f)<br />

Aralık 2011 - 152 53

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!