02.03.2013 Views

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

52<br />

ki bir şeyin içinde gizlenen ve<br />

sonuç bakımından ortaya çıkacak<br />

olan fayda ve iyiliğe o şeyin<br />

hükmü ve hikmeti denir.<br />

Kur’an öncesi dönemde Arap<br />

toplumunda hikmet kelimesi;<br />

“içinde nefsi uyaran, iyiliği tavsiye<br />

eden, saadet ve bedbahtlıkla<br />

ilgili tecrübeleri aktaran, edep<br />

ve ahlakın özünü yansıtan sözler”<br />

anlamında kullanılmıştır.<br />

“Hikmet”; “fayda” kelimesinden<br />

daha özel, “sebep” kelimesinden<br />

daha geniş anlam içeren bir<br />

kelimedir. Çünkü hikmet, sebepten<br />

önce olabildiği gibi, nihaî<br />

hedeften sonra da olabilir. Yani<br />

hikmet sebebin sebebi, amacın<br />

sonucu şeklinde ortaya çıkabilir.<br />

“Hikmet” kelimesi, fayda ve<br />

ihkâm anlamlarından dolayı<br />

her güzel bilginin ve her faydalı<br />

işin ismi olarak kullanılır. Bir işi<br />

körü körüne değil de, önünü ve<br />

sonunu görerek, düşünerek ve<br />

ondan doğacak bütün tehlikeleri<br />

bertaraf etmeyi gözeterek yapmak<br />

hikmettir.<br />

İslam bilginleri “hikmet” kelimesini<br />

çeşitli şekillerde tanımlanmışlardır.<br />

Bir kısmı sadece<br />

bilgiyi, bir kısmı hem bilgiyi hem<br />

uygulamayı esas almıştır. Bu<br />

tanımlardan bir kısmı şöyledir:<br />

a) Hikmet, sözde ve fi ilde doğru<br />

ve isabetli olmaktır.<br />

Bir insan bir şeyi düşünür, düşündüğünü<br />

sözlü olarak ifade<br />

eder, sonra söylediğini yapar<br />

ve yaptığı iş doğru ve isabetli<br />

olursa bu bir “hikmet” olur.<br />

Dolayısıyla sadece sözü doğru<br />

olarak söylemek tek başına hikmet<br />

olmadığı gibi, yalnızca işi<br />

doğru olarak yapmak da hikmet<br />

değildir. Hikmet, hem sözde<br />

isabet etmek, hem iş ve davranışta<br />

isabet etmektir. Hükmün<br />

doğru olması için; gerçek bilgiye<br />

Aralık 2011 - 152<br />

dayanması, içinde hata ve yalan<br />

bulunmaması; iş ve davranışta<br />

isabet için, o iş ve davranışın<br />

kendisinden beklenen sonucu<br />

vermesi gerekir. Sözde isabet<br />

hakka, fi ilde isabet hayra yöneliktir.<br />

b) Hikmet, doğru bilgiye sahip<br />

olmak ve sağlam iş yapmaktır.<br />

Doğru bilgi, bir şeyin özünü<br />

kavramak ve kesin olarak bilmek,<br />

sağlam iş ise kendisinden<br />

bekleneni sağlamaktır. Hikmetli<br />

bilgi, tecrübe ile desteklenmiş<br />

ve uygulanabilir özellikler taşıyan<br />

bilgidir. “Allah’ım! Ona (İbn<br />

Abbas’a) hikmeti ve kitabın tevi-<br />

Hikmetin en genel<br />

manası anlamaktır.<br />

Anlamak, bir şeyi<br />

akılla kavramaktır.<br />

Anlamanın hikmet<br />

olabilmesi için işin<br />

özünün kavranması<br />

gerekir. Bu anlamda<br />

hikmet, peygamberlerde<br />

ve büyük velilerde<br />

bulunabilir.<br />

lini öğret.” (Tirmizî, Menakıb, No: 3913;<br />

İbn Mace, Mukaddime, 11, No: 166) Hikmet<br />

kelimesi müminin yitiğidir,<br />

onu nerede bulursa alır. Mümin<br />

hikmete daha layıktır.” (Tirmizî, İlim,<br />

19) anlamındaki hadis-i şerifl er,<br />

hikmetin ilim anlamına geldiğine<br />

işaret eder.<br />

Bir bilgiye hikmet denebilmesi<br />

için üzerinde faydalı bir işin<br />

eserinin görülmesi; herhangi<br />

bir faaliyete hikmet adı verilmesi<br />

için de hem ilmî temellere<br />

dayanması ve ilmin gereklerine<br />

uygun olarak ortaya konması,<br />

hem de kötülüğü ve zararı<br />

amaçlamamış olması gerekir.<br />

Bundan dolayı, uygulama alanı<br />

olmayan herhangi bir teorik bilgi<br />

hikmet olmadığı gibi, tesadüfl ere<br />

bağlı olarak meydana çıkmış<br />

olan herhangi bir iş de hikmet<br />

değildir.<br />

c) Hikmet fıkıhtır.<br />

Sözlükte bir şeyin amaç ve maksadını<br />

kavramak anlamına gelen<br />

“fıkıh”, bir fıkıh terimi olarak dinin<br />

amaçlarını kavramak, kişinin<br />

leh ve aleyhine, yarar ve zararına<br />

olan hükümleri bilmesidir.<br />

“Allah kime hayır murat ederse<br />

onu dinde fakih kılar” (İbn Mace,<br />

Mukaddime, 17, No: 220) anlamındaki<br />

hadis-i şerif, bu ayetteki hikmetin<br />

fıkıh anlamına geldiğine işaret<br />

eder. Fıkıh hem teorik, hem<br />

pratik yanları olan bir bilgidir. Bu<br />

bilgi kişiyi bildiği ile hareket etmeye<br />

sevk eder. Dolayısıyla ilmi<br />

ile amel etmeyene gerçek anlamda<br />

fakîh denmez. Bu itibarla<br />

“hikmet”; usul ve füruu, ilke ve<br />

amaçları, özündeki bütün incelikleri<br />

ile dini bilmek ve bu bilgilerin<br />

gereği ile amel etmektir.<br />

ç) Hikmet, Allah’ın emrini ve<br />

varlıkların özündeki manaları<br />

anlamaktır.<br />

Hikmetin en genel manası anlamaktır.<br />

Anlamak, bir şeyi akılla<br />

kavramaktır. Anlamanın hikmet<br />

olabilmesi için işin özünün kavranması<br />

gerekir. Bu anlamda<br />

hikmet, peygamberlerde ve<br />

büyük velilerde bulunabilir.<br />

Kur’an’da birçok ayette “hikmet”<br />

nübüvvet kavramıyla birlikte ve<br />

çoğu zaman peygamberlik anlamında<br />

kullanılmıştır.<br />

d) Hikmet, icat demek, her şeyi<br />

yerli yerinde yapmaktır.<br />

Bu tanıma göre; (a) Allah’ın<br />

hikmeti, her zaman ve her<br />

yerde, kulların yararına olacak<br />

şeyler yaratması, her şeyi yerli<br />

yerinde var etmesi ve her varlığı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!