Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“Bu canım var oldukça ben Kur’an’a tutsağım/Muhammed<br />
Mustafa’nın yolundaki toprağım/Benden başka bir sözü nakledenler<br />
olursa/Hem onu söyleyenden hem o sözden uzağım”<br />
sözüyle belirttiği gibi Kur’an ve Sünnet’tir.<br />
birbirini tamamlayan kavramlar<br />
olarak gördü.<br />
Temel vurgu, aşka, sevgiye, hoşgörüye,<br />
fedakârlığa, paylaşmaya<br />
yapıldığı için kimse ötelenmedi,<br />
dışlanmadı. Herkes, onun sesinde<br />
içini aydınlatacak bir mana buldu.<br />
Mevlâna’yı sevdi. Onu sevince<br />
onun düşüncesinde benimsemekte,<br />
sevmekte gecikmedi. Moğollar’ın o<br />
yıllarda Konya’da bulunan yöneticileri<br />
Mevlâna’nın bu barışçı dilinden<br />
etkilendiler. Onun faaliyetlerine<br />
fazla ses çıkarmadılar. Hatta pek<br />
çoğu Müslüman oldu ve gittikleri<br />
coğrafyalarda bu dinin tebliğini<br />
yaptılar.<br />
Mevlâna, yine sevgi, akıl, bilgi,<br />
paylaşma, zühd, ibadet, birlik,<br />
beraberlik… gibi İslam’ın temel<br />
kavramlarını edebiyatın ve musikinin<br />
imkanlarını da kullanarak<br />
öylesine etkileyici bir dille anlattı<br />
ve bu kavramların yaşanırlığı konusunda<br />
öylesine örneklik etti ki,<br />
hem Anadolu insanı Selçuklu bozgunundan<br />
sonra kendini toparlama<br />
imkanı buldu, hem de Anadolu’daki<br />
diğer topluluklar İslâm konusunda<br />
bu dine ilgi duyan insanlar hâline<br />
geldiler. Müslüman olmayanlar<br />
bile Mevlâna’nın şahsiyetinden ve<br />
hayatından etkilenerek İslâm ve<br />
Müslümanlık konusunda olumlu bir<br />
tavrın içine girdiler.<br />
Mevlâna’nın o şartlarda yaptığı çok<br />
önemli bir hizmet de gerek medresede<br />
ders verirken gerekse bir<br />
mutasavvıf olarak yaşarken yetiştirdiği<br />
talebelerdir. Bütün gücüyle<br />
Anadolu’da neşvünema bulmaya<br />
çalışan İslam, bu yolla hem Haçlı<br />
düşüncesi karşında İslam düşüncesinin<br />
güçlü bir temsilcisini bularak<br />
aydın, âlim ve arif kadrolarını kurmuş<br />
oldu, hem de Haçlı düşüncesi<br />
bir kırılma yaşadı. Eğer, o Selçuklu<br />
gecesinin ardından bir Osmanlı<br />
şafağı doğduysa, bunda Mevlâna<br />
hareketinin etkisi çok büyüktür.<br />
Bunun en müşahhas örneği ise<br />
bütün Osmanlı coğrafyasına yayılan<br />
Mevlevihanelerdir.<br />
İşte Mevlâna’ya bakarken çok<br />
genel olarak üzerinde durmaya<br />
çalıştığımız bu hususları dikkate<br />
almak gerekiyor. Bu, Mevlâna’nın<br />
kendi coğrafyasında yeniden diriltici<br />
bir soluk olması açısından çok<br />
önemlidir. Ama daha da önemlisi<br />
Batılının ve diğer dünya insanlığının<br />
Mevlâna’ya ilgi duyduğu bir çağda<br />
yaşamamızdır. Mevlâna’yı elbette<br />
aynı inancın, kültürün insanları<br />
olarak biz tanıtmak, anlatmak<br />
durumundayız. Biz, doğru tanımalıyız<br />
ki, doğru tanıtalım. Öyleyse<br />
özetlemeye çalıştığımız ilkeler<br />
doğrultusunda Mevlâna’ya bakmak,<br />
en doğrusu olacaktır. Yani onu çağı<br />
içinde ele almak, biyografi sini iyi<br />
bilmek, eserlerini okumak, ama<br />
okurken bu eserlerin beslendiği asıl<br />
kaynak olan Kur’an ve sünnet konusunda<br />
bilgi sahibi olmak gerekir.<br />
Değilse bir sözünden hareketle bir<br />
Mevlâna tanımlaması yapamayız.<br />
Her sözün bir bağlamı vardır. Bu<br />
bağlam Mevlâna için de kendisinin<br />
de, “Bu canım var oldukça ben<br />
Kur’an’a tutsağım/Muhammed<br />
Mustafa’nın yolundaki toprağım/<br />
Benden başka bir sözü nakledenler<br />
olursa/Hem onu söyleyenden hem<br />
o sözden uzağım” sözüyle belirttiği<br />
gibi Kur’an ve Sünnet’tir.<br />
Aralık 2011 - 152 47