Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
götürebilir. Şu hâlde insan, bâkî hayat<br />
için dünyada hazırlık yapmalıdır.<br />
Baki hayatın ilk kapısı da kabirdir.<br />
“Dünya (cennette) evi olmayanın<br />
evi, malı olmayanın da malıdır.<br />
(Dolayısıyla ahireti düşünmeyerek)<br />
Aklını kullanmayan (yalnız) dünyevî<br />
malları toplar.” (Ahmed b. Hanbel,<br />
Müsned. VI. 71) hadisi, insanın dünyaya<br />
bakışını göstermektedir. Yine<br />
“Ademoğluna iki vadi dolusu mal<br />
verilse, üçüncü vadiyi (başkalarını)<br />
ister. İnsanoğlunun güzünü ancak<br />
toprak doyurur. Allah pişman olup<br />
tevbe edenlerin (hırs göstermeyip<br />
vazgeçenlerin) tevbesini kabul<br />
eder.” (Müslim, Zekat, 116) hadisi, insanın<br />
mala karşı olan fıtrî bir meylini<br />
anlatmaktadır. Bununla birlikte<br />
hadiste insanın topraktan yaratılıp<br />
yine mutlaka toprağa gideceği bir<br />
nükte ile işaret edilmektedir. Ayrıca<br />
insan kabre konunca üzerine dökülen<br />
topraklar ister istemez yüzüne<br />
dolacaktır ki, bu da ayrı bir vurgudur.<br />
Burada Hz. Ali’nin (r.a.) sözü<br />
olarak nakledilen “insanlar (dünyada)<br />
uykudadır, ölünce uyanırlar<br />
(hakikatı anlarlar).” (Aclunî, Keşfü’l-Hafa,<br />
II, 432) vecizesi de hatırlanmalıdır.<br />
Demek ki mümin, fıtrî olan beka<br />
hissini cennet nimetlerine çevirebilmelidir.<br />
O hâlde mümin, fani ve<br />
geçici değil, bâkî ve ebedî güzellikleri<br />
tercih etmeli, fazla olan yükleri<br />
atmalıdır.<br />
4. Amelinde ihlaslı ol, zira kontrol<br />
eden her şeyi görüp gözetmektedir.”<br />
İhlas, halis kılmak, halis olmak<br />
anlamında ibaret ve her türlü ameli<br />
halkın övme ve beğenisini, yerme<br />
ve kınamasını düşünmeksizin sırf<br />
Allah için iyi bir niyetle yapmaktır.<br />
Şu hâlde bir amel sırf Allah için<br />
yapılırsa, “ihlas”, sırf gösteriş için<br />
yapılırsa “riya” hâlini alır. Cenab-ı<br />
Hak Kur’an-ı Kerim’de bu hakikate<br />
şöyle işaret etmektedir. “Kim dünya<br />
mükafatanı isterse (bilsin ki) dün-<br />
yanın da ahretin de mükafatı Allah<br />
katındadır. Allah her şeyi işiten<br />
ve her şeyi görendir.” (Nisa, 134) Şu<br />
hâlde mümin, bütün eşyayı birlikte<br />
ve bütün sesleri beraber işitenin<br />
ancak Allah olduğunu hatırlamalı<br />
ve yaptığı her şeyin veya amelin<br />
(ibadetin) görüldüğünü ve söylediği<br />
her sözün işitildiğini düşünerek<br />
riya ve gösterişten uzak kalmalıdır.<br />
Nitekim Peygamberimiz “Her kim<br />
(işlediği bir hayrı, ikbal için) insanlara<br />
duyurursa, Allah onun (gizli işlerini)<br />
duyurur. Her kim de (işlediği<br />
hayrı) gösterirse (müraîlik ederse),<br />
Allah da onun riyarkarlığını teşhir<br />
eder.” (Buhârî, Rikak, 36) Buyurmuşlardır.<br />
Dolayısıyla her kim işlediği hayrı<br />
gösteriş ve riya olarak yaparsa,<br />
Allah da onun riyakarlığını insanlara<br />
gösterir. Şu hâlde mümin devamlı<br />
yaptığı işleri Allah’ın rızasına uygun<br />
olarak yapmalıdır ki, bu ameli Allah<br />
katında makbul olsun. Dolayısıyla<br />
kişi kulluk görevini yerine getirirken<br />
riya ve gösterişten uzak durması<br />
gerekir ki, ameli makbul olsun.<br />
Kur’an-ı Kerim’deki şu ayet insanı<br />
riyadan korumakta ve ihlasa teşvik<br />
etmektedir. “Şüphesiz Allah, göklerin<br />
ve yerin gizliliklerini bilir. Allah<br />
yaptıklarınızı görendir.” (Hucurât, 18)<br />
Dolayısıyla Allah kullarını gören,<br />
kulların sevapları ve günahlarından<br />
haberdar olan, yaptıklarını bilendir.<br />
Cenab-ı Hak, mahlukatını gizli açık<br />
her hâliyle daima görür. Şu hâlde<br />
insan hayatını “ihlas” çizgisinde devam<br />
ettirebilirse, dünyasını, kârlı ve<br />
ahiretini mutlu hâle dönüştürebilir.<br />
Sonuç<br />
Cenab-ı Hak, dünyanın rotasını<br />
belirlemiş ve insanın da üzerinde<br />
yürüyeceği yolu göstermiştir. Bu<br />
esnada güzergahı bildiren o yüce<br />
Yaratıcı insanın seferde ihtiyaç duyacağı<br />
azığı da hazırlamıştır. Dolayısıyla<br />
ebedi saadete açılan caddede<br />
yürümek artık kolaylaşmış olacaktır.<br />
Şu halde cennetin azığı takva ve<br />
itaat, cehennemin kumanyası ile<br />
masiyettir. Bunlardan hangisi varsa<br />
kişiye onun kapısı açılacaktır.<br />
Böylece ölüm, kabir, sual, berzah,<br />
mahşer, hesap, mizan ve sırat<br />
gibi akabeler bir manada dünyada<br />
geçilmektedir. Demek ki ömür<br />
sermayesini ve sayısız nimetleri<br />
değerlendirebilenler daha dünyada<br />
iken o sarp yokuşları dümdüz birer<br />
yola çevirebilmektedirler. Bunlar<br />
tövbe çeşmelerinden arınarak masiyet<br />
yüklerinden kurtulmakta ve<br />
sırtlarında fazla ağırlıklar taşıma<br />
zahmetine dûçar olmadan rahatça<br />
cennete ulaşacaktır. Peygamberimiz<br />
“Ben sanki dünyada bir ağaç<br />
altında gölgelenip sonrada bırakıp<br />
giden bir yolcuya benzerim.” (Tirmizî,<br />
Zühd, 44) buyurmuşlardır. Şu hâlde<br />
her nefi s öleceğine göre, insan<br />
ölüm için daima hazırlıklı olmalıdır.<br />
İnsan gideceği yere hem ibadet<br />
hayatına ait borçlardan hem de<br />
üzerindeki kul haklarından halas<br />
olmalıdır. Çünkü hesaplaşma yapılacaktır.<br />
Mümin, günahlardan dolayı<br />
istiğfara sarılmalı ve mahşerde onu<br />
terkedebilecek her türlü sıkleti kabrin<br />
dışında bırakmalıdır. Kısaca her<br />
mümin kendi iman gemisini yenilemeli,<br />
ahiret azığını tedarik etmeli<br />
ve sırtındaki fazlalık yükünü hafi fletmelidir.<br />
Riya ve gösterişten uzak<br />
olarak ötelere yolculuk için hazırlık<br />
mahiyetindeki bu amelleri Allah’ın<br />
rızası çerçevesinde yapmalıdır. O<br />
takdirde yapılan ameller gerçek<br />
kıymetine ulaşacaktır. Yahya Kemal<br />
Beyatlı “Sessiz Gemi” adlı şiirinde<br />
insanın dünyadaki yolculuğunu<br />
veciz olarak şöyle özetlemektedir.<br />
“Artık demir almak günü gelmişse<br />
zamandan,<br />
Meçhule giden bir gemi kalkar bu<br />
limandan,<br />
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce<br />
alır yol,<br />
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne<br />
de bir kol.”<br />
Aralık 2011 - 152 41