Göçün 50. Yılında Avrupa'da Din Hizmetleri-2 - Diyanet İşleri ...

Yurt dışında imam, görev yaptığı bölgede dinî bir otoritedir.
İslam dini ile ilgili gerek temel bilgiler gerekse güncel bilgiler
hakkında son sözü imam söyler. Değerlerin, kültürün
gelecek nesillere aktarılmasında bir köprü vazifesi görür.
Anadolu’ya gidip gelmişler ezan
sesiyle birlikte. Bu manada camiler,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza
Anadolu’yu hatırlatan en
önemli yapılardır.
Camilerin yurt dışında yaşayan
müminlerin hayatında gerçekten
çok önemli bir yeri vardır. Yoğun
iş temposu içerisinde çalışan insanlar
için camiler iyi bir dinlenme
yeridir. Gerçek huzuru arayanlar
için bunalan daralan gönüller için
camiler, sakin bir liman gibidir.
İnsanın gönlüne öyle bir sekinet
verir ki, çıkmak istemez insan bu
mekânlardan. Camilere Beytullah
denir. En büyüğü Mekke’de bulunan
Kâbe-i Muazzama. Diğerleri
sanki onun birer şubesi mesabesinde.
İşte camilere girdiğinizde Rabbimizi
ziyaret etmiş gibi olursunuz.
Hele namaza durduğunuzda artık
O’nunla baş başasınızdır. Başka
hiçbir şey düşünmezsiniz.
Her yaştan, her ırktan ve her
makamdan insana hitab eder ve
hizmet eder camiler. Küçücük yaş-
lardan itibaren gelinir camilere.
Kur’an öğrenilir, dua ve sureler bir
bir ezberlenir. İslam hakkında ilk ve
temel bilgiler burada edinilir. Gençlerin
ayrı bir yeri vardır camilerde.
Çünkü bu geleceğin dolayısıyla
camiinin devamı onların elindedir.
Onun için el üstünde tutulur gençlerimiz.
Gönülleri alınmaya çalışılır.
Camiler müştemilatı ile birlikte,
insanları kültürlerine bağlayan, bir
köprü vazifesi görür. Yurt dışında
yaşayan müminler, camiye en az
haftada bir kez de olsa gelerek,
birçok değerlerini korumuş olurlar.
Yemekler, mevlid-i şerifl er, düğün,
nişan ve sünnetler… Hep bütün bu
heyecanlar cami ve etrafında yaşanır.
Böylece insan aslında kendini
bulur orada. Benliğini yaşatır. Değerleriyle
birlikte yaşama becerisini
gösterir.
Güzel Türkçemizin yaşatılmasında
da camilerin çok büyük katkısı
vardır. Aynı dili kullanan insanlar bir
araya gelip konuştukları dili yaşatmış
olurlar. Şu unutulmamalıdır ki,
dil ile dinî yaşantı arasında sıkı bir
bağ vardır.
Camiler imamlarıyla birlikte bir
anlam kazanır ve fonksiyonel olur.
Cami imamının yani önderinin yeri
de ayrıdır yurt dışında.
Birinci Akabe biatinde Müslüman
olan Medineliler, Rasûlüllah Efendimiz
(s.a.s.)’e bir mektup yazarak
şöyle demişlerdi: “Ya Rasûlallah!
Muhakkak ki; aramızda İslamiyet
yayılmaya başladı. Bu bakımdan
bizlere, halkı Allah’ın Kitabına davet
edecek, Kur’an-ı Kerim’i okuyacak,
İslam dinini anlatacak, İslam’ın
sünnet ve emirlerini aramızda ikame
edecek, yerleştirecek, namazlarımızda
bizlere imamlık yapacak bir
kimse gönder.”
Bunun üzerine Rasûlüllah Efendimiz
(s.a.s.), Mus’ab bin Umeyr’i
Medine’ye gönderdi ve ona:
“Medinelilere Kur’an-ı kerim okumasını,
İslamiyet’in emir ve yasaklarını
öğretmesini, namazlarını
kıldırmasını” emretti. (İbn Sa’d, et-
Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 118) İşte
bu bağlamda hoca efendilerin her
biri bir Mus’ab b. Umeyr (r.a.) edasıyla
giderler görev mahallerine.
Ağır bir sorumluluğun altına girdiklerinin
bilincindedirler.
İmam kelimesi, Arapça’da önder,
lider anlamlarına gelir. İnsanların
önünde olmak, her söz ve hareketinle
örnek olabilmek, hatta aile
yaşantınla insanlara mesajlar verebilmek,
bunların hepsi sorumluluk
isteyen, bir o kadar da özveri ve
fedakârlık isteyen hususlardır. Bir
imamın gerçek misyonunu yurt
dışında fark edebilir ve yaşayabilirsiniz.
Her şeyden önce camide imam,
namaz ibadeti konusunda cemaatine
rehberlik etmeye çalışır.
Bazen olur imam, psikolojik bir
danışman gibi görev yapar. Bir gün
bir bakarsınız ki; eşi ile problemi
olan veya oğlu kızı ile ilgili sıkıntılar
yaşayan insanlar, kendilerine
Aralık 2011 - 152 37