01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>gelmiş</strong>. Lakin, birinci sigarası içiyor. Lan paran yok, terso turistin tekisin. Bizim memlekette ne<br />

işin var? Kadıköy’de bir otelde valizi rehin kalmış. Valizde fotoğraf makinesi, teyp falan<br />

olduğunu söyleyince, valizi kurtarmaya karar <strong>ve</strong>rdim. Lakin kendim için.<br />

Valizi aldıktan sonra tekrar Beyoğlu’na döndük. Gü<strong>ve</strong>nmediği için valizi bana<br />

<strong>ve</strong>rmiyordu. İngiliz Konsolosluğu karşısında haybeden kahyalık yapan adama yaklaştım. Elimi<br />

uzatıp tokalaştım. “Bu benim Alman arkadaşım. Mercedes arabasını buraya bırakacak” dedim.<br />

Kahya hemen ‘Müsyü okey müsyü’ diyerek Alman ile tokalaştı. Alman’a göre kahya yakın<br />

arkadaşımdı. Kahyaya göre, Alman yakın arkadaşımdı. Asmalımescit tarafında çay içtik. Alman<br />

birader valizi taşımaktan yorulmuştu. Valizi aldım. Kahya ile tokalaşmıştım ya, giderken de<br />

öpüşmüştük. Eee, kahya akrabam sayılırdı. Almanın bana sonsuz gü<strong>ve</strong>ni olması doğaldı. Alman<br />

birader sıkışmış. Onu tuvalete bıraktım. Lakin on saniye bekledikten sonra valizle birlikte uçtum.<br />

On saniyeden fazla onun taharet işini bekleyecek halim yoktu ya. Sonra benim vaktim çok<br />

kıymetliydi. Ömer Hayyam eskicilerinden birine valizi toka ettim, tabii, bana yarayanları aldıktan<br />

sonra.<br />

Akşam karanlığında dikkatlice Beyoğlu turu yapıyorum. Karşıdan gelen polisleri<br />

gördüm. Alman önde bağırarak gidiyor. Kahya elleri kelepçeli vaziyet polislerin arasında.<br />

Yaklaşıp ‘Geçmiş olsun kahya. Hayırdır inşallah’ desem olmaz. Yanlarından geçip gittim. Kahya<br />

durmadan yemin ediyor. Boş yere yemin etmenin günah olduğundan habersizdi keriz efendi. Hiç<br />

param yok diyen Alman’ın valiz cebinden iki yüz mark çıkmıştı. Valizi iyice muayene etmeden<br />

eskiciye toka etseydim, benim için ‘baş keriz’ derdi harbiden.<br />

Birkaç gün Aksaray tarafında takıldım. Alman nasıl olsa yolcu edilmiştir. Hazıra dağ<br />

dayanmaz hesabı, para azaldı. Tünel tarafında dolaşırken, eski pul <strong>ve</strong> para satan küçük bir dükkan<br />

gördüm. Türkiye’de döviz taşımak yasaktır. Ama eski para taşımak serbest olduğuna göre, bana<br />

yeni bir kapı açılacaktı. Yarım torba eski para aldım. Geçersiz Kanada doları, Meksika pesetası,<br />

Yunan Drahmisi iyi ser<strong>ve</strong>t sayılır. Alman’ın yedek yırtık kotu, uzun mavi tişörtü, fotoğraf<br />

makinesi <strong>ve</strong> Japon tokyolarını giyince, tam turist oldum. Alman’ın hatırası ‘Adidas’ çantamı da<br />

sırtladım. Yollarda öylesine geziyorum. Sakal bıyık karışık, lakin façası düzgün bir kurnaz<br />

yaklaştı. ‘Hello turist’ ayağı çekti. ‘Haşhaş okey, haşhaş’ hesabıyla yakınlaştık. Ağaçlar arasında<br />

bir cigaralık içeriz. Mal iyidir. Lakin bende Türk parası yok. Yırtık kotumun cebinden on bin<br />

peseta çıkarttım. Torbacının gözleri büyüdü. “Yok iki plaka, bu çok para, <strong>ve</strong>r on plaka” dedim.<br />

Anında donundan malı çıkarttı. Parayı alırken pis pis sırıttı. Hani, kafasına göre ben öküzüm ya.<br />

Sonra yemeğe, meyhaneye, seyyarcılara, tombalacılara, büfelere dayadım eski paraları.<br />

Tepebaşı, Şişhane <strong>ve</strong> Taksim’i antika para zengini ettim. En büyük itibarı da Kanada doları<br />

görüyordu. Dolar yazılı ya, hemen ona atlıyorlar. Tünel’de daha çok vardı zaten.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!