01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

O yıllar ‘Hıdrellez’ gününe çok önem <strong>ve</strong>rilirdi. Ormanlara salıncaklar kurulur, özenle<br />

hazırlanmış yemekler ortaya konurdu. Herkes ikram yarışına girerdi. Cimrilik yoktu. Son<br />

hıdrellez yeri, yıllar sonra adını hatırlayıp soyadım yapacağım ‘Kartal Kayalıkları’ olmuştu.<br />

Kamyonlar, kamyonetler <strong>ve</strong> traktör römorklarına doluşan insanlar, neşeyle piknik alanına doğru<br />

ilerlerken, ben çok mutsuzdum. Her çocuk ailesiyle, ben ise kuru ayaz çocuğu hesabı gibiydim.<br />

Para kaynağım olan zengin çocukları gitmişti. Çocukların ilahı olacağım diye, cömertlik yapıp<br />

bakkal hesabından kaptığım beş yüz lirayı da bitirince, artık çocuklar bana itaat etmez, dinlemez<br />

olmuşlardı.<br />

Hıdrellez yerinde Almanya’da akrabası olanlar hemen belli olurdu, sırıtan kelleye<br />

takılmış bol tüylü şapka <strong>ve</strong> ellerinde radyo ile dolaşırlardı. Adam işemek için çalılıklara giderken<br />

bile elinde radyo ile önümüzden geçerdi. Hani, ‘bakın işte, ben önemli bir adamım’ demek isterdi<br />

kafasına göre. Oysa, benim hayallerimin yanında ne kadar da küçük <strong>ve</strong> basit kaldıklarının<br />

farkında olamazlardı. Kadınlar dereye girip, getirdikleri çuvallar dolusu çamaşırları yıkardı.<br />

Sonra odun toplar <strong>ve</strong> ateş yakarlardı. Yere bağdaş kurmuş iki ayaklı odunlarına et, salata, kavun<br />

<strong>ve</strong> karpuz hazırlarlardı. Onlar için erkekleri her şeydi. Çünkü, bir erkek karısını bırakırsa, ömür<br />

boyu dul kalacaktı. İkinci kocaya giden kadına kötü gözle bakılırdı. Yani, erkeğini mutlu<br />

edemediği düşünülürdü. Her biri pala bıyık olan erkeklerin aciz olması mümkün müdür? (Kim<br />

bilir kaç tanesi çok yıllar sonra ortaya çıkacak ‘Viagra’ abonesi olmaya can atardı.) Erkek, kadını<br />

istediği zaman dö<strong>ve</strong>rdi. Kadın sadece evinde oturup erkeğine hizmet etmeliydi. Kadın sadece<br />

erkek evlat doğurmalıydı. Kız doğuran kadın boş insan sayılırdı. Bir erkek çocuk dünyaya<br />

getiremeyen kadın, kadın sayılmazdı. Kadın sokağa çıkamazdı. Ancak komşularla birlikte pazara<br />

gidebilirdi. Erkek istediği zaman meyhaneye gidip içerdi. Sarhoş geldiği evinde kadın ona hep<br />

nimet gözüyle bakıp hizmet etmeliydi. Erkeğin donu kaybolsa, sopayı kadın yerdi. ‘Lan<br />

donumdan haberim yok. Yoksa, gece beni iyi mi ettiler?’ demeye kafa yormazdı aslan, kaplan<br />

‘palalar’.<br />

Kadına bakış açısı işte böyleydi. Anneannemin kocası, yani dedem çok katı bir adamdı.<br />

Anneannem çorbaya biraz fazla tuz koydu diye, dedem sıcak çorba dolu tencereyi kafasından<br />

aşağı boşaltmıştı. Anneannem acılar içinde kıvranırken, dedem şöyle bağırıyordu: ‘Kalk bana<br />

yeni bir çorba yap. Tuzuna da iyi bak, yoksa <strong>yine</strong> kafana dökerim’. O yıllar böyle şeyler<br />

normalden sayılırdı. Hemen hemen her kadının başından aşağı birkaç kez sıcak yemek dolu<br />

tencere dökülmüştür.<br />

Birkaç gün sonra uykudan kalktım. Babaannem <strong>ve</strong> komşular, en yakın dostum olan<br />

köpeğimiz Avcı’nın başına toplanmıştı. Avcı, bitkin bakışlarla yerde yatıyordu. Ayağa kalkmak<br />

istiyor ama başaramıyordu. Çünkü arka ayakları tutmuyordu. Ön ayaklarıyla kendini çekerek<br />

ilerlemek istiyor ama yapamıyordu. İki gün boyunca başında bekledim. Yemeğini, suyunu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!