01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

halimle kalsaydım.<br />

Koğuşta yapılacak işler belliydi, su taşımak, çöp dökmek, karavana taşımak, bahçe<br />

yıkamak. Sonra küçücük bahçede akşamı beklemek. Üst sübyan koğuşu yaşça daha büyüklerin<br />

kaldığı yerdi. Sabah sayımı, bahçe hapsi <strong>ve</strong> akşam sayımı ile yaşıyorduk. Sabah sayımıyla açılan<br />

‘gıcırtılı’ demir kapı, akşam sayımıyla tekrar kapanıyordu. Her yer rutubetten çürümüş duvarlarla<br />

doluydu. Tuvaletler leş gibi kokuyordu. Yerler pislik içindeydi. İlk gece yattım.<br />

Sabah uyandığımda her yerim kaşınıyordu. ‘Pire itte, bit yiğitte’ olurmuş. Anlayacağınız<br />

bitlenmiştim. Margarin kağıdıyla ayak yakılmasından, bardaktan bardağa su dökerek insanı<br />

işetme oyununa kadar her şeyi çabuk öğrendim. Her gün küçük suçlular geliyordu. Günlerimiz<br />

geçtikçe kıdem almaya başladığımız için, bize yapılan oyunları yeni gelenlere yapıyorduk.<br />

Eski pikapta en çok dinlenen şarkı, Edip Akbayram’ın ‘Aldırma Gönül Aldırma’sıydı. Her<br />

‘Aldırma Gönül’ nakaratında sigaralar tazelenip efkarla çekiliyor <strong>ve</strong> koğuşu dumanlar<br />

kaplıyordu. Daha sekiz yaşında hırsızlık suçundan tutuklanmış çocuklar, biraz daha büyükleri <strong>ve</strong><br />

onlardan büyükleri hep aynı efkar, umutsuzluk <strong>ve</strong> mutsuzluk içinde gözyaşı döküyordu. On iki<br />

yaşından büyüklerin çoğunun ikinci <strong>ve</strong>ya üçüncü gelişiydi. Ziyareti gelmeyenler, sübyan<br />

koğuşunun ‘demirbaş’ malı gibiydiler. On beş yaşını geçenlerin en acemisi, üçüncü <strong>ve</strong>ya<br />

dördüncü kez gelenlerdi. Mahkeme hakimleri bunların hepsini ‘akıllansın’ diye mi göndermişti?<br />

Yemekhanenin büyük tahta masalarının üzeri en adi saç plakalarla kaplıydı. Fakat her<br />

gün parçalar kopartılıp taşla ezilerek bıçak haline getirildiği için, masalar çürümüş ağaç şeklini<br />

almıştı. Gündüz vakti volta atarak, büyük kısımların çayına, sigarasına oynadığı voleybol<br />

maçlarını seyrederek, temizlik <strong>ve</strong> diğer işleri yaparak günümüzü geçiriyorduk. Akşam sayımı<br />

sonrası demir kapı kapanınca, herkes karavana sırasına girip yemeğini alıyordu. Yemek sonrası<br />

üç-beş kişilik gruplar oluşturulup, yatak muhabbetine başlanıyordu. Ziyareti gelen, gelmeyen<br />

filtresiz Birinci <strong>ve</strong> Bafra sigarası içiyordu. Çünkü, filtreli sigara yakanın ağzından kapıp kaçanlar<br />

çoktu. Yere atılan tükenmiş izmarite bile büyük değer <strong>ve</strong>riliyordu. Eline bir kağıt parçası geçiren,<br />

ailesine mektup yazıp arkadaşlara okuyor <strong>ve</strong> sonra mektubu yırtıp atıyordu. Çünkü henüz küçük<br />

yaşta olmasına rağmen, ailesinden kopalı çok olmuştu. Kiminin babası cezaevine düşmüş <strong>ve</strong><br />

annesi kaçmıştı. Kiminin annesi fahişe olmuş <strong>ve</strong> babası namusunu temizlemişti. Kiminin ailesi<br />

dağılmış <strong>ve</strong> akrabaları tarafından dışlanmıştı. Ve daha neleri vardı.<br />

Yatak muhabbetlerinin en sık işlenen konusu, aile yanında geçirilen güzel günler<br />

üzerineydi. ‘Bir gün babamla gidiyoruz’, ‘yaş günümde annem bana hediye almıştı’, ‘ben evin<br />

tek çocuğuydum’ <strong>ve</strong> daha ne anılar üzerine konuşulurdu. Suç dünyasında pişmeye başlayan bu<br />

küçük çocuklar, geçmişteki güzel günleri anlatırken, gözleri dolardı, ağlamaklı olurlardı. ‘Bir<br />

tuvalete gideyim’ hesabı on dakika gidip ağlar <strong>ve</strong> yüzünü yıkamış olarak geri dönerdi çoğu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!