01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

adamdı. Gelir gelmez Osman’a vurdu. Sonra bana yalvarmaya başladı, karakol beni daha<br />

önceden tanıyormuş. Ben nasılsa yanmışım. Hiç olmazsa yeğeninin sabıkalanmasını<br />

engellemeliymişim. Polislerin söylediğine göre içeri gireceğim kesindi. Teksin plajı mıntıka<br />

olarak Bostancı Karakolu’na bağlıydı. Ama kayık çaldığımız yer, Küçükyalı Karakolu’nun<br />

mıntıkasındaydı. Plaj işinin üstüne gidilmedi <strong>ve</strong> sadece kayık davasından zabıt tutuldu. Yine<br />

Kartal Adliyesi’ne çıktım. Ve şansıma <strong>yine</strong> sinema işinden beni azat eden hakim çıktı. Her şeyi<br />

kendimin yaptığını, Osman’ı kayalıklardan aldığımı söyledim. ‘Tövbe vallaaa billaaa”<br />

hesaplarımı hakim yemedi. “Sen biraz yatacaksın. Cezaevinin ne olduğunu görmen lazım. Yoksa<br />

akıllanmazsın” diyerek, “Yaz kızım Melahat. Bu sefer yok beraat” hesabı raporumu düzenledi.<br />

Osman <strong>ve</strong> dayısı giderken, mutlaka ziyarete geleceklerine dair bin bir yemin ettiler.<br />

Belediye otobüsünde kolumdan tutan polisle konuşuyordum. Ellerimde kelepçe olduğu için<br />

meraklılar başıma toplandı. Suçum ‘hırsızlıktı’. Onlar benim yaşımdayken ev geçindirirlermiş.<br />

Hayatta haram yememişler.<br />

Kadıköy’e geldik. Üsküdar otobüsüne bindik. Ve büyük kapılı, büyük bir yapının önüne<br />

gelirken, polis “Bir daha akıllan. Buralar yaramaz yerlerdir” dedi. Büyük kapı açıldı, içeri girdik.<br />

Askerler hemen suçumu sordu. Ben büyük tabelaya bakıyordum, ‘Üsküdar Paşakapısı Ceza <strong>ve</strong><br />

Tevkif Evi’ yazıyordu. Polis beni kapıaltı gardiyanlarına teslim etti. Ellerimi açmamı söylediler.<br />

Üçer tane cop vuruldu. ‘Hoşgeldin. Bir daha gelmeyesin’ mesajıymış. İlk kez gördüğüm kapıaltı<br />

çok kalabalıktı. Ziyaret günüymüş. Üzerim arandıktan sonra dört cop daha vuruldu. Koğuşta<br />

akıllı durma mesajı hesabıymış.<br />

İlk iş olarak benden biraz önce <strong>gelmiş</strong> olan küçük <strong>ve</strong> büyük yeni mahkumlarla büyük<br />

bahçe duvarının dibine dizildik. Sırayla fotoğrafımız çekildi. Yine sırayla berber dükkanına<br />

girdik. Berberden çıktığımda uzun saçlarım gitmişti. Kendimi ilk kez asker tıraşıyla gördüm.<br />

Saçlar gidince, insanın tipi acayip değişiyordu. Tıraş işi bitince, herkesi ait olacağı<br />

bölümlere teslim etmeye başladılar. (Çoğumuz yıllarca ait olacak tık bu bölümlere.) İki katlı bir<br />

yere bırakıldım. Duvar boyaları dökük, bahçesi küçük, çatlak çöp tenekelerinin altından sızmış<br />

ezik kuru fasulyeler, kuru üzümler, bulgurlar gerçekten çok iğrençti, yerler iğrenç kokuyordu.<br />

Yatağımı gösterdiler. Hiçbir yere çıkmak yoktu. ‘Alt Sübyan Koğuşu’na <strong>ve</strong>rilmiştim. Yemek<br />

geldi ama ben alamadım. Çünkü tabak <strong>ve</strong> tahta kaşığım yoktu. Sevimli bir çocuk, yemeğini<br />

benimle paylaştı. Zaten onunla çok iyi dost olacaktık.<br />

Küçükyalı Karakolu’ndan bir polis, amcamı yolda görünce her şeyi anlatmış. Amcam<br />

haberi alınca, yaşlı babaannemi alıp geldi. Artık olan olmuştu <strong>ve</strong> konuşacak bir şey yoktu.<br />

Babaannem çok ağladı. “Buraları da gösterdin bana. Ben nasıl dayanırım ölmüş oğlumun oğlunu<br />

buralarda görmeye? Keşke hiç büyümeseydin. Hep Kırıkkale’de kalsaydık” diyerek hüngür<br />

hüngür ağladı zavallı babaannem. E<strong>ve</strong>t, keşke hiç büyümeseydim. Keşke hep beş yaşımdaki

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!