01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kadın, kocasıyla baş başa kalmak isterdi.<br />

Aylar geçiyor ama annemden ses çıkmıyordu. En çok Betül’ü özlemiştim. Çünkü bana<br />

çok iyi davranırdı. Marangozun kızı Gülbin ile teyp dinlemek istediğimde, camdan aşağı<br />

sarkıtışını düşündüm.<br />

Babaannem e<strong>ve</strong> dönmem gerektiğini söyledi. “Zaten gelinin başında ben varım. Bir de<br />

sen kalma” demekte haklıydı.<br />

Ahmet Rasim İlkokulu’ndan diploma aldım. Almanya’nın en güzel okullarında oku,<br />

sonra gel, hiçbir şey bilmeyen bir okuldan diploma al. Hayat işte. Babaannemle annemin evine<br />

gittik. Evde olup olmadıklarını bilmiyorduk. Ama kapıyı açan olmadı. Daha sonra <strong>yine</strong> gittik.<br />

Yine açan olmadı. Babaannem yaşlı olduğu için fazla yürüyemiyordu. Beni tekrar anneme<br />

gönderdi. Kapıcıdan öğrendim ki, evden taşınmışlar. Yakında bir yere ama nereye taşındıklarını<br />

bilmiyordum. Üstelik marangoz <strong>ve</strong> ailesi de aynı yere taşınmış. Sonra düşününce kendi evlerine<br />

taşındıklarını anladım. Gitmek istemedim. Taşındığını bile haber <strong>ve</strong>rmediğine göre, beni gözden<br />

çıkartmıştı artık.<br />

Çarşamba günleri Bostancı pazarı kurulurdu. Annemle orada karşılaştık. Yanında<br />

komşusu olduğunu tahmin ettiğim bir kadın vardı. Beni gördü. Yüzünü çevirip yanımdan geçip<br />

gitti. Bir zaman sonra Bostancı istasyonunda Mahmut ile karşılaştık. “Sen onun öz oğlusun.<br />

Keşke elimden gelen olsaydı. Ben sana on sekizini doldurana kadar bakmak isterdim. Sonra ne<br />

yapacağın sana kalırdı. Hatta küçük bir ev tutmana bile yardımcı olurdum. Ama elimden bir şey<br />

gelmiyor” derken, gerçekten üzgündü. Ne de olsa yıllarca bir arada yaşamıştık. Yıllarca gezmeyi,<br />

yemeyi, gülmeyi paylaşmıştık. Mahmut’un yapacağı bir şey zaten olamazdı. Gitmeden önce<br />

cüzdanından iki yüz lira çıkartıp cebime soktu. “Bak oğlum, şunu bilmen gerekli, insanın<br />

önünden her zaman bir katar geçer. Katarları bilirsin, Almanya istasyonlarında çok görürdük.<br />

İnsan yeter ki bir vagona tutunmasını bilsin. Hiçbir zaman son vagon diye bir şey yoktur. Son<br />

anda tutunabileceğin son bir vagon daima mevcuttur. Çalışıp bir meslek sahibi olmaya bak. Bu<br />

söylediklerimi ömrün boyunca unutma. Arada bir <strong>yine</strong> görüşürüz.” Bu cümleyi söylerken, gözleri<br />

dolmuştu. Giderken ağladığından emindim.<br />

Amcama yük olmak istemiyordum. Bana göre, artık gidecek yerim kalmamıştı.<br />

Babaannemin Kırıkkale’den gelen kira paralarını çalıp evden kaçtım. Kadıköy sinemalarında<br />

gezip eğlendim. Ucuz bir otelde yattım. Para bitince aklım başıma geldi. Meşhur Küçükyalı ‘63’<br />

sinemasının son matinesine bilet alıp girdim. Film bitmeden önce tuvalete girdim. En sağdaki<br />

kabin kilitliydi. Yukardan bakınca, temizlik malzemeleri olduğu için kilitlendiğini anlamıştım.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!