01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çok uzaktan akrabamızmış. Şarap fabrikaları varmış.<br />

Çok şık gi<strong>yine</strong>n adam <strong>ve</strong> kadın, bir erkek <strong>ve</strong> bir kız çocuk sahibiydiler. Her yere araba ile<br />

giderlerdi. Bir süre dost olduk. Ama benim kafa yapıma göre değillerdi. Çok pasif, ürkek <strong>ve</strong><br />

korkak tiplerdi. Dostluğumuzun bitiş nedeni, oyuncaklarını çalmışım <strong>ve</strong> satmışım. Babaannemin<br />

<strong>ve</strong>rdiği beş kuruş bana yetmezdi ki. Beni görünce kaçacak yer ararlardı. Bir gece uyumadan<br />

bekledim. Bahçe kapısından çıktım. Kırmızı arabanın her tarafını çizdim, arabayı mah<strong>ve</strong>ttim.<br />

Derileri deldim.<br />

Tek şüpheli şahıs bendim. Babaannemden güzel bir dayak yedim. Sonra araya bayram<br />

girdi. Bana bir sürü hediye getirdiler. Hediye getirmelerinin nedeni beni sevmelerinden dolayı<br />

değildi. Mallarına daha fazla zarar <strong>ve</strong>rmemden korkuyorlardı. Bana o birçok hediyeyi <strong>ve</strong>rmekle,<br />

istediğimi zorla almanın yolunu gösterdiklerinin farkında değildiler. Sonraları iki zengin<br />

çocuğunu sıkıştırıp para almaya başladım. Kırmızı arabayı çok seviyorlardı. Öyle bir araba <strong>ve</strong><br />

yaşam tarzı bize çok yabancıydı. Arabayı durmadan çizmemi istemiyorlarsa, bana harçlık<br />

<strong>ve</strong>rmeleri gerekiyordu. Mahallenin çocuklarında para ne gezerdi. Ama ben, bol paranın anahtarını<br />

bulmuştum bir kere. Ve kaybetmeye de hiç niyetim yoktu.<br />

Çocukları peşime takıp gezmeye götürmeye başladım. Çocukların mahalleden<br />

uzaklaşması yasaktı. Ama bende para vardı. İstediğimi alacak güç vardı. Ve bana itaat etmeye<br />

başladılar. E<strong>ve</strong> dönüldüğünde bir araba dolusu dayak yiyeceğini bilen çocuklar, pamuk helva,<br />

çiklet, elma şekeri gibi küçük hediyeler karşılığında her söylediğimi yapıyordu. Grup olarak,<br />

gidilmeyecek yerlere bile gider olmuştuk. Artık Kırıkkale denen yerde, girip çıkmadığım yer<br />

kalmamıştı. Paranın <strong>ve</strong> iktidarın ne olduğunu çok küçük yaşlarda anlamış oldum.<br />

Kısa bir süre sonra uzaktan akrabamız olan zengin aile taşındı. Bizim mahalle çok<br />

görgüsüz, basit insanlarla doluymuş. Ne mutlu bize. Kimselerle komşuluk edememekten<br />

bıkmışlar. Evlerine kim uğrasa bir şey istiyormuş. Vay görgüsüz ayılar vaaay. Gitmelerine en çok<br />

ben üzüldüm. Çünkü, para kaynağım kesilmişti.<br />

Babaannem kiraları topladığı gün bana beş yüz lira <strong>ve</strong>rerek merkezde bulunan büyük<br />

bakkala gönderdi. Parkta dolaştım. Sonra başka bir bakkala girdim. Adam istediklerimi<br />

hazırlarken, parayı tezgah üzerine bıraktım. Aynı anda genç bir kız geldi <strong>ve</strong> benim beş yüzün<br />

yanına bir beş yüz bıraktı. Kız, raflardan bir şeyler alırken kendi beş yüz liramı cebime koydum.<br />

Adam hesabı yaptı <strong>ve</strong> para üzeri <strong>ve</strong>rdi. Bakkaldan çıktığım gibi son hızla koşarak oradan<br />

uzaklaştım. Kuruşlarla alış<strong>ve</strong>riş yapılan bir dönemde, beş yüz lira korkunç büyük bir paraydı. O<br />

para ile çocuklar için bir ‘ilah’ oldum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!