01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İlk günler yerleşmekle geçti. Marangozun küçük kızı Gülbin ile çok iyi arkadaş olduk.<br />

Nilgün ondan büyüktü <strong>ve</strong> biraz soğuk yaradılışlıydı. Akşamları bisikletlerimizle sokakları<br />

gezmeye başladık. Fakat annemin kıskançlık krizleri tuttu <strong>ve</strong> kızlarla gezmemi yasakladı. Kızlar<br />

çağırdığı zaman göndermiyordu. Bir akşam mutfak masası etrafında toplandık. Konu bendim.<br />

İstersem okula devam edebileceğimi ama bunun masraflı olacağı söylendi. En iyisi bir yerde<br />

çalışmammış. İş aramaya başladım.<br />

Bir öğlen vakti ani bir misafir baskınına uğradık. Kırıkkale’den anneannem sürpriz<br />

yapmak için habersizce <strong>gelmiş</strong>ti. Annem onu <strong>ve</strong> yanında getirdiği küçük dayılarımı görünce<br />

çıldırdı. Anneannem köy kadınıydı <strong>ve</strong> şalvarla <strong>gelmiş</strong>ti. Dayılarım zaten hanzoydu. Tek bildikleri<br />

şey yemek <strong>ve</strong> sinemaydı. Kırıkkale’de başka ne yapacaklardı? Annem akşama kadar asık suratla<br />

gezince, istenmediklerini anlayıp gittiler. Annem çıldırmıştı, “Hangi çağda yaşıyoruz. İnsan bir<br />

haber <strong>ve</strong>rir. Şalvarla, bilmem pazen, basma giyecekle evime geliyor. Benim evime yakışmayan<br />

insanı istemiyorum. Rezil ettiler beni. Bir daha gelmesinler. Köylü kılıklıları bu evde<br />

istemiyorum” diye Mahmut’un başının etini yedi. Sanki onun akrabalarıydı. Kendi annesine kızıp<br />

Mahmut’u azarlıyordu.<br />

Bir zamanlar çocuğu yokken beni evlat gibi gören Kırıkkale’deki küçük halamın kocası<br />

olan eniştemin torna atölyesinde çıraklığa başladım. Eniştem korkunç cimri bir insandı. Ona<br />

masraftan söz eden, silah çekip vursaydı bin kat daha iyi sayılırdı. Dolmuş parası istediğimde,<br />

“Oğlum her gün dolmuşla mı gelinirmiş? Bak, Almanya’dan bisikletinle geldin. Bundan sonra<br />

bisikletinle gidip gel. Hem spor yapmış olursun. Sanat öğrenmek kolay mı sandın” deyişi hiç<br />

aklımdan çıkmaz. Karnım acıksa, “Ne kadar geç yersen, o kadar geç acıkırsın” derdi. Helva<br />

besleyici olduğu kadar ucuzdu da. Her öğlen yemeği için yarım ekmek arası helva <strong>ve</strong> kola<br />

yetmeliydi. Aslan eniştem benim. Kemeri ben sıkayım. Bostancı’dan Maltepe’ye kadar pedalı<br />

ben çevireyim. Parayı sen bul. İyi iş harbiden. Verdi beni demir testeresinin başına, habire testere<br />

ağzı suluyorum. Torna tezgahına baktığım zaman kızıyor, ‘İşine bak lan, eşek herif. Sen bakınca<br />

dikkatim dağılıyor’ diyor. Biraz tornacılık öğrenmek istiyorum, “Önce iyi demir kesmen lazım”<br />

diyor. Lan arkadaş, demiri sıkıştırıyorum, makine zaten kendi kesiyor. Ben sadece testere ağzı<br />

soğusun diye su döküyorum. Bir aydır sığır gibi testereye bakıyorum. Her tarafı meslek olsa ne<br />

yazar.<br />

İkinci ay işten soğudum. Kaçacak fırsat arıyorum. Gecekondu çocuklarına ufak yollu<br />

kumar oynatmaya başladım. Yolsuz kaldığım için normal ‘helal’ <strong>ve</strong> sayılırdı. Bakkala giden<br />

çocukların elinden parasını kaptım. Eniştem kovacağına dövdü <strong>ve</strong> <strong>yine</strong> testerenin başına oturttu.<br />

Bana ‘sığırlık’ öğretmeye kararlı olduğuna uyandım. O zaman otuz beş bin liraya yeni bir tezgah<br />

almıştı. Ayda beş yüz lira taksit ödüyordu. Bana sigara aldırırken cebinde şişlik gördüm.<br />

Döndüğümde iş pantolonunu giyiyordu. Eniştem de donuna cep diktirenlerdendi. Birine para<br />

ödemek için, önce tuvalete girip donundan para çıkartması gerekirdi. Pantolonunu bana <strong>ve</strong>rdi,<br />

çiviye astım. İşçiler çalışıyordu. Bir müşteri geldi <strong>ve</strong> çene çalmaya başladılar. Eniştemin<br />

pantolonuna öylesine bir yoklama çektim. Bir beş yüzlük <strong>ve</strong> daha küçük kağıt paralar vardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!