01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Dükkanı temizlerken müşteri tarafından unutulmuş büyük bir cüzdan buldum. Müşteri<br />

geldi <strong>ve</strong> olayı dedeme anlattı. Benim hiçbir şey görmediğim zaten belliydi. İki tokat yedim, biraz<br />

sıkıştırma oldu ama işi yırttım. Çünkü müşteri cüzdanı bizim dükkanda unuttuğundan emin<br />

değildi. Dört yüz liracık bir para, benden kıymetli olamazdı ya. Cüzdanı bulan olursa, istasyonun<br />

sağındaki ikinci e<strong>ve</strong> haber <strong>ve</strong>recekmiş. İçinde eski bol yapraklı nüfus cüzdanı <strong>ve</strong> bir sürü de kağıt<br />

vardı. İnsanlık ölmedi ya, para hariç gerisini kapıya bıraktım. Üste bahşiş almam gerekirdi, lakin<br />

ben gözü tok bir insandım. Hani, her şey insanlık uğruna diyorum.<br />

Dükkanda <strong>ve</strong> evde kardan çok zararım oluyormuş, tabii dedem efendiye göre. Hiçbir işe<br />

yaramıyor muşum. Dükkan camlarını kim siliyordu, nankör moruk? Benim yerime bir çırak<br />

alacakmış. El çocuğu hiç olmazsa daha iyi çalışırmış.<br />

Kendimi hiç ummadığım bir köyde buldum. Tezgahtar Ali’nin anne <strong>ve</strong> babasının<br />

yanında. Köy elektrikten yoksun. Evler toprak. Her yer alabildiğince büyük arazi. Akşamları gaz<br />

lambası eşliğinde yer sofrasında yemek biraz romantik oluyordu. Lakin, benim kafamın<br />

basmayacağı haybeden ‘masallar’ çok canımı sıkıyordu. Keloğlan şunu yapmış. Bunu oynatmış.<br />

Yok cin <strong>gelmiş</strong>. Yok padişah bilmem ne demiş hesaplarını çocuklar da öyle he<strong>ve</strong>sli dinliyorlardı<br />

ki.<br />

Sonraki günler boş arazide çocuklarla gezer oldum. Büyük bir su kuyusu bulduk.<br />

Çocuklarla birlikte yüzmeye başladık. Hayatıma hiç olmazsa biraz renk <strong>gelmiş</strong>ti. Çocuklar da<br />

beni sevmişlerdi. Ördekleri, kazları, hindileri havaya fırlatıp oynamak, onlara da cazip <strong>gelmiş</strong>ti.<br />

Ama bunlar bana yetmiyordu.<br />

Bir haftalık misafirlik bana yetmiş <strong>ve</strong> artmıştı bile. Dedeme gitmek istediğimde,<br />

olamayacağını söylediler. Dedem annemden aldığı paranın cüzi bir miktarını bu yoksul aileye<br />

<strong>ve</strong>receğini söyleyerek beni başından atmış. “Demek öyle ha. Bakalım aldığınız para zararınızı<br />

karşılar mı” dedim içimden. Kümesi <strong>ve</strong> ahırı tutuşturdum. En hızlı şekilde dedem efendi postası<br />

oldum. Tabii, yıllar önce ölmüş olan atının kamçısını kullanamamanın ıstırabıyla yanıp tutuşan<br />

dedem efendiye gün doğdu.<br />

Ertesi sabah dedem hala kızgındı. Kümes <strong>ve</strong> ahırın tamirini dedeme yüklemişler. “Otur<br />

lan, anana mektup yazacan deyyus” dedi. Ben çekilmez bir deyyusmuşum. Hemen geri<br />

postalayacakmış. Lakin, benim yazdıklarım çok başkadır. Zaten hep gül gibi geçinip gittiğimizi<br />

yazardım. Ben eşi bulunmaz bir torundum. Benim gibi torunu Allah herkese bağışlamalıymış.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!