01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sayesinde iyi para topladım. Sünnetçi moruk, aleti alıp yaklaştı. “Yirmi lira <strong>ve</strong>rmezsen kestirmem<br />

valla” dedim. Sünnetçi de uyuz oldu. Adam başka yere de gidecekmiş <strong>ve</strong> şartımı kabul etmek<br />

zorunda kaldı. Yirmiliği alıp, teslim oldum. Adam işini yapıyor, ben lokum yerken paralarımı<br />

sayıyordum.<br />

Mahmut Adanalı olduğu için, onun ailesine de gidilmeliydi. Tabii bensiz gitmeliydiler.<br />

Annem kendinden yaşça küçük olan yeni kocasının ailesine beni göstermemeliydi. Bunu da<br />

açıkça söyledi. Ve gittiler.<br />

Kaldım <strong>yine</strong> babaannemin başına. Ama misafir olduğum için, üstelik sünnet dalgasına ağır yaralı<br />

sayıldığım için, her dediğim yerine geliyor. Babaannem beni öğlen uykusunda sanıyor. Bense,<br />

sokakta top oynuyorum. Bu arada sünnet yeri kanadı <strong>ve</strong> sünnet gömleğim kan içinde kaldı. Ama<br />

ben hala gol atacağım diye koşturuyorum. Babaanneme haber <strong>ve</strong>rilmiş. “Lan sen benim başımın<br />

belası mısın. Senden ne zaman kurtulacağım” demesiyle, beni odaya kilitlemesi bir oldu.<br />

Birinci hafta dolduğunda iyileşmiştim. Mahalleli beni gerçekten özlemişti. Güzel<br />

giyeceklerim, su geçirmez ‘Timex’ marka saatim herkese imkansız gibi geliyordu. Oyunlarda hep<br />

benim dediklerim oluyordu. Almanya yolcusu olmadan önce beni dışlayan dedikoducu karılar<br />

bile beni çay içmeye da<strong>ve</strong>t ediyordu. Almanya’da gördüklerimden sonra, doğduğum yer olan<br />

Kırıkkale artık bana bomboş geliyordu. Ne anlatsam kimse inanmıyordu. Buzdolabı, çamaşır<br />

makinesi <strong>ve</strong> en önemlisi televizyondu. “Amma da attın be oğlum, kutunun içinde onca insanın<br />

olduğuna inanacak kadar cahil mi görürsün bizleri?” demelerine gülmekten başka ne yapacaktım?<br />

Misafir olmam dolayısıyla babaannem ile aramız mecburen iyiydi. Ne de olsa yıllarca<br />

görüşememiştik. Konu annem <strong>ve</strong> ü<strong>ve</strong>y babama geldi. Mahmut’u çok efendi olarak gördüğünü<br />

söyledi. Benim aramın da iyi olduğunu söyledim. Ve hiç aklıma gelmeyen bir şey söyledi bana<br />

babaannem. “Oğlum, sen doğmadan önce bir ablan olmuştu. Adını Yasemin koymuştuk.” Bir<br />

anda içimde bir şeyler kopmuştu sanki. Sigarasından yakıp derin bir duman çekti. “Annen,<br />

bebeğin karnını iyice doyurup beşiğe bırakmış. Beşik tavana asılı olduğu için, düşmesin diye<br />

ellerinden yanlara bağlayıp pazara gitmiş. Yasemin kusmuş. Ve sağa sola dönemeyince, kustuğu<br />

mama boğazını tıkamış. Annen döndüğünde, ablanın ölüsünü bulmuş.” Bunları duyduğuma<br />

duyacağıma pişman olmuştum. Aslında inanamıyor gibiydim. Benden önce bir ablam olmuş <strong>ve</strong><br />

bunu bana kimse söylememişti. Sokağa çıkıp kaldırıma oturdum.<br />

Merakım beni halamın evine sürüklemişti. On dokuz yıl sonra doğmuş olan çocuğuna<br />

baktım. Sonra, ‘Yasemin’ olayı gerçek miydi onu öğrenmek istedim. Halam biraz acıyarak <strong>ve</strong><br />

duygulu bir şekilde başını salladı. Yani, gerçekten bir ablam olmuş <strong>ve</strong> annemin beceriksizliği<br />

yüzünden ölmüştü. Bir bebeğin ölümünü kısaca cahilliğe bağlamakla, her şey kapanmıştı.<br />

Sevinçle geldiğim tatil, daha ilk günlerde zehir olmuştu bile.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!