01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

süre solumuza dönüp durduk. Ve başımız dönmüş bir halde yere ayak bastık.<br />

Kısa bir süre sonra yaş günümü kutladık. Mahmut çok düşünceli bir insandı <strong>ve</strong> hediye<br />

almadan önce bana sordu: “Her konuya ilgi duyabilecek bir yapıya sahipsin. Yaş günün için sana<br />

bir ‘mikroskop’ almamı ister misin?’ demesinden ne kadar düşünceli olduğunu anlamak<br />

mümkündür. İlk mikroskop sahibi oluşum böyle olmuştu. Sonraki günler ‘solucan, böcek, toprak’<br />

incelemesiyle geçecek gibi <strong>gelmiş</strong>ti bana. Mikroskop bilgilerini içeren büyük kitabımı okurken,<br />

‘Belki bir şeyler keşfederim’ düşüncesine sahiptim.<br />

Kısa bir süre sonra Almanya, Türkler için ayda bir program yapılmasını kararlaştırdı. Ve kısa<br />

süre içinde program yapıldı. Adı ‘Türkiye Mektubu’ oldu. İtalyanların aylık ‘RAİ’si gibi bir<br />

programdı bu. Yanılmıyorsam, dört <strong>ve</strong>ya beşinci programda bir Türk sanatçıyı çıkardılar. Beyaz<br />

takım elbisesi, yüksek topuklu ayakkabısı, yüzündeki beni ile Zeki Müren’in tahtını zorlayacağı<br />

anons ediliyordu. Adı: Bülent Ersoy idi. Bir anda Almanyalı Türkler onun hayranı olu<strong>ve</strong>rdiler.<br />

Hayat hep nankörlüklerle doludur. Artık Tanju Baba bitmiş, Bülent Ersoy hayranlığı başlamıştı.<br />

Tam bu günlerde Augsburg’da gazetelerin yazdığı bir haber, bütün Türkleri ayağa<br />

kaldırdı. Müslümanlığı seçmekle gönüllerde taht kurmuş olan <strong>ve</strong> adını Muhammed Ali Clay<br />

olarak değiştiren siyahi boksör Augsburg’a gelecekti. Muhammed Ali boks maçları sabah ‘03.30’<br />

civarında başlardı. Birkaç maçını seyretmiştik. Fakat yayın saati ters olduğu için, çoğu maçlarını<br />

kaçırmak zorunda kalıyorduk. İri kıyım George Foreman <strong>ve</strong> bacak kadar boyuyla Muhammed<br />

Ali’nin karnına sıkışıp alttan vuran Joe Frazer maçlarına herkes hayrandı. Raund bitiş gongu<br />

çaldığında Muhammed Ali, rakibin kıçına vurarak güler <strong>ve</strong> adamı uyuz ederdi. Kıça vurma işine<br />

Foreman pek tepki göstermezdi. Lakin, Frazer çok gıcık olurdu. Ali’nin en büyük özelliği<br />

kondisyonuydu. Dans ederek rakiplerini yorar <strong>ve</strong> sonunda maçı kazanırdı.<br />

Augsburg kongre salonunun önüne vardığımızda, korkunç bir kalabalık vardı. Mahmut<br />

daha önceden bilet almayı başardığı için, biz rahatça girdik. Salon iğne atılsa yere düşmeyecek<br />

kadar tıklım tıklım doluydu. ‘Muhhammed Ali geliyoooorrr’ sesleri arasında nihayet geldi. Dev<br />

gibi bir adamdı. Biz önceden bilet alanlardan olduğumuz için, özel kurulmuş ringin hemen<br />

dibindeydik. Kısa <strong>ve</strong> kıvırcık saçları, beyaz şortu, yüzünden eksilmeyen gülümsemesiyle harika<br />

bir adamdı. Eldi<strong>ve</strong>nlerini giymişti. Saçları beyaz bir Alman kadınını ringe da<strong>ve</strong>t etti. Yaşlı Alman<br />

kadınla kısa bir boks maçı yaptılar. Kadın bir tane çaktı <strong>ve</strong> Muhammed Ali yere indi. Sonra<br />

sarılıp öpüştüler. Ringden aşağı inmesiyle herkes onu öpebilmek için üzerine saldırdı. Yamyamın<br />

biri şortu aşağı çekince, siyah kıçı meydana çıktı. Adamı uyuz ettiler. Yarım saatlik bir şovdan<br />

sonra gitti. Taa Amerika’dan maçlarını izlediğimiz dev bir boksörü yakından görmek çok nefis<br />

bir duyguydu. Evimizde günlerce Muhammed Ali konusu geçti.<br />

Günler geçiyordu ama benim bisikletten hala haber yoktu. Teyzemin malı zaten hep

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!