01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

toplamaya başlardı. ‘Lan eşşekler, sabahtan beri oynuyorsunuz. Babanız gelecek. Yemek hazır<br />

ama akşam ekmeğine gitmediniz hala. Koşun lan.’ sesleriyle inlerdi mahalle. Hepimizde bir<br />

koşturmaca başlardı, fırına kadar yarışırdık. Beni geçen, geçtiği anda kendini yüzükoyun yerde<br />

bulurdu. Hani, ayağım yanlışlıkla kardeşin ayakları arasına girmiş olurdu. Akşam yemeği sonrası<br />

<strong>yine</strong> komşu sohbetleri, börekler, sema<strong>ve</strong>r çayları faslı başlardı.<br />

Yaz ayları böyleydi. Ama kışın yaşantımız biraz değişirdi. Zayıflatılmış mangal külüne<br />

patates gömüp pişmesini beklerdik. Sonra soğumasını beklemeden tuzlayıp yemeye başlardık.<br />

Ağzımız yandığı halde iştahla ısırırdık. Tek şikayetimiz, soğuktan sokağa çıkamayışımızdı.<br />

Ben hep postacıyı beklerdim. Postacıyı gördüğümde ‘Almanya’dan mektup var mı?’<br />

derken, kalın kaşlarını kaldırmasına çok bozulurdum. Ama mektup olduğunda, daha<br />

karşılaştığımız anda gülümserdi. Koşarak mektubu alırdım. Beş yaşında okuma yazma öğrenmiş<br />

olduğum için, mektubu neşeyle okurdum. Hatta babaanneme <strong>ve</strong> komşulara gelen mektupları bile<br />

ben okurdum. Kırıkkale’nin meşhur ‘Tınaz’ okulundaki komşu öğretmen herkes gibi babaannemi<br />

çok se<strong>ve</strong>rdi. ‘Öğretmen oğlum, benim torunum mahalleyi karıştırıyor. Şunu sınıfına al, bir şeyler<br />

öğrensin. Sopa kar etmiyor. Belki senin ilmin kar eder’ diye başından atışı, beş yaşında okulla<br />

tanışmamı sağlamıştı. İlk zamanlar sınıfı pek sevmemiştim. Fakat annem, gelen mektuplarında<br />

yakında beni Almanya’ya aldıracağını yazardı hep. Almanya’ya gitme ümidiyle kısa sürede okur<br />

yazar oldum. Altı yaşıma girdiğimde hızlı bir şekilde okuyup yazmaya başladım. Fakat okulu çok<br />

karıştırınca öğretmen beni sepetlemek zorunda kaldı. Erken okuma yazma öğrenmem, diğer<br />

çocuklar için hayranlık uyandıracak bir olaydı. Fakat, o yılların macera romanları olan eski<br />

yabancı softa efendi ‘Kinowa’ <strong>ve</strong> iskelet elbiseli ‘Killing-Her Boka Hoplar’ efendi yeni bir dünya<br />

ile tanışmama neden oldu. Kinowa hiç azat etmez, anında işi bitirirdi. Killing efendi ise, saç teli<br />

kadar ince iple onuncu kata çıkar, abazan <strong>ve</strong> dul teyzeyi anında ‘orgasmus’ eder bırakırdı. Killing<br />

efendi yeni abazanlara hizmet için geldiği gibi giderken, teyze seslenirdi: “Cumartesi kocam yok,<br />

börek yaparım sana.” Börekçi teyze bekleye dursun, Killing efendi başka teyzeyle hamur işleri<br />

yapardı. Silah, kan, şiddet, insan <strong>ve</strong> hayvan öldürme gibi duyguları hep o romanlarda görürdüm.<br />

Pamuk tatlısı <strong>ve</strong> elma şekeri karşılığında çocuklara yazılarını okumam normal bir olay sayılırdı.<br />

Haybeye yazı okunmazdı ya.<br />

Mahallemize on beş dakika uzaklıkta anneannem otururdu. Babaannem kızınca ona,<br />

anneannem kızınca babaanneme dönüş hesabı diyorum. Hani, hangisinin kayığına binsem onun<br />

türküsünü söylerdim. Fakat anneannem son kez kovduktan sonra bir daha gidemedim. Çünkü,<br />

bütün mahalle sopalarla kovaladı beni.<br />

Evler hep bahçeli olduğu için, düğünler bahçe içinde yapılırdı. Herkes maddi gücüne<br />

göre bahçe süslerdi. Maddi durumu iyi olanlar <strong>ve</strong> Almanya’da akrabası olanlar düğün salonu<br />

kiralardı. Fötr şapkası bol tüylüler, hani bir inceden yerli ‘Apaçiler’ diyorum, ellerinde kocaman

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!