01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

geçiyordu benim ülkemde. Fakir gelen fakir, zengin gelen daha zengin giderdi hep. Ama ülkemde<br />

tanıdığım fakirler <strong>ve</strong> orta tabakadan insanlar, daha fazlası için hiçbir şey yapmazdı ki ‘Çok şükür<br />

bu günlere’ demekten başka şey çıkmazdı ağızlardan. Oysa, Almanlar neden arabasız değillerdi?<br />

Evleri neden büyük, bahçeli <strong>ve</strong> son derece güzeldi? Türk aileler yemiyor, içmiyor, gezmiyor<br />

sadece para biriktiriyorlardı. Yirmi yıldır Almanya’da çalıştıklarını söyleyen aileler, <strong>yine</strong> paspal<br />

geziyordu. Yaş geçmiş, saç, sakal, bıyık ağarmış <strong>ve</strong> hala ek iş üstüne ek iş arıyorlardı.<br />

Bu düşüncelerden sıyrılıp bisikletle yola çıktım. Yine pedala yüklendikçe yüklendim. İlk<br />

bisikletimdi <strong>ve</strong> özürlüğümü hızlı giderek yaşıyordum. Kırmızı ışıkta durdum. Yanımda Opel<br />

marka kırmızı bir araba durdu. Arabayı kullanan bayan bana bakarak gülümsedi. Lastik<br />

değiştirmesi için kendisine yardım edersem, bana elli Pfennig <strong>ve</strong>receğini söyledi. Yirmi Pfennig<br />

okul harçlığı alan benim için iyi para sayılırdı. Kaldırıma çıktı. Önce parayı istedim. Arabadan<br />

indiği gibi bana sarıldı <strong>ve</strong> bırakmadı. “Bu bisiklet benim oğlumundur. Sabah çalındı.”<br />

Beni zorla arabaya bindirdi. Bisikleti bagaja koydu. Evimi <strong>ve</strong> okulumu sordu. Polise<br />

götürmeye kararlıydı. Arabanın kilometre sayacının yanında duran <strong>ve</strong>sikalık resmi gördüm. “Bu<br />

benim okul arkadaşım Michael” dedim. Birden durdu. Oğlu olduğunu söyledi.<br />

Kısa süre içinde evine girdik. Michael beni görünce gelip sarıldı. Kadın iyice şaşırmıştı,<br />

“Ben ne yapayım şimdi? Biri oğlum, öbürü onun bisikletini çalan okul arkadaşı.” Benimle uzun<br />

uzun konuştu. Bisikletim olmadığı için böyle bir işe giriştiğimi söyledim. Her gün istediğim saat<br />

bisikleti alıp bindikten sonra geri getirmemi söyledi. Yine dört ayak üstüne düşmüştüm. Üzerimin<br />

kirli olduğunu görünce, geceyi sokakta geçirdiğimi anladı. Güzel bir banyo sonrası, birlikte<br />

kahvaltı yaptık. Michael’in elbiselerinden giydirdi bana. Benimkileri de yıkadıktan sonra<br />

<strong>ve</strong>receğini söyledi. Ve beni e<strong>ve</strong> götürmek üzere arabasına bindirdi. O gittikten sonra, dayak faslı<br />

kaçar mı? Annem illa deşarj olmalıydı. Ve onun deşarj kamyonu bendim.<br />

Bisiklet olayından sonra, Michael ile dostluğumuz daha da pekişti. Sınıfta, teneffüste,<br />

hafta sonlarında, evlerinde hep yakın olduk. Nedenini anlatmıyordu ama babası yoktu. Konu<br />

babaya gelince, hemen konuyu değiştiriyorlardı annesiyle birlikte.<br />

Yaşım ilerledikçe, paranın gücünü daha iyi anlıyordum. Aslında Kırıkkale’de anlamıştım<br />

ya. Tam bu sıralar okuldan bir Türk arkadaşımın dayısıyla tanıştım. Okuldaki saldırgan, kavgacı<br />

tutumumu yeğeninden duymuş. Beni yeğeni ile yemeğe götürdü. Otuz yaşlarında olan bu<br />

vatandaş, eğer istersem günde en az yirmi-otuz mark kazanabileceğimi söyledi. Yapacağım iş çok<br />

basitti. Bana sağlam bir tornavida <strong>ve</strong>recekti <strong>ve</strong> Mercedes arabaların jant kapaklarını söküp ona<br />

<strong>ve</strong>recektim. Kendinin Mercedes arabasıyla pikniğe gittik. Yaşım küçük olduğu için,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!