01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Birden bankta okuduğum <strong>ve</strong> altıma serdiğim gazetedeki bir yazıyı hatırladım. ‘13’<br />

rakamının uğursuz olduğunu yazıyordu. Ben ‘13 Şubat’ tarihinde doğmuştum. Kime yakınlık<br />

duysam ya ayrılık ya da ölüm giriyordu araya. Kırıkkale’de okuduğum Kinowa <strong>ve</strong> Killing geldi<br />

aklıma. Onlar olsaydı mutlaka bir şeyler yapardı. Ama sonra anladım ki, çizgi roman<br />

kahramanlığı <strong>ve</strong> gerçek yaşam arasında çok fark vardı. Onlar sadece çizgilerde yaşıyordu. Bense,<br />

çöp varillerinin arasında sıkışmıştım <strong>ve</strong> üşüyordum. Gerçek hayat çok başkaydı. Titrerken<br />

uyumuş kalmışım.<br />

Sakin caddenin araba gürültüleriyle doluşmasına uyandım. Sis vardı <strong>ve</strong> iki metre<br />

mesafeyi göremiyordum. Çöp varillerinin arasından çıktım. Arkadaki evin bahçesinde bir bisiklet<br />

gördüm. Kapıyı açıp içeri girdim <strong>ve</strong> bisiklete bindim. Biraz sonra cadde üzerinde keyifle<br />

sürüyordum. Hayatımda ilk kez bisikletim olmuştu. İyi ki Bergen okulunda bisiklete çok<br />

binerdim. Hiç acemilik çekmeden yüklendikçe yüklendim pedala. Şehrin dışında daha hızlı<br />

sürmeye başladım.<br />

Yorulunca <strong>yine</strong> börek yedim. Otomattan sıcak çay aldım. Sonra bir çay daha. Bir sigara<br />

yaktım. Sis hala her tarafı kapatıyordu. Sisler arasına baktıkça, babamın öldüğü evi düşündüm.<br />

Salıncak, hayalimde yaratmış olduğum mutlu aile. Beşiği sallayan keyifli baba. Ona kah<strong>ve</strong><br />

getiren anne. Sisler arasında kaybolup gitmiştim.<br />

Büyük bir park gördüm. Aklım başımdan gitti. Bisikletle girdim. Büyük bir tabela<br />

üzerinde ‘Rosen Garten’ (Güller Bahçesi) yazıyordu. Karen’in bahçesinde aynı sarı, kırmızı <strong>ve</strong><br />

pembe güllerden vardı. Yaşlı pinpon ustam bayan Klett’in evinde de güller boldu. Aklıma<br />

babaannem geldi, bu kadar çok pembe gülü bir arada görseydi hemen toplamaya başlardı. Bu<br />

büyük bahçede ona göre en az üç yıllık reçel yapacak gül vardı. Aklıma Kırıkkale gelince,<br />

anneannemin komşusu olan damat <strong>ve</strong> gelinin üzerine işediğim için, Kalecik Mahallesi’nin<br />

damlarında kovalanışımı hatırladım. Oyuncaklarımla oynatıp üzerlerine tükürüp, işediğim<br />

babaannemin komşu çocukları. Üzerine lazımlıkla babaannemin sidik dolu lazımlığını<br />

boşalttığım Aytül. Acaba onlar ne yapıyordu? Belki benim Almanya’da çok rahat <strong>ve</strong> mutlu<br />

olduğumu sanıyorlardı. Ama ne yazık ki hiç de öyle değildi. Gülleri kokladıkça, aklıma neler<br />

geliyordu. Köpeğimiz Avcı, yılanlar, Kayısı ağaçlarımız. Kovaladığım kazlar. Doğduğum bahçeli<br />

ev. Halamın çocuğu olmadan önceki hali <strong>ve</strong> sonrası. Hain kedi SamurÖ Samur ne yapıyordu<br />

acaba? Eniştem onu yakalamış mıydı?<br />

Peş peşe sigara içerken, daldığım hayallerden uyanıp bisiklete bindim. Okulun uzağından<br />

giriş kapısına baktım. Ne umutlarla geldiğim Almanya’da bir arabamız bile yoktu. Bizden başka<br />

her aile, çocuğunu arabası ile okula bırakıyor <strong>ve</strong> öpmeden gitmiyordu. Arabalara bakarken,<br />

annemi düşündüm. Neden benim böyle bir mutluluğum yoktu? İnsanlar her şeye ‘kader’ deyip

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!