01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Benden yaşça büyük Eva ile arkadaş oldum. Eva da içine kapanık bir kızdı. Benzer<br />

yanlarımızı keşfedip yakınlaştık. Çam ağaçlarının arkasında ilk öpüşmelerimiz başladı. Sonra<br />

daha değişik şeyleri keşfedip gücümüzün yettiği kadarıyla tadına baktık. Eva <strong>ve</strong> ben, toplumun<br />

normal çocuklarına benzemediğimiz için, çok özel şeyleri hep geç keşfedenler sınıfındandık<br />

herhalde. Her yerde birlikteydik. Öğretmenlerimiz bile buna alışmıştı. Bizi aynı sıraya oturttular.<br />

Geceleri gizlice tuvalette buluşmaya başladık. Keşiflerimizi çoğaltmak istiyorduk <strong>ve</strong><br />

başarıyorduk. Uzun zamandır aynı okulda kaldığımız Eva ile geç yakınlaşmıştık. Ama bu da uzun<br />

sürmedi.<br />

Annem geldi <strong>ve</strong> beni okuldan aldı. Lanet olsun böyle hayata. İki gün onun tek göz<br />

odasında kaldım. Beni gezdirdi ama umursamadım bile. Kendimi, yanında gezdirdiği bir ‘bavul’<br />

gibi hissediyordum.<br />

Yerleştirildiğim yeni yatılı okulun adı, yanlış hatırlamıyorsam Bergen’di. Adı gibi, dağlar<br />

arasında kurulmuş çok büyük bahçeli, çok temiz <strong>ve</strong> güzel bir okuldu. Holzen’de kovalamaca<br />

oynamaktan başka yapacak bir oyun yoktu. Ama Bergen çok başkaydı. Yüzme havuzu, tenis<br />

kortu, kayak yapma imkanı vardı. Günlük yürüyüşler yapılıyordu.<br />

Bir haftalık durgunluktan sonra Bergen’e alıştım. Pazar günleri kiliseye gidenler, kayak<br />

yapma hakkına sahipti. Kayak yapmak için kiliseye gitmeye başladım. Ama hiç kimse bana<br />

Hıristiyan olmam için baskıda bulunmadı. Sadece Tanrı’ya dua <strong>ve</strong> şükür etmemi istiyorlardı.<br />

Yemekhanede Türklere domuz mamulü <strong>ve</strong>rilmesi yasaktı. Domuzlu yemek olduğunda bize ayrı<br />

yemek yapılırdı. Yemek takımlarımız bile ayrıydı. Domuzlu tencereye girmiş kepçe <strong>ve</strong>ya başka<br />

gereçlerle bize yemek <strong>ve</strong>rmezlerdi. Tek bir Alman bile bana Hıristiyanlığı aşılamaya çalışmadı.<br />

Aksine, Müslüman olduğum için Müslüman kalmamı söylediler. İnanç insanların maneviyatıydı<br />

<strong>ve</strong> kimsenin karışma hakkı yoktu. Özel hayat insanın kendisine aitti <strong>ve</strong> kimsenin karışma hakkı<br />

yoktu. Bir toplumun büyüklerinin görevi boş akıl <strong>ve</strong>rmek değil, örnek olmaktı. Büyükler daima<br />

bilgili olmalı <strong>ve</strong> örnek olacağı küçük, onun kapasitesine ulaşmak için hep çaba sarf etmeliydi.<br />

İnsanlığın en önemli görevi, saygılı olmaktı.<br />

İnsanlığın medeniyetini oluşturan üç şey vardı: Sofra adabı, mutfak temizliği <strong>ve</strong> tuvalet.<br />

Yemek sırasında tek bir ses çıkarmadan yemek yenmeliydi. Mutfak her zaman temiz olmalıydı.<br />

Medeniyetin son durağı tuvalet idi <strong>ve</strong> pırıl pırıl olmalıydı.<br />

Eğitim hemşirelerinin <strong>ve</strong>rdiği ilk dersler buydu. Holzen’de böyle şeyler yoktu. Sonra öğrendim<br />

ki, Holzen ‘sürgün’ yeriymiş. Ucuz olduğu için çocuklar oraya gönderiliyormuş. Ama Bergen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!