01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

annemle hiç konuşmadık. Verdiği kurabiyeleri bile yemedim. Hem de çok sevdiğim kurabiyeler<br />

olmasına rağmen.<br />

Gece karanlığında yüksek bir binaya girdik. Dışarıdan güzel görünüyordu. Ama her<br />

katında birçok odalar olan ‘Heim’den (bekar yuvası) başka bir şey değildi. Moralim bozuktu <strong>ve</strong><br />

yorgundum. Okulum, öğretmenim, arkadaşlarım hep geride kalmıştı. En önemlisi, Karen’i<br />

kaybetmiştim. Karlar diyarı Münih, yeni yerimizdi.<br />

Bir süre için <strong>yine</strong> küçücük odaya kapatıldım. Sonra annem küçük bir ev buldu <strong>ve</strong> oraya<br />

taşındık. Maaşını aldığında elleri dolu geldi e<strong>ve</strong>. Büyük bir şişme havuz almıştı. Şişirdi <strong>ve</strong> su<br />

doldurdu. Pilli sürat motoru <strong>ve</strong> başka su oyuncakları da almıştı. Salonun ortasında şişme bir<br />

havuz içinde yıkanmak önce hoş geldi. Tencereyle başımdan aşağı su dökülmesi <strong>ve</strong> pilli<br />

oyuncakların etrafımda dolaşırken bana çarpması biraz olsun neşelenmeme neden olmuştu. Fakat<br />

bu neşeli halim uzun sürmedi. Annemle kopalı çok olmuştu sanki. Zoraki bir beraberliğimiz<br />

vardı. Sevgi <strong>ve</strong> saygımızı yitirmiştik. Bana şişme havuz <strong>ve</strong> oyuncakları Karen alsaydı, böyle<br />

burukluk içinde oynamazdım. Aksine çok neşeli olurdum. Karen’e sarılmak <strong>ve</strong> üzerine su atmak,<br />

belki de onu havuzun içine çekip sırılsıklam yapmak güzel olurdu. Ama artık Karen geride<br />

kalmıştı.<br />

Bir pazartesi günü teyzem <strong>ve</strong> annem beni bir minibüse bindirmeye hazırdı. Münih<br />

dışında ‘Holzen’ adlı bir yatılı okula gidecektim. Teyzemin akıllı, se<strong>ve</strong>cen ama cimri oğlu<br />

Mustafa, bana kapıları <strong>ve</strong> kaputu açılan bordo ‘Cadillac’ oyuncak arabasını hediye etti.<br />

Teyzemlerle <strong>ve</strong>dalaştım. Ama annemle <strong>ve</strong>dalaşmadım.<br />

Artık Holzen’e aittim. Boş bir arazi üzerine kurulmuş, etrafı çam ağaçlarıyla sarılı büyük<br />

bir beton bina. Sabah yemekhanede kahvaltı. Sınıfa koşturmaca. Teneffüslerde benden başka<br />

keyifle oynayan insanlar. Kendi ülkemin insanlarına uyamazken, buranın insanlarına nasıl<br />

uyacaktım?<br />

Yatağımda hep Karen’i düşünürdüm. Beyaz Opel arabası, siyah saçları, karlar içinde kürklü <strong>ve</strong><br />

beyaz çizmeli hali, hep onu hayal ettim. Rüyalarım hep Karen ile süsleniyor, güzelleşiyordu.<br />

Ama uyandığımda bütün güzellikler yok olup gidiyordu.<br />

Hep aynı günler, haftalar <strong>ve</strong> aylar geçip gitti. Almanların aileleri her hafta gelip<br />

çocuklarını e<strong>ve</strong> götürürken, benim annem ayda bir <strong>ve</strong>ya daha uzun zaman dilimlerinde geliyordu.<br />

Zaten geldiği zaman konuşmazdık. Birkaç parça oyuncak <strong>ve</strong>rir <strong>ve</strong> geldiği gibi giderdi. Yüzünü<br />

bile görmek istemez olmuştum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!