01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

En kısa süre içinde yeni elbiselerimi giyinip sokağa fırladım. Kutuyu içindeki<br />

oyuncaklarla taşımıştım. Sokağın köşesine gidip pilli oyuncaklarımı yere koydum. Yürüyen<br />

asker, salıncakta sallanan kız, pilli araba bütün çocukları büyülemişti. “Bakın işte, ben öksüzüm.<br />

Babam yok. Ama sizler böyle şeylere layık değilsiniz <strong>ve</strong> asla sahip olamazsınız” dedim. Onlara<br />

hakaret edişime aldırmadan etrafımda toplanıp büyük bir hayranlıkla seyretmeye başladılar. Biraz<br />

sonra oyuncaklarımla oynamak için yalvardılar. “Bu oyuncaklar bana layıktır. Sizler bir hiçsiniz”<br />

demem onları yalvarmaktan vazgeçirmiyordu. Bana evlerinden çorap, gömlek <strong>ve</strong> pastırma<br />

getirmeyi teklif ettiler. “Sizlerin yamalı <strong>ve</strong> çuval gibi eşyalarınızı ne yapacağım. Benim<br />

üstümdekileri siz hayatınızda gördünüz mü?” dedim. Beni terk etmiş olan eski adamlarım <strong>ve</strong><br />

haberi alan komşu mahalle çocukları geliyor <strong>ve</strong> kalabalıklaşıyorlardı.<br />

Babam olmadığı için daha düne kadar benimle dalga geçen bu çocuklara, oyuncaklarımla<br />

oynamak isteyenlerin parmak kaldırmasını söyledim. Hepsi birden parmak kaldırdılar. “Kim<br />

önümde diz çöküp, yüzüne iki kez tükürmeme izin <strong>ve</strong>rirse, oyuncaklarımla istediği gibi<br />

oynayabilir” dedim. Kendi küçük dünyalarında hiç görmedikleri oyuncaklarım onları<br />

büyülemişti. Ve teklifimi kabul ettiler. Kalabalık çocuk grubu sırayla önümde diz çökmeye<br />

başladı. Kiminin yüzüne iki kez, gıcık olduklarıma daha fazla tükürerek oyuncaklarımı ikram<br />

ettim. Tükürmekten ağzım kurumuştu. İki çocuğu bakkala gönderip gazoz getirttim. Bir şişe<br />

gazozu hızla içip yüzlerine tükürmeye devam ettim. Onları büyüleyen oyuncaklarımla oynamaya<br />

öylesine dalmışlardı ki, ayakta durmuş kafalarına tükürmeye devam ediyordum. Birden çişim<br />

geldi. Kamışımı çıkartıp önümde duranların üzerine işemeye başladım. Ama onlar hala<br />

oyuncakların derdindeydi. Bir elini ensesine kapatıp çişimin kazaktan, gömlekten içeri girmesine<br />

engel olmaya çalışanlar başını saklamaya çalışanlar “Tamam bitti artık” dediğimde bana<br />

baktıkları anda, tuttuğum çişimi bıraktığımda yüzlerindeki buruşuk ifadeler, onlardan intikamımı<br />

almama yetmişti.<br />

Akşama <strong>yine</strong> komşular kapıda, “Bıktık senin şu torunundan, gazoz içip çocukları tükürük<br />

içinde bırakmış. Yetmemiş, üzerlerine işemiş. Artık gitsin bu mahalleden. İstemiyoruz bu<br />

uğursuzu” diyorlardı. Babaannemden dayak yerken, kahkahalarla gülüyordum. Aklıma,<br />

enselerine işediğim an geldikçe, daha yüksek sesli kahkahalarla gülüyordum. “Lan bu iyice<br />

sapıttı. Al bakalım. Hihihi ben de gülüyorum. Al lan hayvan. Vuran gülsün. Yiyen gülsün hihihi.”<br />

diyerek ince odunu kaldırıp indiriyordu.<br />

Bana en çok bağıranlardan biri komşu kızı Aytül idi. Kardeşi Muhittin’in üstüne<br />

işememe çok kızmıştı. Babaannem kendini yorgun hissettiği zamanlar <strong>ve</strong> hava karardıktan sonra<br />

lazımlığa işerdi. Tabii, bahçenin sonunda, tahta çıkış kapısının solunda olan küçük kenefe ben<br />

dökmek zorunda kalırdım. Bahçemizin içinde <strong>ve</strong> dışında oturanlar hep bizim tuvalete girerdi.<br />

Gelenlerden biri de Aytül’dü. Babaannem lazımlığı <strong>yine</strong> ağzına kadar doldurmuştu. Dökmemi<br />

istedi. İlk kez isteyerek lazımlığı aldım. “Hayırdır inşallah. Sidik dökmeye he<strong>ve</strong>sin arttı galiba”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!