01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

seyrediyoruz. Filmi seyrettikten sonra, Betül’ün yüzünde büyük bir şaşkınlık ifadesi görüyorum.<br />

Şermin de çok şaşırmış görünüyor. Uzun zaman önce Betül ile Ulusal’da ilk karşılaştığımızda<br />

bambaşka bir insandım. Yıllar sonraysa, karşılarına ‘yazar-oyuncu’ sıfatıyla çıkmıştım.<br />

Karşılaştığımız ilk anı Betül mutlaka anlatmış olmalıydı. Bozuk göz, bozuk yüz, başka bir isim<br />

<strong>ve</strong> daha birçok olumsuz yönleri duyan Şermin <strong>ve</strong> Erdoğan, şaşırmakta haklıydılar. Benim için de<br />

duygulu anlardı. Üstelik küçük de olsa bir şeyler başararak karşılarına çıkmıştım. Sokak<br />

yıllarımdan kalma bir insan olarak karşılaşsaydık, çok bozulurdum. Zaten istediklerimi<br />

başaramamış olsaydım, onların karşısına çıkmazdım.<br />

Beni yemeğe da<strong>ve</strong>t ediyorlar. Daha sonra birkaç kez daha gidiyorum. Anneleri Perihan<br />

Teyze ile karşılaşıyoruz. Yıllar önce Mimoza Sokak’taki e<strong>ve</strong> birkaç kez geldiğinde görmüş<br />

olduğum ü<strong>ve</strong>y amcam Serdar ile de karşılaşıyoruz. İngiliz bir bayanla evlenmiş. Yıllar önce ilk<br />

gördüğümde incecik yapısıyla hatırladığım Serdar, artık bayağı kilo almış. Saçlarına falan<br />

bakınca, yılların insanı nasıl değiştirdiğini düşünüyorum.<br />

Bir cumartesi akşamı sözleşiyoruz <strong>ve</strong> halen Almanya’da yaşamakta olan büyük abla<br />

Nüvit’in Şile’de bulunan yazlık evine gidiyoruz. Çok yıllar önce, not defterinin arasına sıkıştırıp<br />

unuttuğu ‘beş yüz mark’ yüzünden ne dayaklar yemiştim. Ve o dayak sonrası evden de<br />

soğumuştum. Sokaklara çıkışımda, belki o olayın payı da büyüktü. O olaydan sonra Nüvit ile bir<br />

daha karşılaşmamıştık. Zaten kiminle karşılaşmıştım ki. Ben hep insanlardan kaçmak zorunda<br />

kalarak yaşamıştım. E<strong>ve</strong> girdiğimde bir yatak gördüm. Siyah <strong>ve</strong> kırmızı kareli bu yatak, yıllar<br />

önce Kriegshaber Caddesi’ndeki apartmana taşındığımızda, Almanya’nın en büyük mağazalar<br />

zincirinden biri olan ‘Quelle’ mağazasının ikinci katından alınmıştı bana. Aklıma o ev geldi.<br />

Yastık, yorgan konulan kutu bölümü <strong>ve</strong> kitaplığı yoktu. Sadece yatak vardı. Annem olacak kadın,<br />

aklı sıra beni hatırlatacak ne varsa evden uzaklaştırmıştı. Peki, hangi gazeteyi <strong>ve</strong> televizyon<br />

kanalını satın alarak kapatabilecekti. Etme bulma dünyasıdır bu. Öyle insan istediğini istediği<br />

anda unutamaz. Anılar kolay silinmez. Geçmişler yok olmaz. Hiç umulmadık anda, neler olur.<br />

Kriz zamanı olmasına rağmen, ‘Köpek Kardeşler Çetesi’ adlı üçüncü romanım piyasaya<br />

çıktı. Kriz zamanı romanım basıldığı için, birçok insan şaşırdı. Betül, Şermin <strong>ve</strong> Erdoğan ile bir<br />

süre yakın olduk. Lakin, sonradan altı ayda bir görüşür olduk. Yalnız onlara teşekkür etmem<br />

gerekli, o kriz zamanında üçüncü kitabımı basmaları büyük bir iyilikti. Bu günlerime ulaşmama<br />

büyük bir katkıda bulunmuşlardı. (Daha sonraları yılda bir kez, kitabım çıktığında uğrar<br />

olacaktım.)<br />

Üç roman yazarak, biraz olsun adımı duyurmayı başarmıştım. Artık Bostancı<br />

Karakolu’na gitme zamanı da <strong>gelmiş</strong>ti. Lakin eski karakol uçmuş <strong>ve</strong> tepeye taşınmıştı. Elimde üç<br />

kitabımla karakola daldım. Kapı nöbetçisi “Dur bakalım. NereyeÖ?” ayağı yaptı. “Al, oku da bir<br />

şeyler öğren. Benim kim olduğuma da uyan hani” dedim. Yazar olduğuma uyanınca, hemen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!