01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Köpeğimiz Avcı’dan sonra, bir dostumu daha kaybetmiştim. Aynı akşam, kalan<br />

yılanımın da kayıplara karışacağını bilmiyordum.<br />

Babaannem ek gelir olsun diye, kurutulup bağlandığında çalı süpürgesi olarak kullanılan<br />

kaba <strong>ve</strong> sert dallı bitkilerden yetiştirirdi. Pembe güllerin toplanıp koparılma zamanı yaklaşmıştı.<br />

Güllerin yapraklarını birlikte koparıp reçel malzemesi hazırlardık. Ama bir gece büyük bir fırtına<br />

koptu. Yağmur <strong>ve</strong> fırtına ağaçları bile eğiyordu. Dışarı çıkan uçar giderdi; öylesine güçlü bir<br />

fırtınaydı. Herkes kıyamet gecesinin başladığını haykırır olmuştu.<br />

Sabah uyandığımda her yer sakindi. Babaannem kapıda oturmuş ağlıyordu. Sert <strong>ve</strong> kaba<br />

süpürge bitkileri kırılmış, güller uçmuştu. Bir yıllık reçellik malzememizi kaybetmiştik. Süpürge<br />

bitkilerini satıp, evin toprak damını kiremitle kaplatacaktı. Günlerce sarhoş gibi gezdi.<br />

Benim için artık dost olarak sadece bahçemizdeki ağaçlar kalmıştı. Ağaçlar arasına<br />

salıncak kurup, doğduğum evi düşünür olmuştum. Acaba babam nasıl bir adamdı? Annem nasıl<br />

bir kadındı. Arada bir mektup göndermesi, onu tanımama yetmiyordu. Beni çocuklarından<br />

korumak isteyen ailelerin bazı sözleri hala aklımdadır: “Bir çocuğun babası başında olmazsa,<br />

annesi de bırakırsa işte böyle olur.” Yani, öksüz olduğum için hep isyankardım. Hep asiydim.<br />

Aklım fikrim şeytanlıktaydı. Artık tek dostum olan ağaçlara annemi <strong>ve</strong> babamı anlatırdım. Onlar<br />

da canlıydı, hem cevap <strong>ve</strong>remeseler bile, beni anlıyor olmalıydılar. Yaprakları sallansa, bana<br />

cevap <strong>ve</strong>rdiklerini düşünürdüm. Çünkü benim hayal dünyam çok başkaydı. Altı yaşında bir çocuk<br />

olduğum halde, bambaşka dünyaları düşünürdüm. Bazı geceler dünyamızın yakın komşusu ‘ay’a<br />

bakar, beyaz yüzeyindeki lekelerin nedenini düşünürdüm. Zamanla ay ile de dost olduğumu<br />

düşündüm. Sonra, yıldızları keşfettim. Her gece gökyüzüne doluşmalarına rağmen, onları çok geç<br />

fark etmiştim. Gece yatana kadar ay <strong>ve</strong> yıldızlarla yakın olurdum. Ama, sabah uyandığımda<br />

yerlerinde olmazlardı. Bütün ağaçlara çıkıp çeşitli açılardan onların iz bile bırakmadan terk<br />

ettikleri gökyüzüne bakardım. Ama bir türlü göremezdim <strong>ve</strong> nedenini arardım.<br />

Birkaç gün sonra, bahçe kapısından içeri dört adam girdi. Giyimi güzel olan adam<br />

babaannemle biraz konuştu. Arkasındaki adamların elinde büyük ağaç testereleri vardı. Havuzun<br />

arkasından merakla onlara bakıyordum. Adam cebinden para çıkardı <strong>ve</strong> bir miktar sayarak<br />

babaanneme <strong>ve</strong>rdi. Babaannem parayı aldı ama yüzü buruşuktu. Adamlar ağaçlara yaklaştılar.<br />

Testereler ağaçlarımızı kesmeye başlamıştı. “Ağaçlarımızı bırakın. Kesmeyin onları. Onlar benim<br />

son dostlarım. Ağaçlarımızı almayın” diye çok ağladım. Babaannem beni odaya kilitledi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!