01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Otuz gün dolmadan Adnan Özer’den telefon geldi. Romanımı beğendiğini fakat bana<br />

ancak matbaacılık yapabileceğini söyledi. Çünkü, beni tanıyan tek bir kişi bile yoktu edebiyat<br />

piyasasında. Açıkça, ismim yoktu. Bürosunda oturup anlaştık. Parayı parça parça ödeyecektim.<br />

Ve ilk kitabımın temelini atmış olduk. İki ay kadar bekleyecektim.<br />

Bir süre sonra, kaldığım pansiyon işletmecisinin kiraya <strong>ve</strong>rmek istediği kırk beş metre<br />

karelik evi gördüm. Ve oraya yerleştim. İki oda, mutfak, banyo <strong>ve</strong> küçük koridordan ibaret eşyalı<br />

bir evdi. Hayatım biraz daha düzene girmişti. Telefon da vardı. Yeni e<strong>ve</strong> geçince, pahalı içki<br />

yerine ucuz şarap <strong>ve</strong> likör içmeye başladım. Elektrik <strong>ve</strong> su parası pansiyoncuya ait. Yıkan<br />

yıkanabildiğin kadar.<br />

Canım sıkıldıkça yayınevine gidip geliyorum. Dizgicililerle, kat sakinleriyle ahbap<br />

oluyorum. Adnan Özer, insan olarak çok değerli, dertli, hüzünlü, çok iyi bir insandı. İnsanlara<br />

yardım etmeye gönül <strong>ve</strong>rmiş biriydi. Fakat, tüccar olarak iş bitirici bir insan olmadığını çabuk<br />

anlayacaktım. Üstelik benim gibi anında iş bitiren bir adama zor gelen çok ağır davranışlarıyla<br />

çileden çıkacaktım.<br />

Altı ay geçtiği halde kitabım çıkmadı. Bana sadece bir kapak göstermişti. ‘Gemici İrfan’<br />

diye bir adama kapak yaptırmış. Birkaç resmi birleştirip, üzerine ‘Mehmet Kartal- Şeytan<br />

Dönemeci’ yazdırmıştı. Hoşuma gitmeyen kapağı gördüğüm anda moralim sıfır olmuştu. Adnan<br />

Özer’i aradım <strong>ve</strong> bir türlü bulamadım. En azından kapağı çıktığı için biraz da olsa sevinçliydim.<br />

Kitap gecikti, ben içtim; kitap çıkmadı, ben içtim; kitap gelmedi, ben içtim.<br />

Kitabımın arka kapağı için fotoğraf çekilmesi gerekiyordu. Adnan Özer, ilerde bana çok<br />

yardımcı olacak fotoğrafçı ‘Cengiz Cıva’ ile tanıştırdı. Ve yıllarca kuru kuruya dolaştığım<br />

Beyoğlu sokaklarında, artık artistik pozlar <strong>ve</strong>riyordum. Cengiz Cıva ile iyi ahbap olduk. Kafa<br />

dengi adamdı. Filmleri ben almıştım, bütün gün fotoğraflarımı çekti. Sonra, günleri atlatmak için<br />

<strong>yine</strong> koma halinde içki uykularına dalacağım küçük evime döndüm.<br />

Bir sabah erkenden Adnan Özer’in bürosuna daldım. Nihayet yakaladım. Önce tartıştık.<br />

Çok ağır konuştum. Kalbini kırdığım için üzüldüm ama yıllarca beklediğim, son umudum olarak<br />

gördüğüm bir şeye ulaşmamı engellediğini düşünür olmuştum. Daha sonraki günler <strong>yine</strong> peşini<br />

bırakmadım. Tehdit dolu notlar bıraktım. Sonunda <strong>yine</strong> yakaladım. Ellerimin titreyişini, yüzümün<br />

bitkinliğini görünce “Sen çok fenasın” dedi. Kitap yüzünden gece gündüz içtiğimi söyledim.<br />

“Seni hemen hastaneye yatırayım” dedi. Önce kabul etmedim. Ama en azından değişik bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!