01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

oto elektrikçisi arkadaşa götürüp sabahtan akşama kadar şarj ettiriyordum. Sabaha kadar da<br />

ispirto içip, daktilo başında müzik dinleyerek şiir yazıyordum. Hani, ‘müzik ruhun gıdasıdır’<br />

hesabı diyorum. Daktilo da daktilo olsa bari. Tuşa basıyorum, gidiyor lakin geri gelmiyor. Gideni<br />

geri getirmek bana kalıyor. Lan en önemli işi ben yaptıktan sonra, sana niye ‘daktilo’ demişler<br />

ki? Angut makine.<br />

Gece gündüz içtiğim ispirto kokteyllerinden artık beynim unutkanlaşır olmuştu. Şuurum<br />

tükenişe doğru gidiyordu. Nasıl olduysa, aklıma roman yazmak geldi. Bir blok kağıt kaptım <strong>ve</strong><br />

kaleme sarıldım. Sağda solda geziyorum. Parkta falan habire yazıyorum. Etraftan dikkat çekiyor.<br />

“Ne iş yaparsınız?” sorularından kurtulamaz olmuştum. “Yazarım arkadaş” derim. “Kaç kitabınız<br />

var?” sorusu <strong>yine</strong> kelek iştir. “Var işte yaa, ara bul, işin neÖ?” diyorum. Ağzıma kibrit tutsalar<br />

tutuşacağım. İçim dışım olmuş ispirto. Cebimdeki şişe <strong>yine</strong> ispirto dolu.<br />

Arada bir ev sahibim olacak moruk karı gelirdi. Semte girdiği anda ortalığı parfüm<br />

kokusu kaplardı. Onun geldiğini aşırı parfüm kokusundan anladığım için, evde yok hesabı<br />

takılırdım. Aylardır kira <strong>ve</strong>rmez olmuştum. Lan, kira <strong>ve</strong>rdikten sonra her evde otururum. İş, kira<br />

<strong>ve</strong>rmeden oturmaktır, yetmişlik taze. Mahkeme açacakmış. Lan, beni kiracı almak kolaydır, lakin<br />

sepetlemek zor iştir. Ben müşteriyimdir <strong>ve</strong> daima haklıyımdır.<br />

Gündüz sağda solda, çayırda çimende elle yazdığım ilk romanım olan ‘Şeytan Dönemeci’<br />

bitmişti. Fakat daktilo ile temize çekmem gerekiyordu. Gündüzleri yazmak zor olmaz. Lakin,<br />

salon penceresinin hemen üstünde yanan sokak lambası yanmaz olunca, benim gece yazma işim<br />

sakata geldi. Kimi zaman parayla, kimi zaman umumi tuvaletlere dalıp cebime doldurduğum<br />

mumlarla, romanımı temize çekmeye devam ettim.<br />

Sokaktaki çocuklar bile benimle kafa bulur olmuşlardı: “Mahallemizden bir yazar<br />

çıkacak. Ama enayinin cesedi çıkacak haberi yok” cümleleri bana iyice hırs <strong>ve</strong>rdi. Arada bir<br />

aldığım ucuz tütünleri sararak sehpa niyetine kullandığım kasa üzerine dizdim. “Bekleyin lan,<br />

yazar nasıl olurmuş. Görürüz enayiyi menayiyi.” Ve çalışmamı hızlandırdım. Sakal bıyık<br />

karışmış. Tenim leş gibi kokuyor. Son derece sert ispirto kokteyllerinden artık şuurumu<br />

kaybetmiş haldeyim. Yatağa varıncaya kadar sattığım için, kuru somya üzerinde yatmak<br />

zorundayım. Montumu yastık, eskicinin almadığı masa örtüsünü battaniye yaparak. Karen’i<br />

aklıma getirdikçe, kendimden <strong>ve</strong> yaşamdan nefret ediyorum. Beni bu halde görseydi çok şaşırırdı.<br />

Neyse ki halimi görmesi imkansızdı. Artık öyle üşengeç olmuşum ki, sabaha karşı çişim<br />

geldiğinde, somya üzerinden aleti çıkartıp, salonun ortasına işiyorum <strong>ve</strong> tekrar sızıyorum. Salona<br />

her işeyişimde aklıma Kırıkkale geliyor, başına işediğim damat <strong>ve</strong> gelin ne yapıyordu acaba?

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!