01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kırık Şimdi’ adlı çok güzel bir şarkı vardı. Benim için de aynalar yıllarca kırık olmuştu. Ama<br />

artık, sağlam aynalara bakma zamanıydı.<br />

Yılbaşı gecesi belediye tarafından düzenlenen, Spor <strong>ve</strong> Sergi Sarayı’ndaki halk<br />

konserinin çekim hazırlığını yaptık. Mustafa Topaloğlu’nun ‘Oy Oy Eminem’ türküsünün<br />

popüler olduğu zamanlardı. Çekim ekibinde ışıkçı olarak görevlendirildim. Sahneye çıkan<br />

sanatçıya ışık tutmam gerekiyordu. Karanlık salonda, parlayan havaalanı gibi kel bir kafa<br />

gördüm. Biraz da içmişim, keyfim çakır. Işığı <strong>ve</strong>riyorum kel efendinin kafaya. Arkadakiler bakıp<br />

kahkahalarla gülüyor. Kel efendi işin farkında değil tabii.Ve kel efendi de kahkahalarla gülüyor.<br />

Neye gülüyorsa keko?<br />

Etraf polis doluydu. Ve bir el omzuma kondu. “Sen ne arıyorsun burada?” diye soran adama<br />

döndüm. Yıllar öncesinin Bostancı polislerinden biri olan ‘Şişman İsmet Bey’di bu. Oldukça kilo<br />

almış <strong>ve</strong> omuzları yıldızlarla dolmuştu. Çalıştığımı söyledim. “Sen haybeye çalışmazsın aslanım.<br />

Yine ne tezgah peşindesin?” diye ısrarla üzerime geldi. Yıllar sonra amir olmuştu. “Gözüm hep<br />

üzerinde olacak. Buralar artık benim mıntıkam” dedikten sonra, benim için Ulusal bitmeliydi.<br />

Çünkü peşimi bırakmayacağını çok iyi biliyordum. Buna bant kayıttan bir arkadaş ile kavga<br />

edişim eklenince, pasaportu aldım. Kimse neden böyle davrandığımı bilmiyordu. “Bir gün<br />

gelecek, seninle tekrar karşılaşacağız ‘Amir İsmet’, lakin çok başka şartlar altında” dedim<br />

kendime. “Bir gün gelecek <strong>ve</strong> Bostancı Karakolu’na da tekrar uğrayacağım” dedim <strong>yine</strong>.<br />

Yolunu şaşırmış fakat sonradan topluma dönmek için çırpınan çok hırsız, çalıştığı<br />

işyerinde maziden polisler <strong>ve</strong>ya gardiyanlar tarafından görülmüş <strong>ve</strong> işyeri sahibine durumu<br />

anlatılmıştı. Ve topluma dönmek için çırpınan o hırsızın, işine son <strong>ve</strong>rilmişti. Aynı hırsızın ilk<br />

soyacağı yer, işine son <strong>ve</strong>rilen yer olurdu. Açlık <strong>ve</strong> nefret intikamıydı bu. Yolunu şaşıran, hep<br />

şaşırmış olarak yaşamalıydı, sokakların hakimiyetinde. Taa ki bir gün aşırı maddeleri karışık<br />

olarak alıp, bir sokak köşesinde gebermiş halde bulununcaya kadar.<br />

Yine işsiz, <strong>yine</strong> yalnız, <strong>yine</strong> nefretlerimle yaşamaya başladım. Ama artık çalışmayı<br />

öğrenmiştim. Çalmak istemiyordum. Tanıdığım sanatçıları hayalimden çıkartamaz olmuştum. Bir<br />

gün gelecek <strong>ve</strong> ben de meşhur olacaktım. Önce Karen için sonra annem için sonra Nermin<br />

Hemşire için sonra Amir İsmet için. Daha sonra da, Bostancı Karakolu için. Bir de doktor Sinan<br />

Şakrak eklenmişti bunlara. Ve daha başka karakollar için. Benim geçmişimi bilen tüm polisler<br />

için, meşhur olacaktım. Yıllarca dönüşü olmayan bir yolda yaşamıştım ben. Ve yıllar sonra,<br />

başka bir dönüşü olmayan yola girecektim: şöhret.<br />

Cihangir semtinde paspal bir bekar evinde yaşamaya başladım. Gördüğüm bir gazete<br />

ilanı ile hayatımın değişeceğine inandım. Ve İstanbul’dan Kars, oradan tekrar İstanbul <strong>ve</strong><br />

Konya’ya sürecek altın arama günlerim başladı. İstanbul’da yaşayan tanıdıklar, ne yapıp edip

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!