01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

işleri bıraktıktan sonra, eniştesinin yanında ayakkabı tamirciliği yapmış. Sonra bir arkadaşının<br />

ayrıldığı profesörün yanında çalışmaya başlamış. Şimdi askere gidiyordu. Ve bana bir şans<br />

<strong>ve</strong>rmeye niyetliydi. Tek korkusu, evi soymamdan kaynaklıydı. Binlerce söz <strong>ve</strong>rip yemin ettim<br />

ama Esef pek inanamıyordu. Sonunda beni e<strong>ve</strong> götürdü. Esef, delikanlı, ağır başlı, yoksulluk<br />

yüzünden Adana’dan kaçmış <strong>ve</strong> İstanbul gecelerinde tükenişe giderken son anda kendini gayri<br />

meşrudan kurtarmış bir arkadaştı.<br />

Esef gidene kadar evde yapılacakları gösterdi bana. Askere gideceği zaman, Haydarpaşa<br />

istasyonundan onu yolcu ederken, “Bak arkadaş, seni işe ben getirdim. Bu adam iyi bir insandır.<br />

Evini soyarsan, benim ailemi tanıyor. Benim başım yanar” diye defalarca söylendi durdu. Trene<br />

bindi <strong>ve</strong> gitti.<br />

İngilizce dersi <strong>ve</strong>ren profesörün evinde çalışmaya başladım. Yıllardır İngilizce<br />

konuşmamıştım <strong>ve</strong> hiç olmazsa tekrarlarla unuttuklarımı kazanırım düşüncesindeydim.<br />

Cezaevine Almancı Türkler <strong>ve</strong> uyuşturucudan <strong>gelmiş</strong> Alman dillerinin geçtiği ülke elemanları<br />

gelip gittiği için, bol bol Almanca konuşurdum <strong>ve</strong> unutmamıştım. Tabii buna ayıkladığım<br />

turistlerle olan diyaloglarımı da eklemek lazım. Önce dil tazeleme, sonra ayıklama hesabı<br />

diyorum.<br />

Alış<strong>ve</strong>riş, telefona bakmak <strong>ve</strong> notları tutmak gibi basit bir işim olmuştu. Maaşım yirmi<br />

beş bin lira olacaktı. İlk günler güzel geçti. Profesör gerçekten çok iyi <strong>ve</strong> dürüst bir insandı. Göz<br />

ameliyatım için doktora gitmemi tavsiye etti. Fakat ameliyat için yüz yirmi bin lira istenince,<br />

yardımcı olamayacağını söyledi.<br />

Sonraki günler profesörün yanında çalışmaya devam ettim. Ne de olsa soba yanıyordu.<br />

Çay <strong>ve</strong> kah<strong>ve</strong> boldu. Votkayı da maaşımdan içiyordum. Sigara <strong>ve</strong> Votka haricinde masrafım yok<br />

sayılırdı. Zaten maaşım ancak bu iki ‘ağır’ masrafıma denk düşüyordu. Her yer hala kar doluydu;<br />

idare etmekten başka çarem yoktu. Sabah çay, kah<strong>ve</strong>; akşam votka. Başka ne yapacaktım?<br />

Nereye gidecektim?<br />

Sert kış aylarının hatırına profesörün yanında takılmıştım. Fakat, öyle telefona bak, not<br />

tut. Çay kah<strong>ve</strong> yapma işleri bana göre değildi. Gelen misafirlerine de canım sıkılırdı. İlkbahar<br />

geldikten sonra, <strong>yine</strong> sokaklara çıktım. Aklıma kışı geçirmek için ufak tefek suç işleyen kafes<br />

fareleri geldi. Ben de kışı geçirmek için profesörün yanında ceza doldurmuş gibiydim. En<br />

azından soğuk kış aylarında dışarıda yaşamamıştım. Sonunda <strong>yine</strong> Kasımpaşa’nın ucuz<br />

otellerinde yaşamak zorunda kaldım.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!