01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

her şey pahalanmış <strong>ve</strong> para değersizleşmişti. Çalışmakla otelde yaşamak imkansızdı. Gündüz<br />

çalışıp, gece <strong>yine</strong> gayri meşru işe bakmak lazımdı. Başıma iş alıp gözümün daha beter olmasını<br />

istemiyordum. Rotaks’tan <strong>yine</strong> ayrıldım.<br />

Sonraki günler <strong>yine</strong> turist ayıklayarak geçti. Baktım bir gün vatandaşın birisi kafası iyi<br />

hal dolaşmakta, ‘Hello, ateş var mı’ hesabı bir muhabbete daldım. Evine gidecek dermandan<br />

yoksun gibi görünüyor, ‘Hadi sana bir kıyak yapayım’ hesabı adamı zorla evine götürdüm. E<strong>ve</strong><br />

bırakma, yani servis ücreti olarak, yirmi bin lira, altın kolye <strong>ve</strong> mini müzik setini aldım. Ne de<br />

olsa vatandaşa iyilik yapmışım. Zaten tip olarak öyle kolye takıp, cebinde o kadar parayla<br />

gezecek bir adama benzemiyordu. Müzikten çakan insan müzik seti sahibi olur. Kuru radyo<br />

dinlediğinden emindim.<br />

Beyoğlu’nun yeni polislerince tanınmadan uzaklaşmam gerekiyordu. Arada bir<br />

bulaşıkçılık yapıp vakit de geçirmeye alışmıştım. Çantamda mini müzik setim bile olmuştu.<br />

Kaldığım otelde kral gibiydim. Param bollaşmıştı. Ama günlerce boş gezip harcamaktansa, bir işe<br />

girip çalışmak daha akıllıcaydı. Yine gazete ilanlarına bakarken, çiftlikte çalışacak eleman<br />

arandığını okudum. Anında bir telefon. Almanya’dan yeni <strong>gelmiş</strong>im. Motorsiklet kazası<br />

geçirmişim. Ailevi durumum çok iyiymiş. Lakin, dinlenmek için temiz havalı bir işe girmeyi<br />

düşünmekteymişim <strong>ve</strong> çiftlik ayağı benim için ideal bir işmiş. Tek derdim, temiz hava, kuru gıda<br />

imiş. Anında kabul gördüm. Ben ne adam mışım yahu? Bir fayton istemediğim kalmıştı. Hani,<br />

mendilini düşürecek ‘taze leydi’ peşinde koşma ayağı diyorum.<br />

Kadıköy’ün merkezindeki büyük iş hanına daldım. Hacı Şefik Dayının oğullarıyla işi<br />

konuştuk. Çiftlikte pek masrafım olmayacağı için, para konusu biraz ‘nane’ cinsi oldu.<br />

On dokuz bin lira maaşla işe başladım. Bir çiftlikçilik yapmadığım kalmıştı zaten. Çok<br />

hayvan var. Boş bir arazi bulsam, hayvanları topladığım gibi göçüp kendi çiftliğimi kuracağım.<br />

Benim gibi adamı on dokuz bine çalıştırmak he mi. Hepsini on beş binden yanıma alırdım<br />

harbiden. Dua etsinler ki, arazim <strong>ve</strong> büyük ahırlar yaptıracak sermayem yoktu.<br />

Günlerim büyük baş hayvanlara yem hazırlamakla <strong>ve</strong> dağıtmakla geçiyordu.<br />

Ziya Restoran’da bıraktığım halterimi de almıştım. Boş zamanlarımda mini müzik setine<br />

kafama göre kasetler takıp antrenman yapıyordum. Müzik, ruhun olduğu kadar, halterin de ‘ritmi’<br />

sayılırdı. Diğer çalışanlar da he<strong>ve</strong>slendi <strong>ve</strong> onlara halter dersi <strong>ve</strong>rdim. Patronun büyük oğlu Fikret<br />

iki de bir “Nasıl, temiz hava iyi değil mi?” dedikçe, “Kendimi buldum. Burayı çok sevdim”<br />

diyordum. Kırıkkale’den sonra ilk kez eşeğe bindim. Çalı çırpı toplamak için eşek arabasıyla<br />

ormana giderdim. Eşek arabasına baktıkça gülerdim. Hayat gerçekten çok tuhaftı. Elimde kamçı,<br />

‘yürrüüü lan eşeeekk’ <strong>ve</strong> yakacak dolu arabayla çiftliğe dönerdim. Traktör kullanmak çok

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!