01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Cebimde <strong>yine</strong> parasız gezerken, Tepebaşı kaldırımına oturdum. Haliç’e bakarken, eski<br />

günlerimi düşünmeye başlamıştım. Kaç ‘13 Şubat’ geçmişti <strong>ve</strong> ben yaş günlerimi hep ya<br />

cezaevinde ya sokaklarda geçirmiştim. Almanya’da yaşadığım yaş günlerimi düşündüm. Pasta,<br />

mumlar, hediyeler, mezeler, içecekler <strong>ve</strong> gülen yüzüm. Belki de suni olarak sadece yaş<br />

günlerimde mutlu olabilmiştim ben. Uzaktan Haliç’te dolaşan küçük tekneleri gördükçe, kendimi<br />

çamur deryasında su alan <strong>ve</strong> batmak üzere olan bir tekne gibi görüyordum. Gidecek yer yoktu.<br />

Gelecek de yok gibiydi. Ne param, ne sigaram, ne umudum kalmıştı. Saatlerce Haliç’e tepeden<br />

baktım. Saatlerce geçmişimi düşündüm. Boşa geçen nice 13 Şubatları düşündüm. Sokaklarda,<br />

nezarethanelerde, cezaevi koğuşlarında geçen yıllar, aslında okullarda, spor salonlarında geçmesi<br />

gereken yıllarım olmalıydı. Ama olmamıştı işte. Kaç kış karlar altında inşaatlarda sabahlamıştım.<br />

Param olmadığı için kah<strong>ve</strong>ye bile sokmazlardı. Birazcık ısınıp gideceğimi söylediğimde, “Bu<br />

soba havayla yanmaz. Dışarı hemşehrim” diyenleri düşündüm. Cezaevine yedi kez girip<br />

çıkmıştım. Sokaklarda geçen yıllar da cabasıydı. Daha ne kadar girip çıkacaktım. Bozuk gözümü<br />

<strong>ve</strong> yüzümü kapatacak bir güneş gözlüğüm bile yoktu. Bu yüzden sokaklarda dolaşamıyordum.<br />

Beni görenler ‘Canavar’ görmüş gibi bakışlarını kaçırıyordu. Ben de bakışlarımı herkesten<br />

kaçırmak zorunda kalıyordum.<br />

Aynı gece Beyoğlu’nda gezerken, eski bir arkadaşla karşılaştık. Sigaracılık günlerimiz<br />

olmuştu. “Artık avanta yol öldü be kardeş. Biz Taksim Parkı’nda racon kesiyoruz. Terso olduğun<br />

belli. Önce bir yemek yiyelim” demesi biraz olsun yüzümü güldürmüştü. Sıcak bir yemekten<br />

sonra, sıcak bir çay <strong>ve</strong> peş peşe yaktığım sigaralar, bunlar bile büyük nimetlerdi. Yokluğu<br />

bilmeyen, ıstırabını da anlayamazdı. Arkadaşımdan ilk isteğim, kalın çerçe<strong>ve</strong>li bir güneş gözlüğü<br />

oldu. Sağolsun beni kırmadı <strong>ve</strong> aldı. ‘Kara gözlük’ benim için bir siper sayılırdı.<br />

Aynı gece park işine başladık. İki Adanalı <strong>ve</strong> bir Mardinli arkadaş ile tezgahımızı<br />

kurduk. Benim yüzüm gözüm bozuk olduğu için, geri hizmete takılacaktım. Yapacağımız iş<br />

basitti. Parka gelip ‘vurucu’ arayan homoseksüelleri ayıklayacaktık. Adanalı’nın fiziği iyiydi.<br />

Tezgaha onu sürdük. Homoyu alıp ‘Sheraton Oteli’ arkasındaki sotalığa götürdü. Ve biz hemen<br />

güya Adanalı’ya da bozuk attık. Adanalı, tezgahtan parası olmadığına dair bin bir yemin etti.<br />

Yeni erkeğini korumak isteyen homo, anında görüntüyü yaptı. Sonraki geceler hep aynı takıldık.<br />

Gündüzleri de kah<strong>ve</strong>de kağıt oynayarak vakit geçiriyorduk. Fakat zamanla ortaklarım büyük para<br />

için şiddete başvuracak <strong>ve</strong> parkı terk etmek zorunda kalacaktık.<br />

Yine bir sabah yalnız <strong>ve</strong> umutsuz dolaşırken, bir bank üzerinde gazete buldum. İş ilanları<br />

sayfasına baktım. ‘Acele bulaşıkçı aranıyor. Çok acil’ yazısını gördüm. Cebimde biraz param<br />

vardı. İlana telefon açtım. Hemen gelmemi söylediler. Peşinden bir telefon daha açtım. Güya<br />

benim ‘dayım’ olarak arıyordum. Geçirdiğim bir kaza sonucu yüzüm gözüm dağılmıştı. Ve iş<br />

arıyordum. Kefili de dayımdı. Yani aslında çalışacak olan <strong>ve</strong> kefil bendim. Bana, benden başka<br />

kim kefil olurdu ki? Zaten benden daha sağlam kefil mi olurdu bu memlekette? Demek ki ne

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!