01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gibi malzemeleri de ayıklıyorlardı. Anlayacağınız, bir zamanlar birbirlerine ikram yarışında<br />

bulunmaya can atan gayri meşrular, artık birbirini ayıklayacak kadar zor günlere <strong>gelmiş</strong>lerdi.<br />

Parayı bulan yamyam sabahtan meyhaneye çökerdi. Çünkü dertlerini tek unutacağı başka<br />

yer yoktu. Meyhane parasını bulmuş olan da hani, “Bakın lan, ben parayı bulmuşum işte.<br />

Bulamayan keriz efendi düşünsün” hesabından gider olmuştu. Kapı önünde dolaşan başka hırsızı<br />

görünce yanına çağırıp bir bira söyleyip, “Hele bana iki paket cigara al. Şu ayakkabılarımı da<br />

boyacıya götür. Sonra bir bira daha söylerim” hesabı diyorum. Kendi ezginliğinin acısını, kendi<br />

yolunda giden başkasından çıkartmak için can atacak hale <strong>gelmiş</strong>ti gayri meşru alemin insanları.<br />

Lakin, hırsızın günü gününe uymaz. Bir haftaya kalmaz aynı muameleyi kendisi görürdü.<br />

Yalnızlık, umutsuzluk, yarınsızlık <strong>ve</strong> nefretler, insanları birbirini ezmeye itiyordu.<br />

Şehrin değişen görünümü, yeni tutkular, yabancılaşma, yalnızlık duygusu <strong>ve</strong> daha birçok şey,<br />

gayri meşru alem insanlarını işte böyle birbirinden nefret ettirir olmuştu. Aynı işten yolunu bulan<br />

<strong>ve</strong> akşama parkta şarap <strong>ve</strong> hap alemi yapanlar, hiç yoktan bir nedenle bıçaklarına sarılıyor <strong>ve</strong> kan<br />

döküyordu. Yıllar öncesinin istikrarsız dönemlerinde ekilen şiddet tohumları, yıllar sonraya böyle<br />

taşınır olmuştu. ‘Ne ekersen, onu biçersin’ lafını boşa söylememişler herhalde.<br />

Eski ‘beyefendiler diyarı’ Beyoğlu daha berbat bir durumdaydı. Yıllar öncesinin<br />

hırsızları, sigaracıları, hatta seyyar satıcılık yaparak esnaf geçinenleri bile ayakçı peze<strong>ve</strong>nk<br />

olmuştu. Birçok taksi müşteri almıyordu. Taksim etrafında saatlerce tur atıyordu. Ayakçı<br />

peze<strong>ve</strong>nklerin küçük bir işaretiyle, müşteriyi alıp hemen Kazancı, Cihangir <strong>ve</strong> Akyol’a<br />

indiriyorlardı. Tabii ücret on misli. Yoksa kapı <strong>ve</strong> daire numarası <strong>ve</strong>rilmezdi. Müşterinin zaten<br />

kafası iyi, matiz adam ‘cömert’ olur hesabı diyorum. Zaten ayakçı peze<strong>ve</strong>nkler anında tanınırdı.<br />

Polisler yakaladığı peze<strong>ve</strong>ngin saçlarını çok cins keserdi. Kiminin kafasının iki yanından, kiminin<br />

ortasından kesip bırakırlardı. Hani, “Seni Komançi yapalım seni Siu yapalım seni de, Apaçi<br />

yaptık. Yürüüü haahahaaa” hesabı diyorum. Pezoların karakoldan çıkış anları çok komikti.<br />

Hepsinin elleri, cins tıraşlı kellelerini kapatmış gidiyor. “Lan abi, benim gibi delikanlıya bu<br />

yapılır mı yahu?” diye sitem edenlere, kapı nöbetçisinin cevabı hazırdı: “Lan o kadar<br />

delikanlıydın, niye karı satıyon dümbükoğlu dümbük. Tıraşın da haso olmuşÖ hahahaaa.”<br />

Yıllarını cezaevi koğuşlarında geçirmiş toplumun terk edilmiş insanları, zaten dışarıya<br />

uyum gösterecek halde değildi. Bir de değişen şehre, soğumuş <strong>ve</strong> hatta buz tutmuş olan insanlık<br />

değerlerini ekleyince, onların ne halde olduğunu anlamak zor olmasa gerek.<br />

Eski Kasımpaşa, Beyoğlu, parke taşlı Tarlabaşı Caddesi, Şişhane <strong>ve</strong> her yer büyük bir<br />

değişimin devamına sahne olmak için hala ayakta gibiydi. Parke taşlı yollar asfalt oluyor, gariban<br />

görünümlü kasap, bakkal, manav gibi eski değerler kaybolmaya yüz tutuyordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!