01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kovalardım. Çocuklar onları kovalayamazdı. Çünkü, kazlar hep birlikte ‘tıııssıssıss’ sesleriyle<br />

taarruz ederdi. Ama ben tıs mıs ayağından korkmazdım. Hepsini önüme kattığım gibi yarış<br />

yaptırırdım. Artık kazlar bile beni görmek istemez olmuştu.<br />

Halam beni çarşıya gönderince, küçük bahçeli bir evin önünden geçmek zorundaydım.<br />

İlk zamanlar sadece öylesine bakardım. Sonraları o ev, beni çekmeye başladı. Kimin evi<br />

olduğunu kesinlikle bilmiyordum. Ama o ev, beni aşırı bir şekilde kendine çekiyordu.<br />

Bir gün o evin bahçesine girmeye karar <strong>ve</strong>rdim. Ağaçlar, iki tane tek kat ev vardı.<br />

Kadınlar beni görünce çok yakınlık gösterdiler. O ev, bir başka geliyordu bana. Beni neden<br />

çektiğini bir türlü anlayamıyordum. Ama çekiyordu işte. O evi bir yerlerden hatırlıyor gibiydim.<br />

Sanki bahçe kapısı, iki tane tek kat ev, bir yerlerden tanıyor gibiydim. Ağaçların sıralanış şekli,<br />

evlerin arasındaki ince beton yol, çiçekler. O e<strong>ve</strong> baktıkça sesler duyar gibiydim. Neden başka<br />

evler değil de, o ev beni çekiyordu?<br />

Sonra o e<strong>ve</strong> sıkça gitmeye başladım. Girişteki ev beni çok daha fazla çekmeye başladı. O<br />

bahçeye girdiğim anda sesler duyar olmuştum. Bazen sıcak, bazen soğuk sesler. Bazen yumuşak,<br />

bazen haykırışlar duyuyordum. O ev, bana bir şeyleri yeniden yaşatır gibiydi. Sihirli bir şey bana<br />

o evi sevdirmeye başlamıştı. O evin tam önündeki kırık koltuğa oturduğumda gözlerimi kapatıp,<br />

kulağımda çınlayan sesleri çözmeye çalışıyordum. Evin sahibi olan kadın, bana limonata, ekmek,<br />

peynir <strong>ve</strong>rirken hep gülümserdi. Onu tanımıyordum. Ama bana karşı çok sıcak davranıyordu.<br />

Köylü bir kadındı. Ama o evin bana bir şeyler yaşattığının sanki bilincindeydi. “Burası senin evin<br />

sayılır. İstediğin zaman gel” demesi beni çok mutlu ediyordu. Sonra o e<strong>ve</strong> yaklaştığımda,<br />

kulağımda çınlayan sesler iyice çoğalmaya başladı. Halama o evden söz ettim. Biraz yüzü<br />

kızardı. Komşunun evi olduğunu söyledi. Başka komşulara sordum. Herkes benden bir şeyler<br />

saklıyor gibiydi.<br />

Evin sahibi kadına sordum. Konuşmak istemedi.<br />

Ve bir gün geldi, beni çeken evin kiracısı kadın, bir hafta sonra taşınacaklarını <strong>ve</strong><br />

kendisine mutlaka uğramamı söyledi. Bir asır gibi gelen bir haftayı nasıl atlattım, bir ben bilirim.<br />

Eşyalarının traktör römorkuna yüklenişine kadar sabretmem gerektiğini söyledi. Nihayet kadın<br />

hariç herkes traktöre bindi. Kadın yanıma gelip çöktü <strong>ve</strong> bana sarıldı. Yanaklarımdan öptü.<br />

Neden bilmiyorum ama kadın ağlıyordu. Uzun süre saçlarımı okşadı, beni defalarca öptü.<br />

Kocasına baktım. Onun da ağladığını gördüm. Ve kadın, final cümlesini söyledi: “Evladım,<br />

burası herkes saklıyor ama burası senin doğduğun ev. Sen burada doğmuşsun. Baban bu evde<br />

oturduğunuzda ölmüş. Sonra annen kalmak istememiş. Bize devretmişti. Ama sana söylememek<br />

şartıyla. Sen bu bahçede çok oynamışsın. Baban bu ağaçların arasına yaptığı salıncakta hep seni<br />

sallarmış.” Ve traktör gözden kayboluncaya kadar bütün aile bana el salladı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!