01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

abamın hakkını ben alacakmışım. Sokaklarda <strong>ve</strong> cezaevi koğuşlarında yaşamış olduğum için,<br />

dünyadan haberim yoktu. Tek <strong>ve</strong>kalet <strong>ve</strong>rmeyen ben kalmışım. Büyük amcam göz durumumu<br />

biliyordu ama pek oralı bile olmamıştı. Aniden beni Ankara’ya çağırdı. Vehbi Koç Göz<br />

Vakfı’ndan benim için randevu almış. Hastaneye gittik. Bir doktor gözüme kısaca baktı. Amcam<br />

ile bir şeyler konuştular ama ben duyamıyordum. “Merak etme, gözün yapılacak. Ama sen önce<br />

bana <strong>ve</strong>kalet <strong>ve</strong>rmelisin” dedi. Benden başka herkes <strong>ve</strong>kalet <strong>ve</strong>rmişti. Kırıkkale’ye gittik. Büyük<br />

amcam artık müteahhit olarak tanınıyordu. Bana öğlen <strong>ve</strong> akşam yemeği yedirdi. Noterden<br />

<strong>ve</strong>kaletimi <strong>ve</strong>rdim. Güzeltepe Mahallesi’nde kalan son bahçeli ev babaannemin eviydi <strong>ve</strong> artık<br />

orası da yarı beton yığını haline <strong>gelmiş</strong>ti. İstanbul’da yaşayan küçük amcam <strong>ve</strong> küçük halamdan<br />

duyduğuma göre, 1.400.000 lira alacaktık. Büyük amcam her şeyin adaletli olacağını söyleyerek<br />

beni garaja götürdü. Otobüs biletimi alıp yolcu etti.<br />

Yine düştüm İstanbul’a. Küçük amcamın karısı olan yengem, küçük yaşta annesini kaybetmiş <strong>ve</strong><br />

babası tarafından çok dövülmüş bir kadındı. Çok zor yıllar yaşamış <strong>ve</strong> bu yüzden çok sinirliydi.<br />

Bir gün kendi çocuklarına kızdı ama hırsını benden çıkarmaya kalktı. İnsanın kendi evi<br />

olmayınca, her şey batıyordu. Yengem benim annem değildi. Başında kendi iki çocuğu varken,<br />

ben fazla geliyordum. Çok iyiliğini gördüm. Bunu inkar edemem. Fakat bir anda parlayıp çok<br />

ağır sözler söylüyordu. Sonra pişman oluyordu. Bir gün <strong>yine</strong> bağırdı. Karşılık <strong>ve</strong>rdim <strong>ve</strong> birkaç<br />

parça giyecek alarak evi terk ettim. (Askeri darbe olduğunda kafam kıyaktı <strong>ve</strong> epey caz<br />

yapmıştım. Tam hatırlayamadığım için yazmak istemiyorum. Tek hatırladığım, günlerce<br />

haplanmış vaziyet nezarethanede kaldığımdı.)<br />

Bir zaman sonra, Beyoğlu’nda sigara <strong>ve</strong> viski işlerine başladım. Balıkpazarı girişinde<br />

hala piyasada zor bulunan hakiki Samsun satışı iyi gidiyordu. Yabancı sigaralardan da iyi yol<br />

buluyorduk. İthalatı serbest bırakılmasına karşın, kaçak mal daha ucuza geldiği için tercih<br />

ediliyordu. Gece dandik sigara <strong>ve</strong> viski satardık arkadaşlarla. ‘Ameliyatlı Sigara’ dediğimiz<br />

yöntemden iyi para kazanırdık. Paketin altından açıp, bir aralar en kaliteli sigara olduğu<br />

iddiasıyla piyasaya sürülen ‘Sipahi’ <strong>ve</strong> ‘Barış’ sigaralarından doldururduk. Tek sigara satanlara<br />

<strong>ve</strong>rdiğimiz Marlboro ayrı karımız olurdu. Her sigaradan iyi para kazanırdık. Marlboro hastası<br />

insanlar vardı <strong>ve</strong> paket alamadığı için, tek alırdı. Sipahi <strong>ve</strong> Barış nasıl en kaliteli sigaraydıysa,<br />

içen bir daha içmez olmuştu. Güya, Marlboro’ya rakip olarak piyasaya sürülmüştü. Karton işi de<br />

yapıyorduk. Marlboro kartonunu <strong>yine</strong> ameliyat dediğimiz yöntemle çok dikkatlice açıyor <strong>ve</strong> içine<br />

birinci paketleri yerleştiriyorduk. İşlek sokaklardan geçen arabalara karton kasnaklardık. Devamlı<br />

karton alan müşteriye <strong>ve</strong>rmemiz zaten olmazdı. Beni yeni yüzümle gören gayri meşru yolcusu<br />

arkadaşlar çok üzülmüşlerdi. Kendi otel paralarını zor çıkartırken, benim için ameliyat parası<br />

biriktirmek isteyenler bile oldu. Bu sadece bir hayalden ibaretti. Sigara işinden Beyoğlu Ekipler<br />

Amirliği’ne çok düştüm. Hırsızlık işinden hiç girmediğim bu yeni karakol, bizi iki günde bir<br />

yakalardı. Samsun sigaralarını halka satıp parasını bize <strong>ve</strong>rirdi. Sonra o parayı günlerce<br />

kalacağımız karakolda harcamak zorunda kalırdık. Karakolu kirleten bizdik. Süpürgeden sabuna<br />

her şeyi alırdık. Bizim yüzümüzden tonlarca kağıt, kalem, daktilo şeridi gidiyordu. Almazsak<br />

olmazdı. Bir daha bize fezleke keserlerken zorluk çekermişiz.<br />

Günlerce nezarethanede yatardık. Karakolun yemek <strong>ve</strong> sigara dahil bütün masraflarını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!