01.03.2013 Views

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

HAYATIM HARBİDEN ROMAN Önsöz Bilinmezden gelmiş ve yine ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gibi büyük bir enjektörü belimin üzerinden kemiğe soktular. Bir çeşit beyinde kurtlanma gibi bir<br />

hastalık olduğunu söyledi hastabakıcı. Bel kemiğime sokulan kalın iğne bas bas bağırtıyordu.<br />

Çekilen suya bakarak beynin su durumu anlaşılacakmış. Günlerce sürdü bu büyük iğneyi batırıp<br />

çıkarma işi. Damaklarıma çakılan çividen daha berbat gibiydi. Dolması zor büyük enjektör, sıvıyı<br />

çektikçe, beynimden bir şeyler çıkartılıyormuş, kopartılıyormuş gibi geliyordu.<br />

Sonraki günlerim ‘İntaniye Servisi’nde geçti. Tatlı yasak. Tuzlu yasak. Sadece yoğurtlu<br />

makarna, bol sulu haşlama et <strong>ve</strong> cacık. Dokuzuncu gün isyan ettim. Hastabakıcılar öbür servislere<br />

tulumba, kadayıf falan götürüyor. Gördükçe çıldırıyorum. Sonunda servis arabasının birine<br />

saldırdım. Üç tulumba tatlısını ağzıma soktum. Hastabakıcı enseme vurarak dışarı çıkarttırdı.<br />

Kalktım. Öbür servis arabasında kadayıf tepsisini gördüm. Bu kez o servis arabasına saldırdım.<br />

Kadayıfı da ağzımdan çıkarttırdılar. Bir damlacık şerbetin tadı bile harika <strong>gelmiş</strong>ti. Onlara<br />

kızmamın bir manası olamazdı. Çünkü, tatlı <strong>ve</strong> tuzlu hiçbir şey yememem gerekiyordu. Fakat,<br />

can çekiyordu işte.<br />

Aylar sonra cebimden çıkan kağıtları <strong>ve</strong>rdiler. Neden bilmem ama, İsfendiyar’ı aramışım.<br />

Sonra aradığımı unuttum. Hiç ummadığım bir öğlen vakti, karşımda İsfendiyar’ı gördüm. Beni<br />

zor tanıdı. Sarılıp öpüştük. Oturduk <strong>ve</strong> konuşmaya başladık. Yüzümün yeni şeklini <strong>ve</strong><br />

bitkinliğimi gördüğünde gözlerinin dolduğunu fark ettim. Yıllar önce dükkanını soyduğum<br />

İsfendiyar, benim halime bakıp ağlamamak için kendini zor tutuyordu. “Yaktın kendini be<br />

aslanım. Sen de her insan gibi çalışıp yaşasaydın ne olurdu. Bunlar başına hiç gelmezdi.” sözünü<br />

defalarca tekrarladı. Canım ne istediyse hemen aşağı inip büfeden alıp geldi. Cebinden parasını<br />

çıkardı. Yarısını bırakıp gitti. Kendisini neden aradığımı hala bilemiyorum. Cevizli’de<br />

çalışıyordu <strong>ve</strong> bana gelmesi çok zordu.<br />

Dört buçuk aylık en uzun yatan hasta olarak torpilli sayılıyordum. ‘İntaniye Servisi’nden<br />

kurtulduğum için keyfim yerindeydi. İyileştiğimde benimle evleneceğini söyleyen Nermin<br />

hemşireye gerçekten aşık olmuştum. Canım ne yemek isterse, evinde yapıp sefertası ile<br />

getiriyordu. Zeynep Kamil Hastanesi’nin talebe hemşireleri de bana çok moral <strong>ve</strong>riyordu. Benim<br />

için çiçek toplayıp getirmeleri çok büyük incelikti. Onlarla çok iyi dost olduk. Şimdi kaç yıllık<br />

hemşire olmuşlardır kim bilir? Beni hatırlarlar mı bilemem? Hatırlarlar belki. Kapıdaki nöbetçi<br />

asker bile beni tanıyordu. Yılbaşı gecesi doktor <strong>ve</strong> hemşireler bana hediyeler almıştı. Zor, acı ama<br />

aynı zamanda tatlı günlerdi.<br />

Gün geldi, tam olmasa da iyileştim. Zaten para <strong>ve</strong>rmeyeceğim belliydi. Hastaneye daha<br />

fazla yük olmak istemiyordum. Benim işgal ettiğim yatağa, başka birinin de ihtiyacı olacaktı.<br />

Nermin hemşireyle evlenmeyi kafaya takmıştım. “Ben sana moral <strong>ve</strong>rmek için söylerdim bunu.<br />

Ben evliyim <strong>ve</strong> iki çocuğum var. Bana kızdın mı?” demesine sadece güldüm. Ona sarıldım.<br />

Servisteki herkesle <strong>ve</strong>dalaştım. Bana çok yakınlık gösteren, benim sevdiğim yiyecekleri evinde<br />

hazırlayıp getiren, yılbaşında bana hediye alan Nermin hemşireye nasıl kızardım.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!