27.02.2013 Views

tmmob makina mühendisleri odası - Erim SEVER

tmmob makina mühendisleri odası - Erim SEVER

tmmob makina mühendisleri odası - Erim SEVER

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>tmmob</strong><br />

<strong>makina</strong> <strong>mühendisleri</strong> <strong>odası</strong><br />

YENİLENEBİLİR<br />

ENERJİ KAYNAKLARI<br />

SEMPOZYUMU VE SERGİSİ İSİ<br />

BİLDİRİLER KİTABI<br />

Editör:<br />

Yrd. Doç. Dr. Şükrü SU<br />

MMO Yayın No: E / 2001 / 275<br />

EKİM 2001 - KAYSERİ


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

<strong>tmmob</strong><br />

<strong>makina</strong> <strong>mühendisleri</strong> <strong>odası</strong><br />

Sümer Sokak No: 36 /1 - A Demirtepe, 06440 ANKARA<br />

Tel: (0 312) 231 31 59; 2313164; 23180 23; 23180 98<br />

Fax -.(0 312)2313165<br />

e-posta : mmo@mmo.org.tr<br />

web : http://www.mmo.org.tr<br />

MMO Yayın No : E / 2001 / 275<br />

ISBN : 975 - 395 - 465 - 4<br />

Bu yapıtın yayın hakkı Makina Mühendisleri Odası'na aittir. Kitabın hiçbir bölümü<br />

değiştirilemez. Makina Mühendisleri Odası'nınizni olmadan elektronik, mekanik vb. yollarla<br />

kopya edilemez ve çoğaltılamaz. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.<br />

KAPAK TASARIMI<br />

DİZGİ<br />

BASKI<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

İlhan İNCETÜRKMEN - (0 352) 320 43 53<br />

İNCETÜRKMEN LTD.ŞTİ. - TMMOB MMO KAYSERİ ŞUBESİ<br />

NETFORM MATBAACILIK AŞ. - KAYSERİ


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

GÜNEŞİ İZLEYEN SİSTEMİN SABİT SİSTEME GÖRE KIYASLANMASI<br />

ÖZET<br />

F. Birsen Turgu ALAÇAKIR<br />

Balacakir@eie.gov.tr<br />

Bu çalışmada, EİE İdaresi Yeni Enerji<br />

Kaynaklan Araştırma Parkında kurulan güneşi<br />

izleme sistemi tanıtılmakta, güneşi izleyen<br />

yüzeye gelen enerji ile sabit bir eğime gelen<br />

enerji karşılaştırılmaktadır.<br />

ABSTRACT<br />

in this study; a solar tracker system installed at<br />

The Survey Park of New Energy Resources of<br />

EIE is presented. The comparision of the<br />

energy output of tracker system with a fixed<br />

one has been determined.<br />

GİRİŞ<br />

Güneşi izleyerek, gelen enerjiden maksimum<br />

faydalanmayı amaçlayan sistemler, dünyada<br />

çeşitli firmalarca üretilmektedir. Bunlardan<br />

başlıcaları; siemens, solarex, kyocera, hoxan,<br />

BP gibi firmalardır. Standart izleyici sistemlerin<br />

boyutları 2 ile 14 modüllü panel veya daha<br />

büyük boyutlarda panel oluşturulacak şekilde<br />

dizayn edilmektedir. Bu sistemler gelen<br />

enerjiden % 20' nin üzerinde faydalanım elde<br />

edilmesini sağlamaktadır. Bu tebliğde bir yıl<br />

içinde alınan ölçümlerde izleyici sistemlerden<br />

ne oranda fazla enerji üretildiği hesaplanmıştır.<br />

SİSTEMİN TANITIMI<br />

Sistem, bir ayak üzerine monte edilmiş tek<br />

eksen üzerinde dönerek, güneş saat açısını<br />

izleyen izleyici tabla, 2 adet Epley solarimetre<br />

ve Kipp & Zonnen integratörden oluşmaktadır.<br />

Güneşi izleyici sistem; güneş pilleri,<br />

solarimetre gibi aletlerin üzerine<br />

yerleştirildiği, iki ucunda içinde ısıya duyarlı<br />

sıvılaştırılmış özel bir gaz bulunan iki bölme,<br />

bu bölmeleri birleştiren ve sıvı akışını sağlayan<br />

bakır bir boru, iki uçta gölgeleyici Aliminyum<br />

plakalar ve toprağa monte etmek için bir<br />

ayaktan oluşmaktadır. Şekil l'de görüldüğü<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

115<br />

Yusuf KORUCU<br />

Ykorucu@eie.gov.tr<br />

gibi, gün doğuşu sırasında izleyicinin yüzeyi<br />

batıya yöneliktir. Güneş doğudan yükselirken,<br />

izleyicinin batı tarafındaki gölgelenmemiş<br />

kısım direk ve yansıyan ışınlarla ısıtılır. Bu<br />

ısınma, bölmeler içinde sıkıştırılarak<br />

sıvılaştırılmış olan gazın buharlaşmasını sağlar.<br />

Oluşan buhar basıncı sıvılaştırılmış gazın karşı<br />

yöne yani gölgeli tarafa doğru aktarılmasına<br />

neden olur. Bu durumda ağırlık noktası kayan<br />

izleyici tabla, doğuya doğru hareket ederek,<br />

yüzünü doğuya döndürür. Sıvının hareketi,<br />

alüminyumdan yapılmış gölgeleyici plakalar ile<br />

kontrol edilir. İzleyici tablanın bir kolu diğer<br />

kolundan daha fazla güneşe maruz kalırsa,<br />

buhar basıncı nedeniyle sıvı, daha soğuk olan<br />

gölgeli tarafa doğru hareket eder. Kolların iki<br />

ucu da eşit bir şekilde gölgelenene kadar<br />

tablanın ağırlık noktası kayar ve böylece<br />

güneşi izlemiş olur (Şekil 2). İzleyici saatte<br />

yaklaşık 15 derece dönerek güneşi takip<br />

etmektedir. İzleyici tabla içindeki sıvı bir<br />

tarafından diğer tarafına doğru hareket ederken<br />

sürekli dengede kalır (Şekil 3). Şekil 4'de<br />

görüldüğü gibi izleyici sistem günlük çevrimini<br />

batıya doğru yönelerek tamamlar. Gece<br />

boyunca bu pozisyonda kalır. Ertesi gün güneş<br />

doğarken batıdaki yüzünü doğuya çevirir ve<br />

aynı hareketi tekrarlar.<br />

ALINAN ÖLÇÜMLER VE DEĞERLENDİRMELER<br />

Güneşi izleyen sistem, EİE Yenilenebilir Enerji<br />

Kaynaklan Araştırma Parkında<br />

konumlandınlmış ve solarimetrelerden biri,<br />

üzerine monte edilmiştir. Diğer solarimetre de<br />

sabit bir eğimde olan sehpa üzerine<br />

yerleştirilmiştir. Her iki solarimetre bir<br />

integratöre bağlanmıştır. İntegratör bir saat<br />

içinde gelen güneş ışnım değerlerini toplayarak<br />

saatlik enerji değerlerini hesaplamaya<br />

programlanmıştır. Ölçümler Temmuz 1999<br />

tarihinden Kasım 2000 tarihine kadar gün<br />

doğuşu ile gün batışı arasındaki süreç içinde<br />

sabit ve izleyici sistemlerden gelen veriler<br />

integratör hafızasında toplanmıştır.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

A.<br />

\ X<br />

/fail<br />

Şekil 1 - Güneşin Doğuşu<br />

Şekil 3 - Öğleden Sonra<br />

Daha sonra bu veriler önce saatlik, sonra<br />

solarimetreler arasında bulunmuş olan<br />

kalibrasyon katsayısı ile düzeltilmiştir.<br />

Şekil 5 'de Temmuz ayından seçilen iki gün<br />

boyunca her iki solarimetreden alınan ölçümler<br />

değerlendirilmiştir. 23-24 Temmuz 1999 da<br />

yapılan birer günlük ölçüm sonuçları<br />

incelendiğinde, sabahın erken saatlerinde sabit<br />

sistem güneye yönelik, izleyici ise hala önceki<br />

akşamdan kaldığı konumda yani batıya yönelik<br />

pozisyondadır. Güneşe doğru yönelene kadar<br />

geçen süre içinde sabit sistemden alınan enerji<br />

değerleri izleyiciye göre daha fazladır. İzleyici<br />

güneşe doğru yöneldikten sonra izlemeye<br />

başlar. Öğlen saatlerinde her iki sistemin<br />

güneşe yönelimi eşitlenir. Güneş batıya<br />

kayarken, izleyici güneşi izlemeye devam eder,<br />

sabit sistem ise güneş ışınlarını güney batıdan<br />

eğik bir şekilde almaya devam eder. İzleyici<br />

sistem günün ilk yansında güneşi izlemekte<br />

geç kalırken, günün ikinci yarısında tam olarak<br />

izler. Az bulutlu ve açık günlerde izleyici<br />

sistem, güneşten gelen ışınları dik olarak<br />

algılayacak şekilde güneşi izlemeye devam<br />

eder. Şekil 6 ve 7'de Eylül ve Ekim aylarında<br />

açık günlerde alınan ölçümler<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

116<br />

Şekil 2 - Öğleden Önce<br />

Şekil 4 - Güneşin Batışı<br />

t<br />

günlük bazda bilgisayar ortamına aktarılarak,<br />

değerlendirilmektedir. Bulutlu günlerde<br />

izleyici sistem, güneşi izlemekte güçlük çeker.<br />

Çoğu kez konumunu değiştiremez. Bu<br />

durumlarda sabit sistemin algıladığı enerji<br />

daha fazla olabilmektedir. Şekil 8'de Eylül<br />

ayında birbirini ardışık iki bulutlu günde<br />

izleyici ve sabit sistemin verilerinden<br />

görüldüğü gibi, izleyici sistem sabahın erken<br />

saatlerinde batıdaki yüzünü doğuya çevirdikten<br />

sonra güneşi izlemekte, öğlen saatinde hava<br />

bulutlandığından gelen enerjide bir düşme<br />

gözlenmekte, saat 14:00 civarında tekrar<br />

ortaya çıkan güneşi izlemeye devam ederken,<br />

sabit sistem güneş ışığını güney batıdan<br />

almaktadır. 14 Eylüldeki grafik incelendiğinde,<br />

önceki gün batıda kalan izleyici, hava çok<br />

bulutlu olduğundan yüzünü doğuya<br />

döndürmekte güçlük çeker ve güneşi<br />

izleyemez. Bu süre içinde sabit sistemin<br />

yüzeyinin daha fazla enerji aldığı görülür.<br />

SONUÇ<br />

Bu çalışmada, güneşi pasif olarak izleyen bir<br />

izleyici ile sabit bir sistemin aldıkları enerjiler<br />

karşılaştırılmıştır. İzleyici günün ilk yarısı<br />

-J.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

yüzünü batıdan doğuya döndürmek için zaman<br />

kaybederek gecikmeli olarak güneşi izlemeye<br />

başlar. İkinci yarısı ise tam olarak izler. Açık<br />

bir gün için, bu izleme sırasında enerji<br />

kazanımı, enerji kazanım oranı:<br />

Enerji Kazanım Oranı=(E ideyici - E sabit )/E sabit<br />

şeklinde formülleştirilmiş ve %24 olarak<br />

bulunmuştur. Daha önce de bahsedildiği gibi,<br />

pasif sistem sabah güneşi yakalayıncaya kadar<br />

gecikmektedir. Sistem aktif bir sistem olup,<br />

sabah hareketine doğudan başlasaydı, % 24<br />

olan enerji kazanım oranı % 31 olabilecekti.<br />

Bir sene boyunca yapılan ölçümlerde, aylara<br />

T d)<br />

111<br />

1000,00<br />

800,00<br />

600,00<br />

400,00<br />

200,00<br />

0 00<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

23 Temmuz 1999<br />

göre değişmekle birlikte ortalama olarak<br />

enerjiden %20'den fazla faydalanım olduğu<br />

görülmüştür.<br />

İzleyicinin maliyeti yaklaşık 3 güneş pili<br />

maliyetinde olup üzerinde iki güneş pili<br />

taşımaktadır. Bu sistem sabit duran 2.4 güneş<br />

pilinin ürettiği enerjiyi üretmektedir. Halbuki<br />

sistemin maliyetine eşdeğer yatırım ile 5 adet<br />

güneş pili alarak daha fazla enerji üretmek<br />

mümkün olmaktadır. Buradan da görüldüğü<br />

gibi takip edici sistemler ekonomik olmaktan<br />

uzak görünmektedir. Ancak bu iki güneş pili<br />

taşıyan bir sistem için geçerli olup sistem<br />

büyüdüğünde ekonomik olma şansına sahip olabilir.<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00 19:00<br />

-J<br />

j<br />

I<br />

I<br />

! /<br />

! L1/ Af<br />

' I<br />

/<br />

/<br />

/<br />

/<br />

y<br />

i<br />

i<br />

1<br />

1<br />

Zaman (saat)<br />

24 Temmuz 1999<br />

,*'<br />

-^<br />

\<br />

!<br />

\<br />

\ \<br />

F<br />

L-<br />

ı<br />

1<br />

|<br />

•— izleyici<br />

•- sabil<br />

j<br />

i<br />

1<br />

v i<br />

\ i<br />

\ !<br />

\ |<br />

\j \<br />

v !\<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00 19.00<br />

Zaman (saat)<br />

Şekil 5: Temmuz Ayı İzleyici Ve Sabit Sistemin Davranışı<br />

117


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

22 Eylül 1999<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00<br />

Zaman (saat)<br />

17 Eylül 1999<br />

06:00 07:00 CftOO 0900 10:00 11:00 1200 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 1ft00<br />

Zaman (saat)<br />

Şekil 6: Eylül Ayı Sabit Sistem ve İzleyici Davranışı<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

118


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

900,0<br />

800,0<br />

700,0<br />

.E 600,0<br />

§. 500,0<br />

» 400,0<br />

ILI<br />

300,0<br />

200,0<br />

100,0<br />

0,0<br />

IUUU '<br />

800<br />

İN<br />

,Ej600<br />

IAA) E<br />

1<br />

»400<br />

LU<br />

200<br />

0<br />

r1/ A<br />

J<br />

/<br />

04 Ekim 1999<br />

\<br />

-•-izle yicij<br />

-•-sab it i<br />

—<br />

\\<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00<br />

t<br />

I /<br />

4/<br />

//<br />

t<br />

*<br />

A<br />

1<br />

/<br />

Zaman (saat)<br />

06 Ekimi 999<br />

x<br />

\ \<br />

\ \<br />

\ \<br />

J \<br />

j H<br />

\<br />

• izleyici<br />

-»-sabit<br />

\<br />

:<br />

y<br />

4 iT"t" **<br />

I<br />

i<br />

1<br />

i<br />

i<br />

j<br />

I<br />

]<br />

i \<br />

\<br />

\ \<br />

\ \<br />

•<br />

X. \<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00<br />

Zaman(saat)<br />

Şekil 7: Ekim Ayı Sabit Sistem ve İzleyici Davranışı<br />

Makina Mühendisleri Odası 119


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

800,00<br />

700,00<br />

100.00<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

13 Eylül 1999<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00<br />

Zaman (saat)<br />

14 Eylül 1999<br />

06:00 07:00 08:00 09:00 10:00 11:00 12:00 13:00 14:00 15:00 16:00 17:00 18:00<br />

Zaman (saat)<br />

Şekil 8: Bulutlu Günlerde Eylül Ayı Sabit Sistem ve İzleyici Davranışı<br />

120


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

KURUTMADA KULLANILAN HAVA ISITMA KOLLEKTÖRLERİNİN<br />

DENEYSEL KARŞILAŞTIRILMASI<br />

Hikmet DOĞAN* Sezayi YILMAZ**<br />

*Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitimi Bölümü 06500 ANKARA<br />

••Karaelmas Üniversitesi Karabük Teknik Eğitim Fakültesi Enerji Eğitimi Bölümü KARABÜK<br />

Bu çalışmada, tarafımızdan tasarlanıp, yapılan<br />

dört ayrı tip hava ısıtma kollektörü (tabii<br />

dolaşımlı düz kollektör, tabii dolaşımlı boru<br />

ısıtmalı oval kollektör, kapalı sistem ısı borulu<br />

düz kollektör ve hava ön kurutmalı cebri sistem<br />

düz kollektör) aynı şartlarda denenerek<br />

verimleri ve kurumaya olan etkileri<br />

karşılaştınlmıştır. Kollektörlerin ısıtma<br />

yüzeyleri 0,5 m 2 olarak tasarlanmış ve hava<br />

debileri deney sırasında hava akış miktarına<br />

göre debi ölçerle (anamometre) tespit edilmiştir.<br />

Sözü edilen 45° kollektörlerin güneşten<br />

aldıkları ısıyı havaya aktarma miktarları,<br />

kollektör çıkış havası sıcaklığı ölçülerek<br />

bulunmuştur. Yapılan deneyler neticesinde ön<br />

kurutmalı kollektörün havasının daha çabuk<br />

ısındığı tespit edilmiştir.<br />

ABSTRAC<br />

in this study, four different type of airheating<br />

collectors have been designed and constructed.<br />

These have been tested and compared with each<br />

other for their efficiency and effects on drying<br />

capabilty. The heating surfaces of collectors<br />

have been designed as 0,5 m 2 , and the flow<br />

rates of the air have been measured by a<br />

flowmeter (anamometre). The heat transfered<br />

from these angled at 45°collectors has been<br />

calculated by measuring outlet temperature of<br />

the collector.<br />

The results showed that the air of drying<br />

collector is heated quicker.<br />

1. GİRİŞ<br />

Kainattaki en önemli ve en büyük enerji kaynağı<br />

şüphesiz güneştir. Özellikle son yıllarda<br />

fosil kökenli yakıtların çevreyi alabildiğine<br />

kirlettiklerinden, insanlık alemi en ucuz ve<br />

temiz olan güneş enerjisinden daha iyi ve daha<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

121<br />

fazla faydalanmanın yollarını aramaktadırlar.<br />

Pratik hayatta güneş enerjisinden en yaygın<br />

olarak faydalanmanın yolu; güneş kollektörleri<br />

aracılığıyla olmaktadır. Kollektörlerle toplanan<br />

güneş enerjisinin miktarı; kollektörün<br />

konulduğu yere, yönüne, eğim açısına, günün<br />

ve yılın zamanlarına bağlıdır. Uygun şartlarda<br />

kollektör tarafından emilen güneş ışınımı en<br />

fazla 1000 W/m 2 kadardır. Bunun yaklaşık 750<br />

W/m 2 'si kullanılır ısı enerjisine<br />

dönüştürülebilmektedir [1,2]. Bunun için,<br />

değişik amaçlar için değişik güneş kollektörleri<br />

uygulama alanları bulmaktadır. Bu<br />

kollektörlerin başlıcalarını düzlem yüzeyli<br />

kollektörler [1,2,3,4], parabolik [4,5], parabolik<br />

odaklamalı kollektörler [4,6], parabolik ya da<br />

düzlem olup, güneş ışınını takip edecek şekilde<br />

tasarlanan kollektörler [6] ve kışın donmaya<br />

karşı uygulamaya konulan ısı borulu [7] ya da<br />

donmaya dayanıklı akışkanlı kollektörler<br />

oluştur-maktadır.<br />

Ayrıca; yoğunlaştırıcı güneş kollektörleri soğurucu<br />

ve yoğunlaştırıcı yüzey elemanları<br />

deney-sel olarak incelenmiş, soğurucu yüzey<br />

için siyah nikel soğuruculuğunun 0.9 ve<br />

yayıcılığının da 0.3 olduğu deneysel olarak<br />

belirlenmiştir [8]. Başka bir çalışmada da<br />

parabolik güneş yoğunlaş tıncısmın etkinliğini<br />

belirlemek için, pompalı ve doğrudan akışkanı<br />

ısıtan sistemle çalışan bir parabolik güneş<br />

kollektörünün tasarımı ve uygulaması<br />

yapılmıştır [9]. Parabolik kollektör-lerin<br />

denenmesinden sonra bir de güneş ışınlarını<br />

takip eden odaklamalı kollektörler denenerek<br />

verimin artırılması düşünülmüş ve bunda<br />

başarılı da olunmuştur [10].<br />

Bu çalışmada dört ayrı tip ve özellikte güneş<br />

kollektörü ile havanın ısıtılması ve ısınan havanın<br />

da kurutmada kullanılması deneysel olarak<br />

karşılaştınlmıştır. Çalışmaya başlamadan önce,<br />

bu amaçla yapılmış tabii dolaşımlı kurutma sistemleri<br />

incelenmiş [11,12] ve bu bilgiler


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Şekil 1. Ön hava kurutmalı kollektör<br />

ışığında bir tabii dolaşımlı düz saç kanal<br />

kollektör, bir oval borulu kollektör, bir cebri<br />

akımlı kapalı sistem düz ısı borulu kollektör ve<br />

bir de cebri akımlı hava ön kurutmalı kollektör<br />

tasarlanarak yapılmış, aynı şartlarda karşılıklı<br />

denenerek farkları gözlemlenmiştir.<br />

2. KOLLEKTÖRLERİN TASARIM VE<br />

UYGULAMASI<br />

Değişik özelliklere sahip, 0,5 m 2<br />

yüzey alanlı<br />

dört ayrı kollektör eğimleri 45° olmak üzere<br />

aşağıda özellikleri belirtildiği gibi tasarlanıp,<br />

imal edilerek, kurutma havası üzerindeki sıcaklık<br />

tespitleri yapılmıştır.<br />

2.1. Ön Hava Kurutmalı Kollektör<br />

Nem yönünden fakir (kuru) havanın daha<br />

çabuk ısınacağı düşünülerek Şekil 1. 'de<br />

görüldüğü gibi bir sistem düşünülmüştür.<br />

Dış havanın nemini çekebilmek için, hava<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

122<br />

DIŞ HAVA GİRİŞİ<br />

ATIK HAVA<br />

kollektöre girmeden bir soğutma <strong>makina</strong>sı<br />

düşünülerek, sistem havası önce soğutma<br />

<strong>makina</strong>sının buharlaştırıcısmdan (evaporatöründen)<br />

geçecek şekilde tasarlanmıştır.<br />

Buharlaştıncıdan geçerken soğuyacak olan<br />

havanın güneş enerjisi ile tekrar<br />

ısınabilmesi için de, şekilde görüldüğü gibi<br />

45° eğimli bir düz kanal kollektör<br />

tasarlanmıştır. Kollek-törden geçerek ısınan<br />

havanın kullanılabilmesi için de kanal<br />

çıkışına 50 x 50 x 50 cm ölçülerinde bir<br />

kurutma hücresi yapılmıştır.<br />

2.2. Kapalı Sistem Isı Borulu Güneş Kollektörii<br />

Bu çalışmada sistem yine kurutma amaçlı<br />

kollektör, soğutma <strong>makina</strong>sı ile birlikte düşünülmüştür<br />

(Şekil 2.). Sistem dış havaya tamamen<br />

kapalıdır. Güneş kollektörii ısı borulu ola-


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ISI BORULU<br />

GÜNEŞ KOLLEKTÖRÜ<br />

\<br />

\<br />

Şekil 2. Isı borulu güneş kollektörlü kapalı sistem<br />

rak tasarlanıp, ısı borulannın yoğuşturucu kısmı<br />

havanın geçtiği kanal içine yerleştirilerek,<br />

kollektör-den alınan ısının kanaldan geçen havaya<br />

aktanl-ması sağlanmıştır. Soğutma<br />

<strong>makina</strong>sının buhar-laştırıcısı, kanal içine<br />

yerleştirilmiştir. Kollektör-den • aldığı ısı ile<br />

sıcaklığı yükselen hava, kurutu-lacak<br />

materyalden buhar çekerek nem miktarı<br />

arttıktan sonra, buharlaştıncıdan geçerken<br />

sıcak-lığı düşüp, doygunluk sının altındaki<br />

nemi bırak-ması sağlanmıştır. Böylece her<br />

seferinde kollek-törde ısınırken bağıl nemi ve<br />

yoğunluğu düşen dolaşım havası, kurutulan<br />

malzemeden nem çeke-rek bağıl neminin ve<br />

yoğunluğunun artması sağlanmıştır.<br />

2.3. Tabii Dolaşımlı Düz Güneş Kollektörü<br />

Şekil 3. 'de görüldüğü gibi, yine hava ısıtmak<br />

için, atmosfere açık, tabii dolaşımlı düz güneş<br />

kollektörü düşünülmüştür. Bu kollektör 0.5 x<br />

1.0 x 0.05 m ölçülerinde tasarlanmış ve çıkışına<br />

da 0.5 x 0.5 x 0.5 m ölçülerinde bir kurutma<br />

hücresi bağlanmıştır. Isınan havanın yükseleceği<br />

gerçeğinden hareketle, hava tamamen<br />

tabii dolaşımlıdır. Isınan havanın yoğunluğu<br />

azalıp, yükseldikçe, yerini kollektörün altından<br />

giren, sıcaklığı daha düşük olan havanın alacağı<br />

düşünülmüş ve ısınan hava da kurutma hücresine<br />

verilerek, kurutma amaçlı olarak kullanılmıştır.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

ISI BORUSU<br />

KANATÇIKLARI /\<br />

123<br />

ISI BORULU KANAL<br />

BUHARLASTIRICI<br />

KURUTMA HÜCRESİ<br />

DEVİR-DAİM<br />

2.4.Tabii Dolaşımlı Kanal Hava Isıtmalı Oval Kollektör<br />

Oval bir kollektör içinden kurutma havasının<br />

tabii olarak dolaşacağı 22 cm çapında bir kanal<br />

düşünülmüş ve bu kanalın dış hava giriş ağzı<br />

Şekil 4. 'de görüldüğü gibi, kollektörün alt kısmından<br />

dışarıya çıkarılmıştır. Kollektörün üstü<br />

koruyucu camla ve kanalın geçtiği alt ve üst duvarlar<br />

da başka malzemelerle izole edilerek,<br />

içeride ısınan havanın dışarıya akması<br />

engellenmiştir. İç yan duvarlar parlak<br />

alüminyum yansıtıcı kağıtla kaplanarak,<br />

üzerline düşen ışınımın kanala yansıtılması<br />

sağlanmıştır. Böylece kanal içinden geçen boru<br />

içindeki hava çevreden ısı alarak yükselirken,<br />

sıcaklığı daha düşük olan havanın alttan sisteme<br />

girmesi sağlanmıştır.<br />

Bu sistemde ısınan hava kurutma amaçlı olarak<br />

düşünüldüğü için, önceki sistemlerde olduğu<br />

gibi bir kurutma hücresi düşünülmüş ve ısınan<br />

hava bu hücrede kurutmada kullanılmıştır.<br />

Sistem tamamen tabii dolaşımlıdır.<br />

3. DENEYLER VE SONUÇLARI<br />

Deneyler temmuz ayı şartlarında yapılmıştır.<br />

Sistemler ayrı ayrı birbirilerini gölgeleme olmayacak<br />

şekilde güney yönünde 45° eğim yapacak<br />

şekilde yerleştirilmiştir. Deneylere yerel saatle<br />

9°° 'da başlanarak 18°° 'e kadar devam<br />

edilmiştir. Deney esnasında sisteme giren<br />

havanm (dış havanın) sıcaklığı, kollektörden<br />

çıkıp hücreye giren havanın sıcaklığı, sistemi<br />

terk eden havanın sıcaklığı ve kuruma hücresine


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

DIŞ HAVA GİRİŞ<br />

DIŞ HAVA GİRİŞ<br />

GÜNEŞ IŞINLARI<br />

GÜNEŞ IŞINLARI<br />

Şekil 3. Serbest dolaşımh düz kanal tipi güneş kollektörü<br />

Şekil 4. Kanal hava ısıtmalı oval kollektör<br />

Makina Mühendisleri Odası 124<br />

ATIK HAVA<br />

KURUTULAN<br />

KURUTMA HÜCRESİ


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

120<br />

o — « CN CO ro '^ -<br />

Zaman (Saat)<br />

Şekil 5. Deney sonuçlarının karşılaştırılması<br />

o<br />

<br />

o<br />

o co<br />

(35<br />

o<br />

o o<br />

o<br />

co<br />

o<br />

o<br />

"-<br />

o<br />

co<br />

o<br />


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Zaman<br />

9 00<br />

930<br />

10°°<br />

ıo 30<br />

11°°<br />

İl 30<br />

12°°<br />

ı2 30<br />

13°°<br />

13 30<br />

14°°<br />

14 30<br />

15°°<br />

15 30<br />

16°°<br />

16 30<br />

17°°<br />

17 30<br />

18°°<br />

Ön Kurutmalı<br />

cebri dolaşım<br />

u><br />

M<br />

3- ,3)<br />

=Ö3u<br />

^— oû<br />

<<br />

100<br />

100<br />

100<br />

98<br />

97<br />

94<br />

89<br />

83<br />

78<br />

73<br />

67<br />

62<br />

59<br />

57<br />

51<br />

45<br />

40<br />

37<br />

35<br />

Oval kollektör<br />

tabii dolaşım<br />

22"<br />

Cj<br />

5- >ö)<br />

: v> ı )<br />

32<br />

33<br />

42<br />

42<br />

42<br />

43<br />

44<br />

46<br />

46<br />

48<br />

50<br />

43<br />

42<br />

43<br />

48<br />

47<br />

38<br />

37<br />

32<br />

'öû<br />

>oû<br />

<<br />

100<br />

100<br />

100<br />

98<br />

96<br />

93<br />

87<br />

84<br />

79<br />

74<br />

68<br />

65<br />

62<br />

59<br />

54<br />

51<br />

47<br />

45<br />

45<br />

Dış<br />

sıcaklığ<br />

u<br />

c<br />

•s<br />

Ü<br />

35<br />

37<br />

37<br />

39<br />

39<br />

40<br />

42<br />

42<br />

43<br />

45<br />

47<br />

40<br />

41<br />

42<br />

42<br />

42<br />

39<br />

37<br />

32<br />

hava<br />

öû<br />

İl )OÛ<br />

<<br />

100<br />

100<br />

100<br />

100<br />

Sistemler tamamen kurutma amaçlı yapılmıştır.<br />

Bu bakımdan kurutma etkinliği de dikkate<br />

alındığında Şekil 6. 'daki gibi bir durum ortaya<br />

çıkmaktadır. Kuruma eğrilerinden de<br />

anlaşılacağı üzere, "Ön Hava Kurutmalı<br />

Sistem" 'de diğerlerine göre; daha hızlı bir<br />

kurutma süreci elde edilmiştir.<br />

4. SONUÇ<br />

Yapılan hava ısıtma kollektörleri kurutma<br />

amaçlı yapıldıkları için, ön hava kurutmalı<br />

olarak tasarlanan kollektörde hava kollektör<br />

girişinde soğuk yüzeyden (evaporatörden)<br />

geçirilerek nemi alındığından, sistem havasının<br />

diğer kollektörlere göre daha çabuk ısmdığı<br />

görülmüştür. Dola-yısıyla, nem yönünden fakir<br />

ve sıcaklığı da yüksek olan hava, kurutma<br />

98<br />

96<br />

92<br />

88<br />

84<br />

78<br />

74<br />

67<br />

64<br />

57<br />

53<br />

50<br />

47<br />

45<br />

45


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

hücresinde ürünün nemini hızlı bir şekilde<br />

emerek (absorbe ederek), Şekil 6. 'dan da<br />

anlaşılacağı üzere daha hızlı kurumasını<br />

sağlamıştır.<br />

Kapalı sistem çalışan kollektörde hava<br />

sıcaklığının daha fazla yükselmeyişi ve kuruma<br />

işleminin de yavaş seyredişi dışardan olabilecek<br />

hava kaçaklarına bağlanmıştır.<br />

KAYNAKLAR<br />

1.ZIERHUT, H., "Gas-, Wasser und Sanitârtechnik"<br />

s. 284. Ernst Klett Verlag,<br />

Stuttgart, 1982.<br />

2.ZIERHUT, H., "Heizungs- und Lüftungstechnik"<br />

s. 212. Ernst Klett, Stuttgart, 1976<br />

3.SPRENGER, E., W. Hönmann "Heizunngs<br />

Und Klimatechnik", s. 463. R. Oldenbuourg<br />

Verlag , München, Wien, 1982.<br />

4.KILIÇ, A., A. Öztürk. "Güneş Enerjisi"<br />

Kipaş Dağıtımcılık, İstanbul, 1983.<br />

5.UYAREL, A., R. Yılmaz, H. Doğan, "Parabolik<br />

Kollektörlerin Deneysel İncelenmesi",<br />

G.Ü. Tek. Eğt. Fak. Dergisi, C.l. S. 4.<br />

ANKARA, 1988.<br />

6.USTA, H., "Güneş Enerjisi İle Çalışan<br />

Soğurmalı Soğutma Sistemlerinin Tasarımlarının<br />

Geliştirilmesi ve İmali" (Doktora<br />

Tezi), G.Ü. Fen Bil. Enstitüsü, ANKARA,<br />

1995.<br />

7.DOĞAN, H., "Isı Borulu Güneş Kollektörü<br />

İli Meyve Ve Sebze Kurutulmasında Önemli<br />

Parametrelerin Belirlenmesi", ), G.Ü. Fen<br />

Bil. Enstitüsü, ANKARA, 1995.<br />

8.ECEVİT, A., "Güneş Enerjisinde Yoğunlaştırıcı<br />

ve Toplaç" Türkiye Bilimsel Araştırma<br />

ve Teknik Araştırma Kurumu. TBAG. 586,<br />

ANKARA, 1985.<br />

9.KARADUMAN, A., "Parabolik Güneş<br />

Kollek-törü Sisteminin Tasarımı ve Yapımı"<br />

(Yüksek Lisans Tezi) ODTÜ, ANKARA,<br />

1989.<br />

10. PRAPAS, D. E., B. Norton, S. D. Probert,<br />

"Parabolic-Trough, Solar Energy Collectors,<br />

Possesing Small Concentration Ratios",<br />

Solar Energy, Technology Bedford MKL<br />

3OAL England.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

127<br />

ll.AKYURT, M., E. Sevilir, E. Söylemez, M.<br />

K. Selçuk, " Güneş Enerjisi ve Bazı<br />

Yakıtlarla Meyve ve Sebze Kurutulması"<br />

Ankara, 1976.<br />

12.AKYURT, M., İ. Özdağlar, "Köy Tipi<br />

Güneşli Kurutucu" Müh. Ve Makina, C. 6, s.<br />

188, Ankara, 1982.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

BATARYALI ve DİREKT AKUPLELİ FOTO VOLT AİK POMPA<br />

SİSTEMLERİNİN ÇALIŞMA KARAKTERİSTİKLERİNİN TESPİTİ<br />

Bülent YEŞİLATA Z. Abidin FIRATOĞLU<br />

Harran Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü<br />

Tel:0414 3128456 (2350) e-mail:byesilata@harran.edu.tr e-mail: firatoglu@harran.cdu.tr<br />

ÖZET<br />

Bu çalışmada; biri bataryalı, konvansiyonel DC<br />

motor-pompa içeren, diğeri ise direkt akupleli<br />

Solar pompa (sürekli mıknatıslı fırçasız DC<br />

motor-pompa) içeren iki fotovoltaik destekli su<br />

pompasının çalışma noktalan ve verimleri<br />

araştırılmaktadır. Her iki sistemde kullanılan<br />

PV panel tipi ve sayısı, panel bağlantı<br />

konfigürasyonu, pompa tipi ve DC motor<br />

nominal gücü aynıdır. Temel amaç ilk yatırım<br />

masrafı yüksekliği ve sınırlı kapasitelerde<br />

kullanılma gibi dezavantajları bulunan SPK' ya<br />

verimlilik açısından alternatif teşkil edebilecek<br />

bir bataryalı pompa kombinasyonu<br />

oluşturmaktır. Elde edilen sonuçlar, batarya<br />

sabit voltaj çıkışının doğru optimizasyonu<br />

sonucunda motor çalışma noktalarının, panel<br />

maksimum güç noktalarına (MPP)<br />

yaklaştırılabileceği ve dolayısıyla SPK' ya<br />

nazaran daha yüksek çalışma verimleri elde<br />

edilebileceğini göstermektedir.<br />

ABSTRACT<br />

in this study, operating points and effıciencies<br />

of two different photovoltaic pumping systems<br />

are investigated. One is a battery-buffered<br />

system and has a conventional DC motor-pump<br />

combination. The other is a directly-coupled<br />

system with a solar pump (brushless-permanent<br />

magnet DC motor-pump combination). in both<br />

systems, type, number, and electrical<br />

connection of the PV modules, type of the<br />

pump, and nominal power of DC motor are ali<br />

identical. The main objective here is to design<br />

an effıcient battery-buffered system, which may<br />

become an alternative to solar pump system<br />

(SPK), vvhich is quite expensive and has limited<br />

application. We report here that if output<br />

voltage the battery system is correctly<br />

optimized, a battery-buffered system can<br />

operate with higher efficiency than that of a<br />

solar pump system.<br />

Makİna Mühendisleri Odası<br />

129<br />

1. GİRİŞ<br />

Fotovoltaik destekli su pompalan (PVDSP), su<br />

ihtiyacı ve güneş ışınım şiddeti arasında doğal<br />

bir ilişkinin bulunması sebebiyle gündeme<br />

gelmiş ve son yıllarda kullanımı yaygınlaşmış<br />

güneş enerjisi uygulaması olarak dikkat<br />

çekmektedir. Uzun yıllar bazında yapılan<br />

termoekonomik analizler PVDSP sistemlerin<br />

elektrik şebekesi kullanımına nazaran daha<br />

ekonomik ve güvenli olduğunu gösterdiğinden<br />

günümüzde bir çok gelişmiş ülkede<br />

kullanılmaktadır, [1]. Bu sistemlerin en basit<br />

kombinasyonu; pompa sürücüsü olan motorun<br />

panellere hiçbir ara düzenleyici olmadan direkt<br />

bağlandığı direkt akupleli sistemlerdir. Direkt<br />

akupleli sistemlere ek olarak, PV panel ve<br />

motor arasına bataryanın yerleştirildiği<br />

bataryalı ve panel sisteminin akım-volt (I-V)<br />

çıktılannı maksimum elektriksel güç teminine<br />

uygun olarak düzenleyen bir elektronik kontrol<br />

cihazının bulunduğu maksimum çalışma noktası<br />

îzleyicili (MPPT) gibi kombinasyonları da<br />

bulunmaktadır [2].<br />

PVDSP uygulamalannda sistem bileşenlerinin<br />

dizaynı ve uzun dönem performans<br />

analizlerinin yapılmasında ciddi seviyede<br />

zorluklar söz konusudur [3]. Öncelikle;<br />

panellerin ışınım şiddetine bağlı olarak lineer<br />

olmayan tarzda değişen akım ve voltaj<br />

çıktı lannın belirlenmesi çalışma noktalarının<br />

tespiti için yeterli olmayıp, sistemde kullanılan<br />

motor-pompa ikilisinin yük dirençlerine ve<br />

diğer üretim parametrelerine bağlı yine lineer<br />

olmayan bir tarzda değişim gösteren (I-V)<br />

karakteristiklerinin birlikte değerlendirilmesi<br />

gerekliliğidir [4]. Aksi halde, PVDSP<br />

uygulamalannda kullanılacak herhangi bir<br />

konvansiyonel motorun panellere direkt<br />

bağlanması durumunda büyük verim düşmeleri<br />

ve motor ömründe kısalış gibi olumsuzluklarla<br />

karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olmaktadır,<br />

[5].


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Genelde PVDSP sistemlerde AC ve DC olmak<br />

üzere iki tip pompa sürücüsü (motor) kullanılır.<br />

AC motorlar; geliştirilmiş en uygun motor tipi<br />

olup, yapısının çok basit olmasından dolayı<br />

ucuz, dayanımı ve güvenilirliği yüksek sürücü<br />

tipidir [6]. Fakat bu sürücülerin, paneller<br />

tarafından üretilecek olan DC gücü, AC güce<br />

dönüştürecek bir invertere ihtiyaç duymaları<br />

PVDSP sistemlerinde kullanımlarını son derece<br />

sınırlamıştır. DC motorlar ise kompleks ve<br />

pahalı motorlar olup en yaygın dezavantajları,<br />

motorun çalışması esnasında periyodik bir akım<br />

sağlamak amacıyla, kayıcı fırça denen bir<br />

elemanın komütatör (çevirici) ile teması ve bu<br />

temasında motor ömrünü ve çalışma hızını<br />

sınırlamasıdır, [7]. Bu dezavantajlara rağmen,<br />

PVDSP sistemlerinde paneller tarafından<br />

üretilen gücün direkt kullanılabilirliği açısından<br />

DC motorların kullanımı son derece yaygındır.<br />

AC motorlarında kompleks bir inverterden ve<br />

konvansiyonel DC motorlarında ise fırça ve<br />

komütatörün temasından doğacak olumsuzluklardan<br />

kaçınmak amacıyla fırçasız ve<br />

sürekli mıknatıslanma ile tahrik edilen DC<br />

motorlar (brushless permanent magnet)<br />

geliştirilmiştir. Bu tip motorların en önemli<br />

dezavantajlarından biri, küçük kapasiteli<br />

sistemlerde kullanılabilecek boyutlarda dizayn<br />

edilebilmeleridir. Bu sürücülerin kullanıldığı<br />

motor-pompa ikilisi Solar Pompa<br />

Kombinasyonu (SPK) olarak bilinmekte ve<br />

günümüzde birçok uluslararası firma tarafından<br />

yüksek ücretle dünya piyasasına<br />

pazarlanmaktadır. Motor-pompa ikilisinin<br />

direkt akupleli olarak PV panellere bağlanması<br />

durumunda, SPK' nin çok düşük ışınım<br />

seviyelerinde bile su pompalayabilmesi bu<br />

sistemleri cazip kılmasına karşın, yüksek ilk<br />

yatırım maliyetleri ülkemiz gibi gelişmekte olan<br />

ve üretici olmayan ülkeleri daha uygun<br />

çözümler bulununcaya kadar PVDPS<br />

kullanımından uzak kılmaktadır..<br />

Bu çalışmanın temel amaçlarından biri ilk<br />

yatırım masrafı yüksek SPK' ya verimlilik<br />

açısından alternatif teşkil edebilecek bir<br />

bataryalı pompa kombinasyonu (BPK) için<br />

farklı ışınım şiddeti seviyelerinde belirlenen<br />

panel maksimum güç noktalarına en yakın<br />

çalışma koşullarının tespitidir. Bu amaca uygun<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

130<br />

olarak seçilen bataryalı bir pompa<br />

kombinasyonunun (BPK) panel maksimum güç<br />

noktalarına en yakın çalışma noktaları (I-V<br />

karakteristik eğrisi) ve bu noktalardaki verim<br />

değerleri araştırılmış ve bu değerler aynı<br />

kapasitede bir sürücüye sahip bir SPK ile<br />

kıyaslanmıştır. Elde edilen sonuçlar, batarya<br />

sabit voltaj çıkışının doğru optimizasyonu<br />

sonucunda motor çalışma noktalarının, panel<br />

maksimum güç noktalarına (MPP)<br />

yaklaştırılabileceği ve dolayısıyla SPK' ya<br />

nazaran daha yüksek çalışma verimleri elde<br />

edilebileceğini göstermektedir.<br />

2. YÖNTEM<br />

Teorik analiz ve modelleme için deneysel<br />

verileri literatürde mevcut [8] SCS 18-160 tipi<br />

Solar Jack pompa (DC motor ile kombine) ile<br />

aynı kapasiteye sahip konvansiyonel DC<br />

sürücülü bir pompa seçilmiştir. Pompaların her<br />

ikisi de hacimsel pompa sınıflandırmasına<br />

girmektedir. Dizayn safhasındaki nominal güç<br />

gereksiniminin eşitliğinden, her iki sistem için<br />

oluşturulacak panel sayısı ve bağlantı<br />

konfıgürasyonunun aynı olması gerekmektedir.<br />

PV panel olarak Tablo 1' de teknik özellikleri<br />

verilen ASE-50-ATF/1/ tipi panel seçilmiş ve<br />

SCS 18-160 tipi Solar Pompa deneysel verileri<br />

göz önüne alınarak gerekli minimum panel<br />

sayısı (14) ve optimum elektriksel bağlantı<br />

konfıgürasyonu (7seri*2paralel) belirlenmiş ve<br />

seçilen PV panel sistemi, her iki kombinasyona<br />

aynı şekilde uygulanmıştır. Bu şartlarda seçilen<br />

BPK ve SPK' ya ait blok diyagramları Şekil 1'<br />

de gösterilmiştir.<br />

Tablo 1. Seçilen ASE-50- ATF/17 tipi PV panelin<br />

Standart test koşularındaki teknik verileri.<br />

Güç<br />

Max noktadaki gerilim<br />

Max noktadaki akım<br />

Kısa devre akımı<br />

Açık devre gerilimi<br />

Panel yüzey alanı<br />

P (Wat)<br />

V max (V)<br />

lmaxc (.A)<br />

IL(A)<br />

V 0C(V)<br />

A (m 2<br />

)<br />

50<br />

17<br />

2.9<br />

20<br />

3.2<br />

0.44<br />

Söz konusu sistemlerin analizinde kullanılan<br />

denklem ve modeller bir sonraki bölümde<br />

detaylı olarak açıklanmakta olup çalışma<br />

noktalarının belirlenmesinde çevre sıcaklığı


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

olarak, nominal oda sıcaklığı olan 298 K değeri<br />

kullanılmıştır. Çevre sıcaklığındaki değişimin<br />

sistem performansı üzerindeki etkisini<br />

belirlemek için yapılan analizlerin sonucu<br />

ayrıca rapor edilmiştir. Analizler sırasında<br />

analitik olarak çözülemeyen tüm denklemler<br />

için Newton-Rapson nümerik çözüm yöntemi<br />

ve Fortran programlama dili kullanılmıştır.<br />

7S*2P Panel<br />

Kombinasyonu<br />

jr<br />

Batarya<br />

Motor<br />

Pompa<br />

(a) (b)<br />

7S*2P Panel<br />

Kombinasyonu<br />

İL<br />

Motor<br />

A.<br />

Pompa<br />

Şekil 1. Simülasyonlar için seçilen BPK (a) ve<br />

SPK (b) kombinasyonlarının ana elemanlarını<br />

gösteren akış şeması.<br />

3. TEORİK ANALİZ VE SONUÇLAR<br />

3.1. PV Panel Akım-Gerilim (I-V)<br />

Karakteristiklerinin Tespiti<br />

Fotovoltaik paneller lineer olmayan güç<br />

kaynaklarıdır. Bundan dolayı PV destekli bir<br />

sistem, dizayn aşamasındayken sistemin uzun<br />

süreli performans tespitinin yapılabilmesi için<br />

radyasyon yoğunluğuna ve çevre sıcaklığına<br />

bağlı değişen panel karakteristiklerini ifade<br />

edebilecek matematiksel modellere ihtiyaç<br />

duyulur. Sistemin dizayn edilebilmesi için<br />

modelin panel çıktı akım ve voltajı arasındaki<br />

ilişkiyi ifade edebilmesi yanında modelin<br />

kullanımı için gerekli panel ve model<br />

parametrelerinin kataloglardan elde<br />

edilebilmesi gerekir. Literatürde hücrenin<br />

fiziksel analizinden yararlanılarak türetilmiş bir<br />

çok model bulunmaktadır. Bu modellerden en<br />

yaygını Towsend (1989), Eckstein (1990) ve<br />

Al-İbrahim tarafından önerilen aşağıdaki<br />

denklemdir [9].<br />

V = A*[ln(<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

Io +1)]-/ *R s (D<br />

131<br />

Denklemde yer alan parametreler sırasıyla L:<br />

kısa devre akımı, Io: karanlık akım, A: sıcaklık<br />

katsayısı ve R*: seri direnç kavramlarını ifade<br />

etmekte olup, bu dört parametre sıcaklığın ve<br />

ışınım şiddetinin birer kompleks<br />

fonksiyonudurlar. Modeldeki dört parametre,<br />

standart şartlarda (1000 W/m 2 ve 25° panel<br />

sıcaklığı) ölçülen akım ve voltaj verilerinden<br />

yararlanmak suretiyle elde edilebilmektedir.<br />

Bu modelde solar radyasyonla orantılı, olarak<br />

akımda lineer, gerilimde ise logaritmik bir artış<br />

gözlenir [10]. Ayrıca panel sisteminde, panel<br />

sayısı ile sistem akım-gerilim çıktısı arasında da<br />

direkt bir orantı mevcuttur. Kombinasyondaki<br />

seri bağlı panel sayısındaki artış gerilimin,<br />

paralel bağlı panel sayısındaki artış ise akımın<br />

katlanarak artmasına neden olur.<br />

Simülasyonlar için seçilmiş panel<br />

kombinasyonunun Denklem (l)'den<br />

yararlanılarak tespit edilen I-V karakteristik<br />

eğrileri ve Newton-Rapson nümerik çözüm<br />

yöntemiyle saptanan maksimum çalışma<br />

noktaları (MPP) Şekil 2'deki diyagramda<br />

gösterilmiştir.<br />

1000 W/m 2<br />

800 W/m 2<br />

600 W/m 2<br />

400 W/m 2<br />

200 W/m 2<br />

MPP<br />

O 20 40 60 80 100 120<br />

V (V)<br />

Şekil 2. Seçilen panel kombinasyonunun I-V<br />

karakteristikleri ve maksimum çalışma noktalan<br />

(MPP).<br />

3.2. Bataryalı Pompa Kombinasyonun (BPK)<br />

Çalışma Noktalarının Tespiti<br />

Konvansiyonel DC motor-pompa sistemlerinin<br />

PV panellere direkt bağlanmaları durumunda<br />

değişken I-V girişinden dolayı çalışma<br />

verimleri ve ömürleri çok düşük sevilerde<br />

kalabilmektedir. Bu tür sistemlerde gerilimin


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

değişkenliğinden doğacak olumsuzlukları<br />

minimize etmek amacıyla batarya kullanılması<br />

uygun bir çözüm olarak gözükmektedir.<br />

Batarya, sistemin sabite yakın bir gerilimde<br />

çalışmasını temin ettiği gibi, sistemin panel<br />

maksimum çalışma noktalarına yakın<br />

noktalarda çalışmasını da temin edebilir.<br />

Bataryanın güneş ışınımın yetersiz olduğu<br />

anlarda enerji temini için de kullanımı söz<br />

konusu olup, bataryanın aşın şarj ya da tam<br />

boşalmasını önlemek için bataryalara bağlı bir<br />

şarj düzenleyicisi ayrıca kullanılmalıdır [11].<br />

Seçilen BPK için MPP noktalarına en yakın<br />

çalışabildiği gerilim değerinin tespiti ciddi<br />

seviyede analiz ve optimizasyonu<br />

gerektirmektedir. Bu çalışmada optimum<br />

gerilim değerinin tespitinde deneme-yanılma<br />

yöntemi kullanıldı. 70V - 120V aralığında 5V<br />

artışla tespit edilen çalışma noktalan ile MPP<br />

değerleri karşılaştırılarak, optimum değer olan<br />

100 volt gerilim değeri belirlendi. Batarya çıkış<br />

gerilimini temsil eden bu değerin kayıpsız<br />

olarak direkt DC motora aktanldığı kabulünden<br />

hareketle, BPK'nin seçilmiş olan panel<br />

kombinasyonunun I-V karakteristikleri<br />

üzerindeki çalışma noktaları bilgisayar<br />

simülasyonu yardımıyla tespit edildi. Tespit<br />

edilen çalışma noktalan Şekil 3'deki<br />

diyagramda gösterilmektedir. Bu çalışma<br />

noktalannda verim ise panel kombinasyonunun<br />

r)-V karakteristikleri üzerinde Şekil 4'deki<br />

diyagramda gösterilmiştir. Şekil 4'deki<br />

diyagramdan ışınım seviyesine bağlı olarak<br />

değişen sistem verimi ve maksimum sistem<br />

veriminden sapma seviyesi gözlenebilir. BPK<br />

için tespit edilen bu çalışma noktaları ve bu<br />

noktalarda panel verim değerlerinin, panel MPP<br />

değerleri ile kıyaslaması Tablo 2'de verilmiştir.<br />

Tablo 2. BPK sisteminde panel yüzeyine gelen ışınım<br />

seviyesine bağlı olarak değişen çalışma noktalan (V ç ,Iç)<br />

ve bu noktalardaki panel verimi (r| ç) değerlerinin panel<br />

MPP değerlerine oranı.<br />

W/m A<br />

1000<br />

800<br />

600<br />

400<br />

200<br />

2<br />

V ç/ V m pp<br />

0.93076<br />

0.94907<br />

0.97414<br />

1.01159<br />

1.08558<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

Aç ' A mpp<br />

1.05104<br />

1.04032<br />

1.02263<br />

0.98774<br />

0.87787<br />

0.97825<br />

0.98778<br />

0.99665<br />

0.99932<br />

0.95419<br />

132<br />

7<br />

1000 W/ 2<br />

BPK<br />

800 W/m 2<br />

600 W/m 2<br />

400 W/m 2<br />

200 W/m 2<br />

6<br />

K^ MPP<br />

<<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

İ l 1<br />

/<br />

l i<br />

° 20 40 60<br />

V(V)<br />

80 100 120<br />

Şekil 3. Seçilen panel kombinasyonunun I-V<br />

karakteristik eğrileri üzerinde BPK çalışma noktaları<br />

ve MPP değerleri.<br />

Şekil 4. Seçilen panel kombinasyonunun r)-V karakteristik<br />

eğrileri üzerinde BPK ve MPP çalışma verimleri.<br />

3.3. Solar Pompa Kombinasyonunun (SPK)<br />

Çalışma Noktalarının Tespiti<br />

SCS 18-160 tipi Solar Jack pompasının 275 kpa<br />

basınç çıktısında deneysel verileri Tablo 3'de<br />

verilmiştir [11]. Bu verilerden yararlanarak<br />

seçilen SPK sisteminin akım ve gerilim<br />

değerleri arasında ilişkiyi veren<br />

V = 0.5061 2<br />

+13.3091 + 34.674 (2)<br />

denklemi elde edilmiştir. Denklem (2)<br />

kullanılarak göz önüne alınan SPK için<br />

belirlenmiş çalışma noktalan ve panel MPP<br />

değerleri Şekil 5'de gösterilmiştir. Çalışma<br />

noktalarında elde edilen verim değerleri ise<br />

panel kombinasyonunun r|-V karakteristikleri<br />

üzerinde Şekil 6'daki diyagramda


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

gösterilmiştir. SPK için tespit edilen çalışma<br />

noktaları ve bu noktalarda panel verim<br />

değerlerinin panel MPP değerleri ile<br />

kıyaslaması Tablo 4'de verilmiştir.<br />

Tablo 3. SCS 18-160 tipi Solar Jack pompasının 275<br />

kpa basınç çıktısındaki deneysel verileri.<br />

7<br />

6<br />

5<br />


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

0.8<br />

0.7<br />

0.6<br />

0.5<br />

İ. 0.4<br />

O<br />

0.3<br />

0.2<br />

0.1<br />

BKP(Q-H)<br />

SPK(Q-H)<br />

BPK(CN)<br />

SPK(CN)<br />

0<br />

200 250 275 300 350<br />

H(kpa)<br />

Şekil 7. Seçilen BPK ve SPK sistemlerinin Q-H<br />

karakteristikleri ve 275 kpa pompa çıkış yükünde<br />

çalışma noktalan.<br />

3.5. Çevre Sıcaklığının Çalışma Verimi<br />

Üzerindeki Etkisinin BPK ve SPK için Tespiti<br />

PV panellerin I-V karakteristikleri temelde<br />

ışınım şiddeti ve panel sıcaklığı olmak üzere iki<br />

bağımsız değişken içerirler. Karakteristikler<br />

üzerinde ışınım şiddeti kadar etkisi bulunmayan<br />

panel sıcaklığı da çevre sıcaklığının birer<br />

fonksiyonudur. Bundan dolayı çevre<br />

sıcaklığındaki herhangi bir değişim panellerin J-<br />

V karakteristiklerini de değiştirecektir. Panel<br />

karakteristiklerinin değişmesi ise sistemin<br />

çalışma noktalarının ve dolayısıyla çalışma<br />

veriminin değişmesine yol açmaktadır. Göz<br />

önüne alınan BPK ve SPK için çevre<br />

sıcaklığındaki değişimin, ışınım şiddetinin bir<br />

fonksiyonu olarak ta değişen çalışma verimi<br />

üzerine etkisi tespit edilerek, elde edilen<br />

sonuçlar seçilmiş bazı ışınım şiddeti değerleri<br />

için Şekil 8'de gösterilmektedir.<br />

4. TARTIŞMA VE ÖNERİLER<br />

Bu çalışmada biri bataryalı, konvansiyonel DC<br />

motor-pompa içeren (BPK), diğeri ise direkt<br />

akupleli Solar pompa (sürekli mıknatıslı fırçasız<br />

DC motor-pompa) içeren (SPK) iki PVDSP<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

134<br />

sisteminin çalışma noktaları ve çalışma<br />

verimleri araştırılmıştır. Her iki sistemde<br />

kullanılan PV panel sayısı, panel bağlantı<br />

konfigürasyonu, pompa tipi ve DC motor<br />

nominal gücü aynıdır. Temel amaç ilk yatırım<br />

masrafı yüksekliği ve sınırlı kapasitelerde<br />

kullanılma gibi dezavantajları bulunan SPK' ya<br />

verimlilik açısından alternatif teşkil edebilecek<br />

bir bataryalı pompa kombinasyonu<br />

oluşturmaktır. Bu amaca ulaşmak için, seçilen<br />

panel konfigürasyonundan elde edilebilecek<br />

maksimum gücü temsil eden noktalara en yakın<br />

çalışma noktalarını veren optimum batarya<br />

voltaj çıkış değeri belirlenmiştir. Her iki<br />

kombinasyon için, DC motorun akım-gerilim,<br />

pompanın debi-yük eğrileri ve sistemin farklı<br />

ışınım şiddeti değerlerinde verim değerleri<br />

tespit edilerek kıyaslanmıştır.<br />

10 :<br />

9 •<br />

8 -<br />

7 •<br />

6 -<br />

5 -<br />

400<br />

X<br />

W/m 2<br />

v 200 W/m<br />

\<br />

\<br />

\<br />

200 W/m 2<br />

BPK<br />

cpı/<br />

280 290 300<br />

T(K)<br />

800 W/m 2<br />

400 W/m 2<br />

\<br />

\ \ \ \ \ \<br />

\<br />

310<br />

Şekil 8. Seçilen BPK ve SPK sistemlerinde sistemlerin<br />

çalışma verimlerini çevre sıcaklığına bağlı değişimi.<br />

Seçilen BPK ile SPK arasında net bir kıyaslama<br />

yapabilmek amacıyla, her iki kombinasyon için<br />

tespit edilen ve performansın direkt olarak<br />

yorumlanabileceği debilerinin oranı-ışınım<br />

şiddeti ilişkisi Şekil 9' da gösterilmektedir.<br />

Batarya voltaj çıkış değeri üzerinde yapılan<br />

doğru optimizasyon sonucunda, tüm ışınım<br />

şiddeti değerlerinde BPK lehine bir fark<br />

oluşmaktadır. Bu fark özellikle düşük ışınım<br />

seviyelerinde daha fazla olup, ışınım seviyesi


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

yükseldikçe azalmaktadır. Seçilen<br />

kombinasyonlarının böylesine bir performans<br />

trendi izlemesinin sebebi seçilen<br />

kombinasyonların çalışma noktalarını ve bu<br />

çalışma noktalarındaki çalışma verimlerini<br />

gösteren Şekil 3, Şekil 4, Şekil 5 ve Şekil<br />

6'daki diyagramlardan kolayca anlaşılabilir. Bu<br />

diyagramlarda görüleceği gibi düşük ışınım<br />

seviyelerinde SPK için çalışma noktaları, MPP<br />

değerlerinden BPK' ya nazaran daha uzakta<br />

bulunmaktadır. Işınım seviyesi yükseldikse<br />

SPK aleyhine olan bu fark azalmakta ve<br />

yaklaşık olarak 800 W/m 2 ışınım seviyesinde<br />

minimum olmaktadır.<br />

Çevre sıcaklığının seçilen kombinas- yonların<br />

performansı üzerine etkisini gösteren Şekil 8'<br />

deki diyagramlarda SPK lehine dikkat çekici bir<br />

trend söz konusudur. Çevre sıcaklığının artışı,<br />

BPK performansında özellikle düşük ışınım<br />

şiddetlerinde ciddi seviyede düşüşe sebebiyet<br />

vermektedir. Özellikle PVDPS için üretilen<br />

Solar Pompanın, sıcaklık artışıyla ortaya çıkan<br />

panel verimindeki azalmadan minimum<br />

miktarlarda etkilenmesi SPK önemli bir avantaj<br />

olarak değerlendirilebilir. Ancak ışınım şiddeti<br />

ve çevre sıcaklığı arasındaki mevcut doğal<br />

ilişkiden dolayı; çok düşük ışınım şiddeti ve<br />

yüksek çevre sıcaklığı koşullarının pratik olarak<br />

gözlenmesi pek olası olmadığından, BPK için<br />

bu durum çok önemli bir dezavantaj olmaktan<br />

çıkmaktadır.<br />

Bu çalışmada göz önüne alman<br />

kombinasyonlar için çıkarılan sonuçların<br />

genelleştirilmesi; sunulan analizlerin çok daha<br />

kapsamlı DC motor-pompa ve Solar pompa<br />

deneysel dataları ile yapılması ile mümkün<br />

olabilecektir. Ayrıca, bu çalışma kapsamına<br />

dahil edilmeyen çalışma ömrü bazındaki<br />

maliyet analizinin her iki kombinasyon için de<br />

yapılması sistem seçimine karar vermede<br />

önemli bir adım olacaktır.<br />

Yapılan incelemeler sonucu iki kombinasyon<br />

arasındaki performans farkının az olması<br />

özelliklede orta ve yüksek ışınım şiddetine<br />

sahip bölgelerde sistem seçiminde<br />

kullandırabilirlik parametresinin seçim<br />

parametreleri içindeki payını ihmal edilebilecek<br />

düzeylerde olduğu görülmüştür. Böylesine bir<br />

sonuç büyük bir kısmı yüksek ışınım<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

135<br />

seviyelerine sahip bölgelerden meydana gelen<br />

bir coğrafyada yer alan ülkemiz açısından<br />

düşünül ürürse, yapılacak seçimde sitemlerin<br />

performans parametreleri tamamen ihmal<br />

edilebilir.<br />

200 400 600 800 1000<br />

I (W / m 2 )<br />

Şekil 9. Seçilen SPK ve BPK sistemlerin 275 kpa yük<br />

çıktısında paneller yüzeyine gelen ışınım şiddetine bağlı<br />

çıktı debisindeki değişim<br />

SİMGELER<br />

PVDSP : Fotovoltaik destekli su pompası<br />

SPK : Solar pompa kombinasyonu<br />

BPK : Bataryalı pompa kombinasyonu<br />

MPPT : Maksimum power point traker<br />

MPP : Maksimum power point<br />

(Maksimum çalışma noktası)


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

KAYNAKLAR<br />

[1] Yeşilata, B., Aktacir, M.A., " Fotovoltaik<br />

Güç Sistemli Su Pompalarının Dizayn<br />

Esasların Araştırılması", Mühendis ve<br />

Makine, cilt 42, sayı 493, sy 29-34, 2001.<br />

[2] Duffıe, J., Beckman, W.A., Solar<br />

Engineering of Thermal Processes,<br />

edn., Wiley Interscience,, 1991.<br />

nd<br />

[3] Al-Karaghoulı, A., Al-Sabounchı, A. M.,<br />

"A PV Pumping System", Applied<br />

Energy, Vol.65, pp. 145-151,2000.<br />

[4] Metwally, H. M. B., Anis, W. R., "<br />

Dynamic Performance of Directly Coupled<br />

Photovoltaic Water Pumping System<br />

Using D.C. Shunt Motor", Energy<br />

Convers. Mgmt Vol. 37, No. 9, pp. 1407-<br />

1416, 1996.<br />

[5] Metvvally, H. M. B., Anis, W. R.,<br />

"Performance Analysıs of PV Pumping<br />

Systems Using Svvitched Reluctance Motor<br />

Drivers", Solar Energy Vol. 56, No2, pp.<br />

161-168, 1996.<br />

[6] Zaki A. M., Eskander M. N., " Matching<br />

of Photovoltaic Motor-Pump Systems for<br />

Maximum ", Efficiency Operation",<br />

Renewable Energ, Vol. 7, pp. 279-288,<br />

1996.<br />

Makİna Mühendisleri Odası<br />

136<br />

[7] Langrıdge, D., Lawrance, W., Wichert, B.,<br />

"Development of a Photo-Voltaic Pumping<br />

Systems Using a Brushless D.C. Motor and<br />

Helical Rotor Pump", Solar Energy Vol.<br />

56,No.2pp. 151-160,1996.<br />

[8] Kou, Q., "A Method for Estimation the<br />

Long-Term Performance of Photovoltaic<br />

Pumping System.", Master Thesis, The<br />

University of Wisconsion-Madison, Solar<br />

Energy Laboratury, 1996.<br />

[9] Kou, Q., Klein, A., Beckman, W., " A<br />

Method for Estımatıng the Long-Term<br />

Performance of Dırect- Coupled PV<br />

Pumping Systems", Solar Enery, Vol. 64,<br />

pp.33-40, 1998.<br />

[10] Fıratoğlu, Z. A., Yeşilata, B.,<br />

"Maksimum Güç Noktası İzleyicili<br />

Fotovoltaik Sistemlerin Optimum Dizayn<br />

ve Çalışma Koşullarının Araştırılması",<br />

6-Türk-Alman Enerji Sempozyumu<br />

Bildiriler Kitabı, Basımda, 20-23<br />

Temmuz 2001.<br />

[11] Al-Shaban S., Mohmoud A., " Self-<br />

Control in Storage Unit of PV Plants",<br />

Applied Energy, Vol. 65, pp. 85-90,<br />

2000.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

RÜZGAR TÜRBİNLERİNDE KONTROL VE<br />

GÜVENLİK SİSTEMLERİ<br />

İrfan GÜNEY, Selçuk NOĞAY, Sezai TAŞKIN<br />

Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektrik Eğitimi Bölümü 81040 Göztepe - İstanbul<br />

iguney@marun.edu.tr snogay@marun.edu.tr sezai.taskin@marun.edu.tr<br />

Rüzgar türbinlerinde kontrol ve güvenlik<br />

sistemleri; rüzgar türbinini oluşabilecek<br />

tehlikeli durumlardan koruyan ve kapsamlı bir<br />

sistemin elemanlarını içeren bir çok farklı<br />

bileşenden meydana gelmektedir. Güveninirlik<br />

konusundaki genel amaç, en az donanım ve<br />

devre ile koruma düzenlerinin oluşturulmasıdır.<br />

Kontrol sistemlerinde algılayıcılar ve diğer aktif<br />

bileşenler yüksek kalitede olmalı ve sayıları<br />

mümkün olduğunca sınırlı tutulmalıdır. Bu<br />

çalışmada, rüzgar türbinlerinde kontrol ve<br />

güvenlik sistemlerinin bileşenleri tanıtılmakta,<br />

rüzgar türbinlerinin normal çalışmasını denetim<br />

altında tutmak için gerek duyulan kontrol<br />

sistemleri, ölçümler ve testler araştırılmaktadır.<br />

Ayrıca 600 kW'lık bir rüzgar türbini temel<br />

alınarak kontrolsüz aşırı hızlanma<br />

durumlanndaki güç ve ivmelenme eğrileri<br />

incelenmektedir.<br />

Anahtar kelimeler : kontrol, güvenlik,<br />

güvenilirlik, güç kontrolü, kontrolsüz aşırı<br />

hızlanma.<br />

ABSRACT<br />

Control and safety systems at the wind turbines<br />

comprise many different components,<br />

preventing possible dangerous situations from<br />

arising and including part of a comprehensive<br />

system. The high demands on reliability require<br />

systems are simple enough to be robust but at<br />

the same time give the possibility for necessary<br />

supervision. The number of sensors and other<br />

active components need to be limited as for as<br />

possible, hovvever the necessary components<br />

must be of the highest possible quality. in this<br />

study, components of control and safety<br />

systems at the wind turbines has been<br />

introduced. Control systems, measurements and<br />

tests required to supervise normal operation of<br />

wind turbines are investigated. Also by based<br />

on a 600 kW wind türbine, power and rotational<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

137<br />

acceleration curves during run-away situations<br />

has been examined.<br />

Key words: Control, safety, reliability, powercontrol,<br />

run-away.<br />

1. GİRİŞ<br />

Rüzgar Türbini (RT) bileşenlerinin son 20 yılda<br />

dizayn edildiğini göz önünde<br />

bulundurduğumuzda, fırtınalı hava şartları da<br />

dahil olmak üzere 120.000 çalıştırma saatinden<br />

daha fazla dayanma gücüne sahip olduklarını<br />

görmekteyiz. Sıradan bir otomobil motorunun<br />

yaklaşık 5000 çalıştırma saati ömrü vardır.<br />

RT'lerinin bu kadar uzun süre dayanabilmeleri<br />

için ve güvenli çalışmayı sağlayabilmeleri için<br />

kontrol ve güvenlik sistemlerine ihtiyaç<br />

duyulur.[l]<br />

Rüzgardaki gücün artışı çok hızlı olduğundan,<br />

bütün RT'leri yüksek hızlardaki güç<br />

toplamalarını önleyecek düzenlemeler ile<br />

donatılırlar. Yüksek hız koşullarında güç<br />

kontrolü için belli başlı üç yöntem vardır:<br />

1. Aerodinamik verimin değiştirilmesi<br />

a) Kanat açısını değiştirmek veya kanatları<br />

döndürmek<br />

b) Sabit devirde çalışmak<br />

c) Kaldırma etkilerini azaltıp sürükleme<br />

etkilerini çoğaltmak<br />

2. Kanatların rüzgar ile etkileşim içinde<br />

olduğu alanı küçültmek<br />

a) Rotoru hakim rüzgar yönünden çevirmek<br />

b) Rotor geometrisini değiştirmek.<br />

3- Frenleme<br />

a) Mekanik, hidrolik<br />

b) Hava freni<br />

c) Elektrik (direnç, manyetik)<br />

Bu yöntemler tek tek ya da yüksek hız kontrolü<br />

ve yük denetim kaybı durumlarında kombine<br />

olarak bir arada kullanılabilirler.[2]


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Kontrol ve güvenlik sistemleri değişik tipteki<br />

rüzgar türbinlerine göre farklılıklar<br />

göstermektedir. Bu çalışmada kontrol ve<br />

güvenlik sistemlerini oluşturan bileşenler<br />

tanıtılmakta ve bu kontrol sisteminin kurulduğu<br />

600 kW'lık bir RT'nin güç ve ivmelenme<br />

eğrilerini de içeren bir araştırma yapılmıştır.<br />

2. PROBLEMİN BELİRLENMESİ<br />

RT'lerinde kontrol ve güvenlik sistemlerinin<br />

kurulabilmesi için öncelikle çözülmesi istenen<br />

problemlerin belirlenmesi gerekmektedir. Genel<br />

olarak iki tane önemli problem vardır. İlk<br />

problem tüm kontrol ve güvenlik sistemleri için<br />

geçerlidir. Rüzgar türbinlerinin devamlı olarak<br />

kendi kendini kontrol edebilecek mekanizması<br />

yoktur. Kontrol sistemi RT'nin çalışma<br />

şartlarında olup olmamasına göre iki<br />

fonksiyonlu olarak kurulmalıdır. Endüstrinin bir<br />

çok alanında iç kontrol sistemlerine rastlamak<br />

mümkündür. Örneğin ; güç istasyonlarında<br />

sistem devamlı olarak merkez kontrol<br />

<strong>odası</strong>ndan kontrol edilir. Beklenmedik bir<br />

durum meydana geldiğinde hızlı ara kontrol<br />

sistemi hemen etkisini göstermektedir.<br />

RT'lerinin kendi kendini kontrol edebilecek<br />

mekanizmaya sahip olmasının yanında, hataları<br />

kayıt edebilme ve kayıtlı bilgileri tekrar ele<br />

alarak, olabilecek sorunlara mümkün<br />

olduğunca tam bir şekilde cevap verebilme<br />

yeteneğine sahip olması gerekir. Güveninirlik<br />

konusunda genel istek en az donanım ve devre<br />

ile koruma düzenlerinin oluşturulmasıdır.<br />

Algılayıcı ve diğer aktif bileşenlerin sayısı<br />

mümkün olduğunca sınırlı tutulmalı ve gerekli<br />

bileşenler mümkün olan en yüksek kalitede<br />

olmalıdır.[3]<br />

Diğer problem ise güvenlik sistemleri ile<br />

ilgilidir. Rüzgar türbini eğer kontrol edilmezse<br />

yüksek rüzgar periyotları esnasında<br />

kendiliğinden aşırı hızlanacaktır. Ya da normal<br />

hızının çok üstüne çıkacaktır. Planlı bir kontrol<br />

sistemi olmadığı sürece durdurulabilmesi<br />

imkansız hale gelebilir. RT'nin aşırı hızlandığı<br />

durumlarda ürettiği güç, üretmesini istediğimiz<br />

nominal gücünden çok daha fazla olabilir.<br />

RT'ninin rotor devir hızı bu yüzden<br />

sınırlandırılır ve RT şebeke bağlantılı jeneratör<br />

tarafından nominal gücünde işletilir. RT normal<br />

çalışma şartlarındayken, eğer şebeke bağlantısı<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

138<br />

herhangi bir arızayla kesilirse RT ani bir şekilde<br />

ivmelenmeye başlayacaktır. Bu anda RT<br />

kontrolsüz aşırı hızlanma şartlarındadır.[l]<br />

eo<br />

i»<br />

— 6* -<br />

(0<br />

O)<br />

10<br />

i n<br />

10<br />

Q o<<br />

.._<br />

1<br />

-<br />

-<br />

—T- J /<br />

— YY<br />

Kontrolsuz aşırı hızlanma zamanı(s)<br />

Şekil 1. Farklı rotasyonel hızlardaki güç eğrileri [3 ]<br />

Aşağıdaki şekilde RT'ninin kontrolsüz aşırı<br />

hızlanma durumları gösterilmektedir. İlk grafik<br />

600 kW'lık bir RT için rotasyonel kanat hızının<br />

bir fonksiyonu olarak güç eğrisini<br />

göstermektedir. Alttaki eğri ise, jeneratör<br />

tarafından denetlenen 27 rpm'lik rotasyonel<br />

kanat hızındaki güç eğrisini göstermektedir.<br />

Diğer üç eğri de 30, 40 ve 60 rpm'deki güç<br />

üretim eğrilerini göstermektedir. Bu RT 20 m/s<br />

'lik rüzgar hızında , 600 kW'ın çok az altında<br />

normal bir üretim yapacaktır. Eğer sadece %<br />

10 iuk bir ivmelenmeye izin verilirse bu<br />

Güç<br />

(kW)<br />

«OD<br />

W1MI<br />

4!<br />

2DO0<br />

10»<br />

Û<br />

1<br />

J<br />

\<br />

in ıs<br />

Rüzgar hızı (m/s)<br />

J<br />

*****<br />

•••İH<br />

•••+••<br />

Şekil 2. Kontrolsüz aşırı hızlanma esnasında<br />

rotasyonel ivmelenme [3]<br />

JO ipli,<br />

'21 rom


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

durumda güç üretimi, 30 rpm rüzgar hızında<br />

yaklaşık 1000 kW'a ulaşabilecektir. 40 rpm<br />

rotasyonel kanat hızında güç 2000 kW 'a ve 60<br />

rpm hızında da 3300 kW'a ulaşır. 25 m/s rüzgar<br />

hızında , kanatlar 60 rpm de dönmeye<br />

dayanırsa, güç üretimi 5400 kw gibi yüksek bir<br />

değere ulaşmış olur.[3]<br />

İkinci grafik kontrolsüz aşırı hızlanma<br />

durumundaki RT'nin, rotasyonel kanat hızının<br />

hızlı bir şekilde ivmelendiğini göstermektedir.<br />

Bir metreden sonra 0.6 saniyedeki rotor hızı 30<br />

rpm'ye ivmelenir ve 2.5 saniyeden sonra<br />

kanatlar 40 rpm'ye ulaşır. Bu durumdaki çıkış<br />

gücü 2000 kW 'tır. Gücü bu seviyede tutan bir<br />

frenleme sistemi mümkün değildir. Bu yüzden<br />

güvenlik sisteminin kontrolsüz aşırı hızlanma<br />

durumlarına çok hızlı cevap verebilmesi çok<br />

önemlidir. Kontrolsüz aşırı hızlanma<br />

durumlarına kesin çözüm iki şekilde olabilir.<br />

Birincisi, rotasyonel kanat hızının ivmelenerek<br />

güç üretiminde aşırı bir artmanın sağlandığı<br />

rüzgar şartlarına kanatların dayanabilecek<br />

mukavemette ve dinamiklikte yapılabilmesi,<br />

ikincisi ise tehlikeli seviyelere yükselen devir<br />

hızının korunabilmesidir. [3]<br />

3. KONTROLÖR<br />

RT kontrolörü, RT'nin çalışma şartlarını<br />

devamlı olarak denetleyen, istatistikleri<br />

toplayan belirli sayıda bilgisayardan<br />

oluşmaktadır. Ayrıca kontrolör, RT'nin<br />

içerdiği butonları, hidrolik pompalan, valfları<br />

ve motorları da denetler. RT'nin boyutları<br />

büyüdükçe kontrolörün önemi de aynı ölçüde<br />

artmaktadır. Kontrolör sistemi, telefon hattı<br />

üzerinden veya diğer haberleşme sistemleri<br />

aracılığıyla rüzgar türbini operatörü ile iletişime<br />

geçebilir. Herhangi bir yerden RT'ni telefonla<br />

veya başka bir aracı sistemle arayarak<br />

istatistikleri alıp o andaki durum ile kıyaslama<br />

yapmak mümkündür. Rüzgar santrallerindeki<br />

türbinlerden birisi verileri toplamak için veya<br />

denetlemek için bilgisayarlar ile donatılır.<br />

Genellikle rüzgar türbini kulesinin tabanında ve<br />

üstünde bir kontrolör ünitesi bulunur. Son<br />

yıllardaki RT modellerinde kontrolörler<br />

arasındaki iletişim fiber optik sistemlerle<br />

yapılmaktadır. Bazı modellerde ise rotor<br />

göbeğine üçüncü bir kontrolör yerleştirilmiştir.<br />

Bu kontrolör genellikle göbekteki kontrolör ile<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

139<br />

iletişime geçerek ana mildeki fırçalar ve<br />

bileziklere bağlı olan bir kablo üzerinden seri<br />

iletişimler kurar.fl]<br />

Bilgisayar birçok elektroteknik cihaz,<br />

kontaktörler, anahtarlar, sigortalar vb. ile<br />

beraber kontrol kabinine yerleştirilir.<br />

Kontrolörden beklentiler çok sayıda farklı<br />

bileşenden oluşan karmaşık bir yapı içinde<br />

sonuçlandırılır. Dolayısıyla denetim ne kadar<br />

karmaşık bir yapı içerisinde gerçekleşirse hata<br />

olasılığı da o kadar fazla olur. Bu sorun, arıza<br />

güvenlik denetim sistemi geliştirilerek<br />

çözümlenebilmektedir. Ayrıca kontrolörün de<br />

kendi kendisini kontrol etmesini sağlayan iç<br />

kontrol sistemi geliştirmek de mümkündür. [3]<br />

Şekil 3. CU(Centrifugal Release Unit)'nın<br />

iç görünüşü[3]<br />

Arıza güvenlik sistemlerinde algılayıcıların<br />

gerekli olduğu kadarıyla sınırlandırılması<br />

şarttır. Modern rüzgar türbinlerinde 100 ile 500<br />

arasındaki parametre değerlerini herhangi bir<br />

yerden monitörle takip etmek mümkündür.<br />

Kontrolör aşağıdaki parametreleri analog olarak<br />

ölçer. [1]<br />

• Üç faz gerilimi<br />

• Üç faz akımı<br />

• Bir faz frekansı<br />

• Göbek içi sıcaklığı<br />

• Jeneratör sıcaklığı<br />

• Dişli kutusunun yağ sıcaklığı


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

• Dişli yatağı sıcaklığı<br />

• Rüzgar hızı<br />

• Yalpalama açısı<br />

• Düşük hızda rotasyonel mil hızı<br />

• Yüksek hızda rotasyonel mil hızı<br />

Kontrolör ayrıca aşağıdaki parametreleri de<br />

dijital olarak ölçer.<br />

• Rüzgar yönü<br />

• Jeneratör sargılarındaki sıcaklık<br />

• Valf fonksiyonu<br />

• Titreşim seviyesi<br />

• Güç kablosu burkulması<br />

• Acil fren devresi<br />

• Hidrolik pompaların ve diğer sistemlerin<br />

esnemeden dolayı aşırı ısınması<br />

• Fren ayarı<br />

• Merkezkaç ayırma işlemi[l]<br />

Kontrolör rüzgar hızını güce bağlı olarak<br />

denetler. Eğer bir periyotluk düşük rüzgar<br />

esnasındaki üretilen güç çok fazla ise veya<br />

yüksek rüzgar esnasındaki üretilen güç çok az<br />

ise kontrolör RT'ni durduracak ve rüzgar ölçüm<br />

hatasını gösterecektir. Rüzgar ölçüm hatası<br />

genellikle ya elektriksel bağlantıda ya da<br />

anemometre yatağında oluşabilecek arızalardan<br />

meydana gelmektedir. RT'nin rüzgar ölçüm<br />

hatası ile işlemeye devam etmesi imkansızdır.<br />

Çünkü rüzgar hızı ile güç üretimi arasında<br />

fonksiyonel bir bağıntı vardır. RT'nin rüzgar<br />

enerjisinden elektrik enerjisi üretmeye başladığı<br />

rüzgar hızına "nominal rüzgar hızı", RT'lerinin<br />

modellerine göre devreye girebileceği en düşük<br />

hıza "devreye giriş hızı", belli bir rüzgar<br />

hızından sonra ise güvenlik nedeni ile devreden<br />

çıktıkları hıza da "devreden çıkış hızı"<br />

denmektedir. Nominal rüzgar hızından daha<br />

yüksek veya daha düşük rüzgarlarda<br />

anemometreler vasıtasıyla kontrol ünitesi<br />

devreye girmektedir. [4],<br />

Kontrolör için başka bir güvenlik sistemi<br />

tekrarlı sistemlerdir. Mekanik merkezkaç<br />

birimleri buna iyi bir örnektir. Bu birimler<br />

kontrolörün hız ölçüm sisteminde hata olsa bile,<br />

rotasyonel kanat hızını ve aktif frenleme<br />

sistemlerini kontrol ederler. RT'lerinde<br />

genellikle iki adet merkezkaç anahtarlama<br />

birimi kullanılır. Bunlardan birisi RT'nin<br />

göbeğinde yer alan hidroliktir ve CU<br />

(Centrifugal Release Unit) şeklinde adlandırılır.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

140<br />

RT çok yüksek rotasyonel hıza ulaştığında<br />

hidrolik valf açılır. Sonra hidrolik yağının kanat<br />

uçlarını yerinde tutan hidrolik silindirlerden<br />

dışarıya doğru akmasıyla kanat ucu hava<br />

frenleri aktif duruma geçer.<br />

Şekil 4. Dişli kutusunun yüksek hız miline<br />

yerleştirilen HCU[3]<br />

Bundan sonra kontrolör veya hidrolik sistemin<br />

hangi konumda olacağı önemli değildir. Basınç<br />

silindirlerde devam etmeyecektir ve servis<br />

elemanı merkezkaç anahtarlama elemanını<br />

manuel olarak resetleyene kadar hava frenleri<br />

aktif halde kalmaya devam edecektir. [3]<br />

Hidrolik merkezkaç anahtarlama (CU)<br />

biriminin avantajı, kontrolör ve hidrolik<br />

sistemden tamamen bağımsız olmasıdır. Ayrıca<br />

hayati önem taşıyan dizayn hatasının neden<br />

olduğu kontrolsuz aşırı hızlanma ile sonuçlanan<br />

durumlara da engel olur. İkinci mekanik<br />

merkezkaç birim ise aşırı hızlanma durumlarına<br />

karşı dişli kutusu miline sabitlenen elektromekanik<br />

birimdir(HCU). RT aşırı hızlandığında<br />

mekanik frenleme sistemi ve hava frenlerinin<br />

manyetik valfına elektrik akımının geçişini<br />

sağlayan iki küçük kol dışarıya doğru fırlayarak<br />

frenleme sistemlerini harekete geçirecektir.<br />

Hava freni ve mekanik fren valflerinin kapalı<br />

pozisyonda devam etmesi için elektrik<br />

devresinin kapalı devre pozisyonda olması<br />

gerekmektedir. Bu sistem hata güvenlik sistemi<br />

olarak adlandırılır. Elektrik devresinin şebeke<br />

ile bağlantının kesilmesi yada kontrolör<br />

tarafından olabilecek bir elektrik kesintisi


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

dolayısıyla valfler açılacak ve frenleri aktif hale<br />

geçirerek RT'nin yavaşlamasını ve durmasını<br />

sağlayacaktır. HCU devre kesimini mekanik<br />

olarak yapabilir ve bu suretle her iki frenleme<br />

sistemimde harekete geçirmiş olur. RT'nin<br />

göbeğine monte edilen CU ise yalnızca<br />

kanattaki hidrolik sistemi keser. HCU bu<br />

yüzden daha üstündür. Bunun yanı sıra CU<br />

kendi ekstra valf sistemine sahiptir. Her iki<br />

mekanik merkezkaç birimi de nominal<br />

rotasyonel kanat hızına göre ayarlanır. Diğer<br />

yandan, mekanik merkezkaç birimleri sadece<br />

bakım testi için de tasarlanabilmektedir. [3]<br />

4. HİDROLİKLER<br />

Hidrolik sistem frenleme sistemlerini<br />

çalıştırırken, kontrolör de güvenlik sisteminde<br />

hangi işlemlerin sonuçlandırılacağına karar<br />

verir. Bir hidrolik sistemde basınç altındaki<br />

sıvı, belirli bileşenleri hareket ettirmekte<br />

kullanılır. Bu sıvıya hidrolik yağ denir.<br />

Çalıştırma basıncı yaklaşık 1 Bar'dır. Hareket<br />

eden bileşenler ise hidrolik silindirlerdeki<br />

pistonlardır. 50 mm'lik hidrolik silindirde 100<br />

bar'hk basınç altındaki bir piston 2 ton kuvvet<br />

üretir. Pervane ucu freni ve mekanik frenin her<br />

ikisindeki hidrolik sistemler aynı zamanda hata<br />

güvenlik sistemleridir. Mesela RT'nin çalışması<br />

için hidrolik yağa ihtiyaç vardır. Hidrolik<br />

sistem, RT çalışmaya başladığı andan itibaren<br />

basınç uygular, duracağı zaman ise basıncı<br />

keser. İstenen basınç seviyesi bir pompa ile elde<br />

edilene kadar basınç uygulanır ve sonra<br />

basıncın aynı seviyede kalması sağlanır. Ayrıca<br />

sistem yedek basınç tankına sahiptir. Yağ<br />

basınç alttında olduğu zaman piston havayı<br />

sıkıştıracak ve dolayısıyla tüm sistem<br />

çalışmasını sürdürecektir. Mekanik frenden ve<br />

pervane uç freninden basıncın uygulanması<br />

manyetik valfler ile gerçekleştirilir. Manyetik<br />

valfler elektromıknatısın kullanımıyla kapalı<br />

pozisyonda tutulur ve elektrik akımı olmaksızın<br />

otomatik olarak açılarak devre açma işlemini<br />

yerine getirirler.<br />

5. PERVANE UÇ FRENLERİ<br />

Pervane uç frenleri , pervane kanadının kendi<br />

boylamsal ekseni boyunca bir karbon mil<br />

Makina Mühendisleri Odası 141<br />

üzerinden yaklaşık 90 derece döndürülmesi ile<br />

gerçekleşmektedir. [1]<br />

Şekil 5. Pervane uç freninin görüntüsii[3]<br />

Pervanenin kanat ucu, kanadın ana gövdesi<br />

içersindeki mil yatağına bağlanan bir karbon<br />

fiber miline sabitlenir. Kanat içersindeki milin<br />

son kısmındaki mekanizma, kanat ucunun<br />

herhangi bir dış harekete maruz kaldığında<br />

dönmesini sağlar. Ayrıca milin içersinde çelik<br />

bir tel vardır. Bu çelik tel kanat ucundan göbeğe<br />

kadar uzunlukta olan bir tüp içersinden<br />

geçirilerek göbeğe bağlanır. Çalışma esnasında<br />

pervane kanadının ucu, göbek içersindeki<br />

hidrolik silindir tarafından ana kanadın hızında<br />

döner. Pervanenin kanat ucunun ana kanat<br />

gövdesi ile aynı hızda dönmesi, çelik telin<br />

yaklaşık 1 tonluk kuvvet ile çekilmesi ile<br />

gerçekleşir. Herhangi bir nedenle RT'ni<br />

durdurmak gerekirse, silindirdeki yağ<br />

boşaltılarak harcanan güç kesilir. Bu suretle<br />

merkezkaç kuvveti ile kanat ucu dışarıya doğru<br />

itilir ve uç muindeki mekanizma kanat ucunu<br />

90 derece frenleme pozisyonuna doğru<br />

döndürür. Hidrolik yağın boşalması küçük bir<br />

delik ile sağlandığı için hidrolik yağ tamamen<br />

boşalana kadar pervane yavaşça dönmeye<br />

devam eder. Böylelikle frenleme yavaş bir<br />

şekilde gerçekleştirilerek bu esnada<br />

oluşabilecek aşırı şok etkiside önlenmiş olur.<br />

Görüldüğü gibi, türbinin çalışmaya devam<br />

edebilmesi için aktif bileşenlere (yağ basıncı)<br />

gerek vardır. Yani oluşturulan sistem hata<br />

güvenlik sistemidir. [3]


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

6. MEKANİK FREN<br />

Mekanik fren, aerodinamik frenleme için bir<br />

güvenlik sistemi olarak kullanılır ve türbini stall<br />

kontrolü durumunda durdurur. Türbinin pitch<br />

kontrolü durumunda mekanik fren sistemine<br />

nadiren ihtiyaç duyulur. Mekanik fren dişli<br />

kutusuna yerleştirilen bir diskten oluşmaktadır.<br />

Fren diski çelikten yapılır ve mil üzerine<br />

sabitlenir. Asıl frenlemeyi yapan bileşen fren<br />

pergelidir (brake caliper). Benzer şekilde bu<br />

sistem de bir hata güvenlik sistemidir. Frenleme<br />

sistemini olabilecek arızalara karşı korumak<br />

için hidrolik yağ basıncı gerekmektedir. Yağ<br />

basıncı olmadığında, fren blokları fren diskini<br />

sıkıştıracaktır. Frenleme, fren bloğu ile disk<br />

arasındaki sürtünmenin bir sonucudur. [1]<br />

Şekil 6. Mekanik fren [3]<br />

7. GÜÇ KONTROLÜ<br />

Pervanedeki aerodinamiksel kuvvetlerden<br />

dolayı, RT rüzgar akışının kinetik enerjisini<br />

rotasyonel mekanik enerjiye dönüştürür. Bu<br />

aerodinamiksel kuvvetler rotor kanatları<br />

boyunca elde edilir. Hava akış hızının artışı ile<br />

beraber gücün ikinci kuvveti ve rüzgar hızı<br />

gücünün üçüncü kuvvetinden elde edilmiş<br />

enerjisi ile aerodinamik kaldırma kuvvetleri<br />

büyür. RT'nin enerji iletim sistemlerinde çok<br />

etkili rotor güç kontrolü, mekanik ve elektriksel<br />

aşırı yüklemelere karşı sistemi korur. [5]<br />

Modern rüzgar türbinlerinde güç üretimini<br />

jeneratörün nominal gücünde sınırlandırmak<br />

için iki farklı aerodinamik kontrol prensibi<br />

kullanılır. Bunlardan pasif olanına "Stall<br />

kontrol", aktif olanına da "Pitch kontrol" adı<br />

verilir. Geçmişte çoğu büyük ve orta<br />

büyüklükteki RT jeneratör sistemleri daha basit<br />

olan Stall kontrol sistemini kullanmaktaydı.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

142<br />

Fakat günümüzde RT boyutlarının büyümesiyle<br />

üreticiler RT'nin çalışmasına etki edebilecek<br />

daha çok olanaklar sunan Pitch kontrol<br />

sistemini daha fazla tercih etmektedirler[5]<br />

7.1. Pitch Kontrol (Adım Kontrolü)<br />

Pitch kontrol aktif bir kontrol sistemidir ve<br />

jeneratör gücünden gelen giriş sinyaline ihtiyaç<br />

duyar. Jeneratör gücü nominal gücün üstüne<br />

çıkarsa, rotor kanatları daima kendi<br />

uzunlamasına ekseni boyunca döndürülür.<br />

Başka bir deyişle, giren hava akışının hücum<br />

açısını azaltmak için pitch açısını değiştirir.<br />

Hücum açısının azaltılması rotor kanatlarını<br />

döndüren aerodinamik kuvvetleri azaltır ve<br />

rüzgardan dolayı türbinin güç eldesini azaltmış<br />

olur. Nominal rüzgar hızından daha yüksek olan<br />

tüm rüzgar hızları için, minimum olanı nominal<br />

güç üretimine ihtiyaç duyar. Türbinin yalnızca<br />

nominal güç üretmesi için pitch açısı bu yolla<br />

seçilir. Tüm rüzgar şartlarında , pervane profili<br />

etrafında akış, yüzeye bağlı durumdadır.<br />

Böylece çok küçük çekme kuvvetleri altında<br />

aerodinamik kaldırma üretilir[5].<br />

Şekil 7. Profil etrafına bağımlı hava akışı [5]<br />

Pitch kontrollü türbinler stall kontrollü<br />

türbinlerden daha gelişmiştir. Çünkü pitch açısı<br />

değiştirme sistemine ihtiyaç duyarlar. Pitch<br />

kontrolün avantajları:<br />

• Tüm rüzgar şartlarında aktif ve düşük güç<br />

kontrolüne olanak tanır.<br />

• Hafif hava yoğunluğu şartlarında bile<br />

nominal güce ulaşırlar.<br />

• Aynı şartlar altında daha yüksek enerji<br />

üretimi<br />

• Pitch açısı değiştirme sistemi ile daha basit<br />

çalıştırma<br />

• Acil durumlar için güçlü fren sistemine<br />

ihtiyacın olmaması.<br />

• Nominal yükün üzerinde artan rüzgarlarla<br />

hafifleyen pervane yükü


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

• Aşın rüzgarlarda düşük yük olması için<br />

rotor kanatlarının kılıçlama pozisyonunda<br />

olması (feathering position)<br />

• Hafif pervane kütlesi ile daha hafif RT [5]<br />

-P nominal<br />

V kesme V nominal Rüzgar Hızı<br />

Şekil 8. Pitch kontrollü bir rüzgar türbininin güç eğrisi<br />

7.2. Stall Kontrol (Perdovites kontrolü)<br />

Hava akımının az veya hücum açısının fazla<br />

olması dolayısıyla pervane kanadının kaldırma<br />

kuvvetinin azalıp havada asılı kalmayacak hale<br />

gelmesi olayına stall veya perdovites adı<br />

verilmektedir [ 6].<br />

' i*. *<br />

/ t*<br />

Şekil 9. Profil etrafındaki ayrık hava akışı<br />

Stall kontrol rüzgar hızma tepki veren pasif<br />

kontrol sistemidir. Pervane kendi pitch açısına<br />

sabitlenir ve kendi uzunlamasına ekseni<br />

boyunca dönmesi engellenir. Pitch açısı ise,<br />

nominal rüzgar hızından daha yüksek<br />

rüzgarlarda pervane profili etrafındaki akışın<br />

pervane yüzeyinden ayrılması yolu ile seçilir.<br />

Böylelikle aktif kaldırma kuvvetleri azaltılırken<br />

çekme kuvvetleride arttırılmış olur. Daha düşük<br />

kaldırma ve daha yüksek rotasyonel çekme,<br />

rotor gücünün daha çok artması yönünde<br />

hareket eder.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

143<br />

r»t»d<br />

V kesme V nominal Rüzgar Hızı<br />

Şekil 10. Stall kontrollü bir rüzgar türbininin<br />

güç eğrisi. [5]<br />

Nominal rüzgar hızından daha yüksek rüzgar<br />

şartlarında pervane profili etrafındaki hava akışı<br />

pervane yüzeyinden kısmende olsa ayrılır.<br />

Böylece daha az kaldırma ve daha çok çekme<br />

kuvvetleri üretilir. Stall kontrol Pitch<br />

kontrolden daha basittir. Çünkü stall kontrolde<br />

pitch açısı değiştirme sistemine ihtiyaç<br />

duyulmaz. Pitch kontrollü rüzgar türbinleri ile<br />

kıyaslama yapılacak olursa :<br />

• Pitch açısı değiştirme sistemine ihtiyaç<br />

duyulmaz<br />

• Daha basit rotor göbek yapısı<br />

• Hareketli parçanın daha az oluşundan<br />

dolayı daha az bakım gerekliliği<br />

• Güç kontrolünde yüksek güvenirlik<br />

Dünyada stall kontrol hala geçerliliğini<br />

sürdürmektedir. Çoğu üreticiler genellikle<br />

şebekeye direkt bağlı olan ve sabit rotor hızına<br />

ihtiyaç duyan asenkron jeneratörün kullanıldığı<br />

basit güç kontrolünü kullanırlar!5].<br />

Son yıllarda stall ve pitch kontrolün bir karışımı<br />

olan "Aktif Stall Kontrol" adı verilen kontrol<br />

sistemi kullanılmaktadır. Aktif stall kontrol<br />

sistemin de ise pervane pitch açısı stall yönüne<br />

doğru döndürülür. Dolayısıyla kılıçlama<br />

pozisyonuna(feathering position) doğru<br />

döndürülmez. Yani normal pitch sistemleri gibi<br />

yapılır. Bu sistemin avantajları ise :<br />

• Çok küçük pitch açısı değiştirilmesine<br />

ihtiyaç duyulur<br />

• Olası düşük güç şartlan altında güç<br />

kontrolünün sağlanması (düşük rüzgarlarda)<br />

• Büyük rüzgarlarda küçük yük sağlamak için<br />

pervanenin kılıçlama durumu pozisyonunda<br />

olması[5].


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

7.3. SONUÇ<br />

RT'lerinde kontrol ve güvenlik sistemleri RT'ni<br />

tehlikeli durumlardan koruyan kapsamlı bir<br />

sistemin parçalarını oluşturan bir çok farklı<br />

bileşenden oluşmaktadır. Bu sistem, karmaşık<br />

bir yapı içersinde en az hata ile yapılan<br />

ölçümlerden gelen sonuçlan değerlendiren<br />

kontrolör ve kontrolörün karar mekanizmasıyla<br />

devreye giren fren veya yavaşlatma sistemleri<br />

olarak özetlenebilir. RT'nin çalışması esnasında<br />

oluşabilecek her türlü problemin anında<br />

giderilmesi, RT imalatçıları için talep artışı<br />

açısından da oldukça önemlidir. Bir RT'ninde<br />

olabilecek en tehlikeli durum, yüksek rüzgar<br />

periyotları esnasında RT'nin kendiliğinden<br />

nominal hızının çok üstüne çıkmasıyla başlar.<br />

Planlı bir kontrol mekanizması olmadığı sürece<br />

türbini durdurabilecek seviyeye getirmek<br />

imkansızlaşabilir. Bu esnada türbinin ürettiği<br />

güç çok yüksektir ve kontrol edilemediği yada<br />

türbin pervanesinin dayanamadığı durumda<br />

hayati tehlike arz etmektedir. Bu gibi tehlikeli<br />

durumlardan korunmak için güvenlik sistemi<br />

kontrolsuz aşırı hızlanma durumlarına çok hızlı<br />

ters tepki verebilecek etkiye veya sisteme sahip<br />

olmalıdır. Kontrolsuz aşırı hızlanma<br />

koşullarından kurtulmanın iki temel yolu vardır.<br />

Birincisi, rotasyonel pervane hızının nominal<br />

hızın üstüne çıkarak ivmelendiği ve güç<br />

üretiminin de arttığı durumlara karşı<br />

dayanabilecek pervane dizayn edilmesi, ikincisi<br />

ise bu şartlarda, yani devir hızının tehlikeli<br />

durumlara geldiği durumlarda, pervane devir<br />

hızının kontrol altına ahnabilmesidir. Rüzgar<br />

türbinlerinin normal çalışmasının gözetim altına<br />

alındığı ve bunun için bazı istatistiklerin elde<br />

edilip ölçüm sonuçlarının değerlendirildiği<br />

birim kontrolördür. Kontrolör<br />

mikrobilgisayarların kullanımına dayandırılır.<br />

Bazı kontrol sistemlerinde mikrobilgisayarlar<br />

endüstriyel kullanımlar için özel olarak dizayn<br />

edildiğinden normal PC'lerden daha yüksek<br />

işlemci kapasitesine sahip olabilmektedirler.<br />

Güvenlik sistemleri, iç donanım hatalarından<br />

dolayı oluşabilecek arızalara karşın güvenlik<br />

önlemi için mümkün olduğunca az bileşenli<br />

olmalıdır ve kontrol sisteminde kullanılacak<br />

algılayıcılar optimum gereklilikler sağlanarak<br />

seçilmelidir.<br />

Güvenlik sisteminde frenleme işlemini başlatan<br />

ve çalıştıran mekanizma hidrolik sistemdir.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

144<br />

Hidrolik sistem, frenleme sistemlerini<br />

çalıştırırken kontrolörde güvenlik sisteminde<br />

hangi işlemin uygulanacağına karar verir. Fren<br />

sistemleri genellikle Mekanik ve Pervane Uç<br />

Freni olarak iki mekanizmadan oluşmaktadır.<br />

Uç freni pervane uçlarında belli bir mesafeden<br />

başlayarak, bir mekanizmanın pervane kanat<br />

ucunu hava akış yönüne göre pervaneyi<br />

fenleyecek şekilde döndürülmesini<br />

sağlamasıyla oluşurken, mekanik fren ise;<br />

pervane milinin dişlisine yerleştirilen ve fren<br />

diski adı verilen diskin fren bloğu ile<br />

sürtünmesi ile gerçekleşen bir frenleme veya<br />

yavaşlatma sistemidir. RT'nin dizaynı<br />

esnasında güç kontrolü için önlem alınması<br />

gereklidir. Bu aşamada RT'nin mekanik ve<br />

elektriksel aşın yüklenmelere karşı sistemi<br />

koruyabilecek şekilde tasarlanması gerekir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. "Power Control of Wind Turbines",<br />

"Wind Türbine Safety"<br />

"The Electronic Wınd Türbine Controlor"<br />

http://www.windpower.dk<br />

2. Uyar, S, T.,Erdallı,Y.,Kenger,Z.,Fığlalı,A.,<br />

"Türkiyede Rüzgar Enerjisi Kullanım<br />

Seçeneklerinin Belirlenmesi"<br />

Türkiye 4. Enerji Kongresi<br />

1986 İzmir<br />

17-21 Kasım<br />

3. "The Wind Türbine Companents and<br />

4.<br />

Operation" ,Bonus Info, Autumn 1999 .<br />

Durak,M. " Rüzgar Enerjisi Teknolojisi ve<br />

Türkiye Uygulaması , Akhisar Rüzgar<br />

Elektrik Santralı" Yüksek Lisans Tezi.<br />

5.<br />

17.01.2000<br />

"Wind Energy Information Brochure" ,<br />

German Wind Energy Instıtute, DEWI,<br />

June 30 th<br />

, 1998.<br />

6. Tığrak, A. "Havacılık Sözlüğü" , Çağlayan<br />

Kitabevi<br />

İstanbul.<br />

1980 , 1. Baskı. ,Beyoğlu


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

RÜZGAR ENERJİSİNDEN OPTİMUM FAYDA SAĞLAYAN<br />

BİR RÜZGAR TÜRBİNİ PERVANESİ<br />

Heybet ELDAROV, Suat CANBAZOĞLU, Cem ONAT<br />

İnönü Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, 44069 MALATYA<br />

tlf:04223410010 heldarov@inonu.edu.tr, scanbazoglu@inonu.edu.tr, conat@inonu.edu.tr<br />

Rüzgar türbinlerinde önemli bir konu da türbin<br />

milinin devir sayısının sabit tutulmasıdır. Bu<br />

konu ile ilgili olarak yaptığımız teorik inceleme<br />

sonucunda, her bir kanadın kendi ekseni<br />

etrafında dönebilecek şekilde dizayn edilip,<br />

sisteme stabilizasyon mekanizması eklenmesi<br />

ile, değişken rüzgar hızları ile kanatların<br />

eşgüdümlü olarak dönmesi sağlanmaktadır.<br />

Bunun sonucunda da grafik olarak da<br />

gösterdiğimiz gibi rüzgar türbini milinin sabit<br />

devir sayısında dönmesi sağlamlabilmektedir.<br />

ABSTRACT<br />

in wind turbines, another important point is<br />

fixing the rotation velocity of turbine's axis.<br />

Af ter our theoritical research for this subject,<br />

following result is found. Wind turbine's axis is<br />

rotated at constant rotation velocity, when each<br />

blade designed rotating around its axis,<br />

stabilization mechanizm is added to system, and<br />

blades rotate in parallel with vanable wind<br />

speeds.<br />

GİRİŞ<br />

Son yıllarda dünyanızdaki en önemli<br />

sorunlardan biri olan çevresel kirlilik ve küresel<br />

ısınmanın önünü almak amacı ile alternatif<br />

enerji kaynaklarından istifade etmek ve bunları<br />

geliştirmek büyük önem arz etmektedir.<br />

Alternatif enerji kaynaklarından biri olan rüzgar<br />

enerjisinden faydalanmak yani rüzgar enerjisi<br />

çevrim sistemleri ile elektrik enerjisi üretilmesi,<br />

diğer konvansiyonel usuller ile üretilen enerji<br />

miktarı oranının azalması bakımından, çevre<br />

kirliliğinin önüne geçilmesinde büyük önem<br />

taşır. Bunun içindir ki araştırma yaptığımız bu<br />

konu günümüzün en fazla önem verilen<br />

konularından biridir.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

145<br />

1. PROBLEMİN TANIMI<br />

Rüzgar enerjisi çevrim sistemlerinde jeneratör<br />

milinin devir sayısının stabilizasyonu önemli<br />

bir olgudur. Stabilizasyonu sağlayan<br />

mekanizmanın amacı ani rüzgar hızı artışlarında<br />

ve fırtınalarda sistemimizi korumak ve daha<br />

önemlisi jeneratör milinin sabit devirde<br />

dönmesini sağlamaktadır [1].<br />

Yüksek rüzgar hızlarında sistemi koruyan<br />

stabilizasyon mekanizması ayrıca da rotor<br />

devrini sürekli sabit olarak muhafaza etmelidir.<br />

Bu mekanizma değişen rüzgar hızlarına karşın<br />

rüzgar türbininin devrini optimal seviyede<br />

kalmasını sağlamalıdır. Bu mekanizmanın<br />

doğru bir şekilde hesabını yapmak için rüzgar<br />

türbini pervane kanatlarına etki eden kuvvetleri<br />

iyi bir şekilde analiz etmek gerekir.<br />

Ancak yapılan konstrüksiyonlar sadece<br />

mekanik özellikler bakımından ele alınmaktadır<br />

[2,3,4]. Mekanik özelliklere bağlı kalınarak<br />

yapılan hesaplamalarda sadece rüzgar-kanat<br />

etkileşimi ile oluşan aerodinamik kuvvetlerinin<br />

hesaba katıldığı yöntemden oldukça farklı<br />

sonuçlar vermektedir. Bu fark rüzgar hızının<br />

büyük değerinde kendini daha çok hissettirir.<br />

Rüzgar türbini stabilizasyonu için bu<br />

çalışmamızda yaptığımız teorik incelemenin<br />

amacı; rüzgar türbini mili devrinin optimal<br />

stabilizasyonunu sağlayacak mekanizmaya,<br />

kanat parametrelerinin ve kanatta oluşan<br />

kuvvetlerin etkisinin belirlenmesidir. Bunun<br />

için başlangıçta rüzgar türbini kanatlarının<br />

arasından geçen havanın aerodinamik<br />

özelliklerini analiz etmek gerekir.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

2. TEORİ<br />

Rüzgar pervanesinin giriş ve çıkışı için<br />

Bernoulli denklemi aşağıdaki gibi yazılır.<br />

2-g<br />

(D<br />

Burada P g , P ç , V g , V ç sırası ile rüzgar<br />

pervanesinin giriş ve çıkışındaki basınçları ve<br />

hızlan, a havanın yoğunluğunu ve g ise<br />

yerçekimi ivmesini göstermektedir. V g < V ç ve<br />

P ç < P g olduğundan kanatların yüzeyleri<br />

etrafında, rüzgann oluşturduğu kuvvetler rüzgar<br />

pervanesini rotor göbeği etrafında döndürmeye<br />

çalışır. Rüzgar pervanesinin süpürdüğü alana<br />

rüzgarın yönünde etki eden kuvvet ise,<br />

= (P-P r)h-Rcos


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Denklem 10 ve 11 bağıntılarının süreklilik<br />

gereği eşitliğini yazarsak,<br />

-n = S-V r<br />

K<br />

(12)<br />

buluruz. Burada S alanı, pervanenin süpürdüğü<br />

alanın z sayıdaki kanatların arasındaki kısmıdır.<br />

5=/* (2-n-r orl-sinp-öz)dr<br />

S = n • (R 2 - r 2 ) -sin /3 -b • z • (R- r)<br />

Yukarıdaki son ifademizi denklem 12'de yerine<br />

koyarsak,<br />

n-(R 2<br />

-r 2<br />

)-sinl3-b-z-(R-r) T/<br />

AZ — -.^—^——_^^——_____—_^— y<br />

K<br />

bulunur. Kanatlar arasında kalan kısmın hacmi<br />

ise,<br />

V = K = S-l<br />

_ 2-n-(R-r)/2 n-(R-r)<br />

ctgfi ctgP<br />

olduğu için,<br />

-b-z-(R-r)] n-(R-r)<br />

ctgP<br />

olur. Bunun için,<br />

n =<br />

' n-(R 2<br />

-r 2<br />

)-sinP-b-z-(R-r)<br />

]<br />

V r<br />

n.(R-r)\<br />

buradan da,<br />

-V Vr r n-(R-r)<br />

(13)<br />

denklemi elde edilir. Elde ettiğimiz bu<br />

denklemi denklem 8'de yerine koyarsak,<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

147<br />

= — -h-R-{0.01l-R 2<br />

-[hA--n<br />

2-g |4<br />

1<br />

n-(R-r)'<br />

Vr-ctg0] 2<br />

-V?-sinç>)<br />

sincp]<br />

(14)<br />

denklemi ortaya çıkar. Dikkat edilirse, pervane<br />

düzlemindeki hava, pervanenin dönmesi ile<br />

birlikte eksenel öteleme hareketinin yanı sıra<br />

dönel harekette kazanır ve pervane<br />

düzleminden ayrılır, bu sebepten dolayı dönme<br />

açısı olan cp, rüzgarın hücum açısı olan |3'ya<br />

eşitliğini kabul etmek mümkündür. Bu halde 14<br />

denkleminde, (p açısı konstrüktif bir parametre<br />

olarak alınabilir.<br />

Rüzgar pervanesini harekete geçiren burulma<br />

moment,<br />

M =FRcos


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

hızı arttıkça elastik elemente etki eden ilave F m<br />

kuvveti oluşur ve kanatlar kendi eksenleri<br />

etrafında hücum açısı P'dan (3 1 açısına kadar<br />

değişir. Kanadın kendi ekseninde, rüzgar<br />

hızının değişimine göre yaptığı bu dönme<br />

hareketi, rüzgar pervanesinin devir sayısı<br />

önceden tasarlanan optimal değerine eşit<br />

oluncaya kadar döner. Rüzgarın hızı azaldıkça<br />

F m kuvveti de azalır ve elastik element kanatlan<br />

çıkış yönüne doğru döndürür.<br />

F m kuvvetini tayin etmek amacı ile bu kuvvetin<br />

etkisiyle kanatlar p, açısına kadar dönerken<br />

M n -8p kadar iş yapar. Aynı zamanda<br />

kanatlann uçlan 8 y kadar yer değiştirmiş olur<br />

ve F m-S kadar iş yapılmış olur. Yapılan bu<br />

işler birbirine eşit olacağından,<br />

M n-8 p=F m-8 y<br />

(17)<br />

yer değiştirmeler de uygun olmalıdır. Bu halde<br />

y<br />

8 y<br />

n/2


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Flq<br />

k -cosk -I<br />

(25)<br />

elde edilir. Denklem 25 ifadesini denklem<br />

23'de hesaba katarsak y yer değiştirmesini tayin<br />

ederiz.<br />

tgk-l -I<br />

(26)<br />

Denklem 14 ve 26 ifadelerini denklem 21<br />

ifadesinde hesaba katarsak M n 'nin denklemini<br />

yazabiliriz.<br />

M -sin/3<br />

n = \Q.OU-R-\\ntg—n<br />

1<br />

Vr-ctgp\ -JL-.h-R-V? si<br />

n-(R-r) I 2-g<br />

F-tgk-l<br />

•h-R (27)<br />

q-k I 2-g<br />

Denklem 13'e dayanarak, rüzgar hızı değişimi<br />

ile hücum açısı arasındaki oran şekil 2'de,<br />

hücum açısı ile rüzgar hızının eşgüdümlü olarak<br />

değişmesi ile rotor devrinin sabit kalması şekil<br />

3'de gösterilmiştir. Şekil 2 ve şekil 3'den de<br />

anlaşıldığı gibi rüzgar hızı arttıkça kanatlara<br />

tesir eden kuvvette artmakta, aynı zamanda<br />

rüzgarın hücum açısı 90°'ye yaklaşırken<br />

sonuçta rotor milinin dönmesini sağlayan<br />

burulma momenti sabit kalır.<br />

3. SONUÇLAR<br />

Sonuçlar rüzgar hızının 3-40 m/s değerleri için<br />

yaptığımız hesaplamalara dayanır.<br />

Hesaplamalar gösteriyor ki rüzgar hızının<br />

değişmesi ile eş zamanlı olarak hücum açısının<br />

otomatik değişmesi, rotor milinin devir sayısını<br />

sabit tutmayı mümkün kılmaktadır. Yine<br />

hesaplamalar gösteriyor ki kanatlara etki eden<br />

kuvvetin artması, pervanenin kırılmasına sebep<br />

olabilmekteyken stabilizasyon mekanizmasının<br />

kullanılması ile yani rotorun sabit devir<br />

sayısında dönmesinin sağlanması halinde<br />

rüzgar türbininin uzun ömürlü olması<br />

sağlanmaktadır.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

149<br />

î<br />

90°<br />

160-<br />

150-<br />

140-<br />

130-<br />

120 -<br />

110<br />

100-<br />

45° 90-<br />

80-<br />

70-<br />

60-<br />

50-<br />

40-<br />

30-<br />

' 20-<br />

10-<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 v m<br />

Şekil 2 Rüzgar hızıyla cp açısının değişimi<br />

n (dev/dk)<br />

1<br />

2.1 10.5 21<br />

8,98<br />

V r(m/s)<br />

Şekil 3 Devir sayısının (p açısının rüzgar hızı ile<br />

eşgüdümlü olarak değişmesiyle sabit kalması


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

KAYNAKLAR<br />

[1] Ya. N. Şefter, İ. V. Rojdestvenskiy,<br />

Poluavtomatiçeskie stantsii s inertsionnım<br />

akkumlyatorom, Vestnik sel'skohozyay<br />

stveunoy nauki, 1958, No 12<br />

[2] Y. M. Fateyev, Vetrodvigateli, i<br />

vetroustanovki, Moskova, Selhozgiz, 1956<br />

[3] Ya. N. Şefter, Vetroenergetiçeskiye<br />

agregati, Moskova, Maşinostroyeniye, 1972<br />

[4] Ya. N. Şefter, İ. V. Rojdestvenskiy,<br />

Vetronasosniye u Vetroenergetiçeskiye<br />

agregati, Moskova, Kolos, 1967<br />

[5] N. G. Farzane, A. M. Mehdiyev, Turbiniye<br />

rashodomeri s avtomatiçeskoy korrektsiyey<br />

pokazaniy na izmeneniye vyazkosti potoka,<br />

Neftigaz, 1995, No 3<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

150


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

ORTALAMA RÜZGAR HIZI OLCUM ARALIKLARININ RÜZGAR<br />

ENERJİSİ YOĞUNLUĞU HESAPLAMALARINA ETKİSİ<br />

Barış ÖZERDEM, Fatih BACAKSIZ, Zafer İLKEN<br />

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Makine Mühendisliği Bölümü<br />

Tel: 0 232 4986519 e-mail: ozerdem@likya.iyte.edu.tr<br />

Bu çalışmada, öncelikle, rüzgar hızlarını ölçüp<br />

kaydetme sırasında kullandığımız ortalama<br />

alma periyotları incelenmiştir. Daha sonra, bu<br />

ortalama alma periyotları enerji yoğunluğu<br />

hesaplamalarına taşınarak, buradaki etkileri<br />

belirlenmeye çalışılmıştır. Rüzgar hızları 1 saat<br />

içerisinde her 10 dakikada bir alınan değerlerin<br />

ortalaması şeklinde elde edilmişlerdir.<br />

Ölçümler, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü<br />

Kampus alanı içerisinde bulunan gözlem<br />

istasyonu direğinin, 10 metre ve 30 metre<br />

seviyelerinde yapılmıştır. Bu verilerle<br />

periyotları 1 saat, 6 saat, 12 saat, 24 saat ve 1 ay<br />

olan 5 ayrı veri seti meydana getirilmiştir.<br />

Çalışma sonucunda, ortalama rüzgar hızı<br />

ortalama alma periyoduna bağlı değişmediği<br />

görülmüştür. Ancak, ortalama alma periyodu<br />

arttıkça hesaplanan rüzgar yoğunluğu<br />

azalmaktadır. Ortalama alma periyodu 1 saati<br />

aştığı taktirde hata değeri de % 4'in üstüne<br />

çıkmaktadır.<br />

ABSTRACT<br />

in this study, averaging periods used during<br />

measurement and recording has been<br />

investigated. Then, the effects of these<br />

averaging periods conveyed to energy density<br />

calculations are tried to be determined. Wind<br />

speeds have been recorded in each 10 minutes<br />

of period. The measurements were taken from<br />

10 m and 30 m heights of a mast, which was<br />

located on the Campus area of İzmir Institute of<br />

Technology. 5 data sets with 1 hour, 6 hours, 12<br />

hours, 24 hours and 1 month averaging periods<br />

have been obtained. Finally evaluations<br />

indicated that average wind speed doesn't<br />

change at ali with respect to the averaging<br />

period. But, energy density decreases when the<br />

averaging period increases. If averaging period<br />

exceeds 1 hour, relative error gives above 4%<br />

error values.<br />

Makina Mühendisleri Odası 151<br />

1. GİRİŞ<br />

Hidrolik, rüzgar, güneş, biyokütle gibi isimlerle<br />

anılan alternatif enerji kaynakları aynı zamanda<br />

yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları olarak da<br />

adlandırılırlar. Fosil yakıtların zaman içerisinde<br />

azalıp tükenecek olmaları, çevreye yaptığı<br />

olumsuz etkiler ve dışa bağımlı kaynaklar<br />

olmaları yeni ve yenilenebilir enerji<br />

kaynaklarının önemini gittikçe artan bir oranda<br />

gündeme getirmektedir. Bu enerji<br />

kaynaklarından günümüzde kullanımı en<br />

yaygın olanı ve teknolojisi en hızla gelişeni<br />

rüzgar enerjisidir. Kurulu güç olarak son beş<br />

yılda tüm dünyadaki yıllık ortalama büyüme<br />

hızı %28 seviyesindedir.2000 yılı sonu<br />

itibariyle dünyadaki kurulu güç de 18 449 MW<br />

dır. Ülkemizdeki duruma gelince, rüzgar<br />

enerjisi-nin Türkiye'deki potansiyeli geçte olsa<br />

kavranmaya başlamıştır. Halihazırda kurulu<br />

gücümüz 19 MW dır [1].<br />

Rüzgar, sıcaklık gradyanı nedeniyle oluşan<br />

basınç farklılıklarının yarattığı bir atmosferik<br />

hava hareketidir. Doğal rüzgarların<br />

özelliklerinin bilinmesi rüzgar enerjisi<br />

sistemlerinin tasarımı, planlanması ve sonuçta<br />

da işletilmesi için gereklidir. Bu nedenle,<br />

zamana bağlı olarak hızlı değişimler gösteren<br />

bir meteorolojik büyüklük olan rüzgar hızının<br />

ölçülmesi ve kaydedilmesi çok büyük bir<br />

öneme sahiptir. Uygun rüzgar hızı ölçüm<br />

cihazlarının kullanılması ve kaydedilen<br />

değerlerin istatistiksel değerlendirilmeye tabi<br />

tutulmaları ile verimi yüksek bir enerji üretimi<br />

sağlanabilir. Bir ölçüm istasyonunda ölçülen<br />

diğer temel veriler; rüzgar yönü, sıcaklık,<br />

barometrik basınç ve bağıl nemdir [2].<br />

Aerodinamik nedenlerle rüzgar türbini güç<br />

çıktısı rüzgar hızının küpü ile orantılı<br />

olduğundan, bu veriler içerisinde rüzgar hızının<br />

doğru olarak tahmin edilmesi büyük önem<br />

kazanır [3]. Rüzgar hızı ölçümünde yapılacak


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

%1'lik bir hata enerji üretimine %3 olarak,<br />

%10'luk bir hata ise, %25 olarak yansımaktadır [4].<br />

Bu çalışmada, öncelikle, rüzgar hızlarını ölçüp<br />

kaydetme sırasında kullandığımız ortalama<br />

alma periyotları incelenmiştir. Daha sonra, bu<br />

ortalama alma periyotları enerji yoğunluğu<br />

hesaplamalarına taşınarak, buradaki etkileri<br />

belirlenmeye çalışılmıştır.<br />

2.İSTATİSTİKSEL YÖNTEM<br />

Rüzgarın kinetik enerjisi<br />

E. =-mV 2<br />

k 2<br />

olarak ifade edilir.<br />

(D<br />

V hızına sahip ve türbin rotor alanını, A,<br />

kateden havanın kütlesel debisi, rh-pVA<br />

olduğundan,<br />

şeklinde de ifade edilebilir.<br />

(2)<br />

Rüzgar hızının zaman içerisindeki ani<br />

değişmeleri nedeniyle, ölçülen rüzgar hızının<br />

anlamlı olabilmesi için belirli bir periyoda göre<br />

ortalamasının alınması gerekir [5].<br />

^ 1<br />

V=-jv(t)dt (3)<br />

Burada V değeri v(t)'nin ortalamasıdır. T, ise<br />

veri setinin periyodudur.<br />

Rüzgar enerjisinin anlık yoğunluğu ise,<br />

(4)<br />

şeklindedir. Buradaki hava yoğunluğu, p, 1.225<br />

kg/m 3<br />

olarak sabit bir değer şeklinde<br />

hesaplamalara dahil edilmiştir.<br />

Ortalama rüzgar enerjisi yoğunluğu ise,<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

152<br />

'


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Enerji hesaplamaları için minimum veri<br />

toplama süresi 1 yıldır. 2 veya daha çok yıl<br />

yapılan gözlemler daha güvenilir sonuçlar<br />

doğurmaktadır. Ülkemizde Enerji ve Tabii<br />

Kaynaklar Bakanlığı'ndan ön izin almak için 6<br />

aylık ölçüm süresi yeterlidir. Bu çalışmada, 6<br />

ay boyunca toplanan veriler değerlendirmeye<br />

alınmıştır.<br />

3. SONUÇLAR VE DEĞERLENDİRME<br />

Ölçüm yapılan 6 aya karşılık gelen 180 günlük<br />

rüzgar hızları dağılımı, yukarıda sözü edilen 5<br />

ayrı veri seti grubu için elde edilmiştir. Şekil 1-<br />

5 bu grafikleri göstermektedir.<br />

İstatistiksel Yöntem başlığı altında belirtilen<br />

hesaplamalar sonucunda Tablo l'de gösterilen<br />

ortalama alma periyotlarına karşılık gelen<br />

ortalama rüzgar hızları ile enerji yoğunlukları<br />

elde edilmiştir.<br />

Tablo 1.30 m yükseklikteki ölçümlerin istatistiksel değerleri<br />

Periyot<br />

T<br />

1<br />

Saat<br />

6<br />

Saat<br />

12<br />

Saat<br />

24<br />

Saat<br />

1<br />

Ay<br />

Gözlem<br />

Sayısı<br />

n<br />

3552<br />

592<br />

296<br />

148<br />

6<br />

V<br />

m/s<br />

7,56<br />

7,56<br />

7,56<br />

7,56<br />

7,56<br />

Standart<br />

Sapma<br />


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

1<br />

I • FİJ ı H LTı • if * I '1# i i J '<br />

O 300 600 900 1200 1500 1800 2100 2400 2700 3000 3300 3600<br />

Şekil 1. Saatlik Rüzgar Hızlan (30m ve lOm)<br />

24<br />

3 0 m<br />

Saatler ~<br />

- - 10m<br />

i 00 200 300 400<br />

6 Saatlik Periyotlar<br />

Şekil 2. 6 Saatlik Rüzgar Hızları (30m ve lOm)<br />

Makina Mühendisleri Odası 154<br />

500 600<br />

— 30m<br />

•-- 10m


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

0 100 200<br />

12 Saatlik Periyotlar<br />

Şekil 3.12 Saatlik Rüzgar Hızları (30m ve lOm)<br />

30 m<br />

10m<br />

O 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100 110 120 130 140 150<br />

24 SjjJJjk Periye» jr<br />

Şekil 4. 24 Saatlik Rüzgar Hızları (30m ve lOm)<br />

155<br />

30m<br />

--- 10m<br />

300


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

SAVONIUS RÜZGAR ÇARKLARININ PERFORMANSLARININ<br />

ARTTIRILMASI<br />

Burçin DEDA, H. Kemal ÖZTÜRK, Mehmet ATILGAN<br />

Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çamlık/DENİZLİ Tlf: 0 258 2125532<br />

bdeda@pamukkale.edu.tr, hkozturk@pamukkale.edu.tr, atilgan@pamukkale.edu.tr<br />

Günümüzde sürekli artan dünya nüfusu,<br />

gelişen ve her geçen gün gelişmekte olan<br />

sanayi enerjiye olan ihtiyacı gün geçtikçe<br />

arttırmaktadır. Özellikle fosil enerji<br />

kaynaklarının zamanla azalması ve yarattığı<br />

çevresel sorunlar ilgiyi yeni ve yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarına yöneltmiştir. Son yıllarda<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarından olan rüzgar<br />

enerjisi büyük ilgi uyandırmıştır. Bu<br />

çalışmada ise düşük olan aerodinamik<br />

performanslarından dolayı çok fazla<br />

kullanılmayan Savonius rüzgar çarkları ele<br />

alınmıştır. Savonius rüzgar çarkında yapılması<br />

tasarlanan perde sayesinde Savonius rüzgar<br />

çarkının dönme yönüne ters yönde oluşan<br />

negatif moment ortadan kaldırılarak güç<br />

performansının artması amaçlanmıştır.<br />

ABSTRACT<br />

Today's continous increase of vvorld<br />

population and developing industry are<br />

increasing the energy demand. Particularly,<br />

diminishing of fossil fuels and enviromental<br />

problems caused by them have directed the<br />

attention to ne w and renevable energy sources.<br />

in recent years wind energy, one of the<br />

renevable energy sources, have become very<br />

popular.<br />

in this study, savonius vvindmill which has not<br />

been used vvidely because of ıts low<br />

aerodinamic performances has been examined.<br />

in order to increase the power performance of<br />

savonius windmills guides vvhich prevent the<br />

negative moments opposite to vvindmills<br />

rotation direction have been mounted.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

157<br />

GİRİŞ<br />

Her geçen gün giderek artan enerji ihtiyacını<br />

karşılamak, fosil enerji kaynaklarının hızla<br />

azalması ve yarattığı çevre sorunları ilgiyi<br />

temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına<br />

yöneltmiştir. Türkiye'de önümüzdeki on yıl<br />

içerisinde elektriğin %5'inin yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarından sağlanması<br />

düşünülmektedir. Rüzgar enerjisi bu<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarının başında<br />

gelmektedir [1]. Özellikle temiz ve<br />

yenilenebilir olması, bedava ve tükenmeyen,<br />

dönüştürme tekniklerinin kolay ve enerji nakil<br />

sorununun olmaması gibi üstünlüklerinin<br />

bulunmasından dolayı son yıllarda oldukça ilgi<br />

duyulan bir enerji kaynağıdır.<br />

Savonius tipi rüzgar çarklarının geleneksel<br />

rüzgar çarklarına göre çok fazla üstünlükleri<br />

vardır. Bunların bazıları şu şekilde<br />

sıralanabilir; konstrüksiyonları basit ve<br />

ucuzdur. Düşük rüzgar hızlarında çalışabilirler.<br />

Yatay eksenli rüzgar çarklarında rüzgar<br />

yönünün değişmesiyle çark yönünü değiştiren<br />

mekanizmaya ihtiyaç varken Savonius rüzgar<br />

çarkları rüzgar yönünden bağımsızdır, kendi<br />

kendilerine çalışmaya başlayabilirler.<br />

Bu çalışma diğer düşey eksenli rüzgar<br />

çarklarına oranla, performansları düşük olan<br />

fakat bir çok üstünlükleri bulunan Savonius<br />

rüzgar çarklarının performanslarının<br />

iyileştirilmesi amacıyla yapılmıştır.<br />

SAVONIUS RÜZGAR ÇARKLARI<br />

ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR<br />

Savonius rüzgar çarklarının düşük olan<br />

aerodinamik performanslarını iyileştirmek<br />

amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Yapılan<br />

bu çalışmalarda çarkların aerodinamik<br />

performansları üzerine dizayn parametrelerinin


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

etkileri deneysel olarak incelenmiştir [2-6]. Bu<br />

çalışmalarda; kayma miktarının optimum<br />

değerinin %10 dolaylarında olması gerektiği<br />

saptanmıştır [7]. Ayrılma miktarının sıfır<br />

olduğu yerde en büyük güç katsayısı 0.158<br />

olarak bulunmuştur [7]. Maksimum güç<br />

katsayısı uç hız oranı X=l olması durumunda<br />

en uygun çap yükseklik oranının 4.29 olduğu<br />

saptanmıştır [8]. Ayrıca yapılan teorik<br />

çalışmalarda performans analizi incelenmiştir<br />

[9]. Vorteks tabaka modeli üzerinde de<br />

çalışmalar sürdürülmüştür [10]. Savonius<br />

rüzgar çarkının dönme yönüne ters yönde<br />

oluşan momenti ortadan kaldırarak çark<br />

performansını arttırmak için çark etrafına<br />

perde tasarlanarak bu doğrultuda çalışmalar<br />

yapılmıştır [11-14]<br />

SAVONİUS RÜZGAR ÇARKLARININ<br />

GÜÇ VE PERFORMANS İFADELERİ<br />

Savonius rüzgar çarklarında güç ve performans<br />

ifadelerini hesaplamak için kepçe üzerine<br />

gelen kuvvetlerin hesaplanması kabul görmüş<br />

bir yaklaşımdır. Şekil l'de küresel kepçeli<br />

rüzgar çarkları üzerindeki hız vektörleri<br />

gösterilmiştir.<br />

V-v<br />

V+v<br />

Şekil 1 Küresel kepçeli rüzgar çarklarındaki iç ve<br />

dış bükey yüzeylerdeki hızlar.<br />

F = -.c.p.SV 2<br />

(1)<br />

P = -.c.p.S.V 2<br />

.v (2)<br />

c,: 2,3 (İç bükey yüzey için)<br />

C2: 1,2 (Dış bükey yüzey için)<br />

Şekildeki küresel kepçeli rüzgar çarkının iç<br />

bükey yüzeyi üzerinde P +<br />

ve dış bükey yüzeyi<br />

üzerinde P güç ifadeleri kullanılabilir. Buradan<br />

net güç ifadesi yazılacak olursa;<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

158<br />

Pnel =^.p.S.v. Cı .(V 2<br />

-2.V.v (3)<br />

elde edilir. Optimum gücü sağlamak için çark<br />

hızı v , =•—V değerindedir, h yüksekliğin-<br />

deki bir Savonius rüzgar çarkının S süpürme<br />

alanının değeri (2.d-e).h şeklinde yazılabilir.<br />

Bu değerler denklem (3)'de yerlerine yazılırsa<br />

optimum güç için;<br />

elde edilir.<br />

(4)<br />

GÜÇ VE PERFORMANSIN ARTTIRILMASI<br />

İÇİN SAVONİUS RÜZGAR ÇARKLARINA<br />

UYGULANAN PERDELEMENİN ETKİSİ<br />

Savonius rüzgar çarklarında iç bükey ve dış<br />

bükey yüzeylerde birbirlerine göre ters yönde<br />

iki farklı moment oluşur. İç bükey yüzey<br />

üzerinde oluşan moment, dış bükey yüzey<br />

üzerinde oluşan momentten daha büyüktür.<br />

Bunun sonucunda bir dönme hareketi oluşur.<br />

Savonius rüzgar çarklarının düşük olan<br />

aerodinamik performanslarını yükseltmek için<br />

en önemli parametre dönme hareketine ters<br />

yöndeki dış bükey yüzey üzerinde oluşan<br />

momentin değerini azaltmak yada mümkünse<br />

ortadan tamamen kaldırmaktır. Bu sebeple dış<br />

bükey yüzey üzerine gelen momenti azaltmak<br />

için Şekil 2'de gösterildiği gibi rüzgar yönüne<br />

göre yön değiştirebilen bir perde tasarlanmıştır<br />

ve bu perdenin çark performansına etkisi<br />

ayrıntılı olarak incelenmiştir [11-12].<br />

Şekil 2'de gösterilen perdelemenin güce etkisi<br />

teorik olarak aşağıda verilmiştir. Dış bükey<br />

yüzey üzerinde herhangi bir kuvvet<br />

oluşmayacağından P +<br />

= Pnet olacaktır.<br />

Dolayısı ile<br />

P - P n*>-2 -<br />

ifadesi elde edilir. Burada<br />

{vV 2<br />

-2.V.V 2<br />

+ v 3<br />

) (5)


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

a) Perdeleme paremetreleri b) 90° için<br />

c) Cicin<br />

Şekil 2 Savonius rüzgar çarkında çark performansını<br />

arttırmak amacıyla kullanılan perdeleme<br />

S = (L. + L 2 + L).h<br />

L 2 =<br />

=î x.Sina<br />

L = d--<br />

2<br />

(6)<br />

(7)<br />

(8)<br />

(9)<br />

L, Lı, L 2 ,d, e, t x,i- ı uzunluk, a ve P açılardır.<br />

Şekil 2'de de gösterilmiştir. Eğer<br />

£ ı = l 2 = £ ve oc=P=6 olarak kabul edilir ve<br />

bu değerler denklem (6)'da yerine yazılırsa S<br />

süpürme alanı şu şekilde elde edilebilir.<br />

S = (21.Sind<br />

Eğer; çark hızı<br />

e,<br />

~2 J<br />

(10)<br />

V<br />

= __ i se p =p +<br />

100 x netopt x netopt<br />

eşitliği gerçekleşir. Denklem (5)'de çark hızı<br />

ve S süpürme alanı değeri yerine yazılırsa net<br />

optimum güç değeri aşağıda verildiği gibi ifade<br />

edilebilir.<br />

_2_<br />

Ti<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

(il)<br />

159<br />

Perdeleme işlemi yapıldıktan sonra iç bükey<br />

yüzey üzerinde oluşan net güç kadar dış bükey<br />

kanadın iç bükey yüzeyinde de bir güç oluşur.<br />

Dış bükey kanadın iç bükey yüzeyinde oluşan<br />

güç de göz önüne alındığında perdeleme<br />

yapıldıktan sonra oluşan optimum net güç şu<br />

şekildedir.<br />

= -.p.{4.t.SM+2.d-e)h.c r V 3<br />

p<br />

perdeli _ 27<br />

' perdesiz<br />

.<br />

27 .p.(2.d-e)Jı.c t V3<br />

P<br />

perdeli (U.Sİlld + 2.d ~ e)<br />

perdesiz<br />

(2.d-e)<br />

(12)<br />

(14)<br />

Perde uygulanmamış Savonius rüzgar çarkıyla<br />

perdeli Savonius rüzgar çarkının net güçlerinde<br />

etkili olan parametreleri bulmak için; denklem<br />

(4) ile denklem (12) karşılaştırıldığında iki<br />

denklem arasındaki farkın sadece süpürme<br />

alanlarına bağlı olduğu denklem (14) den de<br />

görülebilir Buradan da uygulanacak perdenin<br />

perde uzunluğu arttıkça süpürme alanı ve<br />

dolayısıyla aynı boyuttaki çark için elde<br />

edilebilecek güç miktarının daha fazla olacağı<br />

görülmektedir.<br />

BULGULAR VE DEĞERLENDİRME<br />

Daha önce yapılan çalışmada dış bükey yüzeye<br />

gelen güç P =0 kabul edildiğinden çarkı<br />

perdeleme düşüncesi ile optimum güçte<br />

çalışma olanağının sağladığı koşulların<br />

örtüştüğü görülür [12-14]. Perdesiz ve perdeli<br />

Savonius rüzgar çarklarının güç<br />

performanslarının karşılaştırılması<br />

performansa hangi ölçüde iyileşme<br />

sağladığının bir göstergesi olacaktır.<br />

Perdeleme yapıldıktan sonra güçteki artış<br />

oranını bulmak ve perdesiz durumdaki çark ile<br />

karşılaştırma yapmak için farklı perde<br />

uzunluklarında ve açılarında, ayrıca farklı<br />

kanat çaplarında güç değerleri hesaplanmıştır.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Deda tarafından yapılan bu çalışmada perdesiz<br />

duruma göre perdeli durumdaki güç oranı;<br />

perdenin uzunluğuna ve yaptığı açıya göre<br />

arttığı halde, d kanat çapı ile ters orantılı<br />

olduğu yani azaldığı görülmüştür [12]. Bu<br />

yapılan çalışmanın sonucunda perdeli ve<br />

perdesiz Savonius rüzgar çarklarının güç<br />

ifadeleri karşılaştırılmış ve perdeli durumdaki<br />

Savonius rüzgar çarkı gücünün daha fazla<br />

olduğu teorik olarak saptanmış ve ayrıca güç<br />

ifadesinin artışının perde parametrelerine bağlı<br />

olduğu da görülmüştür [12-13].<br />

Daha önce yapılan çalışmalarda sadece perdeli<br />

ve perdesiz Savonius rüzgar çarklarındaki güç<br />

artış oranları karşılaştırılmıştır [12-13]. Perdeli<br />

Savonius rüzgar çarkında çarkın hemen<br />

önünde perdeye ilk girişteki süpürme alanına<br />

göre çarkın hemen önündeki süpürme alanı çok<br />

daha küçüktür. Buna bağlı olarak çarkın<br />

önündeki hız artacak ve dolayısıyla çarkın<br />

gücü de hızın küpü ile orantılı olduğundan<br />

çarkın hemen önündeki hız dikkate alındığında<br />

perdeli Savonius rüzgar çarkının gücü<br />

yükselecektir. Aşağıda perdeli Savonius rüzgar<br />

çarkında, çarkın girişinde ve perdesiz Savonius<br />

rüzgar çarkında güç artış oranlarını veren ifade<br />

verilmiştir.<br />

p<br />

perdeligirş _ 27<br />

perdesiz<br />

27 .p.(2.d-e)Jı.c,.VL<br />

Burada VGIHŞ perdeli Savonius rüzgar çarkında<br />

çarkın hemen önündeki hız değeri, V RUzgar ise<br />

perdesiz Savonius rüzgar çarkına gelen rüzgar<br />

hızıdır.<br />

• perdesiz Rüzgar<br />

Q ı=V Ubgar.(L ı+L 2+L)Jı<br />

(17)<br />

(16)<br />

(18)<br />

Süreklilik ifadesinden denklem (17) ve<br />

denklem (18) eşitlenir ve buradan V Gi ri Ş hızı<br />

bulunabilir.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

160<br />

*Giriş —~<br />

(19)<br />

Denklem (19) ifadesinde d yerine denklem<br />

(9)'dan eş değeri konursa girişteki rüzgar hızı<br />

şu şekilde bulunur.<br />

-v<br />

-<br />

i İL }<br />

+<br />

(20)<br />

Lı ve L 2 > e olduğundan V Giriş > V Rüzg ar olur.<br />

Yani kullanılan perde sayesinde perde<br />

girişindeki rüzgar hızı ile çark girişindeki<br />

rüzgar hızı aynı değildir. Çark girişindeki<br />

rüzgar hızı daha fazladır. Bu rüzgar hızı güç<br />

denkleminde yerine yazılır ve perdesiz rüzgar<br />

çarkıyla perdeli rüzgar çarkının çarka girişteki<br />

iç bölümünde güç ifadeleri karşılaştırılırsa<br />

daha yüksek değerler elde edilebilir. Denklem<br />

(15) ifadesinde yer alan parametreler yerlerine<br />

yazılırsa güç oranı için denklem (21) elde<br />

edilir.<br />

• perdesiz<br />

(4i.Sin9 + 2.d-e) 4<br />

(16.d 4<br />

-8.d 3<br />

.e)<br />

(21)<br />

Denklem (21) den de görüleceği üzere perdesiz<br />

duruma göre perdeli Savonius rüzgar çarkının<br />

giriş kısmında elde edilebilecek güç oranı,<br />

perdenin uzunluğuna ve yaptığı açıya göre<br />

artarken, d kanat çapı ile ters orantılıdır. Buna<br />

göre perdeli ve perdesiz Savonius rüzgar<br />

çarklarında güç artış oranını tespit etmek için;<br />

farklı kanat çaplarında, perde uzunluklarında<br />

ve açılarda alınan değerler denklem (21) de<br />

yerlerine konulduğunda aşağıdaki sonuçlar<br />

elde edilebilir.<br />

Şekil 3'de kayma miktarı e=0.1 m 9 =30° ve<br />

1=0.5 m perde uzunluğunda güç artış oranının;<br />

hız artımı hesaba katılan çarkta, hız artımı<br />

dikkate alınmayan çarka göre daha yüksek<br />

değerler aldığı görülmektedir. Ayrıca güç artış<br />

oranının kanat çapının artan değerlerinde daha


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

düşük değerlerde olduğu da şekilden<br />

görülebilmektedir.<br />

L<br />

1<br />

I m<br />

dell/Pı<br />

S<br />

|<br />

i<br />

O<br />

Artı;<br />

Güç<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

—•— H iz Artım ı Hesaba<br />

A Katıldı<br />

A —0— Hız Artımı Hesaba<br />

\ Katılmadı<br />

\ 0=30<br />

\ l=0.5m, e=0.1m<br />

4<br />

2<br />

0<br />

( )<br />

^ ^ — »<br />

. _ . f f . , T n * 1_ ,<br />

0,25 0,5 0,75 1 1,25 1,5 1,75 2<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 3 6=30°için, 1=0.5 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapma göre değişimi.<br />

Şekil 4'de ise 0=45° iken hız artımının hesaba<br />

katıldığı değerlerde güç artış oranın yüksek<br />

değerlerde olduğu görülmektedir.<br />

g<br />

/Perdesiz<br />

deli<br />

o.<br />

II<br />

; Artış Oranı*<br />

a<br />

O<br />

35<br />

30<br />

25<br />

20<br />

15<br />

10<br />

0<br />

\ —#^Hız Artımı Hesaba<br />

\ Katıldı<br />

\ —s—Hız Artımı Hesaba<br />

\ Katılmadı<br />

\ O=45<br />

V l=0.5m,e=0.1m<br />

. . T . ...,..._.., ^ *—•_—•— n<br />

) 0,25 0,5 0,75 1 1,25 1,5 1,75 2<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 4 6=45°için, 1=0.5 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Şekil 5'de de 6 =60° olduğunda 1=0.5 m perde<br />

uzunluğu için güç artış oranının, hız artımı<br />

hesaba katıldığında 6=30° ve 45°'ye göre daha<br />

yüksek olduğu görülmektedir. Buradan da<br />

perde açısının güç artış oranını etkileyen bir<br />

parametre olduğu görülmektedir.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

161<br />

g<br />

i<br />

1 s.<br />

=ıue O<br />

1 o<br />

3<br />

(9<br />

60 i<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

Hız Artımı Hesaba<br />

Katılmadı<br />

O=60<br />

l=0.5m,e=0.1m<br />

0 -<br />

C0<br />

0,25 0,5 0,75 1 1,25 1,5 1,75 2<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 5 6=60°için, 1=0.5 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Şekil 6'da ise perde uzunluğu İm ye<br />

yükseltilerek, 8=30° olması halinde güç<br />

artışının kanat çapı ile değişimi ele alınmıştır.<br />

Şekilden de görüleceği üzere hız artımı<br />

dikkate alınan durum için, hız artımı dikkate<br />

alınmayan duruma göre perde uzunluğu 1 m<br />

olduğunda güç artış oranı yükselmektedir.<br />

1 o<br />

d/l<br />

ırdel<br />

E<br />

S<br />

O<br />

rtış<br />

<<br />

S<br />

o<br />

80 -,<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

Hız Artımı Hesaba<br />

Katılmadı<br />

0=30<br />

Mm, e=0.1m<br />

0 0,2 0,25 0,5 0,75 1 1,25 1,5 1,75 2<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 6 8=30°için, 1=1 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Şekil 7'de 1=1 m perde uzunluğu için perde<br />

açısı 45° alınarak yapılan hesaplarda güç artış<br />

oranının, hız artımının göz önüne alındığı<br />

durumda daha yüksek olduğu görülmektedir.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

250<br />

225<br />

200<br />

175<br />

150<br />

125<br />

glOO<br />

""" 75<br />

50<br />

25<br />

0<br />

Hız Artım Hesaba<br />

Katıldı<br />

Hız Artım Hesaba<br />

Kstılmsdı<br />

O45<br />

Mm, e=0.1m<br />

0 0,25 0,5 0,75 1 1,25 1,5 1,75<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 7 8=45°için, 1=1 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Şekil 8 ve 9'da ise, perde 1=1.5 m uzunluğunda<br />

iken sırası ile 15 ve 30° için hız artımı hesaba<br />

katılan ve hesaba katılmayan durumlar için güç<br />

artış oranı çeşitli kanat çapı değerlerinde<br />

incelenmiştir. Burada perde giriş uzunluğu<br />

artığı için kanat çapının perde giriş uzunluğu<br />

ile orantılı olan değerleri ele alınmıştır.<br />

Şekillerden de görüldüğü gibi perde açısının<br />

yüksek değerinde, yani 6=30°için hız artımı<br />

hesaba katılan durumda, güç artış oranının<br />

yüksek değerlerde olduğu düşünülebilir.<br />

10<br />

_ 9<br />

l a<br />

!1<br />

I 3<br />

1<br />

o -I—<br />

o<br />

0,5 1 1,5 2<br />

Kanat Çapı d(m)<br />

— Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

— Hız Artımı Hesaba<br />

Katılmadı<br />

0=15<br />

1=1.5 m, e=0.1m<br />

Şekil 8 6=15°için, 1=1.5 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

2,5<br />

162<br />

g40<br />

I 35<br />

I 30 o<br />

I 25<br />

o<br />

| 20<br />

!L ıs<br />

o 10<br />

İV<br />

0,5 1 1,5 2<br />

Kanat çapı d (m)<br />

•— Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

•— Hız Artımı Hesaba<br />

Katılmadı<br />

0=30<br />

1=1.5 m , e=0.1m<br />

Şekil 9 6=30°için, 1=1.5 m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.<br />

Şekil 10 ve 11'de ise perde uzunluğu 1=2 m<br />

için kanat çapının perde uzunluğunun artışı ile<br />

orantılı değerlerinde sırasıyla 15 ve 3CP perde<br />

açılarında, hız artımı hesaba katılan ve<br />

katılmayan perdeli savonius rüzgar çarklarının<br />

güç artış oranı incelenmiştir. Şekilden de<br />

görüleceği üzere kanat çapının düşük<br />

değerlerinde ve düşük perde açısında, hız<br />

artımı uygulanmış çarktan elde edilen güç artış<br />

oranı daha yüksektir.<br />

us<br />

1 o<br />

li/P<br />

9<br />

"E<br />

0.<br />

II<br />

ram<br />

O !P<br />

?Art<br />

:3<br />

O<br />

18<br />

16<br />

14<br />

12<br />

10<br />

8<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

2,5<br />

—4—Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

—t— Hız Artımı Hesaba<br />

T Katılmadı<br />

\ O=15<br />

\ N2m,e=0.1m<br />

^^-^<br />

1 r 1 r - - ı-— -ı<br />

0 0,5 1 1,5 2 2,5 3<br />

Kanat Çapı d(m)<br />

Şekil 10 9=15°için, l=2m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapına göre değişimi.


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

g N<br />

esi<br />

"S<br />

£<br />

•s<br />

Peri<br />

!L 40<br />

Ora<br />

rtış<br />

t<br />

O<br />

00<br />

80<br />

60<br />

20<br />

0<br />

,.<br />

) 0,5<br />

—•— Hız Artımı Hesaba<br />

Katıldı<br />

—•—Hız Artımı Hesaba<br />

^ Katılmadı<br />

\ O30<br />

\ l=2m,e=0.1m<br />

V \\,^^^^<br />

1 1,5 2 2,5 3<br />

Kanat Çapı d (m)<br />

Şekil 11 6=30°için, l=2m perde uzunluğunda güç<br />

artış oranının kanat çapma göre değişimi.<br />

SONUÇLAR<br />

Dönen bir Savonius rüzgar çarkında akışkan; iç<br />

bükey kanat üzerinde türbülanslı bir yol izler<br />

ve dönel akışlar oluşur. Bu dönel akışlar<br />

Savonius rüzgar çarklarının performanslarını<br />

düşürür [15]. Savonius rüzgar çarklarında<br />

perdelemenin kullanılması ile rüzgar yönünde<br />

hareket eden iç bükey kanadın yüzeyi üzerinde<br />

oluşan dönel akışların oluşması engellenir ve<br />

böylece güç performansına etki eden bu olay<br />

azaltılarak güç performansı arttırılır.<br />

Savonius rüzgar çarkında perdelemenin bir<br />

başka etkisi şu şekilde açıklanabilir. Perdenin<br />

giriş uzunlukları değiştirilmek suretiyle hem<br />

süpürme alanı arttınlabilmekte ve hem de<br />

açıları değiştirilmek suretiyle rüzgarın çarka<br />

istenilen açıyla girmesi sağlanabilmektedir.<br />

Perdeli Savonius rüzgar çarkında, perde<br />

girişindeki rüzgar hızı, perdeye giren ve çark<br />

önüne gelen rüzgar hızından düşüktür. Çark<br />

önünde rüzgar hızının büyük olması sebebiyle<br />

çark girişinde elde edilen güç miktarı da daha<br />

büyüktür. Burada çarkın konstrüksiyonu<br />

yapılırken perde uzunluğunun artan<br />

değerlerinde çark çapının perde uzunluğuna<br />

uygun olması dikkate alınırsa, düşük rüzgar<br />

hızlarında perde yapılmasıyla birlikte hız<br />

artımı da hesaba katıldığında güç artış oranın<br />

yüksek değerlere ulaştığı görülmüştür.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

163<br />

Böylelikle çark girişinde perde giriş açılan ve<br />

perde uzunlukları değiştirilmek suretiyle<br />

Savonius rüzgar çarkından elde edilen güç<br />

miktarı yüksek değerlere ulaşması sağlanabilir.<br />

Burada perde girişinde ki süpürme alanının<br />

çark girişindeki süpürme alanına oranı<br />

(L,+L 2 +L).h<br />

olduğundan çark ve perde<br />

boyutlarında bu orana dikkat edildiğinde, hız<br />

artımı hesaba alınan perdeli savonius çarkında,<br />

düşük rüzgar hızlarında yüksek güç değerleri<br />

elde edilebilir. Ayrıca perdenin çıkış açıları ve<br />

uzunlukları değiştirilmek suretiyle de çark<br />

çıkışındaki akışa istenildiği gibi yön verilerek<br />

oluşabilecek türbülanslar azaltılarak yararlı<br />

enerji miktarı arttırılabilir.<br />

Perdelemenin bir başka üstünlüğü ise;<br />

Savonius rüzgar çarkına girişte kaçan bir kısım<br />

rüzgarın bu perde sayesinde yana doğru<br />

kaçması engellenerek ve akışı iç bükey<br />

kanada yönlendirmesiyle, iç bükey kanat<br />

üzerinden geçen akışın rüzgar yönüne ters<br />

yönde dönen dış bükey kanadın iç bükey<br />

yüzeyi üzerinde yeni bir kuvvet oluşumuyla bir<br />

moment meydana getirmesidir (Şekil 2). Bu<br />

sayede Savonius rüzgar çarkının verimi ve<br />

dolayısıyla performansı arttırılmış olur.<br />

SİMGELER<br />

P:Güç<br />

F: Kuvvet (N)<br />

v: Çarkın hızı (m/s)<br />

V: Rüzgarın hızı (m/s)<br />

p: Havanın yoğunluğu (kg/m)<br />

c: Direnç katsayısı<br />

d: Kanat çapı (m)<br />

h: Çark yüksekliği (m)<br />

e: Eksantrisite (m)<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Varlık M., and Klug H., Windenergie<br />

in der Türkei, Dewi Magazin,<br />

Germany, NR.17 August 2000,<br />

2. Bach, Von G., Vutersuchungen Uber<br />

Savonius Rotoren und Vervante<br />

stromungsmaschinen, Forshung auf


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

dem Gebiete des Ingenienvesens,<br />

Vol.2(6), 218-231, Germany, 1931.<br />

(Translatedto English by G.T. Ward<br />

and available as publication T.41 of<br />

Brace Research Instute, Ste- Anne-de<br />

Bellevue, Quebec, Canada, 1964).<br />

3. Newman, B.G., Measurements on<br />

Savonius Rotor with Variable Gap<br />

Proceedings of the University of<br />

Sherbrook Conference on Wind<br />

Energy, Sherbrooke, Quebec, 116s,<br />

Canada, 1974.<br />

4. Khan, M.H., Model and Prototype<br />

Performance Characteristics of<br />

Savonius Rotor Windmill, Wind<br />

Engineering, Vol.2(2), 75-85, 1978.<br />

5. Sheldahl, R.E., Blackvvell, B.F. and<br />

Feltz, L.V., Wind Tunnel Performance<br />

Data for Two and Three Bucket<br />

Savoniu Rotors, Jounal of Energy,<br />

Vol.2(3),160-164, 1978.<br />

6. Sivasegaram, S., Concentration<br />

Augmentatipn of Power in a<br />

Savonius Type Wind Rotor, Wind<br />

Engineering, Vol.3(l), 52-61, 1979.<br />

7. Modi, V.J. and Fernando, M.S.U.K.,<br />

on The Performance of the savonius<br />

Wind Türbine, Journal of solar<br />

Energy Engineering, Vol.lll, 71-81,<br />

1989.<br />

8. Ushiyama, I. And Nagai, H., Optimum<br />

Design Confıgurations and<br />

Performance of Savonius Rotors,<br />

Wind Engineering Vol. 12 (1), 59-75,<br />

1988.<br />

9. Wilson, R.E., Lissaman, P.B.S. andb<br />

Walker, S.N., Aerodynamic<br />

Performance of Wind Turbines,<br />

ERDA/ NSF/04014-76/1,111-164,<br />

1976.<br />

10. Van Düsen, E.S., and Kirchhoff, R. H.,<br />

A Two Dimensional Vortex Sheet<br />

Model of a Savonius Rotor, Fluids<br />

Engineering in Advanced Energy<br />

Systems, ASME, 15-31, 1979.<br />

11. Öztürk .H.K.,Savonius Tipi Rüzgar<br />

Çarkı Tasarımı, K.T.Ü, Yüksek Lisans<br />

Proje, Trabzon, 1989.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

164<br />

12. Deda B., Rüzgar Enerjisi Savonius<br />

Rüzgar Çarklarının Performanslarının<br />

Arttırılması, PAÜ, Yüksek Lisans<br />

Tezi, Denizli, 2000.<br />

13. Deda B., Öztürk H.K., ve Atılgan M.,<br />

Savonius Rüzgar Çarklarının<br />

Performanslarının İncelenmesi, III.<br />

Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu,<br />

İstanbul, Cilt I, 15-17 Kasım 2000.<br />

14. Deda B., Öztürk H.K., ve Atılgan M.,<br />

Savonius Tipi Rüzgar Çarklarının<br />

Performanslarının İncelenmesi, Bilim<br />

Günleri ,Yayın No-221, Denizli, 5-7<br />

Mayıs 1999.<br />

15. Fujisawa N. and Shirai H.,<br />

Experimental Investigation on the<br />

Unsteady Flow Field Around A<br />

Savonius Rotor at the Maximum<br />

PowerPerformance,Wind Engineering,<br />

Vol.ll(4),195-206, Tokyo, 1987.


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

ÖZET<br />

TÜRKİYE'DE RÜZGAR ENERJİSİNİN KULLANIM DURUMU VE<br />

BİR TÜRBİN TASARIM ÖRNEĞİ<br />

Dünyamızda enerji ihtiyacı her yıl yaklaşık<br />

olarak % 4-5 oranında artmaktadır. Buna<br />

karşılık bu ihtiyacı karşılayan fosil yakıt<br />

rezervi ise daha hızlı bir şekilde azalmaktadır.<br />

Ayrıca fosil yakıtların çevre üzerindeki<br />

olumsuz etkilerinin giderek artması, başta<br />

gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülkeyi<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya<br />

sevk etmiştir.<br />

Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları<br />

bakımından oldukça şanslı ülkelerden birisidir.<br />

Yenilenebilir enerji kaynaklarının en<br />

önemlilerinden olan rüzgar enerjisi, güneş<br />

enerjisi, jeotermal enerji ve biomas enerjisi<br />

açısından ülkemiz büyük potansiyellere ve çok<br />

büyük ölçekte olmasa da uygulama alanlarına<br />

sahiptir. Bu zenginliği boşa harcama lüksüne<br />

sahip olmayan yurdumuz için, tükenmeyen<br />

kaynaklar olan rüzgar ve güneş enerjisi<br />

önümüzdeki yılların ana enerji kaynağı olmaya<br />

adaydır.<br />

Bu çalışmada Türkiye'de bugüne kadar<br />

yapılmış olan rüzgar ölçümleri<br />

özetlenmektedir. Bu veriler ışığında en verimli<br />

olarak rüzgar enerjisinden faydalanılabilcek<br />

bölgeler belirlenmiştir. Halihazırda kurulu<br />

bulunan tesisler ve yapılması gerek proje<br />

gerekse de inşaa aşamasında olan tesisler bir<br />

tablo halinde verilmiştir.<br />

Rüzgar enerjisi potansiyelinin yüksek olduğu<br />

Ege bölgemizde yapılan örnek bir sistem<br />

tasarımına ait bilgiler verilmiştir. Çanakkale<br />

için tasarlanan bu sisteme ait türbin<br />

hesaplamaları açıklanmıştır.<br />

ABSTRACT<br />

World energy consumption has been<br />

increasing every year at % 4-5 percent. Fossil<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

İrfan GÜNEY Şafak SAĞLAM<br />

Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Göztepe-İstanbul<br />

iguney@marun.edu.tr ssaglam@marun.edu.tr<br />

oriented conventional energy resources have<br />

been increasing against this. Fossil energy<br />

resources have been creating environmental<br />

problems. For that reason developing countries<br />

have started using renevvable energy resource.<br />

Turkey is one of the lucky world for renewable<br />

energy sources. Wind energy, solar energy,<br />

geothermal and biomass energy are<br />

considerable energy resources that have<br />

important potential and usage area in our<br />

country. This unexhausted energy sources<br />

especially wind and solar energy are majör<br />

sources for Turkey in next years.<br />

in this study wind speed measurements which<br />

are doing in Turkey are summarized. The areas<br />

where the most productive for wind energy<br />

transformation are determined. The wind<br />

energy plants vvhich are working and planning<br />

given in table.<br />

A system design information are given in Ege<br />

region that has important wind energy<br />

potential. Wind türbine design calculation is<br />

explained for Çanakkale.<br />

GİRİŞ<br />

Türkiye coğrafi konumu ve hüküm süren iklim<br />

koşulları itibarı ile rüzgar enerjisi kaynakları<br />

bakımından, teorik olarak elektrik enerjisinin<br />

tamamını karşılayabilecek seviyededir.<br />

Ülkemiz toplamı 8000 km'yi bulan ve bunun<br />

büyük bir kısmının rüzgar enerjisi<br />

kullanılabilecek durumda bulunan sahil<br />

şeridine sahiptir. Türkiye, Avrupa'da rüzgar<br />

enerjisi potansiyeli en zengin ülkeler arasında<br />

yer almaktadır. Türkiye'nin teorik olarak<br />

hesaplanan potansiyeli 83.000 MW'dır. Bu,<br />

Türkiye'nin bir an önce kullanmaya<br />

başlanması gereken önemli bir rüzgar enerjisi<br />

165


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

potansiyeli olduğunu göstermektedir. Fakat<br />

rüzgar enerjisinin mevcut olan enerji sistemine<br />

girişini sağlayabilmek için gerekli teknik ve<br />

ekonomik fizibilite çalışmaları yapılmalıdır.<br />

Çünkü bu enerji kullanılmadığı her zaman<br />

dilimi için aynı zamanda kayıp olan enerji<br />

anlamına gelmektedir.<br />

Türkiye'nin Asya ve Avrupa kıtalarında<br />

bulunan topraklan üzerinde seçilen 20<br />

meteorolojik istasyon çevresinde Türkiye<br />

Rüzgar Atlası çalışmaları Dr. Tanay Sıdkı<br />

Uyarında aralarında bulunduğu bir ekip<br />

tarafından 1989 yılında tamamlanmıştır. Bu<br />

çalışma, meteoroloji istasyonlarında toplanan<br />

verilerin rüzgar enerjisinden yararlanmak<br />

amacıyla yapılacak çalışmalarda<br />

kullanılabilecek düzeyde yeterli olmadığını<br />

kanıtlamıştırfl].<br />

TÜRKİYEDE YAPILAN ÇALIŞMALAR<br />

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, TÜREB'in<br />

kuruluşundan sonra yatırımcılar,<br />

akademisyenler, imalatçılar ve diğerleri<br />

Türkiye'de rüzgar enerjisi gelişimini<br />

desteklemek üzere bir araya geldiler. Bu<br />

yıllarda ETKB (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar<br />

Bakanlığı )'nin Türkiye'de rüzgar enerjisi<br />

kullanımına ilişkin elinde bulunan veriler<br />

ışığında belirlediği politikası pek iyimser<br />

değildi. Resmi açıklamalar Türkiye'de rüzgar<br />

enerjisi gelişimini sınırlı olarak<br />

göstermekteydi.<br />

Bu tarihten sonra yapılan çalışmalar, Türkiye<br />

Rüzgar Enerjisi Birliği'nin çabaları ve ETKB<br />

ile Elektrik İsleri Etüd İdaresinin (E.İ.E.İ)<br />

TÜREB çalışmalarına katılımı sonrası<br />

Türkiye'deki rüzgar enerjisi dikkate alınmaya<br />

başlanmıştır.<br />

Türkiye'de rüzgar enerjisinin gelişiminin<br />

önündeki sorunları belirlemek üzere İber Otel,<br />

Sarıgerme, Park Ortaca'da Kocaeli<br />

Üniversitesi Yeni ve Yenilenebilir Enerji<br />

Kaynaklan ve Teknolojileri Araştırma Birimi<br />

tarafından üç adet 'Uluslararası Rüzgar<br />

Enerjisi Atölye Çalışması' düzenlenmiştir. Bu<br />

atölye çalışmalarına katılanların ilişkilerini<br />

daha sonrada sürdürmeleri sonucu Türkiye'de<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

rüzgar enerjisi kullanımı çalışmalan<br />

yaygınlaşmıştır.<br />

Bugüne kadar ETKB tarafından<br />

değerlendirilen 39 adet Rüzgar Çiftliği projesi<br />

bulunmaktadır. Bu projelerin toplam kapasitesi<br />

bin 370 ilâ bin 440 MW'dir. Bu 39 projenin,<br />

215 MW'lik kapasiteye sahip 8 tanesinin<br />

yatırımcılarla yapılan görüşmeleri<br />

sonuçlandırılmıştır.<br />

ETKB'nin 9 Eylül 1999'da açtığı YİD( Yap<br />

işlet devret ) Modeli ile 'Rüzgar Güç<br />

Santrallan Yaptırılması' konusundaki resmi<br />

ihale, gündemdeki toplam proje sayısını 55'e<br />

çıkartmıştır. Böylece Türkiye'de gerçekleşme<br />

aşamasına girmiş rüzgar güç santrallerinin<br />

toplam kurulu gücü bin 700 MW'a ulaşmıştır.<br />

Rüzgardan üretilen elektriğe, kirletici atıklar<br />

olmadan üretilecek elektriğin çevresel<br />

yararlarını yansıtan, hakça bir bedel ödenmesi<br />

ve iyi organize olmuş bir kurumsal alt yapı ve<br />

rüzgar enerjisinin planlama yönetmeliklerinin<br />

hazırlanması durumunda, Türkiye'de rüzgar<br />

enerjisi kurulu gücünün gelişiminde kolayca<br />

Tablo l'deki hedeflere ulaşabileceklerdi^ 1 ]-<br />

Tablo 1 Türkiye Öngörülen Hedefler (YEKAB)<br />

Yıl<br />

2000<br />

2003<br />

2005<br />

2010<br />

2020<br />

Kurulu Kapasite<br />

400 MVV<br />

1400 MVV<br />

5000 MW<br />

10000 MVV<br />

20000 MVV<br />

Kaynak: UYAR,T.S., 'Türkiye Enerji Sektöründe Karar<br />

Verme ve Rüzgar Entegrasyonu'<br />

Rüzgar enerjisinin geliştirilmesine gereken<br />

önem verilerek pazar yaratıldığında Türkiye<br />

endüstrisi rüzgar gücü santrallerinin imalatına<br />

kolayca adapte olabilecektir. Yeni kurulan<br />

rüzgar çiftliklerinin kuleleri yerel olarak imal<br />

edilmeye başlanmıştır.<br />

Tablo 2'de ETKB'nin gelecek yıllar için<br />

öngördüğü kurulu güç kapasitesi içinde rüzgar<br />

enerjisi kullanımıyla oluşturulabilecek üretim<br />

kapasitesi paylan verilmiştir.<br />

166


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Tablo 2, ETKB'nin Elektrik Kapasitesi Öngörümü (YEKAB)<br />

Yıl<br />

2000<br />

2010<br />

2020<br />

Kurulu Kapasite<br />

(MW)<br />

30.000<br />

65.000<br />

110.000<br />

Toplam Kapasitede<br />

Rüzgar Payı ( % )<br />

1,33<br />

15,38<br />

18,18<br />

Kaynak: UYAR.T.S., 'Türkiye Enerji Sektöründe Karar<br />

Verme ve Rüzgar Entegrasyonu<br />

Türkiye 2020 yılında kurmayı hedeflediği<br />

toplam elektrik enerjisi üretim kapasitesinin<br />

yüzde 18'i kadar rüzgar güç santral<br />

kapasitesini mevcut altyapıda radikal<br />

değişiklikler yapmadan tesis edebilecektir. Bu<br />

hedefe ulaşılabilmesi için<br />

-Türkiye'de rüzgar gücü tesisi için uzun vadeli<br />

hedefler konmalıdır.<br />

-Halen yenilenebilir enerji kaynaklan ve<br />

enerjinin etkin kullanımını cezalandıran<br />

kömür, akaryakıt ve doğal gaza sağlanan<br />

teşvikler ve sübvansiyonlar kaldırılmalıdır.<br />

- Enerji sektörüne ilişkin kararlar alınırken<br />

fosil ve nükleer güç santrallerinin neden<br />

olduğu toplumsal maliyetler ekonomik<br />

fizibilite çalışmalarında hesaba katılmalıdır[l].<br />

Türkiye rüzgar santrali projelerinin son<br />

durumu 1999 yılı itibarı ile Tablo 3'te<br />

verilmiştir[2].<br />

ÜLKEMİZDE ELEKTRİK ENERJİSİ<br />

ÜRETİMİ İÇİN TÜRBİN TASARIMI ÖRNEĞİ<br />

Türkiye'nin rüzgar potansiyelini<br />

değerlendirerek elektrik enerjisi üretilmesi<br />

amacı ile yapılan örnek uygulamalardan<br />

biriside Çanakkale tasarım örneğidir.<br />

Çanakkale'nin rüzgar potansiyelinin yüksek<br />

olması nedeni ile pilot bölge olarak seçilmiştir.<br />

Aşağıda verilen elektriksel ihtiyaç gücünü<br />

karşılayacak makine adedi hesaplanmıştır.<br />

Y er : ÇANAKKALE<br />

Elektrik Tüketimi : 16.699.509 kWh<br />

Ortalama Rüzgar Hızı : 5,3. m/s'dir.(Tablo 4)<br />

Çanakkale'nin rüzgar hızı-frekans eğrisi<br />

incelenerek olursa, 14 m/s'lik hızlara sahip<br />

rüzgarların, toplam yıllık enerjiye katkıları<br />

oldukça düşüktür. Bu nedenle sistemimizin<br />

kesim hızım Vk =14 m/s olarak tasarlamamız<br />

gereklidir.<br />

Makina Mühendisleri Odası<br />

Sistemimizin dizayn hızını, 6,5 m/s olarak<br />

seçersek, <strong>makina</strong>nın rüzgar hızına göre çıkış<br />

gücü belirlenecektir. Yani sistemimiz, 3.45<br />

m/s'lik başlama hızında dönmeye başlayacak<br />

ve 6,5 ila 14 m/s'lik arasında tasarım gücü olan<br />

33,6 kW'ı sağlayacak şekilde dizayn<br />

edilecektir. 15 m/s'den büyük hızlarda ise güç<br />

üretimi yapılmayacaktır. (Tablo 5)<br />

Tasarım gücü, 6,5 m/s' de 33,6 kW olan böyle<br />

bir sistemden Üretilecek yıllık enerji miktarı:<br />

YKWH = 33,6 . 8760 = 294, 336 kWh<br />

olarak hesaplanır. Buradan da bu sistemin<br />

Çanakkalede kurulması durumunda kaç adet<br />

<strong>makina</strong>ya ihtiyacımız olduğunu<br />

hesaplayabiliriz.<br />

Makine Adedi= 16699509 / 294336 = 56,736<br />

Yaklaşık 57 adet rüzgar türbini kullanmamız<br />

gereklidir.<br />

Bu <strong>makina</strong>larm Çanakkale'nin rüzgar tarlası<br />

oluşturulmasına müsaait bölgelerinde<br />

konumlandırılmaları ile ihtiyaç duyulan güç<br />

teorik olarak üretilebilecektir[4].<br />

SONUÇ<br />

Rüzgar enerjisi son derece çevreci bir<br />

enerji kaynağıdır. Yapılan çalışmalar<br />

sonucunda, konvansiyonel üretim<br />

kapasitesinin yenilenebilir enerjiye<br />

değiştirileceği her %1'lik miktar<br />

sonucunda toplam CO2 emisyonunda %<br />

0,03'lük bir azalma olacağı<br />

belirlenmiştir[5].<br />

Türkiye sahip olduğu rüzgar enerjisi<br />

potansiyeli açısından oldukça önemli bir<br />

yerdedir. Yıllık ortalama rüzgar hızı 10 m<br />

yükseklikte 2,54 m/s ve rüzgar gücünün 24<br />

W/m 2 olduğu belirlenmiştir. Alansal olarak<br />

Türkiye'nin % 88,5'inde yıılık ortalama<br />

rüzgar gücü yoğunluğunun 40 W/m 2<br />

düzeyinin üzerine çıkmakta % 0,8'inde<br />

100 W/m 2 'yi aşmaktadır.<br />

167


Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Sempozyumu ve Sergisi 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Tablo 3 Türkiye Rüzgar Santrali Projeleri<br />

İŞLETMEDE OLAN RÜZGAR SANTRALI<br />

PROJENİN ADI KARAKTERİSTİK FİRMA<br />

ÇEŞME ALAÇATI RÜZGAR SANT 7,2 MW<br />

ARES A.Ş.<br />

YERİ<br />

İZMİR ÇEŞME ALAÇATI<br />

SÖZLEŞME TASLAĞI ÜZERİNDE MUTAKABAT SAĞLANIP, DPT GÖRÜŞÜ BEKLENEN RÜZGAR PROJELERİ<br />

PROJENİN ADI<br />

KOCADAĞ RÜZGAR SANTRALI<br />

ÇANAKKALE RÜZGAR SANTRALI<br />

BOZCAADA RÜZGAR SANTRALI<br />

KARAKTERİSTİK<br />

50,4 MW<br />

30 MW<br />

10,2 MW<br />

FİRMA<br />

AS MAKİNSAN<br />

AS MAKİNSAN<br />

DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİ AŞAMASINDA OLAN RÜZGAR PROJELERİ<br />

PROJENİN ADI<br />

MAZIDAĞI RÜZGAR SANTRALI<br />

PROJENİN ADI<br />

DATÇA RÜZGAR SANTRALI<br />

DATÇA RÜZGAR SANTRALI<br />

YALIKAVAK RÜZGAR SANTRALI<br />

İNTEPE RÜZGAR SANTRALI<br />

İNTEPE RÜZGAR SANTRALI<br />

AKHİSAR RÜZGAR SANTRALI<br />

AKHİSAR RÜZGAR SANTRALI<br />

BANDIRMA RÜZGAR SANTRALI<br />

BEYOBA RÜZGAR SANTRALI<br />

£EŞME RÜZGAR SANTRALI<br />

KARABURUN RÜZGAR SANTRALI<br />

PROJENİN ADI<br />

GÖKÇEADA RÜZGAR SANTRALI<br />

PROJENİN ADI<br />

KOCADAĞ RÜZGAR SANTRALI<br />

YAYLAKÖY RÜZGAR SANTRALI<br />

LAPSEKİ RÜZGAR SANTRALI<br />

ŞENKÖY RÜZGAR SANTRALI<br />

HACIÖMERLİ RÜZGAR SANTRALI<br />

BELEN RÜZGAR SANTRALI<br />

KARAKTERİSTİK<br />

39 MW<br />

FİRMA<br />

DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

FİZİBİLİTE RAPORU DEĞERLENDİRİLEN RÜZGAR PROJELERİ<br />

KARAKTERİSTİK<br />

28,8 MW<br />

12,5 MW<br />

7,92 MW<br />

30 MW<br />

13,2 MW<br />

12 MW<br />

30 MW<br />

15 MW<br />

7,92 MW<br />

12 MW<br />

22,5 MW<br />

FİRMA<br />

DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

INTERVVIND LTD.<br />

ŞANTAJ A.Ş.<br />

AK-EN ENERJİ<br />

DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

PROKON<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

REVİZE FİZİBİİTE RAPORU BEKLENEN RÜZGAR PROJESİ<br />

KARAKTERİSTİK<br />

1,62 MW<br />

FİRMA<br />

SIMELKO<br />

FİZİBİLİTE RAPORU BEKLENEN RÜZGAR PROJESİ<br />

KARAKTERİSTİK<br />

43,5 MW<br />

15 MW<br />

15 MW<br />

12 MW<br />

45 MW<br />

20-30 MW<br />

FİRMA<br />

MAGE<br />

MAGE<br />

ATLANTİS TİCARET<br />

AKFIRAT A.Ş.<br />

DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

TEKNİK TİCARET<br />

FİZİBİLİTE RAPORU BEKLENEN RÜZGAR PROJELERİ<br />

PROJENİN ADI KARAKTERİSTİK FİRMA<br />

KAPIDAĞ RÜZGAR SANTRALI 20-35 MW AS-MAKİNSAN<br />

KARABİGA RÜZGAR SANTRALI 15-50 M W AS-MAKİNSAN<br />

KUMKALE RÜZGAR SANTRALI 12,6 MW DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

MAZIDAĞI-2 RÜZGAR SANTRALI 90 MW DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

MAZIDAĞI-3 RÜZGAR SANTRALI 39,6 MW DEMİRER HOLDİNG A.Ş.<br />

YELLİCE BELEN RÜZGAR SANT. 70-100 MW AS-MAKİNSAN<br />

Kaynak: Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Türkiye Şubesi Bülteni, Ankara 1999<br />

Makina Mühendisleri Odası 1 £ o<br />

YERİ<br />

İZMİR ÇEŞME KOCADAĞ<br />

ÇANAKKALE<br />

ÇANAKKALE<br />

YERİ<br />

İZMİR ÇEŞME ALAÇATI<br />

YERİ<br />

MUĞLA/DATÇA<br />

MUĞLA/DATÇA<br />

MUĞLA/DATÇA<br />

ÇANAKKALE İNTEPE<br />

ÇANAKKALE İNTEPE<br />

MANİSA AKHİSAR<br />

MANİSA AKHİSAR<br />

BALIKESİR BANDIRMA<br />

MANİSA AKHİSAR<br />

İZMİR ÇEŞME<br />

İZMİR KARABURUN<br />

YERİ<br />

ÇANAKKALE GÖKÇEADA<br />

YERİ<br />

İZMİR ÇEŞME KOCADAĞ<br />

İZMİR KARABURUN<br />

ÇANAKKALE LAPSEKİ<br />

HATAY ŞENKÖY<br />

İZMİR HACIÖMERLİ<br />

HATAY BELEN<br />

YERİ<br />

BALIKESİR ERDEK<br />

ÇANAKKALE KARABİGA<br />

ÇANAKKALE KUMKALE<br />

İZMİR/ÇEŞME<br />

İZMİR/ÇEŞME<br />

KARABURUN YELLİCE


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu ve Sergis 12-13 Ekim 2001 Kayseri<br />

Tablo 4. Çanakkale'nin Aylık Ortalama Rüzgar Hızlan (m/s)<br />

YIL<br />

1991<br />

1992<br />

1993<br />

1994<br />

1995<br />

1996<br />

0<br />

7,9<br />

A<br />

A<br />

4,2<br />

8,4<br />

8,1<br />

ş<br />

7,4<br />

A<br />

A<br />

5,7<br />

6,1<br />

7,5<br />

M<br />

5,1<br />

4,9<br />

A<br />

6<br />

6,3<br />

5,9<br />

N<br />

4,9<br />

4,8<br />

A<br />

4,5<br />

4,7<br />

M<br />

4,6<br />

4,6<br />

3,9<br />

4,4<br />

5,8<br />

Kaynak: Rüzgar Enerjisi, http://www.yenenerkay.cjb.net<br />

Tablo 5. Rüzgar Türbini Özellikleri<br />

Rüzgar Türbini<br />

Güç<br />

Voltaj<br />

Kanat Sayısı<br />

Kanat Çapı<br />

Başlangıç Hızı<br />

Optimal Hız<br />

Maksimum Hız<br />

Ayak Yüksekliği<br />

S<br />

CS-40<br />

40 kW<br />

380 V 3 Faz 50 Hz<br />

3<br />

21 m<br />

3,2 m/s<br />

14 m/s<br />

34 m/s<br />

40-60 m<br />

Kavnak: http://www.windrehall.com<br />

CTr 40 Rıgpd Tiııbıu<br />

ı.4 :. 7 4 0

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!