You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
DENİZ TİCARETİ<br />
<strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> | Yıl 19 | Sayı 233<br />
Lojistikçiler 4. Kez <strong>Mersin</strong>’de Buluştu.<br />
Dünya Off-Shore Şampiyonu ‘Stihl’<br />
‘Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den Kazan’ Projesi Hayata Geçiyor<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Bakanlığı, <strong>Deniz</strong>ci Bakanlıklar
MDTO’nın Aylık Yayın Organı<br />
<strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> | Yıl: 19 | Sayı: 233<br />
MDTD Basın Meslek İlkelerine Uyar.<br />
4-6<br />
Lojistikçiler 4. Kez <strong>Mersin</strong>’de Buluştu.<br />
8-9<br />
4. Uluslararası Lojistik Konferansı’nda<br />
Lojistik Ödülleri Sahiplerini Buldu.<br />
11<br />
Dünya Off-Shore Şampiyonu ‘Stihl’<br />
12-14<br />
15<br />
4.Tarih İçinde <strong>Mersin</strong> Kolokyumu<br />
16<br />
Serbestleştirme ve Rekabet Hukuku<br />
Sempozyumu<br />
17<br />
Birinci Kent Onur Ödülü<br />
19-21<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Bakanlığı, <strong>Deniz</strong>ci Bakanlıklar<br />
22-25<br />
<strong>Mersin</strong> Limanının Çevre Düzeni Planı<br />
Bağlamında Değerlendirilmesi<br />
26-27<br />
Kısa Kent Haberleri<br />
28-29<br />
Ulusal <strong>Deniz</strong> Haberleri<br />
30<br />
Yurt Dışında Satın Alınan Gemilerin<br />
Milli Gemi Siciline Tescili<br />
31-32<br />
Türk <strong>Ticaret</strong> Kanununun <strong>Deniz</strong> Kazaları<br />
Faslında Çatma’ya Dair Yapılan<br />
Değişikler<br />
35-37<br />
Erdemli-Silifke Kıyı Bölgesi Arkeolojik<br />
ve Kültürel Peyzaj Özelikleri: Koruma<br />
Sorunları ve Öneriler<br />
38-41<br />
43<br />
45<br />
46-49<br />
DENİZ TİCARETİ<br />
<strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> | Yıl 19 | Sayı 233<br />
Lojistikçiler 4. Kez <strong>Mersin</strong>’de Buluştu.<br />
Dünya Off-Shore Şampiyonu ‘Stihl’<br />
‘Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den Kazan’ Projesi Hayata Geçiyor<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Bakanlığı, <strong>Deniz</strong>ci Bakanlıklar<br />
İÇİNDEKİLER<br />
MDTO’dan Haberler<br />
Roma Cumhuriyet Dönemi’nde <strong>Deniz</strong><br />
Yoluyla Yapılan Sanat Eserleri <strong>Ticaret</strong>i<br />
Bir Düş Müydü O <strong>Mersin</strong><br />
<strong>Deniz</strong> Feneri<br />
MIP’den Haberler<br />
Çok güzel haber bunlar ama !…<br />
Türkiye’de hep karamsarlık hakim…<br />
Nedeni belli.<br />
İstikrarsızlık!<br />
Çünkü,Türkiye yıllarca istikrarsızlığın kurbanı oldu…<br />
Biri yaptı, biri bozdu!..<br />
Veya biri başladı, diğeri bitirmedi yarım kaldı!<br />
Devlet kesesinden uçup giren paranın haddi hesabı yok.<br />
Bunun hesabını soran da olmadı.<br />
Kaybeden hep yurdum insanı oldu.<br />
<strong>Mersin</strong> ise bu kayıplardan fazlasıyla payını aldı…<br />
Son yıllarda ise <strong>Mersin</strong>li umutlandı…<br />
Lojistik dendi, Tarım dendi, Turizm dendi..<br />
Hepsi de <strong>Mersin</strong> için önemli mi önemliydi.<br />
Tüm bunların yanına bir de 2013 Akdeniz Oyunları’nın <strong>Mersin</strong>’de yapılacak<br />
olması eklenince,<br />
İş kadayıf üstü kaymak oldu..<br />
Son üç yıldır, <strong>Mersin</strong>li umutlu bir bekleyiş içinde.<br />
Çünkü, <strong>Mersin</strong>le ilgili güzel haberler ard arda geliyordu.<br />
Hele hele seçim öncesi siyasilerin verdiği sözler ise <strong>Mersin</strong>’in yarasına<br />
neşter vuracaktı…<br />
<strong>Mersin</strong>’in en büyük sorunu olan işsizlik yapılacak yatırımlarla çözüme<br />
kavuşacaktı!<br />
Kısacası <strong>Mersin</strong> için güzel günler uzakta değildi.<br />
Her yıl Lojistik Fuarı ve Konferansı düzenleniyor.<br />
Bu yıl dördüncüsü yapıldı.<br />
Yapıldı yapılmasına ama Lojistik Merkez’ le ilgili bekleyiş sürüyor.<br />
2013 Akdeniz Oyunları ile <strong>Mersin</strong> sporda yatırım zengini olacak denildi.<br />
Yeni stat, spor salonları, kapalı yüzme havuzları daha neler neler…<br />
Saymakla bitmiyor.<br />
<strong>2011</strong>’in <strong>Ekim</strong> ayındayız.<br />
2013 Akdeniz Oyunları’na topu topu 19 ay kaldı.<br />
Yazıyla da Ondokuz, rakamla da 19 !..<br />
Ortada ne ihale var, ne de temel..<br />
Tabi ki kimseyi umutsuzluğu itmek istemeyiz.<br />
Ancak, <strong>Mersin</strong>li artık somut adımlar atılmasını bekliyor.<br />
<strong>Mersin</strong>li yatırıma hasret!<br />
Ve de, <strong>Mersin</strong> için yapılacak her yatırma destek vermeye hazır.<br />
Hele hele böyle güzelim bir kentte yaşıyorsak buna mecburdur!<br />
Yeter ki, ışığı görsün…<br />
Saygıyla<br />
Ali ADALIOĞLU<br />
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (MDTO adına): M.Cihat LOKMANOĞLU<br />
Genel Koordinatör: Ali ADALIOĞLU<br />
Yayın Kurulu: M.Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, A.Kahraman YAVUZ, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS,<br />
Bedii CANATAN, Özcan BARUT, Korer ÖZBENLİ<br />
Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı<br />
Basım Yeri: Ulusoy Matbaa<br />
Basım Tarihi: <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 13 33110 Pk: 103 <strong>Mersin</strong>/Türkiye<br />
Tel: 0324 327 70 00 (pbx) Faks: 0324 329 52 30 E-posta: mersindto@mdto.org<br />
mdtodergi@mdto.org www.mdto.org<br />
3
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Lojistikçiler 4. Kez <strong>Mersin</strong>’de Buluştu.<br />
<strong>Mersin</strong> 4. Lojistik ve Transport Fuarı 06 – 09 <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> tarihleri arasında Yenişehir Fuar<br />
Merkezi’nde, <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> (MTSO) ve <strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> (MDTO) işbirliği<br />
ve <strong>Mersin</strong> Liman İşletmeciliği A.Ş (MIP) ana sponsorluğunda gerçekleştirildi.<br />
<strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> ve <strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong><br />
<strong>Odası</strong> işbirliği ile <strong>Mersin</strong>’de düzenlenen, ‘<strong>Mersin</strong><br />
4. Lojistik ve Transport Fuarı’nın açılışı 6 <strong>Ekim</strong><br />
günü Yenişehir Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi.<br />
Törene <strong>Mersin</strong> Vali Yardımcısı Mehmet Çubuktar,<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan,<br />
Akdeniz Belediye Başkanı Fazıl Türk, Mezitli Belediye<br />
Başkanı Uğur Yıldırım, <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi<br />
<strong>Odası</strong> Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve<br />
<strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> yetkilileri katıldı.<br />
Törenin açılış konuşmasını Forza Fuarcılık ve Organizasyon<br />
Hizmetleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Bilgin Aygül yaptı. Aygül konuşmasında, 7 bin m 2<br />
kapalı alanda gerçekleştirilen fuarda 90 katılımcı, 5<br />
ülkeden alım heyeti ve Afganistan, Çin, Ürdün, Irak,<br />
Suriye ve Rusya’dan ziyaretçilerin katıldığını söyledi.<br />
Lojistik sektöründeki gelişmeye dikkat çeken Uluslararası<br />
Nakliyeciler Derneği-UND Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Ruhi Engin Özmen ise, Türkiye’nin, lojistik<br />
sektöründe gelişmeye aday 10 ülke arasında 4. sırada<br />
yer aldığını belirtti.<br />
Dünya’nın lojistik üssü Türkiye, Türkiye’nin<br />
lojistik üssü ise <strong>Mersin</strong> olacaktır.<br />
Törende konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Şerafettin Aşut da, lojistiğin <strong>Mersin</strong> için omurga<br />
sektörlerden biri olduğunu vurgulayarak “Küresel<br />
krizin ardından tekrar büyümeye ve son aylarda<br />
tekrar daralmaya başlayan dünya ticaretinde ve<br />
değişen ticaret haritasında; dünya’nın lojistik üssü<br />
Türkiye; Türkiye’nin lojistik üssü ise <strong>Mersin</strong> olacaktır”<br />
dedi. Aşut konuşmasına şöyle devam etti:<br />
“Bir yandan Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki<br />
sosyal ve siyasi sıkıntılar; bir yandan AB ülkelerindeki<br />
ekonomik sıkıntılar, bir yandan Amerika’nın<br />
bütçe sorunları arasında Türkiye, yakaladığı siyasi<br />
ve ekonomik istikrarla güvenli bir liman haline gelmiştir.<br />
<strong>Mersin</strong>, doğunun en batısı, batının ise en<br />
doğusu olan stratejik ve avantajlı konumu ile dünya<br />
lojistik sektörünün cazibe merkezi olmaktadır.<br />
Gelişmiş demiryolu, karayolu ve limanına, birkaç yıl<br />
içinde eklenecek olan Uluslararası Çukurova Bölgesel<br />
Havaalanı; yeni konteyner limanı ve <strong>Mersin</strong> Lojistik<br />
Merkezi ile <strong>Mersin</strong> tüm ulaşım modlarına ve<br />
sistemlerine sahip nadir kentlerden bir olacaktır.”<br />
Adana-<strong>Mersin</strong> kavgası yapılacağına bu fuarlar<br />
birleşsin.<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan<br />
ise konuşmasında Adana-<strong>Mersin</strong> birlikteliğine dikkat<br />
çekti. İki şehrin gücünü birleştirmesi gerektiğini<br />
dile getiren Özcan, “Adana ile <strong>Mersin</strong> gücünü<br />
parçalayacağına, 6 aylık bir zaman dilimi içerisin-<br />
de <strong>Mersin</strong>’de, 6 aylık bir zaman dilimi içerisinde<br />
Adana’da fuar çalışması yapılırsa Çukurova Bölgesi<br />
fuar çalışmalarında daha güçlü hale gelir” diye konuştu.<br />
<strong>Mersin</strong>’de özellikle lojistik konusunda çok güzel<br />
ilerlemeler olduğunun altını çizen ve <strong>Mersin</strong>’in<br />
4 5
6<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Türkiye’de önemli 5 kent arasına girdiğini kaydeden<br />
Özcan, “ Vergi sıralamasında ilk 5’e giren <strong>Mersin</strong>’in<br />
istikbali kuvvetlidir. Bizim tanıtımda eksiğimiz var.<br />
Bu tanıtımları fuar çalışmalarıyla iyi bir şekilde yapabilirsek<br />
<strong>Mersin</strong>’in Türkiye’de önemi daha güzel<br />
bir şekilde anlaşılabilir” dedi.<br />
Hem fiziki kapasite hem yetişmiş insan gücü<br />
olarak ilimiz iyi bir noktada.<br />
<strong>Mersin</strong> Vali Yardımcısı Mehmet Çubuktar ise,<br />
<strong>Mersin</strong>’in lojistik potansiyelini konu alan konuşmasında,<br />
<strong>Mersin</strong>’de eskiden bu yana lojistik hizmetlerin<br />
verildiğini ifade ederek, <strong>Mersin</strong>’in merkezinin<br />
kentleşmesinin ve gelişmesinin de büyük oranda<br />
lojistik hizmetlerle bağlantılı olduğunu kaydetti.<br />
Nakliye, depolama, gümrükleme hizmetlerinin<br />
geçmişten beri <strong>Mersin</strong>’de profesyonel bir anlayış<br />
içerisinde sunulduğuna işaret eden Çubuktar şöyle<br />
devam etti:<br />
“Hem fiziki kapasite hem yetişmiş insan gücü açısından<br />
<strong>Mersin</strong> bu alanda oldukça iyi bir noktada.<br />
Her tür yük çeşidinde hizmet verebilecek özelliklere<br />
sahip olan <strong>Mersin</strong> Limanı, mevcut coğrafi konumuyla<br />
Akdeniz’in en hakim noktalarından birisidir.<br />
Bölgenin oldukça büyük bir ihtiyaç potansiyeline<br />
sahip olması yanında uluslararası deniz hatlarının<br />
rotasına yakınlığı nedeniyle de dış dünyayla en<br />
rahat ve hızlı ulaşım sağlanabilecek durumdadır.<br />
Çukurova Bölgesel Havaalanı yatırım programına<br />
girmiş ve çalışmalar başlamıştır. Karayolu ulaşımı<br />
açısından da ülkemizin bütün bölgeler için merkez<br />
konumda olan sağlıklı ve hızlı bir ulaşım imkanına<br />
sahiptir. Yük taşımacılığı açısından vazgeçilmez<br />
olan demiryolu ulaşımı da mevcut olup Yenice’de<br />
Lojistik Merkez oluşturulmaktadır. Bütün bu özellikleri<br />
göz önüne alındığında, <strong>Mersin</strong>’in lojistik üs<br />
olmaya en uygun yerlerden birisi olduğu açıktır ve<br />
ilimiz bu işi layıkıyla yapacak durumdadır”<br />
Konuşmaların ardından kurdele keserek fuarın<br />
açılışını gerçekleştiren protokol üyeleri, fuardaki<br />
stantları gezerek firma temsilcilerine başarılar diledi.
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Atahan Çukurova: “Lojistik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulumunda<br />
yaşanan gecikme, sadece <strong>Mersin</strong>’e değil Türkiye’ye de kaybettiriyor.”<br />
<strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> (MTSO) ile <strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong> (MDTO) liderliğinde ve <strong>Mersin</strong><br />
Lojistik Platformu, Lojistik Derneği (LODER) işbirliğinde düzenlenen 4. Uluslararası Lojistik<br />
Konferansı’nda Lojistik Ödülleri de sahiplerini buldu.<br />
Bu yıl 4.’sü düzenlenen <strong>Mersin</strong> Uluslararası Lojistik Konferansı<br />
uluslararası konuşmacılar ve katılımcılar ile 6 <strong>Ekim</strong> tarihinde<br />
gerçekleştirildi. Bu yılki teması “Küresel Ekonomideki Dönüşüm<br />
ve Lojistik Sektörü” olarak belirlenen konferans kapsamında<br />
4.Kadri Şaman Lojistik Başarı Ödülü Töreni ve I.Ulusal<br />
Lojistik Başarı Ödülü Töreni de yapıldı.<br />
Konferans ve ödül törenine <strong>Mersin</strong> Vali Yardımcısı Mehmet<br />
Çubuktar, <strong>Mersin</strong> Emniyet Müdürü Arif Öksüz, Mezitli Belediye<br />
Başkanı Uğur Yıldırım, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Şerafettin Aşut, MDTO Genel Sekreteri Korer Özbenli,<br />
MDTO idari yetkilileri, <strong>Mersin</strong> Lojistik Platformu Üyesi ve<br />
MDTO eski Genel Sekreteri Atahan Çukurova ve çok sayıda<br />
davetli katıldı.<br />
Törende Ulusal Lojistik Başarı Ödülü’nü Balnak Lojistik alırken,<br />
<strong>Mersin</strong> İli Lojistik Ödülü’ne de Duru Uluslararası Taşımacılık<br />
sahip oldu. Ulusal Lojistik Proje Yarışması <strong>Mersin</strong> Kurumsal<br />
Başarı Ödülü’nü ise Ekol Lojistik aldı.<br />
Ödül töreninin ardından düzenlenen konferansın açılış konuşmasını<br />
yapan <strong>Mersin</strong> Lojistik Platformu Üyesi Atahan Çukurova,<br />
Lojistik Platformu’nun çalışmalarıyla ilgili bilgiler aktardı.<br />
“Bir ülkede sürdürülebilir ve rekabetçi ekonomi, lojistik<br />
imkanların var olmasıyla gelişir” diyen Çukurova, 2007 yılında<br />
bu bilinçle <strong>Mersin</strong>’de lojistik platform kurulduğunu belirterek,<br />
Lojistik platformu olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştir-<br />
diklerini ve ilk bölgesel lojistik master planını hazırladıklarını<br />
ifade etti. Platformun çalışmalarını sürdürürken, bir yandan<br />
konferans, diğer yandan da eğitim faaliyetleri gibi etkin roller<br />
üstlendiğini kaydeden Çukurova, <strong>Mersin</strong>’in her geçen gün<br />
geliştiğini belirterek “<strong>Mersin</strong> istesek de istemesek de değişecek.<br />
Ancak planlamadan, destek vermeden oluşacak bir lojistiğin<br />
getireceği paydalar yanında birçok zararı da olacaktır.<br />
Bunu görmemezlikten gelemeyiz” dedi.<br />
Konuşmasında lojistik ihtisas organize sanayi bölgesi kurulum<br />
sürecine de değinen Çukurova şunları söyledi:<br />
“İçinde lojistik köyü barındıran ilk lojistik ihtisas organize sanayi<br />
bölgesi kurulumu için gerekli olan Müteşebbis heyeti,<br />
<strong>Mersin</strong> Valiliği Başkanlığı’nda kurulmuştur. 2009 yılı sonunda<br />
Sanayi, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’na resmi müracaatını yaptık<br />
ama hala sonuç bekliyoruz. Bu gecikme sadece <strong>Mersin</strong>’e<br />
değil Türkiye’ye de kaybettiriyor” şeklinde konuştu.<br />
Açılış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü LODER<br />
Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş’ın yaptığı oturumda İngiltere<br />
Kinston Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Dr. Ki-Soon<br />
Hwang ‘Mevcut Küresel Ekonomik Durum ve Lojistik Sektörüne<br />
Etkisi’, Almanya Darmstant Teknik Üniversitesi İşletme<br />
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hans Christian Pfohl ‘Değişken Ekonomilerde<br />
Önemi Artan Tedarik Zinciri Finansmanı’, LODER<br />
Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş ‘Lojistik Sektöründe Bölgesel<br />
Yatırımlar ve Önemi’, 9 Eylül Üniversitesi Lojistik Fakültesi<br />
Dekanı Prof. Dr. Okan Tuna ‘<strong>Mersin</strong> Konteyner Limanı: Lojistik<br />
Yönlü Bir Değerlendirme’ ve İngiltere PACE Partner Yönetim<br />
Kurulu Başkanı David Tovey ise ‘Kriz Dönemlerinde Lojistik<br />
Sektörü Yönetimi: Satış Yönetimi, Müşteri İlişkileri, Süreç İyileştirme,<br />
Liderlik’ konularında sunum gerçekleştirdi.<br />
8 9
Dünya Off-Shore Şampiyonu ‘Stihl’<br />
İstanbul Off-Shore Kulübü’nce düzenlenen ‘<strong>2011</strong>- Işıklar Dünya Off-Shore 225 Şampiyonası’nın<br />
sezon finali <strong>Mersin</strong>’de yapıldı. Şampiyonada Kerem Tuncer-Alpay Akdilek ikilisinin kullandığı<br />
‘Stihl’ dünya şampiyonu oldu.<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediyesi ile <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve<br />
Sanayi <strong>Odası</strong>’nın (MTSO) katkılarıyla organize edilen<br />
şampiyonanın final yarışları Cumhuriyet Bayramı<br />
etkinlikleri çerçevesinde, 29-30 <strong>Ekim</strong> tarihlerinde<br />
<strong>Mersin</strong> Barış Meydanı’nda gerçekleştirildi.<br />
Halkın yoğun ilgi gösterdiği yarışlar sırasında <strong>Mersin</strong><br />
sahilleri renkli görüntülere sahne oldu.<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediyesi Grand Prix’inde<br />
tekneler zor anlar yaşadı.<br />
29 <strong>Ekim</strong> Cumartesi günü yapılan ve sezonun 17.<br />
yarışı olan <strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediyesi GP’si saat<br />
11.00’de yapılan sıralama turlarının ardından saat<br />
14.00’te start aldı. Sıralama turları sırasında takla<br />
atan ‘Leonore’ takımı start listesinde yer alamadı.<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet GP’i sırasında<br />
da güneşli havaya rağmen şiddetini artıran<br />
rüzgar nedeniyle takımlar zor anlar yaşadı. Boğaç<br />
Hürzat -Mehmet Hantal’dan oluşan WD40 teknesi<br />
4.turda, Kerim Zorlu - Cengiz Cennetoğlu’ndan<br />
oluşan YKM Sport teknesi ise 14. turda takla atarak<br />
yarış dışı kaldı. YKM Sport teknesi kurtarma ekiplerinin<br />
müdahalesi ile karaya çekildi. Kötüleşen hava<br />
koşulları nedeniyle 25 turluk yarış, organizasyon<br />
komitesinin kararıyla 16. turda durduruldu. Yarışmada<br />
birinciliği Stihl takımı elde ederken ikincilik<br />
kupasını Franke, üçüncülük kupasını ise GSYİAD-<br />
Galatasaray takımı aldı.<br />
Nefes Kesen Final Yarışı<br />
30 <strong>Ekim</strong> Pazar günü yapılan ve Şampiyona’nın son<br />
ayağı olan <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> Grand<br />
Prix’inde ise bir gün önceki yarışta takla atarak yarışa<br />
veda eden YKM Sport takımı, Stihl ve Beşiktaş<br />
Miele’nin ardından yarışmayı 3. sırada tamamladı.<br />
Oldukça heyecanlı geçen sezon finalinin sonucunda,<br />
Kerem Tuncer-Alpay Akdilek ikilisinin kullandığı<br />
‘Stihl’ Dünya Şampiyonu oldu. İkili sezon boyunca<br />
18 yarışın 12’sinde birinciliği elde ederek, üçüncü<br />
kez Dünya Şampiyonluğu unvanını kazanırken,<br />
şampiyonada ikinciliği Murat Leki ve Tuğberk<br />
Uca’nın kullandığı ‘Beşiktaş-Miele’, üçüncülüğü ise<br />
Francesco Redaelli-Giovanni Cagagni ikilisinin kullandığı<br />
‘GSYİAD Galatasaray elde etti.<br />
Yarışmanın bitiminde tekneleri ile denizde tur atıp<br />
izleyenleri selamlayan pilotlar büyük alkış aldı.<br />
Şampiyonada dereceye girenlere ödülleri Vali Hasan<br />
Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Macit Özcan, İl Emniyet Müdürü Arif Öksüz, İstanbul<br />
Off-Shore Kulübü Başkanı Uğur Işık, MTSO Başkanı<br />
Şerafettin Aşut ve MTSO Meclis Başkanı Faik<br />
Burakgazi tarafından verildi.<br />
11
12<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
‘Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den Kazan’ Projesi Hayata Geçiyor<br />
Kalkınma Bakanlığı Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında <strong>Mersin</strong>’de uygulanması uygun görülen<br />
projeler <strong>Mersin</strong> Valiliği’nde düzenlenen toplantıda açıklandı. Desteklenen toplam 25 proje içinde <strong>Mersin</strong><br />
<strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın (MDTO) ‘Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den Kazan’ projesi de bulunuyor. SODES programıyla<br />
desteklenen projelerin imza töreni ise Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da katılımıyla 17 <strong>Ekim</strong> günü<br />
gerçekleştirildi.<br />
<strong>Mersin</strong> Valiliği Hizmet Binası’nda gerçekleşen toplantıda<br />
konuşan <strong>Mersin</strong> Valisi Hasan Basri Güzeloğlu SODES<br />
kapsamında toplamda 405 proje başvurusunun yapıldığını<br />
belirterek, uygulama kapsamında 25 projenin<br />
desteklenmesine ve bu projeler için 3 milyon 400 bin<br />
TL kaynak aktarılmasına karar verilmiştir” dedi. Uygulanacak<br />
projelerle toplam 42 bin 247 kişiye doğrudan<br />
ulaşılacağını ve <strong>Mersin</strong>’in sosyal sorunlarının çözümüne<br />
yönelik süreci destekleyen önemli bir kazanım sağlanacağını<br />
vurgulayan Vali Güzeloğlu, projelerin en kısa<br />
sürede uygulamaya geçeceğini belirtti.<br />
<strong>2011</strong> başvuru döneminde SODES kapsamında desteklenmesi<br />
uygun görülen projelerin imza töreni ise 17<br />
<strong>Ekim</strong> günü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, <strong>Mersin</strong> Valisi<br />
Hasan Basri Güzeloğlu ve proje sahibi kurumların<br />
temsilcilerinin katılımıyla İl Özel İdare Toplantı Salonunda<br />
gerçekleştirildi. İmza törenine MDTO adına Genel<br />
Sekreter Korer Özbenli katıldı.<br />
Törende konuşan Bakan Zafer Çağlayan, 2008 yılında<br />
toplam 42 milyon lira ile 398 proje, 2009 yılında 91 milyon<br />
768 proje, 2010 yılında bin 187 projeyi desteklediklerini<br />
ve <strong>2011</strong> yılı itibariyle bin 660 projenin 200 milyon<br />
kaynakla desteklendiğini açıkladı.<br />
MDTO’ dan HABERLER<br />
Konuşmasında işsizlik konusuna da değinen Çağlayan<br />
dünya genelindeki işsizlik rakamlarının açıklandığını<br />
ifade ederek “Avrupa’nın sarsılmaz kaleleri olan ülkeler<br />
işsizlik problemi ile karşı karşıya iken, Türkiye’de açıklanan<br />
rakamlar, Cumhuriyet tarihinde işsizlik oranlarının<br />
düşüşü konusunda rekor niteliği taşıyor. <strong>Mersin</strong>’in işsizlik<br />
konusunda kaderi her geçen gün değişiyor. <strong>Mersin</strong>imizde<br />
işsizlik yüzde 17 ile yüzde 19 arasında değişirken,<br />
bugün bu oran tek haneli noktaya geliyor” diye konuştu.<br />
Çağlayan: SODES hap gibi bir program<br />
İşsizlik sorununun sadece <strong>Mersin</strong>’in değil Türkiye’nin de<br />
problemi olduğunu ifade eden Çağlayan bu sorunun<br />
temelinde mesleksizlik olduğuna dikkat çekerek, bu<br />
konuda önemli çalışmalar yaptıklarını ve SODES’in bu<br />
konuda önemli çalışmalar yapan programların başında<br />
geldiğini dile getirdi. “SODES hap gibi bir program, yutulduğu<br />
zaman da tesirini gösterecek önemli projedir”<br />
diyen Çağlayan, yoksulluk, göç ve çarpık kentleşmeden<br />
kaynaklanan sosyal sorunların giderilmesine yönelik bu<br />
programla, göçle gelen gençlere yeni iş imkanları yaratılacağını<br />
ve bu gençlerin kalifiye işgücü konumuna<br />
getirileceğini belirterek 25 proje, 3 milyon 400 bin liralık<br />
kaynakla 42 bin kişiye ulaşılacağını söyledi.<br />
SOSYAL DESTEK PROGRAMI<br />
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından uygulanan, Sosyal Destek<br />
Programı (SODES), istihdam, sosyal bütünleşme, kültür,<br />
sanat ve spor alanlarında göç, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunların<br />
ve değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçlara<br />
kısa sürede karşılık vermeyi hedefleyen insan odaklı bir<br />
program olarak tanımlanıyor. Valiliklerin koordinasyonunda<br />
kamu kuruluşları, il özel idareleri, belediyeler, üniversiteler,<br />
meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanıp,<br />
yürütülmekte olan SODES projeleri ile, toplumun<br />
dezavantajlı kesimlerinin ekonomik ve sosyal hayata daha<br />
fazla katılmalarını sağlamak ve kültürel, sanatsal ve sportif<br />
faaliyetler yoluyla bölgedeki çocuk, genç ve kadınların kendilerini<br />
daha iyi ifade etmelerine katkı vermek hedefleniyor.<br />
Konuşmaların ardından, projelerin gerçekleşmesi sürecindeki<br />
katkılarından dolayı Bakan Çağlayan’a teşekkür<br />
plaketi takdim edildi.<br />
Daha sonra, SODES kapsamında uygulanacak olan projeler,<br />
Vali Güzeloğlu ile proje sahibi kurumların temsilcileri<br />
tarafından imzalandı. MDTO’nın “Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den<br />
Kazan” adlı projesi de Vali Güzeloğlu ve MDTO<br />
Genel Sekreteri Korer Özbenli tarafından imza altına<br />
alındı.<br />
MDTO’ dan HABERLER<br />
2008 yılında GAP bölgesinde uygulanan SODES’in kapsamı<br />
2010 yılında DAP illerini de kapsayacak şekilde genişletilmişti.<br />
<strong>2011</strong> yılında ise <strong>Mersin</strong>, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş<br />
ve Hatay da programa dahil edildi.<br />
SODES kapsamında istihdam, sosyal içerme, kültür, sanat ve<br />
spor olmak üzere üç farklı türde hazırlanan projeler istihdam<br />
edilebilirliğin artırılması, nitelikli işgücünün, mesleki bilgi ve<br />
birikimin geliştirilmesi, yoksulluğun azaltılması, yaşlı, özürlü,<br />
kadın ve çocuklar gibi toplumun öncelikli kesimlerinin yaşam<br />
standartlarının yükseltilmesi ve toplumun ihtiyaç duyduğu<br />
kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin geliştirilmesi,<br />
özellikle çocukların ve gençlerin bu tür faaliyetlere yönlendirilerek<br />
yeteneklerinin açığa çıkartılması hedefleniyor.<br />
‘Ekmeğini <strong>Deniz</strong>den Kazan Projesine’ 139.000<br />
Liralık Destek<br />
SODES kapsamında desteklenmesi uygun görülen<br />
MDTO’nın ‘sosyal içerme’ türünde hazırlanan ‘Ekmeğini<br />
<strong>Deniz</strong>den Kazan’ adlı projesinin toplam maliyeti 169,450<br />
TL. Proje 139,450 TL tutarında destek alacak.<br />
Proje <strong>Mersin</strong> Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile <strong>Mersin</strong><br />
Marangoz ve Mobilyacılar <strong>Odası</strong> ile işbirliği halinde yürütülecek.<br />
Projeye göre <strong>Mersin</strong> Marangoz ve Mobilyacılar<br />
<strong>Odası</strong> tarafından seçilecek 10 vasıfsız genç ile 15<br />
düşük ücretle/kayıt dışı çalışan genç, <strong>Mersin</strong> Teknik ve<br />
Endüstri Meslek Lisesi’nde oluşturulacak atölyede, ‘Ahşap<br />
Tekne Üretimi Kursu’ görecek. Proje kapsamında 5<br />
ay teorik eğitim görecek olan kursiyerler, <strong>Mersin</strong> Teknik<br />
ve Endüstri Meslek Lisesi’nde oluşturulan üretim atölyesinde<br />
ahşap tekne inşa ederek yine 5 ay sürecek olan<br />
pratik eğitimlerini tamamlamış olacaklar.<br />
Eğitim sonunda yapımı tamamlanan ahşap eğitim teknesi,<br />
MDTO Anadolu <strong>Deniz</strong>cilik Meslek Lisesi’ne hibe<br />
edilecek, böylelikle bu okulda eğitim gören öğrencilerin<br />
de eğitim teknesinden faydalanmaları sağlanacak.<br />
Bunun yanısıra, bu proje ile <strong>Mersin</strong> Teknik ve Endüstri<br />
Meslek Lisesi bünyesinde “Ahşap Tekne Üretimi” bölümünün<br />
açılması ve açılacak bölümün öğrencilerinin<br />
proje kapsamında oluşturulan atölyeden faydalanması<br />
yoluyla eğitimlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması tasarlanıyor.<br />
13
14<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Tuğamiral<br />
Hayrettin İmren’den<br />
İade-i Ziyaret<br />
Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral<br />
Hayrettin İmren Odamızı ziyaret ederek Yönetim<br />
Kurulu Başkanı M. Cihat Lokmanoğlu ile görüştü.<br />
Ziyarette Yönetim Kurulu Üyesi Mişel Şaşati,<br />
MDTO Genel Sekreteri Korer Özbenli, Genel<br />
Sekreter Yardımcıları Kpt.Halil Delibaş ve Kpt.<br />
Mesut Öztürk, MDTO Danışmanı Ali Yavuz da<br />
bulundu. Ziyarette Tuğamiral İmren, günün anısına<br />
Başkan Lokmanoğlu’na plaket takdim etti.<br />
MDTO’ dan HABERLER<br />
“Akdeniz Kentleri: Gelecek İçin Geçmişin Birikimi” Başlıklı Tarih<br />
İçinde <strong>Mersin</strong> Kolokyumunun dördüncüsü yapıldı.<br />
Akdeniz Kent Araştırmaları Merkezi tarafından bu yıl dördüncüsü<br />
düzenlenen ve “Akdeniz Kentleri: Gelecek İçin Geçmişin<br />
Birikimi” başlığıyla yapılan Tarih İçinde <strong>Mersin</strong> Kolokyumu<br />
başarıyla tamamlandı. <strong>Mersin</strong> ve bölgesine ilişkin yerli ve yabancı<br />
bilim insanlarını ortak bir platformda bir araya getiren<br />
kolokyum, farklı disiplinlerden uzmanları da üniversitemizde<br />
buluşturdu.<br />
20-21 <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> tarihleri arasında düzenlenen kolokyumun<br />
açılışı, 20 <strong>Ekim</strong> Perşembe günü Prof. Dr. Uğur Oral Kültür<br />
Merkezi’nde gerçekleştirildi. Açılışa <strong>Mersin</strong> Vali Vekili Suphi<br />
Olcay, <strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erol Ertan,<br />
Rektör Vekili Prof. Dr. Yüksel Özdemir, Akdeniz Belediye Başkanı<br />
Fazıl Türk, <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Şerafettin Aşut, Akdeniz Kent Araştırmaları Merkez<br />
Müdürü Prof. Dr. Tamer Gök ve davetliler katıldı. Saygı duruşu<br />
ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan açılışta, Devlet<br />
Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü Shubert’in yedi numaralı<br />
dörtlüsünden kısa bir dinleti sunuldu.<br />
Konuşmaların ardından; “Dondurmacı Halil” ismiyle bilinen ve<br />
yakın zamanda vefat eden Halil Kürek’e, <strong>Mersin</strong> Kent Tarihine<br />
Katkı Ödülü verildi. Ödül, Halil Kürek’in kızı Meryem Kürek’e<br />
Vali Vekili Suphi Olcay tarafından takdim edildi.<br />
Fethiye Artan’a da, eşi Gündüz Artan’ın özel kitaplığını Akdeniz<br />
Kent Araştırmaları Merkezi’ne armağan etmesi vesilesiyle<br />
<strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erol Ertan tarafından<br />
plaket takdim edildi.<br />
Prof. Dr. Yüksel Özdemir tarafından <strong>Mersin</strong> Valisi Sayın Hasan<br />
Basri Güzeloğlu adına Vali Vekili Suphi Olcay’a, <strong>Mersin</strong> Akdeniz<br />
Belediye Başkanı Fazıl Türk’e ve <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi<br />
<strong>Odası</strong> Başkanı Şerafettin Aşut’a kolokyuma sağladığı katkılardan<br />
dolayı teşekkür plaketi sunuldu.<br />
Yurt içi ve yurt dışından toplam 21 bilim insanının katıldığı<br />
kolokyum kapsamında beş oturum ve bir panel ile bir kent<br />
gezisi düzenlendi. Kolokyumda boyunca ayrıca, “Meslekler<br />
Yok Oluyor, Ustalar Direniyor” başlıklı bir sergiye yer verildi.<br />
15
16<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Serbestleştirme ve Rekabet Hukuku Sempozyumu<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi.<br />
Ulaştırma Sektöründe Serbestleştirme Rekabet ve Rekabet<br />
Hukuku Sempozyumu Gümrük ve <strong>Ticaret</strong> Bakanı<br />
Hayati Yazıcı ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın<br />
katılımıyla 14-15 <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> tarihlerinde Dokuz Eylül Üniversitesi<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Fakültesi Çakabey <strong>Deniz</strong> Feneri Konferans<br />
Salonu’nda gerçekleştirildi. Sempozyuma kamu ve özel sektör<br />
ile sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, üyeleri ve temsilcileri,<br />
öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldılar.<br />
Sempozyumun açılışında konuşan Ulaştırma Bakanı Binali<br />
Yıldırım, ulaştırma sektöründeki rekabetin hem ülkemizde<br />
hem de dünyada giderek önem kazandığını vurgulayarak<br />
serbestleştirme kavramını, devletin tekelinin kaldırılması ve<br />
vatandaşa hizmeti seçme hakkını sağlamak olarak tanımladı.<br />
Serbestleştirme çalışmalarına en güzel örneğin Türk Hava<br />
Yolları (THY) olduğunu söyleyen Yıldırım, hava yollarında<br />
2003 yılında tek hizmet sağlayıcı olan THY ile 24 havalimanından,<br />
yılda 8,5 milyon yolcu taşındığını, serbestleştirme<br />
faaliyetleri sonrası bu sayıyı 47 havaalanından, 7 tarifeli sefer<br />
yapan şirket ile 52 milyona çıkardıklarını kaydetti. THY’nın, bir<br />
dünya markası haline geldiğini ve dünya dokuzuncusu olduğuna<br />
dikkat çeken Yıldırım, serbestleştirme ile elde edilen kazanımları<br />
fiyatlarda düşüş, kalite ve verimlilik artışı, yenilikçi<br />
uygulamalar, piyasaya yeni girişimcilerin girmesi, uluslararası<br />
rekabet gücünün artması şeklinde sıraladı.<br />
Konuşmasında kara ve denizyolu taşımacılığındaki serbestleştirme<br />
faaliyetlerine de değinen Yıldırım, karayolu taşımacılığının<br />
en önce serbestleşen alan olduğunu vurgulayarak,<br />
kapıdan kapıya taşımacılığa olanak sağlaması açısından en<br />
esnek taşıma modunun karayolu olduğunu ve bu nedenle de<br />
çok tercih edildiğini söyledi. Göreve geldiklerinde Karayolu<br />
Kanunu’nun olmadığını, ilk iş olarak karayolu taşımacılığını<br />
düzenlediklerini ifade eden Yıldırım, 50 senelik bir birikimi ve<br />
karışıklığı düzenleyecek bir kanunun çok zor hazırlandığını<br />
ama sektördeki meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla<br />
işbirliği yaparak bunun da üstesinden geldiklerini söyledi.<br />
Konuşmasında denizcilik alanındaki serbestleştirme faaliyetlerine<br />
de yer veren Yıldırım, denizcilik alanındaki serbestleşmenin<br />
neredeyse tamamlandığını, bu süreç sonunda İstanbul<br />
<strong>Deniz</strong> Otobüsleri (İDO) gibi bir markanın meydana çıktığını<br />
belirtti. Yıldırım, serbestleştirme olmasaydı, gemi inşa ve yat<br />
inşa sanayisinde sözü geçen bir konuma gelemeyeceğimizi,<br />
deniz ticaret filomuzun 19 milyon Dwt’e ulaşamayacağını<br />
ve liman elleçlemelerinin Avrupa standartlarındaki gibi kısa<br />
sürede bitirilemeyeceğini vurgulayarak, tüm bunların ülkemizde<br />
serbestleştirme faaliyetleri sonrasında gerçekleştiğini<br />
sözlerine ekledi.<br />
Daha sonra söz alan Gümrük ve <strong>Ticaret</strong> Bakanı Hayati Yazıcı,<br />
ulaştırma hizmetlerinin hava, deniz, kara ve demiryolu olmak<br />
üzere dört alanda gerçekleştiğini belirterek kamu tekelinin<br />
bu faaliyet alanları üzerinden kaldırılmasıyla bu alanlardaki<br />
serbestleşmenin önünün açıldığını, böylece kamu dışındaki<br />
müteşebbislerin de devreye girerek sektörde bir rekabet<br />
oluştuğunu belirtti. Yapılan faaliyetlerin hukuka dayandığını<br />
ve muhatabın tüketiciler olduğunu söyleyen Bakan Yazıcı,<br />
sistemi düzenleyen hukuki kuralların yazılı veya örfi olabileceğini<br />
ve hizmet üreten müteşebbislerin arasında oluşan<br />
rekabetin hukuka uygunluğunu denetleyen kurumun Rekabet<br />
Kurumu olduğunu ifade etti. Konuyu ulaştırma açısında<br />
da ele alan Hayati Yazıcı gayri safi hasılaları düşük iken riskleri<br />
yüksek olan zorunlu yatırımları devletin yaptığını, ticari kalkınmayla<br />
beraber özel teşebbüslerin mali yapısının güçlendiğini<br />
ve bununla beraber serbestleşmenin başladığını söyledi.<br />
Ulaştırmanın üç alanında serbestleşmenin gerçekleştiğini ve<br />
hizmetin kaliteli ve etkin bir şekilde sürdüğünü ifade eden<br />
Bakan Yazıcı demiryolu taşımacılığı için yapılan altyapı çalışmalarının<br />
önemini ve demiryolu taşımacılığı kalitesinin diğer<br />
ulaşım alanlarının da kalitesini belirlediğini vurguladı. Önümüzdeki<br />
yıl yeni Türk <strong>Ticaret</strong> Kanunu’nun yürürlüğe gireceğini<br />
hatırlatan Yazıcı bu kanun ile müteşebbislerin etkinliğinin<br />
ve hizmet kalitesinin artacağını söyledi. Konuşmasına Avrupa<br />
Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’ndan bahsederek devam<br />
eden Bakan Yazıcı Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde verilen<br />
taahhütlerin olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisine<br />
ait taahhütleri yerine getirdiğini ancak Gümrük Birliği’nin<br />
giriş-çıkış ve emtia nakliyeciliğinde bir takım tarife dışı uygulamalar<br />
getirdiğini belirtti.<br />
Birinci Kent Onur Ödülü<br />
Ahmet Yeşil’e verildi.<br />
İçel Sanat Kulübü tarafından bu yıl ilk kez verilen Kent Onur<br />
Ödülü <strong>Mersin</strong>li ressam Ahmet Yeşil’e verildi. İçel Sanat Kulübü<br />
tarafından organize edilen ödül töreni, <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve<br />
Sanayi <strong>Odası</strong>’nda (MTSO) düzenlendi. Sanatseverlerin yoğun<br />
ilgi gösterdiği programda konuşan <strong>Mersin</strong> Valisi Hasan Basri<br />
Güzeloğlu “Sanat söz konusu olduğunda sohbetler daha da<br />
renkleniyor. Sanat, hayatın renklerine, değerlerine ve zenginliklerine<br />
açılan bir kapıdır. Tıpkı Ressam Ahmet Yeşil’in fırçalarıyla<br />
tablolara yaptığı gibi. Ahmet’in ortaya koyduğu tabloları<br />
izlerken, herkesin ve her kişinin aslında sanatla buluşmasının<br />
mümkün olabileceğini sorguladım. Herkes sanatçı olmayabilir.<br />
Bu doğuştan gelen bir zenginliktir. Ancak, sanatı izlemeli,<br />
sevmeli ve sanat eserleriyle hayatımızı zenginleştirmeliyiz”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
Sanatın sonunun, sınırının ve zamanının olmadığını vurgulayan<br />
Güzeloğlu şunları söyledi: “Sanat, kimi zaman insanı birdenbire<br />
alıp götüren ve derinlik sunan bir tablo, kimi zaman<br />
da dakikaları durduran mısralardır. Kimi zaman ise sanat, hayatı<br />
yeniden sorgulayacak, insanoğlunun her şeyini yeniden<br />
tanımlayacak tınılardır. Her ne olursa olsun sanat, yaşama<br />
anlam, zenginlik ve güzellik katan bir olgudur. Sanattan uzak<br />
bir yaşamı düşünmek mümkün olmadığı gibi, sanatın dışındaki<br />
yaşamları değerli ve anlamlı kılmak da mümkün değildir.<br />
Hiçbir gerekçe sanatın dışında kalmak için geçerli değildir.<br />
Aslında sanat, varlığı ve yaşamı sorgulayarak en iyiye doğru<br />
yol almaktır. Sanat bitmeyecek bir yolculuktur. Tıpkı sanatçının<br />
arayışının son anına kadar sürmesi, son nefesine kadar<br />
arayışına devam etmesi gibi. Ama en keyiflisi de bu yolculukta<br />
birilerinin sanatçıya eşlik etmesidir. Çünkü yolculuklar tek<br />
başına çekilmez ve yol tek başına alınmaz. Yolculuklar iyi yol<br />
arkadaşlarıyla keyifli zamanlardır.” dedi.<br />
Hasan Basri Güzeloğlu son olarak Ressam Ahmet Yeşil’i tanımaktan<br />
dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, fırça<br />
darbeleriyle sanatseverleri kendisine hayran bırakan Yeşil’e<br />
çalışmalarında başarılar diledi.<br />
Ressam Ahmet Yeşil ise, <strong>2011</strong> yılı itibariyle Ankara Sanat Kurumu<br />
tarafından kendisine bir ödül verildiğini belirterek,<br />
“Ankara’dan ve <strong>Mersin</strong>’den aldığım ödüller, 30 küsur yıllık sanat<br />
yaşamımın bir özeti olarak verilmesi nedeniyle benim için<br />
çok önemli çok anlamlı çok heyecan vericidir. Sayın Valimizin<br />
dediği gibi sanatın yaşamın içine doğal olarak girmesi gerekiyor.<br />
<strong>Mersin</strong>’de sanata ve sanatçıya değer veren, algı gücü ve<br />
duyarlılığı yüksek bir Valimiz var. Bu sanatçılar ve sanatseverler<br />
için büyük bir şanstır” diye konuştu.<br />
17
Doç.Dr. Mustafa HERGÜNER<br />
DENİZCİLİK BAKANLIĞI,<br />
DENİZCİ BAKANLIKLAR<br />
Türkiye Cumhuriyeti kıyılarını yıkayan dört denizin ortasında<br />
bir yarımada olmasının yanında toplam kara yüzölçümünün<br />
% 5 ve 40 bin km 2 ’yi bulan tabi ve suni gölleri, 6 adet<br />
sınır aşan nehirleri ve yılda 500 milyar m 3 ’ü geçen yağışı ile<br />
su zengini bir deniz ülkesidir. (1) Türkiye’nin bu zengin potansiyeli<br />
mevcut jeostratejik konumu ile daha da güçlenmekte<br />
ve uluslararası anlamda büyük önem taşımaktadır. Bu<br />
denizlerden Karadeniz 0,5 milyon km 2 , Marmara <strong>Deniz</strong>i 12<br />
bin km 2 Ege <strong>Deniz</strong>i 230 bin km 2 ve Akdeniz 3 milyon km 2<br />
dir. (2) Bu miktara Karadeniz’e bağlı Azak denizine ve hatta<br />
Don ve Volga nehirleri ile Karadeniz’e bağlanan Hazar <strong>Deniz</strong>ini<br />
de katmak gerekir. Buna göre Türkiye 780 bin km 2 ’lik<br />
yüzölçümü ile etrafını çevreleyen ve yaklaşık beş misli büyüklükteki<br />
denizlerin ortasında bir yarımada durumundadır.<br />
1982’de yürürlüğe giren III. <strong>Deniz</strong> Hukuku Konvansiyonu<br />
paralelinde Türkiye’nin karasuyu ve bitişik bölge anlamında<br />
olarak bu dört denizde 378 bin km 2 ’lik bir “<strong>Deniz</strong> ülkesi” bulunmaktadır.<br />
(3) Bir başka anlatışla, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri<br />
Bakanlığı’na bağlı, olan Sahil Güvenlik Komutanlığının<br />
bu denizlerdeki sorumluluk alanı 378 bin km 2 dir. Bu miktar<br />
780 bin km 2 olan kara ülkemizin yarısı kadardır. (4) Türkiye bu<br />
deniz ülkesinde her türlü egemenlik ve egemenliğinden<br />
kaynaklanan ekonomik ve siyasi haklarını kullanabildiği gibi<br />
balıkçılık, turizm ve ulaştırma faaliyetlerinde yine bu dört<br />
denizin tamamından – bir kabotaj hakkı olarak – yaralanabilmektedir.<br />
Ülkemiz coğrafyası her yıl 500 milyar m 3 (500 km 3 ) den fazla<br />
yağış almaktadır. Bu miktar ortalama derinliği 50 m olan bir<br />
Marmara <strong>Deniz</strong>i kadardır. Toplam yağışın üçte biri nehirlerimizde<br />
akmakta, olup nehirlerimizin potansiyelinden ancak<br />
üçte bir oranında yararlanılmaktadır. (5) Yani demek istiyoruz<br />
ki coğrafyamıza dökülen yağmurun ancak % 10’u değerlendirilebilmektedir.<br />
Akıllıca ve bilinçli gayretlerle bu zenginliklerden<br />
daha büyük oranlarda yaralanılabilinecektir. Mevcut<br />
nehirlerimizden Dicle ve Fırat- ki meşhur Mezopotamya<br />
havzasını meydana getirmektedirler - sınırlarımızdan çıkarak<br />
Suriye ve Irak’ı da sulamaktadırlar. Asi nehri Suriye’den<br />
çıkmakla beraber Hatay’da denizle buluşmakta, Çoruh nehri<br />
ise Gürcistan ile hem sınırımıza ve hemde bu nehirin ortak<br />
kullanımdan doğan dostça ilişkilerimize neden olmaktadır.<br />
Balkanlarda ise Ege’ye akan Meriç nehri Yunanistan ile,<br />
Karadeniz’e dökülen Rezve deresi ise Bulgaristan ile sınırımızı<br />
oluştururken, yine bu nehirlere ait zenginlikler, Yunanistan<br />
ve Bulgaristan ile sürdürülen dostluk ilişkileri yanında<br />
önemli ekonomik işbirliklerine de neden olmaktadır.<br />
Türkiye ortasında 40 bin km 2 ’lik tabi ve suni göllerin bulunduğu<br />
bir coğrafyadır. Göllerin toplam yüzölçümleri bir denizci<br />
ülke olan 36 bin km 2 yüzölçümündeki Hollanda’dan<br />
büyüktür. Mevcut göllerimiz kara ülkemizin %5’i kadardır.<br />
Bunun anlamı Türkiye’nin herhangi bir yerinde bulunan kişinin,<br />
göl veya denize otomobil ile en fazla 2 saatte ulaşabileceğidir.<br />
Burada göllerin ulaşım, turizm, spor ve nihayet gıda<br />
yönünden son derece yararlı olabileceğini ama ne var ki, bu<br />
zenginliklerden yeterince yararlanılmadığının anlatılmasına<br />
gerek olmadığını değerlendirmekteyiz.<br />
Türkiye’nin jeostratejik konumunun taşıdığı önem, ayrı bir<br />
akademik değerlendirmedir. Türkiye; uluslararası literatürde<br />
“Mediterrean Sea” olarak ifade edilen “Akdeniz Havzası’nın”<br />
temel ülkesidir. Bilindiği gibi Med: Orta, Terra: Yer demektir.<br />
Dünya Jeopolitikçileri başlangıçtan beri Akdeniz’i “Orta Yer”<br />
olarak kabul etmişlerdir. Nitekim de öyledir. Tek Tanrılı dinlerin,<br />
yazının ve hatta denizciliğin doğduğu bölge Akdeniz’dir.<br />
Burada hatırlatalım ki Amerika’nın ilk kaşifleri (keşfedenleri)<br />
ve ilk hakimleri de Akdenizlilerdir. Anadolu binlerce yıldır<br />
pek çok medeniyetin oluştuğu, oluşturulduğu bir coğrafyanın<br />
merkezidir.<br />
Gerçekten de Anadolu’nun kıyılarını yıkayan denizler Asya,<br />
Avrupa ve Afrika kıtalarını Anadolu’da birleştirmektedirler.<br />
Bu denizler Karadeniz’de Tuna-Main Kanalı ile Atlas<br />
Okyanusu’nun İskandinav kıyılarına, Kerç Boğazı ile Azak<br />
<strong>Deniz</strong>ine, Don ve Volga nehirleri ile de Hazar <strong>Deniz</strong>ine<br />
bağlanırken Akdeniz’de Cebelitarık Boğazı ile yine Atlas<br />
Okyanusu’na Süveyş Kanalı ile de Hint Okyanusu’na bağlanmaktadır.<br />
Bu bağlantılar elbette ki başta sosyokültürel ve<br />
sosyoekonomik olmak üzere siyasi ve askeri oluşumlarında<br />
temelleri oluşturmaktadır. Bu konuda en detaylı ve akademik<br />
inceleme Fernand Brudel’nin yazdığı “Akdeniz” adlı ya-<br />
19
20<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
pıtıdır. (6) Ancak eser 13 ve 16. Yüzyıllara ait bir<br />
inceleme olduğundan ve eserde özellikle stratejik<br />
yönden detaylı ve kapsamlı bir değerlendirme<br />
yapılmadığından konumuzu tam olarak<br />
içermemektedir.<br />
Bölgemizle ilgili bir başka jeostratejik çalışma<br />
Mackinder’in (1861-1947) yapıtlarıdır. Ünlü İngiliz<br />
Jeopolitik Profesörü Alferd Mackinder’e<br />
göre Asya, Avrupa ve Afrika kıtlarının oluşturduğu<br />
Avrasya, dünyanın merkezidir. Avrasya’yı<br />
kontrol altında tutan dünya’ya egemen olur.<br />
Avrasya’ya egemen olmak içinde Merkez Bölge<br />
(Heartland-Kalpgâh) olarak bilinen Urallar<br />
ve Sibirya’ya hakim olunması gerekmektedir.<br />
Ünlü Amerikalı jeopolitikçi Nicholas Spykman<br />
(1893-1943) Mackinder’in görüşlerini daha<br />
da geliştirmiştir. Spykman, merkez bölgenin<br />
kontrolünün Manş <strong>Deniz</strong>i’nden –Polonya’dan-<br />
başlayan ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu<br />
ve Kore’ye kadar devam eden “Kenar Kuşak<br />
ülkelerinin” yapabileceğini anlatmaktadır.<br />
(7)<br />
Mackinder ve Spykman’ın görüşleri son derece<br />
doğrudur. Napolyon’un 1811-12’deki Moskova<br />
seferinde ve nihayet Hitler’in 1941-44<br />
yıllarındaki Rusya seferinde bu gerçek vardır.<br />
Burada belirtmeliyiz ki Hitler, etkisinde kaldığı<br />
iddia olunan ünlü Alman jeostratejistler<br />
Frederik Ratzel (1844-1904) ve Karl Haushafer<br />
(1869-1946)’in “Rusya ile savaşılmaması”<br />
düşüncelerine rağmen, (8) Mackinder’in görüşünü benimseyerek<br />
Rusya’ya saldırmıştır. Hitler, daha da ileriye gitmiş ve<br />
Rusya’yı önce kenar kuşak ülkeleri ile kontrolüne aldıktan<br />
başka Avrupa’yı Ege ve Akdeniz ile tekrar çevirmiş ve böylece<br />
Rusya kara ve denizden adeta hapsetmiştir. (9) Bilindiği<br />
gibi aralarında Türkiye’nin de bulunduğu kenar-kuşak ülkeleri<br />
Rusya’nın “Dünya İmparatorluğu” olmasının önüne geçilmesi<br />
için fonksiyonel bir görev yüklenmektedirler. Bulunduğumuz<br />
coğrafya analitik, akademik ve kronolojik biçimde<br />
incelendiğinde görülecektir ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />
da fonksiyonel görevi bu olmuştur. Osmanlı Devleti daima<br />
Kafkasları, Karadeniz’in kuzeyini kendi kuvvetleri ile kontrol<br />
altına aldıktan sonra Baltık bölgesinde Polonya (Lehistan) ve<br />
İsveç ile işbirliği yaparak Rusya’yı güneylere, sıcak denizlere<br />
ve Okyanuslara çıkartmamıştır. Bu kontrolünü elbette ki<br />
güçlü donanması ile pekiştirmiştir.<br />
Meşhur Navarin Baskınında (20 <strong>Ekim</strong> 1927) İngiltere, Fransa<br />
ve Rus filoları tarafından donanmasının yakılması üzerine<br />
Padişah II: Mahmut (1808-1839) Fransız Elçisine şunları söyler;<br />
“Şimdi benim donanmamı yaktınız, Avrupa’yı Moskof tehlikesinden<br />
artık kim koruyacaktır?”<br />
Fransız Elçisinin cevabı çok anlamlıdır.<br />
- Merak buyurmayınız Sultanım, gerekirse hep birlikte<br />
Rusya’yı yola getiririz.<br />
27 yıl sonra 1854 yılında yapılan Meşhur Kırım Savaşı’nın ilk<br />
habercisi bu konuşmadır. (10)<br />
Anadolu coğrafyası ile en akademik ve gerçekçi çalışma –<br />
kanaatimizce- Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik Derinlik” adlı<br />
eserinde yapılmıştır. 70 baskı gibi rekor bir yayına ulaşan<br />
eserde A. Davutoğlu Anadolu’yu Boğazlar, İskenderun ve<br />
Basra Körfezleri ile bir bütün olarak görmektedir. Jeopolitik<br />
ekollerin hemen tamamında ter alan “Yarımada Stratejisine”<br />
Davutoğlu yer vermemektedir. Davutoğlu Anadolu’daki<br />
üniter bir devletin -Global stratejinin icaplarına bağlı<br />
olarak-bölgenin sorumluluğu yüklenmesinden yanadır. (11)<br />
Burada bir hatırlatma yapalım. Süveyş Kanalının açılışının<br />
yapıldığı 1869 yılında Basra Valisi olan Mithat Paşa (1822-<br />
1884) Akdeniz’in İskenderun üzerinden Basra Körfezi yani<br />
Hint Okyanusu ile daha kolay birleşebileceğini savunmuş<br />
bu konuda olumlu çalışmalarda yapmıştır. Mithat Paşa da<br />
Anadolu’yu bir bütün olarak görmekte idi. (12)<br />
Özet olarak söylemek gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti denizleri<br />
ve kara ülkesi ile bir bütündür ve “Dünya Egemenliği”<br />
yönündeki harcanan gayretlerin en stratejik bölgesidir. Anadolu,<br />
merkezinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nın denizcilikle<br />
ilgili tüm potansiyellerinden yararlanmaktadır, yararlanmalıdır<br />
da. Bunları yaparken elbette ki uluslararası barış<br />
ve sağlıklı ekonomik ilişkilerin sorumluluğunun bilincinde<br />
ve hizmetinde olmalıdır.<br />
2010 yılı itibarı ile, Türkiye’nin yıllık dış ticareti 120’si dış satım<br />
(ihracat) ve 180’i dış alım (ithalat) olmak üzere toplam<br />
300 milyar dolardır. Bunun yaklaşık %90’ı deniz yolu ile yapılmaktadır,<br />
yani limanlarımızda sadece dış ticaretle ilgili elleçlenen<br />
yüklerin değeri 270 milyar dolardır. Bu miktar 2010<br />
yılının 190 milyar dolar olan bütçesini geçmektedir. Üstelik<br />
limanlarımızda elleçlenen yüklerin tamamını dış ticaret oluşturmamaktadır.<br />
Yaklaşık bir o kadar yük de kabotaj ve transit<br />
taşımalardan elleçlenmektedir. 2010 yılı itibarı ile limanlarımızda<br />
elleçlenen toplam 350 milyon ton yükün 64 milyon<br />
tonu transit yani Bakü- Tiflis- Ceyhan (BTC) ve Kerkük-Musul-<br />
Yumurtalık boru hatlarından akıtılan petrol (tonu 600<br />
dolardan 34 milyar dolar eder) ile 40 milyon tonu kabotaj<br />
taşımalarına aittir. (13) <strong>Deniz</strong>lerimizdeki bu sirkülasyon elbette<br />
ki limanlarımızdaki yük elleçlemesi ile sınırlı değildir. Yatçılık,<br />
gemi inşa, balıkçılık, turizm ve benzeri faaliyetlerini de<br />
bu olgulara katmak gerekir.<br />
Türk Boğazları olarak bilinen 170 millik (305 km) su geçidi<br />
daha önce anlattığımız gibi iki okyanusu birleştiren dünyanın<br />
en önemli su geçitlerinden birisidir. 2010 yılı itibarı ile<br />
Boğazlar’dan 50 bin gemi geçiş yapmış ve bunların yarısı<br />
kılavuz kaptan almışlardır. (14) Bilindiği gibi Montreux Sözleşmesi<br />
gereğince Türkiye tarafından; Boğazlar’dan geçiş<br />
yapan Tüm gemilere sağlık kontrolü (pratika) uygulanmakta<br />
ve karşılığında bir miktar para alınmaktadır. Gemilerin<br />
ödedikleri toplam sağlık resmi 2 milyar dolardır. Ayrıca geçiş<br />
yapan gemilerin talepleri doğrultusunda onarım, ikmal<br />
gibi kıyısal hizmetler de verilmektedir. Diyeceğimiz, Türkiye<br />
Boğazlarda uluslararası anlamda emniyet ve güvenliği<br />
sağlarken karşılığında hatırı sayılır bir ücret almaktadır. Bu<br />
rakamlara yurt içinde bulunan göl ve nehirlerdeki olgulara<br />
ait parasal miktarları da ilave etmek gerekir. Burada unutulmaması<br />
gereken bir başka husus; baraj göllerimizin elektrik<br />
üretimi ile sulama potansiyeli açmadan ülkemizin en güçlü<br />
ekonomik olgularıdır. Halen hidroelektrik santrallerinden<br />
elde edilen toplu elektrik miktarı 40 milyar kw/yıl Bu miktar<br />
toplam elektrik üretiminin %20’sidir.<br />
Özet olarak söylemek gerekirse denizlerimizde, göllerimizde<br />
ve nehirlerimizde yapılan faaliyetlerin parasal değeri 400<br />
hatta 500 milyar doları bulmaktadır ve bu miktar 70 milyon<br />
civarındaki ülke nüfusunun kişi başına 10 bin dolar civarında<br />
olan yıllık Gayri Safi Mili Hasılası’na (GSMH) yakındır. (15)<br />
Ama ne var ki bunca coğrafi, stratejik, ekonomik ve siyasi<br />
önemi olan denizlerimiz, nehirlerimiz ve göllerimiz için<br />
bakan seviyesinde bir otorite bile yoktur. Ancak denizciliğimize<br />
bir otorite arayışından önce konuya bir başka yönden<br />
açıklık getirmek gerekmektedir. Bu gün kara ülkemizin<br />
hemen yarısını kaplayan ve taşıdığı değerler itibarı ile çok<br />
daha fazla kıymet ifade eden denizlerimiz, göllerimiz ve nehirlerimizin<br />
her bakanlık için ayrı bir değeri bulunmaktadır.<br />
Milli Savunma, İçişleri, Milli Eğitim, Turizm, Çevre, Ulaştırma,<br />
Sağlık, Gümrük, Bayındırlık ve daha başka bakanlıkların denizlerimiz,<br />
göllerimiz ve nehirlerimizle ilgili pek çok faaliyet<br />
alanları vardır. <strong>Deniz</strong>le ilgili faaliyetlerin yürütülmesinde bakanlıklar<br />
arasında etkin bir koordineye gerek vardır. Bunun<br />
yapılamamış olması, hem gayretleri bölmekte ve hem de<br />
kaliteli ve ucuz yatırımlara engel olmaktadır. Tabi böylesi kör<br />
ve kısır koordinasyonların neden olduğu zaman kayıpları da<br />
hesaba katılmalıdır. Kanaatimizce bakanlıklar konuları ile<br />
ilgili deniz işlerinde daha otoriter ve yetkili olmalıdırlar. Bu<br />
cümleden olarak; Her bakanlıkta deniz işleriyle ilgili genel<br />
müdür seviyesinde bir birim bulunmalı ve denizcilikle ilgili<br />
faaliyetler, bakan yetkisi ile bu birim veya tarafından yürütülmelidir.<br />
Kurulduğu takdirde <strong>Deniz</strong>cilik Bakanlığı veya<br />
şimdiki haliyle <strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı bakanlıklar arası koordinasyon<br />
görevini üstlenmeli ve ayrıca yine bu konularda<br />
çağdaş ve uluslararası konjonktürlere uygun stratejiler üretmelidir.<br />
(16)<br />
Sonuç olarak üç kıta ve iki okyanusun birleştiği coğrafyada<br />
bulunan Türkiye nehirleri, gölleri ve kıyılarını yıkayan denizleri<br />
ve bütün bunların daha değerlisi Boğazları ile su zengini<br />
bir deniz ülkesidir. Ülkemiz ekonomik faaliyetlerinin hemen<br />
tamamı suyun ve/veya denizin olduğu yerlerde oluşmaktadır.<br />
Bu nedenle denizcilik ulusumuz için stratejik bir faaliyet<br />
alanıdır. Ve Hükümet programlarının temel stratejilerinden<br />
birisi denizcilik olmalı, bu husus tüm bakanlıkların bütçe,<br />
plan ve programlarında ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.<br />
Eğer kurulacaksa <strong>Deniz</strong>cilik Bakanlığı veya şimdiki haliyle<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı ilgili bakanlıklar arasında koordine<br />
görevi yapmalı ve yeni stratejiler üretmelidir. Hatta daha da<br />
ileri gidilerek, yeni hazırlanan Anayasa metninde, savunma,<br />
eğitim, güvenlik konuları gibi denizciliğimizin de temel bir<br />
strateji olarak bulundurulmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.<br />
DİPNOTLAR<br />
1-Sınıraşan Nehirlerimiz: Dicle, Fırat, Asi, Çoruh, Meriç ve Rezve’dir. Alt paragrafta<br />
daha geniş bilgi anlatılmaktadır<br />
2-Rakamlar Meydan Larusse Ansiklopedisi’nin ilgili maddelerinden alınmıştır.<br />
3-Aydoğan ÖZMAN, “Birleşmiş Milletler <strong>Deniz</strong> Hukuku Sözleşmesi” <strong>Deniz</strong> Tic. <strong>Odası</strong><br />
Yay. İstanbul 1984<br />
4-Sahil güvenlik Komutanlığı “Ülkemiz Açısından Güçlü bir Sahil Güvenliğin Önemi”<br />
Tebliğ, Türk <strong>Deniz</strong>ciliğinin Sorunları (15-16 mart 1997)Semineri. Dnz. Eğt. K. Lığı<br />
Yalova 1997.s.20<br />
5-Bilgiler Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün Tanıtım Kitabından alınmıştır.<br />
6-Fernand BRUDEL, “Akdeniz ve Akdeniz Dünyası” I. ve II. Cilt . Çev. M.A Kılıçbay. İmge<br />
Yayınevi. İstanbul 1993<br />
7-Ertuğrul Zekai ÖKTE, “”Jeopolitik Geliştirmeler” Türkiye Stratejik Araştırmalar Eğitimi<br />
Merkezi Yayını. İstanbul 1990 s. 72-79<br />
8- Aynı Eser S. 61-67<br />
9- Liddell HART, “İkinci Dünya Savaşı Tarihi” I.C Çev. K. Bağrıaçık. s. 139-149<br />
10- A. de LAMARTINE,”Aşiretten Devlete” I.C. Ter. M.R.UZMEN Tercüman Gazetesi Yay.<br />
İstanbul 1985.s.15-16<br />
11. Ahmet DAVUTOĞLU, “Stratejik Derinlik” İst. 2009.s.324 ve devamı<br />
12. Yaşar YÜCEL, “Mithat Paşa’nın Bağdat Valiliği” Uluslararası Mithat Paşa semineri<br />
Türk Tarih Kurumu Yay. Ank. 1986.175-185<br />
13- <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>, “<strong>Deniz</strong> Sektör Raporu 2010” İst. <strong>2011</strong> (Bilgiler çeşitli sayfalardan<br />
alınmıştır.)<br />
14- Aynı Rapor<br />
15- www.maliye.gov.tr (Ocak <strong>2011</strong> Bütçe Gerçekleşmeleri)<br />
16- Bu yazıyı kaleme aldığımızda, Ulaştırma Bakanlığı’nın yeni bir oluşumla <strong>Deniz</strong>cilik<br />
Müsteşarlığını bünyesine kattığını öğrenmekteyiz. Böyle olsa bile bizim görüşümüz<br />
değişmez. Bu konuda yeni oluşturulacak bir birim de bu koordinasyonu yerine<br />
getirebilir.<br />
21
22<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Dr. Senay Oğuztimur<br />
Yıldız Teknik Üniversitesi<br />
Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü<br />
MERSİN LİMANI’NIN KÜRESEL LİMAN VİZYONUNUN ÇEVRE DÜZENİ PLANI<br />
BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
<strong>Mersin</strong> Limanı, geniş kara alanı, hemen bitişiğinde yer<br />
alan serbest bölgesi ve özelleştirilen ilk liman olması<br />
özellikleriyle potansiyeli yüksek bir limandır. <strong>Mersin</strong><br />
Limanı’nın küresel liman rekabet şartlarını sağlaması<br />
durumunda Doğu Akdeniz Bölgesi’nin en güçlü limanı<br />
olması olanaklıdır. <strong>Mersin</strong> Limanı’nın rekabet gücü<br />
ölçütlerinin bir kısmı içsel faktörlere bağlıdır: Liman yönetiminin<br />
becerisi, liman teknik altyapısının gelişmiş olması,<br />
uygun pazarlama koşullarının sağlanması gibi…<br />
Bir kısım rekabet ölçütleri ise, dışsal etkenlere bağlıdır:<br />
Limanın hinterlandına olan bağlantısının etkinliği, limanın<br />
hinterlandının ekonomik gücü, limanın lojistik<br />
altyapısının uygunluğu gibi… Bu noktada sözü edilen<br />
dışsal faktörler, limanın bulunduğu kent/bölge içindeki<br />
konumuyla ilişkilidir. Bu tür işlev alanlarının kent içindeki<br />
konumları üst ölçekli planlarla stratejik olarak konumlanmaktadır.<br />
Şekil 1. <strong>Mersin</strong> Limanı’nın kent içindeki konumu (1/100.000 ölçekli <strong>Mersin</strong>-Karaman Çevre Düzeni Planı Raporu, 2008)<br />
2006 yılı itibariyle yasal düzenlemede planlama sisteminde<br />
en üst sırada bölge planları yer almaktadır. Bölge<br />
planlarını varsa İl Strateji Planları, İl Çevre Düzeni Planları,<br />
Nazım ve Uygulama İmar Planları takip etmektedir.<br />
Plan hiyerarşisinde, her plan -varsa- bir üst ölçekteki<br />
plan ilke ve hedeflerine uygun geliştirilmek zorundadır.<br />
Ülkemizde Çevre Düzeni Planlarında, bölgenin gelişme<br />
önceliklerinin belirlenmesi, bölgenin kalkınması için bir<br />
çerçeve plan hazırlanması, bunu yaparken bölgenin aktörlerinin<br />
de katılımının sağlanması, ulaşım sistemleri<br />
arasında koordinasyon sağlanması ve ateşleyici sektörlerin<br />
belirlenmesi beklentisi bulunmaktadır.<br />
Plan Çerçevesinde <strong>Mersin</strong> Limanı’na İlişkin Öneriler<br />
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yaptırılan<br />
1/100.000 ölçekli <strong>Mersin</strong>-Karaman Bölgesi planı, özel<br />
kanunlarla planlama yetkisi verilmiş alanlar hariç, <strong>Mersin</strong><br />
ve Karaman İlleri’nin bütününü kapsayan plan onama<br />
sınırları içinde; planın amacına yönelik planlama ilke<br />
ve hedeflerini, planlama ana kararlarını, gelişme önerilerini<br />
ve sorunlara müdahale stratejilerini kapsamaktadır.<br />
Planın limanla ilgili yaklaşım ve ilkeleri şöyledir:<br />
Ulaşıma İlişkin Öneriler: 9. Kalkınma Planı’nda da<br />
vurgulandığı şekilde taşıma türleri arasında dengesiz<br />
ve verimsiz yapısını, demir ve denizyolları lehine geliştirmeyi<br />
hedef aldığı belirtilmektedir. Bu bağlamda karayolu<br />
ulaşımında, <strong>Mersin</strong>-Pozantı-Yenice-Adana Otoyolunda<br />
tamamlanmamış kısımların tamamlanması,<br />
Adana-<strong>Mersin</strong> Otoyolu’nun, Karaman-Mut Karayolu’na<br />
bağlanması, <strong>Mersin</strong> İl Merkezi ve Tarsus İlçesi arasında,<br />
D.400 Karayolu’nun yükünü azaltması amacı ile kuzeyde<br />
bu yola paralel yeni bir aks önerilmesi.<br />
Karayollarına ilişkin bu öneriler, <strong>Mersin</strong> Limanı’nın hinterlandı<br />
ile olan ilişkisinin güçlendirilebilmesi bakımından<br />
doğru yaklaşımlardır. Demiryolu Ulaşımında, <strong>Mersin</strong><br />
ve Karaman Planlama Bölgesi’ni birbirine bağlayan<br />
demiryolu önerilmiştir. Lojistik bakımdan önem taşıyan<br />
ve iki hattın kesiştiği nokta olan Yenice’ye kadar olan<br />
demiryolu hattının çift hatta dönüştürülmesi konusuna<br />
planda ne yazık ki yer verilmemiştir.<br />
Limana İlişkin Öneriler:<strong>Mersin</strong> Limanı’na ek olarak yapılması<br />
planlanan <strong>Mersin</strong> Konteyner Limanı da Çevre<br />
Düzeni Planı’na işlenmiştir.<br />
Lojistik Odaklara İlişkin Öneriler: Çevre Düzeni<br />
Planı’nda, lojistik odaklara ilişkin üç adet öneriye yer ve-<br />
rilmiştir. Bu öneriler şunlardır:<br />
-Anadolu’dan gelip, <strong>Mersin</strong>-Adana güzergâhlarına dağılan<br />
demiryolu ağının kavşak noktasında yer alan<br />
Yenice’de, lojistik köy olarak adlandırılan merkez oluşturulması<br />
- D.400 Karayolu’nun, Arpaçsakarlar Beldesi üzerinden<br />
otoyola bağlantısının doğusunda bir tır parkının ayrılması,<br />
<strong>Mersin</strong>’deki Organize Sanayi Bölgesi’nin güneyinde,<br />
limana demiryolu ile giriş-çıkış yapan malların yüklenip-boşaltılacağı<br />
bir yük garı planlanmıştır.<br />
<strong>Mersin</strong> Limanı’nın geliştirilebilmesi için, limanın bir lojistik<br />
bölge ile güçlü bir şekilde bütünleşmesi şarttır.<br />
Dolayısıyla Yenice’de lojistik köy önerisi çok yerindedir.<br />
Ancak planda eksik kalan yönlerden birisi, bu lojistik köyün<br />
liman ile ulaşımı konusunda bir çözüm önerisi geliştirilmemiş<br />
olmasıdır. Buna yönelik en uygun çözüm,<br />
Yenice’ye olan demiryolu hattının çift hatta çıkartılması<br />
ve lojistik bölge ile demiryolu bağlantısının kurulmasıdır.<br />
<strong>Mersin</strong> Organize Sanayi Bölgesi limanın 1. derece<br />
hinterlandı içinde yer almaktadır. Limana giden hat ile<br />
bu bölgenin demiryolu bağlantısının kurulması, ulaşım<br />
maliyetlerini azaltacak, kent ulaşımını rahatlatabilecek,<br />
uygun bir öneridir.<br />
Depolama Alanlarına İlişkin Öneriler: Çevre Düzeni<br />
Planı’nda, sanayi ve depolama alanlarının, “D.400 Karayolu<br />
üzerinde ve Kazanlı Beldesi’nde yoğunlaştığı” belirtilmiştir.<br />
Bu alana ek olarak, Dikilitaş, Yenitaşkent ve<br />
Bağcılar Beldeleri’nde depolama alanları önerilmiştir.<br />
Depolama alanları, sanayinin türüne göre hammadde,<br />
yarı mamul ya da mamul maddenin depolanması<br />
amacını taşımaktadır. Depolama alanlarının kullanım<br />
biçimi, süreci, kullanıcılarının insiyatifindedir. Son tahlilde,<br />
depo alanlarındaki sanayi mallarının liman ile bağlantısının<br />
kurulması gerekmektedir. Planda, depolama<br />
alanlarının, D-400 karayolu baskısını azaltmak için bu<br />
yola paralel olarak önerilen ulaşım çevresinde üzerinde<br />
planlanmasından, liman ile etkin karayolu bağlantısı<br />
kurulması çok yerinde bir öneridir.<br />
Genel olarak değerlendirildiğinde, <strong>Mersin</strong>-Karaman<br />
Çevre Düzeni Planı, plan sınırları çerçevesindeki önerileri<br />
bakımından limanın gelişmesi için elverişli konulara<br />
işaret etmiştir. Ancak, limanın bir küresel liman vizyonu<br />
kazanabilmesi için 1/100.000 ölçeğinde bir plan yapmak<br />
yetersizdir. <strong>Mersin</strong> Limanı’nın hinterlandının neredeyse<br />
tüm ülkeye yayıldığı, hatta uluslararası ticari ilişkiler<br />
kapsamında ülke sınırlarını aşan bölge ölçeğinde ele<br />
alınması gerekmektedir.<br />
23
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
KISA KENT HABERLERİ<br />
Şekil 2. Çevre Düzeni Planı’nda <strong>Mersin</strong> Limanı ile ilgili öneriler(1/100.000 ölçekli <strong>Mersin</strong>-Karaman Çevre Düzeni Planı Raporu, 2008)<br />
SONUÇ:<br />
<strong>Mersin</strong> Limanı, Türkiye ve Akdeniz Bölgesi için hinterlandı<br />
geniş, ekonomik potansiyeli yüksek ve rekabet gücü<br />
gelişmeye açık bir limandır. Ancak <strong>Mersin</strong> Limanı’nın<br />
rekabet gücünün geliştirilmesi, limanın yönetiminin tek<br />
başına üstlenebileceği bir konu değildir. Liman, lojistik<br />
akışların sağlandığı ulaşım arterleri, bu ulaşım arterlerinin<br />
birbirleriyle bağlantılarının sağlandığı aktarma noktaları,<br />
yük taşımacılığına konu olan her türlü malın üretildiği<br />
sanayi alanları, saklandığı depolama alanları vs.<br />
ile bir bütün olarak değerlendirilmeli ve planlanmalıdır.<br />
Günümüzde küresel liman olarak hizmet veren önemli<br />
limanlar, yukarıda sözü edilen lojistik hizmet alanları<br />
ve kentsel işlevlerle birlikte planlanarak geliştirilmiştir.<br />
Bütün bunlar bir kenara bırakılarak, diğer tüm lojistik<br />
fonksiyonlardan bağımsız bir limanın varlığı, uzun vadede<br />
rekabetçi bir liman olarak hizmet sunmasına olanak<br />
tanımaz.<br />
Ülkemizde kentler, (özellikle de sanayinin geliştiği kentler)<br />
kent planlarında öngörülenin üstünde nüfus artışı-<br />
na sahne olmakta ve bu nedenle her türlü işlev alanında<br />
planlama sorunlarıyla karşılaşılmaktadır. Limanlar,<br />
bunlardan birisidir. Planlanırken kent çeperlerinde olan<br />
limanlarımız, zamanla büyüyen kent yerleşik alanının<br />
içinde kalmakta, genişleme alanı yetersizliği, park alanı<br />
eksikliği, trafik sıkışıklığı, gürültü ve altyapı kirliliği gibi<br />
sorunlara neden olmaktadır. Bu durumda, limanın içsel<br />
dinamikleri öncesinde henüz dışsal sorunları çözemediği,<br />
pek çok altyapı sorunuyla karşılaşıldığı görülmektedir.<br />
Bu durumun doğal sonucu olarak da limanlarımız,<br />
diğer bütün rekabet ölçütleri bir yana, kent içindeki<br />
konumu/altyapısı itibariyle dünya çapında limanlar olabilme<br />
potansiyellerini değerlendirememektedir. Üstelik<br />
bu olumsuz tabloya ek olarak, bu tür sorunlar kent<br />
ölçeğindeki planlarla ve günübirlik tedbirlerle geçiştirilmeye<br />
çalışılmakta, sorunun asıl kaynağına inerek yapısal<br />
çözüm üretmekten kaçınma stratejisi izlenmektedir.<br />
Planın hem amacı, hem de hedefi genel geçer ifadelerle<br />
tanımlanacak biçimde değerlendirilmiştir. Planda,<br />
“kararların belirlenmesi, stratejilerin seçilmesi, ekosis-<br />
temin korunması” gibi hem iyi niyetli, hem de nasıl net<br />
bir biçimde değerlendirileceği belirtilmeyen ifadeler<br />
yer almaktadır. Ayrıca, planın sürdürülebilirlik ve ekolojik<br />
temeli dikkate aldığının altı çizilmiştir. Hatta planın<br />
kapsamında yer alan iki kentin seçiminde dahi, aynı<br />
ekosistem içinde bulunması ölçütünün dikkate alındığı<br />
belirtilmiştir. Ancak kent ekonomisinde önemli pay sahibi<br />
olan işlevlerinin nasıl gerçekleşeceğine değinilmemiştir.<br />
Hatta ekonomik değeri olan kentsel alanlar ya da<br />
lojistik alanlarına ilişkin özel hiçbir ilkeden söz edilmemiştir.<br />
Oysa, planda arzu edilen ekolojik planlara ulaşabilmek,<br />
tarım işlevinin olduğu kadar sanayi ve hizmetler<br />
sektörlerinin de sürdürülebilir gelişmesine bağlıdır.<br />
<strong>Mersin</strong> Limanı’nın, rekabet gücünü belirleyen unsurlardan<br />
bir kısmı, limanın içinde bulunduğu kent içindeki<br />
konumu, hinterlandıyla ilişkilerinin tanımlanması<br />
yoluyla yorumlanabilir. Limanın bu değerlendirmeler<br />
açısından sorunlar yaşadığı ve bazı problemlerinin çözülmeye<br />
gereksinimi olduğu bilinmektedir.<br />
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, plan hiyerarşisi<br />
bakımından bunu takip edecek olan Nazım ve Uygulama<br />
İmar Planları için altlık oluşturmakta ve alınan bazı<br />
kararların uygulanmasında hukuki dayanak olmaktadır.<br />
<strong>Mersin</strong> bağlamında değerlendirilecek olursa, Limana<br />
ilişkin 1/100.000 ölçeğinde alınan kararlara sadık kalınacağı<br />
ve o ilkeler paralelinde hareket edileceği açıktır.<br />
Ancak planda, <strong>Mersin</strong> kentinin sahip olduğu lojistik potansiyeli<br />
ve Doğu Akdeniz Havzası için çok önemli olan<br />
limana ilişkin öneriler, kısıtlı bir perspektifle yorumlanmıştır.<br />
Limanın kent içinde kalmış olması ve genişleme<br />
alanı sorununa ilişkin bir öneride bulunulmamıştır. Bir<br />
diğer konu, çevre yollarını limana bağlayan ana arterlerin<br />
yaşamakta olduğu trafik sıkışıklığı ve tır park alanı<br />
sorunudur. Planda bu konuya ilişkin getirilen üst ölçekli<br />
önerinin sadece doğu-batı aksındaki çevre yoluna paralel<br />
yeni bir çevre yolu bağlantısı ile sınırlı kalınmıştır.<br />
Planın ana ilkeleri arasında ulaşım türlerine dağılımda<br />
karayolu lehine olan dengesizliğin giderilmesi ilkesi<br />
benimsendiği belirtilmiştir. Buna karşılık demiryollarının<br />
ve denizyolu kabotaj taşımacılığının iyileştirilmesi,<br />
stratejik olarak yaygınlaştırılmasına yönelik öneriler çok<br />
kısıtlıdır. Demiryoluna ilişkin tek öneri, plan sınırları<br />
kapsamındaki iki kent arasında ulaşım hattı önerilmesidir<br />
ki, bu ölçekte bir demiryolu önerisi çeşitli sorunlara<br />
yol açabilir. Hatta planda önerilen lojistik köyler, depolama<br />
alanları ve yeni sanayi alanları ile de demiryolunun<br />
bağlantısının önerilmemesi, bu alanlar arasında karayolu<br />
odaklı taşımacılığın süreceği anlamına gelmektedir.<br />
Böyle olması durumunda, zaten karayolu lehine olan<br />
yük taşımacılık oranlarının, plan aracılığıyla daha da geliştirileceği<br />
tespit edilebilir.<br />
Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında hiç tersane bulunmamaktadır.<br />
Doğu Akdeniz havzasında zengin işlevi olan<br />
geniş denizcilik piyasasına hitap edecek bir tersanenin<br />
kurulması ve <strong>Mersin</strong> Limanı ile ilişkilendirilmesi, hem<br />
Türkiye ekonomisi hem de <strong>Mersin</strong> kenti ekonomisi için<br />
yararlı bir yaklaşım olabilir.<br />
Planda limanın hinterlandındaki kentlerle bağlantısını<br />
güçlendirilmesi için otoyol önerisi yararlı bir öneridir.<br />
Lojistik odaklara ilişkin yapılan önerilerde, Yenice<br />
yerleşmesinde bir lojistik merkez oluşturulması uygun<br />
görülmüştür ki, bu yerleşim yeri demiryolu hattının kesişim<br />
noktası olduğundan çok doğru bir şekilde yorumlanmıştır.<br />
Üç ayrı alanda depolama alanı önerisi yapılması<br />
da kenti lojistik altyapısını geliştirebilecek önemli<br />
önerilerden birisidir. Adana-<strong>Mersin</strong> kenti arasında sürekliliğini<br />
koruyan sanayi aksının yoğunlaştırdığı D-400<br />
karayoluna paralel bir karayolu ihtiyacı ile karşılaşılacağı<br />
öngörüsü de uygundur. <strong>Mersin</strong> Limanı kamu yatırımlarıyla<br />
desteklendiği sürece Türkiye’nin rekabet gücü en<br />
yüksek limanlarından birisi olmayı sürdürecektir.<br />
KAYNAKLAR<br />
•Oğuztimur, S., (2008), “<strong>Deniz</strong>yolu Yük Taşımacılığında<br />
Küresel Liman Rekabet Koşullarının <strong>Mersin</strong> Limanı<br />
Örneğinde Değerlendirilmesi”, Yayınlanmamış<br />
Doktora Tezi, Yıldız teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />
İstanbul<br />
•Çevre ve Orman Bakanlığı, Planlama ve SÇD Dairesi<br />
Başkanlığı, (2006), “<strong>Mersin</strong> Karaman Planlama Bölgesi<br />
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Açıklama<br />
Raporu”, Ankara<br />
•Çevre ve Orman Bakanlığı, Planlama ve SÇD Dairesi<br />
Başkanlığı, (2006), “<strong>Mersin</strong> Karaman Planlama Bölgesi<br />
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Plan Hükümleri”,<br />
Ankara<br />
•MDTO İstatistik servisi verileri<br />
•TÜSİAD (2007), “Kurumsal Yapısı, Yasal Çerçevesi<br />
ve Göstergeleriyle Ulaştırma Sektörü” Yayın No:<br />
TÜSİAD-T/2007-02/431, İstanbul<br />
www.oib.gov.tr/program/, erişim tarihi: 17.10.2006<br />
www.denizcilik.gov.tr/tr/limanlar/TC%20<br />
Limanlar&Iskeleler2.pdf, erişim tarihi: 23.08.2007<br />
www.denizcilik.gov.tr/haber/mersin1_devami.htm, erişim<br />
tarihi: 15.09.2007<br />
www.tcdd.gov.tr/liman/bilgi.htm, erişim tarihi:<br />
03.05.2006<br />
24 25
26<br />
MERSİN MERSİN DENİZ DENİZ TİCARETİ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> <strong>2011</strong><br />
MERSİN VE TECMAIA TEKNOPARKLARI<br />
ARASINDA İŞBİRLİĞİ<br />
<strong>Mersin</strong> Teknopark ile Portekiz’in Tecmia<br />
Teknopark’ı arasında işbirliği anlaşması<br />
imzalandı.<br />
Ulusal bir ajansın destek programı kapsamında;<br />
<strong>Mersin</strong>’den 15 genç girişimcinin Portekiz’in Maia<br />
kentinde bulunan Tecmaia Teknopark’ını ziyareti ile<br />
başlayan ilişkiler; resmi iş birlikteliğini de yanında<br />
getirdi. Tecmaia yetkililerinin KISA teklifi KENT üzerine HABERLERİ işbirliği<br />
protokolü imzalandı. Maia Belediyesi Meclis Direktörü<br />
Mario Nuno Menes, Tekmaia Genel Müdürü<br />
Antonio Tavares ile Teknopark Yürütme Kurulu<br />
Başkanı Tamer Gök arasında imzalanan iş birliği<br />
protokolü birçok alanda sıkı işbirliklerini kapsıyor.<br />
İSKENDERİYE KENTİ İLE KARDEŞ ŞEHİR<br />
OLDUK<br />
<strong>Mersin</strong> ve Mısır’ın İskenderiye kenti arasında<br />
beklenen kardeş şehir anlaşması imzalandı.<br />
Anlaşma için İl Özel İdaresi’nde düzenlenen törene<br />
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Vali Hasan Basri<br />
Güzeloğlu, <strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Macit Özcan, Mısır Spor Bakanı Hasan Sakır, İskenderiye<br />
Valisi Usama Al-Fouly ve Mısır’ın Ankara Büyükelçisi<br />
Abderrahman Salaheldin katıldı.<br />
KISA KENT HABERLERİ<br />
Törende konuşan Bakan Çağlayan, Türkiye’nin incisi<br />
<strong>Mersin</strong> ve Mısır’ın incisi İskenderiye’nin bir araya<br />
gelmesinin iki ülke arasındaki ilişkileri daha da geliştireceğini<br />
söylediği konuşmasında;<br />
“Akdeniz’in bir kardeşlik yeri olması gayreti içindeyiz.<br />
Bu anlaşma sadece <strong>Mersin</strong> ve İskenderiye ya da<br />
Türkiye Mısır arasında imzalanan bir anlaşma değil.<br />
Bu anlaşma 3. ülkelerle ticaret yapmaya katkı sağlayacaktır.”<br />
<strong>Mersin</strong> ve İskenderiye arasında Ro-Ro seferlerinin<br />
bir an önce başlamasını ümit ettiklerini belirten Bakan<br />
Çağlayan, “Bir an önce uygulamaya geçeceğiz.<br />
Bana göre sözün bittiği yerdeyiz. Artık eylem zamanı.<br />
Biz hazırız ve bir an önce bunu gerçekleştirmek<br />
istiyoruz. Turizm, sanayi, çevre gibi birçok alanda<br />
işbirliği yapacak kapasitemiz var” dedi.<br />
İskenderiye Valisi Usama al Fouly ise Türkiye ve<br />
Mısır arasındaki ilişkilerin çok güzel olduğunu, bu<br />
ilişkileri farklı alanlarda geliştirmek istediklerini ifade<br />
ederek, “Özellikle dış ticaret alanına önem veriyoruz.<br />
Mısır ve Türkiye arasındaki ticareti arttırmak<br />
istiyoruz” dedi.<br />
Konuşmaların ardından <strong>Mersin</strong> ve Mısır’ın İskenderiye<br />
kenti arasında kardeş şehir anlaşması <strong>Mersin</strong><br />
Valisi Güzeloğlu ile İskenderiye Valisi Al-Fouly tarafından<br />
imzalandı.<br />
KISA KENT HABERLERİ<br />
GERİ SAYIM BAŞLADI: 2013 AKDENİZ<br />
OYUNLARI<br />
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve <strong>Mersin</strong><br />
Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, 2013 Akdeniz<br />
Oyunları’nın başlayacağı güne kadar işleyecek<br />
olan ‘Akdeniz Oyunları Geri Sayım Saati’nin<br />
startını verdi.<br />
Cumhuriyet Alanı’nda düzenlenen açılış etkinliğinde<br />
konuşan Çağlayan; <strong>Mersin</strong>’in medeniyetler mozaiği<br />
olduğunu söyledi. <strong>Mersin</strong> ilinin farklı etnik kökenleri<br />
ve dini inanışları bünyesinde barındırdığını<br />
ifade eden Çağlayan; ” <strong>Mersin</strong>, birliğin, beraberliğin<br />
ve kardeşliğin yaşandığı bir kenttir ” dedi.<br />
Uluslararası Akdeniz Oyunları Komisyonu Başkanı<br />
Ammar Addadi de; Akdeniz Oyunları’nın Akdeniz<br />
Havzası’ndaki halkların arasında bulunan kardeşliği<br />
desteklediğine dikkat çekerek, “<strong>Mersin</strong>’deki etkinlikleri<br />
tamamıyla destekliyoruz. Çünkü burada<br />
çok güzel şeyler olacak” ifadesini kullandı.<br />
Konuşmaların ardından Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan,<br />
Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Uluslararası Akdeniz<br />
Oyunları Komitesi Başkanı Ammar Addadi,<br />
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Uğur Erdener<br />
ve <strong>Mersin</strong> Büyükşehir Belediye Başkanı Macit<br />
Özcan tarafından ‘Akdeniz Oyunları Geri Sayım<br />
Saati’nin açılışı gerçekleştirildi.<br />
Açılışın ardından ise çeşitli dans ve müzik gösterileri<br />
sunuldu. İzleyicilerin büyük bir ilgiyle takip ettiği<br />
çeşitli etkinliklerin sonunda sahne alan sanatçı Ferhat<br />
Göçer, seslendirdiği birbirinden güzel eserlere,<br />
<strong>Mersin</strong>lilere unutulmaz bir müzik ziyafeti yaşattı.<br />
MERSİN TARSUS ORGANiZE SANAYİ BÖLGE-<br />
SİNDE OSBÜK DOĞU AKDENİZ BÖLGE TOP-<br />
LANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ<br />
7 ilde kurulu 16 OSB Yöneticilerinin katıldığı<br />
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OS-<br />
BÜK) Doğu Akdeniz Bölge Toplantısı <strong>Mersin</strong><br />
Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde gerçekleştirildi.<br />
Toplantıya OSBÜK Yönetim Kurulu ile çok sayıda<br />
Organize Sanayi Bölgesi Başkanı, Yönetim Kurulu<br />
Üyeleri, Bölge Müdürleri ile Eskişehir Sanayi <strong>Odası</strong><br />
Başkan Yardımcısı İsmail Kadıoğlu ve Tarsus Belediye<br />
Başkanı Burhanettin Kocamaz katıldı.<br />
OSBÜK Başkanı Nurettin Özdebir, ekonomide artık<br />
OSB’lerin değerinin anlaşıldığını, son ekonomik<br />
krizde dünya ülkelerinin büyük sorunlar yaşamasına<br />
rağmen, Türkiye’nin ayakta kalabilmesinin sebebinin<br />
OSB’lerde devam eden düzenli ve sürekli<br />
üretim olduğunu ifade etti.<br />
OSBÜK başkanı Özdebir bu nedenle OSB’lerin<br />
daha hızlı ve daha fazla gelişmesini, önlerindeki<br />
vergi muafiyetlerinin artmasını isterken, 4. derecedeki<br />
illerde OSB’lerin de teşviklerden yararlanması<br />
gerektiğinin altını çizdi.<br />
Nurettin Özdebir, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile<br />
Ankara OSB’lerinin arasında yapılan sözleşmeler<br />
kapsamında belediyenin her ay OSB’lere 3 milyon<br />
TL altyapı yatırımı yapacağını bildirdi. Bunun karşılığında<br />
Organize Sanayi Bölgeleri’nin de 3 yıl içinde<br />
25 bin kişiyi istihdam edeceklerine dair anlaşma<br />
imzaladıklarını, bu anlaşmanın ise tüm il belediyeleri<br />
ve diğer OSB’lere emsal teşkil edebileceğini<br />
belirtti.<br />
27
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
BODRUM’DA GÖRSEL BİR ŞÖLEN: GULETLER<br />
Bodrum İçmelerde üretilen guletlerin yarısı ihraç ediliyor.<br />
Gemi Mühendisleri <strong>Odası</strong> Bodrum Temsilcisi Fuat Turan yaptığı<br />
açıklamada, Bodrum yarımadasında 49 tersane bulunduğunu,<br />
bu tersanelerde kriz dönemleri hariç, yılda yaklaşık 30<br />
ahşap gulet üretildiğini söyledi.<br />
MODERN ATLANTİS: ADAKULE<br />
İklim değişikliği ile birlikte yoğunlaşan doğal felaketler ve yükselen deniz seviyesi, bilim<br />
adamlarını yeni arayışlara itiyor. Tsunami dalgalarına ve olağanüstü hava koşullarına dirençli<br />
bir tasarımla modellenen yapay adalar, bazı uzmanlar tarafından geleceğin şehirleri<br />
olarak gösteriliyor.<br />
Daily Mail’ın haberine göre Polonya’daki atölyesinden yaptığı<br />
açıklamada Krasninski, “Küresel ısınma nedeniyle eriyen buzullar,<br />
kıtalar etrafındaki su seviyesini her yıl daha da artırıyor.<br />
Dünyada denize kıyısı olan ve hatta adalar üzerine kurulu<br />
olan birçok ülke bulunuyor. Ayrıca Hollanda gibi deniz seviyesinin<br />
altındaki topraklara kurulu ülkeler de mevcut. <strong>Deniz</strong><br />
seviyesinin sürekli yükseldiği göz önüne alınırsa bu ülkelere<br />
ne olacağını hayal etmek güç değil. Bu ülkelerin yüksek sayıda<br />
nüfusa ev sahipliği yapması da problemi daha da içinden<br />
çıkılmaz bir hale getiriyor,” diye konuştu.<br />
Yükselen deniz seviyesinin tehdit ettiği ülkelere bir çözüm<br />
sunmak üzere yola çıkan Mimar Aleksander Krasinski tarafından<br />
tasarlanan yapay ada, 90 metre uzunluğundaki koruyucu<br />
kalkanlarıyla New York’u vuran İrene kasırgası ya da<br />
Japonya’yı vuran tsunami felaketlerinden etkilenmeyecek<br />
şekilde dizayn edildi.<br />
48 katlı yapay “Adakule”nin geleceğin yerleşkesi olarak hizmet<br />
verebileceğini iddia eden 41 yaşındaki mimar Aleksan-<br />
ULUSAL DENİZ HABERLERİ ULUSAL DENİZ HABERLERİ<br />
Bu guletlerin yarıya yakınının ihraç edildiğini anlatan Turan,<br />
‘’Teknelerimizi, müşterilerimizin istedikleri uzunluk ve genişliklere<br />
göre yapıyoruz. İsteğe göre uzunluğu 24 metre ile 42<br />
metre arasında değişen tekneler yapıyoruz. Mesela 24 metre<br />
uzunluğundaki bir teknenin fiyatı 3 milyon avrodan başlıyor’’<br />
dedi.<br />
Teknenin kısa sürede tamamlanmasının iş akışı, malzemenin<br />
tedarik edilmesi ve müşterinin maddi gücüyle ilgili olduğunu<br />
vurgulayan Turan, sektörün çok bereketli olduğunu söyledi.<br />
Dünyada mavi yolculuğun başladığı yer olarak bilinen Bodrum’daki<br />
tersanelerde üretilen guletlerin yabancılara da satıldığını<br />
ifade eden Turan, şunları söyledi:<br />
‘’Avrupa’da ahşap gulet yapımı bitti. İşçilikler çok pahalı. İhracat<br />
çok gelişti. 1995 yılında bir tane ihracatımız vardı. Mavi<br />
yolculuğun gelişmesinden sonra Bodrum’a gelenler guletleri<br />
gördüler ve bu guletlerin nerede yapıldığını sordular. Daha<br />
sonra geçen yıllarda ihracatta sayımızı artırdık. Şimdi imalatımızın<br />
yarısı ihracata yönelik’’ dedi.<br />
(Vira Haber)<br />
der Krasninski’ye göre efsanelere konu olan Atlantis şehrinin<br />
modern versiyonu, insanoğluna yaşam alanı sağlamakla kalmayacak,<br />
aynı zamanda modern zamanın medeniyetinin de<br />
ilk örneklerinden biri olacak.<br />
(Vira Haber)<br />
M/V MİNER’I ÇEKEN HELLAS İSİMLİ RÖMORKÖRÜN TUTUKLAN-<br />
MASI İÇİN RAPOR HAZIRLANDI<br />
Federal Mahkeme tarafından verilen bir raporda şayet gemi karaya oturduğu yerde parçalanmaya<br />
başlarsa maliyetin 24 milyon dolara kadar çıkabileceğini belirtti.<br />
Söküm için Türkiye’ye getirilmek üzere römorkör tarafından<br />
çekilen M/V Miner gemisi 20 Eylül tarihinde bağlarını kopartarak<br />
bir yabani hayat yönetim bölgesi olan Scatarie adasında<br />
karaya oturdu. 230 metre uzunluğundaki emekli olmuş taşıyıcının<br />
karaya oturtulmasından bu yana birçok kez kurtarma<br />
denemesi yapıldı ancak başarılı olunamadı.<br />
AMISOS GEMİSİ DENİZE İNDİRİLDİ<br />
PANAMA KANALI REKOR KIRDI<br />
<strong>2011</strong> mali yılı Eylül ayın sonundaki rapora göre 322,1 milyon tonaj kanaldan geçerek yeni<br />
“tonaj” rekoruna imza atarken kanalın dünya ticaretindeki önemi bir kez daha kanıtlanmış<br />
oldu. Panama Kanalı tarihindeki “en yüksek tonaj” rekorunu kırarak tarih kitaplarına geçti.<br />
Panama Kanalı CEO’su Alberto Alemán Zubieta yaptığı açıklamada<br />
çalışanları unutmayarak, “Tüm Panama Kanalı çalışanlarını<br />
amacımıza ulaşmakta gösterdikleri büyük gayretler ve<br />
özveriden dolayı takdir ve tebrik ediyorum. Bu eşi benzeri olmayan<br />
başarı, 97 yıllık kanal operasyonlarında Panamalıların<br />
dünya ticareti için önemini ve kanal operasyonlarının yönetiminde<br />
yetkinliklerini kanıtlamış oldu.” dedi<br />
Bölge sözcüsü Karen White, federal ve bölgesel görevlilerden<br />
oluşan bir takımın Cumartesi günü sahil hattı boyunca<br />
bir soruşturma ve değerlendirme yaptığını bildirdi ve gemiden<br />
herhangi bir petrol ya da atık suyun sızmadığını belirtti.<br />
Diğer yandan Doğal Kaynaklar Bakan Yardımcısı Duff Montgomerie,<br />
M/V Miner’ı çeken Yunanlı bir şirkete ait Hellas<br />
isimli römorkörün tutuklanması için raporu bizzat kendisi<br />
hazırladı. Nova Scotia hükümeti dava lahiyası hazırlayarak<br />
römorkör sahiplerinin 15 milyonluk bir alacak ya da geminin<br />
kayalardan kurtarılmasına ve alanın temizlenmesine yetecek<br />
kadar ücretin ödenmesini talep etti. İddialar henüz mahkemeler<br />
tarafından kanıtlanmamış durumda ve armatörlerin 30<br />
günlük bir savunma iddianamesi hazırlama süreleri bulunduğu<br />
belirtildi.<br />
(Vira Haber)<br />
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde kurulu Marmara Tersanesi, 8 bin 500 bin DWT’luk 122 metre<br />
uzunluğundaki, 13 milyon dolara mal olan kargo gemisini denize indirdi.<br />
Yıldırım Holding A.Ş. bünyesindeki Marmara Tersanesi tarafından<br />
yaptırılan 122,20 metre uzunluğunda, 16,40 metre genişliğindeki<br />
‘’AMISOS’’ adlı Türk bandıralı genel kargo gemisi,<br />
denge için kurulan krikolar indirilip, kızakla bağlantıyı sağlayan<br />
kaynaklar kesildikten sonra denize bırakıldı.<br />
AMISOS genel kargo gemisinin Ocak <strong>2011</strong> inşasına başladıklarını<br />
ifade eden Marmara Tersanesi Genel Müdürü Elif Artan,<br />
geminin büyük bir kısmının tamamlandığını belirterek,<br />
yılsonuna kadar gemideki tüm çalışmaların tamamlanacağını<br />
vurguladı.<br />
(Vira Haber)<br />
Kanal, <strong>2011</strong> finansal raporlarının ön raporlarına göre 322,1<br />
milyon tonla geçen yıla göre yüzde 7.1 artış sağladı. 2010<br />
senesinde Panama Kanalı’ndan 300,8 milyon ton yük geçtiği<br />
kaydedilmişti.<br />
(Vira Haber)<br />
28 29
30<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Yurt Dışında Satın Alınan Gemilerin Milli Gemi Siciline Tescili<br />
Yurt dışında satın alınan gemilerin Türkiye’ye<br />
gelmeden Türk Uluslararası Gemi Sicili<br />
(TUGS)’ne tescili hususunda yaşanan sıkıntıların<br />
giderilmesi için TUGS Yönetmeliğinde değişiklik<br />
yapılmış ve 12.09.2006 tarihli ve 29292 sayılı<br />
Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti.<br />
Ancak yurt dışında satın alınan gemiler bir Türk limanına<br />
gelmeden Milli Gemi Sicili (MGS)’ne tescil<br />
edilemiyordu. Bu hususa ilişkin sıkıntıların giderilmesi<br />
amacıyla <strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı’nın Gümrük<br />
ve <strong>Ticaret</strong> Bakanlığı ile yaptığı çalışmalar sonucunda;<br />
4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin<br />
Uygulanması Hakkında Karar’ın 13. Maddesinin<br />
b fıkrasının, “Bayrak Şahadetnamesinin<br />
düzenlendiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde<br />
mahalli sicile başvurularak Türk Uluslararası Gemi<br />
Siciline veya Milli Gemi Siciline kaydedilmesi” şeklinde<br />
değiştirildiğine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı<br />
20.08.<strong>2011</strong> tarihli ve 28031 sayılı Resmi Gazete’de<br />
yayımlanarak yürürlüğe girdi.<br />
Buna göre, <strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı’nın 10.10.<strong>2011</strong><br />
tarihli yazısında belirtildiği üzere, yurt dışından<br />
satın alınan gemilerin MGS’ye tescili, ilgili Kanun<br />
maddesinin uygulanmasında yapılan değişiklik<br />
doğrultusunda yürütülecek ve kayıt esnasında<br />
daha önce istenen ‘Gümrük Giriş Beyannamesi’<br />
bundan sonra istenmeyecektir.
32<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Av.Gültekin ERŞAN<br />
Türk <strong>Ticaret</strong> Kanununun <strong>Deniz</strong> Kazaları faslında<br />
ÇATMA’ya dair yapılan değişiklikler:<br />
21 <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> tarihinde “Hürriyet Gazetesinde, Adriyatik<br />
denizinde Durres Limanının 20 mil açıklarında<br />
“Ankara Feribotu” ile Malta bandıralı “Reina -1” adlı<br />
Türk şirketine ait gemilerin çarpışması neticesinde<br />
“Reina-1” gemisin battığı ve insani kayıplar da olduğu,<br />
Ankara” feribotunda kayıp bulunmadığı”na<br />
dair haberler üzerine, olaydaki hukuki sorumluluk<br />
açısından herhangi bir görüş ve mütalaa söz konusu<br />
olmaksızın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe<br />
girecek 6102 sayılı <strong>Ticaret</strong> Kanunu’ndaki “Çatma”ya<br />
dair hükümler ile halen meriyette olan 6762 sayılı<br />
kanunda mevcut hükümlere değinmekle yetineceğiz.<br />
“ÇATMA” tabiri deniz hukuku açısından özel bir<br />
avarya durumunu ifade etmekte ise de mehaz alınan<br />
<strong>Ticaret</strong> Kanununda da Çatmanın tanımı yapılmamıştır.<br />
Ancak <strong>Deniz</strong> Hukukunda “Çatma” tahsis<br />
edildikleri deniz seyrüseferinde birbirine karşı sözleşmeden<br />
doğan bir bağ içinde bulunmayan iki<br />
veya daha çok geminin çarpışması durumunu ifade<br />
eder. (Prof. Dr. Fehiman TEKİL – <strong>Deniz</strong> Hukuku<br />
1988, İst. Sh.39)<br />
“Çatma” (collision) hakkında hükümler, 6762 sayılı<br />
Türk <strong>Ticaret</strong> Kanunun 1216 ve 1221. maddeleri arasında<br />
düzenlenmiştir. “Çatma” konusunda “ <strong>Mersin</strong><br />
<strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> Dergisinin Şubat–2007 tarihli nüshasında<br />
tarafımızdan detaylı bilgiler verilmiş olduğundan<br />
bu yazımızda sadece kanunda yapılan<br />
değişikliklere değinmekle yetineceğiz.<br />
“Çatma” mevzuatımız açısından 23.09.1910 tarihli<br />
“Brüksel Antlaşması” hükümleriyle 6762 sayılı Türk<br />
<strong>Ticaret</strong> Kanununun çatmalara ilişkin 1216 ve 1221.<br />
maddeleri uygulanır. Keza 20.10.1972 tarihli olup,<br />
Londra’da düzenlenen “<strong>Deniz</strong>de Çatışmayı Önleme<br />
Kuralları” (COLGEG) ülkemizce de kabul edilmiştir.<br />
(Bakanlar Kurlu Kararı – 07/14561 R.Gazete<br />
29.04.1978)<br />
“ÇATMA” hakkında 6102 sayılı yeni kanunla<br />
yapılan değişiklikler:<br />
1-Uygulama alanı yönünden yeni TTK.1286’da<br />
fazla bir değişiklik söz konusu değildir. Bu bölüm<br />
hükümleri, iki veya daha çok geminin çarpışması<br />
“Çatma” sonucu gemilere ve gemilerde bulunan<br />
insanlara veya eşyaya verilen zararın tazmini, seyir<br />
kurallarına aykırı hareketle başka bir gemiye veya<br />
gemide bulunan insanlara veya eşyaya çatma olmaksızın<br />
zarar verilmesi halinde de çatma hükümlerinin<br />
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.<br />
2-Yeni TTK.1287 “Kusursuz Çatma” da Çatma,<br />
umulmayan bir hal veya mücbir sebep yüzünden<br />
meydana gelmiş veya neden ileri geldiği anlaşılamamışsa,<br />
çarpışan gemilerin veya gemide bulunan<br />
insanların yahut eşyanın çatma yüzünden<br />
uğradıkları zarara, o zarara uğrayan kişi katlanır.<br />
Eski TTK.1216’dan farkı, Çatma olayında gemilerin<br />
hepsi veya onlardan biri kaza anında demirdeyken<br />
meydana gelmiş ise yine zarara uğrayan kişilerin<br />
tazminat talep edemeyecekleri hükmü bağlanmıştır.<br />
3-Yeni TTK. 1288- Kusurlu Çatmada; gemilerden<br />
birinin donatanının veya gemi adamlarının kusurundan<br />
ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı<br />
tazmin etmek zorundadır. Bu hükümle eski TTK.<br />
1217’de bir değişiklik yoktur.<br />
4-Yeni TTK.1289- Eşya zararında ortak kusurda<br />
Çatma, çarpışan gemilerin donatanlarının veya<br />
gemi adamlarının kusurlarından ileri gelmişse, bu<br />
gemilerin donatanları, çatma yüzünden gemilerin<br />
veya gemide bulunan eşyanın uğradıkları zarardan<br />
kusurlarının ağırlığı oranında sorumlu olur. Kusurun<br />
oranı saptanamaz veya taraflar aynı derecede<br />
kusurlu ise taraflar eşit oranda sorumlu tutulur.<br />
(Yeni hüküm) Keza sorumsuzluk hali sebebiyle<br />
kendi donatanından tazminat elde edemeyen yük<br />
ilgilisi, söz konusu zarar için diğer kusurlu donatanların<br />
birinden yabancı bir hukuka göre tazminat<br />
alırsa, bu ödemeyi yapan donatanın fazladan<br />
ödemek zorunda kaldığı kısım için sorumsuzluk<br />
halinden yararlanan donatana rücu etmesi halinde,<br />
kendisine rücu edilen donatan, o yük ilgilisine<br />
aynı oranda rücu hakkına haizdir. (Yeni hüküm<br />
olup rücu karşısında açıklık getirmiştir.)<br />
5-Yeni TTK.1290’da Çatma, çarpışan gemilerin<br />
donatanlarının veya gemi adamlarının kusurlarından<br />
ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları, gemide<br />
bulunan kişilerin çatma yüzünden ölümünden<br />
veya yaralanmalarından doğan zararlardan müteselsilen<br />
sorumludurlar.<br />
Eski TTK.1218’e ilaveten duruma göre kusur oranları<br />
tespit edilemez veya tarafların aynı oranda kusurlu<br />
oldukları ortaya çıkarsa taraflar eşit oranda<br />
sorumlu olurlar. Donatanın birbirine rücuunda her<br />
donatan kusurunun ağırlığı oranında sorumlu olur.<br />
(Yeni Kanunda bu hüküm ilave edilmiştir.)<br />
6-Yeni TTK.1291- Gemi zorunlu danışman kılavuz<br />
veya isteğe bağlı kılavuz tarafından sevk edilirken<br />
onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin<br />
donatanı sorumludur. Gemi zorunlu sevk kılavuzu<br />
tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen<br />
çatmadan geminin donatanı sorumlu değildir.<br />
Eski TTK.1219’da geminin donatanının gemi mecburi<br />
kılavuz tarafından sevk edilirken onun kusurundan<br />
ileri gelen çatmadan mesul olmayacağı,<br />
meğerki gemi adamlarından olan kimseler kendilerine<br />
düşen görevi yapmamış olanlar hükmü kaldırılmıştır.<br />
7-Yeni TTK.1292 – Tamamen yeni bir madde olup,<br />
eski kanunda böyle bir hüküm yoktur. Tespit zorunluluğu<br />
getirilmiş olması yönünden maddeyi aynen<br />
yazmakta fayda vardır. Dava öncesi delil tespiti<br />
başlığını taşıyan maddeye göre;<br />
1292/1 – Dava öncesi yaptırılacak delil tespitlerinde;<br />
çatmanın meydana geldiği yerde deniz ticareti<br />
işlerine bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi,<br />
bulunmadı takdirde asliye ticaret mahkemesi, o<br />
da yoksa ticaret davalarına bakmakla görevli asliye<br />
hukuk mahkemesi yetkilidir.<br />
”1292/2” – Çatmaya karışan geminin kaptanı veya<br />
onun temsilcisine tespit yapılacağı bildirilir.”<br />
“1292/3” – Tespit raporunda, çatmaya karışan gemilerin<br />
kusur oranları belirtilmez.”<br />
8-Yeni TTK. 1293- Şekil şartını kaldırmış, çatma<br />
sonucu uğranılan zararın tazmini için açılacak davalar<br />
öncesinde bir ihtar düzenlenmesine gerek<br />
görülmemiştir.<br />
9-Yeni TTK.1294- Karine yokluğu başlığını taşıyan<br />
madde yenidir. “Çatmada kusurun saptanmasında<br />
herhangi bir karine dikkate alınmaz.”<br />
10-Yeni TTK.1295- Eski kanunda karşılığı olmayıp,<br />
kaptanın yardım görevi ve yerine getirilmemesinden<br />
donatanın sorumsuzluğu başlığını taşımaktadır.<br />
Madde hükmüne göre;<br />
1)“Bir çatmadan sonra her geminin kaptanı, kendi<br />
gemisini, gemi adamlarını ve yolcularını ciddi bir<br />
tehlikeye atmadan mümkün olması şartıyla, diğer<br />
gemiye, gemi adamlarına ve yolculara yardımla yükümlüdür”<br />
2)Ayrıca kaptan, mümkünse, diğer gemiye kendi<br />
gemisinin adını, bağlama limanını, geldiği ve gideceği<br />
limanları bildirmekle yükümlüdür.<br />
3)Kaptanın, sadece bu maddede öngörülen yükümlülüğünü<br />
ihlal etmesinden dolayı donatanın<br />
sorumlu olmayacağı hükme bağlanmış olup, tamamen<br />
yeni bir düzenlemedir.<br />
11-Yeni TTK.1296- Yeni bir hüküm olup, “donatanın<br />
sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin<br />
hükümler saklıdır. Bu bölümde yer alan hükümler,<br />
taşıma sözleşmelerinden ve diğer her türlü sözleşmelerden<br />
doğan borçları etkilemez.”<br />
12-Yeni TTK.1297- Eski kanuna 1259.cu maddesinde<br />
zikredilen zamanaşımı bir yıldan iki yıla çıkartılmıştır.<br />
Madde hükmü;<br />
1297/1- “Çatmaya dair her türlü tazminat istemi,<br />
çatmanın meydana geldiği günden başlayarak iki<br />
yılda zamanaşımına uğrar.”<br />
1297/2- “1289’ncu maddenin ikinci fıkrasının ikinci<br />
cümlesine veya 1290’ıncı maddenin ikinci fıkrasına<br />
göre; donatanların birbirine karşı olan rücu hakları,<br />
ödemenin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde<br />
zamanaşımına uğrar.”<br />
33
Dr. Nida Naycı,<br />
<strong>Mersin</strong> Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi,<br />
Mimarlık Bölümü<br />
ERDEMLİ-SİLİFKE KIYI BÖLGESİ ARKEOLOJİK VE KÜLTÜREL<br />
PEYZAJ ÖZELLİKLERİ: KORUMA SORUNLARI VE ÖNERİLER<br />
KORUMA SORUNLARI VE ÖNERİLER<br />
Doğal kaynaklarının zenginliği ve çeşitliliği ile binlerce yıldır<br />
farklı uygarlıklara evsahipliği yapmış olan Akdeniz kıyıları sahip<br />
olduğu önemli doğal ve ekolojik değerlerin yanısıra; farklı<br />
dönemlere ait arkeolojik ve tarihi yerleşimleri ile zengin kültürel<br />
miras alanları barındırmaktadır. Ancak gerek bu alanların<br />
dinamik ve değişken yapıları; gerekse hızlı ve kontrolsüz<br />
büyüyen kıyı yerleşimleri, kıyı alanlarının iç bölgelere oranla<br />
daha hızlı değişmesine ve bozulmasına neden olmaktadır. Bu<br />
bağlamda; ilkçağlardan itibaren Akdeniz havzasının önemli<br />
yerleşim alanlarından biri olarak gelişmiş olan Erdemli-Silifke<br />
kıyı bölgesi de, barındırdığı zengin doğal ve arkeolojik özellikleri<br />
ile doğal ve insan kaynaklı tahribatlara karşı korunması<br />
gerekli hassas ve önemli alanlardır.<br />
Bölgenin Tarihsel Gelişimi:<br />
Bugünkü Erdemli ve Silifke ilçeleri kıyı bölgesinde Göksu<br />
(Kalykadnos) Vadisi ile Limonlu (Lamos) Vadisi arasında konumlanan<br />
coğrafi alan, MÖ. 3 yüzyıldan itibaren Olba-Diokaseria<br />
(Uzuncaburç) politik idaresinde gelişmiş ve çağlar<br />
boyunca bir yönetim bütünlüğü göstermiş Olba Bölgesi<br />
olarak adlandırılmaktadır. Bu tarihten itibaren yoğun ve düzenli<br />
imar faaliyetlerinin başladığı anlaşılan bölgede günümüzde;<br />
özellikle Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden<br />
zengin arkeolojik miras kalıtları bulunmaktadır (Durugönül,<br />
2004:47). Doğu Dağlık Kilikya bölgesinin stratejik konumunun<br />
yanısıra; Erdemli-Silifke kıyı bölgesinde vadilerin denize<br />
dik olması ılıman iklimin iç bölgelere kadar ilerlemesini dolayısı<br />
ile tarıma elverişli koşulların geniş bir alana yayılmasını<br />
sağlamıştır. Bu şartların gelişmesine koşut bölgedeki yerleşmeler<br />
de yoğunlaşmıştır. Ard-alanlarında yetişen tarım ürün-<br />
1 Bu yazı; yazar tarafından yayınlanmış olan ‘Erdemli-Silifke Kıyı Bölgesi Arkeolojik Mirasının Korunmasına Yönelik Sorunlar, Fırsatlar, Olanaklar’ (<strong>Mersin</strong><br />
Sempozyumu, 19-22 Kasım 2008, <strong>Mersin</strong> Valiliği Sempozyum Dizisi:1) adlı yayından derlenerek oluşturulmuştur.<br />
leri (zeytinyağı, şarap, safran, vb) ve sedir ormanlarından elde<br />
edilen kerestenin kıyıdaki liman kentlerinden Akdeniz’e ihraç<br />
edildiği zengin bir ekonominin mevcut olduğu bilinmektedir<br />
(Aydınoğlu, 2002:70, Sayar, 2005:13). Günümüzde; bölgenin<br />
eskiçağlardan beri süregelen kıyı-iç bölge ilişkilerini anlatan<br />
çok sayıda kentsel-kırsal yerleşim örnekleri bulunmaktadır.<br />
Kale ve kule yerleşimleri, çiftlik evleri, zeytinyağı işlikleri ile<br />
içinde çok sayıda kaya oyma işliklerini barındıran tarım alanları<br />
günümüze kadar ulaşabilmiştir (Resim 1-2).<br />
MS.6.yüzyıldan sonra; askeri ve ekonomik istikrarsızlık, dışardan<br />
gelen tehditler ve savaşlar sonucunda yaşanan göçlerle<br />
bölge nufüsunun hızla azaldığı sanılmaktadır. Bu dönemden<br />
itibaren Araplar, Bizanslar, Ermeniler ve Türkler arasında süren<br />
uzun mücadelelerin bölgenin XV. yüzyılda tamamen Osmanlı<br />
idaresine geçtiği döneme kadar devam etmiştir. Selçuklular<br />
döneminden itibaren Anadolu’da Türk nüfus oluşturma politikaları<br />
sonucu bir kısım Türkmen aşiret boyları da Kilikya<br />
bölgesine yerleştirilmiştir. Bu aşiretlerden olan Yörüklerin bir<br />
kısmına Erdemli-Silifke bölgesinde rastlanmaktadır (Koca,<br />
1994:195). Yayla kültürüne ve geçici konaklamaya dayalı yaşam<br />
tarzları, bölgedeki su kaynaklarının kısıtlı olması vb. nedenler,<br />
bu aşiretleri su kaynaklarının bulunduğu yerler olan<br />
eski yerleşim kalıtlarına yöneltmiştir. Böylece bölgede dağınık<br />
bir durumda bulunan mevcut yerleşimlerin izlerinden giderek<br />
buraları kendilerine konaklama alanı olarak seçmişlerdir.<br />
18.-19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da yerleşik<br />
hayatı sağlamlaştırmak üzere geliştirdiği iskan politikaları sonucu<br />
bu bölgede dağınık halde yaşayan Yörükler de yerleşik<br />
hayata geçmiş; bu süreçte eskiçağlardan kalan yerleşimlerin<br />
izlerini ve kalıtlarını takip ederek bölgede kültürel bir devamlılık<br />
sağlamışlardır (Resim 3-4).<br />
35
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Resim 1. Kızılisalı köyünde antik zeytinyağı atölyesi<br />
Resim 3. Uzuncaburç-Kızkalesi arkeolojik-doğal sit alanı ve<br />
Hüseyinler Köyü<br />
lerce yıldır süren birliktelikleri ile ‘çok katmanlı kırsal kültürel<br />
çevre’ olarak tanımlanmalıdır. Erdemli-Silifke bölgesi örneğinde<br />
olduğu gibi kırsal yaşam kültürlerinin arkeolojik çevrelerle<br />
olan birlikteliklerine bakıldığında bu alanların Anadolu’nun<br />
binlerce yıllık katmanlaşmasının son basamağı olduğu; bunun<br />
da Türkiye’nin kültürel sürekliliğini yansıtan önemli bir<br />
değer olduğunun farkına varılması gerekmektedir. Bu birliktelik<br />
sadece fiziksel birliktelik değil içiçe geçmiş ve yerel<br />
bilgilerin ve deneyimlerin yüzlerce yıldır nesilden nesile aktarılıyor<br />
olmasından kaynaklanan kültürel birlikteliktir. Bugün<br />
kırsal yerleşmelerin kendisi de kentleşme ve turizm baskısı<br />
altında korunması gerekli önemli kültürel çevrelerdir.<br />
Sorunlar<br />
Günümüzde yanlış alan kullanımları ve planlama çalışmaları<br />
yüzünden bölgenin sahip olduğu bu değerler daha anlaşılamadan<br />
yok olmaktadır. Son yirmi yıllık gelişme süreci içinde<br />
bölgedeki tahribatlar giderek artmakta ve geri dönülmez bir<br />
değişime yol açmaktadır. Bu kapsamda bölgede devam eden<br />
sorunlar ve nedenleri şu şekilde özetlenebilir:<br />
- İkinci konut ve turizm tesisleri ile birlikte artan yapılaşma;<br />
kentleşme baskısı: Bölgede bugüne kadar devam eden gelişme<br />
baskısı; ikinci konut ve turizm tesisleri, kontrolsüz kentsel<br />
alan kullanımları ve büyük ölçekli altyapı projeleri şeklinde<br />
devam etmiştir. Bütün bu gelişmeler, kıyıların arkeolojik, doğal,<br />
kültürel ve görsel-estetik değerlerini hızla yok etmekte<br />
ve başta turizm olmak üzere birçok potansiyelinin kaybolmasına<br />
neden olmaktadır.<br />
olmak üzere, ‘sunulan alanlarda’ mevcut alan dolaşımı ve kullanımı<br />
şartları oldukça sorunludur.<br />
Öneriler<br />
Bütün bu değerlendirmeler eskiçağlarda Olba Bölgesi olarak<br />
adlandırılan Erdemli-Silifke kıyı bölgesi sahip oldukları özellikleri<br />
ile arkeolojik-doğal-kırsal değerlerin hala bir bütünlük<br />
gösterdiği ve yüzlerce yıllık insan-doğa birlikteliğini yansıtan<br />
önemli “Kültürel Peyzaj Alanları” olarak tanımlanması gerekmektedir.<br />
Bölgenin gelişmesinde;<br />
-doğa ve insan eliyle oluşmuş değerlerin uyum içinde birarada<br />
bulunduğu birliktelik değeri,<br />
-dönemler boyunca birbirini takip eden benzer yaşam şekilleri,<br />
fiziksel ve iklimsel koşullar sonucu korunmuş homojen<br />
bir doku olma özellikleri,<br />
-çağlar boyu devam eden, kültürel çeşitlilikle zenginleştirilmiş<br />
süreklilik değeri,<br />
-kırsal yerleşimlerde barındırdığı yerel bilgiler ile fiziksel/somut/görünen<br />
değerleri kadar önemli olan soyut (intangible)<br />
değerleri,<br />
-hala devam eden kırsal yaşam ve geleneksel tarım alanları ile<br />
ekonomik ve kullanım değerlerini bir bütün olarak koruyacak<br />
yaklaşımların geliştirilmesi gerekmektedir.<br />
Resim 2. Çatıören arkeolojik sit alanında bulunan antik kaya Resim 4. Kızkalesi arkeolojik sit alanında bulunan geleneksel<br />
oyma işlik ve sarnıç yapıları<br />
köy evi<br />
Doğal, Tarihi ve Arkeolojik Değerlerin Birliktelikleri Bağlamında Bölgenin Sahip Olduğu<br />
Kültürel Peyzaj Özellikleri<br />
- Büyük ölçekli tarımsal müdahaleler: Yakın bir zamana kadar<br />
iç bölgelerde kısıtlı olarak devam eden tarımsal faaliyetler<br />
tarımsal sulama olanaklarını arttırmak üzere yapılan yeni yatırımlarla<br />
büyük ölçekli tarımsal müdahalelere dönüşmüştür.<br />
Dolayısı ile geleneksel tarımsal faaliyetleri yerini modern tarım<br />
yöntemlerine bırakarak bugün bölgenin kültürel peyzaj<br />
özelliklerini ve arkeolojik nitelikleri tehdit eden bir müdahale<br />
biçimine dönüşmüştür.<br />
- Kontrolsüz kırsal yaşam birlikteliği: Arkeolojik alanların üzerinde<br />
yer alan kırsal-kentsel alan kullanımları ile yaşadıkları<br />
en büyük çatışma, orada yaşayan bireylerin özel mülkiyetlerini<br />
kullanma hakkı ile; korunması gerekli arkeolojik yada<br />
kültürel eserin ‘korunması gerekli devlet malı’ niteliğinde olmasından<br />
kaynaklanan ‘müdahale etmeme’ şartıdır. Dolayısı<br />
bu çatışma kendi yaşam ihtiyaçları doğrultusunda hayatına<br />
devam etmek isteyen bu nedenle gerek taşınmaz mülkü gerekse<br />
tarımsal amaçlı açık alanına müdahale etmek isteyen<br />
Bu kapsamda; yaşanan çatışmaların korunması gerekli değerler<br />
üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak; ve de bu<br />
alanların bütüncül yönetim ilkeleri doğrultusunda kıyı, doğa,<br />
arkeoloji, kırsal peyzaj birlikteliği ile korunmasını sağlayacak<br />
yeni yönetim yaklaşımların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu<br />
bağlamda geliştirlecek kıyı planlama çalışmalarında, mevcut<br />
arkeolojik kalıtların ‘bilgi değerinden’ yararlanarak eski çağlardan<br />
beri süregelen coğrafi, yerleşim ve ekonomik ilişkileri<br />
göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun yanısıra, iyi planlanmamış<br />
kitle turizmi yerine; doğal, kültürel ve tarım alanlarının<br />
bütüncül korunmasını öngören sürdürülebilir turizm yaklaşımlarının<br />
geliştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada; yöredeki<br />
kırsal çevrelerin sosyal, kültürel ve ekonomik değerleri ile devamlılığın<br />
sağlanması; geleneksel tarım faaliyetlerinin devam<br />
ettirilerek; mevcut kültür-turizmi yaklaşımlarının, tarım-turizm<br />
ve köy turizmi olanakları ile güçlendirilmesi ve turizmin<br />
çeşitlendirilmesi sağlanmalıdır.<br />
KAYNAKÇA:<br />
36<br />
Bölgenin arkeolojik mirası; zengin ve yoğun fiziksel buluntuları<br />
ile bölgenin tarihi geçmişi ve geçirdiği değişimlerini anlatan<br />
önemli bilgi ve belgeler olmalarının yanısıra içindeki bulundukları<br />
bölgenin diğer miras alanları ile olan birliktelikleri<br />
ile de önemlidirler.<br />
-Doğal Çevre ile Birliktelik: Mevcut arkeolojik değerlerin endemik<br />
flora-fauna türlerine evsahipliği yapan önemli doğal<br />
miras alanlarıyla olan birlikteliklerinin yanısıra; insan-doğa<br />
birlikteliğini aktaran önemli (soyut/somut) kültürel motifler<br />
içermektedirler. Örneğin; bölgenin jeomorfolojik yapısından<br />
kaynaklanan ve zamanla oluşmuş doğal çökeltiler bugünkü<br />
obrukları oluşturmuştur. Bu obrukların bazıları antik dönemden<br />
itibaren oluşumları nedeniyle tanrısal olarak görülmüş<br />
ve bu nedenle dini merkezli yerleşimlere evsahipliği yapmışlardır.<br />
Kanlıdivane (Kanytella) ve birkaç km batısında bulunan<br />
Cennet-Cehennem (Korykon Antron) bu birlikteliğin önemli<br />
örnekleridir. Benzer şekilde; bölgede sayıları oldukça fazla<br />
olan kaya kabartmaları, kaya oyma işlikler, su kanalları vb.<br />
örnekler ‘insan eliyle işlenmiş doğa parçası’ olma özelliği taşıyan<br />
önemli örneklerdir. Bölgenin karakteristik bitki topluluğu<br />
olan ve makilik-fundalık diye geçen peyzaj özellikleri aynı<br />
zamanda eskiçağlardan günümüze bölge halkının önemli<br />
ekonomik kaynakları (zeytincilik, safran üretimi, vb) olmuştur.<br />
Yörede hala kendi halinde yetişen defne ve keçiboynuzuna<br />
dayalı küçük ekonomiler devam etmektedir.<br />
-Kırsal Çevre ile Birliktelik (Sosyo-ekonomik değerler): Bölgenin<br />
arkeolojik mirası içinde yer aldıkları kırsal yaşamla yüz-<br />
kullanıcıların yaşadığı sorunlarla; bunları kaçak şekilde icra<br />
eden bireylerin sit alanları üzerinde yarattığı sorunların biraradılığından<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
- Güvenlik eksikliği ve kaçak kazı: Özellikle iç bölgelerde gözden<br />
uzak bulunan çok sayıda kale-kule ve çiftlik yerleşimleri<br />
define arama amacıyla yapılan kaçak kazılara maaruz kalmaktadır.<br />
Büyük bir alana yayılan arkeolojik alanların özellikle iç<br />
bölgelerde güvenliğinin sağlanması önemli bir sorun olarak<br />
karşımıza çıkmaktadır.<br />
- Günübirlik turizm ve ziyaretçi baskısı: Bölgede yasal olarak<br />
koruma altına alınmış arkeolojik ve doğal sit alanlarından<br />
bazıları Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından örenyeri olarak<br />
ziyaretçilere açılmıştır. Bunun yanısıra kıyıda bulunan bazı<br />
örenyerleri de günübirlik turizm amaçlı kullanılmaktadır. Ancak<br />
başta örenyerini gezen ziyaretçilerin kendi güvenlikleri<br />
-Aydınoğlu, Ü., 2002. Dağlık Kilikia’da Hellenistik Dönem Kentleşmesi:<br />
Olba Tapınak Devlet Modeli, yayınlanmamış doktora tezi, Ege<br />
Universitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, İzmir.<br />
-Durugönül, S., 2004. ‘Krallar, Rahipler ve Korsanlar-Başlangıcından<br />
Roma Dönemi Sonuna Kadar Eskiçağ’da <strong>Mersin</strong> Bölgesi’, Sırtı Dağ,<br />
Yüzü <strong>Deniz</strong>:<strong>Mersin</strong>, derleyen, F.Özdem, Yapı Kredi Yayınları, sf.27-52.<br />
-Koca, H., 1994. Erdemli İlçesinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası, yayınlanmamış<br />
doktora tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı, Erzurum.<br />
-Naycı, N., 2009. ‘Erdemli-Silifke Kıyı Bölgesi Arkeolojik Mirasının Korunmasına<br />
Yönelik Sorunlar, Fırsatlar, Olanaklar’, <strong>Mersin</strong> Sempozyumu,<br />
19-22 Kasım 2008, <strong>Mersin</strong> Valiliği Sempozyum Dizisi:1, vol.1, (ed.<br />
Yüksel Özdemir), p. 97-105.<br />
-Sayar, M.H.,1996. ‘Kilikia’da Epigrafi ve Tarihi-Coğrafya Araştırmaları<br />
1995’, Araştırma Sonuçları Toplantısı XIV, cilt I, Ankara<br />
37
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
Prof.Dr. Serra Durugönül<br />
<strong>Mersin</strong> Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi,<br />
Arkeoloji Bölümü<br />
Roma Cumhuriyet Dönemi’nde<br />
<strong>Deniz</strong> Yoluyla Yapılan Sanat Eserleri <strong>Ticaret</strong>i<br />
Tunus’daki Mahida batığı, deniz yolu ile sanat eserleri ticaertinin<br />
yoğun olarak yapılmış olduğu, İ.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısı<br />
ile İ.Ö. 1. yüzyılın ortalarına kadarki döneme ait, en iyi örneklerinden<br />
birisidir. Şehirlerin ve toprakların istila edilmesinden<br />
sonra, taşınabilir sanat eserleri en yüksek rütbeli kumandanlara<br />
düşerdi. Kumandanlar da bunların bir kısmını asker ve<br />
memurlarına ödül olarak dağıtırdı. Ancak bu eserlerin sadece<br />
dağıtılmadığına, aynı zamanda satıldığına dair Plinius’da bilgiler<br />
bulunmaktadır. Bu da konunun ticari boyutunun da bulunduğunu<br />
belgelemektedir. Bu eserler, gemilerle istilacıların zengin<br />
merkezlerine taşınırdı. Mahdia gemisinde bulunan kurşun<br />
külçeleri, geminin sadece sanat eserleri satışı için değil büyük<br />
çaplı ticaret amacıyla seyretmekte olduğunu göstermektedir.<br />
Kartaca ve İspanya’da bulunan kurşun yatakları, geminin belki<br />
de bu nedenle Kuzey Afrika sahillerine uğramışken batmış<br />
olduğunu da düşündürtmektedir. Hedef rota, İtalya olarak düşünülmektedir<br />
çünkü yeni Roma zenginleri sadece daha önce<br />
Yunan zevkine göre yapılmış Yunan sanat eserlerini değil, yeni<br />
zenginler için üretilecek olan eserleri de villalarına koymak için<br />
sabırsızlanmaktaydılar. Nitekim Yunan eserlerinin Romalılar<br />
tarafından edinilmesi, Romalılar için bir toplumsal statü sahibi<br />
olmak ile eşdeğer anlam taşımaktaydı. Gaius Verres’in de<br />
Sicilya’da yapmış olduğu gibi, Kilikia’da da kamusal alanlarda<br />
sergilenmiş olan heykelleri kaçırması, Kilikia korsanlarının yapmış<br />
olduğu ünden haberdar olup, bölgenin yasa tanımazlığından<br />
faydalanmak suretiyle limanlarından rahatça sanat eserlerini<br />
götürebilmiş olması ile bağlantılı düşünülmelidir.<br />
1907 yılında Yunanlı süngerciler tarafından bulunan Mahida<br />
batığı, eskiçağda deniz yoluyla yapılan sanat eserleri ticaretine<br />
en iyi örneklerden birisidir. Sözkonusu batığın bulunduğu yer<br />
Tunus sahillerindedir (İfrikiya körfezi) ve batık, adını buluntu<br />
yerinden almaktadır: Fatimi Obayd Allah el Mahdi’nin İ.S. 916<br />
yılında bu noktaya sarayını inşa ettirmesinden sonra buraya<br />
Mahdia adı verilmiştir (Hellenkemper-Salies 1994: 5).<br />
Felaketin, yani geminin batması Akdeniz’in en hareketli dönemi<br />
olan İ.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısı ile İ.Ö. 1. yüzyılın ortalarına<br />
denk gelen dönemdir. Roma yönetimi, bu dönemde oldukça<br />
geniş sınırlara ulaşmış ve Kafkas’lardan Atlantik’e uzanarak,<br />
İspanya, Galler, Makedonya, Yunanistan, Bergama, Mısır, Kartaca,<br />
dolayısıyla da Kuzey Afrika’yı da kontrolü altına almıştı.<br />
Toprakların genişlemesi ile birlikte döneme damgasını vuran<br />
gerçek, bu fethedilen topraklardaki istilalar ve talanlardır. Özellikle<br />
Sulla’nın İ.Ö. 86 yılında Atina’yı talan etmesi en çarpıcı örnektir.<br />
Özel ve kamuya ait sanat eserleri çalınmış ve gemilerle<br />
İtalya’ya götürülmüştür. Bu yağmalanmış eserlerin kimlerin<br />
işine yaradığı veya satın alan kesimin niteliği hakkında birçok<br />
görüş ileri sürülmüştür. En büyük olasılık yöneticileri ve çevresini<br />
işaret etmektedir. Bu eserler hem şehirlerin süslenmesinde<br />
sanatsal çeşitliliği, hem ganimetlerin çokluğunu, hem de<br />
hükmedenlerin gücünü yansıtmaktaydı.<br />
İstila edilen topraklara ait sanat eserlerinin sadece ganimet<br />
olarak sergilenerek güç gösterisine hizmet etmediğini, bir ticari<br />
ve ekonomik boyutunun da olduğunu görmek gerekmektedir<br />
(Galsterer, 1994: 857; Schulz, 2005: 173): Şehirlerin ve toprakların<br />
istila edilmesinden sonra taşınabilir yağmalanmış eserler,<br />
hükmeden güç tarafından paylaşılarak en yüksek rütbeli kumandanlara<br />
düşerdi ve onlar da bunların bir kısmını asker ve<br />
memurlarına ödül olarak dağıtırdı; ancak bu eserlerin sadece<br />
dağıtılmadığına, aynı zamanda satıldığına dair de Plinius’da<br />
(Galsterer, 1994,: 857 dipnot 33) bilgiler bulunmaktadır. Bu da<br />
konunun ticari boyutunun da bulunduğunu belgelemektedir.<br />
Nitekim Mahdia gemisinde de, yükünü aldığı doğu limanlarında<br />
seri üretimden çıkmış eserler de bulunmaktaydı. Bunlar<br />
hedef limanlarda satılmak üzere tasarlanmış olmalıydılar. Sonuçta<br />
istilacılar hem eski hem de yeni üretilmiş sanat eserlerini<br />
kaçırmakta ve zengin merkezlere taşımaktaydılar.<br />
Mahdia batığının eserlerinin tam olarak nereden yüklendiği bilinmemekle<br />
beraber, imparatorluğun doğusundan yola çıktığı<br />
anlaşılmaktadır (Hellenkemper-Salies, 1994: 23); bu da doğunun<br />
Roma tarafından gasp edildiğinin bir göstergesidir (Pohl,<br />
1993: 146-153.176. 180.189). En yüksek olasılık, Sulla’nın İ.Ö.<br />
86 yılında Atina ve Pire limanını tahrip edişinin sonrasındaki<br />
yüklemeler olduklarıdır. Geminin yüklerinin arasında, kısa zamanda<br />
tüketilmesi gereken gıda maddeleri olmasından da, geminin<br />
denizde çok uzun süreli kalmayı hedeflememiş olduğu<br />
çıkarımında bulunabilinir ve bu da tarihleme için bir veri olarak<br />
kullanılabilir (Galsterer, 1994: 861; Hellenkemper, 1994, 153).<br />
Gemi, yükünü Pire limanından almış olsa bile bu durum, tüm<br />
eserlerin buradan yüklendiği anlamını taşımamalıdır. Nitekim<br />
eskiçağda gemi ticareti, limandan limana seyreden bir kıyı trafiği<br />
kapsamında gerçekleşmekteydi ve gemiler yüklerinin bir<br />
kısmını bir limanda satıp, aynı limandan yeni ürün alabilmekteydiler.<br />
Geminin rotasını kıyı yapılanmaları, akıntılar, derinlik ve rüzgar<br />
belirlemekteydi (karşılaştırma için: Matthaeus, 2005: 357-<br />
360). Tabii ki ana kriter uygun pazarlara sahip limanları seçmekti<br />
(Hellenkemper, 1994, 157). Yönünü batıya çevirmiş olan<br />
Mahdia gemsinin kurşun külçeleri ve lüks sanat eserlerinden<br />
oluşan yükünü, İ. Ö. 100’lü yıllarda alabilecek maddi güce sa-<br />
hip kentler, seçenek olarak fazla değildi (Galsterer, 1994: 862;<br />
Hellenkemper, 1994: 157; karşılaştırma için: Matthaeus, 2005:<br />
348). İ.Ö. 146’da Kartaca’nın tahrip edilmesinin ardından ilgili<br />
pazarın Kuzey Afrika olması ihtimali düşmektedir. İber Yarımadası<br />
da, bazı zengin şehirlere rağmen çok da alım gücüne sahip<br />
değildi. Bu da bize geminin gönüllü olarak Tunus sahillerinde<br />
seyretmemiş olduğunu göstermektedir. Ancak Mahdia gemisinde<br />
bulunan kurşun külçeleri, geminin sadece sanat eserleri<br />
satışı için değil büyük çaplı ticaret amacıyla seyretmekte olduğunu<br />
göstermektedir. Bu tip yük taşıyan gemiler 350 tona kadar<br />
çıkan yükleri nakledebilmekteydiler. Kartaca ve İspanya’da<br />
bulunan kurşun yatakları, geminin belki de bu nedenle Kuzey<br />
Afrika sahillerine uğramışken batmış olduğunu da düşündürtmektedir<br />
(karşılaştırma için: Stöllner, 2005: 460-462). Eğer<br />
esas hedef İtalya olarak saptanmışdıysa ve yol almaya devam<br />
edebilmiş olsaydı, geminin bir hafta kadarlık bir yolunun daha<br />
olduğu hesplanmaktadır (Hellenkemper, 1994: 157; Hellenkemper-Salies,<br />
1994: 26). Nitekim İtalya’da, Roma’nın yanı sıra<br />
Latium, Kampana ve Napoli körfezindeki Puteoli, zenginlerin<br />
yaşadığı kentlerdi. Buralardaki bankacılar ve tüccarlar, Roma’lı<br />
senatörler ve asillerin desteği ile İ.Ö. 166 yılında Delos’u serbest<br />
liman ilan etmelerinden sonra burasının Mithradates tarafından<br />
tahrip edilişine kadarki süreçte, Delos’ta sanat eserleri<br />
tüccarları olarak yaşamışlardı. Bu gerçek de diğer bir ihtimali<br />
gündeme getirmektedir: Mahdia gemisinin doğu’dan gelirken,<br />
Sicilya önlerinde saldırıya uğramış ve tarafımızca bilinmeyen<br />
esas hedefinden saptırılarak, zorla İtalya’ya yönlendirilmiş olması.<br />
Mahdia gemisinin, hava koşullarından dolayı batmış olması<br />
ihtimalini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Nitekim gemi,<br />
manevra kabiliyeti olmayan ağır yelkenlilerdendi ve ani değişen<br />
hava koşullarında yön değiştirme kabiliyeti kısıtlıydı. Yine<br />
de 40 m. uzunluğu, 14 m. genişliği ve aşağı yukarı 350-400 ton<br />
yük taşıma gücü ile döneminin iyi gemileri arasında yer almaktaydı<br />
(Hellenkemper, 1994: 161; Hellenkemper-Salies, 1994:<br />
38 39
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
26; karşılaştırma için: Göttlicher, 2006: 42-45).<br />
Kurşun külçeleri dışında, Mahdia gemisinde yüklü olan veriler<br />
arasında altmış adet Attika mermerinden (Penthelikon) sütun,<br />
ayrıca kaideler ve başlıklar bulunmaktaydı. Bunların dışında<br />
heykeller, bronz ve mermerden süs ve mobilya eşyaları<br />
ve bronz aksamlar ile şarap ve diğer gıda malzemeleri taşıyan<br />
amphoralar bulunmaktaydı (Galsterer, 1994: 861; Geominy,<br />
1994: 929. 932).<br />
Mahdia batığında, özellikle lüks süs eşyalarının seri üretimden<br />
çıkmış oldukları dikkati çekmektedir. Bu da doğunun, gelişmiş<br />
olan merkezlerinde bulunan ve ‘dolaylı kalıp dökme’ metoduyla<br />
kısa zamanda çoğaltılarak seri üretime sokulmuş olan eser-<br />
lerinin de revaçta olduğunu göstermektedir. Ağırlıklı olarak<br />
dönemin eserleri, yani güncel modaya uygun eserlerin tercih<br />
edilip gemiye yüklendiği görülmektedir. Mahdia batığında ele<br />
geçmiş olan 22 kline, şamdanlar, bazı heykel ve heykelcikler, bu<br />
anlayış ile gemiye yüklenmiş olan iyi birer örnektirler (Hellenkemper-Salies,<br />
1994: 17. 25).<br />
Görülmektedir ki, ‘Yeni Roma Zenginleri’, sadece daha önce<br />
Yunan zevkine göre yapılmış Yunan sanat eserlerini değil, yeni<br />
zenginler için üretilecek olan eserleri de villalarına koymak için<br />
sabırsızlanmaktaydılar (Hölscher, 1994: 883; Geominy, 1994:<br />
927; Schulz, 2005: 196-199). Bunun için de Yunanistan’daki<br />
deneyimli atölyelere sipariş vermeye başlamışlardı. Böylelikle<br />
oluşan lüks mobilya, araç-gereç, resimler ve süs eşyaları<br />
Yunanistan’dan ithal edilmeye başlanmıştı. <strong>Ticaret</strong>in bu türü<br />
de deniz yoluyla Roma’ya ulaştırılmaktaydı. Mahdia batığının<br />
içinde bulunan birçok eserin benzeri (özellikle Herkulaneum<br />
olmak üzere) vezüv kentlerinde de ortaya çıkmıştır. Bu eserlerin<br />
kopyalarının (replik veya varyasyon şeklinde) olması da<br />
onların ne denli revaçta olduklarını göstermektedir.<br />
Bu gemi, “içindeki sanat eserleri açısından Roma’nın geç<br />
Cumhuriyet dönemindeki ‘hellenistik akımı’nı göstermektedir”<br />
(Hölscher, 1994: 875). ‘Hellenistik akım’ kavramının daha<br />
daraltılmış tanımını da ‘klassistik’ ve ‘eklektik’ tanımları kapsamaktadır;<br />
özellikle gemideki heykellerden ‘Agon’ bunu desteklemektedir.<br />
Mahdia ve Peloponnesos yarımadasının güney<br />
ucundaki, İ.Ö. 1. yüzyılın ikinci çeyreğinde batmış olduğu kabul<br />
edilen ve hareket noktasının Delos adası olduğu önerilen Antikythera<br />
batığının buluntuları birbirlerine benzemektedir. Ancak<br />
Mahdia eserlerindeki stilistik unsurlar daha ziyade geç Hellenistik<br />
formlarda yansımaktadırlar (Hellenkemper, 1994: 158).<br />
Mahdia batığında ele geçen, Attika bölgesinden yazıtlar, adak<br />
kabartmaları veya antlaşma stelleri de farklı bir konuya ışık tutmaktadır:<br />
Yeni alıcıların, yani büyük olasılıkla Romalıların, içerikten<br />
ziyade körü körüne Yunan eserine sahip olma arzusu. Yazıtlarda<br />
veya adak stellerindeki içerikler önemli değildi, değer<br />
taşıyan olgu onların Yuanaistan’dan geliyor olmasıydı. Nitekim<br />
Yunan eserlerinin veya Yunanistan yapımı metaların Romalılar<br />
tarafından edinilmesi, Romalılar için bir toplumsal statü sahibi<br />
olmak ile eşdeğer anlam taşımaktaydı.<br />
Kilikia bölgesinde sanat eserleri ticareti hakkındaki bilgilerimiz<br />
çok fazla değildir. Ancak İ.Ö. 80 / 79 yıllarında Gaius Verres’in<br />
legat olarak, Kilikia praetor’u Gnaeus Dolabella’ya eşlik ettiğini<br />
bilmekteyiz. Verres, İ.Ö. 73 – 71 yılları arasında Sicilya’nın valisi<br />
iken şahsı yararına sanat eserleri kaçırmaktan dolayı halkın<br />
nefretini kazanmıştı (Arslan, 2003: 100; Pohl, 1993: 159). Gaius<br />
Verres, Sicilya’da yapmış olduğu gibi, Kilikia’da da Dolabella’nın<br />
yetkilerini kötüye kullanarak kamu alanındaki heykel ve resimleri<br />
soymuştur (Arslan, 2003: 92. 99-102; Pohl, 1993:156. 260).<br />
Kendi villalarını süslemek için yapmış olduğu bu girişimlerde,<br />
Küçükasya’da bulunan sanat eserleri uzmanlarını da hizmetine<br />
almış ve onların bilirkişiliği ışığında en değerli eserlere el<br />
koymuştur. Kilikia’yı bu amaçlarına hizmet etmesi için seçmiş<br />
olmasının birkaç nedeni olabilir: Bunlardan ilki Dolabella ile<br />
kurmuş olduğu yakın ilişki; diğeri Kilikia’nın sanat eserlerine<br />
duymuş olduğu ilgi; en fazla olasılık taşıyan ihtimal ise, Kilikia<br />
korsanlarının (Durukan, 2009: 80-84; Sherwin-White, 1976:10;<br />
Schulz, 2005: 176-178) yapmış olduğu ünden haberdar olarak,<br />
bölgenin yasa tanımazlığından faydalanmak suretiyle uygun<br />
koşullara sahip limanlarından rahatça sanat eserlerini götürebilmiş<br />
olmasıdır.<br />
Bölgenin eskiçağdaki eski eser ticaretinin boyutu halen çalışılmayı<br />
bekleyen bir konudur ve Kilikia sahillerinde de nice batığın<br />
olduğu bilinmektedir.<br />
40 41<br />
KAYNAKÇA<br />
Arslan, M. (2003), “İ.Ö. 188 Yılından İ.Ö. 67 Yılına Kadar Lykia, Pamphylia<br />
ve Kilikia Tracheia Sahillerindeik Korsanlık Faaliyetleri: Nedenleri<br />
ve Sonuçları”, ADALYA, Sayı: VI, Yıl: 2003, ss. 91 – 118.<br />
Durukan, M. (2009), “The Connection of Eastern and Central Cilicia<br />
with Piracy”, ADALYA, Sayı: XII, Yıl: 2009, ss. 77 – 102.<br />
Galsterer, H. (1994), “Kunstraub und Kunsthandel im republikanischen<br />
Rom”, Das Wrack. Der antike Schiffsfund von Mahdia. Band II<br />
(eds.: G. Hellenkemper-Salies – H.H. von Prittwitz Gaffron – G. Bauchhenss)<br />
, 857 – 866, Bonn Rheinisches Landesmuseum Sergi Kataloğu,<br />
08 Eylül 1994 – 29 Ocak 1995.<br />
Geominy, W. (1994), “Der Schiffsfund von Mahdia und seine Bedeutung<br />
für die antike Kunstgeschichte”, Das Wrack. Der antike Schiffsfund<br />
von Mahdia. Band II(eds.: G. Hellenkemper-Salies – H.H. von<br />
Prittwitz Gaffron – G. Bauchhenss), 927 – 942, Bonn Rheinisches Landesmuseum<br />
Sergi Kataloğu, 08 Eylül 1994 – 29 Ocak 1995 .<br />
Göttlicher, A. (2006), Seefahrt in der Antke. Das Schiffswesen bei Herodot.<br />
Darmstadt: Darmstadt Bilimsel Yayınları.<br />
Hellenkemper, H. (1994), “Der Weg in die Katastrophe. Mutmassungen<br />
über die letzte Fahrt des Mahdia-Schiffes”, Das Wrack. Der antike<br />
Schiffsfund von Mahdia. Band I (eds.: G. Hellenkemper-Salies – H.H.<br />
von Prittwitz Gaffron – G. Bauchhenss), 153 – 166, Bonn Rheinisches<br />
Landesmuseum Sergi Kataloğu, 08 Eylül 1994 – 29 Ocak 1995 .<br />
Hellenkemper – Salies, G. (1994), “ Der antike Schiffsfund von Mahdia.<br />
Entdeckung und Erforschung”, Das Wrack. Der antike Schiffsfund<br />
von Mahdia. Band I (eds.: G. Hellenkemper-Salies – H.H. von Prittwitz<br />
Gaffron – G. Bauchhenss), 5 – 32, Bonn Rheinisches Landesmuseum<br />
Sergi Kataloğu, 08 Eylül 1994 – 29 Ocak 1995 .<br />
Hölscher, T. (1994), “Hellenistische Kunst und römische Arsitokratie”<br />
, Das Wrack. Der antike Schiffsfund von Mahdia. Band II (eds.: G. Hellenkemper-Salies<br />
– H.H. von Prittwitz Gaffron – G. Bauchhenss), 875 –<br />
888, Bonn Rheinisches Landesmuseum Sergi Kataloğu, 08 Eylül 1994<br />
– 29 Ocak 1995 .<br />
Matthaeus, H. (2005), “Kulturaustausch, Handel und Seefahrt im<br />
Mittelmeesrraum waehrend der spaeten Bronzezeit”, Das Schiff von<br />
Uluburun. Welthandel vor 3000 Jahren. (eds.: Ü. Yalçın – C. Pulak<br />
– Rainer Slotta), 333 – 366, Katalog der Ausstellung des Deutschen<br />
Bergbau Museums Bochum, Sergi Kataloğu, 15. Temmuz 2005 - 16<br />
Temmuz 2006.<br />
Pohl, H. (1993), Die römische Politik und die Piraterie im östlichen<br />
Mittelmeer vom 3. bis zum 1. Jh. v. Chr., Berlin: Walter de Gruyter<br />
Yayınları<br />
Schulz, R. (2005), Die Antike und das Meer, Darmstadt: Primius Yayınları.<br />
Sherwin-White, A.N (1976), “Rome, Pamphylia and Cilicia” JRS, Sayı:<br />
66, Yıl: 1976, ss. 1-14.<br />
Stöllner, Th. (2005), “Mineralische Rohstoffe in der Bronzezeit –ein<br />
Überblick”, Das Schiff von Uluburun. Welthandel vor 3000 Jahren.<br />
(eds.: Ü. Yalçın – C. Pulak – Rainer Slotta), 451 – 473, Katalog der<br />
Ausstellung des Deutschen Bergbau Museums Bochum, Sergi Kataloğu,<br />
15. Temmuz 2005 - 16 Temmuz 2006.<br />
Bu çalışma, 7-8 Nisan <strong>2011</strong> tarihlerinde <strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong><br />
ile <strong>Mersin</strong> Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen III. Türk deniz <strong>Ticaret</strong>i<br />
Tarihi Sempozyumu’na katılan Prof.Dr. Serra Durugönül’ün sempozyumda<br />
sunduğu bildiridir.
Gündüz Artan arşivinden<br />
Bir Düş Müydü<br />
O <strong>Mersin</strong><br />
İki Mahalle<br />
1286 (1870) yılı Halep Salnamesi’ne göre 1869 yılında<br />
<strong>Mersin</strong>’de Şarkiyye ve Garbiyye (Doğu ve Batı) adıyla iki mahalle<br />
bulunmaktaydı.<br />
Latin Katolik Kilisesinin olduğu bölgenin Şarkiyye Mahallesi<br />
içinde bulunduğunu söylemek mümkündür.<br />
Ortodoks kilisesi de aralarında epeyce mesafe bulunduğuna<br />
göre burası Garbiyye Mahallesini oluşturuyor olmalıdır.<br />
O zaman <strong>Mersin</strong>, bugünkü Uray Caddesi deniz kıyısı olmak<br />
şartıyla bu iki kilise arasında ve doğu-batı istikameti çevresinde<br />
şekillenmiş bir kent görünümündedir.<br />
(İbrahim Bozkurt, ‘<strong>Mersin</strong> Kentinin Kuruluş Öyküsü’ MTSO Yayını,<br />
2006)<br />
Virgülüne Dokunmadan<br />
Halkevinin sipariş etmiş olduğu operlorler geldi. Ampili fikatür<br />
ile montaj mühendisleri de gelmiş ve tesisata başlamışlardır.<br />
Biri Yoğurt Pazarına, biri Gümrük Meydanına biri de Halkevine<br />
konacaktır. Halkevinden verilecek konferanslar, müzik<br />
konserlerini operlorlu meydanlarda binlerce vatandaş rahat<br />
rahat dinleyebileceklerdir.<br />
(Yeni <strong>Mersin</strong>, 28 İkinci kanun1938)<br />
<strong>Ekim</strong><br />
<strong>2011</strong><br />
<strong>Mersin</strong>’den Tipler (Bekir Ulu,TorosGazetesi-Balo Eki,1948)<br />
Mehmet Karamehmet<br />
Biliyor Muydunuz?<br />
<strong>Mersin</strong>’de ilk sinemanın (Cinema Pathe)1920 yılında açıldığını<br />
Atatürk Heykeli’nin 23 Nisan 1944’te İnönü Heykeli’nin 24<br />
Temmuz 1946’da, Kurutuluş Anıtı’nın 3 Ocak 1975’te Zübeyde<br />
Hanım Büstü’nün 10 Mayıs 1981’de törenle açıldığını,<br />
<strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın 1886’da, <strong>Ticaret</strong> Borsası’nın<br />
1926’da, <strong>Mersin</strong> <strong>Deniz</strong> <strong>Ticaret</strong> <strong>Odası</strong>’nın 1989 yılında kurulduğunu.<br />
Yöremizden Deyişat<br />
Deveye oyna demişler, yedi kazan süt dökmüş<br />
Deve büyük ama kırkını bir eşek çeker.<br />
Tarlanın iyisi suya yakını, daha iyisi eve yakını<br />
Dal ucuna yel değer, güzel olana el değer.<br />
Azmi ve iradeyi sonra da basireti<br />
Bir potada kaynatmış vererek mahviyeti<br />
Günden güne artıyor Mehmet Karamehmet’in<br />
Hayranlıkla ün alan görüşü, dirayeti.<br />
43
Birçok insan, dolu ağızla konuşmayacak<br />
kadar terbiyelidir; ama boş<br />
kafayla konuşmakta sakınca görmezler.<br />
Orson Welles<br />
Hepimiz içimizin derinliklerinde bir<br />
parça yalnızız ve anlaşılmak için çıldırıyoruz.<br />
Leo Calvin Rosten<br />
Hayatın trajedisi ölüm değil, yaşarken<br />
ölmesine izin verdiğimiz şeylerdir.<br />
Norman Cousins<br />
Birinci sınıf bir zekanın göstergesi,<br />
iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme<br />
yeteneğidir.<br />
Francis Scott Key Fitzgerald<br />
Eğer yasalara saygı gösterilmesini<br />
istiyorsak, önce saygı duyulacak yasalar<br />
yapılması lazımdır.<br />
Louis Brandeis<br />
İnsanlara en adil şekilde dağıtılan<br />
nimet akıldır. Çünkü kimse aklından<br />
şikayetçi değildir.<br />
Lev Tolstoy<br />
Bil ki, İnsanın değerini varlığı değil<br />
yokluğu gösterir. Unutma, yokluğu<br />
birşey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.<br />
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski<br />
DENİZ FENERİ<br />
Sanat tamamıyla otobiyografiktir.<br />
İnci istridyenin otobiyografisidir.<br />
Federico Fellini<br />
Kaptanı usta olmayan gemiye, her<br />
rüzgar kötüdür.<br />
George Herbert<br />
Yeni bir düşünceye sahip olan kişi,<br />
düşüncesi başarıya ulaşana kadar<br />
hastadır.<br />
Mark Twain<br />
Bir dostunuz, yemiş bahçesini geziyorsa,<br />
dalgın görünmeniz en büyük<br />
nezakettir.<br />
Japon Atasözü<br />
Hiçbir şey ele geçirildiği zaman hayalde<br />
olduğu kadar güzel kalmaz.<br />
N. Richard Nash<br />
Bir at, eğer arkasında onu takip eden<br />
ve yakalayacak başka atlar yoksa,<br />
hiçbir zaman çok hızlı koşmaz.<br />
Ovid<br />
Bu dünyada bir diğerinin yükünü hafifleten<br />
hiç kimse yararsız değildir.<br />
Charles Dickens<br />
Daha ileriye ulaşman için bir kaç<br />
adım geri gitmeyi öğrenmelisin.<br />
Çünkü en ileri sıçrayışlar, iki adım<br />
geriden başlar.<br />
Johann Wolfgang von Goethe<br />
Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin<br />
kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden<br />
kaçıştır.<br />
Friedrich Nietzsche<br />
45
TONS<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> MIP’den HABERLER MIP’den HABERLER<br />
800.000<br />
700.000<br />
600.000<br />
500.000<br />
400.000<br />
300.000<br />
200.000<br />
100.000<br />
MERSİN LİMANI YÜK<br />
HAREKETLERİ<br />
<strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
<strong>Mersin</strong> Limanı’nda ilk on ayda gerçekleşen konteyner yük<br />
hareketi(TEU), 2010 yılının aynı dönemine göre %8 artış gösterirken,<br />
<strong>2011</strong> yılının <strong>Ekim</strong> ayında gerçekleşen konteyner yük<br />
hareketi(TEU), <strong>2011</strong> yılının Eylül ayına oranla %18 oranında<br />
artış göstermiştir.<br />
<strong>2011</strong> yılının <strong>Ekim</strong> ayında gerçekleşen dökme sıvı yük hareketinde<br />
<strong>2011</strong> yılının Eylül ayına göre %11 artış, dökme katı yük<br />
hareketinde %6 artış, toplam konvansiyonel kargo yük hareketinde<br />
%8 artış kaydedilirken, genel kargo yük hareketinde<br />
bir önceki aya oranla %14 artış görülmüştür.<br />
<strong>2011</strong> yılının ilk on ayında gerçekleşen dökme sıvı yük hareketinde<br />
bir önceki yılın aynı dönemine oranla %29 oranında<br />
artış, dökme katı yük hareketinde %9 düşüş, toplam konvansiyonel<br />
kargo yük hareketinde %4 düşüş kaydedilirken, genel<br />
kargo yük hareketinde bir önceki aya oranla %12 artış görül-<br />
TOTAL CONVENTIONAL CARGO<br />
0<br />
January February March April May June July August September October November December<br />
2007 2008 2009 2010 <strong>2011</strong><br />
MERSİN PORT<br />
VOLUME<br />
October <strong>2011</strong><br />
At <strong>Mersin</strong> Port, container cargo volume (TEU) increased by<br />
8% in the first 10 months of <strong>2011</strong>, compared to the same period<br />
of 2010. In October <strong>2011</strong>, throughput increased by 18%<br />
compared to September <strong>2011</strong>.<br />
In October <strong>2011</strong>, there is 11% increase in liquid bulk cargo,<br />
6% increase in dry bulk cargo, and 8% increase in total conventional<br />
cargo, there is 14% increase in general cargo operations,<br />
in comparison to September <strong>2011</strong>.<br />
In compared the first 10 months of <strong>2011</strong>, there is 29% increase<br />
in liquid bulk cargo, 9% decrease in dry bulk cargo, 4%<br />
decrease in total conventional cargo and there is 12% increase<br />
in general cargo compared to the same period of 2010.<br />
MIP dünyanın ilk 100 konteyner<br />
limanı arasında …<br />
Dünyanın en büyük 120 konteyner limanı<br />
sıralamasında <strong>Mersin</strong> Limanı 97.<br />
sıraya yerleşerek, dünyanın ilk 100<br />
konteyner limanı arasına girmeyi başardı.<br />
Container Management Magazine tarafından her<br />
yıl düzenlenen ve limanların yıllık konteyner elleçleme<br />
miktarları baz alınarak hazırlanan “Top 120<br />
Konteyner Limanı” açıklandı. Listede geçen yıl 101.<br />
sırada yer alan MIP, bu yıl 1 milyon 30 bin TEU elleçleme<br />
miktarıyla 97. sıraya yerleşerek ilk 100’e girmeyi<br />
başardı.<br />
Türkiye’de listeye girebilen iki limandan biri olan<br />
MIP, yakaladığı yükselişle Akdeniz’in Lider Limanı<br />
olma yolunda hızla ilerliyor.<br />
Geniş hinterlandı, kolay ulaşım imkanları ve yetişmiş<br />
insan kaynaklarıyla, Türkiye’nin ihracat &<br />
ithalat hacminin önemli bir kısmını karşılayan<br />
MIP, modern altyapısı ve ekipmanları, etkin kargo<br />
elleçlemesi, geniş depolama sahalarıyla <strong>Mersin</strong><br />
Limanı’nı, Doğu Akdeniz’de dünya standartlarında<br />
bir ana konteyner limanına dönüştürmeyi hedefli-<br />
Med Ports within Top 120 Container Ports<br />
MIP is among the 100 container<br />
ports of the world…<br />
<strong>Mersin</strong> Port has been selected for the<br />
97th rank amongst the largest 120 container<br />
terminals in the world and managed<br />
to take its place within the first 100<br />
ports of the world.<br />
“Top 120 Container Ports” organized by Container<br />
Management Magazine on annual basis, by taking<br />
container handling throughputs of the ports as basis,<br />
has been declared. MIP, which was in the 101st rank<br />
on the last year’s list, with 1 million 30 thousand<br />
TEU handling throughput has succeeded to enter the<br />
list of first 100 ports by taking the 97th place.<br />
Being one of the two Turkish ports entering the list,<br />
with the growth the port has achieved MIP is sweeping<br />
to become one of the leading ports of the Mediterranean.<br />
Its vast hinterland, smooth accessibility facilities and<br />
qualified manpower and human resources and capability<br />
to meet significant part of Turkey’s export and<br />
import volume, MIP with its modern infrastructure<br />
and equipment, effective cargo handling and large<br />
storage area, is aiming at converting <strong>Mersin</strong> Port<br />
into a major container hub with world standards at<br />
the Mediterranean.<br />
2010 2009 Port Throughput ‘10 Throughput ‘09 %change ‘10/’09<br />
30 31 Port Said 3,880.977 3,464.453 12%<br />
53 45 Malta Freeport 2,370.000 2,260.000 5%<br />
89 85 Haifa 1,264.000 1,134.000 11%<br />
91 76 Damietta 1,191.490 1,263.925 -6%<br />
97 101 <strong>Mersin</strong> 1,030.391 851.825 21%<br />
98 98 Ashdod 1,017.000 893.000 14%<br />
104 93 Beirut 949.155 994.601 -5%<br />
110 New Piraeus 864.000 665.000 30%<br />
46 47
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong> MIP’den HABERLER MIP’den HABERLER<br />
Yılın Liman İşletmecisi Ödülü MIP’ye…<br />
Bu yıl altıncısı düzenlenen 'Altın Çıpa <strong>Deniz</strong>cilik Ödülleri'nde<br />
<strong>Mersin</strong> Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. "Yılın Liman İşletmecisi"<br />
seçildi.<br />
<strong>Deniz</strong> Haber Ajansı ve Dünya Gazetesi tarafından düzenlenen<br />
"6. Uluslararası Altın Çıpa <strong>Deniz</strong>cilik Başarı Ödülleri", Ataköy<br />
Sheraton Otel'de, Ulaştırma, <strong>Deniz</strong>cilik ve Haberleşme Bakanı<br />
Binali Yıldırım'ın ve Birleşmiş Milletler <strong>Deniz</strong>cilik Örgütü Genel<br />
Sekreteri Efthimios Mitropoulos'un da katıldığı törenle sahiplerini<br />
buldu. PSA-AKFEN ortak girişimiyle kurulan <strong>Mersin</strong><br />
Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye ''Yılın Liman İşletmecisi<br />
Ödülü'' Nijerya IMO Temsilcisi Anus Kawu Suleymanie tarafından<br />
verildi.<br />
MIP adına ödülü alan Genel Müdür Yardımcısı Kürşat Tezkan<br />
yaptığı konuşmada “Yılın Liman İşletmecisi Ödülü” MIP’nin<br />
başarılı işler yaptığının, özellikle ihracatçı ve ithalatçılarımızın<br />
memnuniyetinin bir göstergesidir. Bu ödülü başarının asıl sahipleri<br />
olan tüm MIP çalışanları adına alıyorum” dedi.<br />
Törende; <strong>Mersin</strong> Limanı’nın Türkiye’nin en önemli ihracat ve<br />
ithalat üslerinden biri olması, milyonlarca dolarlık yatırımla<br />
modern bir terminale dönüşmesi ve her geçen gün artan işlem<br />
hacmiyle uluslararası hat operatörlerin tercihi haline gelmesi<br />
gerekçesiyle, Altın Çıpa Jüri Heyeti’nin dikkatini çekerek<br />
Liman İşletmeciliği Ödülünü almaya hak kazandığı ifade edildi.<br />
Ulaştırma, <strong>Deniz</strong>cilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım<br />
ise yaptığı konuşmada "Altın Çıpa <strong>Deniz</strong>cilik Ödül Töreni'nin,<br />
dünya denizcilik camiasında bir marka haline geldiği" söyledi.<br />
Ulaştırma, <strong>Deniz</strong>cilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım;<br />
Türkiye'nin son yıllarda denizcilikte süper lige çıkan bir ülke<br />
olduğunu belirterek, ''Kara listeden beyaz listeye geçen, denizci<br />
kökenli yöneticilerle, uzmanlarla denizcilik idaresini<br />
buluşturan ve birçok deniz yapılarının ülkeye kazandırıldığı,<br />
denizcilik eğitiminde kat edilen yollar, dünya yat üretiminde<br />
marka haline gelen bir ülke ve marinalarıyla, limanlarıyla, uygulanan<br />
yap-işlet-devret modelleriyle bu alanda önemli ve<br />
verimli hizmetleri başarmış bir Türkiye var'' dedi.<br />
Törenin sonunda Binali Yıldırım, ödüle değer görülen şirket<br />
temsilcileriyle toplu fotoğraf çektirdi.<br />
Törene, dünya deniz ticaretinin çatısı konumunda bulunan BM<br />
<strong>Deniz</strong>cilik Örgütü Genel Sekreteri Efthimios Mitropoulos'un<br />
yanı sıra Uluslararası Kargo Gemileri Sahipleri Birliği Genel<br />
Müdürü David Jones, Uluslararası Gemi Mühendisleri Bilim<br />
ve Teknoloji Enstitüsü Konsey Başkanı Malcolm Vincent, WIS-<br />
TA İngiltere Başkanı Maria Dixon, Amerika <strong>Deniz</strong> Akademisi<br />
Başkanı Eric Dawicki ve Uluslararası <strong>Deniz</strong> Endüstrisi Başkanı<br />
James Gresham Davis de katıldı.<br />
Ödül töreninde ayrıca, BM <strong>Deniz</strong>cilik Örgütü üyesi ülkelerden<br />
İtalya, Yunanistan, Gürcistan, Suriye, İngiltere, Güney Kore,<br />
Çin Halk Cumhuriyeti, Nijerya, Malta, Bahama Adaları, Endonezya,<br />
İran İslam Cumhuriyeti, Saint Kittsve Nevis, Pakistan,<br />
Panama, Japonya, Singapur ve Malezya'dan temsilciler de<br />
hazır bulundu.<br />
MIP daha önce Lloyd’s List tarafından “Yılın Limanı Ödülü”, Dış<br />
<strong>Ticaret</strong> Müsteşarlığı tarafından “2007 yılında İhracata Yönelik<br />
En Fazla Konteyner Elleçlemesi Yapılan Liman Ödülü” ve<br />
“2007 Yılında En Fazla Dökme Sıvı ük Elleçlemesi Yapılan Liman<br />
Ödülü”, <strong>Mersin</strong> <strong>Ticaret</strong> ve Sanayi <strong>Odası</strong> tarafından 2007<br />
yılında lojistik sektörü’ne en fazla katkı sağlayan firma olarak<br />
“Kadri Şaman Özel Ödülü”nü almıştı.<br />
Son olarak, 12 Kasım <strong>2011</strong> tarihinde <strong>Deniz</strong> Haber Ajansı ve<br />
Dünya Gazetesi tarafından düzenlenen ve Türkiye denizcilik<br />
sektörünün Oskarı olarak bilinen “6. Uluslararası Altın<br />
Çıpa <strong>Deniz</strong>cilik Başarı Ödülleri"nde “Yılın Liman İşletmecisi<br />
Ödülü”nü alarak başarısını bir kez daha tescil etti.<br />
Port Operating Award of the Year goes<br />
to MIP…<br />
In the “6th “Golden Anchor Maritime Awards” organized this<br />
year, <strong>Mersin</strong> International Port nominated as “Port Operator<br />
of the Year”.<br />
The “6th International Golden Anchor Maritime Achievement<br />
Awards” organized and held by <strong>Deniz</strong> News Agency and Dünya<br />
Newspaper at Ataköy Sheraton Hotel, were awarded at a<br />
ceremony attended by Transport, Maritime and Communication<br />
Minister Mr. Binali Yıldırım and United Nations Maritime<br />
Organization Secretary General Mr. Efthimios Mitropoulos.<br />
The PSA-AKFEN Joint Venture <strong>Mersin</strong> International Port won<br />
the “Port Operator Award of the Year” and the award was handed<br />
by Nigeria’s IMO Representative Anus Kawu Suleymanie.<br />
Mr. Kürşat Tezkan, Assistant General Manager took over the<br />
award for MIP. The “Port Operator Award of the Year” is the<br />
explicit indication that MIP has achieved successful works<br />
and particularly gained the satisfaction of our exporters and<br />
importers. I am received this award on behalf of all MIP employees,<br />
the real builders of this achievement” said Mr. Tezkan.<br />
At the ceremony, it was expressed that <strong>Mersin</strong> Port deserved<br />
the award as it was Turkey’s most important export and import<br />
bases, has been turned into a modern terminal with investments<br />
of millions of dollars and has thus become a port<br />
preferred by international shipping lines with handling volume<br />
that increased every passing day has drawn the attention<br />
of the Jury of Golden Anchor.<br />
Transport, Maritime and Communication Minister Mr. Binali<br />
Yıldırım in his speech stated that the “Golden Anchor Maritime<br />
Award Ceremony” has become a brand name in the maritime<br />
society.<br />
“Turkey has in the last years managed to be a country to play<br />
in the shipping super league, now we have a Turkey which<br />
has shifted from the black list to the white list as it combined<br />
seamen administrators and specialist running shipping<br />
affairs, many marine structures, paths which walked through<br />
maritime education, a worldwide brand name in yacht building,<br />
marinas, ports, applied build-operate-transfer models<br />
and so many other important and efficient services rendered<br />
successfully” said Mr. Binali Yıldırım, the Minister of Transport,<br />
Maritime and Communication<br />
At the end of the ceremony, Mr. Yıldırım had a collective photo<br />
taken with company representative considered eligible for<br />
award.<br />
In addition to Efthimios Mitropoulos, the UN Maritime Organization<br />
Secretary General, David Jones General Manager<br />
of International Cargo Ship Owners Association, Malcolm<br />
Vincent President of of International Ship Engineers Science<br />
and Technology Institute, WISTA UK President Maria Dixon,<br />
American Maritime Academy President Eric Dawicki and International<br />
Maritime Industry Chairman James Gresham Davis<br />
participated in the ceremony.<br />
Representatives of UN Maritime Organization member states<br />
such as Italy, Greece, Georgia, Syria, the United Kingdom,<br />
South Korea, People’s Republic of China, Nigeria, Malta, the<br />
Bahamas, Indonesia, Islamic Republic of Iran, Saint Kitts and<br />
Nevis, Pakistan, Panama, Japan, Singapore and Malaysia were<br />
also present at the ceremony.<br />
MIP used to win the “Port Award of the Year” by Lloyd’s List,<br />
“Port Award for the Greatest Throughput of Container Handling<br />
dedicated for Export in 2007” and “Port Award for the<br />
Greatest Throughput of Liquid Bulk Cargo Handling in 2007”<br />
by the Foreign Trade Undersecretariat and “Kadri Şaman Special<br />
Award” by <strong>Mersin</strong> Chamber of Commerce and Industry<br />
in 2007 for making the best contribution to Logistic Sector.<br />
Finally, by winning the “Port Operating Award of the Year” of<br />
the “6th International Golden Anchor Maritime Achievement<br />
Awards” –admitted as the Oscar of the Turkish maritime sector–<br />
organized and held by <strong>Deniz</strong> News Agency and Dünya<br />
Newspaper on November 12, <strong>2011</strong>, MIP has once again registered<br />
its achievement.<br />
48 49
50<br />
MERSİN DENİZ TİCARETİ | <strong>Ekim</strong> <strong>2011</strong><br />
MERSIN CHAMBER OF SHIPPING PORT OF: MERSİN<br />
PORT STATISTICS MONTH OF: SEPTEMBER-<strong>2011</strong><br />
CARGO MOVEMENT - INWARDS / OUTWARDS<br />
LOADED (IN TONS) DISCHARGED (IN TONS)<br />
COMMODITIES DOMESTIC EXPORT TRANSIT TRSHPMNT TOTAL COMMODITIES DOMESTIC IMPORT TRANSIT TRSHPMNT TOTAL<br />
CEMENT 3.054 78.759 5.900 87.713 CEMENT 1.074 1.074<br />
CEREALS 2.975 297 3.271 CEREALS 23.631 135 23.766<br />
CHEMICALS 992 38.545 100 45 39.683 CHEMICALS 4.998 108.880 1.558 217 115.653<br />
CITRUS 581 581 CITRUS 307 307<br />
CNTR 24.938 24.938 CNTR 18.944 18.944<br />
CONS.MACHINERY 173 173 CONS.MACHINERY 1.114 232 1.346<br />
COTTON 5.724 78 5.802 COTTON 8.575 8.575<br />
EMPTY MAFIS 9 9 FERTILIZERS 78 17.211 148 17.437<br />
FERTILIZERS 11.812 854 12.666 FOOD STUFF 449 91.206 5.581 97.236<br />
FOOD STUFF 85.233 1.620 86.852 FROZEN MEAT 321 9.130 9.450<br />
FROZEN MEAT 203 74 277 FRUITS 4.693 43.799 48.491<br />
FRUITS 6.515 208 6.723 GENERAL CARGO 3.011 134.851 20.552 857 159.270<br />
GENERAL CARGO 102.518 26.321 751 129.590 GLASS 1.176 13 1.190<br />
GLASS 218 10.454 19 10.691 LEGUMES 74.733 647 75.381<br />
LEGUMES 10.420 193 10.613 LIVESTOCK 2.961 2.961<br />
MACHINERY 1.310 28 1.339 MACHINERY 43 3.033 190 3.266<br />
MINERALS 3.255 176.622 52 179.930 MINERALS 18.020 42 18.062<br />
PETR.PRODUCTS 3.075 490 3.565 PETR.PRODUCTS 38.102 235.555 1.589 275.246<br />
RICE 3.896 148 4.045 RICE 22.567 50 22.617<br />
SODIUM CARB. 6.250 33.805 40.055 TEXTILE 104 59.068 2.653 61.825<br />
SUGAR 155 155 TIMBER 205 2.327 284 2.815<br />
TEXTILE 18.301 516 6 18.823 VEGETABLE OIL 34.084 243 34.328<br />
TIMBER 140 391 531 VEHICLES 1.310 2.565 3.875<br />
VEGETABLE OIL 1.172 53 1.225<br />
VEHICLES 559 55 614<br />
TOTAL 28.657 579.405 61.000 803 669.864 TOTAL 46.989 846.390 108.663 1.074 1.003.116<br />
TOTAL (LOADED & DISCHARGED) = 1.672.980 Tons<br />
LOADED DISCHARGED G.TOTAL<br />
num. num. num.<br />
D+E+T TRSHPMNT TOTAL D+I+T TRSHPMNT TOTAL<br />
20’ CNTR FULL 13.655 6 13.661 8.071 10 8.081 21.742<br />
EMPTY 784 0 784 5.940 0 5.940 6.724<br />
40’ CNTR FULL 7.507 33 7.540 12.475 43 12.518 20.058<br />
EMPTY 5.737 0 5.737 1.487 0 1.487 7.224<br />
BOX FULL 21.162 39 21.201 20.546 53 20.599 41.800<br />
EMPTY 6.521 0 6.521 7.427 0 7.427 13.948<br />
TEU FULL 28.699 72 28.741 33.021 96 33.117 61.858<br />
EMPTY 12.258 0 12.258 8.914 0 8.914 21.172<br />
TOTAL FULL 27.683 39 27.722 27.973 53 28.026 55.748<br />
EMPTY 40.927 72 40.999 41.935 96 42.031 83.030<br />
PASSENGER SHIP 13