26.02.2013 Views

Mercanada - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

Mercanada - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

Mercanada - Mustafa Nevzat İlaç Sanayi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kültür Sanat ve Medikal Haber Dergisi Y›l:1 Say› 2<br />

Epsilon Yay›nc›l›k Hizmetleri<br />

Tic. ve San. Ltd. fiti. ad›na<br />

‹mtiyaz Sahibi<br />

Ömer Yenici<br />

Genel Yay›n Yönetmeni<br />

Berran Tözer<br />

Yaz› ‹flleri Müdürü (sorumlu)<br />

Meltem Erkmen Kapucuo¤lu<br />

Editör<br />

Haluk Kalafat<br />

Grafik Tasar›m<br />

Sevil Ürel<br />

De¤erli hekimlerimiz ve eczac›lar›m›z<br />

edito<br />

<strong>Mercanada</strong>’n›n ikinci say›s›ndan merhaba...<br />

2004 y›l› boyunca da keyifli bir paylafl›m sa¤layaca¤›m›z› umdu¤umuz bu dergi ile hepinizin<br />

yeni y›l›n› kutluyor, mutlu ve sa¤l›kl› y›llar diliyoruz.<br />

<strong>Mercanada</strong>’n›n ilk say›s› ile ilgili olarak sizlerden gelen olumlu tepkilerin hepsine ve<br />

ödüllü bulmacam›za gösterdi¤iniz ilgiye sonsuz teflekkürler.<br />

Bu say›da yine renkli röportajlar, denizlerin derinliklerinden<br />

güzellikler, kitap, müzik ve sinema dünyas›ndan<br />

güncel haberler ile okumaktan keyif alaca¤›n›z› düflündü-<br />

¤ümüz bir içerik haz›rlad›k sizlere.<br />

Bu say›m›z›n medikal röportaj konu¤u, ‹stanbul Üniversitesi<br />

T›p Fakültesi’nden Sn. Prof. Dr. Semra Çalangu, antibiyotik<br />

kullan›m› konusunda güncel yaklafl›mlar› aktard› bize.<br />

‹pek K›ramer’in Kürflat Baflar’la yapt›¤› söylefli de dergimize<br />

renk katt›. Tiyatro sahnelerinde görmeye al›fl›k oldu¤umuz<br />

Ali Poyrazo¤lu, bu kez mutfak tecrübeleri ile <strong>Mercanada</strong>’ya<br />

konuk oldu.<br />

‹lk say›da da dedi¤imiz gibi, dileriz, <strong>Mercanada</strong> yo¤un çal›flma<br />

temponuzda sizlere k›sa ve hofl bir mola sa¤lar...<br />

Sayg›lar›m›zla.<br />

<strong>Mustafa</strong> <strong>Nevzat</strong> ‹laç <strong>Sanayi</strong> A.fi.’nin<br />

t›p camias›na sundu¤u bir kültür hizmetidir.<br />

Grafik Uygulama<br />

Hülya Bilgin Ç›¤<br />

‹dari Müdür<br />

Erol fiahnac›<br />

Sat›fl Koordinatörü<br />

Abdül Vardar<br />

Pazarlama Koordinatörü<br />

Banu Yal› Kosifo¤lu<br />

Reklam<br />

Arzu Tuna 0 212 244 82 82 /125<br />

atuna@epsilonyayinevi.com<br />

Film - Grafik<br />

Ebru Grafik ve Matbaac›l›k A.fi.<br />

Türbedar Sk. No:8 Ca¤alo¤lu/‹stanbul<br />

Tel: 0212 520 85 21<br />

Bask›<br />

Do¤an Ofset Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi.<br />

Tel: 0212 622 19 00<br />

Faks: 0212 622 19 59<br />

Adres<br />

Osmanl› Sk. Osmanl› ‹fl Merkezi<br />

No: 24/4-5 80090 Taksim/‹stanbul<br />

Tel: 0212 244 82 82 pbx<br />

Faks: 0212 252 47 29<br />

Web: www.epsilonyayinevi.com<br />

e-mail: mercanada@epsilonyayinevi.com<br />

1


2<br />

22<br />

içindekiler<br />

34<br />

4 . . . . . . . Portre: Dünya literatüründeki ilk Türk doktor: Hulûsi Behçet<br />

6 . . . . . . . Foto¤raf: Assos’ta hüzün<br />

10 . . . . . . . Sualt›nda foto¤raf avc›l›¤›<br />

14 . . . . . . . Röportaj: Prof. Dr. Semra Çalangu’yla antibiyotikler üzerine<br />

18 . . . . . . . Enfeksiyon hastal›klar›<br />

22 . . . . . . . Kürflat Baflar - ‹pek K›ramer: Pera Palas’ta sohbet etti<br />

25 . . . . . . . Gezi: Kapadokya’da balon turizmi<br />

29 . . . . . . . Göz kamaflt›ran çiçekler: Acem borular› ve gelin duvaklar›<br />

31 . . . . . . . Sahaf: Eski plaklar<br />

32 . . . . . . . Ali Poyrazo¤lu’ndan elmal› bal›k<br />

34 . . . . . . . Sinema<br />

38 . . . . . . . Yerli ve yabanc› albümler<br />

40 . . . . . . . Kitap<br />

50 . . . . . . . Tak› tasar›m›: ‹znik çinileri kolye ve yüzüklerde<br />

52 . . . . . . . ‹nternet<br />

53 . . . . . . . Ödüllü bulmaca<br />

54 . . . . . . . Satranç<br />

56 . . . . . . . Astroloji: Yasemin Boran’dan 2004 y›l›nda burçlar<br />

25<br />

10<br />

14<br />

32


4<br />

portre<br />

Dünya literatüründeki ilk Türk doktor:<br />

Hulûsi Behçet<br />

Hulusi Behçet<br />

(1889-1948)<br />

Hulûsi Behçet imzal›<br />

bir reçete (üstte)<br />

1986 y›l›nda Tunus’ta<br />

yap›lan T›p Kongreleri<br />

s›ras›nda Hulûsi<br />

Behçet ad›na bas›lan<br />

pullar (altta)<br />

‘Behçet Hastal›¤›’n› tan›mlayarak çok önemli bir baflar›ya imza<br />

atan Hulûsi Behçet, böylece dünya t›p literatürüne kendi ad›yla<br />

an›lan hastal›kla geçen ilk Türk doktor oldu.<br />

20 fiubat 1889 tarihinde ‹stanbul'da do¤an Hulûsi<br />

Behçet, t›p ö¤renimini 1910 y›l›nda tamamlad›.<br />

1914 Temmuzu’na kadar Gülhane Dermatoloji<br />

Klini¤i’nde Eflref Ruflen, Talât Çaml› ve bakteriyolog<br />

Reflat R›za hocalar›n yan›nda asistan olarak<br />

çal›flt›. Bu tarihte K›rklareli Askeri Hastanesi<br />

baflhekim muavinli¤ine tayin edildi ve ard›ndan,<br />

1918'e kadar Edirne Askeri Hastanesi’nde dermatoloji<br />

uzman› olarak çal›flt›. 1918 A¤ustosu’nda<br />

önce Budapeflte'de, sonra Berlin'de Charité Hastanesi’nde<br />

çal›flt› ve bir y›l kadar sonra yurda<br />

döndü.<br />

Bir süre serbest çal›flan Hulûsi Behçet,<br />

1923'te Hasköy Zührevi Hastal›klar Hastanesi<br />

Baflhekimli¤ine tayin edildi, 6 ay kadar burada<br />

çal›flt›ktan sonra Gureba Hastanesi Dermatoloji<br />

Uzmanl›¤›na nakledildi.<br />

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan ve soyad› kanunu<br />

kabul edildikten sonra, Cumhuriyetin kurucusu<br />

<strong>Mustafa</strong> Kemal Atatürk'ün arkadafllar›ndan<br />

olan babas› Ahmet Behçet'in, parlak ve çok<br />

zeki anlam›na gelen ve ad› olan ‘Behçet'i soyad›<br />

olarak ald›.<br />

1933 senesinde Üniversite Reformu’nda Deri<br />

Hastal›klar› ve Frengi Klini¤i’ne profesör seçilen<br />

Hulûsi Behçet, Türk akademisinde profesör unvan›n›<br />

alan ilk kiflidir.<br />

Dr. Behçet, dermatolojide birçok konuyu ayr›nt›l›<br />

bir flekilde inceledi.<br />

1920 y›l›ndan itibaren çeflitli dernek toplant›lar›nda<br />

ve baz› yaz›lar›nda deri layflmanyaz›nda<br />

(fiark ç›ban›) çivi belirtisi bulundu¤undan bahsetmeye<br />

bafllad›. Bunun d›fl›nda, yine o y›llarda, ülkemizdeki<br />

arpa uyuzlar› konusunda çok say›da<br />

yaz› yazd›. Hatta yurdumuza ait parazitlerin tür ve<br />

cinslerini de saptad›. Karadeniz k›y›lar›nda arpa<br />

çuvallar›n› tafl›yan hamallar›n arpa uyuzuna yakalanmamak<br />

için veya tedavi amac›yla s›k s›k denize<br />

girdikleri fleklindeki gözlemi, sonraki y›llarda<br />

yazd›¤› ders kitab›nda yer ald›.1930'da davetli<br />

olarak Kopenhag'da yap›lan dermatoloji kongresine<br />

kat›lan Hulûsi Behçet, yine 1930'lu y›llarda<br />

incir dermatitleri üzerinde çal›flmaya bafllad›. Senelerce<br />

ham incir dermatiti üzerine çal›fl›p, yaz›<br />

yazarak, bu dermatozun Balkanlar’da ve nihayet<br />

Fransa ve Amerika'da tan›nmas›n› sa¤lad›. ‹stanbul'da<br />

ilkbahar ve yaz aylar›nda incir ve incir yapraklar›<br />

ile ilgilenen flah›slarda, sonbaharda ise incir<br />

ürünleriyle ilgilenen kiflilerde meydana gelen,<br />

biri di¤erinden farkl› iki klinik tabloyu senelerce<br />

gözledi. Birçok klinik tabloyla kar›flabilece¤i için<br />

incir dermatitlerini, önce ülkemizde tan›nmas›<br />

için, 1933 y›l›nda Pratik Doktor adl› dergide yay›nlad›.<br />

Daha sonra çeflitli olgular› dermatoloji derne¤i<br />

toplant›lar›nda sundu, sonunda da Frans›z Dermatoloji<br />

Derne¤i Bülteni’nde yay›nland›. Bu tarihten<br />

iki y›l sonra, Behçet hocay› zaman›n en<br />

önemli dermatoloji dergilerinden biri olan Dermatologische<br />

Wochenschrift’in yaz› kurulunda<br />

görüyoruz. Ayn› y›l Medizinische Welt'in yaz› kuruluna<br />

da seçildi. Bu önemli görevlere bilgisi ve<br />

güvenilirli¤i sayesinde geldi. Hulûsi Behçet, 21,<br />

7 ve 3 y›l takip etti¤i üç hastada a¤›z ve genital<br />

bölgede aftöz belirtiler, gözde de çeflitli bulgular<br />

bulundu¤unu gözledi ve bunun yeni bir hastal›k<br />

oldu¤una inand›. 1937'de bu görüfllerini Dermatologische<br />

Wochenschrift’de yazd› ve ayn› y›l<br />

Paris'te Dermatoloji toplant›s›nda sundu. Bu toplant›da<br />

hastal›¤›n etyolojisinde, dental bir infeksiyonun<br />

da neden olabilece¤ini bildirdi. 1938'de<br />

bu konuyla ilgili daha detayl› bir yaz›y› yine ayn›


dergide yay›nlad›. Ayn› y›l Dr. Niyazi Gözcü ve Prof. Frank<br />

benzer semptomlar› içeren iki olgu daha yay›nlad›lar. Arkas›ndan<br />

Avrupa'dan yeni bildiriler de geldi. Böylece Avrupal›<br />

doktorlar yeni bir hastal›¤›n varl›¤›na karar verdiler. Oftalmologlar<br />

Behçet hastal›¤›n› kabul etmeye bafllad›lar, ancak<br />

dermatologlar bu yeni hastal›¤› ›srarla inkâr ettiler. Bu olaylar<br />

sürerken dünyan›n di¤er ülkelerinden baz› yeni olgular<br />

daha bildirildi. Bu yay›nlar›n sonucunda bütün dünya yeni<br />

bir hastal›kla yüzleflti¤ini en sonunda kabul etmek zorunda<br />

kald›.<br />

1947'de Zürih T›p Fakültesinden Prof. Mischner'in Uluslararas›<br />

Cenevre T›p Kongresi’nde yapt›¤› bir öneriyle, Dr.<br />

Behçet'in bu buluflu ‘Morbus Behçet’ olarak adland›r›ld›.<br />

Böylece daha bafllang›çta Behçet Sendromu, Trisymptom<br />

Behçet, Morbus Behçet adland›rmalar› ortaya ç›kt›. Bu hastal›¤›n<br />

t›p literatürüne geçmesine katk›s› olanlar aras›nda Niyazi<br />

Gözcü, Iggescheimer, Murad Rahmi, ‹rfan Baflar,<br />

Naci Bengisu, Marchionini, Braun, Obendorfer, Weekers,<br />

Reginster, Franchescetti, Jensen Tage, Sulzberger ve<br />

Wise gibi isimleri unutmamak gerekir.<br />

Hulûsi Behçet’in araflt›rma, yazma ve tart›flmaya olan<br />

merak› entelektüel bir karakter olmas›n› sa¤lam›flt›r. Uzmanl›¤›n<br />

ilk y›llar›ndan bafllayarak bir çok ulusal ve uluslararas›<br />

kongrelere orijinal makaleleriyle kat›lm›fl, ülkemizde ve yurtd›fl›nda<br />

birçok makalesi de yay›nlanm›flt›r. Ünlü Alman Patolo¤u<br />

Prof. Schwartz, onu ülkesi haricinde her yerde bilinen<br />

birisi olarak tasvir ederken, “Onu asla Türkiye'de bulamazs›n›z<br />

çünkü araflt›rmalar›n› yurtd›fl›nda sunar,” demifltir.<br />

Hulûsi Behçet, Deri Hastal›klar› ve Frengi Klini¤i Arflivi<br />

ad›ndaki dergiyi ölüm tarihine kadar yay›nlam›flt›r. Bu dergi<br />

1934'ten 1947'ye kadar Türkiye'deki Dermatoloji yay›n organ›<br />

görevini sürdürmüfltür.<br />

Kaynak:<br />

‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fak. Dermatoloji Anabilim Dal› Ö¤.Ü. Prof. Dr.<br />

Yalç›n Tüzün’ün ilgili yaz›s›.<br />

Behçet Hastal›¤› (Sendromu) nedir?<br />

Behçet hastal›¤›n›n en tipik özelli¤i, a¤›zda tekrarlayan ‘aft’ ad› verilen yaralar<br />

olmas›d›r. Hastal›¤›n ilk belirtileri olan a¤›z yaralar›na hemen hemen her<br />

hastada rastlan›r ve ayda bir veya birkaç kez tekrarlay›p birkaç gün içerisinde<br />

iyileflirler. Hastal›kta ayr›ca genital bölgede, koltuk altlar› ve kas›klar gibi<br />

büyük k›vr›m yerlerinde de deriden kabar›k k›rm›z›l›k veya sivilce halinde,<br />

tekrarlayan yaralar görülür.<br />

En önemli organ tutulmalar›ndan biri olan gözdeki iltihaplanma hastalar›n<br />

yar›s›nda tespit edilir. Gözde kanlanma ve bulan›k görme fleklinde kendini<br />

gösterir. Erkeklerde ve genç kiflilerde göz belirtileri daha s›k ve daha a¤›r seyrederken,<br />

kad›nlarda ve yafll›larda daha seyrek ve daha hafiftir. Göz belirtileri<br />

bazen körlü¤e kadar gidebilir.<br />

Bu belirtilerin d›fl›nda Behçet hastalar›n›n hemen hemen yar›s›nda eklem<br />

a¤r›s› ve eklemlerde fliflme gibi flikâyetler, beyin hastal›klar›, böbrek iltihab›,<br />

damar t›kanma ve genifllemeleri de görülebilir. Behcet hastal›¤› daha çok 20-<br />

30 yafllarda ve erkeklerde görülür. Tedavi hastal›¤›n etkiledi¤i organa göre<br />

de¤iflir ve kesinlikle doktor kontrolünde yap›lmal›d›r.


6<br />

foto¤raf Röportaj: Alberto Modiano<br />

Assos’ta hüznün<br />

siyah beyaz foto¤raflar›<br />

Foto¤raflar›n›n ana temas›<br />

yaln›zl›k olan Hüsnü Atasoy’un<br />

Assos çal›flmas›, hüzünlü bir<br />

kent hikâyesi anlat›yor.


Assos, tarihi kal›nt›l›lar›, kendine has kent dokusu, lokantalar›<br />

ve do¤al güzellikleri nedeniyle son y›llarda s›kça u¤ran›lan<br />

ve ad›ndan bahsedilen eski bir bal›kç› kasabas›. Assos birçok<br />

foto¤raf karesinde kendini mutlu anlar›n mekân› olarak<br />

tan›t›r. Oysa geçti¤imiz aylarda yay›nlanan Assos albümünün<br />

kapa¤›nda al›fl›la gelmiflin d›fl›nda bir kare yer al›yor. Liman<br />

dalgak›ran›na yanaflm›fl birkaç yaln›z bal›kç› teknesi,<br />

mevsimlerden sonbahar ya da k›fl... Bulutlar bir f›rt›nan›n habercisi.<br />

Deniz dalgal›, dalgalar insafs›zca sald›r›yor karaya.<br />

Foto¤raf ve dolay›s›yla bu foto¤raf albümü, Hüsnü Atasoy’a<br />

ait. Meslek hayat›n›n otuzuncu y›l›nda, Assos foto¤raflar›ndan<br />

oluflan bir foto-albüm yay›nlayan Hüsnü Atasoy, Assos’u,<br />

renk ve ›fl›kla anlatt›¤› albümü üzerine sordu¤umuz<br />

sorular› yan›tlad›.<br />

Kitab›n›z bir foto albüm. Genelde böyle çal›flmalar renkli<br />

karelerle haz›rlan›r. Siz neden siyah beyaz› tercih ettiniz?<br />

Ben siyah beyaz›n anlat›m gücünün renkli foto¤raflara göre<br />

çok daha yüksek ve etkili oldu¤unu düflünüyorum. Benim<br />

do¤ama ve foto¤raf mant›¤›ma uygun olan› buydu. Siyah<br />

beyaz dramatik yap›n›n çok daha fazla vurgulanabildi¤i bir<br />

tarz. Bir de ben ‘zor’ olan fleyleri seviyorum. Çekiminden karanl›k<br />

oda ç›k›fl›na kadar hep bafl›nday›m. Teknik olarak çok<br />

dehflet teknikler kullanmad›m. Ne çekece¤imi bildi¤im için,<br />

iflime gelmeyen havada foto¤raf çekmedim. ‘Bu benim ›fl›-<br />

¤›m de¤il, ben bunu çekeyim, karanl›k odada oynar›m,’ demedim.<br />

Benim siyah beyaz foto¤raftan anlad›¤›m budur. Ifl›-<br />

¤›, kompozisyonu, leke dengesi uygun olmal› ki foto¤raflar<br />

anlat›c› olsun.<br />

Foto¤raflar›n bir k›sm›nda insanlar ve yaflam örnekleri<br />

var, bir k›sm›ndaysa objeler. Bu farkl›l›¤› sormak isterim.<br />

Ayr›ca dramatik yap›yla kastetti¤iniz nedir?<br />

Bu tarz bir çal›flma yaparken o yöre hakk›ndaki her fleyi foto¤rafta<br />

göstermek zorundas›n›z. Foto¤raflar›mda Assos’u<br />

hiç görmemifl olan bir insana da oran›n nas›l bir yer oldu¤unu<br />

somut olarak aktarmay› istedim. Dramatik yap› meselesine<br />

gelince, benim bafltan beri foto¤raflar›m›n ortak temas›<br />

yaln›zl›k. Assos’un kendine has atmosferi içinde, bana yak›n<br />

çok fleyler var, onun için yaln›zl›k temas› a¤›r bast›. Albümdeki<br />

kareler yan yana geldi¤inde bir yaln›zl›k hikâyesini görmek<br />

mümkün.<br />

Hüsnü Atasoy’u Grup Dokuz’da tan›d›k. O, bazen aralar›ndayd›,<br />

bazen de yaln›zd›.<br />

Merih Ako¤ul’un çok güzel bir sözü vard›r; ‘Gruplar da¤›lmak<br />

için kurulur,’ der. Foto¤raflar›m›z› paylafl›rken, birlikteydik,<br />

birbirimizden çok etkilendik. Grup Dokuz, foto¤raf dünyas›nda<br />

ciddi tart›flmalara neden olan ifller yap›yordu. Foto¤rafa<br />

yeni bir söz, yeni bir soluk getirmiflti.<br />

Bir atölyeniz var. Bu tür bir çal›flmay› atölyenizde yapmay›<br />

tercih eder miydiniz?<br />

7


8<br />

foto¤raf<br />

Zor olurdu ama olmas›n› isterdim. Ben de,<br />

atölyemde benimle birlikte foto¤raf› paylaflan<br />

insanlardan bir fleyler ö¤reniyorum ve<br />

kendimi zaman zaman bir grup içinde hissediyorum.<br />

Ayr›ca bu tür bir fley insan›<br />

üretmeye zorluyor. Zorland›kça yenileniyorsunuz.<br />

fiimdi Grup Dokuz, Grup Sonsuz<br />

oldu. Benim hayat›m hep gruplar içinde<br />

geçer.<br />

Çal›flmalar›n›z s›ras›nda güçlükler yaflad›n›z<br />

m›?<br />

Assos’ta iyi kötü tan›n›yorum art›k. Kendimi<br />

halktan biri hissetti¤im için hiçbir zorluk<br />

yaflamad›m. Ama bir dönem ‘Eyvah galiba<br />

ben bu ifli yapamayaca¤›m’ s›k›nt›s›na<br />

düfltüm. Gide gele t›kand›m. Kafamda tasarlad›¤›m<br />

foto¤raflar› ç›karamayaca¤›m›<br />

düflündüm. Albümün 24 ve 25’inci sayfalar›nda<br />

kahve foto¤raflar› var. Projenin ilk bafl›nda<br />

karar verdim onlar› çekmeye. Üç y›l<br />

boyunca bu kahveye girip ç›kt›m ama arad›¤›m<br />

›fl›¤› yakalayamad›m. Foto¤raf› kurgulayabilirdim.<br />

Serin bir yaz sabah› çay içmek<br />

için içeri girdim. Kahvede üç kifli oturuyordu<br />

ve o arad›¤›m foto¤raf›n zaman›n›n<br />

flimdi oldu¤unu düflündüm. ‹ki dakikada<br />

çekilen iki foto¤raf ortaya ç›kt› ama ben<br />

bu iki kare için üç y›l›m› verdim. Bunu foto¤rafa<br />

yeni bafllayan arkadafllara hep anlat›yorum.<br />

Kafan›zda foto¤raf› kurgulay›n.<br />

Bir gün muhakkak hesaplad›¤›n›z foto¤rafla<br />

karfl›lafl›rs›n›z, dua edin, o an yan›n›zda<br />

foto¤raf makineniz olsun.<br />

Son olarak, albüme dair söylemek istedikleriniz<br />

neler?<br />

Otuzuncu senede ancak bir albüm yapabildim.<br />

Bat›da bu ifller daha farkl›. Bir foto¤rafç›n›n<br />

en büyük hayali bir albüm b›rakabilmektir.<br />

Gelecek kuflaklara bir fley b›rakabilmek<br />

çok önemlidir. Asl›nda herkes<br />

ölümsüzlü¤ü ar›yor. Ancak albümü raflara<br />

koyduktan sonra ölümsüzlük bafll›yor.


hobi<br />

Sualt›nda<br />

foto¤raf avc›l›¤›


Birçok deniz sever için, deniz canl›lar›n› z›pk›nlardan kurtaran bir hobidir<br />

sualt› foto¤rafç›l›¤›. Mideyi de¤il ruhu besleyen bu avc›l›¤›n, birçok güzelli¤inin<br />

yan› s›ra zorluklar› ve kurallar› da var.<br />

Sualt› dünyas› birçok insan için vazgeçilmez bir tutkudur.<br />

Mutlak bir sessizlik içinde yaflanan bu deneyim, insan›n<br />

keflfetme dürtüsünü ortaya ç›kar›r. Keflfetmek genellikle yeterli<br />

olmuyor, tüple dal›fl yapan sualt› sporcular› bir süre<br />

sonra kefliflerini di¤er insanlarla paylaflmak iste¤i duyuyorlar.<br />

Geliflen teknoloji insanlar›n sualt›nda geçirdi¤i zaman›<br />

art›rd›kça, bu ola¤anüstü dünyan›n güzelliklerini keflfeden<br />

bal›kadamlar, gördüklerini betimlemekte zorland›klar› için<br />

foto¤raflayarak paylaflma dürtüsüne kap›l›yorlar. Sualt› foto¤rafç›l›¤›<br />

iflte bu noktada devreye giriyor.<br />

Sualt› foto¤rafç›l›¤› Türkiye’de foto¤raf sanat›n›n di¤er dallar›na<br />

nispeten yeni bir dal. Sualt› foto¤raf çal›flmalar› 1980’li<br />

y›llarda yayg›nl›k kazanmaya bafllad›. Bugün Türkiye’de birçok<br />

sualt› foto¤raf sanatç›s›, derne¤i ve sualt› foto¤raf e¤itimi<br />

veren kurum var. Hatta bu foto¤raf sanatç›lar›n›n çal›flmalar›<br />

çoktan Türkiye s›n›rlar›n› aflt›.<br />

Deklanflöre karada basmakla denizin içinde basmak aras›nda<br />

tabii ki birçok fark var. Her fleyden önce foto¤raf ekipman›nda<br />

ve tekni¤inde önemli farklar var. ‹flte sualt›nda foto¤raf<br />

çekmenin kurallar› ve püf noktalar›...<br />

‹LK KURAL<br />

Sualt› foto¤rafç›s› olabilmek için her fleyden önce iyi bir yüzücü<br />

ve daha sonra bir y›ld›z bal›kadam brövesi sahibi olmak<br />

gerekiyor. Tüplü dal›fl için dal›fl e¤itimi almak ilk flart. Ülkemizde<br />

dal›fl e¤itimi veren birçok e¤itim kurumu var. Bu kurumlardan<br />

birini seçerken dikkat edilmesi gereken nokta, kurumun<br />

Türkiye Sualt› Federasyonu’ndan yetki belgesi alm›fl olmas›.<br />

ÖNCE MAKRO ÇALIfiIN<br />

Sualt› foto¤rafç›l›¤›na bafllarken detay çal›flmak çok anlaml›<br />

de¤il. Genel yani makro çekimlerle ifle bafllamak en iyisi.<br />

Böylece yeni bafllayanlar sualt›nda makine kullanmaya<br />

al›fl›rken eksik pozlama, netlik gibi sorunlar› ilk aflamada düflünmek<br />

zorunda kalmazlar. Netlik problemini aflman›n en<br />

kolay yolu, alan derinli¤ini ‘minimumdan sonsuza’ almakt›r.<br />

Objektifin ‘f’ de¤eri (diyafram›) 22 seçilip, perde h›z› otomati¤e<br />

al›nd›ktan sonra alan derinli¤i en genifl flekilde belirlenip<br />

seçilen nesne kareye al›n›p foto¤raf çekilince, bafllang›ç için<br />

net ve oldukça güzel bir foto¤raf elde edilebilir. Burada dikkat<br />

edilecek bir nokta da; ilk foto¤raf denemelerinin yüzerken<br />

de¤il, sabit bir yerden mümkün oldu¤u kadar destek<br />

al›p makinenin sallanmas›n› engelleyerek yapmakt›r.<br />

IfiIK SORUNU<br />

Sualt›nda derinlere indikçe ›fl›k azal›r ve renkler kaybolmaya<br />

bafllar. Befl metreden sonra k›rm›z› kaybolur. Bu derin-<br />

11


likten sonra flafl kullanmakta yarar var. Yeni bafllayanlar›n<br />

perde h›z›n› flafla otomatik sekronize etmeleri daha iyi olur.<br />

RENKLER TAMAMEN SOLDU<br />

Otuz metreden sonra tüm renkler kaybolur. Bu derinliklerde<br />

sualt› dünyas› grinin tonlar›ndan ibarettir. Ifl›k kayna¤›n›z<br />

art›k çok daha önemlidir. Bu noktadan itibaren ekipman›n<br />

12<br />

hobi<br />

önemi daha da artar, derinlik artt›kça kullan›lan malzemenin<br />

fiyat› yükselir. Türkiye’de sualt› foto¤rafç›l›¤›n›n yavafl geliflmesindeki<br />

nedenlerin bafl›nda ekipman fiyatlar›n›n yüksekli-<br />

¤i geliyor. Teknolojideki son geliflmeler sayesinde art›k sualt›nda<br />

objektif bile de¤ifltirilebiliyor.<br />

FONDAK‹ MAV‹Y‹ UNUTMAYIN<br />

Sualt› foto¤rafç›l›¤›nda, sanatç›lar de¤iflik aç›lar bulabilme<br />

konusunda karadakinden çok daha fazla flansa sahip.<br />

Bu seçenekler aç› içinde sualt› foto¤rafç›l›¤›n›n klasik mavi<br />

arka fonunu yakalayan objektifi yüzeye do¤ru çevirdi¤iniz<br />

aç› en çok kullan›land›r. Mavi fonun renk güzelli¤inin yan›nda<br />

bu aç› foto¤rafç›ya çekti¤i cismin kalabal›k bir fonda kaybolmamas›n›<br />

ve mavi bir zemin üzerinde net görülmesini<br />

sa¤lar.<br />

YOLU EL YORDAMIYLA BULMAK<br />

Sualt› foto¤rafç›l›¤›n›n önemli isimlerinden Nazmi Kural,<br />

bu hobiye bafllad›¤› ilk zamanlar› bir röportaj›nda flöyle anlatm›flt›:<br />

“Büyük fiyaskolarla sonuçlanan foto¤raflar çektim.<br />

Sualt› foto¤rafç›l›¤› çok zor bir ifl. Her an de¤iflen bir sürü kriter<br />

var. Günefl birazc›k oynar, siz birkaç santim yer de¤ifltirirsiniz<br />

fark etmeden, her fley de¤iflir. Ayr›ca su alt›nda çok<br />

büyük flafllar kullanmam›za ra¤men bir-bir buçuk metreden<br />

öteye ›fl›k gitmez.”<br />

Sualt›ndaki foto¤rafç›l›¤›n kurallar›n›, püf noktalar›n›, tekniklerini<br />

ders alarak ö¤renmek mümkün ama birçok<br />

bal›kadam foto¤rafç›l›¤a merak sald›¤›nda bu ifli deneme<br />

yan›lma yoluyla buluyor. Ama ilk flart sualt›n› sevmek.


Antibiyotik reçetesi yazarken<br />

en az iki kere düflünmek gerekir<br />

Ülkemizde antibiyotiklerin gerekti¤inden fazla ve yanl›fl kullan›ld›¤›n› söyleyen<br />

‹stanbul T›p Fakültesi, ‹ç Hastal›klar› Klini¤i, Enfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik<br />

Mikrobiyoloji Anabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Semra Çalangu’ya göre,<br />

antibiyotiklerin mutlaka reçeteyle sat›lmas› gerekiyor.<br />

14<br />

röportaj<br />

Röportaj: Haluk Kalafat - Foto¤raflar: Uluç Özcü


Enfeksiyon, tedavisi ve önlenmesi<br />

için gelifltirilmifl çok say›da güçlü<br />

antibiyotik ve modern sa¤l›k önlemlerine<br />

ra¤men, bugün halen insanda<br />

en s›k karfl›lafl›lan hastal›k sebebi<br />

olarak belirtiliyor. Enfeksiyon hastal›klar›<br />

deyince, çok büyük bir bafll›ktan<br />

söz ediyoruz. Enfeksiyon hastal›klar›n›,<br />

etkenlerine ve edinildikleri<br />

ortama göre alt bafll›klara ay›rmak<br />

gerekirse nas›l bir gruplama yap›labilir?<br />

Enfeksiyon hastal›klar›, etkenlerine göre<br />

viral, bakteriyel, fungal, paraziter gibi<br />

alt gruplara ayr›labilir. Örne¤in grip,<br />

k›zam›k, nezle, hepatit, kabakulak, suçiçe¤i<br />

gibi hastal›klar›n etkeni virüslerdir.<br />

Tüberküloz, tifo, osteomyelit gibi<br />

hastal›klar›n etkeni bakterilerdir. S›tma<br />

kanda dolaflan ve prozoon cinsi bir parazitle<br />

meydana gelirken, barsak parazitleri<br />

gözle görülecek kadar büyüktür<br />

ve enfeksiyon hastal›¤› oldu¤unu düflündürmeyen<br />

belirtilerle, örne¤in kans›zl›kla<br />

bile kendini gösterebilir.<br />

Enfeksiyon hastal›klar›n› edinildikleri<br />

ortama göre de grupland›rmak mümkündür.<br />

Günümüzde, hastaneler enfeksiyonlar›n<br />

tedavi edildi¤i yerler oldu¤u<br />

kadar, enfeksiyonlar›n bafll›ca<br />

bulaflma yerleri de oldu¤u ve ‘hastane<br />

enfeksiyonlar›’ gibi önemli bir kavram<br />

ortaya ç›kt›¤› için, enfeksiyonlar› ‘hastane<br />

d›fl›nda veya toplumda edinilen<br />

enfeksiyonlar’ ile ‘hastanede edinilen<br />

enfeksiyonlar’ fleklinde iki gruba ay›rmak<br />

mümkün. ‹nsan ömrünün uzat›lmas›na<br />

yönelik olarak yeni tedavi yöntemlerinin<br />

gelifltirilmesi; organ ve doku<br />

transplantasyonu, kalp kapa¤› veya<br />

eklem protezleri, kanser kemoterapisi,<br />

diyaliz, yo¤un bak›mda kateterlerin veya<br />

mekanik solunum cihazlar› gibi<br />

komplike ayg›tlar›n kullan›lmas›, k›sacas›<br />

t›p teknolojisindeki ilerlemeler bir<br />

yandan insan hayat›n› uzatmakta, öte<br />

yandan enfeksiyöz komplikasyonlar›<br />

beraberinde getirmektedir. Bu enfeksiyonlara<br />

yol açan etkenler genellikle<br />

hastane d›fl›nda karfl›lafl›lan patojenlerden<br />

daha dirençli ve tedavisi daha<br />

güçtür.<br />

Bu gruplama, enfeksiyon hastal›klar›n›n<br />

tedavisinde kullan›lacak antiinfektif<br />

ilaçlar›n belirlenmesinde yol<br />

gösterici olarak kullan›labiliyor mu?<br />

Ya da bir baflka deyiflle, bu gruplamaya<br />

bak›larak, hangi enfeksiyon<br />

hastal›¤› durumunda hangi anti-infektifin<br />

kullan›lmamas› gerekti¤ini<br />

aç›klamada faydal› olabilir mi?<br />

Evet; enfeksiyon hastal›klar›n›n tedavisi<br />

etkene yönelik olarak yap›l›r. Örne-<br />

¤in tüberküloz tedavisinde, sadece tüberküloz<br />

basiline etkili ilaçlar kullan›labilir.<br />

Viral enfeksiyonlar›n tedavisinde<br />

antibakteriyel ilaçlar›n (genel olarak,<br />

antibiyotik deyince sadece antibakteriyel<br />

anti-infektifler anlafl›lmaktad›r) hiç<br />

etkisi yoktur. Bundan da anlafl›laca¤›<br />

gibi, enfeksiyonlar› tedavi edebilmek<br />

için her fleyden önce etkenini saptamak<br />

ya da mümkün oldu¤u kadar do¤ru<br />

tahmin edebilmek flart. Yoksa gereksiz<br />

yere ve ardarda bir sürü antibiyotik<br />

kullan›lmas› ve hiçbir yarar sa¤lanamamas›<br />

kaç›n›lmaz.<br />

Ülkemizde en çok tüketilen ilaçlar›n<br />

bafl›nda antibiyotikler geliyor. Türkiye’deki<br />

toplam ilaç pazar›n›n yaklafl›k<br />

1/5 i, sistemik antibiyotiklerden<br />

olufluyor. Sizce antibiyotik tüketiminde<br />

bir suistimal söz konusu mu?<br />

Kesinlikle evet. Antibiyotikler bu kadar<br />

rahatl›kla kullan›labilecek ilaçlar de¤iller.<br />

Ülkemizde y›llard›r antibiyotikler,<br />

en çok kullan›lan ilaçlar listesinde birinci<br />

s›ray› koruyorlar. Bu herhalde bizim<br />

‘çok hasta’ bir toplum olmam›zdan<br />

kaynaklanm›yor! Bence bunun en<br />

önemli iki nedeninden biri teflhis için<br />

fazla çaba harcamadan, teflhis için u¤raflmadan<br />

hemen tedaviye yönelmenin<br />

‘dayan›lmaz hafifli¤i’, di¤eri de antibiyotiklerin<br />

çok kolay ulafl›labilir ilaçlar<br />

olmas›.<br />

Antibiyotik kullan›m›nda yap›lan<br />

bafll›ca hatalar nelerdir?<br />

Birincisi, antibiyotik gerekmedi¤i halde<br />

antibiyotik vermek. ‹kincisi, antibiyotik<br />

gereken bir hastaya, etkene yönelik<br />

araflt›rma yapmadan antibiyotik vermek.<br />

Bu iki hata, hatalar zincirini bafllat›yor.<br />

Etkene yönelik araflt›rma yap›l-<br />

mad›¤› için gereksiz yere çok genifl<br />

kapsaml› (veya tersine, kapsam› yetersiz)<br />

antibiyotik vermek; ‘en iyisi / en genifl<br />

kapsaml›s› olsun,’ diye en pahal›<br />

antibiyoti¤in seçilmesi; dozun yetersiz<br />

olmas›; doz aral›klar›n›n uygun olmamas›;<br />

tedavi süresinin yetersiz veya<br />

gereksiz yere uzun olmas›; hastan›n tedaviye<br />

uyum güçlü¤ü gibi.<br />

Bunlar d›fl›nda, elbette tan› koyulmadan<br />

hatal› antibiyotik uygulanmas› hekimi<br />

çok tehlikeli bir güven duygusuna<br />

sürüklüyor. “Nas›lsa en kuvvetli antibiyoti¤i<br />

verdim, art›k atefli düfler,” diye<br />

düflündü¤ümüz hastan›n atefl sebebi<br />

kanser olabilir! Ve çok geç kalm›fl olabiliriz!<br />

Bir de sadece o hastay› de¤il, hepimizi<br />

ilgilendiren bir yönü var: Çevre kirlili-<br />

¤i. Antibiyotik kullan›m› bakterilerde<br />

mutasyonu tetikleyen, dirençli sufllar›n<br />

seçilmesini kolaylaflt›ran faktörlerden<br />

biridir. Do¤ru ve yerinde kullan›lmamas›<br />

bu tehlikeyi artt›r›r.<br />

Ülkemizde antibiyotikler reçetesiz<br />

olarak eczanelerden al›nabiliyor. Bu<br />

uygulama, insanlar›n kulaktan kula-<br />

¤a duyduklar› antibiyotik preparatlar›n›<br />

yerli yersiz kullanmalar›na neden<br />

oluyor. Sizce antibiyotik tüketimine<br />

bu yönden bir k›s›tlama getirilmesi<br />

yararl› olur mu? Bir baflka deyiflle<br />

Türkiye de antibiyotik preparatlar›n›n<br />

sadece reçete ile verilebilmesi<br />

durumunda ortaya nas›l bir tablo ç›kar?<br />

Bundan yirmi y›l kadar önce, ben ‹stanbul<br />

T›p Fakültesinde Acil Dahiliye<br />

Birimi sorumlusuydum. Hemen hemen<br />

her gece ‘Optalidon zehirlenmesi’ vakas›yla<br />

karfl›lafl›rd›k. O zaman uyuflturucu<br />

kapsam›na giren ilaçlar reçetesiz<br />

sat›labilirdi, a¤r› kesicilerin içine konulabilirdi.<br />

Biliyorsunuz art›k bu ilaçlar reçetesiz<br />

sat›lmak flöyle dursun, ancak<br />

yeflil veya k›rm›z› reçeteyle sa¤lanabiliyorlar.<br />

Bu k›s›tlaman›n çok olumlu sonuçlar›<br />

oldu. Kanser tedavisinde kullan›lan<br />

kemoterapi ajanlar›n›n reçetesiz<br />

sat›lmas› ne ise, antibiyotiklerin reçetesiz<br />

sat›lmas› da odur. Çünkü antibiyotikler<br />

‘kemoterapötik’ ajanlard›r. Yukar›-<br />

15


da belirtme¤e çal›flt›¤›m gibi, etkileri<br />

sadece kullananda de¤il, çevrede de<br />

görülür. Bu bak›mdan bir a¤r› kesiciyle,<br />

bir anti-inflamatuar ajanla, bir ülser<br />

ilac›yla, hatta bir hormon preparat›yla<br />

karfl›laflt›r›lamaz. Çünkü antibiyotik bir<br />

de¤il, iki canl›ya etki eder: Hem insana<br />

hem mikroba. Bu etki olumlu da olabilir,<br />

olumsuz da.<br />

Ben antibiyotiklerin mutlaka reçeteyle<br />

sat›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Bu<br />

reçetelerin üzerinde mutlaka teflhis de<br />

bulunmal› bence, hekim hastaya ‘niçin’<br />

antibiyotik verdi¤ini reçetede belirtmeli.<br />

Bugün uygulamada baz› k›s›tlamalar<br />

var. Baz› kurumlar kendi içinde k›s›tl›<br />

antibiyotik kullan›m› programlar› uyguluyorlar.<br />

‹stanbul T›p Fakültesi Türkiye’de<br />

k›s›tl› antibiyotik kullan›m›n› teflvik<br />

eden ilk kurumlardan biridir ve ilk<br />

Antibiyotik Kontrol Komitesi 15 y›l önce<br />

bu fakültenin hastanesinde kurulmufl,<br />

daha sonra baflka hastanelerde de kurulmas›na<br />

öncülük etmifltir. Ülke çap›nda<br />

son iki y›ld›r önce SSK bünyesinde,<br />

16<br />

röportaj<br />

sonra Emekli Sand›¤›’na ba¤l› hastalar›<br />

kapsayan bir k›s›tl› antibiyotik kullan›m›<br />

uygulamas› var. Ancak bu uygulama,<br />

Maliye Bakanl›¤›’n›n yönetiminde<br />

ve tamamen ‘antibiyotikler için yap›lan<br />

afl›r› harcaman›n k›s›tlanmas›na’ yönelik.<br />

Yani ‘do¤ru antibiyotik kullan›m›’ gibi<br />

bir kayg› tafl›m›yor.<br />

Bu k›s›tlamadan yararlanarak ‘do¤ru<br />

antibiyotik kullan›m›’n›n da mezuniyet<br />

sonras› e¤itim programlar›yla desteklenmesinin<br />

gerekli oldu¤una inan›yorum.<br />

Rasyonel antibiyotik kullan›m› ve<br />

antimikrobiyal direnç iliflkisi hakk›nda<br />

bilgi verir misiniz?<br />

Mikroorganizmalar varl›klar›n› sürdürebilmek<br />

için tüm canl›lar gibi bulunduklar›<br />

ortama uyum sa¤lamak zorundad›rlar.<br />

Bir mikroorganizman›n bulundu-<br />

¤u ortam koflullar›n›n de¤iflmesi, bizim<br />

örne¤imizde ortama bir antibiyoti¤in<br />

girmesi, e¤er antibiyotik yeterince etkili<br />

ve güçlüyse o mikroorganizman›n<br />

eradikasyonu ile sonuçlanacakt›r.<br />

Ama o antibiyotik o mikroorganizmaya<br />

az etkiliyse, miktar› yetersizse veya<br />

içinde bulunan direnç mekanizmalar›ndan<br />

birini körüklüyorsa, mikroorganizma<br />

hayatta kalabilmek ve türünün<br />

devaml›l›¤›n› sa¤layabilmek için o antibiyotikten<br />

etkilenmemenin yollar›n›<br />

bulacakt›r. Ya antibiyoti¤in ba¤lanma<br />

noktalar›n›, yani girifl kap›lar›n› daraltarak,<br />

de¤ifltirerek; ya antibiyoti¤i parçalayan<br />

enzimler salg›layarak; ya içeri<br />

giren antibiyoti¤i d›flar› pompalayarak;<br />

ya da tümünü birden yapmak laz›m.<br />

Rasyonel antibiyotik kullan›m›, bu de-<br />

¤iflimi, yani direnç geliflimini önleyecek,<br />

ayn› zamanda hastaya da zarar<br />

vermeyecek flekilde antibiyotik kullanmakt›r.<br />

Yani do¤ru antibiyotik, yeterli<br />

dozda ve yeterli sürede. Bunun için de<br />

antibiyoti¤in farmakokinetik ve farmakodinamik<br />

özelliklerini çok iyi bilmek<br />

gerekiyor.<br />

Ülkemizde antibiyotik direnci konusunda<br />

yap›lan çal›flmalar yeterli mi?<br />

Türkiye deki duyarl›l›k paternleri,<br />

dünyadaki genel verilerle paralel<br />

mi?


Ülkemizde antibiyotik direnci konusunda<br />

yap›lan çok önemli çal›flmalar var.<br />

Kocaeli Üniversitesi’nden H. Vahabo¤lu<br />

ve arkadafllar›, Marmara Üniversitesi’nden<br />

L. Mülaz›mo¤lu, V. Korten ve<br />

Hacettepe Üniversitesi’nden D. Gür ve<br />

arkadafllar› uluslararas› t›p literatürüne<br />

Türkiye kaynakl› dirençle ilgili çok<br />

önemli bilgiler kazand›rd›lar. Örne¤in<br />

per-1 isimli bir beta-laktamaz enzimi ilk<br />

kez Türkiye’de tan›mland›. Çok uluslu,<br />

çok merkezli çal›flmalarda maalesef<br />

Türkiye’deki direnç oran›n›n, özellikle<br />

hastane enfeksiyonlar›nda Avrupa ülkelerinden<br />

çok yüksek oldu¤unu görüyoruz<br />

Bütün bu bilgiler ›fl›¤›nda, bir hekimin<br />

antibiyotik reçetesi yazarken<br />

düflünmesi gereken kriterleri toparlayacak<br />

olursak neler söyleyebiliriz?<br />

Hekim, antibiyotik reçetesi yazarken<br />

en az iki kez düflünmeli: Bu hastada<br />

teflhisim ne ? Antibiyotik vermem gerçekten<br />

gerekli mi?<br />

E¤er bir klinik teflhisi varsa, bunu reçetenin<br />

üzerine yazmal›. Antibiyotik vermesi<br />

gerekti¤ine inan›yorsa, önce flu<br />

sorular› kendine sorup yan›tlamal›: Düflündü¤üm<br />

teflhisi do¤rulamak için kan<br />

kültürü, idrar veya balgam kültürü, lökosit<br />

say›m› ve formülü vb. laboratuar<br />

örneklerini ald›m m›? Seçti¤im antibiyotik<br />

düflündü¤üm teflhise uygun mu?<br />

Hastan›n altta yatan bir hastal›¤› ve bu<br />

antibiyotikle geçimsiz olabilecek kulland›¤›<br />

baflka ilaçlar var m›? Antibiyoti-<br />

¤i oral mi, parenteral mi vermeliyim?<br />

Hangi dozda (kaç saatte bir, aç m› tok<br />

mu), ne kadar süre devam edecek?<br />

Yazd›¤›m kutu (tablet, ampul) say›s› tedavi<br />

için yeterli olacak m›? Hastay› ne<br />

zaman tekrar görmem gerek? Ve en<br />

önemlisi: Bu antibiyoti¤e yan›t al›nmazsa<br />

ne yapaca¤›m?<br />

Direnç sorunu yaln›zca ülkemizde<br />

de¤il, tüm dünyada hekimlerin endifleyle<br />

izledikleri bir konu. Dünyada<br />

bu sorunun çözümü için yap›lan giriflimler<br />

hakk›nda neler söyleyebilirsiniz?<br />

Yeni antibiyotiklerin piyasaya<br />

verilmesi ve klinik kullan›ma sunulmalar›<br />

hangi aflamalarda?<br />

Yeni bir antibiyoti¤in bulunmas›, laboratuar<br />

ve klinik deney aflamalar›ndan<br />

geçmesi ve bir ‘ilaç’ haline geçmesi<br />

için en az 20 y›l gerekiyor. Bu arada on<br />

binlerce molekül, hiçbir ifle yaramad›¤›<br />

veya toksik oldu¤u anlafl›ld›¤› için deyim<br />

yerindeyse ‘telef’ oluyor; milyarlarca<br />

dolar para harcan›yor; bazen de<br />

antibiyotik piyasaya verildikten sonra<br />

yan etkileri görüldü¤ü için toplat›l›yor;<br />

onca emek ve harcama bofla gitmifl<br />

oluyor. Art›k büyük ilaç firmalar› antibiyotik<br />

gelifltirme ‘iflinden’ yavafl yavafl<br />

çekiliyorlar. Çünkü harcanan para ve<br />

emek göz önüne al›n›rsa, bu çok kazançl›<br />

bir ifl say›lmaz. fiu anda klinik<br />

kullan›ma girmifl veya girmek üzere<br />

olan antibiyotik say›s› iki elin parmak<br />

say›s›n› geçmez; bunlar daha çok hastane<br />

enfeksiyonlar›n›n etkeni olan dirençli<br />

bakterilere yönelik antimikrobikler<br />

ile HIV, hepatit gibi viral infeksiyonlara<br />

yönelik antiviral ve sistemik mantar<br />

enfeksiyonlar›nda kullan›lacak antifungal<br />

ajanlar.<br />

Dr. Semra Çalangu kimdir?<br />

1947 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. Ortaokul ve lise<br />

e¤itimini Fatih K›z Lisesi’nde tamamlad›. 1969<br />

y›l›nda ‹stanbul T›p Fakültesi’nden mezun oldu.<br />

Ayn› y›l ‹stanbul T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar›<br />

Klini¤i’nde uzmanl›k e¤itimine bafllad›. 1974 y›l›nda<br />

‘Kronik Hepatitlerde Avustralya Antijeni<br />

(HBAg) ve Alfa-fetoproteinin Rolü’ konulu teziyle<br />

iç hastal›klar› uzman› oldu ve ayn› klinikte<br />

baflasistan olarak görevine devam etti. 1976-1977<br />

y›llar›nda Londra Üniversitesi Charing Cross Hospital<br />

Gastroenteroloji Departman›’nda çal›flt› ve<br />

karaci¤er rejenerasyonu konusunda deneysel<br />

araflt›rmalar yapt›. 1978’de ‘Periton Diyalizinin<br />

Karaci¤er Rejenerasyonuna Katk›s›’ konulu teziyle<br />

girdi¤i doçentlik s›nav›n› baflararak doçent oldu.<br />

‹stanbul T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar›<br />

Klini¤i’nde ö¤retim üyesi olarak görevine devam<br />

ederken 1982-1985 y›llar› aras›nda ‹ç Hastal›klar›<br />

Acil Ünitesini yönetti. 1983 y›l›nda Klinik Bakteriyoloji<br />

ve Enfeksiyon Hastal›klar› Anabilim<br />

Dal›’n› kurmakla görevlendirildi. 1988 y›l›nda profesör<br />

oldu. Halen ‹stanbul T›p Fakültesi Enfeksiyon<br />

Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim<br />

Dal›’nda ö¤retim üyesidir. Klinik Mikrobiyoloji ve<br />

Yo¤un çal›flma temponuzdan f›rsat<br />

buldu¤unuz zamanlarda neler yapmay›<br />

seviyorsunuz?<br />

Çal›flma temposundan hiçbir fleye f›rsat<br />

kalmad›¤› için genellikle iki ifli birlikte<br />

yapmaya çal›fl›yorum. Yani klasik<br />

müzik konserlerini çok sevdi¤im halde<br />

gitmeye f›rsat bulamad›¤›m için çal›fl›rken<br />

müzik dinliyorum. Günde 3-4 saatim<br />

ifle gidip gelirken yolda geçiyor.<br />

Yolda kitap okuyorum; biyografileri,<br />

tarihi romanlar›, polisiye romanlar›<br />

seviyorum ve haftada en az bir kitap<br />

okuyorum. Tabii mutlaka vakit ay›rmam<br />

gereken, yani baflka bir fleyle bir arada<br />

yapamayaca¤›m fleyler var: Sinemaya,<br />

tiyatroya gitmek, sergi gezmek gibi.<br />

Bunlar› seçmeye çal›fl›yorum, mutlaka<br />

gitmem gerekenleri seçip gidiyorum.<br />

Kendime vakit ay›rmaya çal›fl›yorum:<br />

Hafta sonlar›n› ve yaz tatillerini<br />

çal›flarak geçirmeyi ve birikmifl ifllerimi<br />

tatillerde tamamlamay› sevmiyorum.<br />

Bunun için de art›k kimi fleylere “hay›r”<br />

diyebilmeyi ö¤rendim!<br />

Enfeksiyon Hastal›klar› Derne¤i, Antibiyotik ve<br />

Kemoterapi Derne¤i, Hastane Enfeksiyonlar› Derne¤i,<br />

Türk ‹nfeksiyon Vakf› kurucu üyesidir.<br />

Hemflireler ‹çin ‹ç Hastal›klar›, Acil Dahiliye, Pratik<br />

‹ç Hastal›klar›, Özet Tan› ve Tedavi isimli kitaplar›<br />

vard›r. Bafll›ca ilgi alanlar› mezuniyet sonras› t›p<br />

e¤itimi, antibiyotik kullan›m›, hastane enfeksiyonlar›,<br />

viral hepatit ve AIDS’tir. T›p d›fl› ilgi alanlar›<br />

içinde foto¤rafç›l›k, suluboya resim, astronomi<br />

(gökbilim), klasik müzik, Anadolu uygarl›klar› tarihi<br />

ve kediler yer almaktad›r.<br />

17


ENFEKS‹YON NED‹R?<br />

Enfeksiyon, mikroorganizmalar›n vücut dokular›na invazyonu<br />

ve burada ço¤almas› sonucunda belirti ve bulgularla<br />

birlikte immünolojik bir yan›t›n meydana gelmesidir. Mikroorganizmalar›n<br />

üremesi, konak metabolizmas› ile yar›fla girmek,<br />

mikroorganizmalar taraf›ndan oluflturulan toksinlerin<br />

hücresel hasara yol açmas› ya da hücre içerisinde ço¤alma<br />

yollar›ndan birisi ile hastaya zarar verir. Hastan›n kendi<br />

immün yan›t› doku hasar›n› artt›rabilir; hasar s›n›rl› olabildi-<br />

¤i gibi, (enfekte bas› ülseri) sistemik de olabilir. Geliflen<br />

enfeksiyonun fliddeti dokuya invaze olan mikroorganizma<br />

say›s› ve bunlar›n hastal›k oluflturma gücü, konak savunma<br />

mekanizmalar› ve di¤er birçok faktöre ba¤l›d›r.<br />

Enfeksiyonlar t›bbi tan› ve tedavinin son derece geliflmifl oldu¤u<br />

ülkelerde bile s›kl›kla ölüme sebep olan hastal›klardand›r.<br />

Bakteri, virüs ve mantarlar gibi etkenler taraf›ndan oluflturulan<br />

enfeksiyonlar so¤uk alg›nl›¤› gibi nispeten hafif hastal›klardan<br />

kronik hepatit gibi vücudu zay›f düflüren hastal›klara<br />

ve hatta “Acquired Immunodeficiency Syndrome” [Kazan›lm›fl<br />

Immun Yetmezlik Sendromu (AIDS)] gibi ölümcül hastal›klara<br />

kadar de¤iflen bir yelpazede yer al›r.<br />

Her ne kadar geliflmifl ülkelerde yayg›n epidemiler art›k nadirse<br />

de, influenza halen baz› zamanlarda ciddi sonuçlar<br />

do¤urmaktad›r. Geliflmemifl ülkelerde, her y›l kolera ve s›tma<br />

milyonlarca yaflama mal olmaktad›r. Bunlara ilâve olarak<br />

AIDS gibi yeni hastal›klar ölümcül epidemilerle tüm dünyay›<br />

tehdit etmektedir.<br />

Hastay› enfeksiyona yatk›n k›lan flartlar›n bir arada bulundu¤u<br />

hastane ortam›nda enfeksiyonlar oldukça zararl› etkiler<br />

gösterebilir. Hastaneye yat›r›lan hastalar enfeksiyonla<br />

mücadele güçlerinin en az oldu¤u bir dönemde çok say›da<br />

mikroorganizma ile karfl› karfl›ya kal›r. Hastal›¤›n kendisi ve<br />

hastanede yatman›n yaratt›¤› stresin yan› s›ra uygulanan<br />

cerrahi, ilaç tedavisi veya cilt bütünlü¤ünü bozarak mikroorganizmalar›n<br />

vücuda girmesine neden olan invaziv ifllemler<br />

ile konakç› savunma mekanizmalar› alt üst olur. Sonuç<br />

olarak hastaneye baflvurdu¤u dönemde herhangi bir<br />

enfeksiyonu bulunmayan birçok hasta hastanede kald›¤›<br />

süre boyunca enfeksiyon geliflme riskiyle karfl› karfl›yad›r.<br />

ENFEKS‹YON NASIL OLUfiUR?<br />

Enfeksiyonun geliflmesi üç önemli etken ile ilgili de¤iflkenlere<br />

ba¤l›d›r:<br />

w Enfeksiyon oluflturabilen bir mikroorganizma (patojen)<br />

w Konak (bir baflka organizman›n fiziksel ve besinsel geliflimini<br />

destekleyen herhangi bir organizma)<br />

w Uygun bir çevre<br />

18<br />

sa¤l›k<br />

Enfeksiyon hastal›klar›<br />

Söz konusu üç etken denge içerisinde oldu¤u müddetçe enfeksiyon<br />

oluflmaz. Ancak bunlardan herhangi birinde bir<br />

dengesizlik meydana geldi¤inde -örne¤in hastan›n immün<br />

sisteminin bask›lanmas› sonucu patojenlerle mücadele gücünü<br />

yitirmesi gibi- enfeksiyon potansiyeli artar.<br />

Enfeksiyon bir mikroorganizman›n vücut dokular›na invazyonu<br />

ile bafllar. Mikroorganizma bir kez konak savunma mekanizmalar›n›<br />

afl›p vücuda girerse burada ço¤al›r ve zararl› etkiler<br />

oluflturur. Enfeksiyonun fliddeti mikroorganizman›n<br />

özellikleri, say›s›, vücuda girme ve yay›lma biçimi gibi faktörlere<br />

ba¤l›d›r.<br />

‹nflamatuvar yan›t<br />

Konak, mikroorganizma invazyonuna inflamatuvar bir yan›t<br />

oluflturarak tepki verir. ‹nflamasyonun befl klasik belirti ve<br />

bulgusu a¤r›, ›s› art›fl›, k›zar›kl›k, fliflme ve fonksiyon bozuklu¤udur.<br />

Di¤er göstergeleri atefl, halsizlik, bulant›, kusma ve<br />

yara yerinde pürülan ak›nt›d›r.<br />

Enfeksiyonlar›n tümü belirgin ya da semptomatik de¤ildir.<br />

Subklinik ya da asemptomatik bir enfeksiyonda mikroorganizma<br />

vard›r; immün sistemin yan›t› bafllam›flt›r ancak kifli<br />

hastal›k belirti ve bulgular›n› göstermez.<br />

Endojen ve ekzojen mikroorganizmalar<br />

Mikroorganizmalar endojen ya da ekzojen olabilir. Endojen<br />

olanlar ciltte, tükürük, d›flk› ve balgam gibi vücut maddelerinde<br />

bulunur. Bunlar duyarl› kiflide hastal›¤a neden olabilir.<br />

Ekzojen mikroorganizmalar vücut d›fl›ndaki kaynaklarla ilgilidir.<br />

Ço¤unlukla insanlar ve ekzojen mikroorganizmalar uyum<br />

içinde bir arada yaflar. Ancak bu uyumlu iliflkiyi bozan herhangi<br />

bir fley meydana gelirse, mikroorganizmalar enfeksiyona<br />

neden olur.<br />

‹nvazyon ve kolonizasyon<br />

Vücutta mikroorganizman›n bulunmas› kolonizasyon olarak<br />

adland›r›l›r. Kolonize olan mikroorganizmalar büyür ve ço¤al›r<br />

ancak dokulara invazyon göstermez; dolay›s›yla hücresel<br />

hasar meydana getirmez. Kolonizasyon bu tip olgularda doku<br />

kültüründe pozitif sonuç verir ancak hasta enfeksiyon bulgusu<br />

göstermez.<br />

Di¤er taraftan bakteri ile kolonize olan baz› kiflilerde, bakteri<br />

dokuya invaze olarak hücresel hasar meydana getirdi¤inden<br />

enfeksiyonun s›n›rlanm›fl belirti ve bulgular› -hassasiyet,<br />

fliflme, k›zar›kl›k ve pürülen ak›nt›- geliflir. Ak›nt› kültürü mikroorganizman›n<br />

kayna¤›n› ayd›nlat›r. Kolonize olan bakteriler<br />

atefl, lökosit say›s›nda art›fl, hatta flok ile seyreden sistemik<br />

enfeksiyonlara da neden olabilir.


Patojenite<br />

Patojenite bir mikroorganizman›n patojenik de¤ifliklikler ya<br />

da hastal›k meydana getirebilme özelli¤ini tan›mlar. Konakta<br />

her zaman klinik bir hastal›¤a sebep olan kuduz virüsü yüksek<br />

düzeyde patojen bir mikroorganizmad›r. Buna karfl›l›k<br />

alfa-hemolitik streptokoklar insanda s›kça kolonize olsalar<br />

da düflük düzeyde patojenite gösterirler; nadiren klinik hastal›k<br />

olufltururlar. Poliomiyelit virüsü ve tüberküloz basili de<br />

düflük düzeyde patojenite gösterirler; nadiren klinik hastal›k<br />

olufltururlar. Poliomiyelit virüsü ve tüberküloz basili de düflük<br />

düzeyde patojeniteye sahiptir.<br />

Patojeniteyi belirleyen faktörler mikroorganizman›n etki mekanizmas›,<br />

virülans›, dozu, invazyon yetene¤i, toksijenitesi,<br />

spesifetisi ve antijenitesidir.<br />

Etki mekanizmas›<br />

Bir mikroorganizman›n hastal›k meydana getirmek için kulland›¤›<br />

yollara onun etki mekanizmas› denir. Örne¤in virüsler<br />

konak hücreye invaze olup hücre metabolizmas›n› bozarak<br />

enfeksiyona neden olur.<br />

Mikroorganizmalar›n di¤er etki mekanizmalar› flunlard›r:<br />

w Konak fagositlerinin (çöpçü hücreler) mikroorganizmay›<br />

içine alma ve hazmetmesinin önlenmesi ile konak savunma<br />

mekanizmalar›ndan kaçma ya da bunlar›n tahrip edilmesi<br />

(Klebsiella pneumoniae taraf›ndan kullan›l›r)<br />

w Hücreler aras›ndaki iliflkiyi bozan toksinlerin üretilmesi (Tetanoz<br />

basili taraf›ndan kullan›l›r)<br />

w Patolojik bir immün yan›t mekanizmas›n›n uyar›lmas› (Grup<br />

A-beta hemolitik streptokok taraf›ndan kullan›l›r)<br />

w T-yard›mc› lenfositlerin tahrip edilmesi (HIV taraf›ndan kullan›l›r).<br />

Virülans<br />

Virülans bir mikroorganizman›n patojenitesinin derecesini tan›mlar.<br />

Virülans kona¤›n savunma mekanizmalar›n›n durumuna<br />

ba¤l› olarak de¤iflir. Örne¤in, toprak ve suda s›kça<br />

rastlanan bir bakteri olan Mycobacterium avium-intracellulare<br />

(MAI), AIDS hastalar›nda ciddi pulmoner ve sistemik hastal›klara<br />

sebep olabilir. Virülans çeflitli faktörler taraf›ndan<br />

artt›r›labilir:<br />

w Streptokoklar ve Clostridium gibi bakteriler taraf›ndan üretilen<br />

toksinler<br />

w Mikroorganizmalar›n konak savunmas›ndan kaçabilme<br />

özellikleri (pnömokoklar›n polisakkarid kapsülü)<br />

w Çevresel koflullara dayan›kl›l›k (sporlar ve kistler)<br />

w Genetik çeflitlilik (influenza).<br />

Doz<br />

Bir mikroorganizman›n insanda hastal›k yapabilmesi için yeterli<br />

dozda bulunmas› gerekir. Patojenik dozun ölçüsü bir mikroorganizmadan<br />

di¤erine de¤iflti¤i gibi bir konaktan di¤erine<br />

de de¤iflir ve bulafl yolundan etkilenir. Ayn› zamanda hastan›n<br />

immün sistemi patojenik doz konusunda belirleyicidir.<br />

Genel olarak, hepatit B virüsünün infektif dozu yaklafl›k<br />

100.000 virüs partikülüdür. Tifonun meydana gelmesi için<br />

gerekli Salmonella infektif dozu ise 1000 bakteri partikülüdür.<br />

Hepatit B virüs partiküllerinin infektif dozu HIV<br />

enfeksiyonunun meydana gelmesi için gerekli olandan çok<br />

daha düflüktür. Bir mikroorganizman›n infektif dozunun düflük<br />

olmas› ilk etapta oluflturaca¤› hastal›¤›n daha ciddi ve<br />

a¤›r olaca¤› anlam›na gelmez.<br />

‹nvazyon özelli¤i<br />

Bazen infektivite olarak da adland›r›lan invazyon özelli¤i bir<br />

mikroorganizman›n dokulara girebilmesini ifade eder. Baz›<br />

mikroorganizmalar insan vücuduna sa¤lam deriden geçerek<br />

girebilirken di¤erleri ancak cilt ya da mukoz membran bütünlü¤ünün<br />

bozuldu¤u noktalardan girebilir. Leptospira interrogans<br />

genellikle basit bir cilt çatla¤›n› girifl için kullanabilir;<br />

oysa Clostridium tetani’nin girifl yolu derin bir yarad›r, Baz›<br />

mikroorganizmalar›n invozyon özelli¤i ürettikleri enzimlerle<br />

artar.<br />

Toksijenite<br />

Virülans ile iliflkili olan toksijenite bir mikroorganizman›n toksinler<br />

oluflturmak ve ortama salmak yolu ile konak dokularda<br />

hasar oluflturma özelli¤ini ifade eder. Difteri ve tetanozda oldu¤u<br />

gibi baz› bakteriler dolafl›m yolu ile h›zla yay›lan, sistemik<br />

ve nörolojik tablolara yol açan ekzotoksinler oluflturur.<br />

Di¤er bir k›s›m bakteriler ise Shigella örne¤inde oldu¤u gibi<br />

endotoksinleriyle diyare ve floka sebep olur.<br />

Spesifite<br />

Spesifite bir mikroorganizman›n özgül bir kona¤› veya konak<br />

yelpazesini tercih etmesi, yaln›z bu konakta enfeksiyon oluflturmas›n›<br />

ifade eder. St. Louis ensefalitine sebep olan flavivürüs<br />

kufllar ve insanlar› içine alan genifl bir konak yelpazesinden<br />

enfeksiyon olufltururken, k›zam›k etkeni rubeola virüsü<br />

yaln›z insanlarca tafl›n›r ve yaln›z insanda enfeksiyon yapar.<br />

Dayan›kl›l›k<br />

Dayan›kl›l›k bir mikroorganizman›n vücut d›fl›nda canl› kalma<br />

süresi ile iliflkilidir. Mikroorganizmalar gereksinimlerini karfl›layan<br />

bir rezervuarda canl› kal›r ve ço¤al›r. Daha sonra<br />

rezervuardan insana bulafl›r.<br />

Antijenite<br />

Bir mikroorganizman›n spesifik bir immün yan›t oluflturma<br />

derecesini gösteren antijenite her mikroorganizma için farkl›l›k<br />

gösterir. Dokuya invaze olup burada s›n›rlanan mikroorganizmalar<br />

bafllang›çta hücresel bir yan›t olufltururken daha<br />

h›zl› yay›l›m gösterenler genellikle antikor yan›t› oluflturur.<br />

19


Bakterilerde direnç<br />

Baz› gram pozitif mikroorganizmalar tedavileri için kullan›lmakta<br />

olan antimikrobiyallerin ço¤una direnç gelifltirmifltir<br />

(Bkz. Direnç mekanizmalar›). Hastanelerde -özellikle yo¤un<br />

bak›m üniteleri, uzun süreli hasta yat›fllar›n›n oldu¤u servisler-<br />

ciddi sorun oluflturan dirençli mikroorganizma türlerinin<br />

bafl›nda metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA),<br />

dirençli Streptococcus pneumoniae ve vankomisine dirençli<br />

Enteroccus gelmektedir. Hastanede kazan›lm›fl (nozokomiyal)<br />

enfeksiyonlar›n önlenebilmesi için hastanelerde h›zla floran›n<br />

bir parças› olan bu türlerin kontrol edilmesi gereklidir.<br />

Dirençli Staphylococcus aureus enfeksiyonlar›<br />

Ciltte s›kl›kla herhangi bir hastal›¤a yol açmadan yerleflebilen<br />

S. aureus, di¤er taraftan belirti ve bulgular› ciltteki bir püstülden<br />

bafllay›p dolafl›m sistemi enfeksiyonu ve ölüme kadar<br />

uzanan çok çeflitli hastal›klar oluflturabilir. Ayn› zamanda<br />

hastanede yatan hastalarda görülen pnömoni, septisemi ve<br />

cerrahi alan enfeksiyonlar›n›n s›k karfl›lafl›lan bir etkenidir.<br />

Toplumdan kazan›lm›fl enfeksiyonlara da sebep olabilir.<br />

Metisilin stafilokok enfeksiyonlar›n›n tedavisi için s›kça önerilen<br />

bir antibiyotiktir. Stafilokok enfeksiyonlar›n›n ço¤unu etkili<br />

biçimde tedavi eder ancak baz› stafilokoklar metisiline direnç<br />

gelifltirmifltir ve art›k bu antibiyotik taraf›ndan yok edilmemektedir.<br />

MRSA enfeksiyonlar›, hastane kaynakl› S. aureus<br />

enfeksiyonlar›n›n yaklafl›k % 40’›n› oluflturur.<br />

MRSA enfeksiyonlar›n›n tedavisinde kullan›lan antibiyotik<br />

vankomisindir. Ancak 1996 y›l›nda Japonya’da bir hastada<br />

vankomisine azalm›fl duyarl›l›k gösteren bir S. aureus suflunun<br />

neden oldu¤u bir enfeksiyon tespit edilmifltir. Söz konusu<br />

S. aureus suflu vankomisine orta derecede duyarl› olarak<br />

tan›mlanm›fl ve ‹ngilizce isminin bafl harfleri ile “Vancomycine<br />

Intermediate S. aureus (VISA)” olarak isimlendirilmifltir.<br />

Bu tarihten sonra VISA’n›n sebep oldu¤u çeflitli enfeksiyonlar<br />

tespit edilmifltir.<br />

fiu anda enfeksiyon hastal›klar› uzmanlar›n›n kayg›s›, vankomisine<br />

tam dirençli bir S. aureus fluflunun ortaya ç›kmas›d›r.<br />

Böyle bir durum, enfeksiyonlu hastalar›n tedavisini seçeneksiz<br />

b›rakabilecektir. Baz› kifliler, bafll›ca kaynak burun ve cilt<br />

olmak üzere dirençli S. aureus’un asemptomatik tafl›y›c›s›d›r.<br />

‹nfeksiyon en s›k; hasta bak›m›n› yapanlar›n bak›m s›ras›nda<br />

kontamine olmalar› yolu ile kifliden kifliye yay›l›r.<br />

MRSA ve VISA enfeksiyonlar›n›n yay›lmas›n› önlemek için takip<br />

edilmesi gereken kontrol yaklafl›mlar› titiz bir el y›kama<br />

uygulamas›, bariyer korunma (eldiven, maske ve önlükler)<br />

ve temas önlemlerini içerir.<br />

Dirençli Streptococcus pneumoniae enfeksiyonlar›<br />

Streptococcus pneumoniae ABD’de halen en s›k bakteriyel<br />

pnömoni etkenidir; ayn› zamanda kulak, dolafl›m sistemi enfeksiyonlar›<br />

ve menenjitin bafll›ca etkenleri aras›ndad›r. Mik-<br />

20<br />

sa¤l›k<br />

D‹RENÇ MEKAN‹ZMALARI<br />

Bakteriler çok say›da bilinen mekanizma ile antibiyotiklere direnç gelifltirir.<br />

DO⁄AL D‹RENÇ<br />

Bir bakteri popülasyonunda baz› mikroorganizmalar belli antibiyotiklere do¤al<br />

olarak dirençli olabilir. Böyle bir durumda antibiyotik duyarl› mikroorganizmalar›<br />

ortadan kald›rarak dirençli olanlar›n ço¤almas›na yol açar. Bu durum özellikle<br />

hastane ortam›nda söz konusudur.<br />

MUTANT D‹RENÇ<br />

Bir bakteri popülasyonunda spontan olarak dirençli mutantlar ortaya ç›kar ve<br />

yukar›da anlat›ld›¤› biçimde ço¤al›r.<br />

GENET‹K D‹RENÇ<br />

‹laç direnci, plazmidler ad› verilen direnci tafl›yan genler taraf›ndan bir mikroorganizmadan<br />

di¤erine aktar›l›r.<br />

roorganizma her y›l ortalama 500.000 pnömoni, 7 milyon kulak<br />

enfeksiyonu, 50.000 dolafl›m sistemi enfeksiyonu ve 3.000 menenjit<br />

olgusuna yol açar. S. pneumoniae’ya ba¤l› dolafl›m sistemi<br />

enfeksiyonlu yafll› hastalar›n kabaca % 40’› ölür.<br />

‹laca dirençli S. pneumoniae’n›n % 30 oran›nda penisiline dirençli<br />

oldu¤u tahmin edilmektedir. Bu mikroorganizmalar›n<br />

yol açt›¤› enfeksiyonlar›n tedavisi pahal› genifl spektrumlu<br />

antibiyotiklerin kullan›m›n› gerektirebilir.<br />

Dirençli enterokok enfeksiyonlar›<br />

Enterokoklar gastrointestinal sistem ile kad›n genital sisteminin<br />

yerleflik floras›n›n bir parças›d›r. Enterokok enfeksiyonlar› ço-<br />

¤unlukla endojen kaynakl›d›r. Ancak hastane ortam›nda hasta<br />

bak›m›n› yapan ve tedavisi ile u¤raflan kiflilerin elleri ile direkt<br />

yoldan veya kontamine yüzeylerle indirekt yoldan hastadan<br />

hastaya bulafl meydana gelebilir. Bu da el y›kama, eldiven,<br />

dezenfektan, önlük kullan›m› gibi enfeksiyon kontrol önlemlerine<br />

s›k s›k›ya uyman›n gereklili¤ini ortaya koymaktad›r.<br />

Vankomisin dirençli enterokok enfeksiyonlar›<br />

Dirençli mikroorganizmalar aras›nda oldukça yak›n dönemde<br />

ortaya konmufl olan vankomisin dirençli enterokoklar enfeksiyon<br />

hastal›klar› ile u¤raflanlar›n yak›n ilgisini çekmifltir.<br />

Son befl y›lda giderek artan say›da nozokomiyal enfeksiyondan<br />

sorumlu tutulmaktad›r.<br />

Vankomisin dirençli enterokok enfeksiyonlar›n›n tedavisinde<br />

etkili antibiyotik bulunamamaktad›r. Bunlar›n ço¤unlu¤u enterokok<br />

enfeksiyonlar›n›n tedavisinde kullan›lan di¤er antibiyotiklere<br />

de dirençlidir. Di¤er taraftan bu mikroorganizmalar›n<br />

vankomisine direnç genlerini baflta S. aureus olmak üzere<br />

di¤er gram pozitiflere aktarma olas›l›¤› vard›r.<br />

Vankomisin dirençli enterokok kolonizasyon ve enfeksiyonu<br />

ile ilgili risk flunlara ba¤l› gözükmektedir:<br />

w Daha önceden vankomisin tedavisi ya da birden çok say›da<br />

antibiyotik tedavisi verilmifl olmas› veya her ikisi,<br />

w Ciddi altta yatan hastal›k,


w ‹mmünsüpresyon,<br />

w ‹ntraabdominal veya kardiyak cerrahi.<br />

D‹RENÇL‹ M‹KROORGAN‹ZMALARLA MÜCADELE<br />

Antibiyotiklerdeki geliflmeler sayesinde geçmiflte t›p bilimi<br />

dirençli bakterilerin önünde olmay› baflarm›flt›r. Dirençli bakterilerin<br />

yay›lmas›na karfl› en güçlü silah hem sa¤l›k hizmeti<br />

verenlerin hem de halk›n konu ile ilgili olarak genifl çapta<br />

e¤itilmesinin sa¤lanmas›d›r. E¤itimin hedefi yerinde ve uygun<br />

antibiyotik kullan›m›, el y›kama ve bulafl riskini azaltacak<br />

di¤er önlemler olmal›d›r.<br />

Uygun antibiyotik kullan›m›<br />

Tüm bakteri enfeksiyonlar› antibiyotik kullan›m›n› gerektirmez.<br />

Reçete yazma yetkisine sahip her hekim yaln›z gerekli<br />

oldu¤unda antibiyotik reçete etmelidir. Ayn› zamanda antibiyotik<br />

tedavisine baflvurulmadan önce, ilaç direncine yol açabilecek<br />

uygunsuz kullan›m›n önlenmesi için, mümkün oldu-<br />

¤unca kesin bakteriyolojik ya da antijenik tan› beklenmelidir.<br />

Hasta uyumunun sa¤lanmas›<br />

Hastaya antibiyotik reçete edilmiflse, tedaviye baflland›ktan<br />

bir süre sonra kendisini iyi hissetse bile tedavi süresini tamamlamas›<br />

gerekti¤i anlat›lmal›d›r. Hastalar antibiyotiklerin,<br />

ortam ›s›s› ile etki kayb›na u¤rayaca¤› ecza dolaplar›nda<br />

saklanmamas›, baflkas›na reçete edilmifl bir antibiyoti¤in<br />

kullan›lmamas› konular›nda uyar›lmal›d›r.<br />

Bulafl riskinin azalt›lmas›<br />

MRSA’n›n genellikle eller yoluyla tafl›nd›¤› unutulmamal›d›r.<br />

Enterokok türleri ba¤›rsakta bulunur, vankomisin dirençli enterokoklara<br />

ise en çok cihaz yüzeyleri ve yatak parmakl›klar›nda<br />

rastlan›r. Bu mikroorganizmalar hastalara eller yolu ile<br />

bulaflt›¤›ndan yaln›z bir hastadan di¤erine geçerken de¤il<br />

ayn› hastada bir tak›m aktivitesinden di¤erine geçerken de<br />

eller y›kanmal›d›r.<br />

Bariyer önlemleri<br />

Bulafl riskini azaltan önlemler aras›nda el y›kaman›n yan› s›ra,<br />

uygun oldu¤unda, koruyucu giysiler kullan›lmas› da yer<br />

al›r. Eldivenler hastan›n cildi ve mukoz membranlar› ile eller<br />

aras›nda fiziksel bir bariyer oluflturur.<br />

Bir mikroorganizman›n hastan›n vücudunun bir bölümünden<br />

di¤erine aktar›lmas›n› önlemek için, hasta ile ilgili her bir aktivite<br />

için her seferinde, yeni, temiz bir eldiven çifti kullan›lmal›d›r.<br />

Kiflinin kendisini korumas› için eldiven ç›kar›ld›ktan<br />

sonra eller y›kanmal›d›r.<br />

Önlükler ve di¤er hastane giysileri mikroorganizmalara karfl›<br />

bariyer oluflturarak iç giysileri korur. Maskeler ve koruyucu<br />

gözlükler ise kan ve vücut s›v›lar›n›n s›çramans›na karfl› yüzü<br />

koruyan bir bariyer oluflturur.<br />

ENFEKS‹YON DÖNGÜSÜ<br />

Enfeksiyonun nas›l meydana geldi¤ini bilmek yay›lmas›n›<br />

kontrol etmek veya önlemek konusunda bize yard›mc› olur.<br />

Enfeksiyonun nas›l yay›ld›¤›n› daha iyi anlamak için onu afla-<br />

¤›da belirtilen, alt›, mutlak gerekli halkan›n yer ald›¤› bir döngü<br />

fleklinde canland›rmak gerekecektir.<br />

w Etken<br />

w Enfeksiyon rezervuar›<br />

w Rezervuardan ortama ç›k›fl yolu<br />

w Bulafl yolu<br />

w Vücuda girifl yolu<br />

w Duyarl› birey (konak).<br />

Enfeksiyonun ilerlemesi için döngünün her halkas›n›n bulunmas›<br />

gereklidir. Dolay›s›yla halkalardan herhangi birinin kopmas›<br />

enfeksiyonu önleyecektir.<br />

Etken<br />

Bulafl yolu<br />

Rezervuar<br />

Kona¤a<br />

girifl yolu<br />

Rezervuardan<br />

ç›k›fl yolu<br />

Duyarl› konak<br />

Etken<br />

Enfeksiyon etkeni, hastal›k oluflturabilen herhangi bir mikroorganizmad›r.<br />

Rezervuar<br />

Mikroorganizman›n üzerinde ya da içerisinde canl› kalabildi-<br />

¤i, bazen ço¤alabildi¤i ortam ya da nesnedir.<br />

Rezervuardan ç›k›fl yolu<br />

Enfeksiyon etkeninin rezervuar› terk etme yoludur. Bu yol bir<br />

mikroorganizmadan di¤erine de¤iflir.<br />

Bulafl yolu<br />

Enfeksiyon etkeninin rezervuar ç›k›fl›nda duyarl› kona¤a geçifl<br />

yolunu ifade eder. Enfeksiyon dört yoldan biri ile bulafl›r:<br />

Temas, hava yolu, vektör ve ara kaynak. Baz› mikroorganizmalar<br />

ise rezervuardan yeni kona¤a birden çok bulafl yolu<br />

kullanarak ulafl›rlar.<br />

Girifl yolu<br />

Girifl yolu, enfeksiyon etkeninin duyarl› kona¤a invaze olmak<br />

için takip etti¤i yolu ifade eder. Bu yol genellikle etkenin ayn›<br />

zamanda kona¤› terk etti¤i yol ile ayn›d›r.<br />

Duyarl› konak<br />

Enfeksiyonun bulaflmas› için ayn› zamanda duyarl› bir konak<br />

gereklidir. ‹nsan vücudu çok say›da savunma mekanizmas›na<br />

sahiptir. Buna ba¤l› olarak bir enfeksiyon etkeninin<br />

savunma mekanizmalar› zay›flam›fl bir kona¤a invazyonu ve<br />

burada hastal›k oluflturmas› daha kolayd›r.<br />

Kaynak: Bilimsel T›p Yay›nevi-Enfeksiyon Hastal›klar› El Kitab›,<br />

2003<br />

21


22<br />

sohbet Röportaj: ‹pek K›ramer / Foto¤raflar: Orhan Cem Çetin<br />

Kürflat Baflar<br />

ça¤dafl bir yazar, eski bir ruh<br />

Kürflat Baflar, uzun bir aradan sonra yazd›¤› Baflucumda Müzik adl› roman›yla,<br />

y›l sonunun en çok konuflulan yazarlar›ndan oldu. Baflar roman›n›, yaflanm›fl<br />

bir aflktan esinlenerek yazm›flt›. Picus’un Aral›k say›s›nda yer alan bir röportaj,<br />

Baflar’la ‹pek K›ramer’i biraraya getirdi. Bu röportaj›n bir bölümünü sizlere<br />

aktar›yoruz.


Uzun süredir kayboldunuz, nerelerdeydiniz?<br />

Okuyucular›m, sa¤olsunlar, bütün bu zamanda mailleriyle<br />

beni kitab› bitirmeye zorlad›lar. Asl›nda kaybolmad›m ama<br />

gazete, televizyon, radyo derken biraz fazla ifle kapt›rd›m<br />

kendimi. Bununla birlikte bir baflka roman daha vard› önümde,<br />

Baflucumda Müzik de iki y›l›m› ald›.<br />

Gazetecili¤i de b›rakt›n›z say›labilir ama. B›kk›nl›k m›,<br />

yorgunluk mu, medyadaki de¤iflim mi?<br />

Evet epeyce ara verdim, neredeyse bir y›l oluyor. Power<br />

FM’de sabah yorumlar› devam ediyor bir tek. Ama b›rakt›m<br />

say›lmaz. Yeni görüflmeler, projeler var. Medyadaki de¤iflim<br />

gerçekten de biraz b›kk›nl›k yaratt›, ama benim daha yazacak<br />

çok fleyim var, tabii okuyan oldu¤u sürece...<br />

Bu ara verme döneminde her fleye d›flardan bakma imkân›n›z<br />

olmufltur. Son y›llarda Türk edebiyat›na, edebiyat<br />

ortam›na, genç yazarlara iliflkin gözlemleriniz neler?<br />

Her ne kadar insanlar flikâyet ediyor olsa da çok fazla yeni<br />

yazar ç›kt›¤›n› sevinerek görüyorum. Ben ilk kitab›m K›fl ‹kindisinin<br />

Evinde’yi yay›nlad›¤›m zaman genç bir yazar›n kitab›n›<br />

yay›nlamak isteyen yay›nc› neredeyse yoktu. Belki denebilir<br />

ki, iki cümleyi bir araya getiren herkesin kitab› bas›l›yor<br />

flimdi. Yine de bunu, kitap endüstrisinin geliflmesi aç›s›ndan<br />

olumlu say›yorum. Bu sayede genç insanlar kitap okuyor.<br />

Okuyucu say›s› art›yor. Zaten zaman ve okuyucu, iyiyi<br />

kötüyü birbirinden ay›r›r.<br />

Peki genel olarak Türkiye’ye...<br />

Ben her zaman daha iyiye gitti¤imize inan›r›m. O zaman niye<br />

bu kadar flikâyet ediyoruz? Çünkü dünyan›n saatiyle bizimki<br />

hâlâ ayn› yerde de¤il. Eskiden insanlar bunun fark›nda<br />

de¤ildi, çünkü baflka yerleri bu kadar yak›ndan izlemiyorlard›.<br />

fiimdi art›k biliyorlar. Peki biz bu aradaki saatleri atlayabilecek<br />

miyiz? Bence bunun için flu anda oldu¤undan çok<br />

farkl› bir kafada olmam›z gerekiyor. Bir ülke nas›l ilerler? Herhalde<br />

en önce yurttafllar›n›n ve kurumlar›n›n dayan›flmas›yla...<br />

Biz ne yaz›k ki birbirimize destek olmuyoruz. Sürekli çat›flma<br />

halindeyiz. Uluslararas› platformlarda bile kendi kavgalar›m›z<br />

hepimizin aleyhinde kullan›l›yor. Yine en önemli<br />

gördü¤üm fley de Türkiye’nin iyi okumufl, iyi yetiflmifl insan<br />

gücünü kullanamad›¤›... Zaman› öteleyebilmek için bu iyi yetiflmifl<br />

insan gücünün iyi kullan›lmas›, her alanda ç›karc›, kurnaz<br />

insanlar›n de¤il, yarat›c› insanlar›n fikirlerinden yararlan›lmas›<br />

gerekti¤ine inan›yorum. Türk yazar çizerinin de ço-<br />

¤unlukla baflkalar›n›n kavramlar›yla konufltu¤unu ve buradaki<br />

gerçe¤i kaç›rd›¤›n› düflünüyorum.<br />

Hep aflk romanlar› yaz›yorsunuz, niye?<br />

Asl›nda kitaplar›mda çok farkl› fleyler var ama belki de aflk<br />

öne ç›k›yor. Ben niye bunlar› yaz›yorum diye hiç düflünmedim.<br />

‹lk öykülerimi yazd›¤›m zaman tek istedi¤im baz› fleyleri<br />

kendi hissetti¤im gibi anlatabilmekti. Galiba hâlâ da öyle...<br />

Ben edebiyatç› de¤ilim ama dikkatimi çeken bir fley var.<br />

Hikâye bir kad›n›n a¤z›ndan anlat›l›yor. Öyle büyük olaylar<br />

filân yok. Fazla diyalog, fazla insan yok. Hep onun bilincinden<br />

geçenleri, onun a¤z›ndan sayfalarca okuyor ve<br />

s›k›lm›yor insan. Bu teknik bir beceri mi? Çünkü öyle çok<br />

süslü bir yaz› tarz› da de¤il.<br />

Benim kitaplar›mda olaylardan çok olaylar›n alg›lan›fl› önemli.<br />

Kahramanlar›n yaflad›klar›n› nas›l alg›lad›klar›, nas›l yorumlad›klar›...<br />

Zaten okudu¤um kitaplarda da buna dikkat<br />

ederim. Yaln›zca olaylar›n ak›fl›n› düz anlat›mla veren kitaplar›<br />

sevmem. Bence edebiyat bizi neyi anlatt›¤›yla de¤il, nas›l<br />

anlatt›¤›yla etkiler. Baflucumda Müzik’te de belki çok ifllenmifl<br />

bir konu var. Ama biz orada konuyla de¤il, onu yaflayan<br />

kad›nla ve onun bütün bu olaylar› nas›l alg›lad›¤›yla ilgileniyoruz.<br />

Tabii bu üslûp ve teknik çal›flmas› roman›n ak›c›l›-<br />

¤› için önemli, ama bence her fleyden önemlisi bir roman›n<br />

içindeki duygu. Oradan, sayfalar›n üstündeki sözcüklerden<br />

bize akabiliyorsa ne güzel... Umar›m bütün okuyucular sizin<br />

gibi düflünüp, s›k›lmadan okumufltur.<br />

23


Baflucumda Müzik, hiç tarih verilmeden, öyle belgelere<br />

filân dayanmadan 1950 ile 60 aras›n› anlat›yor bir yandan.<br />

Bas›nda da ç›kt›, dönemin D›fliflleri Bakan› Fatin<br />

Rüfltü Zorlu ile sevgilisi Vesamet han›m›n hikâyesi diye...<br />

Bu hikâye bir yandan gerçek, bir yandan de¤il. Siz hiç bu<br />

hikâyenin gerçek kahramanlar›n› tan›yanlarla ba¤lant›<br />

kurdunuz mu?<br />

Hay›r, kurmad›m. Vesamet han›m›n ölmeden önce Emin<br />

Çölaflan’la bir röportaj› var. Bunu okudu¤um zaman ilgimi<br />

çekmiflti. Çok ilginç bir kad›n. Ama ben yak›nlar›n› bulmak,<br />

tan›yanlarla konuflmak istemedim. Çünkü biyografik bir roman<br />

yazmak istemiyordum. Bu da bir tür ama benim istedi-<br />

¤im bu de¤ildi. fiöyle söyleyebiliriz, ‘based on a true story’,<br />

yani ‘gerçek bir hikâyeden yola ç›karak’ dedikleri türden bir<br />

kitap bu. Hikâye bana esin kayna¤› oldu, ama yazd›¤›m fleylerin<br />

hemen hepsini ben uydurdum. Yani gerçek iki kiflinin<br />

yaflad›¤› fleyi ald›m ve tümüyle baflka bir biçimde yeniden<br />

yazd›m. Kendi hayat›n›z› acaba flöyle olsa nas›l olurdu deyip<br />

baflka türlü yazmak gibi... Zaten okuyanlar burada hikâyenin<br />

pek önemli olmad›¤›n› görecekler.<br />

Kitab›n sonunda kad›n, “Zaman da mekân gibi önümüzde<br />

böyle uzan›p gitse, biz de istedi¤imiz gibi onun içinde<br />

gidip gelsek olmaz m›yd›,” diyor.<br />

Kitapta hep ‘zaman makinesi’ geçiyor. Bir yandan o y›llara bir<br />

gönderme, çünkü dönemin bilimkurgu romanlar›nda zaman<br />

makinesi hâlâ çok revaçta. Do¤rusu bir yandan da benim çocuklu¤uma<br />

bir gönderme. Çünkü hayatta en çok sahip olmak<br />

istedi¤in fley nedir diye sorsan›z, zaman makinesi cevab›n›<br />

veririm. Çocuklu¤umdan beri bekliyorum, bakt›m ki yapamad›lar,<br />

sonunda ben kendim yapt›m ve iflte o zaman makinesiyle<br />

görmedi¤im y›llara gidip yaflamay› baflard›m. Yani bu<br />

kitapta en büyük hayalimi gerçeklefltirmifl oldum.<br />

Rahmetli Fatin Rüfltü beyin efli Emel han›m benim yak›n<br />

24<br />

sohbet<br />

dostumdu. Yafl fark›m›z olmas›na<br />

ra¤men benim hayat›mda büyük<br />

etkisi olmufl bir kad›nd›. Bana anlatt›klar›ndan<br />

birçok fley biliyorum.<br />

O zaman izin verirseniz flimdi ben size<br />

soray›m. Fatin beyle Vesamet<br />

han›m›n hikâyesi o zamanlar herkesin<br />

bildi¤i bir hikâye miydi?<br />

Evet, tabii herkes biliyordu. Tabii<br />

herkes derken o zaman böyle paparazziler<br />

filân yoktu. Ama kendi<br />

çevreleri biliyordu. Davetlere filân<br />

efli de¤il, Vesamet han›m giderdi.<br />

Çok fl›k bir kad›nd›.<br />

Peki o dönemde nas›l karfl›lan›yordu<br />

böyle bir iliflki?<br />

Öyle çok ay›planan, yad›rganan bir<br />

fley de¤ildi. Çünkü Fatin bey asl›nda<br />

konservatif bir adamd›, öyle<br />

çapk›n biri filân de¤ildi. Yaflam›ndaki tek aflkt› bu. Efliyle<br />

zaten bafllang›c›ndan beri pek anlaflma yoktu aralar›nda.<br />

Vesamet han›m o dönem için avangard bir kad›nd›. Fatin<br />

bey çok yak›fl›kl› bir adamd›. Herkes söylerdi bunu. Sayg›<br />

duyulan biriydi ayn› zamanda. Kimse bunu yanl›fl bulmazd›.<br />

Emel han›m da fazla yad›rgamam›flt›. Adnan Menderes’in<br />

efliyle Emel han›m kuzendi. Belki bu nedenle,<br />

belki de politik nedenlerle, boflanmam›fllard›. Fatin bey<br />

ayn› zamanda mesle¤inde de çok baflar›l›yd›. Kimse ona<br />

toz kondurmazd›. Sonradan hakk›nda söylentiler ç›kt›ysa<br />

da bunlar uydurmad›r, çok zengin bir aileden gelirdi. Annesi<br />

de hayat›mda tan›d›¤›m en güçlü flahsiyetlerden biriydi.<br />

Dedi¤im gibi belki bu hikâyenin asl› da ilginç ama benim için<br />

önemli olan bu de¤ildi. Ben, çocuk yaflta kendinden çok büyük<br />

bir adama tutulan ve büyük bir aflkla onu seven bir kad›n›<br />

anlatt›m. Onun uzun bir zaman içinde yaflad›klar›, kendi<br />

büyürken, düflünceleri de¤iflirken, rüyas›n›n gerçek olmas›...<br />

Hayat›n içinde böyle bir aflk yaflanmal› m› sizce?<br />

Elbette e¤er karfl›n›za ç›karsa, çünkü bu kendi iste¤inizle<br />

bulaca¤›n›z bir fley de¤il. Ama belki de biz baz› fleyleri birbirine<br />

kar›flt›r›yoruz. ‹liflkiyle aflk› örne¤in... Böyle bir duygu<br />

yaflad›¤›m›z zaman onun sanki bir sona ulaflmas›, bizimle<br />

kalmas› gerekti¤ini san›yoruz. Asl›nda herhangi bir biçimde<br />

böyle bir duyguyu yaflamak, yani o sal›nca¤a binmek, o bafl<br />

dönmesini hissetmek bile büyük bir flans de¤il mi?<br />

Psikologlar›n bir sözü var, ‘aflk 18 ay sürer,’ diye... Kat›l›yor<br />

musunuz buna?<br />

Hay›r, kat›lm›yorum. Ben aflk üzerine kendi söylediklerime<br />

bile kat›lm›yorum. Çünkü bu yaflanacak ve her iki kiflinin her<br />

keresinde bambaflka bir biçimde hissetti¤i bir durum. Bunun<br />

üzerine ne söylesek hem do¤ru, hem de yanl›fl olacak...<br />

Bir ay da olabilir, on y›l da olabilir...


Haluk Kalafat<br />

Turizm sektörü di¤er Akdeniz ülkeleri gibi Türkiye’nin<br />

de önemli gelir kap›lar›ndan... Do¤al güzelliklerinin<br />

yan› s›ra tarihi bölgeleri de ilgi çekiyor.<br />

Do¤al güzelliklerin tarihi güzelliklerle çak›flt›¤›<br />

bölgeler ise özellikle ilginç. Kapadokya bunlardan<br />

birisi.<br />

Yumuflak kayalara oyulmufl ev ve kiliselerinin<br />

yan› s›ra yer alt› kentleriyle ünlü Kapadokya’n›n<br />

s›ra d›fl› co¤rafyas›, milyonlarca y›l önce volkanik<br />

da¤lar Erciyes, Hasanda¤› ve Göllüda¤’dan gelen<br />

lavlar›n ve küllerin bölgeyi kaplamas› sonucunda<br />

oluflmaya bafllam›fl. Bugünkü çarp›c› görüntü<br />

rüzgâr ve suyun afl›nd›r›c› etkisiyle flekillenmifl.<br />

Tarih boyunca su ve rüzgâr›n kolayca flekil-<br />

gezi<br />

Peribacalar›na yukar›dan bakmak<br />

Kapadokya’y› balonla gezmek, Ege ve Akdeniz k›y›lar›n› tekneyle gezmeye<br />

benziyor. Her ikisinde de yürüyerek ya da araçla ulafl›lmas› zahmetli olan<br />

do¤al ve tarihi güzellikler insanlar›n ayaklar›na seriliveriyor.<br />

lendirebildi¤i bölgeyi insanlar da kazarak, oyarak<br />

de¤ifltirmifller. Özellikle H›ristiyanl›¤›n ilk dönemlerinde<br />

bask›lardan kaçan insanlar, Kapadokya<br />

bölgesinde korunmak amac›yla yer alt›<br />

kentleri, gizli kiliseler ve bar›naklar infla etmifl.<br />

Bu nedenle Kapadokya hem tarihi kal›nt›lar, hem<br />

de do¤al güzellikler aç›s›ndan ilgi çekici bir bölge<br />

haline gelmifl.<br />

1500 METREYE ÇIKMAK<br />

Ziyaretçiler yak›n zamana kadar Kapadokya’y›<br />

yürüyerek ya da araçlarla geziyorlard›. Turistler<br />

için belirlenen tur rotalar›, Kapadokya’n›n<br />

belli bir bölgesini kapsayabiliyordu. Son y›llarda<br />

düzenlenen balon gezileri tüm bölgeyi gezme<br />

25


26<br />

gezi<br />

imkân› tan›yor. Deniz kenar›ndaki turistik bölgelerde görmeye<br />

al›flt›¤›m›z tekne turlar›n›n ifllevini, Kapadokya’da<br />

balon turlar› görüyor art›k.<br />

Balon turlar› 6 y›l önce basit bir yöntem kullan›larak bafllad›.<br />

O günlerde yere iplerle sabitlenmifl, s›cak havayla doldurulan<br />

balonlar, yerden iki - üç yüz metre yükseltiliyor ve<br />

peribacalar› yukar›dan izlettiriliyordu. Bu uygulaman›n popülerlik<br />

kazanmas› sonucunda daha profesyonel örgütlenmeler<br />

geliflti. Bugün Kapadokya çevresinde balon turu yapan firmalar,<br />

propan gaz›yla havalanan ve kontrollü bir biçimde alçalabilen<br />

balonlar kullan›yorlar. Yeni nesil balonlar hava<br />

flartlar›na göre 500 ila 1500 metreye kadar yükselebiliyor.<br />

ÇAYLAR fi‹RKETTEN<br />

Bu firmalardan biri de Kapadokya Balloons adl› firma. Üç<br />

balonla bir turda 64 kifli tafl›yan Kapadokya Balloons’un sahibi<br />

Murat Özgüç, turlar› hakk›nda flu bilgileri verdi: “‹ki<br />

program›m›z var. Deluxe Program’da sabah gün do¤umundan<br />

önce misafirlerimizi yörede kald›klar› otellerden alarak<br />

ofisimize getiriyor ve çay, kahve kurabiye ikram etti¤imiz<br />

küçük bir tan›flma toplant›s› yap›yoruz. Bu esnada b›rakt›¤›m›z<br />

küçük bir helyum balonu ile rüzgâr yönünü detayl› olarak<br />

tespit edip, kalk›fl yerine karar veriyoruz ve topluca hareket<br />

ediyoruz. Uçufl brifing’i ve balonun 15-20 dakikada<br />

haz›rlanmas›ndan sonra bafllayan uçufl yaklafl›k 1,5 saat sürüyor.<br />

Uçufl esnas›nda yolcular›m›za Kapadokya’n›n güzelliklerini<br />

mümkün oldu¤unca alçak uçarak ve vadilerin içine kadar<br />

alçalarak göstermeye çal›fl›yoruz. ‹niflten sonra yapt›¤›m›z<br />

kutlamada, flampanya ya da viflne suyu kokteyli ile kek ikram<br />

ediyor ve sonras›nda misafirlerimizi otellerine b›rak›yoruz.<br />

Ayr›ca hat›ra amac›yla haz›rlad›¤›m›z uçufl sertifikam›z<br />

da gün içinde misafirlere ulaflt›r›l›yor. Tüm bu organizasyon<br />

en fazla 3,5-4 saat sürüyor (otele b›rak›fl 09:00 civar›) ve misafirlerimizin<br />

o gün yapaca¤› bir tura yetifltirilmeleri de sa¤lanm›fl<br />

oluyor.<br />

Budget adl› di¤er program›m›zda ise uçufl 55-60 dakika<br />

sürüyor. ‹lk programdaki gibi otelden al›fl ve b›rak›fl ayr›ca<br />

uçufl sonras› tüm gruba meflrubat ve kek ikram edilen kutlaman›n<br />

da dahil oldu¤u bu hizmetimiz, tek seferde tafl›yamayaca¤›m›z<br />

say›da yolcuya, daha k›s›tl› bütçesi olan gruplara<br />

ya da münferit müflterilere yöneliktir.”<br />

BALON TUTKUSU ARTIYOR<br />

Peribacalar›n› ve bölgenin güzelliklerini daha detayl› izleme<br />

olana¤› sa¤layan balonlara olan talep her y›l daha çok<br />

art›yor. 2002 y›l›nda yaklafl›k dört bin kifli Kapadokya’y› balonla<br />

gezdi. Bu rakam bu y›l befl bini geçti. Talep art›kça balon<br />

say›s› da art›yor. Kapadokya Balloons ve di¤er balonla<br />

tur firmalar›n›n rengârenk balonlar›, Kapadokya’n›n semalar›n›<br />

renk cümbüflüne çeviriyor.<br />

http://www.kapadokyaballoons.com


28<br />

gezi<br />

Balonla Kapdokya turlar›na<br />

olan talep her y›l daha da<br />

art›yor ve Göreme vadisi<br />

semalar›ndaki rengârenk<br />

balonlarla ilgi çekici<br />

manzaralar oluflturuyor.<br />

BALONLAR HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR<br />

Balonlar nas›l uçar?<br />

Balonlar ›s›nan havan›n yükselmesi prensibiyle<br />

çal›fl›r. Balon içindeki hava ›s›nd›kça<br />

yükselir, so¤udukça alçal›r.<br />

Balonlar yönlendirilebilir mi?<br />

Balonlar›n ana yönünü rüzgâr belirler. Ancak<br />

pilotlar s›n›rl› oranda balonlar› yönlendirebilir.<br />

Bir balonda kaç kifli tafl›nabiliyor?<br />

En ufak balonlar sadece pilotu tafl›yacak<br />

flekilde tasarlan›r. Bir balon en çok 24 kifli<br />

tafl›yabiliyor.<br />

En çok kaç saat uçulabilir?<br />

Ortalama uçufl süresi bir saattir.<br />

Balonlar güvenli midir?<br />

S›cak hava balonlar› günümüzün en güvenli<br />

hava tafl›t›d›r.<br />

Balonlar kaç metre yükselebilir?<br />

Yeni nesil balonlar uygun hava koflullar›nda<br />

2 bin metreye kadar yükselebiliyor.<br />

Is›t›c› sistemin yak›t› biterse ne olur?<br />

Is›t›c› susarsa balon bir paraflüt nas›l yere<br />

inerse öyle alçal›r.<br />

E¤er bir kufl balona çarparsa ne olur?<br />

Balonlar kufllar için oldukça büyük kütlelerdir.<br />

Genellikle kufllar balonlardan uzak dururlar.<br />

Pek rastlanmasa da bir kuflun balona çarpt›¤›<br />

olur. Ancak balonlar bu çarp›flmadan zarar<br />

görmeyecek kadar sa¤lam kumafltan imal<br />

edilirler. Üstelik balonlar bir kufl büyüklü¤ündeki<br />

delikle bile uçabilirler.


Göz kamaflt›ran çiçekler<br />

Acem borular›<br />

K›rm›z›- turuncu renkli boru biçiminde<br />

çiçekleriyle yaln›zca bulunduklar› bahçeyi<br />

de¤il, tüm çevreyi güzellefltiren<br />

bu yaprak döken sar›l›c› bitkilerin iki<br />

türü var: Güney Amerika kökenli<br />

Campsis radicans ve Çin kökenli<br />

Campsis grandiflora.<br />

‹ngilizce ad› ‘trumpet creeper’ yani<br />

‘trompet sarmafl›¤›’ olan Acem borular›<br />

havai kökçükleri ile tutunarak ve sar›larak<br />

9 metreye kadar boylanabilirler.<br />

Acem borular› ile ç›plak gövdeli a¤açlar›n<br />

gövdelerini sard›rmak da mümkündür.<br />

Borazan çiçe¤i olarak da bilinen bu<br />

bitkiler, yaz ortas›na do¤ru çiçeklenir.<br />

S›cakl›kta ani düflüfller yaflanmazsa<br />

uzun süre çiçekli güzel bir görünümle-<br />

süs bitkileri<br />

Bahçe duvarlar›n› ve parmakl›klar›n› örtmek, dahas›<br />

süslemek söz konusu oldu¤unda ilk akla gelen<br />

Acem borular› (Campsis) olur.<br />

ri olur. Aç›k durumdaki çiçekleri, kufllar<br />

için çok çekicidir.<br />

Bu cins bitkiler yurdumuzun hemen<br />

her bölgesine uyum sa¤layabilirler.<br />

Akdeniz ve Ege bölgelerimizde zemin<br />

kaplamak amac›yla kullan›ld›klar›nda<br />

yapraklar›n› dökmezler.<br />

Tam günefl alan yerlere ve organik<br />

maddelerce zengin, iyi drene olan, hafif<br />

nemli topraklara dikilmelidirler. Zay›f<br />

topraklarda düzenli gübreleme gerekir.<br />

Genç bitkiler, sar›l›c› kökleri güçlenene<br />

kadar desteklenmelidir. Özellikle<br />

gençken yap›lan budamalara çok iyi<br />

tepki verirler. Budaman›n uçlardan hafifçe<br />

k›rpma fleklinde yap›lmas› gereken<br />

Acem borular›, tohum ve çelik yoluyla<br />

üretilirler.<br />

29


30<br />

süs bitkileri<br />

Akdeniz evlerinin d›fl cephe süsü: Gelin duva¤›<br />

Konsolos çiçe¤i ya da begonvil olarak da adland›r›lan gelin duva¤›, ›l›man<br />

iklim seven, uygun ortam buldu¤unda h›zla büyüyen ve özellikle Akdeniz bölgesinde<br />

evlerin d›fl cephesini kaplayan göz al›c› bir t›rman›c› bitkidir.<br />

Begonvil (Boungainvillea) ad› da verilen gelin duvaklar› yaprak<br />

dökmeyen ya da yar› yaprak döken sar›l›c› bir bitkidir.<br />

Çiçekleri morumsu-k›rm›z›, eflatun-pembe, turuncu, sar› ve<br />

beyaz aras›nda renklerde olan gelin duvaklar›, s›cak bölgelerde<br />

neredeyse tüm y›l boyunca çiçek açar. Gelin duva¤› iklim<br />

nedeniyle çiçek dökerse, kalp fleklindeki yapraklar›nda<br />

bir art›fl gözlenir. Yapraklar›n yeflil rengi koyulafl›r ve çok<br />

yaprakl› yeflil bir bitki görünümüne kavuflur. Gelin duva¤›n›n<br />

menflei Güney Amerika’d›r. Ülkemizde konsolos çiçe¤i olarak<br />

da adland›r›lan gelin duvaklar› zemin kaplama, teras çerçeveleme,<br />

çit oluflturma ya da çardak oluflturmada kullan›l›r.<br />

Peyzaj mimarisinde parlak renkleri, destek sa¤land›¤›nda<br />

bir evi kolayca çerçeveleyebilmesi, gölge oluflturmas› özellikleri<br />

nedeniyle s›kl›kla kullan›l›rlar. Genifl alanlara dikilmelidir.<br />

Aksi takdirde bulundu¤u alan› k›sa sürede kapataca¤›ndan<br />

s›k budama ister. Gelin duvaklar› ›s› de¤iflimine ve dona<br />

karfl› çok duyarl›d›r. Bu nedenle Akdeniz, Ege ve ‹stanbul’da<br />

Adalar gibi ›l›man yerlerde d›fl alan bitkisi olarak kullan›labilir.<br />

Di¤er bölgelerde saks› içinde yetifltirilip, k›fl aylar›nda<br />

içeriye al›nmas› gerekir. Saks›ya dikildi¤inde bitkinin<br />

tutmas› için s›k sulamak; tuttuktan sonra yo¤un çiçek elde<br />

etmek için sulaman›n en aza indirilmesi gerekir. Köke yak›n<br />

yerinden budanmaya bile dayan›r. Güneflli ve rüzgârs›z yerleri<br />

severler.


Plaklar›n<br />

devri<br />

düflmüyor<br />

Plaklar, sahaflarda kitaplar kadar<br />

ra¤bet görüyor. Plak piyasas›n›n<br />

gözdeleri ise Anadolu rock long<br />

play’leri ve 45’likleri.<br />

Seslerin kaydedildi¤i birçok malzeme içinde plaklar›n özel<br />

bir yeri var. Plaklar›n c›z›rt›l› sesi, kimi müzikseverler için vazgeçilmez<br />

bir keyif. Kaset teknolojisiyle müzik piyasas›ndaki<br />

hakimiyeti sars›lan plaklar, CD teknolojisi ile yavafl yavafl tarihin<br />

tozlu sayfalar›na kar›flt›. 1987’den beri Türkiye’de plak<br />

üretilmiyor. Ancak plaklar onlar› b›raksa da, koleksiyoncular,<br />

plaklar› terk etmiyor. Son 10 y›ld›r long play’ler ve 45’likler<br />

sahaflar›n gözde parçalar›. 1990’lar›n ilk y›llar›nda eskicilerden<br />

koliyle, çuvalla al›nan plaklar, gittikçe de¤erlendi. Tabii<br />

dükkânlar›nda plaklara özel raflar ay›ran ya da sadece plak<br />

satan sahaflar da görülmeye bafllad›.<br />

Beyo¤lu Sahaflar Çarfl›s›’ndaki Kurgu Sahaf da bunlardan<br />

biri. Kurgu Sahaf Ozan Maral’a ait. 10 y›ld›r plak sat›yor.<br />

‹lk bafllarda eskicileri dolaflm›fl, evlerden toplam›fl plaklar›.<br />

Hatta ‹zmir, Antalya ve ‹zmir’de plak pefline düflmüfl. Art›k<br />

satan da, alan da onu buluyor.<br />

Maral plak piyasas›n› flöyle özetliyor: “Yurt d›fl›nda plak<br />

üretimi bir ölçüde devam ediyor; long play döneminde zaten<br />

çok üretilmifller, yerli üretim ise s›n›rl› olmufl. Bu nedenle yerli<br />

plaklar daha de¤erli. Özellikle Erkin Koray, Üç Hürel, Mo-<br />

sahaf<br />

¤ollar, Mavi Ifl›klar...” ‹nternet üzerinden aç›k art›rmayla yap›lan<br />

sat›fllar›n plak piyasas›na etkisinin büyük oldu¤unu<br />

söylüyor Maral. Özellikle eBay sitesinde Anadolu Rock türünün<br />

al›c›s› çok.<br />

Çok aranan plaklara fiyat biçmek zor. Bulmakta zorlan›lmayan<br />

plaklar›n fiyatlar› 10 ile 15 milyon aras›nda de¤ifliyor.<br />

Geçti¤imiz aylarda yap›lan bir sat›fl, fiyatlar konusunda biraz<br />

olsun fikir edinmemizi sa¤l›yor. Sezen Cumhur Önal’›n sözlerini<br />

37 y›l önce yazd›¤› ve Johnny Halliday’in seslendirdi-<br />

¤i Yeflil Gözlerin ‹çin adl› flark›n›n 45’li¤i, geçti¤imiz Eylül<br />

ay›nda Fransa’da yap›lan bir aç›k art›rmada tam 25 milyar liraya<br />

sat›ld›.<br />

Tel: 0212 292 75 35<br />

31


söylefli Röportaj: Hülya Ekfligil / Foto¤raflar: Uluç Özcü<br />

Erkekler mutfa¤a girmek için f›rsat kollar<br />

Ali Poyrazo¤lu’nun dört dörtlük sanatç› kiflili¤i d›fl›nda baflka meziyetleri de<br />

oldu¤unu Picus dergisinde yay›nlanan bir söylefliden ö¤rendik. Hülya<br />

Ekfligil’in sorular›n› yan›tlayan Ali Poyrazo¤lu, sohbet s›ras›nda nefis bir elmal›<br />

bal›k piflirdi. Bu röportaj›n bir bölümünü aktar›yoruz.<br />

‹yi yemek merak›n nas›l bafllad›?<br />

Ben çocuklu¤umdan bafllayarak çok güzel sofralarda a¤›rland›m<br />

hep.<br />

O günlerden hasretle hat›rlad›¤›n yemek var m›?<br />

Annem Selanik’ten ama babam Karadenizli, o bölgenin yemeklerini<br />

unutamam. Evde yap›lm›fl su böreklerini ve mant›y›<br />

bir daha baflka yerde yemedim. ‘Ya¤l›’ dedi¤imiz Karadeniz<br />

pideleri de muhteflem olurdu. Her pazar evde haz›rlanan<br />

içi f›r›na götürürdüm. Orada yap›lan pideyi de duman›n› tüttüre<br />

tüttüre eve getirirdim. Yerken son anda üzerine tereya¤<br />

sürülür. Enfes bir pidedir, onun da tad› hâlâ dama¤›mda.<br />

‹leriki yafllar›mda Gülriz Sururi’nin, Tilda Tezman’›n, Canan<br />

Barlas’›n sofralar›nda ola¤anüstü a¤›rland›m. Çok da seyahat<br />

etti¤im için, de¤iflik mutfaklar› tan›ma imkan› buldum.<br />

32<br />

Merakl› da bir tipim herhalde, her fleyi deniyorum.<br />

‹lk mutfa¤a giriflin nas›l oldu?<br />

Kad›nlara ait bir alan oldu¤u düflünülen mutfa¤›n asl›nda<br />

çok e¤lenceli bir yer oldu¤unu her erkek bilir ve bir yolunu<br />

bulup da mutfa¤a girmek için f›rsat kollar! 20 y›l önce Bodrum’da<br />

ev ald›m. Tek bafl›nay›m, yemek iflini de kendim halletmek<br />

zorunday›m, yapt›¤›m uyduruk yemeklerle yetinmemeye<br />

karar verdim. Oradaki kad›n arkadafllar›ma, “Bana<br />

yaprak sarmas› yapmay› ö¤retin,” dedim. Önce biraz gözümü<br />

korkutmaya çal›flt›lar, ama ben direndim. ‹lk kayda de¤er<br />

yeme¤im taze asma yapra¤›ndan zeytinya¤l› yaprak sarmas›d›r.<br />

Bugün niye elmal› bal›k yapmay› tercih ettin? Sen elma<br />

ile etli dolma da yap›yorsun.


Meyvalar ile sebze ve etlerin birbirine yak›flaca¤›n› düflünüyordum.<br />

Araflt›r›nca gördüm ki Osmanl›’da da Bizans’da da<br />

hep meyvalar ile bal›klar, etler birlikte pifliriliyor. Akl›n yolu<br />

bir! Bal kaba¤› ile, ayva ve kay›s› ile et piflirdim, çok da güzel<br />

oldu... Yemek piflirirken dinleniyorum. Bir ara da sevgilimden<br />

ayr›lm›flt›m, depresif bir haldeydim...<br />

Depresyon sana hiç yak›flm›yor!<br />

Hiç! Çok nefleli bir adam›m ben, ama çok etkilenmiflim demek<br />

ki. O dönemde üst kattaki komflumdan reçel yapmay›<br />

ö¤rendim. Bütün gün terapi niyetine deli gibi reçel yap›p da-<br />

¤›t›yordum. Bir zaman önce de Çeflme’de bir reçelci keflfettim;<br />

sak›z, fiam f›st›¤› ve limon çiçe¤i reçeli yapan bir Rum.<br />

Y›lbafl›nda oradan reçel getirtip bütün dostlar›ma o reçellerden<br />

hediye ettim. Bence özenle haz›rlanm›fl bir yiyecek çok<br />

hofl bir arma¤an.<br />

Sen bunal›m geçirmekten çok baflkalar›n› bunal›ma sokabilecek<br />

biri gibi görünüyorsun.<br />

Tercih ederim tabii! Ama benim de duygusal travmalar yaflad›¤›m<br />

olur.<br />

D›flar›ya o yönünden çok, t›rnaklar›n› gösteriyorsun!<br />

O korunma mekanizmas›.<br />

Hâlâ neden korunuyorsun?<br />

fiöhretin yayg›nlaflt›kça, sana dostlukla, sevgiyle yaklaflan<br />

insanlar›n d›fl›nda, dostane olmayan duygularla da yaklaflanlar<br />

oldu¤unu görüyorsun. Bir zaman mühendisi gibi yaflamay›<br />

ö¤rendim. Özellikle zaman›m› çalmaya niyetlenenlere<br />

karfl› t›rnaklar›m›n sivri oldu¤u do¤ru.<br />

Radyo ve televizyon programlar› yap›yor, gazete yaz›s›<br />

yaz›yorsun. Oyun çeviriyor, yaz›yor, yönetiyorsun. Kitap<br />

yaz›yor, ders veriyorsun. Bunlar›n hepsini yapmak gerekli<br />

mi, yoksa biraz aç gözlü biri misin?<br />

Bunlar çok para getiren ifller de¤il, ama çal›flmak konusunda<br />

açgözlü olabilirim. Bir Rönesans sanatç›s› gibi yaflamak<br />

ve üretmek istiyorum ben. Bu yapt›¤›m ifllerin birbirini tamamlad›¤›n›<br />

düflünüyorum. Ayr›ca bana bugüne kadar hiç<br />

çal›flmam›fl›m gibi geliyor çünkü yapt›¤›m her fleyi çok e¤lenerek,<br />

zevk alarak yapt›m. Baflka sanat dallar›nda da kendimi<br />

s›namak benim hakk›m. Örne¤in kitab›m gayet iyi sat›yor.<br />

Radyo program›m› milyonlarca insan dinliyor. Üstelik benim<br />

için yazmak oyunculuktan da önce bafllad›. Pirandello’nun<br />

A¤z› Çiçekli Adam’›n› çevirdi¤imde 17 yafl›ndayd›m ve konservatuar<br />

ö¤rencisiydim. Bas›ld› ve oynand› çevirim. O günden<br />

beri de elimden kalem düflmedi. Yazd›¤›m radyo oyunlar›n›n<br />

say›s›n› hat›rlam›yorum. Her zaman yazarak da para<br />

kazand›m ben.<br />

Arkadafllar›yla ailesinden daha iyi geçinen birisin.<br />

Evet, ben kendi seçip kurdu¤um genifl bir aile ile yafl›yorum.<br />

Kan ba¤› ile kurulan ailenin ‘insan›n bafl›na gelen bir kaza’<br />

oldu¤u deyifline de inan›r›m!<br />

Kalbini k›ran ne var?<br />

Sevgililerime sad›¤›m. Beni aldat›rlarsa çok k›r›l›r›m çünkü<br />

ben asla aldatmam.<br />

Oyunculu¤un anavatan› neresi sence? ‹ngiltere mi, Amerika<br />

m›...<br />

Oyunculu¤un anavatan› çocukluktur, baflka hiçbir yer de¤il!<br />

Rusya’n›n Stanislavski ekolü bu iflin temeli ama, herkes bir<br />

yönde gelifltirmifl oyunculu¤u. Bence karfl›l›kl› oynamak için<br />

en tehlikeli oyuncular Amerikal›lar, ama sonuçta tiyatro Amerika’da<br />

da ‹ngiltere’de de biraz daha ticari yaklafl›lan bir kurum.<br />

Oysa Fransa, Almanya, Polonya gibi devlet deste¤i<br />

olan ülkelerde ola¤anüstü bir geliflme içinde. Yeni bir tiyatro<br />

dili aray›fl› konusunda, özellikle postmodern denemelerde<br />

‹ngilizler bile bu ülkelerin yan›nda geri kald›lar.<br />

Ödünç Yaflamlar’dan sonra gündemindeki kitaplar ve<br />

oyunlar neler?<br />

Yeni denemelerim ç›kacak. Bir de oyunculuk an›lar›m› yaz›yorum.<br />

Bak onlar çok tehlikeli olacak!<br />

An›lar›n› yazarken insan ne kadar dürüst olabilir sence?<br />

Vahfli bir flekilde dürüstüm! Okuyunca çok flafl›racaks›n. Ayr›ca<br />

bir oyun yaz›yorum Ahmet Abla diye. Ad› üstünde! O<br />

da k›yamet koparacak. Sonra filme çekmeyi de düflünüyorum.<br />

Mele¤e mi fleytana m› daha yak›n duruyorsun?<br />

Mele¤e.<br />

Etraf›ndakiler bu konuda ne düflünür?<br />

Onlar fleytana daha yak›n durdu¤umu düflünüyorlard›r!<br />

Elmal› Bal›k<br />

4 elma, 4 levrek filetosu, 4 k›rm›z› so¤an, zeytinya¤›, tane biber, tuz<br />

Çekirdikleri ç›kar›lm›fl ve soyulmufl elmalar› ve so¤an› kal›nca halkalar halinde<br />

do¤ray›n. Bir tencereye bol zeytinya¤› koyun. Önce elmalar›, sonra so¤an›<br />

üzerine de bal›klar› dizin. Birer s›ra daha elma ve so¤anla kapat›p bir tatl› kafl›¤›<br />

dolusu tane biberi (pembe veya beyaz biber) üzerine serpin. Tuzunu ekledikten<br />

sonra 25-30 dakika orta ateflte piflirin.<br />

33


34<br />

sinema


Bir Zamanlar Meksika’da<br />

Gösterim Tarihi: 26 Aral›k<br />

Once Upon A Time In Mexico<br />

Yön: Roberto Rodriguez<br />

Oyn: Antonio Banderas, Salma Hayek,<br />

Johnny Depp, Mickey Rourke, Eva<br />

Mendes, Enrique Iglesias, Cheech Marin,<br />

Ruben Blades, Willem Dafoe<br />

Meksikal› yönetmen Roberto Rodriguez<br />

1992 y›l›nda çekti¤i filmi El Mariachi<br />

ile k›sa sürede ba¤›ms›z sineman›n<br />

efsanelerinden biri olmufltu. Rodriguez’in<br />

‘ucuza nas›l film çekilir’ dersi niteli¤indeki<br />

film, k›sa sürede kült film statüsüne<br />

tafl›nd›. Yedi bin dolara mal<br />

olan film, giflede de iyi ifl yap›nca Rodriguez<br />

Hollywood’un ilgisini çekti. Üç<br />

y›l sonra Desperado ad›yla filmin devam›<br />

çekildi. Bu kez bütçe büyüktü. ‹lk<br />

filmin aksine profesyonel oyuncular rol<br />

al›yordu filmde. El Mariachi tipini ise<br />

Antonio Banderas canland›r›yordu.<br />

Once Upon A Time In Mexico ise<br />

Desperado’nun devam›. Film, Rodriguez<br />

ikinci filmi çekerken ortak projelere<br />

imza att›¤› Tarantino’nun “Bu senin<br />

‘dolar’ üçlemen olmal›,” demesi üzerine<br />

do¤mufl. Tarantino’nun bahsetti¤i<br />

‘dolar üçlemesi’, ‹talyan yönetmen Sergio<br />

Leone'nin A Fistful of Dollars, For<br />

a Few Dollars More ve The Good, the<br />

Bad and the Ugly adl› western üçlemesiydi.<br />

Once Upon a Time in Mexico<br />

ad› da zaten Leone’nin Once Upon<br />

A Time In America filmine gönderme.<br />

K›sacas› gitarl› kahraman›m›z El Mariachi'nin<br />

(Banderas) serüvenleri devam<br />

ediyor. Yeni maceran›n arka plan›nda<br />

yine h›rs ve intikam var. Bafl›na<br />

gelen trajediyi bir türlü akl›ndan ç›kartamayan<br />

El Mariachi, inzivaya çekilerek<br />

içine kapan›k bir yaflam sürmeye<br />

bafllam›flt›r. CIA ajan› Sands'in (Depp)<br />

bask›s›yla sakland›¤› yerden ç›kmak<br />

zorunda kal›r. fieytan ruhlu kartel kral›<br />

Barrillo (Dafoe), Meksika Baflkan›’na<br />

yönelik haince bir suikast planlamaktad›r.<br />

Bunu önlemek El Mariachi'ye düfler.<br />

Ancak El Mariachi'nin geri dönüflünde<br />

kendisine özgü bir sebebi daha<br />

vard›r: Kan davas›.<br />

35


36<br />

sinema<br />

Yüzüklerin Efendisi: Kral›n Dönüflü<br />

Gösterim tarihi: 19 Aral›k<br />

The Lord of the Rings: The Return of the King<br />

Yön: Peter Jackson<br />

Oyn: Elijah Wood, Viggo Mortensen, Ian McKellen, Christopher Lee,<br />

Cate Blanchett, Sean Astin, Ian Holm, Liv Tyler<br />

Yönetmen Peter Jackson, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin<br />

son bölümünü flöyle de¤erlendiriyor: “Büyük bir savafltas›n<br />

ve kaderin büyük ölçüde dizleri üstünde bir da¤a t›rmanan<br />

iki küçük Hobbit’e, Frodo ve Sam’e ba¤l›. ‹kisinin iliflki, filmin<br />

kalbini oluflturuyor.” Üçüncü filmde Sauron'›n güçleri insanlar›<br />

yoketmek için Minas Tirith'i kuflatm›fl durumdalar. Bu final<br />

filmiyle kafalardaki sorular da yan›tlanacak. Kötülü¤ün<br />

kalbine yolalan Fredo yüzü¤ün etkisine girecek mi? ‹nsanl›¤›n<br />

sonunu getirebilecek yüzük nas›l yokedilecek?<br />

Karanl›klar Ülkesi<br />

Gösterim Tarihi: 30 Aral›k<br />

Underworld<br />

Yön: Len Wiseman<br />

Oyn: Kate Beckinsale, Scott<br />

Speedman, Shane Brolly,<br />

Michael Sheen<br />

Karanl›klar Ülkesi korku hikâyelerinin en çok kullan›lan iki<br />

figürü olan vampirler ve kurtadamlara farkl› bir yorum getiriyor.<br />

‹nsanlar için gerçekd›fl› hikâyelerin kahramanlar› olan<br />

vampirler ve kurt adamlar, tarihleri boyunca bir yandan kendilerini<br />

insanlar›n merakl› gözlerinden gizlerken di¤er yandan<br />

ise birbirleriyle k›yas›ya bir mücadele içindedirler. Savafl<br />

ancak bu ›rklardan birisi kal›ncaya kadar sürecektir.<br />

Vampir savaflç› olan Selene (Beckinsale) bir insan doktorun<br />

kurtadamlar taraf›ndan kaç›r›ld›¤›n› ö¤renir ve onu kurtarmaya<br />

çal›fl›r. Bu kovalamaca aras›nda Selene savafl›<br />

kaybetmeye bafllayan kurtadamlar›n yeni bir ›rk gelifltirdiklerini<br />

ö¤renir. Vampirlerle kurtadamlar›n melezi olan bu yarat›klar<br />

her iki ›rk›n zay›f yönlerinden ar›nd›r›lm›fl ve güçleriyle<br />

donat›lm›flt›r. Yeni kurtadamlar, sadece vampir ›rk› için de-<br />

¤il, bu amans›z savaflta birer piyondan baflka bir fley olmayan<br />

insanlar için de büyük bir tehlikedir.<br />

Zaman Ötesi<br />

Gösterim Tarihi: 30 Ocak 2004<br />

Üçka¤›tç›lar<br />

Gösterim Tarihi: 28 Aral›k<br />

(Matchstick Men)<br />

Yön: Ridley Scott<br />

Oyn: Nicolas Cage, Sam<br />

Rockwell, Alison Lohman,<br />

Bruce Altman, Bruce McGill<br />

Matchstick Men, küçük çapl› doland›r›c›l›k ifllerinde uzmanlaflm›fl<br />

Roy ve Frank'in hikâyesi. Doland›r›c›l›¤›n veteran›<br />

Roy ve onun korumas›ndaki Frank, son dönemde kendilerini<br />

promosyonlu ‘su filtre sistemleri’ satma ifline vermifltir.<br />

Araba, mücevher ve tatil gibi vaadlerle sat›fllarda patlama<br />

yaparlar ama bu hediyeler hiçbir zaman verilmeyecektir.<br />

Baflta küçük gibi görünen bu ifl, zamanla büyük kâr getiren<br />

bir ifle dönüflür. Bununla birlikte, Roy özel hayat›nda pek<br />

parlak bir dönem geçirmemektedir. Afl›r› bir agorafobiye<br />

sahiptir ve insan iliflkileri s›f›r denecek kadar azd›r. ‹çinde<br />

bulundu¤u durum onu psikoanalistten yard›m almaya zorlar.<br />

Bu terapi, onu umdu¤undan çok daha fazlas›na götürür.<br />

(Timeline)<br />

Yön: Richard Donner<br />

Oyn: Paul Walker, Frances O'Connor, Billy Connolly<br />

Amerikal› arkeoloji ö¤rencileri Fransa'da tarihi bir kalede kaz›<br />

çal›flmalar› sürdürmektedir. Kale, 1357 y›l›ndaki Fransa ve<br />

‹ngiltere aras›nda yap›lan büyük bir savafl›n meydana geldi-<br />

¤i yerdedir. Arkeolojik çal›flmalar›n bafl›nda olan Profesör<br />

Edward Johnston'un o¤lu Chris, arkadafl› Kate, profesörün<br />

asistan› Andre ve sessiz bir arkeolog François bulunmaktad›r.<br />

Sponsor firman›n kaz› çal›flmalar›na ilgisinde bir<br />

tuhafl›k hisseden profesör, firmay› ziyaret etmeye karar verdikten<br />

sonra ortadan kaybolur. Kendisinden haber alamayan<br />

o¤lu ve kaz› arkadafllar› sponsor firmada çal›flan bilim<br />

adam›ndan firman›n zaman yolculu¤u ile ilgili çal›flmalar›<br />

sonucu 1357 y›l›na dönülebildi¤ini, profesörün bu deneyimi<br />

yaflamak isteyip zaman yolculu¤u yapt›¤›n› ancak geri<br />

dönemedi¤ini ö¤renirler.


Master and Commander: Dünyan›n Uzak Ucu<br />

Gösterim tarihi: 28 Aral›k<br />

(Master and Commander: The Far Side of the World)<br />

Yön: Peter Weir<br />

Oyn: Russell Crowe, Paul Bettany, Richard Stroh, Billy Boy, James<br />

D'Arcy<br />

Napoleon Savafllar› s›ras›nda ‹ngiliz Deniz Kuvvetleri'nde bir<br />

yüzbafl› olan Kaptan ‘Lucky’ Jack Aubrey’in (Russell Crowe)<br />

gemisi HMS Surprise kendisinden daha güçlü bir düflman<br />

taraf›ndan sald›r›ya u¤rar. HMS Surprise oldukça büyük<br />

hasar al›r. Aubrey ço¤u yaral› mürettebat›n› kurtarmakla<br />

görevi aras›nda bir ikilem yaflar ve ganimetin pefline düfler.<br />

Bu görev ya onun flan›n›, flöhretini artt›racak ya da onu ve<br />

tayfalar›n› yok edecektir. Aubrey’in yolculu¤u Brezilya sahillerinden<br />

bafllay›p Cape Horn'un f›rt›nal› sular›ndan dünyan›n<br />

uzak ucundaki Galapagos adas›na kadar uzan›r. Master<br />

and Commander Galapagos adas›nda çekilen ilk film olma<br />

özelli¤ini tafl›yor.<br />

Okul<br />

Gösterim Tarihi: 9 Ocak 2004<br />

Yön: Taylan Biraderler<br />

Oyn: Burak Altay, Cem K›l›ç,<br />

Nehir Erdo¤an, Sinem Kobal,<br />

Berk Hakman, Deniz Akkaya<br />

S›r Dosyas› adl› fantastik korku dizisinin yarat›c›lar› Ya¤mur<br />

- Durul Taylan kardefllerin yönetti¤i film, Do¤u Yücel’in<br />

Hayalet Kitap adl› roman›ndan uyarlanm›fl. Filmin konusu<br />

flöyle: Okul dergisinin editörü Gökalp okulun en güzel k›z›<br />

Güldem’e afl›kt›r. Ona hikâyeler yazan ve bu hikâyeleri okulun<br />

çeflitli yerlerine b›rakarak kalbini kazanmaya çal›flan<br />

Gökalp, amac›na ulaflamaz ve ard›nda gizemli bir mektup<br />

b›rakarak intihar eder. Bir y›l sonra Gökalp’in ölüm y›ldönümünde<br />

gizemli olaylar bafl gösterir. Bu olaylardan sadece<br />

Güldem de¤il, onrun etraf›ndakiler de etkilenmektedir. Bir<br />

süre sonra Gökalp’in hayaletinin intihar›na neden olanlardan<br />

intikam ald›¤› ortaya ç›kar.<br />

Nemo: Kay›p Bal›k<br />

Bafllama Tarihi: 23 Ocak 2004<br />

(Finding Nemo)<br />

Yön: Andrew Stanton<br />

Seslendirenler: Albert Brooks, Ellen DeGeneres, Alexander Gould,<br />

Willem Dafoe, Brad Garrett, Geoffrey Rush, Eric Bana<br />

Oyuncak Hikâyesi, Bir Böce¤in Yaflam›, Sevimli Canavarlar<br />

gibi son y›llar›n be¤enilen animasyonlar›na imza atan<br />

Pixar Animation Studios’un yeni filmi. Finding Nemo (Kay›p<br />

Bal›k), bir baba ile o¤lunun hikâyesini anlat›yor. Tehlikelerle<br />

dolu bir dünyada yaflad›klar› için baba Marlin, mavi dünyaya<br />

karfl› yo¤un bir merak duyan o¤lu Nemo’yu kanatlar› alt›na<br />

alm›flt›r. Fakat günün birinde Nemo kaybolur Marlin,<br />

denizleri birbirine katma pahas›na o¤lunu bulmaya karar verir.<br />

Baba Marlin, yan›na iyi niyetli ama afl›r› unutkan bir bal›k<br />

olan Dory’yi alarak, o¤lunu bulmak için maceral› bir yolculu¤a<br />

ç›kar. Bu esnada, bir bal›k tank›na hapsedilen Nemo’nun<br />

da, güvenli bir flekilde evine dönebilmek için baz›<br />

planlar› vard›r. Daima nitelikli animasyonlara imza atan bir<br />

ekibin ürünü olan bu çal›flma, her zamanki gibi çocuklar› oldu¤u<br />

kadar büyüklerin de ilgisini çekecek bir çizgi film.<br />

Günahlar›n Bekçisi<br />

Gösterim Tarihi: 26 Aral›k<br />

(Sin Eater ya da The Order)<br />

Yön: Brian Helgeland<br />

Oyn: Heath Ledger, Shannyn<br />

Sossamon, Benno Fürmann,<br />

Mark Addy, Peter Weller<br />

Çözülemeyen seri cinayetleri araflt›ran dönek bir papaz<br />

(Ledger) asl›nda fleytan›n pefline düfltü¤ünü anlar. Papaz›n<br />

araflt›rmas› onu do¤rudan Günah Yiyiciye götürür... O bu eski<br />

ve gizemli inan›fl›n kilit kiflisidir. Ölümsüz Günah Yiyici asl›nda<br />

tanr›y› oynamaktad›r ve öbür dünyada affedilemeyecek<br />

günahlar›n›, canlar›n› vererek ödeyen ölümlülerden<br />

hayatlar›n› sat›n almaktad›r.<br />

37


Aflklar›n En Güzeli<br />

Deniz Seki<br />

fiahin Özer<br />

Deniz Seki geçmifle<br />

dalm›fl<br />

Deniz Seki, ‘cover’ bir albümle<br />

döndü aram›za. Seki;<br />

Sezen Aksu destekli ilk<br />

albümünden sonra, di¤er<br />

genç meslektafllar› gibi flark›<br />

yazma ifline de soyunmufl<br />

ve bu yazd›klar›yla<br />

ikinci ve üçüncü albümünü<br />

oluflturmufltu. Seki’nin yazd›¤›<br />

bütün flark›lar, genç<br />

dalgan›n di¤er bütün flark›lar›n<br />

ortalamas› gibiydi ve<br />

iz b›rakmadan ak›p gittiler.<br />

Belki bunun bilinciyle, Seki,<br />

bu son albümünü ‘geçmifl’e<br />

dalarak kurmufl. Çok da iyi<br />

etmifl. Pop tarihimizden seçilen<br />

10 flark›n›n tamam›,<br />

Murat Yeter’in büyük katk›lar›yla,<br />

2000’lerin hit’leri olacak<br />

gibi gözüküyor. Türk<br />

popunun bilirkiflilerinden<br />

Hakan Eren’in repertuvar<br />

dan›flmanl›¤›n› yapt›¤› albümde;<br />

Gökben, Gönül<br />

Akkor, Gönül Yazar, Banu<br />

ve di¤erlerinin söyledi¤i<br />

flark›lar, bu sefer de Seki’ye<br />

emanet edilmifl. Seki’nin<br />

Neriman Köksalvari<br />

bir edayla kapa¤a kuruldu-<br />

¤u albüm; tek bafl›na ‘cover’<br />

diye diretmenin bofluna<br />

oldu¤unu, baflarmak için bu<br />

flark›lar› ve o dönemi sevmek<br />

de gerekti¤ini söylemekte<br />

bize: 10<br />

38<br />

yerli albüm<br />

Tatl›sert 2<br />

Vega<br />

Universal<br />

Tek kelimeyle cazip<br />

Memleketteki pop ortalamas›n›n<br />

üzerinde (ya da d›fl›nda)<br />

ifllere imza atmay›<br />

kurulduklar› ilk günden beri<br />

kendine ifl edinmifl Vega,<br />

bir zaman önce piyasaya<br />

verilmifl Tatl›sert albümünü<br />

remix ile destekleyerek yeniden<br />

sundu. Bizde, bir albümü<br />

tamamlay›p piyasaya<br />

verdikten sonra; ne albümü<br />

yay›nlayan firma, ne de albümün<br />

as›l sahipleri bir daha<br />

bu konuda kafalar›n›<br />

yormaz. Oysa, bir albüm<br />

yapmak gibi çok zahmetli<br />

ve masrafl› bir ifle giriflmifl<br />

olanlar›n, bu albümü herkese<br />

ulaflt›rma konusunda ellerinden<br />

gelen gayreti göstermeleri<br />

gerekir. Bu da;<br />

türlü çeflitli yollarla, albümü<br />

ilk yay›nland›¤› halinden<br />

daha cazip k›l›klara sokmak<br />

ve müzikseverlerin<br />

dikkatini yeniden toplamaya<br />

gayret etmektir. Remixle<br />

desteklemek de bu yollardan<br />

biri. Tatl›sert zaten iyi<br />

bir albümdü. Bu Sabahlar›n<br />

Bir Anlam› Olmal›, Bihaber<br />

ve Desem de ‹nanma adl›<br />

flark›lar›n tam 7 mix’inin eklenmesi<br />

ile oluflturulmufl<br />

Tatl›sert 2, daha da cazip<br />

olmufl: 10<br />

Unutulmayan Türküler Arflivi<br />

Muzaffer Akgün<br />

Özmüziksan<br />

Birbirinden eflsiz tam<br />

10 türkü<br />

Neyse ki ‘geçmifle özlem’<br />

dalgas›n› herkes ‘cover’<br />

olarak anlam›yor. Popüler<br />

müzi¤imizin tarihini, plaklar<br />

üzerinden disklere transfer<br />

etme ifli uzun bir zaman<br />

yaln›zca Ada ve Kalan gibi<br />

‘farkl›’ firmalar›n ifli olmufltu.<br />

Ama sular giderek yükselince,<br />

hemen hemen herkes<br />

bu iflin k›ymetini anlar oldu.<br />

Bu firmalardan bir tanesi<br />

de Özmüziksan. Firma, bir<br />

seri albüm ile geçmiflin parlak<br />

anlar›n› disklere aktararak<br />

yay›nlamaya bafllad›.<br />

Bu disklerden biri de,<br />

geçmiflin dev seslerinden<br />

Muzaffer Akgün’e ait. Bu<br />

memleketin yetifltirdi¤i en<br />

güçlü seslerden biri olan<br />

Akgün’ün, hemen hemen<br />

ad›yla bütünleflmifl her türküsü<br />

var bu albümde.<br />

Baflta K›fllalar Doldu Bugün<br />

ve F›rat Kenar›nda<br />

Yüzen Kay›klar olmak üzere<br />

birbirinden eflsiz tam 16<br />

türkü... Dönemin dergilerinden<br />

foto¤raflar, kapaklar,<br />

gazino ilanlar› gibi zor bulunur<br />

her fley, albümün kapa-<br />

¤›nda yerini alm›fl. Dar›s›<br />

Nezahat Bayram, Ahmet<br />

Sezgin ve<br />

di¤erlerinin bafl›na:<br />

(Y›ld›zl›) 10.<br />

Bu Kadar Dilek<br />

Dilek<br />

MOD / ADS<br />

N. Deniz Yücel<br />

Güçlü bir ilk albüm<br />

Pop piyasas› için yeni ümitlerden<br />

biri Dilek. Bu Kadar<br />

Dilek adl› albümü k›sa bir<br />

süre önce yay›nlanan genç<br />

flark›c›n›n ola¤anüstü güçlü<br />

bir sesi var. Üstelik flark›lar›n›<br />

da kendisi yaz›yor. Asl›nda<br />

‘kendi flark›lar›n› yazmak’<br />

ço¤u zaman bir fley<br />

demek de¤il art›k. Bunun<br />

örnekleri çok etrafta. Herkesin<br />

yazabilece¤i flark›lar›<br />

yaz›p bir albüm yapm›flsan›z,<br />

zaten kimse dönüp de<br />

size bakm›yor flimdilerde.<br />

Ama Dilek’in flark›lar› öyle<br />

de¤il. Kimi flark›lar›n kimi<br />

bölümlerinde (ses olarak)<br />

Nilüfer ile büyük bir benzerlik<br />

gösteren Dilek, daha<br />

bu ilk albümüyle bile kal›c›<br />

bir yer edinecek gibi. Bunda,<br />

en az onun kadar, flark›lar›n<br />

alt yap›s›n› yaratm›fl<br />

isim olan Gürdal Karagöz’ün<br />

de pay› var. Karagöz,<br />

albümün genel yap›s›n›n<br />

çok d›fl›nda gibi gözüken<br />

Ajda Pekkan’›n ‘Gözünayd›n’›n›<br />

bile albümün<br />

ortak paydas›n›n içine dahil<br />

etmeyi baflarm›fl: 10


Murat Ersan<br />

Seriously Chilled<br />

Anne Dudley<br />

EMI/Kent<br />

Orkestra eflli¤inde film<br />

müzikleri<br />

Bir zamanlar Art Of Noise<br />

diye bir grup vard›. fiark›lar›n›<br />

severek dinlerdim. Zaman<br />

içinde ekip da¤›ld› ve<br />

herkes kendi kanatlar›yla<br />

uçtu. Anne Dudley iflte onlardan<br />

biri. Dudley onbefl<br />

y›ld›r televizyon ve sinema<br />

filmleri için müzikler yap›yor.<br />

Bunlar›n aras›nda The<br />

Crying Game, Pushing Tin<br />

ve TV dizisi Jeeeves and<br />

Wooster ilk akla gelenler.<br />

Hatta Dudley, 1998’de The<br />

Full Monty’nin müzikleriyle<br />

Oscar bile ald›. Dudley, bu<br />

albümde sinema ve TV için<br />

bestelenen klasikleflmifl<br />

eserleri, BBC Konser Orkestras›’n›n<br />

eflli¤inde yorumluyor.<br />

Bu eserler aras›nda<br />

Ryuichi Sakamoto’nun<br />

Merry Christmas Mr. Lawrence’›,<br />

Mark Snow’un The<br />

X-Files’›, John Barry‘nin<br />

Midnight Cowboy’u ilk öne<br />

ç›kanlar. Albümün en güzel<br />

çal›flmalar›ndan biri yine<br />

Dudley imzal› Variations<br />

On A Groove.<br />

Le Concert<br />

Emma Shapplin<br />

EMI/Kent Where We Live<br />

Çeflitli Sanatç›lar<br />

EMI/Kent<br />

Shapplin’den cyberneo-klasik<br />

denemesi<br />

Ülkemize gelerek bizleri<br />

mutlu eden de¤erli soprano,<br />

yeni albümüyle yeniden<br />

bizlerle. Yak›nda ayn› adl›<br />

DVD’yle gözlere de hitap<br />

edecek. Emma Shapplin,<br />

25, 26 ve 27 Ekim 1999 tarihlerinde<br />

‹srail’in Caesarea<br />

yöresinde verdi¤i bir dizi<br />

konserin kay›tlar›n› bu albümde<br />

toplam›fl. Asl›nda<br />

bu albümdeki çal›flmalara<br />

cyber-neo-klasik denmesi<br />

kan›mca çok daha do¤ru<br />

olacak. Çünkü bu konserler<br />

dizisi 60 müzisyen, 80 kiflilik<br />

koro ve bir rock üçlüsünden<br />

oluflan bir technoopera<br />

çal›flmas›yd›. Albümde<br />

Haendel’in eserlerini<br />

dinleyerek bir tür hidayete<br />

ermek mümkün. Aç›l›fl parças›<br />

Vedi, Maria’y› yak›nda<br />

Beyo¤lu sokaklar›nda dinlemeye<br />

bafllayabiliriz. Albümün<br />

neredeyse tamam› 14.<br />

yüzy›l ‹talyan müzi¤i üstüne<br />

kurulu. Sopranomuz albümün<br />

son flark›s› olan Discovering<br />

Yourself’te çok<br />

daha pop, hatta techno bir<br />

yorum kullanm›fl. San›r›m<br />

bu flark›, konser dahilinde<br />

de¤il, bonus olarak bulunuyor<br />

Le Concert adl› albümde.<br />

Silence Is Easy<br />

Starsailor<br />

EMI/Kent<br />

Rock’ta ‹ngiliz tarz›<br />

‹flte yine ülkemize gelip sevenleriyle<br />

buluflan bir grup<br />

daha: Starsailor. Yeni albümleri<br />

sevenlerini mutlu<br />

edecek gibi görünüyor. Albümün<br />

aç›l›fl parças› Music<br />

Was Saved tipik yap›s›yla<br />

albümün tamam› hakk›nda<br />

ipuçlar› veriyor. Onu<br />

izleyen di¤er flark› Fidelity<br />

ve üçüncü flark› Some Of<br />

Us ortalaman›n üstünde.<br />

Albümle ayn› ad› tafl›yan<br />

Silence is Easy grubun bildik<br />

çizgisini yine tutturdu-<br />

¤unu ortaya koyuyor. Ancak<br />

Telling Them tekdüze.<br />

Albümün averaj›n› düflürüyor.<br />

Shark Food ise grubun<br />

‹ngiliz’li¤ini tescil ediyor.<br />

Bu flark› duru yap›s› temiz<br />

düzenlemesiyle hemen<br />

America’n›n Horse With<br />

No Name’ini ça¤r›flt›r›yor.<br />

White Dove ise olmazsa olmaz<br />

bir Starsailor flark›s›.<br />

Born Again sa¤lam akustik<br />

yap›s›yla hayranlar› taraf›ndan<br />

en çok cover yap›lacak<br />

parça gibi duruyor. Özetle<br />

Starsailor’un Silence is<br />

Easy albümüyle belli bir<br />

düzeyi tutturdu¤u söylenebilir.<br />

yabanc› albüm<br />

Çevre bilinciyle bir<br />

araya geldiler<br />

Earthjustice adl› bir çevre<br />

koruma vakf›n›n yürüttü¤ü<br />

‘Temiz hava ve temiz su’<br />

kampanyas›n›n bir uzant›s›<br />

olan butoplama albümde<br />

birbirinden ünlü sanatç›lar<br />

yer al›yor. Albümün aç›l›fl›nda<br />

Norah Jones bir Horace<br />

Silver flark›s› olan Peace’i<br />

seslendiriyor. Ard›ndan<br />

Pops Staples’›n, Ry<br />

Cooder ile birlikte seslendirdi¤i<br />

I Shall Not Be Moved<br />

var. Daha sonra Los<br />

Lobos’tan Marvin Gaye<br />

klasi¤i What’s Going On<br />

ile Bob Dylan’›n 1971’de<br />

single olarak piyasaya sürdü¤ü<br />

Watching The River<br />

Flow adl› flarklar› dinliyoruz.<br />

Albümde ayr›ca Willie<br />

Nelson, The Neville Brothers,<br />

Karen Savoca, Moese<br />

Allison, Tina Turner,<br />

Robert Cray, John Hammond,<br />

Tom Waits gibi<br />

isimler arz-› endam ediyor.<br />

Kapan›fl parças›n›, ad›n›<br />

çok kiflinin hat›rlamad›¤›<br />

Captain Beefheart seslendiriyor.<br />

Tam da ondan beklenen<br />

bir yorumla telefonda<br />

söyledi¤i Happy Earthday<br />

flark›s› 35 saniye sürüyor.<br />

39


1. ‹stanbul: Hat›ralar ve fiehir<br />

Orhan Pamuk<br />

YKY<br />

2. Baflucumda Müzik<br />

Kürflat Baflar<br />

‹fl Kültür<br />

3. Bu ‹flte Bir Yaln›zl›k Var<br />

Tuna Kiremitçi<br />

Do¤an Kitap<br />

4. Git Kendini Çok Sevdirmeden<br />

Tuna Kiremitçi<br />

Do¤an Kitap<br />

5. Da Vinci fiifresi<br />

Dan Brown<br />

Alt›n Kitaplar<br />

6. Aflk›n Resmi<br />

Nora Roberts<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

7. Ferhantoloji<br />

Ferhan fiensoy<br />

YKY<br />

8. Mor<br />

‹nci Aral<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

9. Sürgündeki Prenses Süreyya<br />

Prenses Süreyya<br />

Kaknüs Yay›nlar›<br />

10.. Beyo¤lu Rapsodisi<br />

Ahmet Ümit<br />

Do¤an Kitap<br />

11. Janson Talimat›<br />

Robert Ludlum<br />

Remzi Kitabevi<br />

12. K›rd›¤›m›z Oyuncaklar<br />

Sunay Ak›n<br />

Ç›nar Yay›nlar›<br />

13. Domuz<br />

Refik Erduran<br />

Remzi Kitabevi<br />

14. Kurtlar ‹mparatorlu¤u<br />

Jean Christophe Grangé<br />

Do¤an Kitap<br />

15. K›z›l Tavflan<br />

Tom Clancy<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

40<br />

Türkiye /<br />

Edebiyat<br />

çok satan kitaplar<br />

Kaynak: Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m Ltd (22 Aral›k 2003 itibariyle)<br />

Türkiye /<br />

Edebiyat d›fl›<br />

1. Unutulanlar D›fl›nda Yeni Bir fiey Yok<br />

Osman Pamuko¤lu<br />

Harmoni<br />

2. Kimse Sormazsa Ben<br />

Sorar›m<br />

Ayfle Arman<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

3. Mor ‹ne¤in Ak›ll›s›<br />

Arman K›r›m<br />

Sistem Yay›nc›l›k<br />

4. Aflk, Seks ve Kad›nlara Dair<br />

Seda Kaya Güler<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

5. Ceo Olmaya Giden Yol<br />

Jeffrey J. Fox<br />

Alteo<br />

6. Yasemin’in Penceresi<br />

Yasemin Bozkurt<br />

An Yay›nc›l›k<br />

7. Babam O¤lum Torunum Emre Kongar<br />

Remzi Kitabevi<br />

8. Gayet Ciddiyim<br />

Gülse Birsel<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

9. Kültürün Gerçek Tan›¤› Güneydo¤u<br />

Azer Bortaçina<br />

Ekin Yaz›m Grubu<br />

10. Deli Düfl<br />

K›raç<br />

Nokta Yay›nlar›<br />

11. Ankara Cinayeti<br />

‹hsan Tombufl<br />

Bilgi Yay›nevi<br />

12. Ankara’da Irak Savafllar›<br />

Fikret Bila<br />

Ümit Yay›nlar›<br />

13. Al›flveriflkolik<br />

Sophie Kinsella<br />

‹nk›lap Kitabevi<br />

14. Tekeliyet (I-II)<br />

Yalç›n Küçük<br />

‹thaki Yay›nlar›<br />

15. Hayata Yön Veren Sözler<br />

Ak›n Al›c›<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

Türkiye /<br />

Çocuk ve ilk<br />

gençlik<br />

1. Beni Sak›n Unutma<br />

Federica de Cesco<br />

Epsilon Yay›nlar›<br />

2. Süper Çikolata<br />

Judy Blume<br />

Çitlembik Yay›nlar›<br />

3. Bilgi Yar›flmas›<br />

Yusuf Bitir - Suat Bilir<br />

Timafl Yay›nlar›<br />

4. Yeflil K›v›lc›m<br />

Lene Kaaberbol<br />

Do¤an Egmont<br />

5. Barbie Hayvanlar Ç›kartma Kitab›<br />

Fiona Munro<br />

Net Yay›nlar›<br />

6. Cad› Lili Korsanlarla<br />

Knister<br />

Epsilon Yay›nc›l›k<br />

7. Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldafll›¤›<br />

J.K. Rowling<br />

YKY<br />

8. Ayflegül Resim Dersinde<br />

Gilbert Delahaye<br />

Mars›k Yay›nlar›<br />

9. Bay Peabody’nin Elmalar›<br />

Madonna<br />

‹letiflim Yay›nlar›<br />

10. Anneannem Sihirbaz<br />

Muzaffer ‹zgü<br />

‹letiflim Yay›nlar›<br />

11. Kont ‹çin Buzlu Sinek fiurubu<br />

Geronimo Stilton<br />

Do¤an Egmont<br />

12. Çocuk Bilmeceleri<br />

Adnan Ersan<br />

Arkadafl<br />

13. Masal Evi<br />

Adnan Özyalç›ner - Sennur Sezer<br />

Alfa Yay›nc›l›k<br />

14. Çocuklar ‹çin Masallarla Satranç<br />

Ozan Çapan<br />

ODTÜ Yay›nlar›<br />

15. Neden Herkes Bana Karfl›<br />

Rosie Rushton<br />

Epsilon Yay›nc›l›k


ABD /<br />

Edebiyat<br />

1. The Da Vinci Code<br />

Dan Brown, Doubleday<br />

2. The Five People You Meet in Heaven<br />

Mitch Albom, Hyperion<br />

3. The Big Bad Wolf<br />

James Patterson, Little, Brown<br />

4. Trojan Odyssey<br />

Clive Cussler, Putnam<br />

5. The Dark Tower Volume 1-5,<br />

Stephen King, Viking and Donald M. Grant<br />

/ Scribner<br />

6. The Hornet’s Nest<br />

Jimmy Carter, Simon & Schuster<br />

7. Skipping Christmas<br />

John Grisham, Doubleday<br />

8. Shephards Abiding<br />

Jan Karon, Viking<br />

9. Bleachers<br />

John Grisham, Doubleday<br />

10. Blowfly<br />

Patricia Cornwell, Putnam<br />

ABD /<br />

Edebiyat d›fl›<br />

1. Who’s Looking Out for You<br />

Bill O'Reilly, Broadway<br />

2. Flyboys<br />

James Bradley, Little, Brown<br />

3. Dude, Where’s My Country<br />

Michael Moore, Warner<br />

4. Lies (And the Lying Liars Who Tell<br />

Them) Al Franken, Dutton<br />

5. A National Party No More<br />

Zell Miller, Stroud & Hall<br />

6. America 24/7<br />

Rick Smolan-David Elliot Cohen, DK<br />

Publishing<br />

7. Franklin and Winston<br />

Jon Meacham, Random House<br />

8. Lt. Over the Edge<br />

Lawrence Taylor - Steve Serby, HarperCollins<br />

9. Benjamin Franklin<br />

Walter Isaacson, Simon & Schuster<br />

10. A Short History of Nearly Everything<br />

Bill Bryson, Broadway<br />

Almanya /<br />

Edebiyat ‹ngiltere<br />

1. Harry Potter und der Orden des Phönix<br />

Joanne K. Rowling, Carlsen<br />

2. Der Schatten des Windes<br />

Carlos Ruiz Zafón, Insel<br />

3. Vor dem Frost<br />

Henning Mankell, Zsolnay<br />

4. Am Ende des Schweigens<br />

Charlotte Link, Blanvalet<br />

5. Elf Minuten<br />

Paulo Coelho, Diogenes<br />

6. Das Fest<br />

John Grisham, Heyne<br />

7. Monsieur Ibrahim und die Blumen<br />

des Koran,<br />

Eric-Emmanuel Schmitt, Ammann<br />

8. Wolfsmond<br />

Stephen King, Heyne<br />

9. Harry Potter und der Stein der Weisen<br />

J.K. Rowling, Carlsen<br />

10. Mitternachtsfalken<br />

Ken Follett, Lübbe<br />

Almanya /<br />

Edebiyat d›fl› Fransa<br />

1. Volle Deckung<br />

Mr. Bush, Michael Moore, Piper<br />

2. Stupid White Men<br />

Michael Moore, Piper<br />

3. Augenblick, verweile doch<br />

Boris Becker, C. Bertelsmann<br />

4. Zurück aus Afrika<br />

Corinne Hofmann, A1<br />

5. Johannes Paul II<br />

Andreas Englisch, Ullstein<br />

6. Am Beispiel meines Bruders<br />

Uwe Timm, Kiepenheuer & Witsch<br />

7. Was würde Jesus heute sagen<br />

Heiner Geißler, Rowohlt Berlin<br />

8. Querschüsse<br />

Michael Moore, Piper<br />

9. Die Schleife an Stalins Bart<br />

Erika Rieman, Hoffman und Campe<br />

10. Frau Thomas Mann, Das Leben der<br />

Katharina<br />

Inge Jens - Walter Jens, Pringsheim<br />

Kaynak: ABD (The New York Times), Almanya (Der Spiegel), ‹ngiltere (The Guardian), Fransa (Fnac) (20 Aral›k 2003 itibariyle)<br />

1. Eats, Shoots and Leaves<br />

Lynne Truss, Profile Books<br />

2. The King of Torts<br />

John Grisham, Arrow<br />

3. The Autobiography<br />

Martin Johnson, Headline<br />

4. Guinness World Records<br />

Guinness World Records Ltd.<br />

5. A Short History of Nearly Everything<br />

Bill Bryson, Random House<br />

6. Rags to Richie<br />

Shane Richie and Sue Crawford,<br />

Contender Books<br />

7. The Beano<br />

D. C. Thomson<br />

8. A Royal Duty<br />

Paul Burrell, Michael Joseph<br />

9. Schott's Food and Drink Miscellany<br />

Ben Schott, Bloomsbury<br />

10. World Cup 2003,<br />

Orion<br />

1. Harry Potter et l'Ordre du Phénix<br />

J.K. Rowling, Gallimard Jeunesse<br />

2. Les sarcophages du 6ème continent<br />

Juillard – Sente, Blake Et Mortimer<br />

3. De Gaulle, mon père<br />

Philippe de Gaulle - Michel Tauriac, Plon<br />

4. Sur les murs de la classe<br />

François Cavanna, Hoebeke<br />

5. Mémoires<br />

Farah Pahlavi, Xo<br />

6. Et vous, chat va<br />

Geluck, Casterman<br />

7. Joe Bar Team<br />

Debarre, Vents D'ouest<br />

8. La Terre vue du ciel<br />

Yann Arthus-Bertrand, La Martiniere Eds De<br />

9. Quid 2004<br />

Dominique Frémy - Michèle Frémy, Robert<br />

Laffont<br />

10. T'en veux t'en veux<br />

Van Linthout - Stibane – Didge, Casterman<br />

41


Bir yazars›n›z ama ayn› zamanda<br />

bambaflka bir kariyeriniz var...<br />

Asl›nda dahas› da var: Yani hem konferanslara<br />

kat›lan ve yo¤un faaliyetli bir<br />

bilim insan› oldu¤umu, hem de y›lda<br />

afla¤› yukar› iki bilimsel kitap yaz›p yay›mlad›¤›m›<br />

göze al›rsak, ve ayr›ca iki<br />

çocuk annesi oldu¤umu ve onlar› yetifltirme<br />

sorumlulu¤unu üstlendi¤imi,<br />

bir yandan yemek piflirip bir yandan<br />

onlarla birlikte e¤lendi¤imi, okumalar›n›<br />

ve di¤er faaliyetlerini izledi¤imi göz<br />

önünde tutarsak... Eh, o zaman birinin<br />

benim yerimde olmas› gerçekten çok<br />

zor! Ama biliyor musunuz, asl›nda daha<br />

zor olan fley, birisinin benim içimden<br />

gelen ve hissetti¤im fleyleri hissetmesi,<br />

fakat bunlar› ifade edememesi.<br />

Sadece zaman yoklu¤undan de¤il, yak›n<br />

çevresinin yaratabilece¤i engeller,<br />

zorluklar ve hatta s›n›rlamalar yüzünden.<br />

Ama benim için ne iyi ki bugün<br />

her fley de¤iflmifl durumda, çocuklar›m<br />

beni destekliyor ve yazd›¤›m eserlerle<br />

gurur duyuyorlar. Enerjimin en<br />

büyük bölümünü kapsayan, ülkemin<br />

D›fliflleri Bakanl›¤›’ndaki kariyerime gelince,<br />

san›r›m yazarl›k faaliyetim beni<br />

bir profesyonel olarak zay›flatm›yor,<br />

tam tersine, daha önce bende bulundu¤una<br />

hiç inanamad›¤›m enerji kaynaklar›yla<br />

besliyor. Hatta belki daha<br />

yararl› yap›yor, neden olmas›n? Örne-<br />

¤in, Yunanistan ve Türkiye’de küçük<br />

çocuklar›n gönüllerinde yetifltirip büyütmeye<br />

çal›flt›¤›m sevgiyle iki komflu<br />

halk›n anlaflmalar› için daha iyi bir gelecek<br />

haz›rl›yorum. E¤er çocuklar›m›z,<br />

yak›n geçmiflte çok sert olan ortak tarihlerinin<br />

içinden birbirlerini sevmeyi<br />

ö¤renirlerse, yar›n durum daha iyi olur<br />

42<br />

kitap<br />

Çok az kitap, çocuklar›n zekâs›na<br />

ve duygular›na sayg› gösteriyor<br />

Yunanl› diplomat ve yazar Fotini Tomai-Kostandopulu’nun çocuklar için yazd›¤›<br />

Mirto’nun Büyülü S›rr› bu ay Epsilon Yay›nc›l›k’tan ç›kt›. Kitaptan elde edilecek gelir,<br />

Sokak Çocuklar› Vakf›’na ba¤›fllanacak.<br />

Mirto’nun<br />

Büyülü S›rr›<br />

Fotini Tomai-<br />

Kostandopulu,<br />

Resimleyen: Dimitri<br />

Talaganis, Epsilon<br />

Yay›nc›l›k<br />

belki. Bunlar› flimdi benim size söylemem<br />

çok önemli, çünkü ben daha küçük<br />

bir çocukken, do¤du¤u ve çok<br />

sevdi¤i yerlerden kopar›lan, ‹stanbul’un<br />

önemli kad›n›, büyükannem Fotini’nin<br />

anlatt›¤› olumsuz deneyimleri<br />

ve bu hayattan gidinceye kadar içinde<br />

tafl›d›¤› ac› an›lar› dinlerdim. fiimdi bana<br />

bulutlar›n içinden bakt›¤›na ve bugün<br />

size söylediklerimi onaylad›¤›na<br />

eminim.<br />

Mirto’nun Büyülü S›rr› sizin ilk kitab›n›z<br />

m›?<br />

Hay›r, üçüncü kitab›m. Bundan önce,<br />

Tabak ve Baflka K›r›lacak Eflya adl›<br />

üç k›sa romandan oluflan bir derlemem<br />

Gülenay Börekçi<br />

ve Cennet Caddesi Kapal› adl› bir roman›m<br />

var. Ama bu, ilk çocuk kitab›m.<br />

Kitab› yazmaya nas›l karar verdiniz?<br />

Bir anne olarak çocuklar›ma okuduklar›mdan<br />

pek memnun de¤ildim. Çok az<br />

kitap çocuklar›n diline, zekâs›na ve<br />

duygular›na sayg› gösteriyordu. Sanki<br />

çocuklar da büyükler kadar fliddetli -<br />

hatta ben büyüklerden daha fliddetli<br />

diyorum- duygulanamazlar. Hayalim,<br />

çocuklar›n okuyaca¤› bir fley yazmakt›.<br />

Ne kadar zor oldu¤unu bilmiyordum.<br />

Belki de onun için denemeye cesaret<br />

ettim ve iflte ortaya gönlümün ve<br />

akl›m›n devam› olan bu masal ç›kt›.<br />

Kitap önce Yunanistan’da yay›mland›.<br />

fiimdi s›ra Türkiye’de.<br />

Çevirisi, çok sevdi¤im Leyla Umar’›n<br />

giriflimleriyle yap›ld›. Geliri, Sokak Çocuklar›<br />

Vakf›’na ba¤›fllanacak. fiu an<br />

befl dile daha çeviriliyor ve bu, s›n›r d›fl›nda<br />

yay›mlanan ilk bask› olacak. Bu,<br />

çok önemli bir fley.<br />

Gelecekte neler yapacaks›n›z? Bir<br />

çocuk kitab› daha yazacak m›s›n›z?<br />

Yazaca¤›m daha çok fley var ve beni<br />

hiçbir fley durduramaz, çünkü yazd›-<br />

¤›m zaman kendimi daha serbest hissediyorum.<br />

Düflüncelerimi ve duygular›m›<br />

çevremde bulunanlarla yazarak<br />

paylafl›yorum, bugüne kadar sadece<br />

kendi ülkemde, flimdi de sizlerle... Ayr›ca<br />

çocuklar için 2004 y›l›nda yurdumda<br />

olacak Olimpiyat Oyunlar› konulu<br />

üç masal planl›yorum. 8 ile 14 yafllar›<br />

aras› çocuklara hitap edecekler. Keflke<br />

bu kitaplar da Türkiye’nin gökyüzünü<br />

görebilseler, onlar da sizin çocuklar›n›z<br />

taraf›ndan okunsalar. Dile¤imizin<br />

daha güçlü olmas› için beraber temenni<br />

edelim mi?


Görsel Yolculuklar<br />

Ferit Edgü<br />

YKY, 213 sayfa<br />

Resimler ve sözler<br />

“Her imge bir kurgudur, gerçeklik de¤il...”<br />

Isodore’un bu sözü, Ferit Edgü’nün yeni kitab›n›n<br />

sonundaki, dünyaca ünlü ressamlar›n<br />

sözlerinden oluflan ‘Özet’ bölümünde yer al›yor.<br />

Edgü’nün, kitab›n ilk sayfas›nda yer alan<br />

girifl yaz›s›nda ise flöyle deniyor: “Bir sanat<br />

elefltirmeninin de¤il, bir yaz›n adam›n›n kaleminden<br />

ç›km›fl yaz›lar: Sergiler, y›ldönümleri,<br />

ne yaz›k ki ölümler dolay›s›yla, ama tümü resim<br />

sanat› üzerine.” Osman Hamdi’den Adnan<br />

Var›nca’ya, Yüksel Arslan’dan Tülay<br />

Tura Börütecene’ye Türk resminin pek çok<br />

önemli ismiyle ilgili yaz›larda, yazar›n genel<br />

olarak resimle ve yaflam› resimlemeyle ilgili izlenimlerini<br />

ve düflüncelerini okumak mümkün.<br />

Çeflitli koleksiyonlardan seçilmifl resimlerin de<br />

yer ald›¤› Görsel Yolculuklar okuyucuya ‘resim<br />

okuman›n’ ipuçlar›n› veriyor.<br />

Mistik Irmak<br />

Mistik Irmak (Mystic River)<br />

Dennis Lehane<br />

Çeviren: Utku ‹lban<br />

Coflkuno¤lu<br />

Bilge Kültür Sanat,<br />

496 sayfa<br />

Dave Boyle 25 y›l önce bir arabaya biner. Dört<br />

gün sonra en yak›nlar›yla bile dostlu¤unu sürdüremeyecek<br />

halde döner, çünkü gizemli bir<br />

biçimde de¤iflmifltir...<br />

Dennis Lehane, hikâyeyi, insan iliflkilerinin<br />

çarp›c› a¤› içinde ustaca ele al›yor. Okurlara<br />

salt bir gerilim roman› de¤il, ak›llardan kolay<br />

kolay ç›kmayan, psikolojik bir gerilim sunuyor.<br />

Elefltirmenler ‘karmafl›k, karanl›k ve duygusal<br />

bir dram’ diye nitelemifller.<br />

Henry James anlat›lar›<br />

Dostlar›m›z›n Dostlar›<br />

Çevirenler: Fatih Özgüven<br />

P›nar Kür<br />

Babil Kitapl›¤›<br />

Dost Kitabevi, 205 sayfa<br />

Amerikal› yazar Henry James’in<br />

eski evlere ve ac›l› aflklara ait hayaletleri<br />

bu kez, Buenos Aires’in<br />

efsanevî kütüphanecisi Jorge Luis<br />

Borges’in seçimiyle Babil Kitapl›-<br />

¤›’nda. Kitapta birbirinden farkl›<br />

dört anlat› yer al›yor. Yazd›¤› önsözde<br />

ilk öykü olan Sakl› Yaflam<br />

için flöyle diyor Jorge Luis Borges:<br />

“Sakl› Yaflam’da fantastik ve<br />

satirik öyküler, Stevenson ve Papini’nin<br />

çok sevdi¤i ve çokça ifllenmifl<br />

‘ikililik’ temas› ve dünyan›n<br />

görünür kurgular›n› bafltan sona<br />

kateden ola¤anüstü hiçliklere yöneltilmifl<br />

alay iç içe geçer.” Gerçekten<br />

de James’in ‹sviçre Alpleri’nde<br />

tatil yapmakta olan anlat›c›s›;<br />

Blanche Adney ile aralar›nda<br />

dönen bilmeceler, konuflan gözler,<br />

tav›r oluflturmayan al›flkanl›klar ve<br />

böylece oluflan tav›rlar eflli¤inde<br />

fantastik bir uçurumun kenar›na<br />

do¤ru sürüklüyor okuyucuyu. Clare<br />

Vawdrey ‘iki’ ayr› kifli mi? Peki<br />

ya her durum için ayr› bir k›yafeti<br />

ve her k›yafet için ayr› bir eti¤i olan<br />

Lord Mellifont hep izlenmeli mi?<br />

Fakat hep birlikte cevaplar› bula-<br />

Yarat›c› Mitoloji<br />

cakken -tabii e¤er varsa- patlayan<br />

f›rt›na diniyor ve Londra salonlar›n›n<br />

aranan isimleri teker teker dönüyorlar<br />

‘arand›klar›’ bu salonlara.<br />

Sonuç: Salonlar hep eskisi gibi.<br />

‹nanç fiövalyesi Owen Wigrave ve<br />

bonesindeki üç küçük siyah tüyle<br />

bir aflk hayaletine dönüflen hüzünlü<br />

kad›n›n öykülerini atlay›p, Borges’in<br />

kelimeleriyle ‘fantastik olmayan<br />

ama belki de James’in en iyi<br />

öyküsü denebilecek’ son öykümüze<br />

var›yoruz. Sab›rla arflivlenen bir<br />

intikam›n belirifli. Northmore’lar›n<br />

Alçal›fl› gerçekten de âniden oluyor,<br />

ama arkas›nda tabii ki bir adam›n<br />

tüm ömrü var.<br />

Kesin sonuç (ya da anafikir): Yeni<br />

Henry James çevirileri kesinlikle<br />

okunmal›!<br />

Kutlu¤han Soyubol<br />

(The Masks of God: Creative Mythology), Joseph Campbell,<br />

Çev: Kudret Emiro¤lu ‹mge Kitabevi, 709 sayfa<br />

Goethe, Wagner, Joyce gibi sanatç›lar›n, Schopenhauer,<br />

Nietzsche, Jung gibi bilimadam› ve düflünürlerin<br />

izinden gidilerek yaz›lm›fl bir kitap. Birey<br />

olma çabas›ndaki insan›n, kendini ve gerçe¤i aray›fl›<br />

s›ras›nda taklit edip yeniden üretebilece¤i mitolojiler<br />

üretmesi denebilecek bir serüveni dile getiriyor.<br />

43


44<br />

kitap<br />

En iyi yemek kitaplar›<br />

Hülya Ekfligil, bugüne kadar yay›mlanan ve yemek tarifi veren kitaplar içinde en be¤endiklerini yazd›.<br />

Gerek kapsaml› olufllar›, gerekse kolayca uygulanabilirliklerini esas alarak seçti¤i bu kitaplar›n her biri,<br />

ayn› zamanda sevdiklerine güzel bir hediye almak isteyenler için yol gösterici.<br />

Osmanl› Mutfa¤›<br />

Marianna Yerasimos<br />

Boyut Yay›nlar›<br />

207 sayfa<br />

Bu kitab›n en önemli özelliklerinden biri<br />

içerdi¤i 99 yemek tarifinin günümüze<br />

uyarlanm›fl, yap›lmas› mümkün k›l›nm›fl<br />

yemeklerden oluflmas›. Kitapta Osmanl›’n›n<br />

yeme al›flkanl›klar›ndan yüzy›llar<br />

boyu kullan›lan baharatlara kadar<br />

önemli bilgileri kapsayan yaz›lar, hangi<br />

yüzy›lda hangi yemeklerin yendi¤ine<br />

dair listeler de var. Örne¤in 16. yüzy›l›n<br />

çorba çeflitleri aras›nda tam 12 çeflit<br />

tavuk çorbas› yer al›yor. Bunlardan Bademli,<br />

Terbiyeli Tavuk Çorbas›, yazar›n<br />

kitaba aktard›¤› tariflerden. Etler bölümünde<br />

görüyoruz ki Osmanl› zaman›nda<br />

kuzu, koyun d›fl›nda tavus kuflundan<br />

güvercine pek çok farkl› hayvan›n<br />

eti yeniyor. Yerasimos aralar›ndan bugün<br />

yenen etleri seçerek tarif veriyor.<br />

15. ve 16. yüzy›lda tatl›-ekfli etlerin tercih<br />

edildi¤i Osmanl› mutfa¤›nda giderek<br />

baldan ar›nan et yemeklerinin 19.<br />

yüzy›la kadar direnen bir örne¤i de var<br />

kitapta. Tatl› Et, pekmezle pifliriliyor.<br />

Yüzy›llar Boyu Osmanl› Mutfa¤›’nda yazar›n›n<br />

favorisi olan; su yerine so¤an<br />

suyu, bal ve tereya¤› ile piflirilen Etsiz<br />

Pilav’dan, taze fasulye ile yap›lan Fasulye<br />

Mücveri’ne kadar yap›l›fl› son derece<br />

basit, ama sonucu da bir o kadar<br />

s›ra d›fl› ve leziz pek çok yemek var.<br />

Yerasimos’un sahibi oldu¤u Galeri Alfa’n›n<br />

zengin arflivinden kullan›lan gravürler<br />

ise çok farkl› bir görsellik sunuyor.<br />

Bu kitap Osmanl›’n›n lezzetlerine<br />

aç›lan en ilginç pencerelerden biri.<br />

Türk - Yunan<br />

Mutfa¤›<br />

Engin Ak›n,<br />

Mirsini Lambraki<br />

‹fl Kültür Yay›nlar›<br />

318 sayfa<br />

Ayn› Sofrada ‹ki Ülke, Türkiye ve Yunanistan’da,<br />

yeme-içme ifllerine gönül<br />

vermifl iki kad›n›n uzun süren çabalar›n›n<br />

sonucu yay›nlanan bir kitap. Aç›k<br />

Radyo’daki Tat Muhabbetleri adl› özgün<br />

radyo program› ile ‘tiryakilerini’ yaratan<br />

Engin Ak›n meslektafl› Mirsini<br />

Lambraki ile gastronomik bir konferans<br />

s›ras›nda tan›fl›yor. Lambraki ülkesinde<br />

birçok yemek kitab› yay›nlanan, bilinen<br />

bir isim. Mutfaklar›ndan taflan<br />

lezzetlerin, bir yün yuma¤› gibi birbirine<br />

doland›¤› iki ülke Türkiye ve Yunanistan.<br />

Bu gerçe¤e birçok kez tan›k<br />

olan Ak›n ile Lambraki ortak bir çal›flma<br />

yapmaya karar veriyorlar. Ve uzun<br />

ve zorlu bir çal›flman›n sonunda kitap<br />

ortaya ç›k›yor. Önce Yunanistan’da,<br />

Yunanca olarak, daha sonra da burada.<br />

Ak›n ve Lambraki’nin çok hay›rl› bir<br />

ifl yapt›klar›n› düflünüyorum. Kitapta<br />

yer yer metinlerle verilen bilgiler, yer<br />

yer tariflere eklenen birkaç sat›r, dostlu¤u<br />

ve düflmanl›¤› da art›k bu yemekler<br />

gibi iç içe girmifl olan iki ülkenin asl›nda<br />

birbirine ne kadar ‘yak›n durdu-<br />

¤unun’ benzersiz göstergeleri. ‹zmir<br />

Usulü Karnaval Katmeri’nin tarifini izleyen<br />

sayfada Rodos Usulü Katimeria’ya<br />

rastl›yorsunuz. Süt böre¤i Galatopia<br />

belli ki hemen yan›ndaki muhallebili<br />

Laz Böre¤i’nin arkadafl›! Sayfalar› çevirdikçe<br />

birbirinden ilginç lezzetler sizi<br />

okuman›n ötesinde mutfa¤a girmek<br />

için de heveslendiriyor.<br />

Çin Mutfa¤›ndan<br />

Seçmeler<br />

Neflet Eren<br />

‹nk›lâp Yay›nevi<br />

207 sayfa<br />

Nuri Eren Türkiye’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki<br />

ilk büyükelçisi. Hayat arkadafl›<br />

Neflet Eren ise diplomatik nedenlerle<br />

bulunduklar› ülkelerin mutfa¤›n›<br />

yak›ndan tan›maya özen gösteren,<br />

Türk mutfa¤› hakk›nda ‹ngilizce yay›nlanan<br />

baflar›l› kitaplar›n sahibi bir yemek<br />

tutkunu. Hal böyle olunca, Neflet<br />

Eren’in Pekin y›llar› da aflç›l›k okullar› ve<br />

lokanta mutfaklar› gibi Çin mutfa¤›n›n<br />

kalbinin att›¤› yerlerde geçiyor. Sonuçta<br />

ortaya ç›kan Çin Mutfa¤›ndan Seçmeler<br />

y›llar önce bas›ld›¤› haliyle piyasaya<br />

sunulan ‘ufak tefek’, iddias›z, hatta<br />

demode görünümlü bir yemek kitab›.<br />

Ama bu büyük mutfa¤› Türkçe’de tan›tan<br />

önemli bir kaynak olma özelli¤ine<br />

sahip. Yemek tariflerinin yan› s›ra Çin<br />

mutfa¤›nda kullan›lan araç gereçlere<br />

ve onlar›n kullan›m biçimlerine de yer<br />

veriyor. Genellikle çok malzemeli, detayl›<br />

yemeklerden oluflan tariflerin yer<br />

ald›¤› bir kitap bu. Ama sayesinde evde<br />

Pekin örde¤i yemek bile hayal olmaktan<br />

ç›k›yor. Turfluyla yap›lan çorbalar<br />

gibi ilginç ve basit yemekler de var.<br />

Mezeler, Salatalar, Turflular, Etler, Kümes<br />

Hayvanlar›, Deniz Mahsulleri, Pirinç<br />

ve Hamur ‹flleri ile Tatl›lar kitab›n<br />

ana bafll›klar›. Eren, yerde yürüyen, denizde<br />

yüzen ve gökte uçan her fleyi yediklerini<br />

iddia eden Çinliler’in bizce de<br />

yenilebilir tariflerini seçip ç›kararak,<br />

sevgiyle söz etti¤i bu mutfakla okuyucusu<br />

aras›nda ba¤ kurmay› baflar›yor.


Remix<br />

Lâle Apa,<br />

Bedriye Medina<br />

Apa Yay›nlar›<br />

348 sayfa<br />

Kendileri de çal›flan iki kad›n olan ve<br />

özellikle ifl yaflam›yla birleflen bir mutfak<br />

faaliyetinin insan› nas›l zorlayabildi¤ini<br />

bilen yay›nc› Lâle Apa ve Bedriye<br />

Medina birçok kad›n›n derdine deva<br />

olabilecek bir kitap yazd›lar. Amaçlar›<br />

sadece çal›flan kad›nlar için de¤il,<br />

mutfakta yenilik arayan herkes için yeni<br />

seçenekler yaratmakt›. Remix, ad›<br />

üstünde, var olanlar aras›ndan bir seçim<br />

yapan, ilginç olan tarifleri bir araya<br />

getiren bir çal›flma. Bat› kaynakl›<br />

tarifler a¤›rl›kta. 222 yemek tarifi içeren<br />

kitapta, örne¤in, biri karmafl›k ve<br />

zengin lezzetler, di¤eri basit ve pratik<br />

tarif arayanlar için olmak üzere iki ayr›<br />

bal kaba¤› çorbas› yer al›yor. Frittata,<br />

Salade Niçoise, Tai Usulü Çilav gibi<br />

‘yabanc›’ lezzetlere, yer yer Gamze’nin<br />

Hamsili Pilav›, Fahrünnisa Han›m’›n<br />

Domates Pilakisi gibi ‘yerel’ tatlar<br />

efllik ediyor. Bana en ilginç gelenler<br />

mutfa¤›m›zda ya kavrularak pilava<br />

konan ya da çorbas› yap›lan arpa flehriye<br />

ile yap›lan de¤iflik yemekler. Karidesli<br />

ve Yeflil Fasulyeli Arpa fiehriye,<br />

F›st›kl› ve Limonlu Arpa fiehriye, Limonlu<br />

ve Fesle¤enli Arpa fiehriye...<br />

Remix’in yeni bir fleyler sunmak amac›yla<br />

yaz›ld›¤›n›n göstergelerinden baz›lar›.<br />

Kitap için tek bir s›fat kullanacak<br />

olsayd›m o da ‘modern’ olurdu. Sponsorlar›ndan<br />

Sunset lokantas›n›n Sushi<br />

tariflerini verdi¤i kitapta Doluca da flarap<br />

türleri ile yer al›yor. Yemeklerin<br />

hangi tür flarapla yak›flacaklar›n›n belirtilmesi<br />

pek al›fl›k olmad›¤›m›z, ama<br />

çok yararl› bir uygulama. Foto¤raflar›n›<br />

Ahmet A¤ao¤lu’nun çekti¤i Remix’in<br />

plastik bir kapakla sat›fla sunulmas›<br />

ise yazarlar›n›n mutfa¤›n ne mene<br />

bir yer oldu¤unu iyi bildiklerini gösteriyor!<br />

Eskimeyen<br />

Tatlar<br />

Vehbi Koç<br />

Vakf› Yay›n›<br />

297 sayfa<br />

Hem saray mutfa¤›n›n günümüze kadar<br />

gelmifl lezzetlerinden baflar›l› bir<br />

seçim sunuyor hem de bu konudaki<br />

temel bilgileri aktar›yor. Divan Oteli taraf›ndan<br />

haz›rlanan kitapta önce önemli<br />

metinler ç›k›yor karfl›m›za. Bozkurt<br />

Güvenç’in yemek kültürümüzü anlatt›¤›<br />

yaz›y› Nezihe Araz’›n tatl›lar üzerine çal›flmas›<br />

izliyor. Yeme-içme gelene¤i<br />

Prof. Dr. Günay Kut’un kaleminden. Dr.<br />

Tu¤rul fiavkay’›n ise Türk mutfa¤› üzerine<br />

kapsaml› bir çal›flmas› var. Hem<br />

e¤lenceli hem de bilgilendirici yaz›lar.<br />

Yemek tarifleri ise ‘has Türk yeme¤i’<br />

olarak ne biliyorsak, onlara ait. Her yemek<br />

‘usulüne göre’ yap›lm›fl. Halis tereya¤l›<br />

pilavlar, bol flerbetli tatl›lar, ne<br />

ararsan›z var. Örne¤in Saray Usulü<br />

Past›rmal› Yumurta. Öyle past›rmalar›<br />

ateflte biraz çevirip üzerine yumurta k›r›vermekle<br />

past›rmal› yumurta yap›lmad›¤›n›<br />

görüyorsunuz. Bunun domatesi<br />

var, et suyu var... ve tabii sonuçta da<br />

taba¤›n›zda çok farkl› lezzette bir past›rmal›<br />

yumurta var! Terbiyeli Süt Kuzusu<br />

Kapamas› gibi hem piflirmesi hem<br />

de yemesi bir tören olan lezzetlerin yan›<br />

s›ra K›ymal› Mercimek gibi ‘halk tipi’<br />

bir yemekle karfl›laflmak da mümkün.<br />

Eskimeyen Tatlar mutfakla içli-d›fll› olmayanlar›n<br />

bile uygulay›p baflar›l› olabilece¤i<br />

tariflerle dolu. Hamsili Pilav gibi<br />

‘birileri yapsa da yesek’ diyece¤iniz<br />

bir yeme¤i bu kitaptaki tarifle piflirip, ald›¤›n›z<br />

sonuçla hem kendinizi hem de<br />

etraf›n›zdakileri flafl›rtabilirsiniz. Bu çal›flmada<br />

tek itiraz›m, tatl›lardaki fleker<br />

miktar›na. Tatl›larda her zaman, en az<br />

dörtte bir miktarda flekeri azaltarak -f›r›na<br />

giren tatl›lar hariç, f›r›nda piflen hamur<br />

ifllerinde malzemeyle oynamak<br />

tehlikelidir- tarifi uygulad›m. Sonuçta yine<br />

de ‘flekeri yerinde’ tatl›lar elde ettim.<br />

K›sa k›sa...<br />

Picasso’nun Sofras›/Ermine Herscher<br />

‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, 191 sayfa<br />

Sanatç›n›n hem sevdi¤i yemeklerin<br />

tariflerini, hem kendi foto¤raflar›n›<br />

hem de yeme-içme konusunda yaratt›¤›<br />

eserleri içeriyor. Görsel yönü<br />

a¤›r basan, yemek piflirmekten çok<br />

keyif için edinilecek birbir kitap.<br />

Klasik Frans›z Yemekleri/Le Cordon Bleu<br />

Dost Kitabevi, 160 sayfa<br />

Frans›z mutfa¤›n› hem teknik olarak<br />

hem de tarifleriyle ele al›yor. Bu ünlü<br />

mutfa¤› ö¤renmek aç›s›ndan ilginç.<br />

Yay›nevinin bir de Klasik ‹talyan Yemekleri<br />

kitab› var.<br />

Aflç›n›n El Kitab›/Ayd›n Y›lmaz<br />

Boyut Yay›n Grubu, 464 sayfa<br />

Kitapta hem bir mutfak kurman›n ve<br />

aflç› olman›n tüm gereklerinden söz<br />

ediliyor hem de ço¤unlu¤u Türk mutfa¤›ndan<br />

olmak üzere yüzlerce yeme¤in<br />

tarifi veriliyor. Türünün en iyilerinden.<br />

Osmanl› Mutfa¤›/Tu¤rul fiavkay<br />

fiekerbank Yay›n›, 292 sayfa<br />

Tu¤rul fiavkay sa¤l›¤›nda pek çok<br />

önemli kitaba katk›da bulunmufltu.<br />

fiekerbank için haz›rlad›¤› bu kitap<br />

ise bütünüyle ona ait. Onu izleyen<br />

Tatl› Kitab› da fiavkay’›n imzas›n› tafl›yor.<br />

Usta bir kalem ve engin bir bilgiden<br />

yararlanmak isteyen herkes<br />

mutlaka sahip olmal›.<br />

Türk Mutfak Sanat›/Necip Usta<br />

Remzi Kitabevi, 543 sayfa<br />

Türk Mutfa¤›’nda üstad kabul edilen<br />

isimlerden Necip Ertürk’ün ayn› yay›nevinden<br />

ç›kan bir de Türk Tatl› Sanat›<br />

kitab› var. ‹kisi de çok kapsaml›<br />

kitaplar. Gönül istiyor ki bu kadar<br />

önemli kifliliklerin kitaplar› biraz titizlenerek,<br />

iflin görsel yönüne özen<br />

gösterilerek bas›ls›n.<br />

Sultan Sofralar›/Stefanos Yerasimos<br />

Yap› Kredi Yay›nlar›, 146 sayfa<br />

15 ve 16. Yüzy›lda Osmanl› saray<br />

mutfa¤›ndan, fiirvani’ye ait el yazmalar›n›n<br />

derlenmesi ile oluflmufl ilginç<br />

bir çal›flma. Kitab›n ola¤anüstü<br />

hoflluktaki desenleri Belk›s Taflkeser<br />

imzal›.<br />

45


46<br />

s<br />

kitap<br />

Aile S›rlar›’n›n hikâyesi<br />

Afla¤›da, yazar Jonathan Franzen ile O dergisinin editörü, ‘dünyan›n en kalabal›k<br />

kitap kulübü’nün yöneticisi ve popüler bir TV program›n›n sunucusu olan Oprah<br />

Winfrey aras›nda ç›kan savafl›n en kritik anlar›n› ve yap›lan yorumlar› okuyacaks›n›z.<br />

Taraflardan biri, The New Yorker dergisi<br />

taraf›ndan 21. yüzy›l›n en parlak yirmi<br />

yazar›ndan biri seçilen ve The Corrections<br />

adl› roman› bu ay Aile S›rlar›<br />

ad›yla bizde de yay›nlanan Jonathan<br />

Franzen. Kitab›nda, her parças› ayr›<br />

bir âcil yard›m ça¤r›s› veren da¤›lm›fl<br />

bir ailenin hikâyesini anlat›yor. Aile S›rlar›,<br />

Amerikan edebiyat›n›n son zamanlardaki<br />

en iyi örneklerinden biri olmas›na<br />

ra¤men, bu özelli¤inden çok,<br />

yazar›n›n Oprah Winfrey’nin televizyon<br />

program›na kat›lmay› reddedifliyle<br />

gündeme geldi ve böylelikle malûm<br />

edebiyat-popüler kültür savafl›n› hararetlendirdi.<br />

Olaylar› k›saca özetleyelim: Jonathan<br />

Franzen 1996’da Harper’s dergisi için<br />

kaleme ald›¤› bir denemede, ‘Büyük<br />

Amerikan Roman›’ dedikleri fleyi yazma<br />

h›rs›ndan söz etmifl, hatta “Don<br />

DeLillo’nunkiler kadar iyi ama ayn› zamanda<br />

daha okunabilir bir roman...”<br />

demifl.<br />

As›l enteresan olan sonras›. Sözünü etti¤i<br />

roman, yani Aile S›rlar›, 2000’lerin<br />

bafl›nda yay›nland› ve bir anda medyadaki<br />

herkes bu romandan söz etmeye<br />

bafllad›. The New York Times’›n çok<br />

satanlar listesine ilk haftadan beflinci<br />

olarak girmek küçümsenmeyecek bir<br />

baflar›yd› flüphesiz. Kitap çok k›sa bir<br />

sürede 300 bin adet ‘hardcover’ satt›.<br />

(O tarihe kadar en çok satan edebî roman<br />

Dave Eggers’›n A Heartbreaking<br />

Work of Staggering Genius’›yd› ve<br />

‘sadece’ 200 bin adet satm›flt›.)<br />

‹flte Oprah Winfrey devreye tam bu<br />

noktada girdi. Her ay bir kitap seçerek<br />

yazar›n› program›na davet eden ‘Medya<br />

Kraliçesi’, bu kez Jonathan Franzen’a<br />

gitti. Ancak Aile S›rlar›’n›n tan›t›m›<br />

için tüm ülkeyi dolaflmakta olan<br />

Franzen, kendisiyle röportaj yapan her<br />

gazetecinin “Oprah’n›n sizi seçmesine<br />

ne diyorsunuz,” diye sormas›ndan fena<br />

halde s›k›lm›flt›: “Evet, Oprah Winfrey<br />

bazen hakikaten iyi kitaplar seçiyor.<br />

Ancak son zamanlarda öylesine<br />

berbat fleylere yer verdi ki, daveti beni<br />

pek o kadar sevindirmedi.” Röportaj›n<br />

sonunda Oprah’n›n çok zeki oldu¤unu<br />

ve bir savaflç› ruhu tafl›d›¤›n› filân eklemifl<br />

ama nafile! Teklifi reddetmeyi düflündü¤ünü<br />

aç›klamas› bile, yay›nc›s›<br />

Farrar, Straus & Giroux’nun bas›n sözcüsü<br />

Jeff Seroy’un söyledi¤ine göre,<br />

kitap için fazladan 680 bin siparifl almas›n›<br />

sa¤lad›. Sonuçta, Franzen’›n<br />

cebine Oprah sayesinde 2 milyon dolar<br />

daha girmifl oldu.<br />

Asl›nda Franzen talihsiz aç›klamala-<br />

r›n sonras›nda epey özür diledi, kitab›n›n<br />

orijinal ad›nda oldu¤u gibi ‘geçmiflin<br />

tashihini yapmaya’ çal›flt› ve bütün<br />

suçun kendisinde oldu¤unu, medyayla<br />

bafla ç›kabilecek kadar deneyimli say›lamayaca¤›n›<br />

söyledi, ama tabii bunlar›n<br />

pek yarar› olmad›, yani kimseyi asl›nda<br />

o kadar da kibirli ve kendini be-<br />

¤enmifl biri olmad›¤›na inand›ramad›.<br />

‘Bir k›s›m’ medyan›n gözünde yeteneklerinin<br />

ve çok iyi bir kitaba imza atm›fl<br />

olmas›n›n da hiçbir önemi kalmad›. ‘Kibirli’<br />

Jonathan Franzen ve ‘popüler’<br />

Oprah Winfrey bir anda birbirine z›t iki<br />

ucun simgesi haline geldi; bir yanda<br />

‘fildifli kulelerinden ç›kmayan’ seçkinciler,<br />

öte yanda ‘vasatla yetinen’ popüler<br />

kültür tutkunlar›... O dönemde neler yaz›l›p<br />

çizilmedi ki... Bir elefltirmen Franzen’a<br />

“Tek kiflilik Hamlet oynanmaz,”<br />

diye tavsiyede bulundu örne¤in. Bir<br />

yazar ajan›, “Martin Amis’in yazar<br />

ajanlar›na sald›rmas›ndan sonra ifllenmifl<br />

en feci edebî suç” sayd›¤› olay› yorumlad›¤›<br />

yaz›s›na “Birini intihar ederken<br />

seyretmeye bay›l›r›m,” diye bafllad›.<br />

Bir de flunu ekledi: “Franzen tüm<br />

bu gösteriyi, akla gelebilecek en aptalca<br />

sebepten dolay› yap›yor; ‘Ben edebîyim,<br />

Oprah de¤il’ demek için...”<br />

Nobel ödüllü Toni Morrison bile bu<br />

Oprah Winfrey Rekoru ‘egale edilen’ Dave Eggers Nobel ödüllü Toni Morrison Jonathan Franzen


Aile S›rlar› (The Corrections)<br />

Jonathan Frazen<br />

Çev: Füsun Doruker,<br />

Alt›n Kitaplar, 591 sayfa<br />

konuda yorum yapmaktan kaç›nmad›: “Frazen besbelli Oprah’n›n<br />

listesinin, tamamen program seyircilerinin zevkine<br />

göre seçildi¤ini zannediyor. Ayr›ca, ço¤unlu¤unu kad›nlar›n<br />

oluflturdu¤u bu seyirci kitlesinin yeterince zeki ya da entelektüel<br />

olmad›¤›n› düflünüyor.” Gene son dönemin gözde isimlerinden<br />

biri, Midwives’›n yazar› Chris Bohjalian ise, “Aile<br />

S›rlar› büyük bir kitap ama bence Franzen kendini oldu¤undan<br />

daha çok önemsiyor ve Toni Morrison, Joyce Carol<br />

Oates, Andre Dubus ya da benim kitaplar›mdan da iyi yazd›¤›na<br />

inan›yor,” dedi ve sözlerini, “Bu ülkede edebî olanla<br />

popüler olan aras›nda ciddi ayr›mlar bulundu¤una inanan bir<br />

kesim var, onlar, Soho’nun afla¤› kesimlerinde oturmayan<br />

Amerikal›lar’›n birer ‘moron’ oldu¤una inan›yor,” diye noktalad›.<br />

K›sacas› gerilim had safhaya ç›kt›. Görünüfle göre Bohjalian,<br />

Oprah’n›n korkusuz bir savunucusu: “Franzen’›n ki-<br />

tap kapa¤›na Oprah Kitap Kulübü logosu konulmas›na itiraz<br />

etmesini de anlam›yorum. Sonuçta bu Smirnoff logosu de¤il<br />

ki. Hem ayr›ca bu gezegende daha çok kitap okunmas› için<br />

kimse Oprah kadar çaba göstermemifltir.”<br />

Ard›ndan “Olup bitenler beni mutlu etmedi tabii ki,” diyen<br />

Franzen’›n ajan› Susan Golomb da birtak›m aç›klamalar<br />

yapt›: “Franzen hiçbir zaman o programa kat›lmak istemedi-<br />

¤ini söylemedi ki. Hatta program için d›fl çekimler yap›lm›flt›<br />

bile. Ancak onun seçici bir okuyucu kitlesi var ve kitab›n kapa¤›nda<br />

bir Oprah logosu bulunacak olmas›n›n entelektüel<br />

okuyucuyu so¤utaca¤›n› düflünmüfl olabilir.” Franzen’› destekleyenler<br />

de oldu flüphesiz. Washington’daki ba¤›ms›z bir<br />

kitabevi olan Politics and Prose’un sahiplerinden Carla Cohen<br />

‘iyi edebiyat’ denen fleyle Oprah’n›n program›n›n pek de<br />

örtüflmedi¤ini belirtti. Oprah’n›n bir dan›flman›ndan gelen<br />

aç›klamaysa fluydu: “San›r›m art›k bir FSG kitab› seçerken iki<br />

kere düflünece¤iz.” Sonuçta kraliçe özürlere ald›rmad›; teklifini<br />

geri çekerek ve her ay seçti¤i yazar için verdi¤i geleneksel<br />

akflam yeme¤i davetiyelerini iptal ederek gidiflata son<br />

noktay› koydu. Franzen bunu ‘beklenmedik bir flok’ diye niteledi<br />

ve Oprah’ya bir özür mektubu yollad› ama tabii herhangi<br />

bir cevap alamad›. Sonuç: Tantana birkaç ay içinde<br />

bitti, olaylar duruldu ve ayn› y›l içinde Franzen, Aile S›rlar›’yla<br />

10 bin dolarl›k National Book Award’un sahibi oldu.<br />

47


48<br />

s<br />

kitap<br />

Hat›ralar fliirde baflka bir fleye dönüflüyor<br />

‹lk fliir kitab› YKY’den ç›kan aktris Pelin Batu’yla fliir ve edebiyat üzerine konufltuk.<br />

Glass / Cam ad›n› tafl›yan kitapta Batu’nun ‹ngilizce yazd›¤› fliirler ve onlar›n Güven<br />

Turan, Nazmi A¤›l ve Zafer Ild›z taraf›ndan yap›lm›fl çevirileri yer al›yor.<br />

Bir flaire fliirleriyle ne anlatmak istedi¤ini<br />

sormak anlams›z. The Love<br />

Song of Mr. J. Alfred Prufrock'ta ne<br />

anlatt›¤› sorulunca, fliiri en bafltan,<br />

tekrar okuyan T.S. Eliot anekdotunu<br />

hat›rlat›yor bana. Size, neden fliir<br />

yazd›¤›n›z› soraca¤›m.<br />

Neden fliir yazd›¤›m› hiç düflünmedim,<br />

kendimi bildim bileli yaz›yorum. Düflündüklerimi,<br />

hissettiklerimi yazmay›nca,<br />

sanki hayat›mda bir boflluk olufluyor.<br />

Yaflayamad›¤›m fleyleri de yazarak<br />

yaflam›fl gibi oluyorum. Ama bu bir<br />

kaç›fl de¤il, hayat› alg›lay›fl biçimi. Öte<br />

yandan, fliir bir oyun gibi; zaman› k›rma,<br />

renkleri kar›flt›rma, soyutlaflt›rma,<br />

matlaflt›rma, saydamlaflt›rma oyunu ve<br />

ben bu oyunu seviyorum.<br />

‘Memory could be cruel,’ (Hat›ralar<br />

ac›t›c› olabilir) diyorsunuz bir fliirinizde.<br />

fiiir yazarken kendinize eziyet<br />

etti¤inizi düflündünüz mü hiç?<br />

Yazarken bazen huzursuz oluyorum<br />

ama bu daha çok yazmak eyleminin<br />

kendisiyle ilgili bir durum. Yazmaya<br />

bafllad›¤›m andan itibaren, beni düflündüren,<br />

dürtükleyen, hareket noktam<br />

olan o ‘özne’ veya ‘nesne’den<br />

uzaklaflm›fl oluyorum. Hat›ralar ac›t›c›<br />

olabilir, ama fliirde onlar baflka bir fleye<br />

dönüflüyorlar.<br />

‹ngiliz fliir gelene¤indeki gibi, bitti-<br />

¤inde bütün bir hikâyeyi 'canland›ran'<br />

fliirleriniz var. Bunlar, ayn› zamanda<br />

filmatik fleyler.<br />

Bu, okuyucunun ‘okumas›yla’ ilgili olabilir.<br />

fiiir tabii ki baz› ipuçlar› verir, yap›s›<br />

itibar›yla okuyucuyu yönlendirir.<br />

Ama gelifligüzel serpifltirilmifl kelimeler<br />

bile, uyand›rd›¤› ça¤r›fl›mlardan dolay›,<br />

film gibi okunabilir.<br />

Oyunculuk ve flairlik aras›nda, hayaldeki<br />

bir dünyay› görülebilir k›labilmek<br />

d›fl›nda benzerlik var m›?<br />

Oyunculuk, sizin de dedi¤iniz gibi, hayal<br />

dünyas›n› görsel olarak yans›tmak-<br />

t›r; fliir ise, kelimeleri kullanarak o dünyay›<br />

ka¤›da dökme ifli... Ama fliirde her<br />

okuyucunun kendi tarihi ve bak›fl› ‘o<br />

sunulan dünyayla’ birleflir ve böylece<br />

fliir, yaln›zca fliir olmaktan ç›kar, bambaflka<br />

bir ‘fley’ olur. fiiir, aktif bir biçimde<br />

görsellefltirilemedi¤i için, sinemada<br />

ya da tiyatroda oldu¤u gibi belirli bir<br />

bak›fl empoze etmez. Elbette görsel<br />

sanatlarda da farkl› ‘okumalara’ yer var<br />

ama bu, edebiyat›n sundu¤u esneklikle<br />

karfl›laflt›r›lamaz bile.<br />

Çevirilerde sizin de onay›n›z›n al›nd›-<br />

¤›n› söylemiflsiniz. Ama baz›lar›n›n<br />

çevirisi, orijinalinden farkl›. ‘Baptise<br />

me with your voice’ dizesinin ‘Sesin’<br />

haline gelmesi gibi. Niçin?<br />

Çevirilerde, orjinallerine olabildi¤ince<br />

sad›k kal›nd›. Ama baz› dize ya da kelimeler<br />

bire bir çevrilemiyor. Bu yüzden<br />

fliirin bütünlü¤ü, ritmi ve rengi göz<br />

önünde bulundurularak de¤ifliklikler<br />

yap›ld›. Bir çeviride, orijinale sad›k kal›nmas›<br />

önemli, ama bu, fliirselli¤in feda<br />

edilmesi pahas›na olmamal›. fiiir<br />

hiçbir zaman tam çevrilemez, gene de<br />

çok güzel çeviriler yap›labilir. Bu yüzden<br />

kitab›n ‘bilingual’ olmas› benim<br />

için çok önemli. Ama orijinaller olmasayd›,<br />

benim kitab›m olmazd›.<br />

Sevdi¤iniz flairler kimler?<br />

Herrick, Donne, Keats, Rimbaud,<br />

Thomas Hardy, Eliot, Moore, Rilke,<br />

Oktay Rifat, Ece Ayhan, Edip Cansever,<br />

Cemal Süreyya...<br />

Glass / Cam<br />

Glass / Cam,<br />

Pelin Batu, Çevirenler:<br />

Güven Turan, Nazmi<br />

A¤›l, Zafer Ild›z,<br />

Resimler: Pelin Batu,<br />

YKY, 113 sayfa.


Vazolar, duvar tabaklar›, fincanlar gibi kullan›m eflyas›yla ve<br />

duvar süslemelerinde kullan›lan ‹znik çinileri, iki giriflimci kad›n›n<br />

ortak çabas›yla bambaflka bir alanda yeniden hayat<br />

buluyor.<br />

An› Tasar›m’›n sahibi Nejla An›l ile ‹znik Yerel Gündem 21<br />

Genel Sekreteri Sevinç Öztürk, ‹znik’e sanat tarihindeki özel<br />

yerini kazand›ran çini sanat›n› canland›rmak için bir araya<br />

50<br />

tak› Haluk Kalafat<br />

‹znik çinileri tak›larda hayat buldu<br />

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun çini merkezi olan ‹znik’te üretilen çini,<br />

Süleyman Pafla Medresesi’nin restorasyonu çal›flmalar›n›n ard›ndan farkl› bir<br />

alanda de¤erlendiriliyor. ‘Harem Serisi’ ad› verilen tak› koleksiyonunda ‹znik<br />

çinisi kolye, bilezik, kol dü¤mesi gibi tak›larda kullan›l›yor.<br />

Foto¤raf:Uluç Özcü<br />

gelmifller. Çini sanat›n›n yaflat›lmas›n›n hepimizin sorumlulu-<br />

¤u oldu¤u inanc›yla ç›k›lan bu yolculuk, onlar› ‘Harem Serisi’<br />

olarak adland›r›lan bir koleksiyona ulaflt›rm›fl.<br />

Harem Serisi’nin yarat›lmas›na neden olan çal›flma, ‹znik’in<br />

ve Osmanl› tarihinin en önemli eserlerinden biri olan<br />

Süleyman Pafla Medresesi’nin restorasyon çal›flmalar›yla<br />

bafllam›fl. Süleyman Pafla Medresesi’nin önemi Osmanl› mi-


marisinin ilk örneklerinden biri olmas›ndan kaynaklan›yor. ‹znik,<br />

Osmanl› beyli¤inin ilk yerleflti¤i yer. Kentin fethediliflinden<br />

bir y›l sonra Orhan Gazi’nin o¤lu Süleyman fiah taraf›ndan<br />

1332 y›l›nda yapt›r›lan medrese, devletleflme yolundaki<br />

genç Osmanl› beyli¤inin ilk tafl yap›lar›ndan biri.<br />

ÜÇ ASIR SONRA CANLANDI<br />

Medrese, ortas› avlulu, 11 hücreden oluflan bir yap›. Osmanl›<br />

Mimarisinin önemli örneklerinden biri olan bu yap› ‹znik<br />

Yerel Gündem 21 ile Bülent Eczac›bafl›’n›n katk›lar›yla<br />

restore edildi. Restore edilen bina, art›k hem çiniciler çarfl›s›<br />

hem de e¤itim kurumu olarak hizmet görüyor. Yerel Gündem<br />

21 Giriflimi bu projeyle ‹znik’i ve çinicili¤i tüm dünyaya tan›tmay›<br />

amaçl›yor.<br />

17. Yüzy›l’da tamamen ortadan kalkan ve ard›nda pek az<br />

belge ve bilgi kalan ‹znik çinicili¤i, 19 y›l önce çini ustas›<br />

Faik K›r›ml›’n›n ‹znik’e gelmesiyle yeniden hayat bulmufltu.<br />

Bu y›llara kadar ‹znik çinicili¤i bir ölçüde Kütahya’da sürdürülüyordu.<br />

Eflref Ero¤lu ve Rasih Kocaman’›n Faik K›r›ml›<br />

ile iflbirli¤iyle çini denemeleri bafllad›. ‹znik’te çinicilik e¤itimi<br />

veren ustalar ve 1993 y›l›nda kurulan ‹znik E¤itim ve Ö¤retim<br />

Vakf›’n›n çal›flmalar›yla kentte yeni çini ustalar› yetiflti. Böylece<br />

‹znik çinicil¤inin yaklafl›k üç yüz y›l süren duraklama dönemi<br />

sona ermifl oldu.<br />

ELDE ÜRET‹L‹YOR<br />

‹znik’te Sevinç Öztürk’ün destek verdi¤i ‹znikli sanatç›lar,<br />

Nejla An›l’›n tasar›mlar›n› tümüyle elde üretiyor. Tak›larda<br />

kullan›lan desenler, tarihi ‹znik çini motiflerinden olufluyor.<br />

Tak› için üretilen çini örneklerinin gümüfl tasar›m› ise ayr›ca<br />

yap›l›yor.<br />

Medresede ise çeflitli illerden gelenlere çini dersleri veriliyor.<br />

E¤itim amac›yla 14. yüzy›lda kurulan Süleyman Pafla<br />

Medresesi bugün tekrar bir e¤itim kurumu olarak kullan›l›yor.<br />

Kuars, mücevher yap›m›nda da % 82 oran›nda kullan›lan<br />

ve yurdumuzda ‹znik çevresinden elde edilen yar› de¤erli bir<br />

maden. 925 ayar gümüfl kullan›larak üretilen tak›lar, çininin<br />

tenle temas›nda negatif enerjiyi yok edici özelli¤i nedeniyleyle<br />

de tercih ediliyor.<br />

Sevinç Öztürk (yanda) ve<br />

Nejla An›l (yukar›da)<br />

yapt›klar› tak›<br />

tasar›mlar›yla ‹znik çinileri<br />

için yeni bir kullan›m alan›<br />

yaratm›fllar.<br />

Tasar›m dünyas›na apayr› bir boyut getiren çiniler, ilk kez<br />

mobilya ve aksesuar olarak ç›k›yor karfl›m›za. Harem<br />

Serisi’ndeki kolye, yüzük, anahtarl›k, kol dü¤mesi, kravat i¤nesi<br />

gibi ürünlerin tümü, Osmanl› kad›n adlar›n› tafl›yor.<br />

Çinili ev dekorasyonu ve hediyelik ürünler olmak üzere iki<br />

alanda çal›flmalar›n› sürdüren An› Tasar›m’›n ‹znik çinili tak›lar›n›n<br />

d›fl›nda çini yumurtalar, çinili çerçeve ve kutularda<br />

çiniyle ahflab›n birleflti¤i ürünleri özel ve de¤erli hediye<br />

seçenekleri oluflturuyor.<br />

Çinicilik tümüyle el iflçili¤ine dayan›yor. Üretim<br />

kuars tozundan hamur elde<br />

edilmesiyle bafll›yor. Elde flekillendirilen<br />

hamur, tabla haline getiriliyor ve<br />

z›mparalan›yor. Sonras›nda çini sanatç›lar›<br />

taraf›ndan motif iflleniyor ve renklendiriliyor.<br />

51


52<br />

internet<br />

‹nternet kitapç›l›¤›nda yeni bir sayfa<br />

‹nternette kitap satan<br />

siteler aras›nda genifl<br />

içeri¤i ve h›z›yla dikkat<br />

çeken yenisayfa.com<br />

Türkiye Yay›nc›lar<br />

Birli¤i’nin ‹nternet Emek<br />

Ödülü’ne lay›k görüldü.<br />

‹nternet kullan›m›n›n dünyada yayg›nlaflmaya<br />

bafllad›¤› y›llarda, ticaretin<br />

gün gelip de ‘sanal’laflaca¤› akla gelmiyordu.<br />

1990’lar›n ortalar›nda sanal ticaret<br />

kavram› telâffuz edilmeye baflland›¤›nda<br />

amazon.com adl› bir firman›n<br />

ad› duyulmaya bafllad›. Amazon kitap<br />

sat›yordu. Amazon’un baflar›s› sayesinde,<br />

internet üzerinden sat›lmas›nda<br />

genel bir baflar› sa¤lanan ilk ürün<br />

kitap oldu. Daha sonra elektronik eflyadan<br />

sebze-meyveye kadar her fley online<br />

sat›lmaya baflland›.<br />

‹lk sanal kitapç›n›n gerçek bir kitabevi<br />

yoktu. Yani kitap satma ifline internetle<br />

bafllam›flt›. Amazon.com’un baflar›s›<br />

dünyan›n büyük kitabevlerini bu alana<br />

yöneltti. Türkiye’de de benzer bir geliflme<br />

yafland›. ‹nternette ticaret kitap sat›fl›yla<br />

bafllad› denebilir. 1999 y›l›nda<br />

online olan Pandora, ‹déefixe gibi kitap<br />

satan siteler, alan›n ilkleri oldular.<br />

Bir alan›n ilki olmak her zaman<br />

avantajd›r. Sektörün ilklerinden olma<br />

f›rsat›n› kaç›ran yenisayfa.com ise baflka<br />

bir avantaj› kulland›. T›pk› Barnes&Noble<br />

gibi yay›n dünyas›ndaki<br />

uzun y›llar›n birikimini yeni bir mecraya<br />

tafl›d›. Yenisayfa.com, internet üzerinden<br />

online al›flverifl yap›lan siteler aras›nda<br />

avantajl› bir konuma sahip. Çünkü<br />

yenisayfa.com yay›nc›l›k ve da¤›t›m<br />

dünyas›nda 10 y›ll›k bir tecrübeye sahip<br />

olan Yeni Çizgi Yay›n Da¤›t›m flirketinin<br />

internet ortam›ndaki uzant›s›.<br />

Yeni Çizgi Da¤›t›m flirketi 1993 y›l›nda<br />

Ömer Yenici ve Adnan Ademir ortakl›-<br />

¤›nda kurulmufltu.<br />

yenisayfa.com 2001 y›l›n›n fiubat<br />

ay›nda online oldu. Online olmas›ndan<br />

önce 20 ayl›k yo¤un bir haz›rl›k çal›flmas›n›n<br />

ard›ndan tamamlanan site,<br />

bugün yay›nlanan her kitab›, daha kitapç›<br />

raflar›na yerleflmeden, hatta bazen<br />

de bas›lmadan önce, veritaban›na<br />

(database) ekleyebilme h›z›na sahip.<br />

yenisayfa.com, yeni yay›nlar› günü<br />

gününe izleyerek okurlar›, sadece kitaplarla<br />

de¤il, yazarlarla ve di¤er ilgili<br />

konularla da buluflturmay› amaçl›yor.<br />

Türkiye için yeni bir alanda 2,5 y›l gibi<br />

k›sa bir sürede elde edilen bu baflar›,<br />

Türkiye Yay›nc›lar Birli¤i’nin verdi¤i<br />

ödülle geçti¤imiz ay belgelendi. Birlik<br />

yenisayfa.com’u ‘2003 ‹nternet Emek<br />

Ödülü’ne lây›k buldu. Ödül 10-19 Ekim<br />

tarihleri aras›nda yap›lan CNR Fuar<br />

Merkezi’nde düzenlenen 2. ‹stanbul<br />

Uluslararas› Kitap Fuar›’nda verildi.<br />

Avantaj› çok<br />

Yay›nc›lar Birli¤i ‹nternet Emek Ödülü’nü<br />

yenisayfa.com ad›na Adnan Ademir (solda) ald›.<br />

Online sat›fllarda çekici olan birkaç özellik var. Kitap, müzik ve DVD-VCD gibi ürünlerde detayl› bilgi, yorulmadan<br />

benzer ürünlere ulaflabilme ve en önemlisi indirim. yenisayfa.com’da kitaplarda yüzde 25’e varan<br />

indirimler oluyor. Kelepir adl› bölümde ise yüzde 50 indirimli kitaplar sat›l›yor. Bir baflka hizmet ise<br />

son ç›kan kitaplar ve en çok satan kitaplar listelerinin elinizin alt›nda olmas›. Benzer olarak kitaplar› türlerine<br />

göre ay›ran listeler de var. Tabii yenisayfa.com’un yay›nevi, kitap, yazar ve orijinal isim kriterlerine<br />

göre yap›labilen ‘arama’ seçene¤ini de unutmamak lâz›m. Yani arad›¤›n›z kitab› bulmak kolay. Sitenin en<br />

güzel özelliklerinden bir di¤eri ise yazarlara not b›rak›labilmesi. Üstelik kitaplar hakk›nda da yorum yazabiliyorsunuz.


Haz›rlayan: Ersin Tezcan<br />

Ünlü bir aktri- ‘<br />

stimiz<br />

‹laç bilimi<br />

‘<br />

“...Campbell” ‘<br />

(Top model)<br />

K›sa<br />

çizme<br />

‘<br />

‘ ‘‘<br />

‘<br />

Genifllik<br />

Topluluk,<br />

zümre<br />

Sulu fley<br />

kab›<br />

Anton<br />

Çehov’un bir<br />

oyunu<br />

‘<br />

Briçte bir<br />

terim<br />

Lisan<br />

‘<br />

17<br />

Bir onaylama<br />

sözü<br />

Anahtar sözcük:<br />

Zweig ‘<br />

roman›<br />

Otizm konulu<br />

film<br />

‘<br />

7<br />

Süreyya Duru‘<br />

filmi<br />

‹spanyol<br />

sevinci<br />

11<br />

‘<br />

‘<br />

“... Sam”<br />

(flark›c›)<br />

Rusça’da<br />

evet<br />

Sedir ‘<br />

“Evet .....”<br />

(‹smet Özel<br />

fliiri)<br />

Kapital,<br />

anamal<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

Karakterize<br />

etme<br />

Ünlü bir<br />

müzikal<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

ödüllü bulmaca<br />

‹skambilde ‘<br />

bir ka¤›t<br />

S›cakl›¤› ‘<br />

yüksek ya da<br />

Casus ‘‘<br />

Bilinç<br />

‘<br />

Amerikyum<br />

un simgesi<br />

düflük<br />

olmayan yer<br />

Nispet<br />

Vilayet<br />

1 18<br />

Yabanc› bir ‘<br />

haber ajans›<br />

O¤uzhan<br />

(.....) flair<br />

14<br />

‘ 15<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

Bir kürk<br />

hayvan›<br />

Y›rt›l›p<br />

aç›lma<br />

‘<br />

5<br />

“Burak ...”<br />

(flark›c›)<br />

Bir kufl<br />

‘<br />

2 13<br />

10<br />

“.... Marks” ‘<br />

(filozof, yazar)<br />

Baryumun<br />

simgesi<br />

Küçük<br />

ma¤ara<br />

‘<br />

“... E”(Sinan ‘<br />

Çetin filmi)<br />

Bir hitap<br />

“.... A¤ao¤lu”<br />

Uygun<br />

ünlemi<br />

3<br />

(yazar)<br />

‘<br />

Ali Özgentürk<br />

filmi<br />

‹sim<br />

durum, flart<br />

4 Bir makyaj ‘<br />

malzemesi<br />

Atefl durumuna<br />

geçme, tutuflma 6<br />

‹laç, çare<br />

‘<br />

Ünlü bir<br />

‹spanyol<br />

ressam<br />

Logos<br />

‘<br />

‹flaret için yere ‘<br />

dikilen çubuk<br />

12<br />

‹leri at›lm›fl, ‘<br />

ortaya ç›kar›lm›fl<br />

Tavlada bir<br />

say›<br />

‘<br />

16<br />

Hicap<br />

8<br />

‹lave<br />

9 ?<br />

‘<br />

Çevik<br />

‘<br />

‘<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18<br />

Bulmacam›zdaki anahtar sözcü¤ü bulup, yan›t›n› mercanada@mn.com.tr adresine gönderen ilk 7 hekimimize, EPS‹LON<br />

Yay›nevi taraf›ndan yay›na haz›rlanan bestseller dizisinin alt› kitab› <strong>Mustafa</strong> <strong>Nevzat</strong> ‹laç San. A.fi. taraf›ndan arma¤an<br />

edilecektir.<br />

Geçen ay›n kazananlar›:<br />

Dr. ‹lkay De¤erli - Ac›badem Hastanesi – Kad›köy, Dr. Elif<br />

Kaya - Bahçeflehir Sa¤l›k Oca¤› –‹stanbul, Dr. Bülent<br />

Topako¤lu – Fenerbahçe – ‹stanbul, Dr. Tamer Görgülü -<br />

‹fl Bankas› Kurum Hekimi – ‹stanbul, Dr. E. Yarser Turguç<br />

- K›z›lay Bursa T›p Merkezi, Dr. Erol Öztürk - Fatih Sa¤l›k<br />

Oca¤› – Bursa, Dr. Umran ‹fller - Defterdarl›k Hekimi –<br />

Bolu, Dr. Yasemin Cihan - Erciyes Üniversitesi – Kayseri,<br />

Dr. Mehmet Kocaman - Ça¤›rgan Sagl›k Oca¤› – Denizli,<br />

Dr. Gülçin Bozgan - ACS Merkezi - Bingöl<br />

Bir flairimiz ‘<br />

Godot’yu<br />

beklerken<br />

yazar›<br />

‘<br />

Kazancakis ‘<br />

roman›<br />

Bir soru<br />

eki<br />

‘ ‘ ‘‘<br />

fiarap, ‘<br />

içki<br />

“Aldatmak”<br />

yazar›<br />

Niflan,<br />

alâmet<br />

Ka¤›t<br />

oymac›l›¤›<br />

‹laç,<br />

çare<br />

‘<br />

Bir erkek<br />

flark›c›m›z<br />

“... Getz”<br />

(cazc›)<br />

Anahtar sözcük:<br />

‘<br />

‘<br />

Geçen say›n›n çözümü<br />

N S P C A A<br />

S A<br />

Z<br />

M U E L<br />

M I<br />

M<br />

‹ R S N N S A<br />

A H M E T<br />

‘<br />

‹ M O N A M U S U L<br />

E<br />

‘<br />

K<br />

M<br />

E<br />

O M E R A<br />

S T A N fi E B N E M<br />

‘ 1<br />

‹lhan Berk<br />

fliir kitab› G<br />

Asya’da bir ‘<br />

ülke<br />

Molibden<br />

(simge)<br />

Yat›r›m<br />

Bulut<br />

‘ ‘<br />

“... Y›lmaz”<br />

(flovmen)<br />

“Behiç...”<br />

(çizer)<br />

“...Yücel”<br />

(flair)<br />

‹talya’da<br />

bir<br />

yanarda¤<br />

Uzakl›k<br />

anlatan bir<br />

sözcük<br />

Eski<br />

Türkler’de<br />

hekime<br />

verilen ad<br />

12<br />

B E C K E T T Bir gazete<br />

yaz›s› türü<br />

3<br />

O R B A<br />

Su ‘<br />

Müslümanl›k<br />

M A<br />

Yemek, ‘<br />

yiyecek<br />

Göz T A A M<br />

Kal›tsal<br />

‘<br />

Madame<br />

Bovary’nin<br />

‹ ön ad›<br />

11<br />

5 Bir üniversite ‘<br />

(k›sa)<br />

E Y “...Karaca” M S<br />

(aktris)<br />

6<br />

A L<br />

‘<br />

Tasvip<br />

Bo¤a gürefli<br />

alan›<br />

Ekmek ‘<br />

Nazi Hücum<br />

‘<br />

Oyunda,<br />

k›tas›<br />

kumarda<br />

So¤urma,<br />

yenme<br />

8 A<br />

emme<br />

Bir iflteki<br />

‘<br />

yard›mc›<br />

Ü erkek Y A M A ‹sviçre nehri<br />

Cemal ‘<br />

10<br />

Gürsel’in<br />

T A N lakab› A G<br />

Varma, gelme<br />

2<br />

‘<br />

Yol, yöntem<br />

‹lk yapay A uydu<br />

K<br />

A<br />

A A<br />

‘<br />

Alkollü bir<br />

9<br />

içki<br />

Gülüt R<br />

T<br />

“...O¤uz” ‘<br />

(aktris)<br />

Kor tutma M E R arac›<br />

‘<br />

Otlar<br />

‹yi duyalan<br />

Kal›n ve kaba<br />

ses<br />

kumafl<br />

A L<br />

‘<br />

Bir soru<br />

sözü N E<br />

G E<br />

‘<br />

Maksim<br />

Gorki<br />

roman› A N A Meslek<br />

‘<br />

‹<br />

4<br />

fi<br />

‘ 7<br />

“...‹fligüzel<br />

(yazar)<br />

‘<br />

‘ ‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

Bir nota<br />

A L A T A L A<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘‘<br />

G A Z ‹ Y A fi A R G ‹ L<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

‘<br />

53


54<br />

satranç<br />

� DÜNYADAN HABERLER � SATRANÇ ÖZDEY‹fiLER‹<br />

4 Kasparov, Fritz’in X3D versiyonu<br />

ile New York’da 11-19<br />

Kas›m tarihlerinde 4 oyunluk<br />

bir maç yapt›. Birinci oyun berabere<br />

bitti. ‹kinci oyunda Kasparov<br />

hata yapt› ve kaybetti.<br />

Üçüncü oyunda Kasparov oyunu bafltan sona kontrol<br />

ederek oynad›, bilgisayara hiç flans vermedi ve oyunu kazand›.<br />

Dördüncü oyun berabere bitince, Kasparov maçtan<br />

175 bin dolar ald›. Kazansayd› 2 yüz bin, kaybetseydi<br />

150 bin alacakt›. Uzmanlara göre X3D sanal gerçek yaz›l›m›<br />

ve Alman yap›m› X3D Fritz yaz›l›m› kombinezonu bilgisayar<br />

sa¤lam bir GM kadar iyi satranç oynuyor. X3D<br />

Fritz gibi satranç programlar› her pozisyona bakabilir ve<br />

gelece¤i mümkün oldu¤u kadar araflt›rarak en iyi hamleyi<br />

de¤erlendirebilir. Intel dörtlü Xeon 2.8 GHz üzerinde çal›flan<br />

X3D Fritz gibi bir güç santral› yirmi kat ileriyi görebilir,<br />

saniyede dört milyon hamleyi araflt›rabilir. Tipik bir oyun<br />

ortas› pozisyonunda bir taraf için 20 olas› hamle olabilir.<br />

Sonra di¤er taraf›n 20, sonra di¤er taraf›n 20... Olas›l›klar<br />

h›zla yüz milyonlara ç›kar. Tabii bu hamlelerden ço¤u iyi<br />

hamle de¤ildir, onun için X3D Fritz'in zeka program› en iyi<br />

hamleleri arar ve onlar üzerine odaklan›r.<br />

1 SATRANÇ ANEKDOTLARI<br />

4 George Koltanowksi satranç tahtas›na bakmadan ayn›<br />

anda 34 kifliye karfl› körleme satranç oynay›p yenerek<br />

dünya rekoru k›rd›.(1937) Koltanowksi öldükten sonra<br />

The New York Times’da flu haber ç›kt›: Bay Koltanowksi’nin<br />

kar›s› Leah hiçbir zaman satranç oynamay› ö¤renemedi.<br />

Leah ço¤u zaman kocas›n›n bakkaldan eve ekmek<br />

getirmeyi unuttu¤unu söylerdi.<br />

4 Trotsky Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda vaktinin ço¤unu<br />

Viyana’da Café Central da satranç oynayarak geçirirdi.<br />

Tan›d›klar› onu basit, zarars›z, hatta biraz patetik bulurlard›.<br />

1917 Mart ay›nda Avusturya D›fliflleri Bakan› Rusya’da<br />

ihtilal oldu¤u haberini ald›¤›nda “Rusya ihtilallerin<br />

oldu¤u bir ülke de¤il,” diye flüpheyle homurdand›. “Ayr›ca<br />

Rusya da kim ihtilal yapacak? Café Central’dan Herr<br />

Trotsky mi?” demiflti.<br />

4 Robert James Fischer (1943- ) 15 yafl›nda GM unvan›n›<br />

kazand›. 1972’de Boris Spassky’i yenerek dünya<br />

flampiyonu oldu. Oynad›¤› bütün U.S. turnuvalar›n› kazand›.<br />

Ola¤anüstü bir haf›zas› vard›, hiç konuflmad›¤› bir<br />

lisandaki birkaç dakikal›k diyaloglar› ezberleyebilirdi.<br />

“Satranç güzel bir metrestir. “<br />

BENT LARSEN<br />

“Satranç hayat›n minyatürüdür.”<br />

KASPAROV<br />

“Satranç iradelerin s›nav›d›r.”<br />

PAUL KERES<br />

“Satranç mant›k ilmini dile getiren bir sanatt›r.”<br />

MIKHAEL BOTV‹NN‹K<br />

“Satranç için hayat›n yeteri kadar uzun olmad›¤› söylenir,<br />

fakat bu satranc›n de¤il, hayat›n hatas›d›r.”<br />

IRVING CHERNEV<br />

"Bir hatan›n bir bölümü her zaman do¤rudur."<br />

TARTAKOVER<br />

"Satrançdaki piflmanl›k gibi piflmanl›k yoktur."<br />

H.G.WELLS<br />

"Rakibinin adamlar›n› feda etmek her zaman daha iyidir."<br />

TARTAKOVER<br />

"Hücumun ilk prensibi: Rakibin geliflmesine izin verme!"<br />

FINE<br />

"‹zole piyon satranç tahtas›n›n her taraf›na hüzün yayar."<br />

TARTAKOVER<br />

“‹yi bir hamle gördü¤ün zaman bekle, daha iyisini ara."<br />

EM. LASKER<br />

� AYIN ‹LG‹NÇ OYUNU<br />

4 Kasparov,G (2830) - X3D FRITZ [D45]<br />

X3D Match New York USA (3), 16.11.2003<br />

1.Af3 Af6 2.c4 e6<br />

3.Ac3 d5 4.d4 c6<br />

5.e3 a6 6.c5 Abd7<br />

7.b4 a5 8.b5 e5<br />

9.Va4 Vc7 10.Fa3<br />

e4 11.Ad2 Fe7<br />

12.b6 Vd8 13.h3 0-0<br />

14.Ab3 Fd6 15.Kb1<br />

Fe7 16.Axa5 Ab8<br />

17.Fb4 Vd7 18.Kb2<br />

Ve6 19.Vd1 Afd7 20.a3 Vh6 21.Ab3 Fh4 22.Vd2 Af6<br />

23.fid1 Fe6 24.fic1 Kd8 25.Kc2 Abd7 26.fib2 Af8 27.a4<br />

Ag6 28.a5 Ae7 29.a6 bxa6 30.Aa5 Kdb8 31.g3 Fg5<br />

32.Fg2 Vg6 33.fia1 fih8 34.Aa2 Fd7 35.Fc3 Ae8 36.Ab4<br />

fig8 37.Kb1 Fc8 38.Ka2 Fh6 39.Ff1 Ve6 40.Vd1 Af6<br />

41.Va4 Fb7 42.Axb7 Kxb7 43.Axa6 Vd7 44.Vc2 fih8<br />

45.Kb3 1-0<br />

Haz›rlayan: Cem Pekün


�<br />

KOÇ (21 Mart-20 Nisan)<br />

Y›l›n ilk yar›s› sizin için zorlay›c›<br />

bask›lar olsa bile yenileyici<br />

olacak. Baz› al›flkanl›klardan kurtulmak<br />

için uygun f›rsatlarla karfl›laflacaks›n›z.<br />

Sorumluluk bilincinizin yükselmesine<br />

neden olabilecek olaylarla karfl›laflabilirsiniz.<br />

Evlilik, ortakl›k, yeni giriflimler<br />

ve yaflant›n›zda de¤ifltirmek istedi-<br />

¤iniz ne varsa bütün bunlar› gerçeklefltirece¤iniz<br />

bir dönem olacak.<br />

�<br />

BO⁄A (21 Nisan-21 May›s)<br />

Bu y›l sizin için hem zorlay›c›<br />

hem de kazanç sa¤layabilece¤iniz<br />

bir y›l olacak. Kariyer<br />

ve sosyal statünüzü yükseltmek için<br />

konsantre olabilirsiniz. 3-5 May›s günleri<br />

do¤mufl olanlar May›s ay›ndan itibaren<br />

24-26 Nisan günleri do¤anlar da<br />

Ekim ve Kas›m aylar›ndan itibaren, bu<br />

y›l de¤iflimlerini bilinçli olarak gerçeklefltirecekleri<br />

olaylarla karfl›laflacaklar.<br />

�<br />

‹K‹ZLER (22 May›s-21 Haziran)<br />

Sizin için 2004 y›l› kökü de¤ifliklikler<br />

yapabilece¤iniz bir<br />

y›l olacak. Mart, Nisan ve May›s aylar›<br />

son derece hareketli geçecek ve yaflam›n›z›<br />

de¤ifltiren olaylarla karfl›laflacaks›n›z.<br />

Baz› olaylar duygular›n›z›n derinleflmesine<br />

neden olabilir. ‹liflkilerinizle<br />

ilgili duygu ve düflünceleriniz de¤ifliyor.<br />

Sürprizlerden etkilenebilirsiniz.<br />

�<br />

YENGEÇ (22 Haziran-23 Temmuz)<br />

Büyük deneyimler y›l› olacak.<br />

Karfl›n›za ilginç f›rsatlar ç›kacak<br />

ve bunlar› gerçeklefltirmek<br />

için çok çal›flacaks›n›z. Bu sene kendinize<br />

yeni hedefler belirleyebilir ve sizi<br />

rahats›z eden ne varsa bunlardan kurtulmak<br />

için harekete geçebilirsiniz. Zaman<br />

zaman biraz sert duygular içine<br />

girebilirsiniz.<br />

56<br />

Yasemin Boran’la gökyüzü<br />

2004, hemen her burcun insan› için köklü de¤iflimler y›l›. Bunlar,<br />

duygusal hayattan ifl hayat›na, sosyal iliflkilerden sa¤l›¤a kadar<br />

genifl bir yelpazede seyreden de¤iflimler olacak. Ancak ‘de¤iflim’<br />

sözcü¤ünden korkmaya hiç gerek yok; astrolojik yorumlara kulak<br />

verecek olursan›z hayat›n›z›n olumlu yönde etkilenmesi mümkün.<br />

� �<br />

ASLAN (24 Temmuz-23 A¤ustos)<br />

Kendinizi yenilemek için güçlü<br />

arzular duyacaks›n›z. Hayal<br />

gücünüzü kayg›lanmak yerine yarat›c›<br />

alanlara yöneltecek olursan›z, hem<br />

kazanç, hem de baflar› sa¤layabilirsiniz.<br />

Baz› kay›plar karfl›s›nda çok telâfl<br />

etmeyin. Çünkü ard›ndan kendinizi yenileyece¤iniz<br />

ve aflama gerçeklefltirebilece¤iniz<br />

f›rsatlar ç›kacak.<br />

�<br />

BAfiAK (24 A¤ustos-23 Eylül)<br />

Hayat›n›z sürpriz biçimde de-<br />

¤ifliyor. ‹lginç f›rsatlar ve de-<br />

¤iflimin yaratt›¤› gerilim, hareketli<br />

bir y›l geçirmenize neden olacak.<br />

‹çinde bulundu¤unuz flartlar› de¤ifltirmeniz<br />

için sizi zorlayacak olaylarla karfl›laflabilirsiniz.<br />

Hayat› ve bugüne kadar<br />

yapt›klar›n›z› sorgularken fazla derinleflmemeye<br />

çal›fl›n. Nisan - May›s dönemi<br />

harcamalar›n›za özen göstermeniz<br />

gerekiyor.<br />

�<br />

TERAZ‹ (24 Eylül-23 Ekim)<br />

Hedefinize ulaflmak için çok<br />

çal›flaca¤›n›z bir y›l olacak.<br />

Sizi zorlayan kifliler ve olaylar karfl›s›nda<br />

direnç göstermeyi baflaracak ve sab›rl›<br />

davranarak isteklerinize ulaflacaks›n›z.<br />

Ocak ay›ndaki geriliminiz sizi isteksiz<br />

yapabilir. Seyahate ç›karak ve<br />

aç›k havada yürüyüfller yaparak bu dönemi<br />

geçirebilirsiniz.<br />

�<br />

AKREP (24 Ekim-22 Kas›m)<br />

Baflar›l› çal›flmalar yapabilece¤iniz<br />

bir y›l olacak. Sahip<br />

oldu¤unuz de¤erlerin fark›na varacaks›n›z.<br />

Duygular›n›z ve düflünceleriniz,<br />

meydana gelen sürpriz olaylar sonucunda<br />

de¤ifliyor. Alg›laman›z art›yor ve<br />

içinde bulundu¤unuz koflullar anlam<br />

kazan›yor. Bu y›l yat›r›ma yönelik f›rsatlarla<br />

karfl›laflabilirsiniz.<br />

YAY (23 Kas›m-21 Aral›k)<br />

De¤iflim rüzgarlar› sizin için<br />

bu y›l kuvvetli esecek. Hayat›n›za<br />

yeni bir yön verebilir, duygu ve<br />

düflüncelerinizi de¤ifltirebilirsiniz. Hatta<br />

d›fl görünümünüzü dahi de¤ifltirebilir,<br />

bambaflka konularla ilgilenmeye bafllayabilirsiniz.<br />

May›s-Haziran döneminde<br />

duygusal bir derinleflme içine girerek<br />

iliflkileri ve bugüne kadar yapt›klar›n›z›<br />

sorgulayabilirsiniz.<br />

�<br />

O⁄LAK (22 Aral›k-20 Ocak)<br />

Ocak ay›ndan itibaren büyük<br />

beklentiler içinde bulunabilir,<br />

büyük hedefler belirleyebilirsiniz. Mart<br />

ay›nda karfl›n›za ç›kan f›rsatlar› anlayacak<br />

ve de¤erlendirmeyi baflaracaks›n›z.<br />

Üzerinizde bask› yaratan durumlar,<br />

sizin aflama yapman›za yard›mc› olacak.<br />

Sosyal statünüzü yükseltmek isteyeceksiniz.<br />

Yeni tan›flt›¤›n›z kiflilerin<br />

yard›mlar›n› alabilirsiniz.<br />

�<br />

KOVA (21 Ocak-19 fiubat)<br />

Hayat›n›z› yeniden düzenlemek<br />

için gerekli haz›rl›klar›<br />

yapmaya bafllad›¤›n›z bir sürece giriyorsunuz.<br />

Endifle yaratan kuruntular›n›zdan<br />

s›yr›l›p dikkatinizi yarat›c›l›k gerektiren<br />

alanlara yöneltirseniz baflar›l›<br />

olacaks›n›z. Mart ay›nda karamsar ve<br />

kuruntulu bir tutum içine girerek iliflkilerinizi<br />

sarsmaktan kaç›n›n.<br />

�<br />

BALIK (20 fiubat-20 Mart)<br />

Duygular›n›z›n derinlerine<br />

inebilece¤iniz ve hayat›n anlam›n›,<br />

içinde bulundu¤unuz koflullar›<br />

sorgulaca¤›n›z bir dönemdesiniz. Yaflant›n›zda<br />

önemli de¤ifliklikler yapman›z›<br />

gerektiren olaylarla karfl›laflabilirsiniz.<br />

Büyük bir direnç ve kararl›l›k göstererek<br />

zor koflullar› kendiniz için f›rsata<br />

dönüfltürebilirsiniz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!