0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
(1937) de, inşa dili “uygunsuz” (4) bulunup yerini “herkesin anlayacağı sade bir dil”e<br />
(2) bırakmıştır. Şiirler ise, yazarın önsözüne göre “eski basmanın aynidir. Edebî<br />
kıymetten hali olmıyan birkaç beyti olan bu şiirleri büsbütün kaldırmayı faydasız<br />
buldum” (4). Ne var ki, yeni harflerin kullanılmasıyla birlikte gündeme gelen çevriyazı<br />
sorunu, kendini bu şiirlerde bulduğumuz birçok hatada göstermektedir (çevriyazı ve<br />
çeviri hatalarına, yeni harflerle yayımlanmış Tıflî hikâyelerinden Hançerli Hanım<br />
[Hâdise]’de ve 1001 Direk Batakhanesi’nde de rastlarız). Bunun dışında, Hançerli<br />
Hanım Hikâyesi’ne “adres” (40) ve “salon” (54) gibi Fransızca kökenli bazı yeni<br />
sözcüklerin girmiş olması da göze çarpar. Hikâyenin son versiyonu olan Hançerli<br />
Hanım (Hâdise)’de (1957) ise, eski dilin son kalıntısı olan şiirler de büyük ölçüde<br />
ortadan kalkmıştır. Ayrıca bu versiyon, “Öldürecekti Süleyman beyi!” (43) cümlesiyle<br />
Tıflî hikâyelerinde karşımıza çıkan ilk ve tek devrik cümleyi de beğenimize<br />
sunmaktadır.<br />
20. yüzyıl yapıtlarının kurgusunda dikkat çeken bir diğer öğe, daha eski<br />
aşamaların yapıtlarına renk katan ancak olay örgüsüne doğrudan tesir etmeyen birçok<br />
bölümün atlanmasıdır. Bu dönemde, birçok yapıt, neredeyse tümüyle ana olay örgüsüne<br />
odaklanan bir kurgu anlayışı sergilemektedir. Örneğin, Süleyman’ın Kamer’i ormandan<br />
kurtardıktan sonra kıza arada yaşanan olayları anlatışı, Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nde<br />
tüm ayrıntılarıyla aktarılırken Hançerli Hanım’da “zavallı Kamer’in çekdiği ‘azâb ve<br />
işkenceyi, ormana ne sûretle atıldıgını, kayıkcılardan nasıl haber aldıgını, kendisini nasıl<br />
kurtardıgını bütün tafsîlâtıyla anlatdı” (49) sözleriyle özetlenir. Hançerli Hanım<br />
(Hâdise)’de ise, Süleyman’ın dalkavuklarla ilk meyhaneye gidişinden konağını satışına<br />
kadarki kısım burada atlanmıştır (11). Aynı biçimde, Hürmüz’ün Kamer’e işkence ve<br />
kızı kayıkçılara teslim ettirdiği sahne de Hâdise versiyonunda bulunmaz ve burada<br />
84