0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“Tıflî Efendi Hikâyesi”dir (1875). “[G]ûyâ yılan kovalamış” (21), “şeytân gelüb<br />
kendüden ders alur” (27), “çok ag yırtmış” (79) ve “bin vartadan kurtulmuş” (80) gibi<br />
deyimler, “Tıflî Efendi Hikâyesi”yle “Hikâyet” arasındaki dilsel benzerliğin birer<br />
göstergesidir. Hem “Tıflî Efendi Hikâyesi”, hem de “Tayyârzâde Hikâyesi”, birkaç<br />
beyitlik az sayıda basit şiir de barındırır. Ayrıca, özellikle “Tıflî Efendi Hikâyesi”nde,<br />
“Hikâyet” dahil hiçbir diğer Tıflî hikâyesinde görmediğimiz ölçüde argo ve kaba dilden<br />
yararlanılmaktadır. Anlatıcıdan, Tıflî’siz bir meclisin “bir poka geçmez” (4) olduğunu<br />
öğreniriz. Beş Boynuz, Tıflî’ye “oglan pezevengi” diye hitap eder. Bektaş, “beni ne<br />
zemân sikdirdin ben sana ne zamân sikildim” (36) sözleriyle Tıflî’nin kendisi<br />
hakkındaki sözlerine sitem eder. Kara Mustafa’nın genci görmek için padişah<br />
huzurundan ayrılırken uydurduğu sancı hakkında ise anlatıcının yorumu şudur: “Aga’yı<br />
sancu tutmış meğer ol vakitde siki kalkmışdır meşhûr celebinin dahi yalıda otururken<br />
götünün kenârı seğirmiş ol sancunın aslı ol imiş” (86-87). Bu tarz küfürlü ve argo<br />
ifadelerin sözlü halk diline yakınlığı ortadadır.<br />
“Tıflî Efendi Hikâyesi” ve “Tayyârzâde Hikâyesi”, Tıflî hikâyeleri arasında<br />
harekeli yazılmış olan yegâne hikâyelerdir. Bunu da, yazılıdan çok sözlü yapıtlara alışık<br />
bir hedef kitleye okuma kolaylığı sağlama çabasına bağlayabiliriz.<br />
Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nin (1851-52) yukarıda sayılan hikâyelerden belki de<br />
en büyük farkı, kullanılan dilde yatmaktadır. Hasan Kavruk’un belirttiği gibi, “Eski Türk<br />
Edebiyatında itibar görüp beğenilen, bir san’at olarak kabul edilen [düzyazı biçimi ve<br />
yapıtları,] ağır, ağdalı, Arapça, Farsça kelimelerle ve terkiplerle süslü inşa, ve bu inşa ile<br />
meydana getirilen mensur eserlerdir” (7). Bu tarz bir dilde, Ian Watt’ın “Gerçekçilik ve<br />
Romansal Biçim” adlı makalesine göre, “sözcükler ile nesneler arasındaki bağlantıdan<br />
çok, retoriğin betimleme ve eyleme ekleyebileceği güzelliklere önem” verilmektedir<br />
75