0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

ve verilmeyecektir. İkinci aşama ise tüm 19. yüzyıl hurufat yapıtlarını kapsar ve hem ön kapak adı hem de metin başlığı gibi bilgilerin standart olarak verildiği, ancak bunların ne derecede örtüşmesi gerektiği konusunda henüz bir konsensüsün oluşmadığı bir dönemi yansıtır. Bu devrenin bazı kapak adlarında, hikâye adının yanı sıra alıcının ilgisini çekeceği umulan bazı diğer bilgiler de verilir. Üçüncü ve son aşama ise, kapak adı ve metin başlığının genelde aynı olduğu ve ad dışındaki bilgilerin kapakta bundan ayrı olarak verildiği bir dönemi yansıtır. Osmanlı yayıncılığının 1860’dan sonra yeni bir döneme girdiğine ve bu dönemde hem basılan yapıtların sayısında, hem de genel olarak yayıncılık alanında büyük bir ilerleme görüldüğüne yukarıda değinmiştik. Bu gelişim, Tıflî hikâyelerinin arka kapaklarındaki ticarî bilgilere de yansımaktadır. Yayın tarihi 1860’tan önceye düşen hiçbir Tıflî hikâyesinde ticarî bir bilgiye rastlamayız. 19. yüzyılda bu tarihten sonra basılmış beş yapıtın dördünde ise bu tarz bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerden biri, yapıtların arka kapaklarında bulduğumuz fiyatlardır. “Tayyârzâde Hikâyesi” ve “Tıflî Efendi Hikâyesi”ni içeren yapıt, “beş gurûş”a satılmaktadır. Hikâye-i Cevrî Çelebi’nin fiyatı, iki kuruştur. İki Birâderler Hikâyesi “40 pâre”ye, Meşhûr Tıflî Efendi ile Kanlı Bektâş’ın Hikâyesi ise “60 pâre”ye satılmaktadır. Bu dönemde basılmış yapıtlardan sadece Hikâye-i Tayyârzâde, fiyat konusunda bir bilgi vermemektedir. “Tayyârzâde Hikâyesi” ve “Tıflî Efendi Hikâyesi”ni içeren yapıtın arka kapağında, fiyat dışında yapıtın satın alınabileceği yerler de sayılır. Böylece, yapıtı “Sultân Mehemmed’de musallâ taşı başında Hüseyin Aga sergisinde”, “Sultân Bâyezîd’de kazancılar karşusında kitâb sergisinde”, “Dîvân Yolı’nda tönbekîci Celîl Aga’nın dükkânında”, “Bagçe Kapusı’nda tönbekîci Hasan Aga’nın dükkânında” ve 65

“Yeni Câmi‘i havlîsinde sergilerde” elde edebileceğimizi öğreniriz. Bu bilgiler, kitap satışının ya da en azından kitap satışındaki bilinçli örgütlenmenin artmakta olduğunun iyi göstergeleridir. 20. yüzyıla gelindiğinde, birçok yapıtın arka kapağında sadece yapıtın kendisinin değil, aynı kitabevi tarafından satılan birçok diğer yapıtın ad ve fiyatlarını da buluruz. Böyle listelere sahip olan yapıtlar, Hançerli Hanım, Tayyârzâde ve Bin Bir Direk Batakhânesi ve Hançerli hanım Hikâyesi’dir. Bu yapıtlarla birlikte hikâyelerin ticarî pazarlamasında en ileri aşamaya gelinmiştir. Dolayısıyla hikâyelerin, içerdikleri ticarî bilgiler açısından, 1860 yılı öncesi, 1860 yılından 19. yüzyılın sonuna kadar ve 20. yüzyıl olarak sayabileceğimiz üç aşamadan geçmiş olduğu görülmektedir. Farklı Tıflî hikâyelerinin sayfa sayılarına, sayfa boyutlarına ve sözcük sayılarına dönecek olursak, hikâyeler arasında birçok açıdan gözlemleyebildiğimiz üç aşamalı bölünmenin burada da söz konusu olduğunu görürüz. “Hikâyet”in bulunduğu yazma toplam 47 varaktan oluşmaktadır ve yapıtın ilk 37 sayfası (1a-19a) “Hikâyet”-i Hâce Sa‘îd, son 56 sayfası (19b-47a) ise “Hikâyet” tarafından doldurulmaktadır. “Hikâyet”in sözcük sayısı, 11.300 civarındadır. “Hikâyet”, elimizdeki tek yazma yapıt olduğundan dolayı sayfa boyutları karşılaştırma değeri taşımamaktadır. Litografya Tıflî hikâyeleri, Hançerli Hikâye-i Garîbesi, Letâ’ifnâme, “Tayyârzâde Hikâyesi” ve “Tıflî Efendi Hikâyesi”dir. Bunların son ikisi, aynı yapıtta bulunmaktadır ve ilki, ikincinin kenarına kaydedilmiştir. Yapıtların sayfa boyutları, bu sırayla 13.5x20 cm, 13x20.5cm ve 11.2x17 cm’dir. Hikâye metinlerinin kaydedildiği alanlar, 9.5x16cm, 7.5x16.5 cm, 7x11 cm ve son yapıtta kenardaki hikâyenin bittiği sayfadan sonra 9.5x16 cm’dir. Hikâyelerin sayfa sayısı 112, 153, 94 ve 67’dir. Sözcük sayıları ise 17.000, 23.000, 9.300 ve 6.000 civarındadır. Gördüğümüz gibi, litografya 66

ve verilmeyecektir. İkinci aşama ise tüm 19. yüzyıl hurufat yapıtlarını kapsar ve hem ön<br />

kapak adı hem de metin başlığı gibi bilgilerin standart olarak verildiği, ancak bunların ne<br />

derecede örtüşmesi gerektiği konusunda henüz bir konsensüsün oluşmadığı bir dönemi<br />

yansıtır. Bu devrenin bazı kapak adlarında, hikâye adının yanı sıra alıcının ilgisini<br />

çekeceği umulan bazı diğer bilgiler de verilir. Üçüncü ve son aşama ise, kapak adı ve<br />

metin başlığının genelde aynı olduğu ve ad dışındaki bilgilerin kapakta bundan ayrı<br />

olarak verildiği bir dönemi yansıtır.<br />

Osmanlı yayıncılığının 1860’dan sonra yeni bir döneme girdiğine ve bu dönemde<br />

hem basılan yapıtların sayısında, hem de genel olarak yayıncılık alanında büyük bir<br />

ilerleme görüldüğüne yukarıda değinmiştik. Bu gelişim, Tıflî hikâyelerinin arka<br />

kapaklarındaki ticarî bilgilere de yansımaktadır.<br />

Yayın tarihi 1860’tan önceye düşen hiçbir Tıflî hikâyesinde ticarî bir bilgiye<br />

rastlamayız. 19. yüzyılda bu tarihten sonra basılmış beş yapıtın dördünde ise bu tarz<br />

bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerden biri, yapıtların arka kapaklarında bulduğumuz<br />

fiyatlardır. “Tayyârzâde Hikâyesi” ve “Tıflî Efendi Hikâyesi”ni içeren yapıt, “beş<br />

gurûş”a satılmaktadır. Hikâye-i Cevrî Çelebi’nin fiyatı, iki kuruştur. İki Birâderler<br />

Hikâyesi “40 pâre”ye, Meşhûr Tıflî Efendi ile Kanlı Bektâş’ın Hikâyesi ise “60 pâre”ye<br />

satılmaktadır. Bu dönemde basılmış yapıtlardan sadece Hikâye-i Tayyârzâde, fiyat<br />

konusunda bir bilgi vermemektedir.<br />

“Tayyârzâde Hikâyesi” ve “Tıflî Efendi Hikâyesi”ni içeren yapıtın arka<br />

kapağında, fiyat dışında yapıtın satın alınabileceği yerler de sayılır. Böylece, yapıtı<br />

“Sultân Mehemmed’de musallâ taşı başında Hüseyin Aga sergisinde”, “Sultân<br />

Bâyezîd’de kazancılar karşusında kitâb sergisinde”, “Dîvân Yolı’nda tönbekîci Celîl<br />

Aga’nın dükkânında”, “Bagçe Kapusı’nda tönbekîci Hasan Aga’nın dükkânında” ve<br />

65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!