0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tıflî Ahmet Çelebi’nin bir meddah olarak ün kazandığını yukarıda görmüştük.<br />
Bu ve başka nedenlerden dolayı birçok araştırmacı, Tıflî hikâyelerini birer meddah<br />
hikâyesi ya da meddah geleneğinin bir uzantısı olarak görmüştür. Pertev Naili Boratav’a<br />
göre bu hikâyelerin “hepsinde meddah hikâyelerinin üslûbunu, edasını, mevzuunu<br />
buluruz” (“İlk Romanlarımız” 312). Ona göre, “bu hikâyeler son asır İstanbul meddah<br />
hikâyelerinin kitaba geçmiş ilk şekilleridir; İstanbul meddahları bunları örnek alarak<br />
hikâyelerini kurmuşlardır” (Halk Hikâyeleri ve… 122). Dolayısıyla, hem yazılı Tıflî<br />
hikâyelerinin temelini sözlü meddah geleneğinde yaşayan hikâyelerin oluşturduğu, hem<br />
de yazılı hikâyelerin yine sözlü olarak gerçekleşen bir aktarımın temelini oluşturduğu<br />
varsayılmıştır.<br />
Gerçekten de, Tıflî hikâyelerinden esinlenen anlatılar kurmuş meddahlara<br />
rastlarız. Özdemir Nutku’nun Vladimir Gordlevski’den aktardığı üzere, Meddah<br />
Aşkî’nin (1853-1934) bir anlatısı, “Tatar-zâde ya da Binbirdirek” (93) adını<br />
taşımaktadır. “Tatar-zâde”nin, Tayyârzâde’nin bir yanlış yazımından ibaret olduğu<br />
açıktır. Saim Sakaoğlu’na göre de Meddah Hakkı (1875-?), “İstanbul Batakhaneleri”<br />
adlı hikâyesinin kuruluşunda hem Hançerli Hikâye-i Garîbesi’nden (“Hançerli Hanım<br />
Hikâyesi” 547), hem de Hikâye-i Tayyârzâde’den yararlanmıştır (“Tayyarzade<br />
Hikâyesi” 230). Tıflî’yi bir karakter olarak barındıran diğer meddah anlatıları da<br />
bulunur. Bunların arasında, Metin And ve Özdemir Nutku’nun bir 19. yüzyıl görgü<br />
tanığından aktardıkları hikâye, Georg Jacob’a göre 19. yüzyılda Ermeni harfleriyle<br />
Türkçe basılmış olan bir hikâye ve Özdemir Nutku’nun incelediği bir 18. yüzyıl<br />
yazmasında yer alan bazı meddah senaryoları önemli birer yer tutmaktadır.<br />
İlk hikâye, Nutku’ya göre “Meddah Kız Ahmet’in bir İstanbul kahvesinde gece<br />
saat dokuzdan geceyarısına değin anlattığı ve Tıflî’nin kahramanı olduğu bir hikâye”dir<br />
36