0002823

0002823 0002823

eskibirtakvim
from eskibirtakvim More from this publisher
21.02.2013 Views

ve şekli değiştirilerek ve resimli olarak yapılmıştır (1328, 40 s.)” (229). Bu versiyonlardan çoğunun çalışmamızda yararlandıklarımızla örtüşme olasılığı yüksek olsa da, biri dışında hepsi çalışmamızdaki beş versiyonla ya ad ya da basım tarihi açısından farklılıklar gösterdiği için haklarındaki bilgi burada verilmiştir. Ne yazık ki Sakaoğlu, saydığı versiyonlardan sadece birinin bulunduğu yeri belirtmiştir. Sakaoğlu’na göre, “Tosun Paşazâde Mehmed Sedad’ın kaleme aldığı Tayyarzade Binbirdirek Batakhanesi” adlı yapıt, “Nuri Akbayar Koleksiyonu”nda bulunmaktadır (230). Sakaoğlu, makalesinde bu yapıtın kapağının reprodüksiyonunu da vermiştir ve kapaktaki başlık ve resim, bizim İkbâl Kütüphanesi tarafından basıldığını varsaydığımız versiyonla aynıdır. Ancak burada hikâyenin “sâhib ve nâşiri” olarak “İ‘timâd Kütübhânesi” verilmiştir (230). Nuri Akbayar koleksiyonundaki nüsha ele alındığı takdirde çalışmamızda incelenen İkbâl nüshasıyla aynı içeriğe sahip olup olmadığı saptanabilecektir. Kendi çalışmamız kapsamında bunu yapmaya olanak bulunmadığı için hikâyenin yazarı olduğu öne sürülmüş Tosun Paşazâde Mehmed Sedad hakkında da bir araştırmaya gidilmemiştir. Hikâyenin akademik bir kaynakta adı geçen tek yazma versiyonu, “Binbirdirek Hâdisesi” adını taşımaktadır. Hasan Kavruk’un Agâh Sırrı Levend’den aktardığına göre bu hikâye de, Hikâye-i Tayyârzâde ile aynı olay örgüsüne sahiptir. Kavruk’a göre, “Tayyar-zâde’nin Binbirdirek Hâdisesi adlı A. Sırrı Levend’e ait yazma nüshası Erzurum Atatürk Üniversitesi kütüphanesindedir” (80). Kendi çalışmamızın tamamlandığı sırada bu yazmaya ulaşamamış olduğumuz için “Binbirdirek Hâdisesi”ni de değerlendirmemize katamamaktayız. Pâkize Aytaç, Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzâde Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine bir Tahlil Denemesi adlı yapıtında Hikâye-i Tayyârzâde’nin 19

eksiksiz bir çevriyazısını vermiştir. Bu versiyonun burada kullanacağımız çevriyazısı, Aytaç’ın çalışmasından ve yapıtın Millî Kütüphane’deki nüshasından yararlanarak kendi hazırlamış olduğumuz bir çeviridir. Eski harflerle basılmış diğer üç hikâye versiyonunun çevirileri yayımlanmamıştır ve buradaki çevriyazılar, hikâyelerin Millî Kütüphane’deki ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki nüshaları esas alınarak tarafımızdan hazırlanmış çevirilerdir. Elimizdeki altı versiyon arasındaki içeriksel farklar, ayrı hikâye özetleri gerektirecek kadar büyük değildir. Hikâyenin özeti şöyledir: Eski defterdar Hüseyin Efendi, hoşlandığı Tayyârzâde adlı genci konağına alır. Ramazan geldiğinde Tayyârzâde, Hüseyin’den bir hediye bohçasıyla annesini ziyarete gider. Gencin evde açtığı bohçadan kalitesiz bazı giysiler çıkınca genç darılıp bir daha Hüseyin’e uğramaz. Aslında bu bohça, Hüseyin’in hizmetçisi Deli Mehmet için hazırlanmıştır ancak Mehmet, yan yana duran iki bohçadan Tayyârzâde’nin olanını alarak kaçmış ve gence yanlış bohça verilmiştir. Hüseyin’in hizmetçileri, bu yanlışlığı anlasalar da bir türlü küskün gence ulaşamazlar. Bir gün genci aramaya çıkan Hüseyin ortadan kaybolur ve bir adam, konağa Hüseyin’in yazdığı ve adama bin altın verilmesini emreden bir mektup getirir. Hüseyin’in hazinedarı bu emre uyar ve adam, her hafta bir mektupla gelmeye başlar. Hüseyin’in karısı, sonunda Tayyârzâde’yi bulup olaylardan haberdar eder ve genç, yine gelen adamı görkemli bir saraya kadar gizlice izler. Az süre içinde saraydan Sahba adlı güzel bir kadın çıkıp Tayyârzâde’yi içeriye davet eder ve sarayın sahibi Gevherli Hanım’a götürür. Hanım, Tayyârzâde’den çok hoşlanır ve içki meclisinde eğlenirler. O gece Sahba, gence hanımın öyküsünü anlatır: Gevherli, paşa olan kocası ölünce sarayını batakhaneye çevirmiştir. Buraya düşen erkekler, bir süre eğlendikten 20

eksiksiz bir çevriyazısını vermiştir. Bu versiyonun burada kullanacağımız çevriyazısı,<br />

Aytaç’ın çalışmasından ve yapıtın Millî Kütüphane’deki nüshasından yararlanarak kendi<br />

hazırlamış olduğumuz bir çeviridir. Eski harflerle basılmış diğer üç hikâye versiyonunun<br />

çevirileri yayımlanmamıştır ve buradaki çevriyazılar, hikâyelerin Millî Kütüphane’deki<br />

ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki nüshaları esas alınarak tarafımızdan hazırlanmış<br />

çevirilerdir.<br />

Elimizdeki altı versiyon arasındaki içeriksel farklar, ayrı hikâye özetleri<br />

gerektirecek kadar büyük değildir. Hikâyenin özeti şöyledir:<br />

Eski defterdar Hüseyin Efendi, hoşlandığı Tayyârzâde adlı genci konağına alır.<br />

Ramazan geldiğinde Tayyârzâde, Hüseyin’den bir hediye bohçasıyla annesini ziyarete<br />

gider. Gencin evde açtığı bohçadan kalitesiz bazı giysiler çıkınca genç darılıp bir daha<br />

Hüseyin’e uğramaz. Aslında bu bohça, Hüseyin’in hizmetçisi Deli Mehmet için<br />

hazırlanmıştır ancak Mehmet, yan yana duran iki bohçadan Tayyârzâde’nin olanını<br />

alarak kaçmış ve gence yanlış bohça verilmiştir. Hüseyin’in hizmetçileri, bu yanlışlığı<br />

anlasalar da bir türlü küskün gence ulaşamazlar.<br />

Bir gün genci aramaya çıkan Hüseyin ortadan kaybolur ve bir adam, konağa<br />

Hüseyin’in yazdığı ve adama bin altın verilmesini emreden bir mektup getirir.<br />

Hüseyin’in hazinedarı bu emre uyar ve adam, her hafta bir mektupla gelmeye başlar.<br />

Hüseyin’in karısı, sonunda Tayyârzâde’yi bulup olaylardan haberdar eder ve genç, yine<br />

gelen adamı görkemli bir saraya kadar gizlice izler. Az süre içinde saraydan Sahba adlı<br />

güzel bir kadın çıkıp Tayyârzâde’yi içeriye davet eder ve sarayın sahibi Gevherli<br />

Hanım’a götürür. Hanım, Tayyârzâde’den çok hoşlanır ve içki meclisinde eğlenirler.<br />

O gece Sahba, gence hanımın öyküsünü anlatır: Gevherli, paşa olan kocası<br />

ölünce sarayını batakhaneye çevirmiştir. Buraya düşen erkekler, bir süre eğlendikten<br />

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!