0002823
0002823
0002823
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
tarihsel bir varlığı olan” olgulardır (1). İncelememiz, Tıflî hikâyelerinin geçirdiği<br />
tarihsel sürecin başlıca üç aşamadan oluştuğunu göstermeye çalışmıştır. Bu aşamaların<br />
ilki, yazma ve litografya yapıtlarını, ikincisi, 19. yüzyıl hurufat yapıtlarını, üçüncüsü ise<br />
20. yüzyılda verilmiş yapıtları kapsamaktadır. Bu aşamaları türsel bir gelişimin parçaları<br />
olarak yorumlamanın mümkün olup olmadığı, incelemeye değer bir sorudur.<br />
Yeni edebî türler, eski türlerin tarihsel gerçekleri yansıtmaktaki yetersizlikleri<br />
durumunda, yani genellikle büyük toplumsal değişim dönemlerinde belirirler. Georg<br />
Lukács, her edebî türü “gerçekliğin belli bir yansıması” olarak görür. Lukács’a göre,<br />
edebî türler sadece “o ana kadar kullanılmış [edebî] biçimler yoluyla yeterli olarak<br />
yansıtılamayan tipik ve genel yaşamsal olguların yansıması olarak ortaya çıkabilir”<br />
(241). George Levine, The Realistic Imagination (Gerçekçi İmgelem) adlı yapıtında,<br />
“[h]er kültürün gerçek olanı algılayış biçimi”nin “değişime tâbî” olduğunu ve<br />
“edebiyatın bu gerçek olana yaklaşmak için sürekli yeni yollara ihtiyacı olduğu”nu<br />
vurgular (7). Yeni edebî türler, bu ihtiyacı karşılamak için ortaya çıkarlar. İlk ortaya<br />
çıktıklarında zaten varolan edebî geleneklerden beslenen yeni edebî türler, bunları belli<br />
ölçülerde taklit eder, sentezler, yerer ve reddederler. Bu yüzden, yeni bir türde verilen ilk<br />
yapıtlar, eski edebî geleneklerden kopmuş olmakla birlikte yeni bir türe dahil olarak<br />
tanımlanmalarını zorlaştıracak kadar kendine özgüdürler. Böyle yapıtlar, Levine’a göre<br />
genellikle “çokbiçimli” (11) ve “tür karşıtı”dırlar (12).<br />
Tıflî hikâyelerinin yazma ve litografya yapıtları kapsayan ilk aşamasında belirgin<br />
bir tarihsel gerçeklik iddiasıyla ve toplumsal güncellikle karşılaşmaktayız. Bu aşamanın<br />
hikâyeleri, genellikle toplumsal güncelliğe sahip olan tarihsel belgeler olarak ciddiye<br />
alınma kaygısındadır. Bu hikâyelerde yansıtılan toplumsal olgular ise, neredeyse<br />
yapıttan yapıta izleyebildiğimiz hızlı bir değişim geçirmektedir. Tüccar sınıfının<br />
185